BEKTAŞ ECZANESİ Cem Göçer Behice Demir L

Transkript

BEKTAŞ ECZANESİ Cem Göçer Behice Demir L
BEKTAÞ ECZANESÝ
Ecz. Tel: 441 31 39
Ev Tel: 441 30 39
Cem Göçer
(Mumia Ebu Cemal)
Köþe yazýsý 4’DE
L.Doðan Týlýç
Köþe yazýsý 2’DE
Kýzýlýrmak Kültür Evinin organize ettiði
"Aþkýn Vataný Yoktur - Selam Olsun Nazým'a"
isimli oyun Hacýbektaþ ve Avanosta oynandý.
Oyunu Avanos'taki 300'den fazla kiþi,
Hacýbektaþ'ta ise yaklaþýk 250 kiþi izledi.
3’DE
Kentin bir çok sokaðý da polis
tarafýndan adeta kuþatma altýna
alýndý. Erdoðan’ýn geçiþ güzergahý
olan yol boyunca ve kentin bir çok
semtinde esnaf kepenk açmayarak
Erdoðan'ý protesto etti. Demokratik
kitle örgütü üyesi gruplar “Kadýn
ve çocuk düþmaný Erdoðan
Amed’den defol” yazýlý pankart
açarak Erdoðan'ý protesto ederken,
bir grup genç ise Baðlar'daki BÝM
Market'ine molotofkokteyli
attý.Polisiye önlemler sýrasýnda ise
Baðlar'ýn deðiþik sokaklarýnda 17
kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna
alýnanlar Diyarbakýr Emniyet
Müdürlüðü'ne götürüldü.
Uður Gürses
Köþe yazýsý 7’DE
Behice Demir
Köþe yazýsý 8’DE
2’DE
Karaca, müdürlük olarak
aðaçlandýrma çalýþmalarýnýn yanýnda
yaban hayatý koruma, Seyfe Gölü
Planý, avcýlýk sertifikasý gibi önemli
faaliyetlere ev sahipliði yaptýklarýný
belirterek, "Kýrþehir'de, aðaçlandýrma
yapýlacak alanlarýn tespiti yapýlýyor.
Sokak Siyaseti, ara sokaklar, kentin itilmiþ
mahalleleri, ana caddelerin belli belirsiz
yerlerinde beliren zaman zaman da kaybolan
iþportacýlar, sokak çocuklarý ve tüm sýradan
insanlarýn ‘sessiz tecavüzü’nü konu ediniyor.
Kendisi de konu ettiði insanlarýn içinden
gelen Asef Bayat’ýn Sokak Siyaseti, gözleme
ve araþtýrmaya dayanan boyutunun yaný sýra,
anlatýlan öznelerin içinde yaþayarak, adeta
onlarý anlatmak için dýþarý süzülen bir sesin
güçlü yankýlarý niteliðinde. Varlýklarýndaki
gücü de iþaret ederek ‘yýðýnlar’ olarak
nitelendirilen, siyasallaþma potansiyeli taþýyan
kesime farklý bir açýdan bakmýþ Bayat. Onlarý
þartlarý ve gerçeklerinden soyutlamayarak,
onlarý gerçek rolleri doðrultusunda
anlatmaya özen göstermiþ. Böylelikle yepyeni
demeyelim de, görülmeyen bir gücü keþfetmiþ.
6’DA
5’DE
Belediye ve il genel meclisi listelerine tepki
gösteren Alevi vatandaþlar, ilçe seçim kurullarýna
baþvurarak istifa etmeye baþladý. CHP’nin liste
hazýrlarken takýndýðý tavýr “siyasi katliam” olarak
deðerlendirildi.
soL (Ýzmir) Ýzmir Karabaðlar ilçesinde, Ýlçe
Seçim Kurulu’na giden bir grup, aday
gösterildikleri belediye ve il genel meclisinden
istifa dilekçesi verdi. Grup adýna konuþan Murat
Serin, Karabaðlar’dan baþlayan hareketin Ýzmir
geneline yayýlacaðýný söyledi.
7’DE
2
L.Doðan Týlýç
[email protected]
Ýnsanlar iþsiz ve üç kuruþa muhtaçken,
devlet hem mevcut koþullar hem de IMF
tarafýndan kamu harcamalarýný kýsmaya
zorlanýrken, bu nedenle kamusal saðlýk
harcamalarý vatandaþýn canýna mal
olabilecek düzeyde kýsýlýrken Maliye
Bakanýmýz Kemal Unakýtan ABD’nin
ünlü Cleveland Clinic’inde “Altýn
parmak” lakaplý Bruce Lytle’ýn yüzde
100 baþarýyla gerçekleþtirdiði bir
ameliyatla saðlýðýna kavuþtu. Geçmiþ
olsun! Ekonomi þu kritik günlerden
geçerken Unakýtan’ýn uzun süre
görevinden uzak kalmasý kim bilir nelere
mal olurdu. O yüzden, yalnýzca kendisine
ve Unakýtan ailesine deðil, hepimize
geçmiþ olsun!
Bir geçmiþ olsun da saðlýk
sistemimize! Öyle ya, bu ülkenin
hastaneleri bu ülkenin bir bakanýný bypass için ABD’ye göndererek, “biz bu iþi
burada yapamýyoruz” demiþ oldular.
Binlerce, on binlerce, yüz binlerce kalp
hastasýna “ameliyat için bize gelmeyin”
dediler.
Unakýtan’ýn bir cumartesi gecesi,
dünyanýn sayýlý kalp cerrahlarýndan Prof.
Ýlhan Paþaoðlu’nun da görev yapmýþ
olduðu Hacettepe Hastanesi’nden çýkýp
gitmesi, Hacettepe’nin sevk ve ABD’de
ameliyat için rapor verdiði söylentilerinin
üniversite personeli arasýnda rahatsýzlýða
yol açmasý, rektörlüðün personelin iç
iletiþiminde “biz rapor vermedik”
açýklamasý yapmasý Hacettepe’yi kurtarýr
belki, ama sevk veren hastaneyi ve saðlýk
sistemimizi mahkûm etmiþ olmaz mý?
Keþke Unakýtan saðlýðýna kavuþmuþ
bir þekilde memlekete döndüðünde,
havaalanýnda kendisine uzatýlan
mikrofonlara, saðlýk giderlerinin her
kuruþunu kendisinin ödediði açýklamasýný
yapabilse. Yoksa, garip gureba edebiyatý
yapan, yetim hakký yemediðine yeminler
eden AKP’ye de geçmiþ olsun!
Seçim maratonu hýz kazandýkça
yaþanan manzaraya bir bakýn! Neredeyse
bütün kampanya kimin ne kadar
yolsuzluk yaptýðý, kimin ne kadar
kendisinin ve yakýnlarýnýn cebine çalýþtýðý
tartýþmalarýyla yürütülüyor.
Güya soldan ana muhalefet yapan
CHP, Genel Sekreter Yardýmcýsý Mehmet
Sevigen’in “kâr payý ortaklýðý”
sözleþmesinin ciddi bir hukuki yolsuzluk
ya da ciddi bir nüfuz ticareti olmadýðýný,
Þimdi Sol Olmak Lazým
olsa olsa “küçük bir etik sorun” olduðunu
söylüyor. Etik... Halk arasýndaki yaygýn
kullanýmýyla ahlak... Yani, CHP “ahlaki”
bir sorunu ciddi bir hukuksal sorun
olmadýðý için pek de vahim saymýyor.
Ahlak hukukun altýna düþüyor CHP Genel
Baþkaný’nýn Sevigen savunmasýnda!
Ahlak yumuþak karnýna dönüþüyor solun,
CHP yüzünden ve CHP de sol
sayýldýðýndan!
Ýktidar ve muhalefet bu manzarayla
çýkarken halkýn karþýsýna, insan solu
arýyor. Þimdi sol olmanýn tam zamaný
aslýnda!
Öyle bir sol ki, bel kemiði ahlak olan.
Ahlakýn en önemli unsurlarý olan adaleti,
özgürlüðü, dayanýþmayý, paylaþmayý en
temel ilkeleri sayan. Öyle bir sol ki,
“ben”den çok “biz”i gözeten ve dar
örgütsel çýkarlarý genel bir sol siyasal
iklim yaratýlmasýna tercih etmeyen. Öyle
bir sol ki, ilkelerini zamana, zemine,
kiþisel pozisyonlara göre eðip
bükmeyen...
Þimdi, sol olmanýn, böyle bir sol
olmanýn tam zamaný. Solu bir yaþam tarzý
haline getirmenin, bir akýl yürütme
biçimine dönüþtürmenin tam zamaný.
Öyle bir akýl yürütme biçimi ki, kendi
içinden birini, kendi kurumlarý varken,
meþru saymadýðý sistemin kurumlarýna
havale etmeyen... Öyle bir akýl yürütme
biçimi ki, kendi kurumlarýnda bir seçime
katýlýp istenmeyen sonuçlar çýkýnca,
býrakýp baþka yerlere gitmeyi aklýnýn
ucuna bile getirmeyen!
Þimdi, sol olmanýn zamaný. Öyle bir
sol ki, kendi hatalarýný karþýsýndakilerin
hatalarýndan önce ve daha güçlü
haykýrabilen. Ýktidar perspektifi olan ama
bunu “küçük iktidarlar hýrsý”na
dönüþtürmeyen. Baðýmsýzlýðýný kazanan
Hindistan’da, bölünmemek için, Cinnah’a
“Baþbakan sen ol, kabineyi de istediðin
gibi kur” diyen Gandi’nin erdemlerini
taþýyan. Üste çýkmak için baðýrýp
çaðýrmak yerine, karþýsýndakini kendine
bakmaya ve utanmaya zorlayan bir eylem
çizgisi izleyen...
Þimdi sol olma zamaný aslýnda.
Ahlaký, adaleti, özgürlüðü, dayanýþma ve
paylaþmayý temel öncülleri yapmýþ,
hayata sýnýf gözlüklerini çýkarmadan ama
olabildiðince geniþ açýyla bakabilen bir
sol!
Birgün
Gökçek’in hazine borcu 4.5 milyar
HazÝne Müsteþarlýðý'nýn Ankara Büyükþehir
Belediyesi, ASKÝ ve EGO'nun vadesi geçmiþ
alacaklarýnýn Ocak sonu itibariyle 4 milyar 72
milyon TL, toplam alacaðýnýn ise 4 milyar 513.8
milyon TL olduðu açýkladý.
Hazine Müsteþarlýðý, Ocak sonu itibariyle
alacak verilerini açýkladý. Buna göre Hazine'nin
vadesi gecikmiþ alacaklarýnýn tutarý 8 milyar
167 milyon 68 bin TL oldu. Bunun 4 milyar
72 milyon 324 bin TL'ye karþýlýk gelen kýsmý
ise Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin
borçlarýndan oluþtu.
Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin vadesi
geçmiþ borçlarýnýn 2 milyar 389 milyon TL'si
belediye, 1 milyar 421 milyon TL'si EGO, 261
milyon TL'si ASKÝ borçlarýndan oluþtu
belirlendi. Mahalli idarelerin toplam 6 milyar
691 milyon 69 bin TL olan vadesi geçmiþ
borcunun yüzde 64.3'ü de Ankara Büyükþehir
Belediyesi'nin borçlarýndan kaynaklandý. Vadesi
geçmiþ borçlarda mahalli idareleri 1 milyar 430
milyon 633 bin TL ile KÝT'ler izledi.
Vadesi geçmiþ bu borcun 1 milyar 411
milyon 741 bin TL'si TCDD, 15 milyon 695
bin TL'si Elektrik Üretim Anonim Þirketi'nden
(EÜAÞ) kaynaklandý.
Hazine'nin vadesi geçmiþ ve vadesi henüz
gelmemiþ olmak üzere toplam alacaðý 25 milyar
750 milyon 374 bin TL oldu. Yerel yönetimler
14 milyar 66 milyon 793 bin TL ile baþý
çekerken, KÝT'ler 6 milyar 689 milyon 383 bin
TL ile ikinci oldu.
4 milyar 513 milyon 874 bin TL Ankara
Büyükþehir Belediyesi'nin borçlarýndan oluþtu.
Ankara Büyükþehir Belediyesi'nin toplam
borçlarýnýn 2 milyar 548 milyon TL'si belediye,
1 milyar 480 milyon TL'si EGO, 484 milyon
TL'si ASKÝ borçlarýndan oluþtu. KÝT'lerin
toplam borçlarýnda EÜAÞ 2 milyar 687 milyon
TL, TCDD 2 milyar 414 milyon TL, Toprak
Mahsulleri Ofisi 1 milyar 276 milyon TL ile
baþý çekti.
