Prof. Dr. Recep TINAR Prof. Dr. Şinasi UMUR

Transkript

Prof. Dr. Recep TINAR Prof. Dr. Şinasi UMUR
VETERİNER
PARAZİTOLOJİ
Hayvan Türlerine Göre
Prof. Dr. Recep TINAR
Prof. Dr. úinasi UMUR
GÜNE TIP
KTABEVLER
Veteriner
Parazitoloji
Hayvan Türlerine Göre
GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ
Veteriner
Parazitoloji
Hayvan Türlerine Göre
Prof. Dr. Recep TINAR
Prof. Dr. Şinasi UMUR
GÜNEŞ TIP KİTABEVLERİ
VETERİNER PARAZİTOLOJİ
HAYVAN TÜRLERİNE GÖRE
Copyright © 2015
Bu Kitabın her türlü yayın hakkı Güneş Tıp Kitabevleri Ltd. Şti.’ne aittir. Yazılı olarak izin alınmadan ve kaynak gösterilmeden
kısmen veya tamamen kopya edilemez; fotokopi, teksir, baskı ve diğer yollarla çoğaltılamaz.
ISBN: 978-975-277-562-6
Yayıncı ve Genel Yayın Yönetmeni: Murat Yılmaz
Genel Yayın Yönetmeni Yardımcısı: Polat Yılmaz
Yayın Danışmanı: Ali Aktaş
Dizgi - Düzenleme: Olcay Taşdemir
Kapak Tasarımı: İhsan Ağın
Baskı:
Ayrıntı Basım ve Yayın Matbaacılık Hiz. San. Tic. Ltd. Şti.
İvedik Organize Sanayi Bölgesi 28. Cad. 770 Sok. No: 105-A Ostim/ANKARA
Telefon: (0312) 394 55 90 - 91 - 92 • Faks: (0312) 394 55 94
Sertifika No: 13987
UYARI
Medikal bilgiler sürekli değişmekte ve yenilenmektedir. Standart güvenlik uygulamaları dikkate alınmalı, yeni araştırmalar
ve klinik tecrübeler ışığında tedavilerde ve ilaç uygulamalarındaki değişikliklerin gerekli olabileceği bilinmelidir. Okuyuculara
ilaçlar hakkında üretici firma tarafından sağlanan ilaca ait en son ürün bilgilerini, dozaj ve uygulama şekillerini ve kontrendikasyonları kontrol etmeleri tavsiye edilir. Her hasta için en iyi tedavi şeklini ve en doğru ilaçları ve dozlarını belirlemek uygulamayı
yapan hekimin sorumluluğundadır. Yayıncı ve editörler bu yayından dolayı meydana gelebilecek hastaya ve ekipmanlara
ait herhangi bir zarar veya hasardan sorumlu değildir. Kitabın içindeki bölümlerin bilimsel sorumluluğu ilgili yazarlarına aittir.
Önsöz
Paraziter hastalıklar tüm ülkelerde olduğu gibi
yurdumuzda da hayvan ve insan sağlığını tehdit etmekte, verim düşüklüğü ve ölümlere neden olmaktadır. Bu hastalıklarla mücadelede
başarılı olabilmek için etkenlerin morfolojik ve
biyolojik özellikleri ile patojenitelerinin bilinmesi, teşhis, tedavi ve korunma yöntemlerinin
uygulanması için iyi yetişmiş hekimlere ve bilinçli yetiştiricilere ihtiyaç vardır.
Ülkemizin yer aldığı ılıman ve yağışlı iklim
kuşağı, Asya ve Avrupa arasındaki köprü olma
özelliği ve coğrafik yapısı nedeniyle parazitlerin
gelişip, çoğalması için elverişli koşullara sahiptir.
Hayvancılık sektöründe büyük ekonomik
kayıplara sebep olan, salgın seyreden viral ve
bakteriyel hastalıklar yanında sinsi seyreden
paraziter hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır.
