Sayı 21 - Sofra Grup

Transkript

Sayı 21 - Sofra Grup
Sayı 21
BAHAR - 2016
SÖYLEŞİ BOSCH
LEZZET ANTİK TAHILLAR
MEKÂN KISS THE FROG
GEZİ İLGİNÇ YAPILAR
SAĞLIK FODMAP DİYETİ
www.sofragrup.com
BAŞYAZI
Bahar ile
tazelendik...
B
ahar tüm enerjisiyle yeni fikirlere ve başarılara
ilham veriyor. Geçtiğimiz dönem biz de heyecan
verici yenilikleri hayata geçirdik. Deneyimlerimizi
aktararak toplumu bilgilendirmek, bilinçlendirmek,
enerjimizi yansıtabilmek ve sosyal medya aracılığıyla bireylerin
bizlerle etkili biçimde iletişime geçebilmesini sağlayabilmek
adına sosyal medya sayfalarımızdan dijital dünyaya yeni
kapılar açtık. Artık resmi sayfalarımızda çalışmalarımızı takip
edebilir bizimle kolaylıkla iletişime geçebilirsiniz.
Yine bu dönemde Eurest Services olarak temizlik hizmeti
sunduğumuz Sabancı Center, A+ Temizlik ve Hijyen Seviyesi
Sertifikası'nı alan ilk yüksek katlı tesis olarak ödüllendirildi.
Bu ödülün alınmasında emeği geçen tüm ekibimizi
kutluyorum.
Bu yıl 3'üncüsü düzenlenen “Be A Star 2015” programı
ile CAMEAT bölgesindeki ülke birincisi şeflerin yarıştığı
“CAMEAT Top Chef 2015” yarışmalarında Güney Afrika’da
Cape Town’da bizi temsil eden Be A Star 2015 Türkiye
birincisi Nazmiye Aydın'ı ve Top Chef Ertan Doğan’ı ülkemizi
başarıyla temsil ettikleri için tebrik ediyorum.
Sofra Grup olarak farklı bir projeye daha imza attık. Kağıthane
Halk Eğitimi Merkezi tarafından hazırlanan, İŞKUR ve Sofra
Grup iş birliği ile hayata geçen Kadın Şefler Akademisi
projesiyle özgün ve profesyonel çalışma prensiplerine göre
eğitim almış kadın aşçılar yetiştirilmesini hedefliyoruz. Başarılı
olan kursiyerlere, Sofra Grup tarafından istihdam imkanı
sağlanacağını da belirtmekten mutluluk duyarım.
Bu heyecan verici gelişmelerin ışığında; başarılarımızda
emeği olan tüm çalışanlarımıza, omuz omuza görev
yaptığımız müşterilerimize ve tüm Türkiye'ye, yeni umutların
yeşereceği taptaze bir ilkbahar diliyorum.
Saygılarımla,
Nihat Kartal
Sofra / Compass Group Türkiye CEO
İÇİNDEKİLER
4Ara Sıcak
6 Aksesuar
Beyaz gold ile buluşursa
8Söyleşi
12
“İK politikalarının temelini
çalışanların gelişimi oluşturuyor”
12 Lezzet
Sofralarınızda antik tahıllara yer açın
16 Mekân
“İnsanların buradan mutlu ayrılmasını istiyorum”
20 Hobi
Kendi ekosisteminizi yaratın
22 Söyleşi
Nokta Koleji bilgiyi ezberletmek yerine
yapılandırmayı hedefliyor
26 Röportaj
6
“En büyük gücümüz ekibimiz"
30Haber
Tebrikler Eurest Services
32 Gezi
Dünyanın en ilginç yapıları
36 Sağlık
Mide - bağırsak problemleriniz mi var?
Çözüm FODMAP diyeti olabilir
38Bizden Haberler
Be A Star ve Top Chef 2015
40Sofra’nın Ustaları
“Yöneticisinden bulaşıkçısına kadar bir zinciriz”
2
42 Ajanda
44 Bizden Haberler
Kadın Şefler Akademisi
İÇİNDEKİLER
16
20
8
36
22
32
40
Yayına Hazırlık
Sayı 21
BAHAR
İmtiyaz Sahibi
Sofra Yemek
Üretim ve Hizmet AŞ adına
Nihat Kartal
Sorumlu Müdür
Burcu Güvenç
İçerenköy Mahallesi, Yeşilvadi Sokak,
No: 3 Kat:11
Ataşehir 34752 İstanbul
Yayın Türü
3 aylık süreli, Yaygın
Sofra Grup Dergisi, Sofra Yemek Üretim ve Hizmet AŞ
tarafından T.C. yasalarına uygun olarak yayımlanmaktadır.
Derginin isim hakkı, Sofra Yemek Üretim ve Hizmet AŞ’ye aittir.
Dergide yayımlanan yazı ve fotoğrafların her hakkı saklıdır.
Şirketten izinsiz, kaynak gösterilerek dahi kullanılamaz.
Genel Yönetmen
Gürhan Demirbaş
Genel Yönetmen Yardımcısı
Eser Soygüder Yıldız
Görsel Yönetmen
Hakan Kahveci
Editör
Mehtap Göral
Grafik ve Sayfa Tasarım
Dilek Aroskay
Fotoğraf Editörü
Eren Aktaş
Kurumsal Satış Yöneticisi
Özlem Adaş Tel: 0212 440 27 65
İletişim
Tel: 0212 440 27 63 - 0212 440 29 68
[email protected] • www.ajansdyayincilik.com
Baskı
Fabrika Basım Ticaret Ltd. Şti.
İnönü Caddesi No: 74/A Mahmutbey / Bağcılar / İstanbul
Tel: 0212 294 38 00
3
ARA SICAK
Azimut Magellano 66
İtalyan yat devi Azimut Yachts’ın Trawler koleksiyonu Magellano
serisi yeni modeli Magellano 66 Türkiye’de. 20,15 metre boy,
5,40 metre en ve flybridge özelliği ile bir mega yat konforu ve
genişliği sunan Azimut Magellano 66’nın 1 VIP, 1 master ve 1
misafir kamarası bulunuyor. Magellano 66'nın depolama alanı
olarak düşünülen ekstra bölümüne istenirse 1 misafir kamarası
daha ekleme seçeneği bulunuyor. Bunların yanı sıra 2 kişilik bir
mürettebat kamarasını da teknenin kıç bölümünde barındırıyor.
Pırlanta
ve zümrüt
Butik tasarımlarını benzeri olmayan bir
işçilikle tamamlayan Lion Diamond, kadınlar
için çok özel bir koleksiyon hazırladı. Her biri
yüksek kalite taşlardan oluşan koleksiyonda
kalp kesim pırlantanın ve yılın rengi ve
gizemli taşı seçilen zümrütün zarafetine
tanık olacaksınız. Duygunun ifadesinden
yola çıkılarak hazırlanan kalp kesim pırlanta
ve zümrütten oluşan küpe ve gerdanlık sizi
gizemli bir yolculuğa çıkaracak.
4
Teknenin flybridge bölümünde çok geniş iki bölümden oluşan
oturma grupları ve büyük bir yemek masası yer alıyor. Ekstra
geniş bir bölüme daha sahip olan flybridge bölümü, istenirse
güneşlenme ve deniz oyuncaklarının muhafaza edilebileceği bir
alana sahip. 2 x 800 mHP Volvo D13 motor ile seyirde 18 knot,
maximumda ise 23 knotlara ulaşabiliyor. Yakıt kapasitesi 4500
litre olan 44,5 ton ağırlığındaki teknenin temiz su kapasitesi ise
1000 litre.
Dünyanın dört bir
yanına seyahat
"Boutique Style” internet sitesi,
Asya’dan Afrika’ya, dünyanın
dört bir yanını en özel şekilde
keşfetmenizi sağlayan benzersiz
deneyimler sunmak üzere
hazır. Site, masalsı manzaraları
izlemek, heyecan veren spor
aktivitelerini deneyimlemek
isteyenler için kişiye özel
yaklaşımları ile seyahat
dünyasında fark yaratmayı
amaçlıyor. Gurme, kültür, balayı,
alışveriş, macera seyahatleri
veya tamamen kişiselleştirilmiş
eşsiz bir deneyim için www.
boutiquestyle.com.tr'ye girip
Seyahat Planlama Formu'nu
doldurabilir veya email yoluyla
bağlantıya geçebilirsiniz.
ARA SICAK
Yeni Lamborghini
Huracan Spyder
Yeni Huracan Spyder, ilham veren teknolojiyi, olağanüstü kalite
düzeyini ve nefes kesen performansı temsil ediyor. Lüks konforla
birlikte saf ve dinamik tasarım, Huracan’ın bu üstü açılabilir
versiyonunu başlı başına ikon değerinde bir Lamborghini haline
getiriyor. Düşük ağırlıktaki, elektro hidrolik yumuşak tavanı, yeni
Lamborghini’ye tavanı hem açıkken hem de kapalıyken farklı
bir görünüm kazandırırken, yol tutuş ve performanstan taviz
Bir Chakra hikayesi
Doğallığın pozitif enerjisini,
evlere hatta banyo ve yatak
odası gibi özel yaşam alanlarına
taşıma düşüncesiyle yaratılan
Chakra'nın bambu odaklı
koleksiyonları, insan-doku
iletişimini pozitif yaşam enerjisi
ile birleştiriyor. Banyo ve plaj
havluları, bornozlar, nevresim
takımları, ev aksesuarları,
aromatik yağ, koku, kandil,
mum ve vücut bakım ürünleriyle
saf, temiz, kaliteli ve ince zevkli
tanımlamalarıyla bütünleşen
Chakra, mağazalarında da aynı
hisleri uyandırmak için özel
tasarımlara imza atıyor. Chakra,
2015-2016 Sonbahar-Kış
sezonu için hazırladığı yepyeni
koleksiyonuyla bambu ve koton
gibi doğal dokuların özgün
tasarımlara yansıtıldığı, stil sahibi
komple bir yaşam sunuyor.
vermeyerek sürücü ve yolculara maksimum konfor sunuyor.
Huracan Spyder’da yer alan en farklı özellik yeni yumuşak tavanı.
Bu tavan, siyah, kahverengi ve kırmızı olmak üzere üç farklı renk
seçeneğiyle sunuluyor. Tavan açıkken bile Spyder’ın çizgileri,
üstü açık diğer otomobillere kıyasla oldukça farklı görülüyor.
Uzunluğu 4,46 metre, genişliği de 1,92 metre olan Lamborghini
Huracan Spyder’ın yerden yüksekliği de yalnızca 1,19 metre.
Erkek aksesuar
modasına
So CHIC…GENT
dokunuşu
Seçkin aksesuar ve saat koleksiyonları ile
trendleri yakından takip eden erkeklerin yakın
markajında olan So CHIC…GENT, yepyeni bileklik
tasarımlarıyla yeni sezonu karşılıyor. Günümüzde
kadınlar kadar erkeklerin de önem verdiği aksesuarlar,
saat ve kol düğmesiyle sınırlı kalmıyor. Kaliteli çizgisiyle
şık olduğu kadar maskülen bir görünüm sunan So
CHIC…GENT deri detaylı çelik erkek bileklikleri, şehirli
erkeğin stiline öncü oluyor. So CHIC…GENT, yepyeni
aksesuar tasarımları ile 2015-16 sonbahar kış modasına
dair stil kodlarını ortaya koyarken, giyinirken favori
risksiz parçaları ile trendlerin gerisinde kalan ve stili
değiştirmeye cesaret edemeyen erkekler, So CHIC…
GENT aksesuarları ile stiline güç ve anlam kazandırıyor.
5
TASARIM
Beyaz
gold ile buluşursa...
BEYAZ & GOLD
Yastık kılıfları, havlular, porselen yemek takımları, tencereler, aynalar... 2016 evinizde yeniliklere yer
açacağınız bir yıl olsun, gold ile beyazın buluşması da farklılık yaratsın.
Zara
Home'dan
şeritli havlu
banyonuzda
çok şık
duracak.
Bohem, sosluk,
biberlik, sütlük ve
düz tabak serisini
Porland mağazalarında
bulabilirsiniz.
Zara Home'da
bulabileceğiniz altın
suyuna batırılmış desenli
kulp, beyaz dolap ve
çekmecelerinize ışıltı
katacak.
Hisar, Mercury gold seramik dokuz parça tencere seti ile
mutfağınız daha şık, yemekleriniz daha lezzetli.
6
Crate&Barrel'ın
birbirinden güzel
yastıkları salonunuzun
dekorasyonunu
tamamlayacak.
TASARIM
Ophelia
gold kaseyi
Crate&Barrel
mağazalarında
bulabilirsiniz.
Crate&Barrel'ın
Clarendon duvar aynası
salonunuzun şıklığını
yansıtacak.
Kitchenaid
mutfak robotu ile
yemekleriniz bir
çırpıda hazır.
Lydia Swing paslanmaz çelik 89
parça çatal-kaşık-bıçak takımı
Korkmaz'da sizi bekliyor.
Paşabahçe'nin Omnia
koleksiyonu için hazırlanan
kesme kasenin tasarımı Burcu
Büyükünal'a ait.
Kablosuz, paslanmaz çelik
Bosch kettle su ısıtmanın
zarif ve kolay hali.
7
SÖYLEŞİ
BOSCH
Bosch Bursa insan kaynakları
olarak, Bosch Global'de geliştirilen
insan kaynakları politikalarının
uygulamalarında her zaman öncü
durumda olduklarını belirten
İnsan Kaynakları Alan Müdürü
Hakan Oktar, “Bosch bir yüksek
teknoloji firması ve yüksek
teknolojide fark yaratacak olan da
bizim çalışanlarımız. Dolayısıyla
çalışanların yetkinliklerinin
geliştirilmesi her zaman çok önemli
bir yer tutuyor” diyor.
8
SÖYLEŞİ
“İK politikalarının temelini
çalışanların gelişimi oluşturuyor”
İnsan Kaynakları yönetiminin günümüzdeki işlevleri
hakkında neler söylersiniz? Günümüzde en çok hangi
konular ön plana çıkıyor?
Bugün olduğu gibi yetenek yönetimi ön planda olmaya devam
edecek. Yeteneği şirkete çekmek ve yeteneği geliştirmek kadar
yeteneği şirkette tutmanın önemi de artacak. Bunun yanında
işçi – işveren ilişkileri ile sendikal konuların da önümüzdeki
yıllarda ön planda olacağını düşünüyorum.
Y
emek yapmayı ve yemeyi çok sevdiğini,
hatta yemek yapmanın kendisini
dinlendirdiğini belirten Hakan Oktar ile
Bosch Bursa İK yapılanmasını, işe alım
süreçlerini ve eğitimleri anlattığı bir söyleşi
gerçekleştirdik.