Hazine alacaklarýnýn en büyük bölümünü
oluþturan TMSF'den 90 milyar liranýn
üzerindeki alacaðý ise geçen yýl yasa ile "terkin"
edilmiþti. Söz konusu alacak, bankacýlýk
operasyonlarýnýn finansmaný için Hazine
tarafýndan ikrazen ihraç edilen özel tertip devlet
iç borçlanma senetlerinden kaynaklanýyordu.
Birgün
Diyarbakýr'da AKP'ye
gandi tarzý direniþ
Baþbakan Recep Tayyip Erdoðan, seçim mitinglerinin 12’ncisini dün
Diyarbakýr’da gerçekleþtirdi. Erdoðan'ýn Diyarbakýr'da yaptýðý miting
öncesinde, kentte olaðanüstü polisiye önlemler alýndý. Erdoðan'ýn geçiþ
güzergahý olan Kuruçeþme, havaalaný yolu ve Alipýnar Köprüsü civarýnda
polis adeta etten duvar ördü.
Kentin bir çok sokaðý da polis tarafýndan
adeta kuþatma altýna alýndý. Erdoðan’ýn geçiþ
güzergahý olan yol boyunca ve kentin bir
çok semtinde esnaf kepenk açmayarak
Erdoðan'ý protesto etti. Demokratik kitle
örgütü üyesi gruplar “Kadýn ve çocuk
düþmaný Erdoðan Amed’den defol” yazýlý
pankart açarak Erdoðan'ý protesto ederken,
bir grup genç ise Baðlar'daki BÝM Market'ine
molotofkokteyli attý.Polisiye önlemler
sýrasýnda ise Baðlar'ýn deðiþik sokaklarýnda
17 kiþi gözaltýna alýndý. Gözaltýna alýnanlar
Diyarbakýr Emniyet Müdürlüðü'ne götürüldü.
Mitinge katýlacak vatandaþ
bulamadýlar
Diyarbakýr ve baðlý ilçelerdeki
hastanelerde çalýþan memurlarýn hastane
baþhekimleri tarafýndan mitinge katýlmaya
zorlandýðý ve miting için çevre illerden AKP'li
belediyelerin de yardýmýyla Diyarbakýr'a
vatandaþlar taþýndýðý kent sakinleri tarafýndan
iddia edilirken, AKP'li belediye tüm imkanlarý
zorlamasýna raðmen istediði kadar vatandaþ
bulmakta zorlandý.Diyarbakýr’da
bulunmaktan büyük bir memnuniyet
duyduðunu söyleyen Erdoðan, tek arzularýnýn
insanlara hizmet etmek olduðunu, bu arzu ile
Diyarbakýr'da çýtayý yükselttiklerini ifade etti.
Erdoðan, "Bu ülkede siyaset yaptýðý halde,
oy istediði halde, birileri devletin vatandaþa
uzanan yardým elinden bile rahatsýz oluyor.
Doðuda güneydoðuda vatandaþýn aldýðý sosyal
yardýmlara dil uzatýyorlar. Bir yandan hukuka
milli iradeye öte yandan milletin aþýna
müdahale ediyorlar. Bir yandan
hukuksuzluðun avukatýyýz diyorlar, bir yandan
devletin toplumla barýþmasýný engellemeye
çalýþýyorlar. Neredeyse anayasa’nýn sosyal
hukuk devleti ilkesini kaldýrmayý teklif
ediyorlar. Sonra da biz sosyal demokratýz
solcuyuz diyorlar. Yýllarýn tahribatýný
düzeltmek zaman alýyor. Ama umutlarýmýz
düne göre daha taze. Türkiye’den yayýlan bu
sýcaklýk bu kardeþlik iklimi, Kuzey Irak’tan
Balkanlara, Gazze’ye kadar dost ve kardeþ
milletlerin yüreðini serinletiyor. Husumeti
deðil hýsýmlýðý, gerilimi deðil kardeþliði
güçlendiriyoruz. Masum gençleri nifakla kör
ideolojilerle çýkmaz sokakta zehirleyenlerin
esasen iþbirliði içinde olanlar nasýl da ortaya
çýkýyor. Kardeþi kardeþe hasým hale
getirenlerin nasýl dümenler çevirdiðini hangi
kutsal deðerleri kirli emellerine alet ettiklerini,
kamuoyumuz hayretle seyrediyor. Suç
örgütleri bu ülkeden elini çeksin diyoruz.
Tüm Türkiye’ye sesleniyorum. Türküyle,
kürdüyle, lazýyla, gürcüsüyle, boþnaðýyla,
arnavutuyla T.C. devletinin vatandaþlarý olan
bir milletiz. Þiddeti terörü reddeden herkese
deðil elimizi kucaðýmýzý da sonuna kadar
açtýk, açýyoruz ve açacaðýz. Duydum ki
Diyarbakýr’a bizim kaynak aktarýmýnda
adaleti gözetmediðimize dair kirli yanlýþ bir
propaganda yapýlýyormuþ. Bundan daha
büyük bir ayýp olamaz.
Bizi baþka yere odaklamak isteyenler,
hýzýmýzý kesmek isteyenler varsýn kendi küçük
dünyalarýyla baþ baþa kalsýnlar. Biz onlarýn
Türkiye kadar büyük düþünemediklerini
biliyoruz. Bu inançla boþaltýlan köylere
yeniden hayat getirdik. Doðu ve güneydoðu
Anadolu bölgelerimizde köylerinden ayrýlan
ailelerden gönüllü olarak geri dönmek
isteyenlerin köye dönüþlerini saðlamak üzere
Köye Dönüþ projesi yürütülüyor" dedi.
Baykal'ýn "Neden Diyarbakýr'a gidiyor"
sözlerine de cevap veren Erdoðan,"AKP
olarak Türkiye’ye yeni bir siyaset getirdik.
Türkiye’nin partisi olduk, batýyý kazanalým
doðuyu kaybetsek de olur demedik. Burasý
senin vatanýn, 81 vilayetten bir tanesi. Nasýl
gelmem buraya? Sayýn Baykal gibileri ne
yazýk ki Sivas’tan bu tarafa zaten gelmiyorlar
ki.
TRT Þeþ dedik. Bu kanalýn yalnýzca
ülkemizde deðil ne kadar sýcak bir ilgi
uyandýrdýðýný biliyorum. Peki ne oldu? Adalet
yara mý aldý yoksa güçlendi mi? Bu kimin
oyununu bozdu? Birileri neden bize hayýrlý
olsun bile diyemedi. Muhalefet saðýyla soluyla
bize karþý çýktý. Milletin mutluluðuna ortak
olamadý" diye konuþtu.
Önceki gün Diyarbakýr Halk Ýnisiyatifi
bir açýklama yaparak, Erdoðan'ýn onurlu
Diyarbakýr halký tarafýndan bir sömürge valisi
gibi karþýlacaðýný duyurmuþtu. Ýnisiyatif, halký
kepenk kapatmaya çaðýrmayacaklarýný da
eklemiþti. Ancak buna raðmen kentin birçok
semtin de esnafýn dükkanlarýný açmadýðý
gözlendi. Erdoðan'ýn Kürt yurttaþlarýmýzn
yoðun olarak yaþadýðý kentlere önce ki aylarda
yaptýðý ziyaretlerde meydana gelen protesto
eylemlerine bu kez her hangi bir çaðrýda
bulunulmazken Kürt hareketini bu kez gerçek
anlam da bir pasif direniþ örgütlediði anlaþýldý.
Birgün
Hacýbektaþ’ta ‘Aþkýn vataný Çiftçilerin kýyasýya mücadelesi
yoktur. Selam olsun Nazým’a’
Tiyatro gösterimi
Sulucakarahöyük/ HACIBEKTAÞ
Yaþar Alkan
Kýzýlýrmak Kültür Evinin organize ettiði
"Aþkýn Vataný Yoktur - Selam Olsun
Nazým'a" isimli oyun Hacýbektaþ ve
Avanosta oynandý. Oyunu Avanos'taki
300'den fazla kiþi, Hacýbektaþ'ta ise yaklaþýk
250 kiþi izledi. Hacýbektaþ'taki etkinliðe
Hacýbektaþ Eðitim-Sen, Hacýbektaþ Halk
Evi, Sulucakarahöyük gazetesi ciddi
yardýmlarda bulundu.
Kýzýlýrmak Kültür Evi oyun giriþinde
daðýttýðý el ilanlarýnda bölgede devrimcidemokrat insanlarýn bir araya gelmesinin
ihtiyaç olduðunu ve kültür-sanat
faaliyetlerini Avanos, Ürgüp ve Hacýbektaþ'ta
yürütmek için kiþi, kurum, kuruluþ, sendika
vb yapýlarý birlikte çalýþmaya davet etti.
Kendi elektriðini kendi üretiyot
Bahreyn'in baþkenti Manama’daki
Bahreyn Dünya Ticaret Merkezi (DTM),
dünyada kendi elektriðini üreten tek
gökdelen olarak biliniyor. DTM’nin
ortasýndaki 26’þar metre uzunluðunda olan
ve ilk kez 8 Nisan 2008’de çalýþtýrýlan 3
rüzgâr pervanesi, binanýn elektrik ihtiyacýnýn
büyük kýsmýný saðlýyor. DTM, 240 metre
uzunluðunda ikiz gökdelen kompleksinden
oluþuyor. Bahreyn’in baþkenti Manama’da
Ýngiliz mimar Tom Wright tarafýndan inþa
edilen DTM, kendi rüzgâr türbinlerine sahip
dünyanýn ilk gökdeleni. Ýnþaat projesi ödülü
alan 50 katlý bina, Bahreyn’in simgesi haline
gelmiþ bulunuyor. Bina, ayný zamanda
Bahreyn Finans Limaný’nýn ikiz kulelerinden
sonra Bahreyn’in en yüksek ikinci binasý
olarak dikkat çekiyor. DTM binasýnýn bazý
örneklerinin, halen Dubai’de yapým
aþamasýnda olduðu belirtiliyor.
Birgün
Sulucakarahöyük/ KIRKLARELÝ
Pýnarhisar Ýlçe Tarým Müdürlüðü
nezaretinde gerçekleþtirilen bilgi
yarýþmasýnda bayan çiftçiler izleyicilere
heyecan dolu dakikalar yaþattýlar.
Ülke genelinde gerçekleþtirilen ve son
6 yýl il bazýnda yapýlan "Kadýn Çiftçiler
Yarýþýyor" isimli bilgi yarýþmasý, bu yýl ilk
defa ilçeler bazýnda gerçekleþtirildi.
20 Þubat 2009 Cuma günü Pýnarhisar
Halk Eðitim Merkezi Toplantý Salonu'nda
gerçekleþtirilen ve açýlýþ konuþmasýný
Pýnarhisar Ýlçe Tarým Müdürlüðü'nden Ziraat
Mühendisi Yelda Akkuþ'un yaptýðý bilgi
yarýþmasýna Kaynarca Beldesi'nden Reyhan
Türk ile Hatice Variþli, Tozaklý Köyü'nden
de Çilem Karaman ile Nurdan Uslu
katýldýlar.
Saygý duruþunda bulunulup, Ýstiklal
Marþýmýzýn okunmasýnýn ardýndan geçilen
yarýþmada jüri üyesi olarak; Pýnarhisar Ýlçe
Tarým Müdürü Ömer Faruk Naralan, Ziraat
Mühendisi Yelda Akkuþ, Ziraat Mühendisi
Ahmet Göden, Ziraat Odasý Baþkaný
Nurettin Kenar ve Yaðlý Tohumlar Tarým
Satýþ Kooperatifi Baþkaný Salih Köse görev
aldýlar.