Ekonomik öneme sahip sığır, koyun, keçi, at,
domuz, kanatlı, balık, arı gibi çiftlik hayvanları yanında köpek, kedi ve deney hayvanlarında
parazitlenen Protozoon, Helmint ve Artropod
türleri hayvanlardaki et, süt, yumurta ve yapağı
verimlerinde sebep oldukları kayıplar yanında,
bazıları insanlara da bulaşarak halk sağlığını da
tehdit etmektedir. Zoonoz olarak adlandırdığımız hastalıklardan önemli olanlar arasında;
toxoplasmosis, trypanosomosis, hydatidosis,
taeniosis, cysticercosis, hymenolepiosis, trichi-
nellosis, ascariosis enfeksiyonları ile uyuz, pire
ve kene enfestasyonları dikkati çekmektedir.
Bu kitapta, başta yurdumuzdaki hayvan
türleri arasında yaygın olan Protozoon, Helmint ve Artropod türleri olmak üzere, hayvan
hareketleri ve ithalatı nedeniyle yurdumuza
girebilecek türlerin morfolojileri, gelişmeleri,
epidemiyolojileri, yaygınlıkları, patolojileri,
klinik belirtiler, teşhis, tedavi ve korunma yöntemleri hakkında kısa bilgi verilmiştir.
Kitapta şimdiye dek meslektaşlarımızın
bir bölümü tarafından gerektiği kadar üzerinde durulmayan, yetiştiriciye ekonomik kazanç
sağlayan başta balıkların paraziter hastalıkları
olmak üzere arıların paraziter hastalıkları konularında da oldukça detaylı bilgi verilmiştir.
Öğrenim aşaması ve sonrasında Veteriner
Hekimlerin gereksinim duyacakları bilgileri
içeren bu kitap meslektaşlarımıza önemli katkı
sağlayacak ve faydalı olacaktır.
Prof. Dr. Şinasi UMUR ile birlikte yazdığımız bu eserin Veteriner Hekimlik alanında öğretim ve eğitim veren akademisyenlere, öğrenci
ve hekimlere yararlı olmasını, olası eksik ve hatalarımızın hoş görülmesini dileriz.
Prof. Dr. Recep TINAR
v
Yazarların
Özgeçmişleri
Prof. Dr. Recep TINAR
Sakarya ili Geyve ilçesinde 1942 yılında doğdu. İlk ve orta eğitimini Geyve’de (1949-1957), lise eğitimini Adapazarı Sakarya Lisesinde
(1958-1961) tamamladı. Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nden
1966 yılında mezun oldu. Kısa bir süre Ankara ve Bursa’da Veteriner İl
Müdürlükleri’nde görev aldı, askerlik görevini İstanbul’da yaptı. 1970
Yılında Ankara Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nin Parazitoloji Anabilim Dalına asistan olarak atandı. Doktorasını 1974 yılında tamamladı,
1979 yılında Doçent ünvanını aldı. 1985 Yılında Uludağ (Bursa) Üniversitesi Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalı Profesör kadrosuna atandı, 2006 yılında emekli oldu.
Halen TOPKİM–Topkapı İlaç Premiks Sanayi ve Ticaret A.Ş. Firması Araştırma Grubu’nda görev yapmaktadır.
İdari ve Akademik Faaliyetleri
Ankara ve Uludağ Üniversiteleri Veteriner Fakültelerinde ve U. Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu üyeliği, U. Ü. Veteriner Fakültesinde ikişer dönem Dekan Yardımcılığı, Dekanlık ve bir dönem U. Ü.
Sağlık Bilimleri Enstitüsü Müdürlüğü yaptı.
Araştırmacı ve akademik görevlerle Belçika- Liège Üniversitesi Veteriner Fakültesi ve Almanya- Honnover Veteriner Yüksek Okullarında
bulundu.
Ulusal ve uluslararası dergilerde değişik dillerde yayınlamış 78 orijinal araştırma makalesi, ulusal ve uluslararası bilimsel toplantılarda
sunulmuş elliye yakın kongre tebliği ve kitapçığı mevcut olup bunlara
çok sayıda atıf yapılmıştır. Editör ve yazar olarak görev aldığı 5 kitabı
bulunmakta olup, yönetiminde 8 doktora tezi tamamlanmıştır.