Sizi kısaca tanıyabilir miyiz? Ne kadar zamandır bu
görevdesiniz ve daha önce nerelerde görev yaptınız?
Bosch ile yollarınız nasıl kesişti?
1962 doğumluyum. Orta ve lise eğitimimi Darüşşafaka
Lisesi’nde tamamladım. Daha sonra Ankara Üniversitesi Siyasal
Bilgiler Fakültesi Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldum.
Çalışma hayatıma 1987 yılında bir tekstil şirketinde başladım.
Daha sonra çimento, madencilik, hizmet gibi farklı sektörlerde
faaliyet gösteren ve her biri Türkiye’de önemli yerlere sahip olan
değişik şirketlerde insan kaynakları yöneticisi olarak çalıştım.
Bosch ile yolum 2001’de kesişti. Ağustos 2001’de Manisa’da
bulunan Bosch Termoteknik Sanayi ve Ticaret AŞ’de İnsan
Kaynakları Direktörü olarak çalışmaya başladım. 2012 yılı
başında Bosch Sanayi ve Ticaret AŞ Bursa fabrikasına geçiş
yaptım. 1 Nisan 2012'den bu yana Bosch Sanayi ve Ticaret AŞ
Bursa fabrikasında insan kaynakları alan yöneticisi olarak
çalışıyorum. Evliyim ve 17 yaşında bir oğlum
var.
Bosch Bursa İK yapılanmasını genel olarak nasıl
anlatırsınız?
İnsan kaynakları yapımızı, şirketimiz ihtiyaçlarını göz önüne
alarak Bosch Global’in insan kaynakları yapılanmasına
paralel olarak 2014 yılının başında yeniledik. Bu yeni yapıda
departmanımızı üç grupta topladık. Bunlardan ilki İnsan
Kaynakları İş Ortakları: Bu bölümümüz, tüm İK süreçlerinin
sorumlu oldukları alanlarda etkin bir şekilde yürütülmesini
sağlıyor. İkincisi; İnsan Kaynakları Hizmetleri: Bütün
operasyonel süreçleri tek bir elde toplayıp, çalışanlarımıza
hızlı ve etkin hizmet veren bölümümüz. Üçüncüsü de
İnsan Kaynakları Yetkinlik Merkezi: İnsan kaynakları
süreçleri ve uygulamaları ile ilgili uzmanlık ve bilgi birikimini
oluşturduğumuz, süreç ve politikaların geliştirildiği bölümümüz.
Bu yapı sayesinde iç ve dış müşterilerimizin ihtiyaçlarını daha iyi
anlayarak beklentilerini daha iyi karşılayıp, bir yandan da insan
kaynakları çalışanlarımızın güçlü yönlerini en verimli şekilde
kullanıp mesleki gelişimleri destekleyebiliyoruz. Bu üç bölümün
dışında çalışanlarımıza sağlık hizmeti veren sağlık birimimizde
insan kaynakları departmanına bağlı olarak çalışmaktadır. Bu
yapımızla şirketimizin stratejik hedeflerine daha iyi katkıda
bulunduğumuza inanıyoruz.
Departmandaki organizasyon şemasını kısaca nasıl
tanımlarsınız? Ekibinizde kaç kişi görev yapıyor?
İnsan Kaynakları Alan Yöneticisi olarak Bosch Sanayi
ve Ticaret AŞ Bursa Fabrika Ticari Genel Müdürü'ne
bağlı çalışmaktayım. Ayrıca Bosch’un genel matris yapısı
kapsamında Almanya’da Dizel Sistemler İş Alanı'mızın insan
kaynakları birimine de fonksiyonel olarak raporlamaktayım.
İnsan kaynakları organizasyon şemamız,
bahsettiğim üçlü yapılanmaya
9
SÖYLEŞİ
uygun olarak tasarlandı. Bu kapsamda bana rapor eden
bir insan kaynakları direktörü ile eğitim ve geliştirme,
ücretlendirme ve endüstriyel ilişkilerden sorumlu üç kısım
müdürü arkadaşım var. İnsan kaynakları direktörümüze bağlı
olarak ise üç kısım müdürümüz var. Ayrıca sağlık birimimiz de
doğrudan bana rapor ediyor. Ekibimde toplam 46 arkadaşım
görev yapıyor. Departmanımız ayrıca Bursa’da bulunan diğer
Bosch şirketleri ile İstanbul merkez ofise özlük işleri, bordro ve
uluslararası görevlendirmeler konusunda hizmet veriyor.
Bosch Bursa İK'nın önemli bir özelliğinin, Bosch'un küresel
İK yapısı ve politikalarına paralel olarak her tür gelişmeye
anında uyum sağlayabilmesi olduğu belirtiliyor. Bu noktada
neler söylemek istersiniz?
Bosch Bursa insan kaynakları olarak, Bosch Global'de
geliştirilen insan kaynakları politikalarının uygulamalarında her
zaman öncü durumdayız. Yeni bir süreç uygulanacağı zaman
çoğunlukla biz pilot çalışmanın Bursa fabrikamızda yapılması
için gönüllü oluyoruz. En son BOSCH Global İK'da başlatılan
tüm İK süreçlerinin tek bir IT istemi üzerinden yönetilmesi
projesinde, Türkiye olarak pilot ülke olduk. Projeyi çok başarılı
bir şekilde hayata geçirdik. Başarımızda, Türk kültüründe de
olan ve şirket olarak benimsediğimiz esneklik, yenilikçi bakış
açısı ile çalışanlarımızın yetkin, istekli ve çözüm odaklı olmaları
önemli katkı sağlıyor. Burada üst yönetimimizin de desteği
bizim için önemli rol oynuyor.
Bosch'ta mavi yaka ve beyaz yaka olmak üzere kaç kişi
görev yapıyor? İç eğitimler düzenliyor musunuz?
Bosch'ta 6 bin 500’ü mavi yaka olmak üzere yaklaşık 7
bin 500 kişi çalışıyor. Bosch’un global uygulamalarına
baktığımızda İK politikalarının temelini çalışanların gelişimi
oluşturuyor. Biz de bu politikadan hiçbir koşulda ödün
vermiyoruz. Bosch bir yüksek teknoloji firması ve yüksek
teknolojide fark yaratacak olan da bizim çalışanlarımız.
Dolayısıyla çalışanların yetkinliklerinin geliştirilmesi Bosch’ta
her zaman çok önemli bir yer tutuyor. Bu kapsamda 2014 yılı
içinde fabrikamızda 537 eğitim gerçekleştirdik. Bunların 304’ü
mavi yakalı çalışanlarımız, 233’ü ise beyaz yakalı çalışanlarımız
10
için düzenlendi. Kişi başı eğitim saatimiz yıllık 22 saat olarak
gerçekleşti. Yani, 2014 yılı içinde yaklaşık yedi bin çalışanımız
ortalama üç gün eğitim aldı.
İşe alım süreçleri nasıl işliyor? Bosch çalışanı olabilmek
için ne tür kişisel özelliklere sahip olmak gerekir?
Bursa’da işe başlayan her kişi aynı zamanda Global Bosch’un
da bir çalışanı haline geliyor. Tabii ki kültürel beklentileri de
mutlaka göz önüne alırız ama temel prensipler anlamında
Bosch’un İK politikaları dünyanın her yerinde aynıdır. Dolayısıyla
işe alınacak kişinin Bosch’un bir parçası olmaya uygun ve
aranan temel niteliklere sahip olması gerekir. İlgili mesleki
eğitim ve yabancı dil gibi temel gerekliliklerin yanında belirli
kişilik özellikleri de bizim için önem taşıyor. Teknolojik olarak
sürekli kendini yenileyen bir dünya şirketinde başarılı olabilmek
için gerekli olan bazı olmazsa olmaz yetkinlikler vardır.
Öğrenme arzusu, analitik düşünebilme yeteneği, yeniliklere ve
değişimlere açık olmak başta gelen özellikler.
İşe alım süreçlerinde kadın adaylara fırsat eşitliği sağlayan
veya bir anlamda kadına “pozitif ayrımcılık” öngören bir
sistem var mı?
Biz pozitif ayrımcılık demiyoruz, çalışmalarımızı “çeşitlilik”
adı ile gerçekleştiriyoruz. Bosch’un dört boyuttan oluşan bir
“çeşitlilik” stratejisi var. Cinsiyet çeşitliliği bunların yalnızca
bir tanesi. Bu kapsamda, stratejik bir aktivite olarak Bosch
Global'de başlatılan, Türkiye olarak da inanarak yürütümüz
“Cinsiyet Çeşitliliği” ekibimizi 2013 yılında kurarak birçok
aktivite, uygulama gerçekleştirdik. Özellikle kadın çalışan
alımını destekleyen bir politika izliyoruz. Mühendislik ağırlıklı
bir şirket olduğumuz için teknik bölümlerden mezun çalışan
ihtiyacımız çok oluyor. Ancak teknik bölümlerden mezun kadın
sayısı nispeten daha az. Dolayısıyla, hem meslek okullarında ve
üniversitelerde okuyan kadınları iş hayatına çekmek için hem
de işe alım süreçlerinde kadınların da var olmaları için çeşitli
faaliyetler gerçekleştiriyoruz. Bu faaliyetlerimizin sonucunda
2014 yılında Metal İşkolunda ve Bursa’da KAGİDER’in Fırsat
Eşitliği Modeli Sertifikası'nı alan ilk şirket olduk. Yine 2014
yılında Çalışma Bakanlığı tarafından Bursa fabrikamıza
SÖYLEŞİ
“Çalışma Hayatında Toplumsal Cinsiyet Eşitliği” ödülü verildi.
2015 yılında BUİKAD tarafından “ Yılın Kadına En Değer Veren
Şirketi” ödülüne layık görüldük.
Çalışanların motivasyonunu artırıcı ne tür etkinlikler
düzenliyorsunuz? Çalışanların memnuniyeti Bosch için ne
kadar önemli?
Başarımızın sürekliliği için en kritik paydaşlardan biri
çalışanlarımız. Çalışanlarımızın şirkete aidiyeti, şirketimizde
tutundurulması, yüksek motivasyon ile çalışmaları bizim
için çok önemli. Bu nedenle standart süreçlere ek olarak
çalışanlarımız için çeşitli farklı aktiviteler düzenliyoruz. Örneğin;
üst yönetimimiz tüm çalışanlarımız ile bilgilendirme günlerinde
bir araya geliyor. Aile günü, piknik, sabah kahvaltıları,
çalışanlarımızın çocukları için yapılan okula merhaba şenliği
gibi aktiviteler düzenliyoruz. Öneri sistemi, tanıma takdir
sistematiği, yılbaşı, ramazan kutlamaları, 10. ve 25. yılını
dolduran çalışanlarımızın ödüllendirilmesi ve kutlanması, hobi
kulüpleri vasıtasıyla aktiviteler düzenlenmesi gibi pek çok
faaliyet yapıyoruz.
”We are BOSCH” hakkında neler söylersiniz?
“We are BOSCH” bir şirket olarak kendimizi nasıl gördüğümüzü
tarifleyerek, açık bir şekilde şirketimizdeki değişimin ne yöne
gittiğini ifade eder. Stratejilerimizin temelini oluşturur.
Misyonumuz; kurucumuz Robert Bosch’un bizlere mirası olan,
hayatı kolaylaştıran ürün ve hizmetler için "Yaşam İçin Teknoloji"
ilkesi stratejimizin temelini oluşturuyor, güçlü yanlarımızı
ve değerlerimizi temsil ediyor. Yani misyon bildirimimiz
davranışlarımıza yön veren ilkeleri belirliyor. Aynı zamanda,
Bosch’u birlikte daha ileriye taşıyabilmemiz için çalışmalarımızın
şirketin küresel hedefleriyle bütünlük içinde olması gerektiğini
gösteriyor. Yani kısaca, bizim atacağımız adımlarda rehber
niteliğini taşıyor.
İş hayatınızdaki temel ilkeleriniz neler? Çalışma
hayatınızda sizi en çok neler etkiler? Çocuklarınıza neler
öğütlersiniz?
Dürüstlük ve açıklık benim hem iş hayatımda hem de özel
hayatımda temel ilkemdir. Çalışma hayatında hangi iş olursa
olsun işini en iyi şekilde severek yapanlar beni çok etkiler. O
nedenle de “ne iş yaparsan yap ama o işi iyi yap” felsefesini
benimserim.
Hakan Oktar kendine iş dışında fırsatlar yarattıkça neler
yapmaktan hoşlanır? Çok seyahat eder misiniz, örneğin
yeni yerler keşfetmeyi sever misiniz?
Fırsat buldukça ailemle birlikte seyahat etmeyi çok seviyorum.
Genellikle Ege kıyılarına seyahat edip daha önce görmediğimiz
yerlere gitmeye çalışıyoruz. Tatillerimizde bir yerde uzun süre
kalmak yerine farklı yerlerde bir iki gün kalarak daha fazla yer
görme fırsatı yakalıyoruz.
Yemekle aranız nasıl? Farklı mutfaklar denemeyi sever
misiniz? Siz evde mutfağa girer misiniz?
Yemek yapmayı ve yemeyi çok seviyorum. O nedenle de biraz
kilo sorunum var. Farklı mutfakları denemeyi sevmiyorum.
Bu konuda biraz tutucuyum. Türk mutfağını ve özellikle
deniz ürünlerini seviyorum. Yemek yapmak dinlenmemi
sağlıyor. Evde balık yemeklerini ve ızgaraları ben yaparım. Bu
konuda başarılı olduğumu da söyleyebilirim. Mutfakta titiz ve
tertipliyimdir. Son zamanlarda fırsat buldukça televizyondaki
yemek programlarını da izliyorum.
Sosyal medyayı etkin kullanıyor musunuz? Dijital ortamla
iç içe olmanın günümüz dünyasında ve koşullarında önemli
olduğunu düşünüyor musunuz?
Sosyal medyanın önemi tartışılmaz. Ancak maalesef ben bu
konuda pek başarılı değilim. Sosyal medya ile ilişkim güncel
haberleri takipten öte gitmiyor. Ben halen gazete, kitap, dergi
okumayı seviyorum. Şirketimizde benim gibi olan yöneticileri
sosyal medya ile tanıştırıp bu alandaki becerilerini geliştirmeye
yönelik bir uygulamamız olan “Reverse Mentoring”in ilk
gönüllülerinden biri oldum. Bu kapsamda şirketimizdeki bu
konuda başarılı yeni nesil çalışanlarımız bizim gibi yöneticilere
sosyal medya kullanımı için mentörlük yapıp eğitim verdiler. Bu
uygulama bana çok faydalı oldu.
Bosch'ta yemek hizmeti veren Sofra Grup ile yollarınız ne
zaman ve nasıl kesişti?