Son ana kadar büyük çekiþme ve heyecan
içerisinde geçen yarýþmada galip gelen taraf
kendilerine sorulan 15 sorudan 9'una doðru
'Ak Parti'den 'kara para'ya son davet
Araþtýrmayacaklar
Gelir Ýdaresi Baþkaný Mehmet Akif
Ulusoy, kamuoyunda "varlýk barýþý" olarak
bilinen "Bazý Varlýklarýn Milli Ekonomiye
Kazandýrýlmasý Hakkýnda Kanun"
kapsamýndaki uygulamalardan faydalanmak
isteyenler için baþvuruda son haftaya
girildiðine iþaret ederek, mükelleflerin
baþvuru konusunda ellerini çabuk
tutmalarýný istedi. Ulusoy, bu kanunla
mükelleflere, yasal kayýtlarda yer almayan
bazý kýymetlerini, gerek yurt içindeki ve
gerekse yurt dýþýndaki kayýtlarýna intikal
ettirme imkaný getirildiðini vurguladý. Gelir
Ýdaresi Baþkaný, yurt dýþýndan gelecek
varlýklar için yüzde 2 oranýnda, Türkiye’deki
varlýklar için de yüzde 5 oranýnda vergi
uygulanacaðýný anýmsattý. Ulusoy,
uygulamadan yararlanmak için 2 Mart’ta
sona erecek baþvuru süresinin þu aþamada
uzatýlmasýnýn söz konusu olmadýðýný
vurgulayarak, "Bizim ne þu anda, ne de
önümüzdeki günlerde uzatma önerimiz
olmayacak" diye konuþtu.
Ulusoy, gelen ve gelecek paralarla ilgili
herhangi bir inceleme, araþtýrma içinde
olmayacaklarýný yineleyerek, "Beyan edilen
paranýn ‘ak mý, kara mý’ olduðunu
araþtýrmayacaðýz. Kara para bu kanun
kapsamýnda deðil, bu kanundan
yararlanmasý mümkün deðil ama ýþýða tutup
tek tek paralara bakamayýz. Her gelen parayý
ak mý, kara mý inceleyemeyiz" diye konuþtu.
Yurt dýþýndaki varlýklar için bankalar, aracý
kurumlar ve vergi dairelerine
baþvurulabildiðini belirten Ulusoy, þunlarý
söyledi: "Biz bankalardan bilgileri ayda bir,
her ayýn bilgisini takip eden ayýn 15’inde
beyanname olarak alýyoruz. Burada ‘kim,
ne getirdi’ isimli bir liste istemiyoruz. Sadece
toplu rakamlarý, ‘iþte bu ay içerisinde 100
kiþi þu kadar lira beyan etti, bunun yüzde
2’si þudur’ þeklinde toplu bir rakam
istiyoruz." Bankalar aracýðýyla getirenlerin
kimliklerini bilmediklerini ifade eden
Ulusoy, bunun inceleme niyetleri olmadýðýný
göstermesi açýsýndan önemli olduðunu
belirtti. Ulusoy, "Yasada buna mani. Yasada
getirilen paralardan hareketle bir inceleme
ve tarhiyat yapýlmasýna mani bir þekilde
gayet açýk ve net cümle bulunuyor. Tereddüt
edenler varsa, böyle bir mekanizma bizim
paranýn kimin olduðunu bilmemize mani"
dedi.
Birgün
cevap veren Tozaklý
Köyü'nden Çilem
Karaman(22) ve Nurdan
Uslu(22) olurken, Kaynarca
Beldesi temsilcileri 15
sorunun 8'ine doðru cevap
verdi. Kazananýn son soruda
belli olduðu yarýþma
sonrasýnda tüm yarýþmacýlara
ödüller verildi.
Kazanan Tozaklý
gurubundan Çilem Karaman’a
ödülünü Ziraat Odasý Baþkaný
Nurettin Kenar verirken,
Nurdan Uslunun ödülünü
Yaðlý Tohumlar Tarým Satýþ
Kooperatifi Baþkaný Salih
Köse verdi.
Ýkinci olan Kaynarca gurubundan Reyhan
Türk ile Hatice Variþli’nin ödüllerini de
Malmüdürü Leyla Ýnan ile Ýlçe Nüfus
Müdürü Hatime Yýldýrým takdim ettiler.
Yarýþma boyunca salonda bulunan
Tozaklý Köyü Muhtarý Salim Atalay da
Çilem Karaman ve Nurdan Uslu'yu Tozaklý
Köyü'nü baþarýyla temsil etikleri için kutladý.
Kent Haber
GEREKLÝ TELEFONLAR
Kaymakam
Kaymakamlýk Yazý Ýþ.
Sos. Yar. ve Day.
Özel Ýdare
Nüfus
Belediye Baþkanlýðý
Milli Eðitim Müd.
Halk Eðitim Müd.
Askerlik Þubesi
Kapalý Spor Salonu
Devlet Hastanesi
Ýlçe Saðlýk Grup Bþk.
Tapu Sicil
C.Savcýlýðý
Adliye
Adliye
Kütüphane
H.B.V Kültür Merkezi
Müze
Turizm Danýþma
Emniyet Amirliði
Karakol Amirliði
Jandarma
Ýlçe Tarým
Lise
Kýz Meslek Lisesi
Mal Müdürlüðü
Kadastro
Karaburna Belediye
Kýzýlaðýl Belediye
PTT.
T.M.O.
Türkiye Ýþ Bankasý
Ziraat Bankasý
Þoförler Cemiyeti
Esnaf Odasý
Tarým Kredi Koop.
TEDAÞ
Çiftci M.K.Baþkanlýðý
Rýfat Kartal Huzurevi
Sulucakarahöyük Gzts
Taþýyýcýlar koop
Nevþehir Seyahat
Þanal Seyahat
Mermerler Seyehat
Dergah Taksi Duraðý
Terminal Taksi
Huzurevi
441 30 09
441 34 10
441 39 77
441 31 01
441 31 02
441 37 44
441 30 16
441 30 48
441 30 10
441 35 20
441 30 15
441 36 32
441 32 49
441 35 38
441 35 38
441 30 18
441 30 19
441 33 94
441 30 22
441 36 87
441 26 97
441 36 66
441 38 08
441 30 20
441 37 74
441 31 08
441 30 56
441 35 37
453 51 30
455 61 29
441 35 55
441 30 11
441 35 00
441 33 26
441 30 74
441 37 42
441 32 76
441 31 42
441 36 80
4413338
441 39 47
441 20 06
441 30 43
441 33 59
441 21 73
441 25 25
441 27 97
441 33 38
ARAÞTIRMA
“Siyah insanlarýn çoðu her zaman hayatýn
temel ihtiyaçlarýna gömülü halde
yaþamaktadýr. Durumlarýný soyutlamaya
zamanlarý olmamýþtýr. Soyutlama, ancak boþ
zamanla gelir. Bu insanlarýn boþ zamana
sahip olma lüksleri olmamýþtýr. Bu nedenle
insanlar politikanýn gerçek tanýmýnýn gayet
iyi bilincindeler; Politika, kiþilerin ve
gruplarýn öncelikle temel ihtiyaçlarýný tatmin
etme istekleridir, yiyecek, mesken, giyecek
ve kendileri ve sevdikleri için güvendik.”
“5”
Cem Göçer
“Biz özgürlük istiyoruz”(2)
Kara panter partisi programý
Kara Panter Partisi’nin (KPP) her
üyesinin okumasý gerekli kitaplarýn baþýnda
Mao Zeding’un Kýzýl kitap’ý geliyordu. Parti
Latin Amerikalý devrimci önder Che
Guevera’dan, Vietnam’da Amerikan
emperyalizmini yenilgiye uðratan
Vietkonglara kadar pek çok kaynaktan
beslenmiþti. Ama Martinik’li bir siyah olan
ve Cezayir Kurtuluþ Savaþý’nda yer alan
Frantz Fanon ve tüm ezilenlerin bilincinde
yer etmiþ eseri “Yeryüzünün Lanetleri”,
Parti’nin asýl ilham kaynaðý olmuþtu.
Fanon’un sömürgelerin yoksulluðuna ve
kurtuluþuna iliþkin söylediklerinin etkisi
hepsinden sarsýcýydý:
“Ýnsanlarýn büyük kýsmý ayný yoksulluða
karþý mücadele vermekte, ayný hareketleri
yaparak çýrpýnmakta ve içlerine göçmüþ
karýnlarýyla açlýk coðrafyasý adý verilen
bölgeyi oluþturmaktadýrlar. Bu, az geliþmiþ
bir dünyadýr, yoksulluðuyla insanlýk dýþý bir
dünyadýr; Ama ayný zamanda mühendisi ve
idarecisi olmayan bir dünyadýr. Bu dünyanýn
karþýsýnda, gösteriþçi zenginlikleriyle Avrupa
uluslarý yer almaktadýr. Bu Avrupa, zenginliði
kölelik üzerinde kurulduðu, kölelerin kanýyla
beslendiði ve doðrudan doðruya az geliþmiþ
dünyanýn topraðýndan ve topraðýnýn altýndan
geldiði için gerçekten rezil bir kýtadýr.
Avrupa’nýn refahý ve ilerlemesi, zencilerin,
Araplarýn, Hintlerin ve sarý ýrklarýn terleri
ve cesaretleri üzerine basýlarak inþa
edilmiþtir.” “6”
Fanon’un anti- emperyalist bakýþ açýsý
Partinin devrimci enternasyonalizminin de
temelini oluþturmuþtur. Kara Panter Partisi
(KPP) Cezayir’de bir Enternasyonal büro
açmýþ, Vietnam Ulusal Kurtuluþ Savaþýný
destekleyerek siyahlara savaþa gitmemeleri,
Vietnam’da olanlarýn ise “hiçbir
düþmanlýklarý olmayan Vietnamlýlara deðil,
onlara emir veren ýrkçý beyaz domuzlarý
öldürmeleri gerektiði”ni söylemiþtir. “7”
Elfetih Lideri Yaser Arafatý ve
Filistinlileri desteklediðini tüm dünyaya
açýklamýþtýr: “Biz onlarý destekliyoruz
kesinlikle! Dünyanýn her yanýndaki
devrimcileri destekliyoruz. Biz savaþýmýzý
tek ve ayný olarak görüyoruz; Emperyalizm
ve kapitalizme karþý savaþ ve bu savaþ
bölünemez.” “8”
Döneme damgasýný vuran ulusal kurtuluþ
hareketlerinin, devrimci önderlerin KPP
üzerindeki ideolojik etkisi yadsýnamazsa da,
Parti’nin ruhunu Malcom x ve siyah
milliyetçiliði oluþturmuþtur. ABD’deki siyah
toplumun ayrý bir ulus olduðu, kendi kaderini
eline almasý gerektiðini, özgürlüðünü beyaz
efendi ile beraber yaþayarak elde
edemeyeceði düþüncesine dayanan siyah
milliyetçiliði, KPP tarafýndan açýklanan 10
maddelik programla siyasal hedef olarak
açýklanmýþtýr.
1966’da açýklanan KPP programýnda;
Siyah halk için tam istihdam, barýnma,
eðitim, askerlikten muaf tutulma, adil
mahkelerde yargýlanma gibi taleplerin yaný
sýra baþlýca siyasal hedef olarak Birleþmiþ
Milletler nezaretinde sadece siyah halkýn
katýlacaðý kaderini belirliyeceði bir plesibit
yapýlmasý amaçlanmýþtýr. “The Blacak
Panther” isimli yayýn organýn her sayýsýnda
yer alan ve Parti’ye katýlan herkesin
ezberlediði bu program anayasa sýnýrlarýný
zorlamayacak reformist taleplerden ibarettir.
Bu yanýyla KPP siyah halkýn mücadelesinde
pratikle devrimci, direniþçi bir silahlý örgüt
ama siyasal olarak kapitalizm sýnýrlarýný
aþamayan reformizmin farklý bir versiyonu
olmuþtur. Nitekim 1970’lerin baþýnda FBI
komplo ve saldýrýlarýnýn da katkýsýyla bu
ideolojik zayýflýk nedeniyle kolaylýkla
bölünmüþ, parçalanmýþtýr. Bölünmenin
ardýndan da Merkez Komitesinin aldýðý bir
kararla Boby Seale’nin Oakland Belediye
Baþkanlýðý adaylýðýný desteklemek için ülke
çapýndaki tüm bürolar kapatýlmýþ üyeler
destek için Oakland’a çaðrýlmýþtýr. Tüm Parti
programlarýný, mücadeleyi seçime
endeksleyen bu karar Parti’nin çözülüp
daðýlmasýnýn da ilaný olmuþtur.