TÜBİTAK, Devlet Planlama Teşkilatı ve Araştırma Fonları tarafından desteklenmiş 10 araştırma projesi bulunmaktadır.
E-mail: [email protected], [email protected]
vii
viii
Veteriner Parazitoloji
Prof. Dr. Şinasi UMUR
Tokat ili Erbaa ilçesinde 1962 yılında doğdu. İlk ve orta öğrenimini aynı yerde (1968-1981) tamamladı. Ankara Üniversitesi Veteriner
Fakültesi’nden 1986 yılında mezun oldu, aynı yıl Kafkas Üniversitesi
Veteriner Fakültesi Parazitoloji Anabilim Dalına Araştırma Görevlisi
olarak atandı. Doktorasını A.Ü. Sağlık Bilimleri Enstitüsü Veteriner Parazitoloji Anabilim Dalında 1991 yılında tamamladı, 1992 yılında Kafkas Üniversitesi’nde Yrd. Doçent, 1995’de Doçent oldu. 2001 yılında Akdeniz Üniversitesi Burdur Veteriner Fakültesi’nde Profesör kadrosuna
atandı, 2004 yılında naklen Ondokuz Mayıs Üniversitesi’ne geçti. Görev
yaptığı Üniversitelerde Dekanlık (OMÜ Vet. Fak. 2007-2010), Dekan
Yardımcılığı (1999-2007), Bölüm Başkanlığı (1999-2007), Senatörlük
(2004-2007), Fakülte Yönetim Kurulu Üyeliği (1997-2010), Sağlık Bilimleri Enstitüsü Yönetim Kurulu Üyeliği (2004-2010) gibi çeşitli akademik ve idari görevler yanında birer dönem Kars ve Burdur Veteriner
Hekimler Odası Başkanlığı yaptı. Halen Ondokuz Mayıs Üniversitesi
Veteriner Fakültesinde öğretim üyesidir.
Yazarın yarısı uluslararası dergilerde olmak üzere yayınlanmış 65
bilimsel makalesi, 55 kongre bildirisi ve üçyüzden fazla atıfı bulunmaktadır. Bunun yanında 10 kitapta bölüm yazarlığı yapmış, TÜBİTAK ve
Üniversite Araştırma Fonları tarafından desteklenen 17 araştırma projesinde görev almış ve 2 doktora tezi yönetmiştir.
E-mail: [email protected], [email protected]
İçindekiler
Önsöz ..................................................................iii
Yazarların Özgeçmişleri.................................... v,vi
İçindekiler ...........................................................vii
Giriş
Parazitler ve Sebep Oldukları Zararlar .......x
Bölüm 1
Parazitlerin Morfolojik Özellikleri ve
Taksonomisi ................................................ 1
Altevren: Protozoa .................................. 1
Altevren: Metazoa .................................. 5
Bölüm 2
Sığırların Paraziter Hastalıkları ................ 25
Sindirim Sistemi Parazitleri ................... 25
Solunum Sistemi Parazitleri ................. 38
Karaciğerde Parazitlenenler ................. 39
Lokomotor Sistem Parazitleri ............... 44
Karın Boşluğu Parazitleri ...................... 46
Kan Dolaşım Sisteminde
Parazitlenenler ............................... 47
Genital Organ Parazitleri ...................... 53
Derialtı Dokusunda Parazitlenenler ...... 54
Deri ve Deri Örtüsünde
Parazitlenenler ............................... 56
Sığırlarda Paraziter Enfeksiyonların
Teşhisi ......................................................... 68
Sığır Parazitlerinin Listesi ........................... 70
Bölüm 3
Koyun ve Keçilerin Paraziter
Hastalıkları ................................................. 73
Sindirim Sistemi Parazitleri ................... 73
Solunum Sistemi Parazitleri ................. 93
Karaciğerde Parazitlenenler ................. 96
Kan Dolaşım Sisteminde
Parazitlenenler ............................. 102
Sinir Sistemi Parazitleri ...................... 105
Lokomotor Sistem Parazitleri ............. 106
Derialtı Dokusunda Parazitlenenler .... 108
Deri ve Deri Örtüsünde
Parazitlenenler ............................. 109
Koyun ve Keçilerde Paraziter
Enfeksiyonların Teşhisi .............................118
Koyun ve Keçi Parazitlerinin Listesi .......... 120
Bölüm 4
Tek Tırnaklıların Paraziter Hastalıkları .. 123