Bosch ile Sofra Grup’un yollarının kesişmesi çok eskiye
dayanıyor. Bizi ve ihtiyaçlarımızı anlayacak, taleplerimizi
karşılayabilecek kurumsal bir tedarikçi arayışımızın sonucunda
Sofra Grup ile tanıştık ve 1993 yılından beri de Sofra Grup ile
birlikte çalışıyoruz.
11
LEZZET
12
ANTİK TAHILLAR
LEZZET
Sofralarınızda
antik tahıllara
yer açın
Antik tahıllar ya da “miras kalan tahıllar” için net bir
tanımlama yok aslında. Hepsini tarif edecek en önemli
şey, köklerinin insanlığın başlangıcına kadar gitmesi.
Tahıl Konseyi ise antik tahılları, genel olarak “en az
birkaç yüz yıldır değiştirilmemiş” olarak tanımlıyor.
Yani bugün tükettiğimiz modern beyaz ekmek bu tanıma
girmiyor. Aztekler'de, Antik Yunan'da ve Roma'da
“tanrısal” kabul edilen antik tahılların yıldızı bugün
yeniden parlamaya başladı.
U
zmanlara göre
antik tahıllardan
elde edilen
ürünler, yaygın
olarak kullanılan
rafine edilmiş
tahıllarla yapılan ürünlerden çok
daha besleyici. Özellikle B vitamini ve
magnezyum açısından zengin olduğu
belirtilen antik tahılların antioksidan
özelliği olduğu da iddia ediliyor.
Tabii sağlıklı bütün tahılların antik
olması gerekmiyor; kahverengi pirinç,
tam tahıllı makarna, yulaf ezmesi,
mısır gibi bilinen tam tahıllı ürünler
de besleyici olabiliyor. Uzmanlar her
antik tahılın kendine has farklı sağlık
faydaları bulunduğunu belirtiyor ve
çok geniş yelpazedeki bu ürünlerin
denenmesini öneriyor.
Antik tahıllardan üretilen ürünler
besin öğelerinden zengin ve sağlıklı
olmalarının yanı sıra, tarım ilacı, gübre
ve sulama aşamalarında daha az
kirlilik yarattığı için dünyadaki karbon
ayak izini önemseyen tüketiciler
tarafından da tercih ediliyor. Sizin için
kinoa, kavılca buğdayı, karabuğday,
kamut, chia, amaranth, tef, sorgum ve
diğerlerine daha yakından baktık...
13
LEZZET
ANTİK TAHILLAR
KAMUT
Mısırlılar'ın keşfi olan, antik dönemlerden itibaren
'firavunların altın tahılı' diye bilinen kamut, tarihte ilk keşfedilen
buğday çeşitlerindendir. Kamut protein bakımından zengindir
ve cevizimsi bir tada sahiptir. Ayrıca, bilinen buğdaydan daha
zengin ve mineralli bir içeriğe sahip. Genelde hamur işleri ve
ekmek yapımında kullanılan kamuttan, aynı zamanda cilde
olan yararlarından dolayı kozmetik sektöründe de bolca
yararlanılıyor.
CHIA
Azteklerin mucize gıdası olan chia tohumu (chia seed),
günümüzün popüler gıdalarından biri. Günde bir kaşık bile
tüketildiğinde sağlığa büyük faydası olan bu yiyeceği artık
Türkiye'de de bulmak kolay. İyi bir protein kaynağı olan bu
tohumlar bitkisel omega 3 yağı, lif, mineral ve vitamin deposu.
Glutensiz olduğundan çölyak hastaları ve gluten hassasiyeti
olan kişiler tarafından rahatlıkla tüketilebilir. Chia tohumunu,
yumuşak ve lezzetli tadı ile tatlılardan, salatalara birçok yerde
kullanabilirsiniz.
KİNOA
Yeni beslenme trendi olarak gösterilen ve ünü tüm dünyaya
yayılan kinoanın ana vatanı Güney Amerika'dır. Bulgur ve
pirincin iyi bir alternatifi olarak gösterilen bu tahıl Türkiye'de de
yetiştirilmeye başlanmıştır. Mazisi ise çok eski, İnkalar'a kadar
uzanıyor. Protein açısından çok güçlü. Tüm aminoasitleri, A, B,
C, D, E ve K vitaminlerini içeriyor. Lif oranı çok yüksek. Üstelik
tadı da lezzetli. Bulgur kıvamında bir tahıl olduğu için aslında
Türk mutfağına da çok uygun.
KAVILCA BUĞDAYI
Kavılca, dünyanın en eski buğday türlerinden biri.
Bir grup gönüllü onu yok olmak üzereyken bulup tarıma
kazandırmasaydı Anadolu'dan silinip gidecekti. Kars'ın yerli
buğdaylarından olan kavılca buğdayına kabulca, kablıca
ve gernik isimleri de verilmektedir. Buğdayın kavılca çeşidi
soğuk iklime uyum sağlamak için hem tohumu çevreleyen
kabuk sayısını artırmış, hem başağındaki çatallarını daha da
kalınlaştırmış. Kavılca neredeyse irmik kadar ince, daha az su
kaldıran, çabuk pişen, içindeki malzemelerden çok kendi özel
lezzetini öne çıkaran bir ürün.
KARABUĞDAY
Karabuğday diyabet, yüksek tansiyon, kolesterol, obezite ve
çölyak gibi çeşitli sağlık sorunlarına karşı kullanılması önerilen
sağlıklı besinlerden biri. İsminden dolayı tahıl olduğu düşünülse
de karabuğday tahıl değil, kuzukulağıgiller familyasına ait tahıl
benzeri bir bitki. Greçka olarak da biliniyor. Hafif aromalı, pek
baskın olmayan, bulgura benzeyen bir tadı var.
14
AMARANT
Amarant, düşük amino asit, lizin ve protein bakımından
oldukça zengin bir besin. Tamamıyla protein içerdiği iddia edilen
ve içinde bulundurduğu proteinlerden dolayı da oldukça doyurucu
olarak bilinen amarant, kilo vermek isteyenler tarafından sıklıkla
kullanılmaya başlandı. Bir diğer adı horozibiği olan bitkinin faydaları
LEZZET
veriyor ve sağlıklı diyet ürünleri satan dükkanların raflarında
yerini alıyor. Kavuzlu buğday, vitamin, yüksek protein, değerli
yağ asitleri ve demir, magnezyum, fosfor içeriği açısından diğer
buğday çeşitlerinden daha zengindir. A, E, B1, B2 ve niasin
içeriğiyle sinir sistemini destekleyici, metabolizmayı düzenleyici
ve sağlıklı bir cilt için değerli bir gıda çeşitidir.
TEF
Mucize tahıl olarak bilinen Etiyopya çıkışlı tef, en küçük
taneli ama en besleyici tahıllardan biridir. Besin değerleri,
protein oranı ve amino asit yapısı bir çok tahıldan daha
üstündür. Tef günümüzde tahıl olarak tüketilmekle beraber,
unu, ekmeği, makarnası, bisküvisi de yaygınlaşmaya
başlamıştır.
SORGUM
Sorgum, insan ve hayvan beslenmesinde tüketilmesinin
yanı sıra şeker ve biyo yakıt üretilebilen ender tahıllardan biri
olarak değerlendiriliyor, hatta hem kuraklığa dayanıklılıkta hem
de yem, gıda ve yakıt olarak kullanılabilmesi nedeniyle çok
yönlülük anlamında dünyanın en önemli tahıl ürünü olarak
görülüyor. Günümüzde sorgum bitkisinin taneleri ABD'de
hayvan beslenmesinde bolca kullanılmaktadır. Bunun dışında
Asya ve Afrika kıtalarında insan gıdası olarak da tüketilmektedir.
Çölyak hastalığı olan ve glutensiz gıda kullanması gereken
insanlar sorgumdan faydalanmaktadır. Sorgumla kekler,
ekmekler, pizzalar, makarnalar ve çerezler yapılabilir.
ise saymakla bitmiyor. Amarant lif içeriği yüksek bir tahıl. Bu
özelliği kanser ve kalp hastalıklarına karşı etkili bir rol oynar. Hamur
işlerinde kullanılmak üzere un halinde satılır.
FİRİK BUĞDAYI
Firik buğdayının elde edilmesinde temel prensip, yeşil
buğday başakları ile ateş ve dumanı bir araya getirmek.
Firik tarlada sert şekilde bulunan buğday başaklarının
olgunlaşmasını beklemeden, köklerinden 10-15 cm üstünden
olacak şekilde kesilmesi suretiyle desteler halinde toplanır.
Firiği sapından ve çöplerinden arındırmak için en kolay yöntem
pişirmeden önce derin bir tencereye almak ve üzerine su
eklemek. Bu sayede suyun yüzeyine çıkan firik çöpleri alınıp
suyu süzdürülür. Çeşitli işlemlerden geçirilen, yeşil renkte olan
firik destelerinin öncelikle kabukları yakılır, ardından taneleri
ayıklanır.Firik buğdayının is kokan aroması ve kavrularak
kazandığı gevreklik ve kokusu insanı kendine çeker. Firik, çerez
olarak tüketilir, çeşitli pilavları yapılır.
KAVUZLU BUĞDAY
Avrupa'nın bazı bölgelerinde geçmişte temel bir gıda
maddesi olarak işlev görmüşse de, günümüzde Orta Avrupa'da
soyu tükenmekte olan bir ekin olarak varoluş mücadelesi
15
MEKÂN
KISS THE FROG
“İnsanların buradan
mutlu ayrılmasını
istiyorum”
Kiss The Frog'un sahibi Gül Etker,
insanların restoranından hem güzel
yemek yiyerek, hem güzel şarap
içerek, hem de güzel bir ambiansta
kaliteli müzik dinleyerek mutlu olup,
mutlu ayrılmalarını istiyor. Etker,
“İnsanlara uygun fiyatlarla içilip
yenilebileceğini anlatmak istiyorum
aslında” diyor.
16
MEKÂN
B
alık konusunda çok şanslı ama kullanma
konusunda başarısız bir ülke olduğumuzu
söyleyen Gül Etker ile, fiyatları makul, menüsü
zengin ve farklı Kiss The Frog'da hem içten bir
söyleşi yaptık, hem de enfes yemeklerin tadına
baktık.
Daha önceden işletmecilik deneyiminiz olmuş. Nerelerde,
neler yaptınız? Bu işe nasıl gönül verdiniz?
Bilgisayar mühendisiyim. Tıp sektöründe çalıştım bir süre.
Ankaralıyım. Ankara'da yaşıyorduk. Evlendikten sonra, bir otel
işletmek için eşimle Bodrum'a gittik. Turizm işine böyle girdim
aslında ama çok sevmedim. Daha sonra bir balıkçı açalım
dedik. Karaf adında bir yer açtık, 1994 senesinde. Yemek
yemeyi çok seviyorum ama pişirmeyi çok bilmiyordum. Meğer
pişirmeyi de seviyormuşum. İşe girdikten sonra anladım ve
sevdim. Yıllarca işlettik orayı, bir zaman sonra “kışları Ankara'ya
dönelim”, daha sonra da “hadi Karaf’ı Ankara'da açalım” dedik.
Sonra kızım doğdu. Bodrum’u kapatmak zorunda kaldık. Bir
zaman sonra tekrar Bodrum’a gitmeye karar verdik. Bodrum
Havana açılmıştı o sene. Bir süre Karaf’ı Havana'nın içinde
işlettik. Daha sonra bütün restoranı işlettik. Böylece bütün
İstanbullu müşteriler de bizi tanıdı. Artık en sonunda İstanbul
çağırmaya başladı.
İstanbul'a gelişiniz nasıl oldu?
Nişantaşı'nda Niş’i açtık. Ben zaten korka korka geldim
İstanbul’a. Açtığımız dükkan için de herkes “burası hep battı, hiç
yürümedi” dedikçe daha da korktum. Konumu güzeldi ama yerin
altında olduğu için zorlanacağımızı düşündük. “Yazın burada iş
yapamazsın, sahile inmen lazım” dediler. O zamanlar da Reina ve
Laila var. Reina'ya girdik bir şekilde. Orada Niş’i açtık. Sonrasında
G by Karaf doğdu. Seafood'a ilk defa öylece girdim. Niş devam
ediyordu ama G by Karaf’a daha odaklıydım. İki sene sürdü
orası. Daha sonra beni tekrar Gümüşlük çağırmaya başladı.
Ben Bodrum'a gidip farklı bir şeyler yapmak istiyordum. Büyük
iş de değil, küçük ev, küçük iş istiyordum. Tekstille uğraştım bir
süre Bodrum'da. Bir süre sonra İstanbul'a döndüm, sonra da bu
dükkan çıktı karşıma. Beş dakika içinde karar verdim. Tekrar
seafood olsun istedim ama Türkiye'deki bütün balıkçılardan farklı
bir yer olmalıydı. Kullandığım malzemeler aslında aynı ama hep
denenmemiş yemekler yaptım.
17
MEKÂN
KISS THE FROG
Kiss The Frog adı nereden geliyor? Nasıl karar verdiniz?
Masalsı bir isim aradım. Nostaljik ve romantik. Kiss The Frog
böylece doğdu.
Menüyü oluştururken nelere dikkat ettiniz? Tercihlerinizde
neler etkili oldu? Deniz ürünlerini nereden temin
ediyorsunuz?
Kendi konseptimin dışına çıkmak istedim. Bir gün gelip içkini
içip kalamarını ye, diğer gün ıstakozunu... Her şeyi balıkçılardan
temin ediyoruz. Türkiye'de ıstakoz, havyar denince akla çok
uçuk fiyatlar geliyor ama bizim fiyatlarımız çok makul. Ben
ıstakoz dışında ithal hiçbir şey kullanmıyorum. Canlı olarak
yerli yok çünkü. Yerlisi yarı ölü geliyor, maliyeti de 200 lira gibi.
Aslında yerlisi çok lezzetli. İstiridye denedim. Çanakkale'den
geliyor ama insanları hastanelik etmek istemiyoruz. Gelen
ürün canlı, cansız farketmiyor ama içinde nasıl bakteriler var
emin olamıyoruz. Ekibim de, ben de müşteri “istiridye var mı?”
dediğinde “var” demek istiyoruz ama bu riske girmek beni
korkutuyor.
Menüde sushi de var sanırım.
Evet. Aslında hiç tecrübem yoktu sushi konusunda.
Sushi sadece pazartesi günleri verilmiyor. Gün içinde saat
16.00'dan sonra sushi servisi başlıyor.
18
Müşteri profiliniz hakkında bilgi verir misiniz?
Müşteri kitlemiz çok geniş. Gençler de geliyor, iş insanları
da, kadın grupları da. Fiyatlar uygun olduğu için öğrenciler
de geliyor. Müşteri kitlemizin kültür seviyesi yüksek. Rakı çok
az içiliyor. Yüzde 95 şarap içiliyor. 10 sene önce de benim
restoranımda midye vardı ama o zamanlar üç beş sipariş
alırken şimdi 10 masadan sekizinden midye siparişi geliyor.