KPP, her þeye raðmen siyah halkýn
yüzyýllardýr beyaz efendiye karþý biriktirdiði
öfkesini kýsa sürede örgütlemiþ, açýða
çýkartmýþtý. 1970’de ABD baþkaný Nixon’a
sunulan gizli bir rapora göre; “siyah nüfusun
% 25’i Kara Panterler Partisi’ne saygý
duymaktadýr ve bu oran 21 yaþýn altýndaki
siyahlarda % 43’e ulaþmýþtýr” “9” FBI
Baþkaný J.Edgar Hoover’e göre Kara
Panterler bütün militan siyah gruplar arasýnda
“en þiddet yanlýsý”ydý ve “ülkenin iç
güvenliði için en büyük tehdidi” onlar
oluþturmaktaydý. “10”
Çünkü Kara Panterler Partisi Siyah
direniþ tarihi boyunca hep geri planda kalmýþ,
“Ýslam Ulusu” gibi siyah milliyetçi
topluluklarda mücadeleye katkýsý erkeðine
destek olmakla sýnýrlanmýþ kadýnlarý da
silahlandýrmýþ ve merkez komitesi dahil her
konum ve görevde seferber etmeyi
baþarmýþtýr.
Çünkü Kara Panter Partisi halkýný ezen
mevcut sömürü düzenine öfke duyan binlerce
genci siyasi eðitimden geçirmiþ halk için
mücadele ve hizmet verme olanaðý
sunmuþtur:
“ Kara Panterler Partisi’nde sýradan bir
kadýn veya erkek, on yedi ile yirmi iki yaþ
(Mumia Ebu Cemal)
arasýndaydý, diðer panterlerle birlikte bir
evde yaþar, uzun saatler boyunca (ve kimi
zaman geceleri) çok çalýþýr, para almadan
gerekli parti iþlerini yapardý ve hiçbir þeye
sahip deðillerdi. Komþularý ve her yerde
hazýr ve nazýr polis (ve muhbirler) dýþýnda,
çoðu Panter nispeten pek silik bir hayat sürer
ve fotoðrafý ne burjuva basýnýnda, ne de parti
gazetesinde çýkardý. Arkadaþlarý, yoldaþlarý
ve sevgilileri, öncelikle diðer parti üyeleriydi.
“11”
Çünkü siyah halkýn bilincinde fýrtýnalar
koparan Parti’nin etkisi ABD sýnýrlarýný
aþmýþtý: “Ýngiltere’de Kara Panter Hareketi,
Ýsrail’de Kara Panterler Partisi, Bermuda’da
Kara Bereliler, Avusturalya’da Kara Panterler
Partisi ve Hindistan’da Dalit Partileri gibi
solcu siyasal örgütler, Hvey P.Newton ve
Babby Seale tarafýndan ABD’de kurulan
partiyi örnek almýþlardýr.” “12”
Tüm bu nedenlerle FBI, Parti’yi bölüp
parçalamak ve yok etmek için tüm
olanaklarýný seferber etmiþtir. Medya gücüyle
karalama kampanyalarý yürütmüþ, sahte
mektuplarla önderleri ve farklý gruplarý
birbirine düþürmüþ, komplo ve
provokasyonlarla militanlarýný – kitabýn
yazarý Mumia Ebu Cemal’e de yaptýðý gibi
– hapse atmýþ, örgütle muhbirler sokarak
öncü kadrolarýný katletmiþ, binlercesini
iþkenceden geçirmiþ, yayýnlarýný, bürolarýný
kapatmýþtýr.
Kuruluþundan itibaren partinin net, kararlý
bir ideolojik yapý oluþturamamýþ olmasý
nedeniyle bu saldýrýlar baþarýya ulaþmýþ olsa
da KPP’nin devrimci pratiðinin siyah halkýn
bilincinde yer etmesini engelleyememiþtir.
KPP siyah direniþ bayraðýný, beyaz
efendiyi hoþnut edecek bir sirke çevirerek
halkýn öfkesini küllemek isteyenlerin elinden
almýþtýr. Asýrlar boyunca köleliðe boyun
eðmesi dayatýlmýþ, siyah topluma kendine
güvenmeyi, saygý duymayý ve savaþmayý
öðretmiþtir. Bu, Martin Luther King’in siyah
halkýn en büyük eyleminden olan
“Washington Yürüyüþü”nde yaptýðý
konuþmadaki hümanist, barýþçý tavýrdan çok
farklýdýr. Bu yüzden de hiç yaþanmamýþ gibi
unutturulmak istenmektedir.
Eþitlik ve özgürlük için omuz omuza,
sloganlar ve marþlarla Washington’a yürüyen
ezilmiþ, yoksul siyahlar bu tarihin bir
tarafýndaysa, Abraham Lincoln’ü taklit
ederek trenle Washington’a “beyaz adam”a
baðlýlýk yemini etmeye gelen Barak Obama
öbür tarafýndadýr. Washington yürüyüþü’ne
iliþkin Malcom x’in hala geçerliliði koruyan
sert, militan eleþtirisiyle bitirelim:
“Zenciler sokaklara dökülmüþtü,
Washington’a nasýl yürüyeceklerinden söz
ediyorlardý. .. Washington’a Senato’ya,
Beyaz Saray’a, Kongre’ye yürüyecekler ve
her þeyi baðlayacak, durduracaklar,
hükümetin iþlemesine imkan
vermeyeceklerdi. Hatta havalimanýna gidip
piste yatacaklarýný, uçaklarýn inmesine engel
olacaklarýný bile söylediler. Biz size onlarýn
dediklerini naklediyorum. Bu devrimdi,
Devrimdi bu, siyah devrimdi.
O sokaklardaki, halktý, Beyaz adam
korktu, Washington’daki beyaz iktidar yapýsý
ölümüne korktu; Ben oradaydým. Bu siyah
lokomotifin baþkente geleceðini
duyduklarýnda, sizin saygý duyduðunuz
ulusal zenci liderleri çaðýrdýlar ve onlara,
“Bu olayý durdurun!” dediler. Kennedy, “Bu
iþi fazla ileri götürüyorsunuz” dedi ve yaþlý,
tam, " be baþlattýðým için ben durduramam,
efendi" dedi. Sizlere onlarýn ne dediklerini
iletiyorum. “Biz deðil baþýnda, içinde bile
deðiliz, Efendi” dediler. “Bu zenciler her
þeyi kendi baþlarýna yapýyorlar, bizden önde
koþuyorlar” dediler. Ve o yaþlý kurnaz tilki,
“Eðer sizler içinde deðilseniz, ben sizi içine
sokarým” dedi. “Sizi baþýna yerleþtiririm.
Bu hareketi onaylarým. Güzel karþýlarým.
Ona yardým ederim. Ona katýlýrým.”
Ýþte, Washington yürüyüþünde bunu
yaptýlar. Ona katýldýlar. .. Onun bir parçasý
oldular, onu ele geçirdiler. Ve ele
geçirdiklerinde de hareket militanlýðýný
kaybetti. Öfkesi tükendi, ateþi söndü, ödün
vermezliði kayboldu. Hatta yürüyüþ olma
karakterini bile kaybetti. Bir piknik oldu,
bir sirke dönüþtü. Artýk palyaçolarýyla bir
sirkti sadece. ..
Hayýr, satýlmýþ bir davaydý. Ele
geçirilmiþti. .. Onu öyle sýk kontrol ettiler
ki, zencilere kente saat kaçta gireceklerini,
nerede duracaklarýný, hangi pankartlarý
taþýyacaklarýný, hangi þarkýlarý
söyleyeceklerini, nasýl konuþmalar
yapabileceklerini, hangi konuþmalarý
yapamayacaklarýný onlar söylediler, ve sonra
da güneþ batmadan önce kentten çýkýp
gitmelerini emrettiler. ..” “13”
ALINTILAR
“1” “BÝZ ÖZGÜRLÜK ÝSTÝYORUZ”
AGORA KÝTAPLIÐI-2004 MUMÝA EBU
CEMAL SAYFA : 10
“2” A.g.e. Syf: 51
“3” A.g.e. Syf: 75
“4” A.g.e. Syf: 53
“5” A.g.e. Syf: 83
“6” A.g.e. Syf: 5
“7” A.g.e. Syf: 124
“8” A.g.e. Syf: 125
“9” A.g.e. Syf: 176
“10” A.g.e. Syf: 136
“11” A.g.e. Syf: 216
“12” A.g.e. Syf: 280
“13” A.g.e. Syf: 49
( BÝTTÝ)
Batý’nýn varoþu
Ortadoðu toplumlarýnýn anlatýldýðý bir çalýþma olmasa da, Ýran’daki
yoksul halk hareketlerinin tarihsel sürecinden besleniyor ‘Sokak
Siyaseti’. Bir tür Batý’nýn varoþu metaforunu da hak eden Ortadoðu’nun
anlatýmý þeklinde de okumak gerekiyor kitabý
Aysel Saðýr
Sokak Siyaseti, ara sokaklar, kentin
itilmiþ mahalleleri, ana caddelerin belli
belirsiz yerlerinde beliren zaman zaman
da kaybolan iþportacýlar, sokak çocuklarý
ve tüm sýradan insanlarýn ‘sessiz
tecavüzü’nü konu ediniyor.
Kendisi de konu ettiði insanlarýn içinden
gelen Asef Bayat’ýn Sokak Siyaseti,
gözleme ve araþtýrmaya dayanan boyutunun
yaný sýra, anlatýlan öznelerin içinde
yaþayarak, adeta onlarý anlatmak için dýþarý
süzülen bir sesin güçlü yankýlarý niteliðinde.
Varlýklarýndaki gücü de iþaret ederek
‘yýðýnlar’ olarak nitelendirilen, siyasallaþma
potansiyeli taþýyan kesime farklý bir açýdan
bakmýþ Bayat. Onlarý þartlarý ve
gerçeklerinden soyutlamayarak, onlarý
gerçek rolleri doðrultusunda anlatmaya
özen göstermiþ. Böylelikle yepyeni
demeyelim de, görülmeyen bir gücü
keþfetmiþ. Söz konusu gücü ‘sessiz tecavüz’
þeklinde nitelendirerek, siyasal
terminolojiye bir kavram daha eklemiþ
diyebiliriz Bayat için. Zira ‘sýradan insanýn
sessiz tecavüzü’ kitabýn ana temasý
niteliðinde. Kitapta, örgütlü, bilinçli bir
güç ya da iktidarý hedef alan siyasallaþmýþ
bir hareketten bahsedilmiyor; tam tersine
bizzat sistem tarafýndan yaratýlan, hayatta
kalmak için en temel içgüdülerini kullanan
kesimlerin salt bu çabalarýnýn bile sisteme
neye mal olduðu anlatýlýyor. Gerisi ise
gösterilen çabalarýn nerelere kanalize
olacaðý þeklinde zorlanmaksýzýn doðal bir
seyir izliyor. Yani bilindiði gibi, çabalarýn
birikip taþtýðýnda neleri yýkacaðý açýk
býrakýlýyor. Ama þunun altýný özellikle
çizmekte yarar var, ‘sessiz tecavüz’ yapanlar
herhangi bir yapýyý yýkmak için hedef
gözetmiyorlar. Aksine varlýklarýný
sürdürmek için gösterdikleri çaba bir yapý
için yýkým unsuru oluþturuyor.
Gündelik direniþ biçimleri
Ortadoðu toplumlarýnýn anlatýldýðý bir
çalýþma olmasa da, Ýran’daki yoksul halk
hareketlerinin tarihsel sürecinden besleniyor
Sokkak Siyaseti. Bir tür Batý’nýn varoþu
metaforunu da hak eden Ortadoðu’nun
anlatýmý þeklinde de okumak gerekiyor
kitabý. Emperyalizmin çoklu hedefleri
haline gelen Ortadoðu ve onun yoksullarýna
derinlemesine bir bakýþ sunarak, yeni bir
sürecin kapýlarýný açmýþ diyebiliriz Bayat
için.
Kitapta, ‘sýradanýn sessiz tecavüzü’ tezi
bir yandan olgularla ilerlerken bir yandan
da teorize edilmiþ çalýþmalardan beslenmiþ.
Söz konusu tez, ‘gündelik direniþ biçimleri’
perspektifinden hareketle James Scott’ýn
“Üçüncü Dünya yoksulunu ‘marjinal
insan’ý bir ‘kültürel tip’ ile özdeþleþtiren
‘yoksulluk kültürü’nün özcü nitelemeleri
olan ‘pasiflik’, ‘kadercilik’ ve
‘umutsuzluk’tan arýndýrmakta” etkili oluþu
üzerinden gidiyor. Dolayýsýyla Bayat,
Escobar’ýn hayatta kalma stratejilerinin
modelini de aþmaya doðru yol alýyor. Söz
konusu söylemle, “Yoksulun kurban imajýný
sürdürmesine katkýda” bulunduðu tespitiyle,
“iþsizlik ya da fiyat artýþlarýna karþý
hýrsýzlýða, dilenciliðe, fahiþeliðe ya da
tüketim alýþkanlýklarýný deðiþtirmeye
baþvurduklarý” gerçeðinden kaynaklý
yorumlara açýklýk getiriliyor.