Sindirim Sistemi Parazitleri ................. 123
Solunum Sistemi Parazitleri ............... 130
Karaciğerde Parazitlenenler ............... 130
Kan Dolaşım Sisteminde
Parazitlenenler ............................. 131
Göz ve Sinir Sistemi Parazitleri .......... 133
Reproprodüktif ve Ürogenital
Sistem Parazitleri ......................... 133
Lokomotor Sistem Parazitleri ............. 133
Tegümentlerde Parazitlenenler ........... 134
Deride Parazitlenenler ........................ 135
Tektırnaklılarda Paraziter
Enfeksiyonların Teşhisi ............... 137
Tek Tırnaklı Parazitlerinin Listesi ........ 137
Bölüm 5
Domuzların Paraziter Hastalıkları .......... 141
Sindirim Sistemi Parazitleri ................. 141
Solunum Sistemi Parazitleri ............... 149
Karaciğerde Parazitlenenler ............... 150
Kan Dolaşım Sisteminde
Parazitlenenler ............................. 150
Ürogenital Organlarda
Parazitlenenler ............................. 151
Lokomotor Sistem Parazitleri ............. 152
Derialtı Bağ Dokuda
Parazitlenenler ............................. 154
Deride Parazitlenenler ........................ 154
Domuzlarda Paraziter
Enfeksiyonların teşhisi ................. 156
Domuz Parazitlerinin Listesi ............... 156
Bölüm 6
Köpek ve Kedilerin Paraziter
Hastalıkları ............................................... 159
Sindirim Sistemi Parazitleri ................. 159
Solunum Sistemi Parazitleri ............... 169
Karaciğerde Parazitlenenler ............... 171
Kan Dolaşım Sisteminde
Parazitlenenler ............................. 172
Göz Parazitleri .................................... 175
Ürogenital Organ Parazitleri ............... 175
ix
Deride Parazitlenenler ........................ 176
Deri ve Deri Örtüsünde Parazitlenenler177
Köpek ve Kedilerde Paraziter
Enfeksiyonların Teşhisi ............... 181
Köpek ve Kedi Parazitlerinin
Listesi ........................................... 183
Bölüm 7
Kanatlıların Paraziter Hastalıkları .......... 187
Sindirim Sistemi Parazitleri ................. 187
Solunum Sistemi Parazitleri ............... 200
Karaciğerde Parazitlenenler ............... 201
Kan Dolaşım Sisteminde
Parazitlenenler ............................. 202
Göz Parazitleri .................................... 204
Ürogenital Sistem Parazitleri .............. 204
Kasların Parazitleri ............................. 205
Derialtı Parazitleri ............................... 205
Deri ve Deri Örtüsünde Parazitlenenler205
Kanatlılarda Paraziter
Enfeksiyonların Teşhisi ............... 210
Kanatlı Parazitlerinin Listesi ............... 210
Bölüm 8
Deney Hayvanlarının Paraziter
Hastalıkları ............................................... 217
Tavşanların Parazitleri ........................ 217
İç Parazitler ........................................ 217
Dış Parazitler ...................................... 219
Kobayların Parazitleri ......................... 220
İç Parazitler ........................................ 220
Dış Parazitler ...................................... 222
Rat ve Farelerin Parazitleri ................. 222
İç Parazitler ........................................ 222
Dış Parazitler ...................................... 226
Deney Hayvanlarında Paraziter
Hastalıkların Teşhisi .................... 228
Deney Hayvanları Parazitlerinin
Listesi ........................................... 229
Bölüm 9
Balıkların Paraziter Hastalıkları ............. 233
Protozoon Hastalıkları ........................ 233
Amoebozoa ........................................ 233
Ciliophora ........................................... 239
Apicomplexa ....................................... 248