Bu herhalde, insanların artık daha fazla yurt dışına çıkıp
tatmasından, burada da fiyatların daha uygun olmasından
kaynaklanıyor diye düşünüyorum.
Türk müşterilerin yemek tercihleri hakkında ne
düşünüyorsunuz? Sizce seçimlerinde neler etkili oluyor?
Yemek stili çok güzel oldu insanların. Menüyü hazırlarken
“ne derler, ne tepki verirler” diye korkuyordum ama kurbağa
bacağı bile sipariş ediliyor artık. Kurbağalı sushi bile yaptım.
Söylemedim içinde ne olduğunu ve tekrar sipariş ettiler.
Deniz ürünleri konusunda hangi ülkelerle yarışırız?
Deniz ürünleri işletmesi olarak hiç kimseyle yarışamayız. Balık
konusunda çok şanslı ama kullanma konusunda başarısız
bir ülkeyiz. Geçen gün ağladım hatta. Kerevit gördüm
Beşiktaş'taki balıkçımda. Aldım bir kasa, getirdim dükkana, bir
açtık ki yarısı yumurta dolu. İlk defa kerevit havyarı gördüm.
MEKÂN
Balıkçıma da çok kızdım. Aslında o kadar lezzetli ki deniz
ürünlerimiz, bu duyarsızlıkla satış yapılması ürünün kalitesini
bozuyor.
Mekandaki müzik hakkında bilgi verir misiniz?
Müziklere de değineyim biraz. Müzik benim hayatımda çok
önemli. Burası inşaattayken tanıdığım DJ'lere danıştım. Her
akşam İlker Tandoğan DJ'lik yapıyor. Yemek masasından kalkıp
teşekkür ediyorlar müzik için. Avrupa havası oluşturduk biraz.
Kaçta açılıyor mekan?
Kiss The Frog öğlen 12.00'de açılıyor ve en geç gece 02.00'a
kadar açık tutuyoruz. Kahvaltı servisimiz yok.
Yoğunluk hangi günlerde?
Hafta içi, hafta sonu kalabalığı hiç belli olmuyor. Bazen
pazartesi günü bile inanılmaz iş yapabiliyoruz. Daha hiç PR
yapmadım bile. İnsanlar bir şekilde buluyor burayı.
Her yerde yiyebileceğimiz lezzetlerden çok, sadece Kiss
The Frog’da tadabileceğimiz yemekler mi var burada?
Kuru fasulyeli kalamarlı yahni yaptık. Kalamarımız çok özel. Çok
fazla işlemden geçiyor. Suya, odun fırınına giriyor. Tandır gibi
değişik bir kalamar oluyor. Ekmekleri de kendimiz yapıyoruz.
MSA'da artisan eğitimine gittim. Maya yapmayı, hamuru
öğrendim. Hep korkardım hamurdan. Ayşecik diye bir mayam
oldu. O Ayşecik mayasıyla oluyor her hamur bu dükkanda.
Hatta pizza bile... Doğuş Grubu'ndan burada bana kalan bir
taş fırınımız var. Deniz ürünlü pizza yapalım dedik. Mürekkep
pancar sosu, vongole midye, kavrulmuş otlar... Bir şölen oldu
pizzamız. Değişik bir lahmacun da yaptık deniz mahsüllü.
Ekibi oluştururken nelere dikkat ettiniz?
25 kişiyiz. Şefimiz Yusuf Şahin. G by Karaf'ta da benimleydi.
Mutfağın patronu hep odur. Personel için de diyeceğim şu
ki; işini severek yapsın, samimi ve çalışkan olsun, benim için
yeterli.
Dekorasyon da çok özel. Kiminle çalıştınız?
Dekorasyon tamamen Fahrettin Aykut'un elinden çıktı.
Kırmızı panjurun olması şarttı. Bar kısmı çok eğlenceli. Yeni
kokteyller de denemeye çalışıyoruz. İçkiden çok anlamam
ama şarapta yerli üreticilere çok önem verdim. En makul
fiyatlarda tutmaya çalışıyorum. Hem güzel yemek yiyerek,
hem güzel şarap içerek, güzel müzik ve güzel ambiansla
herkesin mutlu olup, buradan mutlu ayrılmasını istiyorum.
İnsanlara uygun fiyatlarla içilip yenilebileceğini anlatmak
istiyorum aslında.
19
HOBİ
TERARYUM
Kendi ekosisteminiz
Teraryum, içinde çeşitli bitkilerin, bazı sürüngenlerin ve böceklerin
bakıldığı akvaryumlara deniyor. Doğadaki bitki ortamını
evlere taşıyabildiğimiz teraryumlar, bir dekorasyon ögesi
olarak değil, bir ekosistem olarak görülmeli.
T
eraryum, bazı bitki türleri ve hayvanlar için
oluşturulan bir ekosistemdir. Kavanoz ya da
akvaryum gibi kapalı bir mekanda canlıların
içinde yaşadıkları doğal ortam bire bir kopya
ediliyor. Teraryum aynı zamanda herkesin
kolaylıkla yapabileceği, zevkli bir hobi. İlk modern
teraryumlar İngiltere’de 1830’larda Dr. Nathaniel Ward tarafından
kullanılmaya başlanmış. Botanik tutkusu olan Ward’ın bitkileri
oldukça pis bir havası olan dönemin endüstriyel şehri Londra’da
hayatta kalamıyormuş. Ward bir süre sonra tesadüfen, içlerinde
toprak kalıntısı kalmış kavanozlarında sağlıklı bitkilerin büyümeye
başladığını görmüş. Bu tesadüf Wardian Case olarak da bilinen
modern teraryumları geliştirmesini sağlamış.
AÇIK YA DA KAPALI SİSTEM
Teraryumun en önemli özelliği, normalde ev içinde
bakamayacağınız yüksek nem oranına ihtiyaç duyan tropik
bitkileri yaşatmanıza fırsat vermesi. Teraryumlar seçilen
bitkilere göre açık ya da kapalı sistem olarak hazırlanabilir. Bitki
seçimi yaparken de öncelikli olarak teraryumunuza nasıl bakmak
istediğinize karar vermelisiniz. Daha güneşli alanlar için, sulama oranı
kapalı sisteme göre daha az olan kaktüs veya sukulent teraryumları
seçebilir ya da daha gölge alanlar için nem seven bitkilerden
hazırlanan bir kapalı sistem teraryumu oluşturabilirsiniz.
Teraryum doğrudan güneş ışığı almayan, aydınlık bir yere
konulmalı. Teraryumda sulama da çok önemli. Her bitkinin ihtiyacı
olan bir nem ve su oranı vardır. Teraryum içinde bakılacak bitkiler,
çok fazla sulanması halinde çürüyebilir. Kap içindeki çakıllara
bakarak ortamdaki nem seviyesini tespit edebilirsiniz. Şayet, nem
azalmışsa minimum düzeyde sulama yapılabilir. Kapalı sistem
teraryumlar muhakkak havalandırmaya ihtiyaç duyar. Çok sıcak ya
da çok soğuk olmayan ortamlarda ve zamanlarda teraryumunuzun
kapağını açarak havalandırmalısınız. Bu, hem fazla nemin dışarı
çıkması hem de teraryumun içindeki gaz döngüsünün değişmesi
açısından önemlidir.
20
HOBİ
zi yaratın
NASIL YAPILIR?
Öncelikle temiz bir kavanoza ya da
üzerini tamamen kapatabileceğiniz
bir akvaryuma ihtiyacınız olacak.
Eğer elinizde uzun cımbızlarınız
ve makaslarınız yoksa ağzı geniş
bir kavanoz seçmeniz işinizi
kolaylaştıracaktır. İçerik için küçük çakıl
taşları, torf, kum, kömür, ponza taşı ve
üst yüzey için kaya görünümlü küçük
taşlar, ağaç parçaları kullanabilirsiniz.
Kavanozun en altına çakıl taşlarını
yerleştirmelisiniz. Çakıl taşlarının en altta
olmasının nedeni tabanda biriken suyun
neme çevrilmesine yardımcı olmaları,
toprak için bir temel oluşturmaları
ve kökün çürümesini engellemeleri.
Akvaryumculardan temin edebileceğiniz
aktif karbon denilen kömür, teraryumun
içindeki zararlı maddeleri kendi
bünyesinde absorbe ederek teraryumun
yıllarca canlı kalmasını sağlar. Ardından
temiz, ince elenmiş ve kaliteli torf
ekleyeceksiniz. Torfun içine az
miktarda, köklerin hava boşluklarından
yararlanmasını sağlayan ponza taşı
katabilirsiniz. Teraryumda kullanacağınız
bitkiler nemli ortamlarda büyüyen ve
gelişimi yavaş minyatür bitkiler olmalı.
Fittonialar, arapsaçı, tırmanıcı bitkiler,
küçük eğrelti otları, etebur bitkilerin bazı
türleri, minyatür menekşeler, peperomia,
selaginella ve pilea familyasından çeşitli
türler teraryum için uygundur.
21
SÖYLEŞİ
NOKTA KOLEJİ
Nokta Koleji
bilgiyi ezberletmek yerine
yapılandırmayı hedefliyor
2012-2013 eğitim – öğretim yılında Bornova Nokta Ana Sınıfı, İlkokulu ve Ortaokulu
ile eğitim hayatına başlayan Nokta Okulları, hayata geçirdiği programlar ve
etkinlikler ile misyon ve vizyonunu geliştirerek sürdürmüş ve hedeflerine ulaşmış bir
kurum. İzmir’de bugün, 2012 yılından bu yana bünyesine kattığı Bornova ve Buca
Kampüsleri'nde ana sınıfı, ilkokul, ortaokul ve anadolu lisesi kademelerinde eğitim
veren Nokta Okulları'nın hedefi bilgiyi ezberletmek yerine yapılandırmak.
22
SÖYLEŞİ
Soldan sağa: Nur Canbaz, Miray Eğilmezer, Didem Temiz
hayatta kullanabilen öğrenciler yetiştirme donanımına sahiptir.
Bu hedefimize ulaşmak için okul, öğretmen, öğrenci ve veli
işbirliği içerisinde olmamız şart. Biz, bu birlikteliği artırıcı ve
bizi sonuca götürücü çalışmaları koordine eden ve bizzat bu
sürecin içerisinde bulunan tarafız. Bilgiyi ezberletmek yerine
yapılandırmayı hedefliyoruz. Öğrenciler arasındaki farklılıkları göz
önünde tutarak öğretme stillerimizi öğrenci bazında uyguluyoruz.
Bize göre "Başarısız öğrenci yoktur". Öğrenmeyi engelleyen
sebepler ortadan kaldırıldığında başarısız öğrenci olmaz.
E
n büyük hedefi akademik ve sosyal zekası
eşit seviyede gelişmiş, günümüz dünyasına
ayak uydurabilen, etik değerleri benimsemiş,
farklı dilleri konuşabilen çağdaş Cumhuriyet
çocukları yetiştirmek olan Nokta Okulları’nın
Müdür Yardımcılarından Didem Temiz, Nur
Canbaz ve Miray Eğilmezer ile keyifli bir söyleşi gerçekleştirdik.
Uyguladığınız eğitim sisteminin temel unsurlarından
bahseder misiniz? Eğitim sisteminizde "olmazsa
olmaz"larınız nelerdir?
Miray Eğilmezer: Uyguladığımız eğitim sistemi öğrenci merkezli
olup kalıcı öğrenmeyi sağlamak ve öğrenilen bilgiyi gerçek
3D teknolojisi ve Öğrenci Takip Sistemi uygulamalarınız
ile öğrencilerinize neler aşılamayı, nasıl beceriler
kazandırmayı hedefliyorsunuz?
Didem Temiz: Okulumuz "öğrenciye faydalı olma" ilkesi
doğrultusunda akademik başarıyı artırmayı hedefliyor. "3
boyutlu" ders işleme olanağı sağlayan 3D laboratuvarımızda
tüm öğrencilerimiz, matematik, fen ve sosyal bilgiler derslerinde
işledikleri bazı konuları yaşayarak, görerek, duyarak hatta
hissederek öğreniyorlar. Bu da bilginin kalıcılığını sağlıyor.
Öğrenilen bilgileri deneyimlemeleri öğrencilerimizin bu
bilgileri kullanmalarına yardımcı oluyor. Öğrenci Takip Sistemi
programıyla da hem öğrencilerimize hem de velilerimize
hizmet veriyoruz. Telefonlara yükleyebildiğimiz bu uygulama ile
öğrencilerimiz ve velilerimiz ödevleri ve notları takip edebiliyor,
okulumuza dair tüm bilgilere ve duyurulara kolayca ulaşabiliyor.
23
SÖYLEŞİ
NOKTA KOLEJİ
Eko Okullar programına dahilsiniz. Bu uygulama
kapsamında ne tür etkinlikler yapıyorsunuz? Bu
uygulamaların çocuklara katkıları neler oluyor?
Öğrencileriniz bu uygulamalardan memnun mu?
Nur Canbaz: 1993 yılından beri Uluslararası Çevre Eğitim
Vakfı (EEF)’nin üyesi TÜRÇEV’in (Türkiye Çevre Eğitim Vakfı)
1995’den bu yana ülkemizde, ilköğretim okullarında çevre
bilinci, çevre yönetimi ve sürdürülebilir kalkınma eğitimi
vermek için yürüttüğü program ile geri dönüşümün doğa
üzerindeki olumlu etkilerine dikkat çekmeye çalışıyoruz.
Öğrencilerimiz yaşadığı çevreye duyarlı, geleceğine sahip
çıkan, eko sistemin korunmasının bilincinde olan bireyler olarak
yetişiyor. Mayıs 2015’te ortaokul öğrencilerimizden oluşan
Eko-tim kulübü öğrencilerimiz ve Eko-okul koordinatörümüzün
geri dönüşüm projesi ile uluslararası düzeyde çevreye duyarlı
okulu simgeleyen Yeşil Bayrak Ödülü’nü almaya hak kazandık.
Eskişehir Zübeyde Hanım Kültür Merkezi'nden yeşil bayrağımız
ile döndük. Yapılan etkinliklerin hepsinde öğrencilerimiz görev
aldığı için doğaya karşı sorumluluklarını yerine getirmekten çok
memnun oluyorlar.
Öğrencileriniz okuldan ne tür kazanımlarla mezun oluyor?
Miray Eğilmezer: Nokta Okulları’ndan mezun olan bir öğrenci,
Atatürk ilke ve inkılaplarını özümsemiş, yurdunu seven ve ana
dilini en iyi biçimde kullanan, İngilizceyi konuşma dili olarak
kullanan, hedeflerini belirlemiş, ulusal ve evrensel değerlere
saygılı, hem düşünsel hem de sosyal bakımdan gelişmiş, hayat
boyu öğrenmeyi hedef edinmiş bir birey olarak mezun olur.