‘Sessiz tecavüzü’ kimler
gerçekleþtiriyor? ‘Yüzergezer toplumsal
kesimlerin bir çeþitlemesi’ olan söz konusu
sessiz tecavüzcüler; göçmenler,
sýðýnmacýlar, iþsizler, gecekonducular,
iþportacýlar ve diðer dýþlanmýþ gruplardan
oluþuyor. “Kýrdan göçenler kentlere ve
kentlerin imkânlarýna, sýðýnmacýlar ve
uluslararasý mülteciler ev sahibi
devletlere ve onlarýn sosyal
güvencelirene, gecekonducular kamusal
ve özel araziye ya da hazýr evlere,
iþportacýlar hem fiziki hem toplumsal
cephesiyle kaldýrýmlar, köþe baþlarý,
belediye parklarý vs.
kamusal alana olduðu gibi esnaflarýn
fýrsat maliyetlerine de tecavüz”
edeceklerdir. Üçüncü dünya
yoksullarýyla ilgili incelenmeye deðer
bir çalýþma olarak görmek gerekiyor
Sokak Siyaseti’ni. Zira içinde
yaþadýðýmýz mevcut durumda buna
ihtiyaç var.
Sokak siyaseti
Ýran’da Yoksul Halk Hareketleri
Asef Bayat
Çeviren: Soner Torlak
Phoenix Yayýnlarý, 2008
334 sayfa, 15 TL
Radikal
Darwin 200 yaþýnda
Celâl Üster
Düþünce tarihinde devrim yaratan Ýngiliz
doðabilimci, 12 Þubat 1809’da doðmuþ. ‘Türlerin
Kökeni’ de, Darwin elli yaþýndayken, 24 Kasým
1859’da yayýmlanmýþ. Bu nedenle, 2009, birçok
bilim kuruluþunca ‘Darwin Yýlý’ olarak görülüyor
Yeryüzü Kitaplýðý
2009, Charles Darwin’in doðumunun
200., ünlü yapýtý Türlerin Kökeni’nin
yayýmlanýþýnýn da 150. yýlý. Canlýlarda
evrimin doðal seçme yoluyla
gerçekleþtiðini öne süren kuramýyla bilim
ve düþünce tarihinde devrim yaratan
Ýngiliz doðabilimci, 12 Þubat 1809’da
doðmuþ. Türlerin Kökeni de, Darwin
elli yaþýndayken, 24 Kasým 1859’da
yayýmlanmýþ. Bu nedenle, 2009,
birçok bilim kuruluþunca ‘Darwin Yýlý’
olarak görülüyor. Pek çok üniversite ve
bilim merkezinde Darwin ve evrim
kuramý üstüne konuþmalar, tartýþmalar,
sergiler düzenleniyor.
Bu arada, Darwin’le ilgili yeni kitaplar da
yayýmlanýyor. Ýlk gözüme çarpan, daha önce bir
Darwin biyografisi de yazmýþ olan Adrian
Desmond ile James Moore’un kaleme aldýklarý
Darwin’s Sacred Cause: Race, Slavery and the
Quest for Human Origins adlý kitap. ‘Darwin’in
Kutsal Davasý: Irk, Kölelik ve Ýnsanýn
Kökenlerinin Aranýþý’ diye çevrilebilir. Ýki yazar,
bu kitapta, Darwin’in özellikle kölelik karþýtý
görüþlerini vurguluyor. Ýngiliz doðabilimcinin
düþüncelerinin kökenlerini yeniden yorumlarken,
yayýmlanmýþ ve yayýmlanmamýþ elyazmalarýný,
yazýþmalarýný ve defterlerini incelerek, onun
kölelik karþýtý görüþlerinin insanýn evrimine
iliþkin savlarýný nasýl biçimlendirdiðini ortaya
koyuyorlar. Birçok bilim insaný, Darwin’in Kutsal
Davasý‘nýn, bu yýlki Darwin kutlamalarýna en
önemli katkýlardan biri olduðunda birleþiyor.
Türlerin Kökeni 1859’da yayýmlanýr
yayýmlanmaz tükenmiþ, 1872’ye kadar altý baský
yapmýþ, ama Darwin de farklý kesimlerin
düþmanlýðýný kazanmýþtý. Bir kesim, Darwin’in
bilimde varsayýmlardan yararlanma yöntemine
karþý çýkan ya da onun kendi ünlerine gölge
düþürmesinden çekinen eski kafalý bilim
adamlarýndan oluþuyordu. Öteki kesimdeki
düþmanlar ise din adamlarýydý. Bu da çok doðaldý,
çünkü evrim kuramý doðruysa Eski Ahit’in Tekvin
Kitabý’nda anlatýlan yaratýlýþ öyküsü yanlýþtý ve
eðer evrim, doðal seçme yoluyla kendiliðinden
gerçekleþiyorsa, canlýlarýn oluþumunda tanrýsal
bir iradeye yer yoktu. 1860’ta Ýngiliz Bilim
Geliþtirme Derneði’nin Oxford’daki toplantýsýnda,
Piskopos Samuel Wilberforce ile Thomas Henry
Huxley arasýnda sert tartýþmalar geçecek; Huxley,
Darwin’in görüþlerine alaycý bir üslupla saldýran
piskoposu akýllýca yanýtlarýyla susturacak ve
Ýngiltere Kilisesi bir daha bilim karþýsýnda resmî
tutum takýnamayacaktý.
Düþler kuran bir çocuk
Öte yandan, Darwin ve kuramýna çok deðiþik
deðerlendirmeler de getirilmiþti. Bunlarýn en
ilginçlerinden biri de, bazýlarýnýn, psikanalizci
bir yaklaþým benimseyerek Darwin’in evrim
kuramý ile aslýnda Göklerdeki Babasý’ný
öldürdüðünü; kuramýnýn, onun babasýna karþý
bastýrýlmýþ saldýrganlýk duygularýný ve Oidipus
kompleksini yansýttýðýný öne sürmeleriydi. Ayrýca,
Darwin, hiçbir zaman insanýn maymundan
türediði yolunda bir sav öne sürmemiþ olmasýna
karþýn, evrim kuramý sýk sýk bu atýftan yola çýkan
saldýrýlarla karþýlaþacaktý.
Darwin’in çocukluðunda durmadan düþler
kurduðunu ve posta mühürleri, çakýltaþý ve
mineral örnekleri topladýðýný okuduðumda, Albert
Einstein’ýn sözleri gelmiþti aklýma. Bir yerde,
hayal gücü olmadan bilimin geliþemeyeceðini
söylüyordu Einstein. Bir de, “Merakýn resmi
eðitime karþýn ölmemiþ olmasý bir mucizedir...
Kutsal meraký hiçbir zaman elden býrakmayýn,”
diyordu.
Kitaplarda hep Darwin’in çok ciddi, dahasý asýk
yüzlü fotoðraflarýna rastlarýz; ama birçoklarý da,
kiþiliðinin en belirgin özelliklerinden birinin, dýþ
görünümünün tersine, yaþamý boyunca çocuksu
yönünü ve mizah duygusunu korumasý olduðunu,
baþkalarýyla olduðu kadar kendi kiþiliði ve
görüþleriyle de dalga geçmesini bildiðini yazarlar.
Bir gün kedilerle ilgili bir serginin koruyucusu
olmasýný istediklerinde þöyle demekten alamamýþ
kendini: “Halk bir sürü dinsiz kediyi görmeye
gitmek istemeyebilir.”
Bir sözü daha var ki, canlýlarda evrimin doðal
seçme yoluyla gerçekleþtiði savýný ortaya atarak
bilimin akýþýný deðiþtiren Darwin’in mizah
duygusunu olduðu kadar toplumsal duyarlýlýðýný
da gözler önüne seriyor: “Eðer yoksullarýmýzýn
sefaleti doða yasalarýndan deðil de,
kurumlarýmýzdan kaynaklanýyorsa, günahýmýz
çok büyük demektir...”
Körün Taþý
En Ýyi Korsan Kitap Ödülü
“Soygun, el koyma ya da zarar
verme amacýyla açýk denizde ticaret
gemilerine karþý giriþilen saldýrý
eylemi...” AnaBritannica Genel
Kültür Ansiklopedisi, ‘korsanlýk’
terimini ilk aðýzda böyle açýklýyor.
Evet, sonradan hava korsanlýðý diye
de bilinen uçak kaçýrma genellikle
ayrý bir korsanlýk türü olarak
görülmüþtür; ama tarihin her
döneminde korsanlýk deniz
ticaretiyle yakýndan ilgili olmuþtur.
Eski Yunan ve Eski Roma’dan 19.
yüzyýla uzanan dönemde korsan gemileri tüm
denizleri haraca kesmiþ, pek çok korsanýn büyük
devletlerle, pek çok büyük devletin de korsanlarla
iþbirliði yaptýðý da olmuþtur. Denilebilir ki,
insanlýk tarihinin çok uzun bir dönemi boyunca
zengin bir ‘korsanlýk kültürü’ oluþmuþ, bu kültür
ister istemez tüm ‘çekiciliði’ ile edebiyata da
yansýmýþtýr. Robert Louis Stevenson’ýn, 19. yüzyýl
sonlarýna doðru ilkin bir çocuk dergisinde tefrika
edilen, ardýndan kitap olarak yayýmlanan Define
Adasý adlý romaný, ‘korsanlýk kültürü’nün
edebiyata yansýyýþýnýn doruklarý arasýndadýr.
Define Adasý, ele aldýðý ahlaksal sorunsala karþýn,
korsanlarýn tüm dünyada popüler biçimde
algýlanmasýnda da etkili olmuþtur.
Böylesi bir giriþten sonra, ‘korsan edebiyatý’
üstüne bir þeyler söyleyeceðim sanýlmasýn. Benim
derdim, sözü, günümüzde yayýn dünyasýný haraca
kesen kitap korsanlarýna getirmek. ‘Korsan’
sözcüðü bugün hâlâ, daha çocukluðumuzdan
baþlayarak okuduðumuz o masalsý, büyüleyici
romanlardan, öykülerden aldýðý esinle romantik,
esritici bir tat taþýyor. Bu da, bana öyle geliyor
ki, son yýllarda çýkarýlan yasalarý hiçe sayarak
varlýðýný nerdeyse ‘yasallaþtýran’ korsan
yayýncýlýða bilerek/bilmeyerek yumuþatýcý bir
hava veriyor. Oysa korsan yayýncý demek,
düpedüz hýrsýz, soyguncu demek. Her türlü telif
ücreti ödenmiþ bir kitabý, babasýnýn malý gibi
yayýmlamanýn baþka bir tanýmý olabilir mi?
Üstelik bir deðil, birkaç hýrsýzlýk birden söz
konusu: Yazarýn emeði çalýnýyor, yayýnevinin,
telif ajansýnýn ve yazar temsilcisinin haklarý gasp
ediliyor, çevirmenin emeði çalýnýyor, kapak
tasarýmcýsýnýn ve kapakta kullanýlan resmin
ressamýnýn emeði çalýnýyor ve bu toplu hýrsýzlýk
sonucunda kitap olaðandan çok daha ucuz bir
fiyata piyasaya sürülüyor.
Bu konudaki yasalarýn hayata geçirilmesinde
ortaya çýkan güçlükler ve çok sayýda kitap
okurunun ekonomik koþullara boyun eðmeyi
ilkeli davranmaya yeð tutmasý, kitap korsanlarýnýn
her yerde kol gezmesine el veriyor. Aslýnda her
yerde kol gezmekle kalmýyor, artýk evlere de
giriyorlar. ‘Nasýl?’ diye soracak olursanýz,
anlatayým. Yakýn bir dostumun sýký bir kitap
okuru olan yaþlý bir annesi var. Evden çok sýk
çýkamýyor. Bu durumda korsan kitapçý imdadýna
yetiþiyor, kitabý ayaðýna kadar getiriyor. Hizmet
sonsuz: Hem ayaðýna kadar geliyor, hem de ucuz.
Eskiden taksitle kitap, ansiklopedi satanlar
dolaþýrlardý evleri. Artýk korsanlar giriyor eve.
Eh, hýrsýz dediðin eve girer zaten!