Microsporidia ...................................... 252
Myxozoa ............................................. 255
Helmint Hastalıkları ............................ 261
Monogenea ........................................ 267
Aspidogastrea .................................... 267
Digenea .............................................. 267
Cestoda .............................................. 277
Nematoda ........................................... 286
Acanthocephala.................................. 297
Artropod Hastalıkları ........................... 301
Isopod Hastalıkları.............................. 301
Annelid Hastalıkları ............................ 313
Mollusca Hastalıkları .......................... 315
Bölüm 10
Arıların Paraziter Hastalıkları ................. 317
Protozoon Hastalıkları ........................ 317
Artropod Hastalıkları ........................... 320
Bölüm 11
Parazitolojik Laboratuar Teşhis
Yöntemleri ............................................... 339
Canlı Hayvanlarda Teşhis
Yöntemleri .................................... 339
Helmintik Hastalıkların Teşhis
Yöntemleri .................................... 339
Postmortem Teşhis (Otopsi–Nekropsi)
Yöntemleri .................................... 346
Protozoer Hastalıkların Teşhisi ........... 350
Ektoparaziter Hastalıkların
Teşhisi .......................................... 351
Kaynaklar......................................................... 357
İndeks .............................................................. 363
BÖLÜM
1
Parazitlerin Morfolojik
Özellikleri ve
Taksonomisi
Parazitler ortak veya benzer morfolojik ve biyolojik özellikleri, gelişim çemberleri ve DNA
analizlerine göre sınıflandırılırlar.
Taksonomide ana sınıflandırma birimleri
(takson) yukardan aşağıya; Evren: alem (Kingdom, Regnum), Kök; şube, bölüm (Phylum,
Divisio), Sınıf (Classis), Takım, dizi (Ordo),
Aile (Familia), Oymak (Tribe), Cins (Genus),
Tür (Species), Varyete (Varietas) olarak sıralanır. Bu taksonlar arasında üst ve alt ara taksonlar yer alır. Taksonu ifade eden Latince kelimenin başına “super” eklenerek üsttaksonlar
(superphylum, superfamilia), kelimenin başına
“sub” eklenerek alt taksonlar (subordo, subfamily) elde edilir. Ayrıca daha küçük taksonları
ifade etmek için kelimenin başına “infra” eklenerek (infrakingdom, infraclass) ara taksonlar
yapılmaktadır.
Örneğin, Haemonchus contortus türünün sınıflandırılması:
Kingdom (ülke; evren) Animalia
Phylum (kök; kol)
Nemathelminthes
Class (sınıf)
Nematoda
Order (takım; dizi)
Strongylida
Suborder (takımaltı)
Strongylina
Superfamily (üstaile)
Trichostrongyloidea
Family (aile)
Trichostrongylidae
Subfamily (altaile)
Haemonchinae
Genus (cins; soy)
Haemonchus
Species (tür)
contortus
Evren: ANùMALùA
Altevren: PROTOZOA
Protozoa grubu diğer parazit gruplarına göre
daha basit fakat beslenme, üreme, hareket gibi
tüm yaşam faaliyetlerini yerine getirebilen tek
hücreli ökaryotik (eukaryotic) mikroorganizmalardır. Parazit olan türler 0.5-20 μm boyutundadır.
Morfolojik Yapıları
Morfolojik yapıları çok farklılık göstermekle
birlikte diğer ökaryotik hücrelere benzer. Hücre içyapılarında endoplasmik retikulum (reticulum), mitokondria (mitochondria), golgi
cisimciği, lizozom (lysosome), vakuoller; dış
yapılarında hareket sağlayan kamçı (flagel),
kirpik/silium (cilia) gibi organeller bulunur.
Bazı protozoonlarda, bir tür ağız gibi, sitostom (cytostom) bulunur, bazı protozoonlar
sitoplazmanın uzaması ile şekillenen psödopodların (pseudopodia) besin maddelerini kuşatıp fagosite etmeleri ile bazıları ise difüzyon/
ozmoz yoluyla besinlerini alırlar.