24
Nokta Okullar'ını diğer okullardan ayıran en önemli
özellikler sizce neler?
Didem Temiz: Nokta Okullar'ında öğrenmenin merkezini
okul olarak kabul ediyoruz. Tam gün olarak planladığımız
eğitim programımız sayesinde öğrencilerimiz kendilerini ev
ortamında güvende hissediyor. Eğitim stratejimizde güven,
sevgi, merak, yaşamın içinde öğrenme ve etik davranış
eğitimi gibi kavramlar önemli bir yer tutuyor. Yaşamla bağı
olmayan bir öğrenme çocuğu ezberciliğe alıştırdığından
bilgi yapılandırılamaz. Nokta Okullar'ında öğrenciler,
ekmeğin yapılışını fırında, buğdayın ekilişini tarlada
öğreniyor.
Öğrencilerinizi nasıl anlatırsınız?
Nur Canbaz: Onları anlatırken her zaman "mutlu öğrenciler"
deriz. Okulumuzdaki mutluluğun sebebi de öğrencilerimizin
eğitimin yanında sosyal hayatlarını da okulda doyasıya
yaşayabilmesi ve öğretmenleri, idarecileri, personeliyle
memnun insanların birleşmesinden oluşan aile ortamı,
sıcaklığı. Bu yüzden bu cümleyi her kullandığımızda
bizim mutluluğumuz da ikiye katlanıyor. Çünkü mutlu bir
öğrencinin mutlu bir geleceği olacaktır.
Öğrencilerin ve öğretmenlerin motivasyonunu arttırıcı
ne tür eğitim ve etkinlikler düzenliyorsunuz?
Nur Canbaz: Sosyal bir okul olmanın avantajı ile aslında
motivasyonumuz hep yüksek. Çıkış noktalarımızdan biridir:
‘’Sosyal Okul’’. Hafta içi ve hafta sonu öğrencilerimize
SÖYLEŞİ
kulüp eğitimleri veriyoruz. Bu kulüpler sporu, sanatı, bilimi,
teknolojiyi ve birçok kültürel kazanımı beraberinde getiriyor.
Bunlar insanı sosyalleştiren ve mutluluk veren kazanımlar…
Ayrıca yıl boyunca düzenlediğimiz törenler, etkinlikler ve
organizasyonlar ile öğrencilerimiz ve öğretmenlerimiz okul
içinde ve dışında birçok aktivite gerçekleştiriyor. İlkokul
öğrencilerimiz ders programı içinde yüzme ve buz pateni
dersleri alıyor. Bu ortam okulumuzda enerjiyi devamlı yüksek
tutuyor.
Kaliteli bir eğitim sunmak adına velilerinizle nasıl bir iş
birliği içerisindesiniz?
Miray Eğilmezer: Öğrencilerimizin her biri istekleri, hedefleri
ve düşünceleri doğrultusunda ayrı bir birey. Öğrencilerimizin
hedeflerini belirlemede onlara yardımcı olmak, onların
kendilerine özgü yeteneklerini bilmek, görmek ve bu
doğrultuda onları yönlendirmek kaliteli eğitimi ifade edebilir.
Bu noktada velilerimizin okul ile iş birliği içinde olması önemli
ve bizler için çok değerlidir. Öğrencilerimizin hayatlarında
dönüm noktası olacak her adımda -bu bir sınav veya tercih
olabilir- velileri ile iletişim içinde olarak onlara verilen eğitim
sistemi hakkında bilgiler veriyoruz. Yüz yüze görüşmeler,
seminerler ve toplantılara ek olarak geliştirdiğimiz Öğrenci
Takip Sistemi bu iş birliğindeki yardımcı araçlarımızdan biri.
Öğrencilerimizin ailelerini verdiğimiz eğitime ortak etmek
için yıl içinde ana sınıfı, ilkokul, ortaokul ve anadolu lisesi
velilerimize, Psikolojik Danışma ve Rehberlik Merkezimiz
tarafından, "Çocuğum Okula Başlıyor", "Çocuklarla
Konuşamadıklarımız", "Verimli Ders Çalışma", "TEOG
Velisiyim" gibi birçok seminer veriyoruz.
Sofra Grup, Nokta Okulları’nda yemek hizmetleri veriyor.
Sofra Grup ile yollarınız ne zaman ve nasıl kesişti?
Didem Temiz: Sofra Grubu’yla okul kuruluş yılımız; 2012’den
bu yana iş ortaklığımız devam ediyor. Her türlü konuda
rahatlıkla fikir alışverişi yapabildiğimiz yöneticileriyle güzel
bir birliktelik yakaladık. Bu birliktelikten öğrencilerimiz ve
velilerimiz de oldukça memnunlar.
Sofra Grup ile çalışmaya karar vermenizde etkili olan
unsurlar neler oldu? Bu iş birliğinde Sofra size ne tür
avantajlar sağlıyor?
Nur Canbaz: Kantin bulunmayan okulumuzda tam gün
eğitim ile 3 öğün yemek verilmekte. Sabah, öğlen ve
aperitif yemeklerini öğrencilerimiz yemekhanede yiyorlar.
Okulumuzun kuruluş aşamasında bu planlanmış ve "Kantinsiz
Okul" çıkışıyla bu uygulamayı başlatmıştık. Tüm günlerini
okulda geçiren öğrencilerimize yemek hizmetini ancak
çözüm ortaklığı sağlayabileceğimiz bir şirket ile yapabilirdik.
Bu durumda Sofra Grubu tüm ihtiyaçlarımızı karşıladı. Her
gün 3 öğün kalori hesabı yapılarak belirlenen menüler
ile öğrencilerimiz mevsimin sebze ve meyvelerini yiyerek
besleniyor. Ayrıca eğitim kurumlarına özel bir programı
olması bu kararı vermemizdeki en önemli etkenlerden. "Ye,
Öğren, Yaşa" felsefesi Sofra Grubu’nun gelişim çağında olan
bireylere verdiği değeri yansıtıyor.
25
RÖPORTAJ
SOFRA GRUP BURSA BÖLGESİ
En b
gücümüz
“Kadro unvanı önemli değil,
hepimiz bu zincirin bir
parçasıyız” diyen Sofra Grup
Bursa Bölge Direktörü Mümin
Şen ve Bursa Operasyon
Direktörü Ayşen Öztekin, ekip
ruhunun önemine inanıyor,
ekibin her zaman ve her
koşulda yanında olmaya özen
gösteriyor.
B
ursa ekibi olarak hep
samimi ve dürüst
davrandıklarını, sadece
yapabilecekleri şeyleri
vadettiklerini belirten
Mümin Şen ve Ayşen
Öztekin bize, Bursa Bölge'yi anlattı.
Sizleri kısaca tanıyalım. Kaç yıldır
Sofra Grup’ta çalışıyorsunuz?
Ayşen Öztekin: 1997 yılından beri Sofra
Grup'tayım. Burası benim ilk iş yerim.
Sofra'da 19'uncu yılımdayım. PM olarak
başladım sonra direktör oldum.
Mümin Şen: 1994'ten beri şirketteyim.
Bu işe proje müdürü olarak başladım.
Yedi yıl proje müdürü olarak görev
yaptım. Daha sonra yedi yıl bölge
müdürlüğü yaptım. Yaklaşık yedi
yıldır da bölge direktörü olarak görev
yapıyorum.
26
RÖPORTAJ
büyük
ekibimiz
Bursa Direktörlüğü'nün görev
kapsamından bahseder misiniz?
M.Ş.: Bizim buradaki coğrafyamız
çok geniş. Sofra Grup Bursa
Direktörlüğü yedi ili kapsıyor.
Kütahya, Eskişehir, Bilecik, Yalova,
Bursa, Çanakkale ve Balıkesir. Proje
sayımız fazla. Yiyecek, içecek, destek
ve güvenlik hizmetlerimizle birlikte
yaklaşık 680 projemiz olduğunu
söyleyebilirim. Burada toplamda
80 bin kadar kişiye yiyecek ve
içecek servisi sağlanıyor. Bursa'nın
doğu tarafıyla Ayşen hanım, batı
tarafıyla ben ilgileniyorum. Balıkesir,
Çanakkale, Eskişehir, Kütahya ve
Bilecik de bende. İstanbul ve Yalova
bölgesi, diğer taraftan da İnegöl
Ayşen hanımın sorumluluğunda.
Sofra Grup dersek bize neler
söylersiniz?
A.Ö.: Ben Sofra'da büyüdüm,
Sofra'da kendimi geliştirdim. Bu
şirkette huzurlu ve keyifli çalışıyorum.
Herkesin yorum yaptığı bir
sektör. Zor, yorucu, tempolu ama
sorumluluk getiren, günlük üretim
yaptığınız için aktivitesi bol bir iş.
Gece telefon çalması gibi. Patlıcan
çürük çıktığında bütün olayın
değiştiği, pratik çözümü hemen
üretmeniz gereken bir iş.
M.Ş.: Sofra'da çalışmak bir ayrıcalık.
Bu sektörde çalışılacak tek firma
Sofra. Yemek sektörü çok sorumluluk
gerektiren bir iş. Doktorluk gibi. Bu
sektörde çok yetişmiş eleman yok.
Bizim gayretimizle eleman yetişiyor.
27
RÖPORTAJ
28
SOFRA GRUP BURSA BÖLGESİ
RÖPORTAJ
Toplu yemek sektörünün Türkiye’deki gelişimini nasıl
görüyorsunuz?
M.Ş.: Sektör 10 yılda çok gelişti. Rakip çıkıyor ama Sofra işini çok iyi
yapıyor. Müşteri memnuniyeti ve güven çok fazla Sofra'ya karşı. Rakip
çıkması da bu yüzden zor. Müşterilerimiz bizi bırakma taraftarı değil.
İstikrar var, Sofra yöneticilerine ulaşmak kolay. Birçok kriz ve kötü
hava koşulu olmasına rağmen hiçbir zaman işimizi geciktirmedik.
Saatinde yemeği sunduk.
Size bağlı olarak kimler çalışıyor?
M.Ş.: Bursa Bölge'de 4 bin 120 çalışanımız var. Bu sayıya ben, alt
kadro, bulaşıkçı, aşçıbaşılar, proje müdürleri, temizlik personelleri,
güvenlik görevlileri, garsonlar, yani bütün kadro dahil. Ofiste de
yönetim kadrosu olarak 25 kişi çalışıyor.
Ekip ruhu sizin için ne kadar önemli?
M.Ş.: Ekip çok önemli. Ekip olmazsa başarı olmaz. Herkese çok
değer veriyoruz. Kadro unvanı önemli değil, hepimiz bu zincirin bir
parçasıyız. Mutfakta çalışan bulaşıkçımızın ya da garsonumuzun
benden hiçbir farkı yok. Sadece görev tanımlarımız farklı. Mümkün
mertebe personelimizin özel işlerine kadar inmeye, ilgilenmeye
çalışıyoruz. Her konuda, her zaman yanlarında olduğumuzu
göstermeye çalışıyoruz.
A.Ö.: İnsanlarla çalışıyoruz ve emek yoğun bir iş yapıyoruz. Zincirin
bozulmaması önemli. Zincirin halkalarından biri zarar görürse işimiz
çok zor. Emek bazlı çalıştığımız için herkesin yeri ayrı. Kalitemiz
en alttan başlıyor. Tabağı temiz vermezseniz hiçbir anlamı yok, iş
değişir. Çok iyi bir yemek de verseniz müşterinin ilk gördüğü o
çünkü. Bursa'da uzun yıllardır çalıştığımız müşterilerimiz var, müşteri
devamlılığımız çok yüksek. Müşteri portföyümüz ağırlıklı olarak
büyük kurumsal firmalardan oluşuyor.
Ayşen Hanım, bir kadın direktör olarak çalışmanın avantaj ve
dezavantajlarından bahseder misiniz?
A.Ö.: Ben tek kadın operasyon direktörüyüm. Yerine göre avantajı
ve dezavantajı var tabii. Evliyim ve bir oğlum var. Yoğunluktan dolayı
bazen onlara zaman ayıramıyorum. Avantajı ise, kadın olduğum
için bazen müşterilerimiz daha iyimser ve pozitif davranabiliyor,
sizi daha iyi anlayabiliyorlar. “Kadın operasyondan ne anlar” diye
bakanlar da olabiliyor tabii. Yıllardır Bursa'da operasyonda ve işin
içinde olduğum ve artık müşterilerimiz de birebir tanıdığı için o
kısımlar çoktan geçti. Biraz erkek gibi olmanız gerekiyor yerine
göre. Biraz tuttuğunuzu kopartmanız lazım.
Müşterinin size bağlılığında en önemli rolü ne oynar?
A.Ö.: Bursa ekibi olarak hep samimi ve dürüst davranıyoruz.
Yapabileceğimiz şeyleri vadediyoruz. Müşterilerimizin bize
bağlılıkları yüzde yüzdür. Güven ve dürüstük konusunda diğer
tedarikçiler arasında Sofra'yı hep birinci sıraya koyarlar. Hem global,
hem yerel çalışıyoruz. Her projenin önemi ayrı. 100 kişi için de olsa
ayrı, bir kişi için de.
29
HABERLER
BİZDEN HABERLER
Tebrikler
Temizlik hizmeti sunduğumuz Sabancı Center, A+ Temizlik ve Hijyen Seviyesi
Sertifikasını alan ilk yüksek katlı tesis olarak ödüllendirildi.
ürdürülebilir temizlik, sanitasyon ve hijyen
çözümlerinin lider markası Diversey, Sealed Air’ın bir
parçası olarak, firmalara gıda güvenliği, tesis hijyeni
ve ürün koruma konularında yardımcı ve destek
oluyor. Diversey üç aylık periyotlarla bağımsız hijyen
denetimleri yaparak, tesislerde var olan temizlik
30
uygulamalarını kontrol ederken, bu uygulamaları iyileştirmeyi ve
operasyonel verimliliği sürekli olarak artırmayı amaçlıyor.
Bu denetimlerin yıllık periyodunda 1'inci ve 2'nci seviye
denetim aşamalarından geçerek, %85 üstü puan alma başarısı
gösteren tesislere de “A+ Bina (Temizlik & Hijyen)” sertifikası
veriliyor.
HABERLER
Solda Faruk Gönener - Sabancı Center Yönetimi Direktörü
Sağda Nihat Kartal - Sofra/Compass Group Türkiye CEO
“BU BAŞARININ KALICI
OLMASINI SAĞLAMALIYIZ”
Sabancı Center Kuleleri olarak Türkiye’de benzer
yüksek katlı tesisler içinde A+Bina sertifikasını alan
ilk tesis oldunuz. Bu konuda bize neler söylemek
istersiniz?