Kimi okurlarýn yalancýsýyým: Korsan kitaplar
kitap fuarlarýnda da görülüyormuþ artýk. Korsan
kitapçýlar, durumun anlaþýldýðýný fark eder etmez
kitaplarý kolilere atýp kaçýrýyorlarmýþ. Adamlar
hem uyanýk, hem becerikli. Gerektiðinde gerilla
yöntemlerine baþvuruyorlar. Bence, bunlar bir
Korsan Kitap Fuarý düzenlemeyi çoktan hak
ettiler. Korsanlýk bu kadar kurumsallaþtýktan,
hayatýmýzýn ayrýlmaz bir parçasý olup çýktýktan
sonra.
Evet, en kýsa zamanda bir Korsan Kitap Fuarý
düzenlenmeli. Dahasý, bu fuarda bir de ‘En Ýyi
Korsan Kitap Ödülü’ verilmeli. Neyse, lafý daha
fazla uzatmayayým; ödül deyince seçici kurul
giriyor iþin içine...
Radikal
Kulaklarýnýz çok Turistlerin
mu büyük?..
kar keyfi
Aslýnda hepsi
kafanýzýn içinde!
Beden algý bozukluðu (BAB) olan
insanlar görünüþlerinden hoþlanmazlar. Her
ne kadar dýþ görünüþleri normal olsa da
saçlarý, ciltleri ya da burunlarý gibi vücut
kýsýmlarý ile takýntýlý bir þekilde uðraþýrlar.
Beden algý bozukluðu olan hastalarla yapýlan
ilk manyetik görüntüleme çalýþmasý artýk bu
hastalýðýn sadece emosyonel bir durum
olmadýðýný ortaya koydu.
Yüzlerin Algýsý
California Üniversitesi’nden psikiyatr
James Feusner ve meslektaþlarý, BAB
hastalarý ve saðlýklý kontrollerden iþlevsel
manyetik görüntüleme sýrasýnda çeþitli yüz
görüntülerini incelemelerini istemiþlerdir.
Her yüz üç þekilde sunulmuþtur: Biri yüzün
normal bir fotoðrafý, diðeri yüz hakkýnda
sadece genel bir fikir veren düþük
çözünürlüklü bulanýk bir görüntü ve
üçüncüsü de yüzü bütün ayrýntýlarýyla ortaya
koyan yüksek çözünürlüklü bir fotoðraf.
Geçmiþteki çalýþmalar düþük ve yüksek
çözünürlüklü bilgilerin farklý nöral yolaklarda
iþlendiðini ortaya koymuþtur. Görüntü
bulanýk olduðunda normal beyin, yüzü bir
bütün olarak algýlamakta, yüksek
çözünürlüklü görüntülerde ise ayrýntýlara
odaklanmaktadýr.
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Kapadokya'da peribacalarýný ziyaret eden
turistler, beyaza bürünen bölgede kar topu
oynayarak kýþýn keyfini çýkardý.
Göreme Açýkhava Müzesi, Uçhisar
Kalesi, Zelve ören yeri ve yeraltý kentlerini
ziyaret eden yerli ve yabancý turistler, kar
topu oynayarak eðlendi.
Bölgeyi son aylarda en çok ABD'liler ve
Japonlar ziyaret ederken, turistler
Kapadokya'nýn kýþýn daha güzel olduðunu,
bu nedenle bu mevsimde gelmeyi tercih
ettiklerini söyledi.
Göreme Açýkhava Müzesi'nde karla
oynayarak eðlenen Amerikalý ve Japon
turistler, "Burada kar altýnda peribacalarýný
gezmek büyük mutluluk. Böyle bir manzara
dünyanýn hiçbir yerinde yok" diye konuþtu.
Kent Haber
10 bin TL'lik
güvercinlerle kaçtýlar!
3.5 milyon fidan dikilecek
Sulucakarahöyük/ KIRÞEHÝR
Kýrþehir'de, 2009 yýlý sonuna kadar 3
milyon 500 bin adet fidanýn toprakla
buluþturulmasý planlanýrken, Seyfe
Gölü'nün kurtarýlmasý için koordineli bir
çalýþma baþlatýlacaðý bildirildi.
Çevre ve Orman Ýl Müdürü Reþat
Karaca, 2009 yýlý sonuna kadar Kýrþehir'de,
kamu, kurum ve kuruluþlarýnýn da
katýlýmýyla 3 milyon 500 bin fidan
dikeceklerini söyledi.
Karaca, müdürlük olarak aðaçlandýrma
çalýþmalarýnýn yanýnda yaban hayatý
koruma, Seyfe Gölü Planý, avcýlýk
sertifikasý gibi önemli faaliyetlere ev
sahipliði yaptýklarýný belirterek,
"Kýrþehir'de, aðaçlandýrma yapýlacak
alanlarýn tespiti yapýlýyor. Valimizin de
talimatýyla mera sahalardan hazineye
aðaçlandýrma için tahsis edilecek yerleri
tespit ediyoruz. 2009'da 2.5 milyon fidan
dikeceðiz. Kamu, kurum ve özel
kuruluþlarýn da katýlýmý ile bu rakamýn 3
milyon 500 bin olmasýný hedefliyoruz"
dedi.
Avcýlýk sertifikasý verilmesi noktasýnda
kurslar düzenlediklerini kaydeden Karaca,
"Þu ana kadar 20 ayrý avcýlýk kursu açtýk.
650 kiþiye sertifika verdik. Daha bilinçli
avcý yetiþtirmek için ve AB standartlarýna
uygun avcýlýk yapýlmasýna yönelik
kurslarýmýz devam edecek. 25'li gruplara
kurslar düzenliyor. Gerekli
bilgilendirmeleri, Halk Eðitim Merkezi
Müdürlükleri ile birlikte gerçekleþtiriyoruz"
diye konuþtu.
"Seyfe gölü için çalýþma baþlatýyoruz"
Seyfe Gölü'nde yapýlacak kurtarma ve
su kullanýmý ile ilgili plan yapýldýðýný ifade
eden Karaca, "Seyfe Gölü ile ilgili proje
hazýrlanýyor. Plansýz ve geliþigüzel
çalýþmalar bundan sonra yapýlamayacak.
Daha önce yapýlan çalýþmalarda
koordinasyon eksikliði vardý. Ancak,
üniversiteden hocalar ve uzmanlar
tarafýndan hazýrlanan plan dahilinde, gerek
yöre insanýnýn su kullanýmý gerekse bu
bölgede yapýlacak çalýþmalar plan dahilinde
iþleyecektir" ifadelerini kullandý.
Yaban hayatý koruma noktasýnda sezon
boyunca 2 milyon 500 bin ton buðday,
arpa ve mýsýr tanesinin Kýrþehir merkez ve
ilçelerde araziye býrakýldýðýný belirten
Karaca, yaban hayatý koruma yönündeki
çalýþmalarýn devam edecegini söyledi.
Kýrþehir'in büyük ve güzel bir tabiat
parkýna kavuþacaðýna dikkat çeken Karaca,
Jandarma Komutanlýðý'nýn karþýsýnda
bulunan ormanlýk alanýn, tabiat parký
yapýlacaðýnýn da müjdesini verdi. Karaca,
"Bu projeyi Kýrþehir için önemsiyoruz.
Kýrþehir'in tanýtýmý için önemli bir mekan
olacak. Seçimlerden sonra bu alaný
belediyeden devralýp bakanlýk onayýyla
içerisinde gezi, piknik, mesire ve oyun
alanlarý ile seyirlik teraslarýn hayvanat
bahçesinin olacaðý bir mekan haline
dönüþtüreceðiz" dedi.
Kent Haber
Kapsamlý görsel iþleme aðý
Bilimciler saðlýklý kontrollerin deðiþiklik
olmayan ve düþük çözünürlüklü fotoðraflarda
daha bütünleyici, sað beyin stratejisi
kullandýðýný ortaya çýkarmýþlardýr. Sadece
ayrýntýlý fotoðrafa bakarken ayrýntý stratejisini
kullanmaktadýrlar. BAB grubunda ise
denekler fotoðrafý bir bütün olarak ele
alamamakta ve her üç fotoðraf için de ayrýntý
stratejisini kullanmaktadýrlar.
Feusner, BAB grubundakilerin beynin
primer görme alaný olan oksipital loblarýnda
her üç fotoðrafa bakarken de benzer aktivite
ortaya çýktýðýný, yani görme ile ilgili bir
sorunlarýnýn olmadýðýný söylemektedir.
Archives of General Psychiatry dergisinin
2007 Aralýk sayýsýnda yayýmlanan çalýþmaya
göre farklýlýk “kapsamlý görsel iþleme
aðý”nda olmaktadýr.
California Üniversitesi’nden psikiyatr
Sanjaya Saxena, bir kural olarak psikiyatride
BAB olan hastalarýn kendilerini algýlama
biçimlerinin bozulduðunun kabul edildiðini
söylemektedir. “Bu çalýþma ise algý
bozukluðunun baþkalarýnýn görüntüleriyle
ilgili olarak da bulunduðunu göstermektedir”
demektedir. Saxena, bu çalýþmanýn hastalýðýn
neden bu kadar “derinlere iþlemiþ” olduðunu
açýkladýðýný öne sürmekte ve hastalarýn
tedavisinde anksiyete ve depresyon
düzeylerini azaltmanýn yaný sýra görme
þekillerini düzeltmeye yönelik de davranýþçý
terapi uygulanmasý gerektiði önerisinde
bulunmaktadýr. Feusner’in ekibinin yapmayý
planladýðý bir sonraki çalýþmada hastalarýn
kendilerinin deðiþmiþ ve deðiþmemiþ
fotoðraflarýna nasýl tepki vereceklerinin
deðerlendirileceði söylenmektedir.
Birgün
Sulucakarahöyük/ NEVÞEHÝR
Nevþehir'de bir evin kümesine giren
kimliði belirsiz kiþi ya da kiþiler, 10 bin TL
deðerindeki 35 adet güvercini çalarak kaçtý.
Edinilen bilgiye göre, 2000 Evler
Mahallesi Akdeniz Bloklarý 12. Yol'da, gece
geç saatlerde A.Ö. isimli þahsa ait kümesin
pencere demirini kýrarak içeri giren kimliði
belirsiz kiþi ya da kiþiler, 35 adet güvercini
çaldý.
Çalýnan kuþlarýnýn deðerinin 10 bin TL
olduðunu belirten A.Ö., güvercinlerini çalan
kiþi ya da kiþilerin yakalanmasý için Þehit
Ýsmail Arslan Polis Merkezi'ne müracaatta
bulundu.
Kent Haber
Kent Haber
Yaþar Giziroðlu güven tazeledi
Sulucakarahöyük/ KIRÞEHÝR
Kýrþehir'in Kaman ilçesinde, Ticaret ve
Sanayi Odasý (TSO) Baþkanlýðý Seçimleri
tamamlandý.
Seçimlerde, 2 liste yarýþýrken, mevcut
baþkan Yaþar Giziroðlu güven tazeledi. 12
sandýðýný 9'undan oy alan Giziroðlu, tekrar
baþkan seçildi. Açýklama yapan Giziroðlu,
kendisine destek veren yada vermeyen
herkese teþekkür etti.
Giziroðlu, birlik ve beraberliði en üst
seviyede tutacaðýný belirterek, seçimlerin
saðlýklý bir þekilde yapýlmasýndan dolayý
memnun olduðunu ifade etti.
Seçimler sonucunda Kaman TSO
Meclis Baþkaný ise Rýfat Doðan oldu.
Kent Haber
7
Uður Gürses
[email protected]
Bugünlerde 2008 yýlýna iliþkin ‘sonuç
hesabý’ açýklayacak bir banka da, Ziraat
Bankasý. Yunanistan’da sorularý
yanýtlayan banka genel müdürü Can Akýn
Çaðlar; 2008 yýlý kârýný bu hafta içinde
açýklayacaklarýný anlatýrken, sorumuz
üzerine Ziraat Bankasý’nýn sermaye
yeterlik rasyosunun BDDK’nýn ekim ayý
sonundaki kararlarý nedeniyle 2 puan
daha iyi çýktýðýný belirtti. Kâr daðýtýmý
konusunda ise Hazine ile pazarlýk
yaptýklarýný, kârýn yarýsýný daðýtma
konusunda uzlaþabileceklerini söyledi.
Bilmiyoruz, BDDK’nýn banka kârlarýnýn
daðýtýlmamasý konusundaki kararý kamu
bankalarý konusunda ‘çalýþmayacak’ mý?