Sindirim, flagellatalarda lizozomlarda, ciliatalarda besin vakuollerinde olur, metabolik
artıklar hücre zarından difüzyon ile atılır.
Protozoonlarda hareket flageller, siliumlar
veya pseudopodlarla olur.
Bazı protozoonların enfektif formları arakonak ve sonkonaklar tarafından besin veya
kan yoluyla alınan ookist ve bunlardan serbest
kalan sporozoit ve/veya trofozoit dönemleridir.
Kamçılılardan örnek olarak Trypanosoma’nın morfolojisi: Trypanosoma’nın morfolojik yapısı şekil 1 de gösterilmiş olup, vücudu
ince uzun olup lanset şeklindedir. Arkada kinetoplast ve onun hemen yakınında, birisinden
kamçı çıkan bazal cisimcikler bulunur. Protozoonun hareketini sağlayan kamçı vücut yüzeyine temas edip dalgalı zar oluşturarak öne
doğru seyreder ve önde serbest kalır. Vücudu
oluşturan diğer organeller; hücre zarı, mikrotü-
1
2
Veteriner Parazitoloji
úekil 3: Entamoeba histolitica (laboratorium-analisysrafsan.blogspot.com).
büller, çekirdek, lizozom, endoplazma, endoplazmik retikulum ve golgi aygıtıdır.
Kirpiklilere örnek olarak Balantidium’un
morfolojisi: Vücut yuvarlak-oval olup hücre
zarı protozoona hareketini sağlayan kirpiklerle
(cilia) kaplıdır. Sitoplazmik faaliyetleri sağlayan makronükleus ve üremeden sorumlu mikronükleus olmak üzere 2 çekirdek, kontraktil
vakuoller, besin vakuolleri, sitostom (ağız), sitofarenks gibi organellere sahiptir (Şekil 2).
Pseudopodalara örnek olarak Entamoeba’nın morfolojisi: Trofozoit formunda hücre
zarı çok ince olup, vücudun belirli bir şekli
yoktur, endoplazma bir yöne akar ve ektoplasma uzayarak yalancı ayak (pseudopoda) oluşur.
Endoplazmada çekirdek, vakuoller ve granüller
bulunur (şekil 3). İkiye bölünerek çoğalırlar.
Üreme: Protozoonlar, ikiye veya çoğa bölünerek aseksüel (eşeysiz) şekilde veya bunları takip eden seksüel (eşeyli) singami şeklinde olur.
Bölünerek çoğalma; ikiye (tomurcuklanma) veya çoğa bölünme (schizogony =merogony, şizogoni=merogoni) şeklinde olur. İkiye
bölünmede önce çekirdek, sonra sitoplazma
bölünür. Çoğa bölünmede ise ikiye bölünme
tamamlanmadan kız hücreler tekrar, tekrar bölünür veya çekirdek aynı anda çoğa bölünür ve
buna sitoplazma iştirak eder, böylece aynı anda
çok sayıda kız hücre oluşur.
Gelişme: Protozoonların gelişmeleri çok
farklılık göstermekte olup, arakonak kullanarak endirekt ve arakonak kullanmaksızın direkt
olarak gelişirler.
Ciliataların kistik fomları konaklar tarafından ağız yoluyla alınır, bağırsaklarda kistten
kurtulur, serbest kalan parazit bölünerek çoğalır, son bağırsağa gelenler kistlenir ve dışkı ile
atılırlar. Eimeridae türlerinin gelişmeleri direkt
olup, dış ortamda sporlanmış ookistleri alan
hayvanların bağırsaklarında serbest kalan spo-
úekil 2: CiliatanÕn yapÕsÕ. A) Vejetatif ve B) Kist formu
(aparasiteworld.blogspot.com/2010/01/balantidi...)
úekil 4: Eimeria’larÕn geliúim siklusu (en.wikipedia.org).
úekil 1: FlagellatanÕn yapÕsÕ (www.pathobio.sdu.edu.
cn/.../ch077.htm)
BÖLÜM
2
SÕ÷ÕrlarÕn Paraziter
HastalÕklarÕ
Son yıllarda ülkemizde sığır sayısında azalma
olmakla birlikte yüksek verimli ırkların yetiştirildiği tesisler kurulmakta ve bunların sayıları
her geçen gün artmaktadır.