Sabancı Holding olarak tüm topluluk şirketlerimizde
farklılıklar yaratarak kalıcı üstünlükler sağlama
vizyonumuz bulunmakta olup, bu çerçevede
tedarikçilerimizi de söz konusu vizyonumuza uygun
hareket edebilen ve kaliteli iş birliğine açık kurumsal
şirketler arasından seçiyoruz. Dolayısıyla sonuç
kendiliğinden geliyor, aslında bu nedenle sertifikayı
almak bizim açımızdan büyük bir sürpriz olmadı.
Üstelik bu, yüzde 95 gibi bir başarı puanı ile
gerçekleşti. Bu başarıyı getiren Eurest Services
hakkında neler söylemek istersiniz? Bu başarı size
neler hissettirdi?
Eurest Services’ın Sabancı Center’da görevli ekibi,
özverili, iyi niyetli bir ekip ve en önemlisi Center
Yönetimi ekibiyle çok uyumlu çalışıyorlar. Bu başarıda
şüphesiz ki en büyük pay onların. En çok emeklerinin
karşılığını aldıkları için onlar adına mutlu oldum.
SafeKeyTM Temiz ve Hijyenik Ofis Programı kapsamında
Diversey tarafından Sabancı Center Kuleleri'nde yapılan
denetimler sonucu temizlik hizmetlerimiz, %95 başarı puanı ile
değerlendirildi ve Sabancı Center Temizlik Hizmeti Ekibimiz; A+
Bina (Temizlik & Hijyen) sertifikaları ile ödüllendirildi.
Ayrıca Diversey’den edinilen bilgiye göre Sabancı Center
Kuleleri, Türkiye’deki benzer yüksek katlı tesisler içinde bu
sertifikayı alan ilk tesis oldu. Eurest Services- Sabancı Center
Proje Müdürümüz Feridun Aksu başta olmak üzere bu ödülün
alınmasında emeği geçen tüm ekibimizi kutluyoruz.
Bu başarının sürdürülebilirliğinin sağlanması ve
operasyonel verimliliğin artırılması adına Eurest
Services ile başka ne tür iş birlikleri yapılabileceğini
düşünüyorsunuz?
Çıtayı çok yükseğe koyduk artık. İşin püf noktası kaliteli
iş birliği. Birbirimize vereceğimiz destek ve inovatif
yaklaşımla bu başarının kalıcı olmasını sağlamalıyız.
Kaldı ki başarıyı elde etmek kadar korumak da bir o
kadar zordur bilindiği üzere.
31
GEZİ
İLGİNÇ YAPILAR
Dünyanın en ilginç
Yapımı incelendiğinde hayret verici matematiksel
özelliklere sahip olan birçok yapı asırlara meydan
okurcasına geçmişten günümüze sapasağlam
ayakta duruyor. Eski uygarlıkların ve dahi olarak
nitelendirilen mimarların matematik, astronomi
ve güzel sanatlardan beslenerek inşa ettikleri bu
yapılar çok ilginizi çekecek.
32
GEZİ
yapıları
Gi̇za Pi̇rami̇tleri̇: Kahi̇re/ Mısır
Dünyanın en ilgi çekici yapılarından olan Giza Piramitleri MÖ 2753-2563 yıllarında
inşa edilmiş, toplamda üç piramitten oluşuyor. Giza Piramitlerinin en büyüğü dünyanın
7 harikası arasında yer alan, aynı zamanda da hayret verici derecede kusursuz bir
matematiğe sahip olan Keops Piramidi'dir. Bilim insanlarını, matematikçileri ve
mimarları bugün bile hayrete düşüren bu yapının şimdiye kadar anlaşılan en ilginç
özelliklerinden bazıları şunlar: Bu piramidin yüksekliği ikiye bölündüğünde Pi sayısını
verir. Tepe noktasından geçen meridyen karalarla denizlerin ikiye ayrıldığı noktadadır.
Piramidin bulunduğu yer dünyanın merkeziyle Kuzey Kutbu’na eşit uzaklıktadır.
Piramidin yüksekliğinin 1 milyar ile çarpımı güneş ile dünya arasındaki mesafeye, dört
yüzeyinin toplam yüzölçümü de yüksekliğinin karesine eşittir. Aynı zamanda Firavun
Keops’un doğum ve tahta çıkış günlerinde piramidin içine yılda iki kez olmak üzere
güneş ışınları girer.
33
GEZİ
İLGİNÇ YAPILAR
Parthenon: Ati̇na/Yunani̇stan
MÖ 430 yılında inşa edilen Parthenon mükemmel oranlardaki uyumu ile Antik Yunan idealleri üzerine tasarlanmış. Uzunluğunun
genişliğine oranı 9:4 olan tapınak en uygun sayısal oranların kullanılmasıyla inşa edilmiş. Tapınağın köşelerindeki sütunlar
daha çok güneş alacağı için ince gözükeceğinden diğer sütunlara oranla daha kalın yapılarak görünüşte muhteşem bir estetik
sağlanmış. Yine tapınaktaki kabartma ve süslemelerin yükseklik ve kalınlıkları göz yanılsamalarını önleyecek şekilde tasarlanmış.
Antik Yunan'dan günümüze kalan yapılar arasında en iyi bilinenidir ve Yunan mimarisinin en büyük eseri olarak kabul edilir. Dış
cephesinde kullanılan heykeltıraşlığın Yunan sanatının en yüksek noktası olduğu düşünülüyor.
La Sagrada Familia: Barselona/İspanya
İspanya'nın Barselona şehrinde bulunan ve modern
mimarinin öncülerinden sayılan Antoni Gaudi tarafından
tasarlanan Sagrada Familia Kilisesi İspanya’nın en ikonik
görüntülerinden biridir. Yapımı halen devam ediyor.
Halk arasında bitmeyen kilise olarak da bilinir. 2026
yılında, Gaudi'nin ölümünün 100. yılında biteceği tahmin
edilen kilisenin inşası yardımseverlerin katkılarıyla devam
ediyor. Oldukça karmaşık bir yapıya sahip olan kilisenin
yapımında hiperbolik paraboloid formlar kullanılmış.
UNESCO Dünya Miras Listesi’ndeki kilisenin uzunluğu
nerdeyse etraftaki tepelerin yüksekliğine eşit. Dindarlığıyla
tanınan Gaudi burada ustalığını konuşturmuş. Yükseklikleri
125 ile 170 metre arasında değişen dört kuleyi tasarlarken
şehrin 172 metrelik en yüksek noktasını geçmemeye
çalışmış. Gaudi'nin planında 18 çan kulesinin yer aldığı
kilisede kulelerden 12’si havarileri, dördü ise dört İncil
yazarını simgeliyor. En yüksek kule İsa’ya, ondan biraz
daha alçak olanı da Meryem’e adanmış. Şimdiye kadar
sadece sekiz kulenin yapımı tamamlanabilmiştir, Antoni
Gaudi ise ölmeden önce büyük kulelerden sadece bir
tanesinin bitimini görebilmiştir.
34
GEZİ
Chichen Itza: Meksi̇ka
Kukulkan Piramidi ismiyle de anılan Chichen Itza, Maya uygarlığı tarafından inşa edilen bir eser. Mayaların astronomide oldukça ileri
bir uygarlık olduğu biliniyor. Ürettikleri eserlerde de astronomi biliminden faydalandıkları bugün bilim adamları tarafından ortaya konuluyor.
Dokuz kat şeklinde inşa edilen piramit dokuz gezegeni temsil ediyor. Dört cephesinin her birinde 91 basamak yer alır ki böylece 4x91’le
bulunan 364 sayısına en tepedeki düzlüğü (1) de eklediğinizde yıldaki günlerin sayısı olan 365 bulunur. Yapının en ilginç özelliklerinden
biri de ilkbahar ve sonbahar ekinokslarının gerçekleştiği günün akşamında piramidin enteresan merdiven yapısı ve çıkıntılarının güneş
ışınlarının etkisiyle gölge oyunu oluşturup en alt basamakta yer alan büyük yılan başı heykellerine kadar kıvrılarak inen bir yılanın
görüntüsünü vermesidir. Bazı bilim adamları bu yılan görüntüsünün, Kukulkan adıyla bilinen ilahi tüylü yılanı temsil ettiğini ileri sürmüşlerdir.
Tac Mahal:
Agra/Hi̇ndi̇stan
Hindistan'da yer alan,
eşsiz güzellikteki bu yapı
kusursuz bir simetriye sahip.
Dört minaresi Tac Mahal’in
simetrik yapısını devam ettiren
en önemli unsurlar. Pencere
ve kemerleri Tac Mahal’in
geometrisiyle mükemmel
bir uyum içindedir. Dışarıya
doğru eğimli olarak inşa edilen
minarelerin su havuzlarına
yansıması ziyaretçilere nefis
bir görsel şölen sunar. Estetik
açısından zirve eserlerden
sayılan Tac Mahal, geometri
ve estetiğin mükemmel uyumu
olarak görülüyor. Dünyada aşk
için dikilmiş en büyük ve en
güzel anıt olarak kabul edilen
bu türbe, Şah Cihan'ın büyük
bir aşkla sevdiği eşi Ercümend
Banu Begüm'ün doğum
sırasında ölümü üzerine, onun
anısına yaptırılmış.
35
SAĞLIK
FODMAP DİYETİ
Mide - bağırsak problemleriniz mi var?
Çözüm FODMAP diyeti olabilir
S
on yıllarda çevremde ve
danışanlarımda mide-bağırsak
problemleri yaşayan kişi sayısının çok
artığına dikkat ediyorum. Özellikle
gaz, şişkinlik, karın ağrısı, ödem,
kabızlık veya ishal gibi değişmiş
bağırsak hareketleri yaşayan bu kişiler, tıbbi
tanı aldıklarında kendilerinde “İritable Bağırsak
Sendromu (IBS)” isimli bir hastalığın olduğunu fark
ediyorlar. Fakat çoğunlukla bu problemler günlük
yaşantının akışında görmezden gelinebiliyor veya
küçümsenebiliyor. Birçok kişi sebebini merak etse
de şikayetlerini kendi kendilerine yaşıyor.
Bu konu sadece benim değil dünyadaki birçok
uzmanın da dikkatini çekti ve son birkaç yıldır
yapılan araştırmalarda bazı gıdaların mide bağırsak
problemlerini artırabileceği bulundu. Böylece
Melborn Monash Üniversitesi'nden Peter Gibson ve
Susan Shepherd bu gıdaların kısıtlandığı bir sistem
geliştirdi; düşük FODMAP diyeti.
Temeli, mide-bağırsak problemlerini artırabilecek
FODMAP besinlerinin beslenmeden çıkarılmasına
dayanır. Uzun olarak FODMAP, fermente dilebilir
Oligo- di- mono sakkaritler ve polyollar demektir.
Yani FODMAP besinleri yiyeceklerde bulunan bazı
karbonhidrat (şeker) türevleridir.
FODMAP BESİNLERİ SİNDİRİMİNİZİ
NASIL ETKİLER?
Bu besinler ince bağırsakta yeteri kadar sindirilip,
emilemeyebilirler. Bu durumda kalın bağırsağa
doğru ilerlerken burada yaşayan sağlıklı bakteriler
tarafından besin kaynağı olarak kullanılırlar ve
karbondioksit açığa çıkar. Ayrıca sindirilemeyen
FODMAP besinleri bir sünger gibi bağırsaktaki suyu
çekebilirler.
36
Sofra Grup
Uzm. Dyt. Nilay Coşkun
Aslında tüm bu durumlar vücudumuz
için oldukça normaldir. Bu besinleri çokça
tüketen her insan için bazı mide bağırsak
sıkıntılarına sebep olabilirler. Hatta sağlık
problemleri oluşturmanın tam tersine bu
besinler vücudumuzdaki sağlıklı bakterilerin
devamlılığı için oldukça yararlı kabul edilirler.
Fakat bazı kişiler bu besinlere karşı
daha hassastırlar. Bu besinleri az miktarda
tükettiklerinde bile şiddetli şişkinlik, ağrı,
ödem veya sindirim problemleri yaşayabilirler.
Neyse ki çözümü oldukça basittir. Düşük
FODMAP diyeti tüm bu problemleri çözebilir.
Beslenmemizde bulunabilecek
FODMAP’ler;
● Fruktoz (bazı meyveler, bal,
yüksek fruktozlu mısır şurubu)
● Laktoz (çoğu süt ve süt
ürünleri)
● Fruktanlar (buğday, soğan,
sarımsak gibi…) (İnulin olarak
da bilinmektedirler)
● Galaktanlar (baklagiller gibi)
● Polyollar (tatlandırıcılar;
sorbitol, mannitol, ksilitol,
maltitol, sert çekirdekli
meyveler (avokado, kayısı,
kiraz, nektarinleri şeftali, erik)
Bu diyet çoğunlukla
“irritable bağırsak sendromu”
yaşayan kişilerde kullanılır.
Fakat aynı zamanda, irritable
bağırsak sendromu gibi sindirim
bozukluklarından kaynaklanan
ve benzer sağlık problemleri olan
kişiler için de önerilmektedir.
SAĞLIK
DÜŞÜK- FODMAP DİYETİ İÇİN UYGUN BESİNLER
MEYVELER
Muz, çilek, kavun, üzüm,
greyfurt, papaya, kivi,
kumkat, limon, lim,
mandalina, portakal,
ananas, çarkıfelek,
yabanmersini, ahududu,
frambuaz, kızılcık
Not: Eğer kuru meyve ise
ufak miktarlarda tüketin.
SEBZELER
Kırmızı dolmalık
biber, salatalık, havuç,
kereviz, mısır, patlıcan,
marul, yeşil yapraklar,
balkabağı, patates,
kabak, yerelması,
domates, sakız kabağı,
turp, kabak, zencefil,
soya filizi.
TAHILLAR
Glutensiz ürünler,
Pirinç, pirinç unu,
Yulaf (glutensiz
olduğuna dikkat
edilmeli)
quinoa, mısır
ekmeği, mısır unu.
SÜT ÜRÜNLERİ
Laktozsuz süt,
az miktarda
krem peynir,
daha az yağlı
peynirler,
mozzarella.
DİĞER
Çoğu baharat
ve otlar, et suyu,
frenk soğanı, keten
tohumu, zeytin,
margarin, tereyağı,
zeytinyağı, pul biber,
tuz, şeker, hardal,
soyasosu, sirke,
balzemik sirke.
DÜŞÜK FODMAP DİYETİNDE KISITLANMASI GEREKEN BESİNLER
FAZLA FRUKTOZ
Meyveler: Elma,
mango, armut,
konserve meyveler,
karpuz
Tatlandırıcılar:
Fruktoz Yüksek
fruktozlu mısır
şurubu
Fruktoz dozunun
artması: Konsantre
meyve sosları, fazla
meyve tüketimi, kuru
meyve, meyve suları
Bal, reçel, jöle,
pekmez.