Diðer taraftan, Türkiye Bankalar Birliði
verilerine göre 2007 sonunda aktifindeki
kredileri 21.6 milyar TL seviyesinde
olan Ziraat Bankasý, Çaðlar’ýn
söylediðine göre 2008 sonunda 30 milyar
TL’ye ulaþmýþ. Bu, oransal olarak yüzde
40’a yakýn bir büyüme demek. Üç büyük
özel bankadaki kredi artýþ oranýn da
üzerinde. Banka, bankalararasý piyasadan
2007 sonunda sadece 200 milyon TL
fonlama yaparken, 2008 sonunu Merkez
Bankasý’ndan 8-9 milyar TL’lik fonlama
yaparak tamamlamýþ.
Öyle görünüyor ki, sermayesi olduðu
yerde sayan Ziraat Bankasý; kredilerinin
son bir yýlda artan bölümünü kýsa vadeli
biçimde Merkez Bankasý’ndan borç
alarak fonlamýþ.
Ziraat Bankasý bilançosundaki bu
bilgilere dayalý edindiðimiz izlenim;
2008 yýlýndaki maliye politikasý
gevþemesine ilave olarak, ayný zamanda
kamu bankalarýnýn Merkez Bankasý’ndan
fonlama destekli kredi geniþlemesine
büyük bir hýzla giriþtiklerini de
gösteriyor.
***
2008 Sonu itibarýyla bankalarýn sermaye
yeterlik rasyolarýný görece iyileþtiren
kararýn öyküsü ise þöyleydi. Ekim ayý
ortalarýnda mali piyasalar altüst
olduðunda, Türkiye’de tahvil faizleri de
yüzde 25’e kadar çýkmýþtý. Krizde ortaya
çýkan bu dalgalanma çok doðaldý.
Dýþarýdan gelen dalga faizleri çýkardýðý
gibi, birkaç gün sonra gerilemesi de
doðaldý. Oysa BDDK Baþkaný Tevfik
Bilgin’in 10 Þubat 2009 günü yaptýðý
basýn toplantýsýnda, bu düþüþün
kendilerinin aldýðý önlemlerle saðlandýðý
iddialý bir biçimde þöyle açýklamýþtý:
“...Faizler kararýmýz sonrasýnda 3 puan
birden düþmüþtür. Krizin en þiddetli
döneminde faizlerin baþýný kesen karar
bu karardýr. Pek çok köþe yazarý bu
operasyonu yorumlayamadý ya da
Ziraat’in hýzlý
kredi büyümesi
göremedi ama BDDK, bu kararla bir
defada ve keskin bir þekilde Hazine
kâðýtlarýndaki faizleri aþaðý çekmeyi
baþarmýþtýr.” BDDK’nýn aldýðý kararla;
bankalarýn alým satým amaçlý olarak
ellerinde bulunan tahvilleri, faiz lerdeki
yükseliþin bilançoya etkisini ortadan
kaldýrmak için Eylül 2008’den itibaren
, ‘vadeye kadar elde tutulacak menkul
deðer ler’ kategorisine aktarma izni ver
ilmiþti. Böylelikle, bankalar bu tahvilleri
iç verim oranýndan deðerleyecekler,
yükselen faizler nedeniyle zarar
yazmayacaklardý. BDDK, alýnan bu
kararla baðlantýlý bir baþka karar daha
almýþtý; bankalar, yýlsonu kâr daðýtýmý
yapmayacaklardý. Bunun basitleþtirilmiþ
anlamý þöyleydi: Yükselen faizler
nedeniyle tahvillerden zarar
yazýlacakken, bankacýlýk otoritesi bunu
‘frenlemiþti’. Bankalarýn kârlýlýklarý
görece daha iyi oluþacaktý. Bankalarýn
sermaye yeterlik rasyolarýndaki düþüþ
de, bu kararla kayda deðer ölçüde
azaltýlmýþtý. Ama bu ‘iyileþtirilmiþ’ kârzarar hesabýna dayanarak da hissedarlara
kâr daðýtýmý yapýlmasý istenmiyordu.
Peki, bu karar ne zaman alýndý? 31 Ekim
tarihinde. Mali piyasa dalgalanmasýnýn
zirve yaptýðý 23-24 Ekim tarihleri
öncesinde yüzde 18-19 seviyesinde
bulunan tahvil faizleri yüzde 25’e kadar
çýkmýþ, sonrasýnda ise yüzde 21
seviyesine gerilemiþti. Özel olarak
BDDK kararýnýn faiz düþüþünde etkili
olduðu söylenemez. Ancak, BDDK
kararýnýn bankalara esneklik saðladýðýný
da bir tarafa atamayýz. BDDK’nýn kriz
sürecinde yerinde alýnmýþ kararlarýnýn
olduðunu düþünüyoruz. Ancak, Baþkan
Tevfik Bilgin’in bu kararlarýna köþe
yazarlarýndan takdir aramasýný da pek
anlamlý bulmuyoruz. Ayrýca, evrensel
düzeyde hiçbir bankacýlýk düzenleme ve
gözetim otoritesinin görev tanýmý
arasýnda, ‘ülke hazinelerinin borçlanma
faizlerini düþürmek’ yoktur.
BDDK’nýn yukarýda saydýðýmýz tahvil
portföyleri ve kâr daðýtýmý ile ilgili
kararlarý, dalgalanmanýn en sýcak
günlerinde bu yalýn halinde yorumlanýyor
olsaydý; bankacýlýk sistemine iliþkin
‘makyaj’ spekülasyonlarýný gündeme
taþýmayacak mýydý?
Merkez Bankasý’nýn faiz indirimleri ile
uzun vadeli faizler de gerilediðinden,
BDDK’nýn bu düzenlemesiyle bankalara
verdiði desteðe ihtiyaç kalmadý. BDDK,
26 Ocak tarihinden geçerli olacak
biçimde bu kararý yürürlükten kaldýrdý.
Radikal
Ýzmir'de Alevilerden kýpýrdanma belirtisi
Belediye ve il genel meclisi listelerine
tepki gösteren Alevi vatandaþlar, ilçe seçim
kurullarýna baþvurarak istifa etmeye baþladý.
CHP’nin liste hazýrlarken takýndýðý tavýr
“siyasi katliam” olarak
deðerlendirildi.
soL (Ýzmir) Ýzmir Karabaðlar
ilçesinde, Ýlçe Seçim Kurulu’na
giden bir grup, aday gösterildikleri
belediye ve il genel meclisinden
istifa dilekçesi verdi. Grup adýna
konuþan Murat Serin,
Karabaðlar’dan baþlayan
hareketin Ýzmir geneline
yayýlacaðýný söyledi. CHP’nin
yýllardýr Alevi toplumunu
“çantada keklik” gördüðünü ve
yönetimin kendilerini görmezden geldiðini
belirten Sevin, “Listelerde en önde olan
arkadaþýmýz, þimdi 26. sýrada, yani seçilme
þansý yok. Halbuki partiye asýl hizmet veren
biziz” dedi.
Yerel seçimlerde, yaþadýklarý ilçede hiçbir
þekilde siyasi oluþumlarýn içinde dikkate
alýnmadýklarýný kaydeden Serin, þunlarý
söyledi: “Cumhuriyet
kurulduðundan beri
CHP’nin deðerlerini
oluþturan biziz; fakat bu
dönem aday olan Alevi
kökenli insanlar, CHP
tarafýndan dikkate alýnmadý.
Bu durum, Ýzmir genelinde
Alevi toplumunun tepkisini
çekti. Karabaðlar baþta
olmak üzere il genelinde
CHP’ye oy vermeme kararý
alýnmýþtýr.”
Ýstifa edenlerden Hasan Söker de
CHP’nin yaptýðýný siyasi katliam olarak
deðerlendirdi.
Sol.org.tr
Türkleri Ermenilere
düþman etmek istiyorlar’
Sarý Gelin-Ermeni Sorunun Ýç Yüzü adý verilen belgeselin okullarda
gösterimine yönelik tepkiler çoðalýyor. Sivil toplum örgütleri temsilcileri
ve bir grup aydýn belgeselin kim ya da kimler tarafýndan hazýrlandýðýnýn
açýklanmasýný, sorumlularýn cezalandýrýlmasýný ve belgeseli içeren tüm
DVD'lerin toplatýlarak kamuoyunun gözleri önünde yakýlmasýný istedi.
Aysel Kýlýç
Irkçý belgeselle yeni Ogün Samast'lar,
Yasin Hayal'ler yetiþtirilmek istendiðini
belirten aydýnlar, devlete, ''Topluma kin ve
intikam duygularýný götürmekten vazgeç!''
çaðrýsý yaptý.
“Sarý Gelin-Ermeni Sorunun Ýç Yüzü”
belgeselinin okullarda gösterimine yönelik
tepkiler çoðalýyor. Barýþ Giriþimi, Ermeni
Vakýf Okullarý Temsilcileri, Helsinki Yurttaþlar
Derneði, SODEV, Tarih Vakfý ve Uluslararasý
Hrant Dink Vakfý, 'Sarý Gelin' belegeseliyle
ilgili kaygýlarýný, Taksim Hill Otel'de
düzenledikleri basýn toplantýsý ile dile getirdi.
Katýlýmcýlar adýna söz alan Tatyos Bebek,
Türkiye'yi yönetenlerin, topluma kin ve
intikam duygularýný götürmekten
vazgeçmediklerini ifade etti. Milli Eðitim
Bakanlýðý'nýn (MEB) söz konusu belgeseli 8
ay önce toplatýldýðý yönündeki açýklamalarýnýn
gerçeði yansýtmadýðýný, MEB açýklamasýnýn
eksik ve yanlýþ olduðunu söyleyen Bebek, ''
Çünkü okullara servis edilen DVD'ler
Bakanlýðýn açýklamasýnýn aksine halen
gösterilmeye devam edilmektedir'' dedi.
Bebek, belgeseli çocuklara gösteren
yetkililerin kim olduðunu öðrenmek
istediklerini ifade etti.
Düþman etmek için
Bebek, ''Sarý Gelin belgeseli ile bütün
Anadolu'ya mal edilmiþ ''Sarý Gelin' türküsüne
tecavüz edilmiþtir'' dedi. Söz konusu filmi,
belgesel niteliðinde olmayan,tek taraflý bir
prapaganda filmi olarak niteleyen Bebek,''
Sadece yanlý ve saldýrgan deðil, kýþkýrtýcýdýr,
alenen ýrkçýdýr...Bugünün insanlarýnýn ruhunu
zehirlemek için, düpedüz, Türkleri Ermenilere
düþman etmek için imal edilmiþtir'' diye
konuþtu.
‘Yeni samastlar yaratýlmak isteniyor’
Kimsenin çocuklarý ýrkçý katiller haline
getirme hakkýnýn olmadýðýný ifade eden Bebek,
þöyle konuþtu: ''Milli Eðitim'in amacý yeni
Ogün Samast'lar, Yasin Hayal'ler yetiþtirmek
olabilir mi? Bu vesileyle biricik çocuklarýmýzý
resmi idiolojinin bindirilmiþ kýtalarý olarak
karanlýk bir geleceðe hazýrlamak için
okullarýmýzý hedef seçen zihniyeti kýnýyoruz.
Her fýrsatta özellikle de Ermeni sorunu
üzerinden propagandif projelerlei resim,
kompozisyon yarýþmalarý, belgesel gösterimi
adý altýnda çocuklarýmýzýn zehirlenmesi
uygulamasýnýn durdurulmasýný, ders
kitaplarýnýn yanlý, düþmanca söylemlerden
arýndýrýlmasýný talep ediyoruz.''
'Sarý Gelin' belgeselini yaratanlarýn teþhir
edilmesi ve cezalandýrýlmasýný istediklerini
belirten Bebek, yetkililere þöyle seslendi,
''Yetmedi mi yaþadýklarýmýz? Daha kaç
insanýmýz kurban, kaç çocuðumuzu kurban
yapmamýz lazým?''
Ufuk Uras: Irkçý, kafatasçý yaklaþým
Basýn toplantýsýnda yer alan ÖDP Ýstanbul
Milletvekili Ufuk Uras, ''Sarý Gelin''
belgeseline yönelik Meclis'e soru önergesi
vereceðini ve belgeselin kim tarafýndan
hazýrlandýðýný öðrenmek istediklerini söyledi.