İnsan beslenmesinde sığır etininin tercih
edilmesi ile bu hayvan türünün yetiştiriciliğinin ve hastalıklarıyla mücadelesinin önemini
artırmaktadır. Sığırlarda büyük boyutlarda
ekonomik kayıplara neden olan viral ve bakteriyel hastalık etkenlerinin yanında en az onlar
kadar önemli olan parazitler hayvanların iç
organlarında, kanında, deri ve deri örtüsünde
yerleşerek hastalanmalarına, hücre, doku ve
organlarında tahribat yaparak et, süt ve döl verimi kayıplarına, açtıkları deliklerle deri kalitesinin bozulmasına sebep olarak ve hayvanların
ölümüne yol açarak büyük zararlar meydana
getirmektedirler.
Hayvanların iç organ ve dokuları ile deri
örtüsünde yerleşen çok sayıda parazit bulunmaktadır.
Bu bölümde sığırlarda önemli ve yaygın
olan protozoon, helmint, artropodlar ve neden
oldukları hastalıkların patojenezi, klinik belirtileri, epidemiyolojileri, teşhis, tedavi ve koruma yöntemleri hakkında kısa bilgiler verilmiş,
görsel olarak resimlerle desteklenmiştir.
ùÇ PARAZùTLER
Sindirim Sistemi Parazitleri
Özofagusta Parazitlenenler
Helmintler
Nematodlar
Tür: Gongylonema pulchrum
Özofagus mukozası ve submukozada zig-zag
yaparak yerleşen (şekil 18A), erkekleri 3-6, di-
úekil 18: A) Özofagusta G.pulchrum ve B) ön tarafÕ C)
diúi arka sonu. (A.www.cvm.okstate.edu/.../ Images/
Img0044d. jpg; B. ve C .orijinal).
şileri 8-14.5 cm uzunlukta, taze iken kırmızıpembe olan, ince iplik şeklinde nematoddur.
Servikal bölgedeki kütiküler levhalar çift taraflıdır, dişilerin arka kısmı incelerek sonlanır
(şekil 18 B ve C). Yumurtaları 50-70 X 25-37
μm boyutlarındadır.
Sığırlardan başka insan dahil, koyun, keçi
ve diğer hayvanlarda parazitlenir.
Gelişmelerinde arakonak olarak koprofaj
ve hamam böceklerini kullanırlar (şekil 19).
Koprofaj böcekler yumurtaları ağız yoluyla alır,
larvalar yumurtadan çıkarak gelişimini sürdürür, 4 haftada sonkonaklar için enfektif safhaya
ulaşır. Son konaklar bu arakonakları yiyerek
enfekte olurlar.
Patojenitesi zayıf olup mukozada hafif şişkinlik yapar, sayıları fazla olduğunda yutkunma zorluğuna sebep olurlar. Klinik belirti görülmez.
Teşhis, otopsi sonrası özofagus mukozasındaki beyaz veya kırmızı renkteki zig zag yapan
parazitlerin görülmesi ile mümkün olur.
Artropodlar
Tür: Hypoderma lineatum
Erişkinleri sinek olan bu parazitin birinci dönem larvaları sığırların vücutlarında göç geçi-
25
26
Veteriner Parazitoloji
rerek özofagusa uğrar, bir süre bu organda kaldıktan sonra spinal kanala geçer, ikinci-üçüncü
dönem larvalar deri altına yerleşir, daha sonra
toprağa düşer ve sinek olur.
Özofagusta şişlikler oluşturarak yutkunma
zorluklarına sebep olur.
Rumen ve Retikulumda Parazitlenenler
Protozoonlar
Tür: Monocercomonas ruminatium
Oval olan trophozoitleri 3-8x3-7 μm’dir, ön
taraflarından 4 kamçı çıkar. Dünyada yaygındır. İkiye bölünerek çoğalırlar, kistlenmezler.
Hayvanlar dışkıda bulunan trofozoitleri alarak
enfekte olurlar.