LAKTOZ
Süt: İnek, keçi,
koyun, manda
sütü, ayran,
krema, yoğurt,
dondurma,
krem şanti
Peynirler:
Yumuşak
olgunlaştırılmamış
peynirler:
lor peyniri,
süzme peynir,
mascarpone,
ricotta.
FODMAP DİYETİNİN PÜF NOKTALARI
● 6 hafta boyunca diyeti uygulayın. Bundan sonra, bir
defada bir tane FODMAP besinini ufak miktarlarda
diyetinize ekleyin. Besinle yeniden tanışın.
Semptomlarını tetikleyen gıdaları sınırlayın.
● Gıda etiketlerini okuyun. Yüksek FODMAP ile
yapılan gıdalardan uzak durun.
● Glutensiz besinler alabilirsiniz. Fakat yüzde yüz
bir glutensiz diyet uygulamak zorunda değilsiniz.
FODMAP besinlerine odaklanın. Patates, mısır,
quinoa ve pirinç tüketebilirsiniz.
FRUKTANLAR
Sebzeler: Enginar,
kuşkonmaz, pancar,
brokoli, brüksel
lahanası, lahana, rezene,
sarımsak, pırasa, bamya,
soğan
Tahıllar: Buğday ve
çavdar, çoğu ekmek,
kraker, kurabiye, hamur
işleri, makarna
Meyveler: Elma sosları,
Trabzon hurması,
karpuz
Diğer: Hindibağ,
karahindibağ, antep
fıstığı.
GALAKTANLAR
Baklagiller:
Nohut,
Kuru fasulye,
Mercimek,
Soya fasulyesi,
Kuru bezelye
vb…
POLYOLS
Meyveler: Elma,
kayısı, avokado,
vişne, Hurma, kiraz,
incir, nektarin,
şeftali, armut,
karpuz, papaya,
Sebzeler:
Karnabahar,
dolmalık biber,
mantar, tatlı mısır
Tatlandırıcılar
Sorbitol (420)
Mannitol (421)
İsomalt (953)
Maltitol (965)
Ksilitol (967)
FODMAP DİYETİ İÇİN YEMEK VE ATIŞTIRMALIKLAR
●
●
●
●
●
●
Glutensiz bisküviler
Meyve ve yağlı tohumlar (muz, badem gibi) (FODMAP olmayan)
Yumurta, kırmızıbiber, az miktarda krem peynir
Yulaf ezmesi, muz, badem
Laktozsuz süt ve meyve (FODMAP olmayan)
Pirinç, tavuk, domates, ıspanak, tavuklu salata; marul,
kırmızıbiber, salatalık, domates, balzamik sirke
● Glutensiz lavaş ile et, hindi, tavuk dürüm veya glutensiz elmek ile
sandviç; hardal ve domates kullanılabilir
● Izgara kırmızı et ve sebze haşlama
37
HABERLER
BİZDEN HABERLER
2015 yılı Be A Star ve Top Chef p
tüm çalışanlar
Fark yaratan ve fark edilen çalışanlarımızı takdir etmek için bu yıl 3'üncüsü düzenlenen “Be A Star
2015” programı ile CAMEAT bölgesindeki ülke birincisi şeflerin yarıştığı “CAMEAT Top Chef 2015”
finali 10 ülkenin katılımı ile Cape Town, Güney Afrika'da gerçekleşti. Be A Star 2015 Türkiye birincisi
Nazmiye Aydın'ı ve Top Chef Ertan Doğan’ı ülkemizi başarıyla temsil ettikleri için kutluyoruz.
T
üm Sofra Grubu çalışanlarının
katılımına ve değerlendirmesine
açık olarak bu yıl 3.sünü
düzenlediğimiz, fark yaratan
çalışanlarımızın belirlendiği "Be A
Star 2015” programında çalışanlar
altı kriter baz alınarak değerendiriliyor ve bu özellikler
değerlendirmede en temel unsurlar olarak ele alınıyor.
Bu değerler ışığında Sayın Nazmiye Aydın’ın tüm
kategorilerde fark yaratan davranışlarından dolayı ‘Be A Star 2015 Türkiye Birincisi’, 18 çalışanımızın
ise ‘rol model’ seviyesinde üstün davranışlar
sergilemelerinden dolayı ‘Kategori Star’ları olarak
seçilmesini gururla kutluyoruz. Süreçte yer alan tüm
çalışanlarımızı gönülden tebrik ediyor, fark yaratan
ve fark edilen üstün davranışlarının hepimize ilham
vermeye devam etmesini diliyoruz.
BE A STAR TÜRKİYE BİRİNCİSİ Nazmiye Aydın / İstanbul Bölge Direktörlüğü
ÖDÜL ALANI ADI SOYADI
Sağlık,
Güvenlik
ve Çevre
Dürüstlük
Ekip
Çalışması
Tutku
Sorumluluk
Hevesli ve Verimli Olma
38
UNVANI
Erhan Mehmet Saymaz Aşçıbaşı
İlknur Okudan
Aşçı Yardımcısı
Akın Değer
Ofis Destek Görevlisi-FTE
Reyhan Çetinkaya
Aşçı
Sena Ağır
Proje Müdürü
Emrah Candan
Garson
Zeynep Kontaş
Avukat
Hacı Ağören
Aşçıbaşı
Sefa Saygılı
Bulaşıkçı-Meydancı
Şenol Çetinkaya
Bölge Müdürü
Kader Doğan Öztürk Muhasebe Uzmanı
Tahir Akyol
Aşçıbaşı
Recep Köksal
Aşçıbaşı
Mehmet Yalçınkaya
Aşçıbaşı
Aykut Keleş
Teknisyen
Gürkan Murat Genç Bölge Müdür Yardımcısı
Rıfat Uçar
Aşçıbaşı
Seyit Uzun
Ofis Destek Görevlisi
BÖLGE
İzmir Bölge Direktörlüğü
Ankara Bölge Direktörlüğü
Euroserve Hizmet
Ankara Bölge Direktörlüğü
Ankara Bölge Direktörlüğü
Kocaeli Bölge Direktörlüğü
Genel Müdürlük Hukuk
Ankara Bölge Direktörlüğü
Ankara Bölge Direktörlüğü
İzmir Bölge Direktörlüğü
Genel Müdürlük Muhasebe
Ankara Bölge Direktörlüğü
Ankara Bölge Direktörlüğü
Ankara Bölge Direktörlüğü
Euroserve Hizmet
Ankara Bölge Direktörlüğü
İzmir Bölge Direktörlüğü
Euroserve Hizmet
HABERLER
rogramlarımızda dereceye giren
ımızı kutluyoruz
“CAMEAT Top Chef 2015” yarışması, bu yıl "Benmari
Yemekleri" konseptiyle gerçekleştirildi. Türkiye genelinde
şeflerimiz ilk etapta kendi bölgelerinde, sonraki etapta ülke
finalinde aynı konseptle büyük jüri karşısında hünerlerini
sergiledi. Gastronometro'nun ev sahipliğinde gerçekleşen
Türkiye final organizasyonu on aşçıbaşımızın katılımıyla
gerçekleşti. Türkiye finalisti Bursa Bölge Direktörlüğü’nden
katılan şefimiz Ertan Doğan Cape Town'da gerçekleşen Top
Chef 2015 finalinde ülkemizi başarıyla temsil etti.
Nazmiye Aydın ve Ertan Doğan, Cape Town'da yaşadıkları bu güzel deneyimi bizimle paylaştılar.
Cape Town gezisi sizin için nasıl bir deneyim oldu?
Nazmiye Aydın: Çok güzel bir deneyimdi. Global bir
firmada çalışmak ve yurt dışında birçok farklı milletten
insanla aynı noktada, aynı şeyleri paylaşıyor olmak çok
mutluluk vericiydi.
Ertan Doğan: Cape Town çok güzel bir yer. Değişik
bir ülke görmek benim için farklı bir deneyim oldu.
Çocuklarıma anlatacak çok güzel anılar biriktirdim.
Size neler kattı?
N.A.: İlk defa yurt dışı seyahati yapmış olmak çok güzel
bir deneyimdi. Benim için çok değişik bir tecrübe oldu.
E.D.: Farklı ülkelerin lezzetlerini görmek, tatmak çok
güzeldi. Dünyaca ünlü Şef Reuben Riffel'ın orada yemek
pişirme ile ilgili teknik anlamda taktikler vermesinin
mesleğim açısından çok faydalı olduğunu düşünüyorum.
Yaşadığınız bu deneyimin bundan sonra mesleğinizde neyi farklı
yapmanızı sağlayacağını düşünüyorsunuz?
N.A.: Türkiye’de yaşarken İngilizce konusunda eksiklik
hissetmiyordum, ancak oraya gittiğimde ne kadar önemli olduğunu
gördüm. Oradayken Türkiye’ye döndüğümde kursa yazılacak olmak
ilk aklıma gelen şeydi...
E.D.: Hem Güney Afrika’da olmak, hem orada olup yarışmaya
katılan farklı ülke yarışmacılarının reçetelerini görmek çok yararlıydı.
Yeni konseptler yaratmak anlamında çok şey kattığını düşünüyorum.
Yaşadığınız ilginç bir olay oldu mu?
N.A.: İlk gittiğimizde arabaya binerken direksiyonlarının sağda
olduğunu fark etmedim ve sürücü koltuğuna oturdum.
E.D.: Yarışmada kullanılması zorunlu malzemeler arasında süpriz
kutu içerisinden daha önce hiç tanımadığım timsah eti çıkması
benim için değişik bir deneyimdi.
39
SOFRA’NIN
USTALARI
ALİ SERÇE
“Yöneticisinden bulaşıkçısına
kadar bir zinciriz”
Sofra Grup'un ödüllü, Bursa Bosch'un da güleryüzlü ve sevilen aşçısı Ali Serçe işini
çok seviyor ve bunu tüm çalışanlara hissettiriyor. Yemek dağıttığı yeri “sahne” olarak
nitelendiren Ali Usta, yaptığı yemeklerle de sahnenin hakkını veriyor.
B
ugüne dek birçok uluslararası yarışmaya katılan
ve ödüller kazanan Ali Serçe'nin, dokuz yaşında
annesine mutfakta yardımla başlayan yemek
serüvenini dinledik. 1970 yılında, Bursa'da doğan
Ali Serçe, mesleğe çocuk yaşta başlamış. Onun
öncesinde 9-10 yaşlarında mutfakta annesine
yardım edermiş. “Mantı bile açardım annemle” diyor. Turizm
Otelcilik mezunu olan Serçe, et, et ürünleri ve meze yaparak
başlamış mesleğe. Antalya, Marmaris ve Bodrum’da kendini
geliştirmek adına en şaşaalı otel restoranlarında çalışmış. Annesi
“Evladım mürüvvetini göreyim” deyince
1996 yılında Bursa’ya dönmüş ve
evlenmiş. 2004 yılından beri Sofra
Grubu bünyesinde çalışıyor, hem
Bosch projesinde aşçıbaşı olarak
çalışıyor hem de baş aşçı olarak Sofra
Grubu’nun Marmara Bölgesini temsil
ediyor.
“Ben işimi çok severek
yapıyorum. Yemekhaneye gelen
herkese yemeklerden memnun olup
olmadıklarını, istedikleri bir şey olup
olmadığını mutlaka sorarım. Çünkü
insanlar burada sekiz saat çalışıyorlar.
Yemekhaneme geldiklerinde yaptığım
yemekten yüzlerinin asılmasını
istemiyorum” diyen Ali Serçe,
sahneye - yemek dağıttığı yeri sahne
olarak nitelendiriyor - çıktığı zaman
asla suratını asmazmış. Mutlaka
gülümsüyor ve yanında çalışan
herkesin de buna uyma zorunluluğu
var. Yaptığı yemek yenilirken yüzlerdeki
mutluluk onu memnun ediyor.
Bosch’ta çalışmaktan çok mutlu.
Çünkü orada çalışanlar, başta
40
yöneticiler olmak üzere çok güleryüzlü ve samimiler. Diyor ki;
“yaptığınız işin güleryüzle, teşekkürle takdir edilmesini istiyorsunuz.
Bosch’ta bunu görmeniz mümkün.”
Bosch’ta çalışan beyaz ve mavi yakalılara mutfak eğitimi veren
Ali Serçe, verdiği eğitimi de şöyle anlatıyor: “İlk iki gün, mutfak
nedir, malzemeler nedir, nasıl alınır onun eğitimini veriyorum.
Çünkü artık ekonomi çok önemli hale geldi. Ardından uygulamaya
geçiyoruz. Dört tane mutfak kuruyorum. Kimi tavuk, kimi balık,
kimi tatlı yapıyor. Daha sonra onları kendi içlerinde yarıştırıyorum.”
“Yemek yapmayı seven insanlar keyifli insanlar” diyen Ali Serçe
sabahları saat 05.00’te kalktığını ve
06.00’da işinin başında olduğunu da
ekliyor. 40 kişilik bir ekiple görev yapan
ve sürekli aksiyon halinde olan Ali
Serçe, “Mutfak çok edep, saygı, vefa ve
cefa isteyen bir dünya. Yöneticisinden
bulaşıkçısına kadar bir zinciriz” diyor ve
ekliyor: “Kötü ürün hayatta kullanmam,
çalıştığım firma da buna izin vermez.
Ben mutfağımda hiyerarşiyi ve disiplini
koruduğum sürece bugün yaptığım
tatlı 20 gün sonra da aynı çıkıyor. Bana
verilen yetkiyi en iyi şekilde kullanmaya
çalışıyorum.
“Yaptığınız yemeğin özgüveni
o müşteriye giden kaşıktadır” diyen
Ali Serçe'nin ileride gerçekleştirmek
istediği bir de hayali var. Kekova'da bir
yer açmayı düşünüyor ileride. “Küçük
bir dükkanım olsun. Şarabım ve rakım
olsun. Bira satmam. Et ve balığım
olsun. Tavuk da satmam. Para ve
pulla da işim yok. Keyifli yerim olsun.
Güzel insanlar gelsin, sohbetimi de
satayım bana yeter.” diyor. Bu hayalini
gerçekleştirmesini diliyoruz.