Belgeselin okullarda gösterilmesini ''ýrkçý,
kafatasçý bir yaklaþým'' olarak deðerlendiren
Uras, ''Resmi ideoloji, küçük çocuklarý kendine
benzetmek istiyor.. Çocuklarýmýzýn,
gençlerimizin bir kalýba sokulmasýný deðil,
bu kalýplarýn kýrýlmasýný istiyoruz'' dedi. Barýþ
Giriþimi'nden Aydýn Engin ise, toplatýlan
DVD'lerin kamuoyunun gözleri önünde,
yakýlarak, imha edilmesini istedi.
‘Tarih kitaplarý süzgeçten geçirilsin’
Belgeselle ilgili, geçtiðimiz günlerde, suç
duyurusunda bulunan öðrenci velisi doktor
Serdar Kaya da toplantýya katýldý. Kaya, suç
duyurusunun ardýndan, internet üzerinden,
kendisini olumsuzlayan ve 'tehdit' niteliði
içeren açýklamalar yapýldýðýný iddia etti. Suç
duyurusunda bulunmak için Ermeni olmak
gerekmediðine vurgu yapan Kaya, kendisini
'saf Türk' olarak tanýmladý. Kaya, her türlü
þiddete, özellikle de ýrkçýlýða karþý olduðunu
ifade etti. Ermeni olduðunu söyleyen Nazar
Binatlý ise, tarih kitaplarýnýn süzgeçten
geçirilmesini istedi.
Toplantýya, ÖDP Ýstanbul Milletvekili Ufuk
Uras, Uluslararasý Hrant Dink Vakfý'ndan
Hosrof Dink,Barýþ Giriþimi'nden Aydýn Engin,
Ermeni Vakýf Okullarý Temsilcisi Gerop
Paylan, Helsinki Yurttaþlar Derneði temsilcisi
özlem Dalkýran, SODEV'den Erol Kýzýl Elma,
Tarih Vakfý'ndan Murat Güvenç ve çok sayýda
öðrenci velisi ile sivil toplum temsilci ve
üyeleri katýldý.
Birgün
Her Þehirde eski bir bahçe
Behice Demir
Gemilere arabalar eþyalar yüklenecek.
Ýstasyonlara yorgun yolcular inecek.
Uykusuz gece geçirenler yorgun kalkacak.
Uzun uyuyanlar da yorgun kalkacak. Kimi
mutlu kimi acýlý kimi sevgi ile geçirdiði
gecenin aþký ile uyanacak. Kimi bir intiharý
düþünecek. Kimi özlem duyduðu bir kenti,
özlem duyduðu bir insaný. (Eski Bahçe Eski
Sevgi)
Bütün kentlere böyle uzanýyor, görüyor
ve biliyor kentlerin yüzünde ve yüreðinde
yaþananlarýn ritmini Tezer Özlü. Kendi
kentlerine seslenirken geride býraktýðý ve
gideceði yerlerin yaþamýnda kendi sesinden,
kelimelerinden yollar, sokaklar ve odalar
kurmaktadýr. Kendi hayatýný tanýmlarken
ayný duygunun özgünlüðünü taþýmaktadýr.
Hepimizin sevinçli, hüzünlü tüm sancýlarýný
çok önceden fark etmiþ ve bunun nöbetlerini
tutmuþ bu nöbetlerden ruhunun tüm
derinliði ile geçmiþtir. Hepimize benzer.
Biraz göçebe, biraz yerleþik, biraz çoðul,
biraz tekil. Ülkelerin kaderi kiþilerin
kaderine benzer mi pek bilinmez; ama
kiþilerin o küçücük dünyasý çoðu zaman
ülkelerin yaþanmýþlýklarýný kapsar. Bu yaný
ile de Tezer Özlü bu kapsayýþý en iyi tutan
kaynaklardan biridir. Dönemsel tanýklýk,
yazýnsal etkileniþ, kiþisel gelgitler ve bir
bütün süreçlerin sureleri ve suretleri, hepsi
Tezer Özlü’den kalanlarýn soðuk bir
yolculuðudur.
Kýsa bir hayat
Bir süre sonra kent yaþamý baþlayacak. Tüm iþyerleri çalýþacak insanlarla dolacak. Sürekli çalýþan fabrikalarda
iþçiler vardiya deðiþtirecek. Ýstasyonlarda trenler duracak. Trenler kalkacak. Gökyüzünde uçan uçaklar
dünyanýn belirli havaalanlarýna doðru göklerde yol alacak.
10 Eylül 1943 yýlýnda Simav’da doðdu.
Ailesinin çalýþma koþullarý nedeniyle
deðiþik yerlerde geçer çocukluðu. Avusturya
Kýz Lisesi’nde baþladýðý öðrenim hayatýný
daha sonra dýþardan girdiði sýnavlarla
tamamlar. Ankara’daki sanat tiyatrosu
çevresinde bir süre yer alýr. 1961 yýlýnda
çýktýðý yurtdýþýnda ilk evliliðini yapan Özlü
bir süre yurtdýþýnda yaþar. Ancak yaþamýn
yerleþikliði onun yolculuk ve arayýþ
özelliðine karþý pek de direnmez. 1968’de
yurda geri döner ve ikinci evliliðini yapar.
Bu evlilikten bir kýzý olan Özlü için durmak
ve olduðu yerden baþlamak pek de
katlanabilir bir durum deðildir. Ardýnda
býraktýðý kentlerden öyküler çýkarýr. Gittiði
kentlerde bu öykülere izler açar. Hem kendi
kaybediþinin izini sürer hem de onu
anlatanlarýn mirasýna baðlýlýkla yol alýr.
Aldýðý her yol, onun ve yaþamýný yarýda acý
ile býrakmak isteyenlerin kararlý takipçiliðini
sürdürür. 1981’de gittiði Zürih’te üçüncü
evliliðini yapacaðý kiþiyle tanýþýr. Bu
tanýþýklýk ve içindeki beþ yýllýk süre Özlü
için yaþamýn yazdýklarýna emanet edilmesi
ve yazýmýnýn özgün bir dizin oluþturacak
kadar içerden sarsýntýlar, tepkiler ve
yaratýmlarla dolu olmasýdýr. Bu yaratým
Özlü’yü yaþam karþýsýnda sadece 41 yýl
tutabilmiþtir.
Ýzleri takip
Bir yazarýn da yazarý ya da yazarlarý
vardýr. Tezer Özlü’yü bize getiren
duygularýn ortak izleri her çaðda kendi özlü
kalemlerini yaratmýþtýr. Öyle ki yazým bir
düþünsel ve ruhsal aktarým deðil mi? Zaman
üstümüzden akýp giderken altýnda beklemek
ve ondan korkmak deðil var oluþ. “Herhangi
bir kentte. Var olmanýn herhangi bir
zamanýnda. Tanýdýðýmýz tek güneþ
ýsýtýyordu. Ben geçmiþimi unutmuþ, ne geri
dönmek ne de ileriye gitmek isteyen bir
insan olarak oturuyordum. Sessizdi her þey.’
Zamaný parçalara ve kentlere ve kiþilere
ayýrýr Özlü. çocukluk dönemini aile içindeki
hayatlarla tanýmlamaya çalýþýr. Bir çocuðun
sýnýrsýz sandýðý dünyasýndaki sýnýrlý ve
görünmez yönlendirmelerin acýsýný merakýný
ve sorgusunu öyküleþtirecek kadar derinden
izlenimler edinir. Bu izlenimler ondan önce
ayný sorguyu yapmýþ olan Pavese ve Kafka
ile buluþturur onu. Yaþamýn Ucuna
Yolculuk’ta “aramýzdaki uzaklýk yitiyor. O,
varlýðýmý bürüyor. Varlýðýmýn tüm zamaný
ve zamansýzlýðý intiharý bürüyor beni’
þeklinde dile getirdiði sözlerinde bu
buluþmanýn izlerini, ýsrarýný ve seyrini
bulmak mümkündür. Baþladýðý her öyküyü
Pavese ile konuþurcasýna ondan fikirler
edinerek baþlatan ve onunla devamlýlýk
oluþturan Özlü bir nevi karþýlýklý danýþma
halinde öyküler yaratmýþtýr. Dünyanýn içinde
iken ondan çýkýp gitmek, kendindeki kapýlarý
dünya olarak baþlangýç saymak. Benliðini
bir coðrafya olarak görüp ona iniþ çýkýþlar,
doruklar, nehirler, sesler, tehlikeler ve
dinginlikler vermek. Her hali bir biçime,
bir sürece tâbi kýlmak. Gitmenin tüm
sýnýrsýzlýðýný kendine aþýlamak. Sýnýrsýzlýðýn
içinde ölümü sýfýrlamak. Onu korkunun
uzak ve yabancýlýk aþamasýndan alýp anlarýn,
anýlarýn ve acýlarýn arasýna serpiþtirmek.
Vazgeçilmez gibi duranlarýn arasýna hiçliði
de piþirmek ve zamanýn her geçiþine onu
sermek. Taþýn dilsizliðine sesini býrakmak.
Birbirini eriten bulutlar arasýnda iðne sýzýsý
kadar tutulmaz ýþýða bakmak. Kara ve ak
olanýn ikilemini doðurmak, ruhla beden
arasýndaki kavgalara arýnmalar yaðdýrmak.
Hepsi Tezer Özlü’den bize kalanlar.
Zaman kaygýsý var Tezer Özlü’de. Ancak
bu zamanýn niçin geçtiðine dair deðil. Nasýl
ve nereye gittiðine dairdir. Olduðu yerde
kalamamak sürekli sýrtýnda dünyasý ile
eþiðin ötesi için hazýr olmakla
anlatýlabilecek bir nasýl. Kurallar, baskýlar
ve dayatmalarla, bencilliklerle süslenen
alýþkanlýklarý kýrýp kendine dair olanýn
uðraþýsýný vermek, boyun eðmeden ve
sinmeden inandýðý görüþler adýna dünya
yaratmak. Ýlle de dünyanýn fiziki bir yerinde
deðil kendi bir karýþlýk alanýnda nefese
alabilecek, göðüne bakabilecek, tutmak
istediði elle uzanacak ve yaþadýðýnýn
anlamýný hepimizle paylaþacak kadar boyut
deðiþtirecek bir insan.
Bizden önce fark etti bugünü. Bugün
aslýnda onun geçmiþ zamanýydý. Bugünün
çatýþmalarý, çeliþkileri, sevgileri, aldatmalarý,
ayrýlýklarý, sevgisizlikleri, hepsinin bedelini
ödeye ödeye yaþadý, bildi, anlattý ve yazdý.
Onda düþsel olan bir þey kalmamýþ adeta
her þey gerçek. Düþ olarak kalansa
kendisiyle beraber alýp götürdüðüdür.
Kendisine sakladýklarýdýr. Ölüm gündelik
bir dil olarak kavramlaþtýrýlmýþtýr. Bunun
altýndaki tüm yoðunluklarý, düþüþleri,
kopuþlarý elde edememenin kýrgýnlýðý deðil
ondaki aykýrýlýk. Elde olanýn anlamsýzlýðý
ve hayatýn ona yetmeyiþidir onu uzaklara
yolcu eden. Kendine güvenin keskinliði o
güven altýnda onu okurken kapýldýðým
derinlik ve sonu gelmez, tükenmeyen
cesaret, hayranlýk. Ölümle seviþmesi zamaný
ve mekaný sabitleþtirmekten kaçýnan baþýna
buyrukluðu.
Aslýnda yýllar önce bizden önce bizim
için kýlýcýný çekip doruklardan süzüle süzüle
içtensizliðin ve itaatin karmaþasýna savaþ
açmýþ bizleri de meydana buyur eden bir
asidir. Kadýn ve erkek arasýndaki ayýrýmý
pozitif ve negatif bir bölünmeye tabi
tutmayan özgür, düþünen ve kararýný kendi
verebilen bir tavrýn iradesidir. Aidiyet onun
için kendine býraktýðý ve kendinden aldýðý
fikirdir. Fikirleri hayatýný hapsetmiyor,
mekânýn hücreselliðini ve bütün duraklarý
es geçiyor. Fikirleri aldýðý andan itibaren
uyguluyor ki bizler mekânýn ve þartlarýn
hücreselliðinde boðuluyorken, o zincirlerin
gücünü kýrmanýn yolunu yýllar önce
bulmuþtu. Hep yoldaydý ve gideceði yolun
her duraðýný biliyordu.
Siz de Tezer Özlü’nün ellerine dokunun.
Bir kitabýný okuyun ve yaþamýn ucuna
yolculuklara çýkýn. Her þehrin küçücük bir
topraðýnda yüreðinizde kalacak bir bahçeniz
olsun.
Birgün

Benzer belgeler