SOFRA’NIN USTALARI
KREMALI TAZE ZENCEFİLLİ KAJU SOSLU DANA LİFLERİ (4 kişilik)
Malzemeler: 500 gr dana puli, 200 gr kaju fıstığı, 200 gr krema, 100 gr zeytinyağı,
50 gr biber salçası, 4 adet kepek ekmeği, 1 adet isot biberi, 1 adet çarliston,
1 çay kaşığı tuz, 1 adet sivri biber , 1 fiske karabiber, 1 parça zencefil,
1 yemek kaşığı un, 1 adet taze pancar
Hazırlanışı: Etleri bir parça zencefille haşlayıp didikleyin, eti haşladığınız suda pancarı
soyup haşlayın, baharatla lezzetlendirin. Kajuları blendırdan geçirin salça ve fıstıkları
ve zencefili zeytinyağında kavurun, sararıp renk aldığında ununu ekleyin, unun kokusu
çıktıktan sonra baharatları ve etin suyundan ekleyip bir taşım kaynatın. Didiklediğiniz
etleri bir fırın kabına alın ve üzerine sosunu gezdirip folyo ile kapatın 180 cc fırında
30 dakika pişirin. Diğer tarafta, çıkmaya yakın biberleri soteleyin, ekmekleri kızartın,
fırından çıkardığınız ekmeklerin üzerine et liflerini ve sotelediğiniz biberleri ekleyip krema
gezdirdikten sonra servis edin. Garnitür olarak pancarları ekleyin.
PORTAKAL SOSLU ZERDEÇALLI KEREVİZ
Malzemeler: 1 adet kereviz, 1 adet patates, 1 adet havuç, 1 adet kuru soğan,
4 diş sarımsak, 1 fiske zerdeçal, 1 fiske tuz, 1 adet yumurta sarısı,
2 yemek kaşığı limon suyu , 1 fiske toz şeker, 200 gr zeytin yağı
Hazırlanışı: Limonlu, unlu bir su hazırlayın, kerevizleri soyup elma dilimi şeklinde
doğrayın, aynı işlemi havuç ve patates için de uygulayın. Bir yemek kaşığı zeytinyağını
bir kenara ayırın. Soğanı, sarımsağı tavşan dişi doğrayın, tavaya zeytinyağını koyup ısıtın
ve soğanla sarımsağı soteleyin. Ardından sırasıyla havucu, patatesi ve en son kerevizi
ve baharatları ekleyip üç dakika soteleyin. Sıcak suyunu verip ağzını kapatın, pişmesine
yakın yumurta sarılarını çırpıp ekleyin. Şekeri de üzerine serpip ocaktan alın. Ayırdığınız
zeytinyağını kerevizler soğuyunca üzerine gezdirin. Pişen zeytinyağı bir nebze de olsa
kifayetini kaybetmiştir.
Not: Pişme sürelerine ocaktan aldığınızda tencerenin ya da tavanın hala sıcaklığı ile
pişmeye devam edeceği süreleri de eklemeyi unutmayın. Aksi takdirde yemeğinizde
dağılmalar olacaktır.
YABAN MERSİNLİ ZEYTİNYAĞLI PATLICAN
Malzemeler:
1 adet patlıcan, 2 diş sarımsak, 1 adet küçük soğan, 1 fiske tuz, 1 fiske karabiber,
1 fiske toz şeker, 200 gr zeytinyağı, 1 yemek kaşığı sirke
Hazırlanışı:
Bir tencereye suyu koyun, sirkeyi ekleyin. Kabuklarını soyduğunuz patlıcanları parmak
şeklinde kesip kaynayan suda beş dakika kaynatıp pişirin. Diğer tarafta sarımsağı, soğanı
ve baharatları soteleyin, haşladığınız patlıcanları ekleyip bir taşım kaynatın ve şekeri
ekleyip ocaktan alın, soğumaya bırakın. Servis yaparken zeytinyağında yaban mersinlerini
soteleyip patlıcanların üzerinde servis edin.
Not: Genelde zeytinyağlı yemeklere şeker atılır. Zeytinyağdaki asitlik derecesinden dolayı
zeytinyağın asidik oranı fazla ise 1-3 arası zeytinyağı acıdır ve bu acılığı gidermek için
yemek şekerle tatlandırılır. Asidik oranı 0.8 olan zeytinyağı için yemeklerinizde şeker
kullanmanıza gerek yok. Çünkü zeytinyağı acı değildir.
41
KÜLTÜR SANAT
AJANDA
Joshua Bell
D
ünyanın en iyi keman virtüözlerinden biri kabul edilen
Joshua Bell, 16 Mayıs'ta Congresium Ankara'da sahne
alıyor. Washington Post gazetesince yapılan sosyal bir
deney için metro istasyonunda keman çalmayı kabul eden
ve bu performansı ile normalde klasik müzik dinlemeyen
kişilerce de "Metrodaki Kemancı" olarak tanınan Joshua Bell'in bu
performansının gerçek öyküsü ise şöyledir: "Soğuk bir ocak sabahı, bir
adam Washington DC'de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika
boyunca altı Bach eseri çalar. Kemancı ilk bir dolar bahşişini bir süre
sonra alır. En uzun süre duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur.
Annesinin çekiştirmelerine rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle
kemancıya bakar. Annesi çekiştirerek çocuğu yürümeye zorlar. Oğlan
arkasına dönüp bakarak, çaresizce annesinin peşinden gider. Buna
benzer şekilde birkaç çocuk daha olur ve hepsi de anne, babaları tarafından
yürümeye devam için zorlanarak, uzaklaştırılır. Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde
sadece 6 kişi, çok kısa bir süre durur. 20 kişi duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir.
Kemancı çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayı bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun
durduğunu fark etmez, alkışlamaz. Hiç kimse onun dünyanın en iyi kemancısı Joshua Bell olduğunu ve
elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını anlamaz. Oysa Joshua Bell’in
metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği ve biletleri aylar önce tükenmiş konserinin biletleri
yüzlerce dolara satılmıştır."
Tarih: 16 Mayıs 2016 / Yer: Congresium Ankara
Chill - Out Festival İstanbul 2016
M
üzikseverlere yılın en mutlu hafta sonunu yaşatmak için, 28-29 Mayıs tarihlerinde, Life Park’ı dev bir festival
kasabasına dönüştürecek olan Chill-Out Festival İstanbul 2016 için yerinizi şimdiden ayırtın... Geçtiğimiz
mayıs ayında 10'uncu yılını 20 bine yakın müzik severin katılımıyla kutlayan ve 2006 yılından beri müzikal
kalitesi ve doğa içerisindeki özgün atmosferiyle müzik severler için bir bahar klasiği haline gelen Chill-Out
Festival İstanbul, cazdan soul ve funk'a,
electronica ve house'dan indie’ye uzanan müzikal seçkisi,
konsept sahneleri, kültürel ve sanatsal aktiviteleri, eşsiz doğası
ve bu yıl da farklılaşarak sunacağı sıra dışı atmosferiyle, festival
tutkunlarını büyüleyici bir yolculuğa davet ediyor. Katılımcılara
şehir karmaşasından uzaklaşarak, doğanın içinde rahatça ve
özgürce vakit geçirebilecekleri, seçkin lezzetlerden, tasarım
butiklere; yaratıcı atölyelerden, sanatsal çalışmalara kadar bir
hafta sonu boyunca birçok renkli deneyim sunacak olan ChillOut Festival İstanbul, her iki günde de 12:00-00:00 saatleri
arasında, 3 sahnede toplam 24 saatlik müzik programları
eşliğinde gerçekleşecek.
Tarih: 28 - 29 Mayıs 2016 / Yer: Life Park
42
KÜLTÜR SANAT
TİYATRO
KİTAP
Yaratıcılık - Kusursuz Güç
Musa Gönüllü'nün kaleme aldığı "Kadın
İsterse", Sanat Mahsulleri Ofisi tarafından
sahneleniyor.
Her şey Duygu'nun kardeşi Yasemin'in
eve gelmesiyle başlıyor. Duygu çalışmak
istemekte ancak kocası ev dışında
çalışmasına izin vermemektedir.
Ancak Duygu azimli olmasının yanında
kocasını da ezmek istememektedir. Engellere rağmen kardeşi
Yasemin'in de desteğini alan Duygu neler yapacak. Peki çılgın
komşular Fatih ve karısı Bedia! Onları kim durduracak? Gizemli
Faik Abi bu kargaşanın içinde neler yapacak? Eleştirmenlerden tam
not alan oyunlarından biri olan "Kadın İsterse", gülmeye güldürmeye
geliyor.
Yer: Congresium Ankara Tarih: 16 Mayıs 2016 Saat: 21.00
Philippe Petit, 1974’te İkiz
Kuleler arasında baş döndürücü bir
yükseklikte gerçekleştirdiği epik ve
yasadışı ip cambazlığı gösterisinden
önce de asıl tutkusu sanatının
taleplerine cevap vermek olan bir
sanatçıydı. Kendisi sadece ölüme
meydan okuduğu bu gösteriyle değil;
sihirbaz, sokak jonglörü, tasarımcı ve
yazar kimlikleriyle de tanınıyor artık.
Petit, kabul edilene isyan ederek imkânsıza daima
meydan okudu ve onu her defasında alt etmeyi
başardı. Yaratıcılık sürecinde kullandığı tekniklerle
bir suçluya öykünse de o, “bir kanun kaçağından
ziyade, entelektüel isyanın tohumlarını eken bir şair”.
Stratejileri ve iç görüsü aktörden müzisyene, yazardan
ressama sanatın tüm dallarında eser verenler için
ilham kaynağı olmaya devam etse de, sözleri yaratıcı
bir yaşam sürme sanatıyla meşgul olmak isteyen tüm
meraklı ruhlar için bir davet. Philippe Petit'nin kitabı
raflarda.
Yazar: Philippe Petit
Yayınevi: Everest Yayınları
245 sayfa
Kadın İsterse
SERGİ
Habitat
İstanbul Modern’in güncel fotoğraf sergisi “Habitat”, yaşam
alanları üzerine farklı bakış açılarını bir araya getiriyor. Her
geçen gün yeniden tanımlanan mekân
kavramının izini süren sergi, İstanbul
Modern Fotoğraf Danışma Kurulu
tarafından seçilmiş 13 sanatçının
üretimlerine ev sahipliği yapıyor. Yaşam
alanı üzerine farklı tahayyülleri bir araya
getiren “Habitat” sergisi, yaşanan mekânı
şekillendirme konusunda söz sahibi eşitler
arasındaki çatışma ve denge arayışları
etrafında şekilleniyor.
Yer:İstanbul Modern Tarih : 22 Mayıs 2016'ya kadar
Ersin Alok - Retrospektif Sergisi
Uluslararası sanat camiasında,
yaşayan en itibarlı fotoğraf üstatlarından
biri kabul edilen Ersin Alok, 55’inci
sanat yılında ilk retrospektif sergisini
sanatseverlerle buluşturuyor. İstanbul
Fotoğraf Müzesi’nde gerçekleşecek
serginin 1967-1985 yılları arasında
çekilmiş 44 çalışmadan oluşan
“Portreler” bölümü çok ilgi çekecek.
Bu bölümde; Cemal Reşit Rey’den
Bedri Rahmi’ye, Münir Özkul’dan
Muvaffak Uyanık’a, Aliye Berger’den Halikarnas Balıkçısı’na
kadar çok özel isimlerin, şimdiye kadar gün yüzüne çıkmamış siyahbeyaz portreleri yer alıyor.
Yer: İstanbul Fotoğraf Müzesi
Tarih: 20 Haziran 2016'ya kadar
Kim Bulduysa Onundur
Stephen King’in merakla beklenen
“Finders Keepers” adlı romanı
“Kim Bulduysa Onundur” adıyla
Altın Kitaplar Yayınevi tarafından
Türkçeye kazandırıldı. Roman raflarda
yerini aldı. Gerilim romanlarının
usta ismi Stephen King, Kim
Bulduysa Onundur ile yazar-okur
ilişkisinin sınırlarını zorlayacak.
Bay Mercedes romanının devamı
niteliğinde olan Kim Bulduysa
Onundur yazarlığın gücüne ve edebiyatın bir hayatı
nasıl değiştirebileceğine dair sarsıcı bir roman olarak
okurlarıyla buluşmayı bekliyor. İnzivaya çekilmiş ünlü
bir yazar; intikam duygusuyla dolu saplantılı ve öfkeli
bir okur; soğukkanlı bir cinayetin ardından yıllarca
gömülü kalmış, içi hazine değerinde onlarca defterle
dolu bir bavul. Hazineyi kim bulacak? Dahası, ona
sahip olmak cehennemin kapılarını açmaksa eğer, bu
ateşte kim yanacak?
Yazar: Stephen King
Çevirmen: Mehmet Gürsel
Yayınevi: Altın Kitaplar
432 sayfa
43
HABERLER
BİZDEN HABERLER
Sofra / Compass Group Türkiye’den
kadın istihdamına destek
Kadın Şefler Akademisi
İŞKUR ve Kağıthane Halk Eğitimi Merkezi ortaklığı ile yürüttüğümüz
Kadın Şefler Akademisi projesiyle özgün ve profesyonel çalışma
prensiplerine göre eğitim almış kadın aşçılar yetiştirilmesini hedefliyoruz.
ofra / Compass Group Türkiye olarak, yiyecek ve
içecek sektöründe tercih edilecek vasıflara sahip,
özgün ve profesyonel çalışma prensiplerine göre
eğitim almış kadın aşçı yardımcıları yetiştirilerek
kadın istihdamının ve kadınların iş gücüne
katılımının artırılması amacıyla Kağıthane Halk
Eğitim Merkezi ve İŞKUR ortaklığı ile gerçekleştirdiğimiz
Kadın Şefler Akademisi’ni hayata geçirmenin gururlu
mutluluğunu yaşıyoruz. Kadın istihdamına önem vererek kadın
çalışan sayımızı son 5 yılda 2 katına çıkardık, yaptığımız bu
44
işbirliği sayesinde 6 aylık kursu başarı ile bitiren kadın aşçı
yardımcılarına da şirketimiz bünyesindeki çeşitli projelerimizde
çalışma imkanı sunacağız.
Profesyonel anlamda eğitim almak isteyen ama daha önce
böyle bir fırsatı yakalayamamış kadınlarımız için programın
büyük bir fırsat olduğunu vurgulayan İnsan Kaynakları Genel
Müdür Yardımcımız Banu Cengiz, kadın aşçı yardımcısı
adaylarının iş hayatına atılma konusunda isabetli ve bilinçli
karar vermeleri için tüm mesleki ve sektörel teknik detayların
da kurs dahilinde katılımcılara aktarıldığını belirtti.
Sayı 21
BAHAR - 2016
SÖYLEŞİ BOSCH
LEZZET ANTİK TAHILLAR
MEKÂN KISS THE FROG
GEZİ İLGİNÇ YAPILAR
SAĞLIK FODMAP DİYETİ
www.sofragrup.com

Benzer belgeler

Sayı 20 - Sofra Grup

Sayı 20 - Sofra Grup 2015 yılında BUİKAD tarafından “ Yılın Kadına En Değer Veren

Detaylı

Sayı 19 - Sofra Grup

Sayı 19 - Sofra Grup Sorumlu Müdür Burcu Güvenç İçerenköy Mahallesi, Yeşilvadi Sokak, No: 3 Kat:11 Ataşehir 34752 İstanbul

Detaylı