Tür: Entamoeba bovis
Trophozoitleri 5-20 μm, kistleri 4-14 μm dir,
patojen olmayıp dünyada yaygındır.
Helmintler
Tür: Gongylonema verrucosum
Rumen, retikulum ve omazum mukozası altında parazitlenirler. Morfolojik olarak G.
pulchrum’a benzer, ancak servikaldeki kütiküler levhalar tek taraflıdır. Erkekleri 3-4, dişileri
7-9.5 cm uzunluktadır. Şişlik oluşturarak sindirimi olumsuz olarak etkiler.
Gelişimi, patogenezi ve diğer özellikler
G.pulchrum’da açıklandığı gibidir.
Tür: Paramphistomum cervi
Paramphistomiosis başta Paramphistomum
cervi türü olmak üzere çok sayıda tür tarafından meydana getirilir. Parazitlerin olgunları
ruminantların rumen ve retikulumlarında,
gençleri ise duodenum ve abomazumlarında
yaşar. Arka çekmenleri ile rumen papilleri arasında mukozaya tutunurlar. P.cervi, 6-12 mm
uzunluğunda, 2-4 mm çapında olup ön tarafı
arka tarafına göre daha dar konik ve tıknaz bir
şekildedir. Rumende villiler arasında nar tanesi
şekilde görülürler (şekil 20).
úekil 19: Arakonak Blatella spp. (zoology.fns.uniba.sk)
úekil 20: Rumende ve petride P.cervi’ler (Orijinal).
Arakonakları Planorbidae, Lymneidae, Melaniidae ailelerinde yer alan su sümüklüleri
olup, yurdumuzdaki yaygın arakonağı Planorbis planorbis’dir (şekil 21).
Gelişmesi: Hayvanların dışkısı ile atılan yumurtalarda 22-28 ºC sıcaklıkta ve sulu ortamda
12-15 günde mirasidyum gelişir ve yumurtayı
terk ederek arakonak sümüklülere girerler. Sümüklülerde sporocyst (sporokist), redia (redi),
cercaria (serker) safhalarını geçirdikten sonra
sulu ortamlarda sümüklüyü terk eder, otlara
yapışarak kistlenir ve metacercaria (metaserker) olurlar. Hayvanlar otlarla birlikte metaserkerleri alarak enfekte olurlar. Abomasum ve
duodenum mukozasında yerleşip gelişimlerini
tamamladıktan sonra rumen ve retikuluma dönüp ergin olurlar.
Patojenite ve Klinik Belirtiler: Duodenum
ve abomazum mukozasında yerleşen gençleri,
rumen ve retikulumda yerleşen olgunlarına
göre daha patojendir. Parazitlerin duodenum
ve abomazumda bulundukları dönemde klinik belirtiler enfeksiyonun onuncu gününden
itibaren görülmeye başlar. Hastalığın akut
şekillendiği hayvanlarda iştahsızlık, düşkünlük, sulu–mukuslu-yeşilimtrak kahve renkli,
pis kokulu ishal dikkati çeker. Hayvanlar aşırı
derecede su kaybederler ve bu nedenle bol su
içme ihtiyacı duyarlar. Parazitlerin rumen ve
úekil 21: P.planorbis. (manandmollusc.net).
BÖLÜM
3
Koyun ve Keçilerin
Paraziter HastalÕklarÕ
Son yıllarda ülkemizde koyun ve keçi sayısında
önemli düzeyde azalma olmakla birlikte özellikle meraların zayıf olduğu otlaklarda koyun
yetiştiriciliği hala önemini korumaktadır.
Koyun ve keçiler, sığırlar tarafından değerlendirilemeyen zayıf meralar ile kıraç ve dağlık
arazilerdeki kısa otları, hasat yapılmış tarlalardaki ürün artıklarını değerlendirerek bunları
verime dönüştürürler, böylece yemleme giderleri yüksek oranda azalır.
Koyun, gerek etinin ve sütünün lezzetli olması, gerekse yapağısının halı, kilim ve diğer
yünlü dokuma sanayinde kullanılması nedeni
ile halkımızın vazgeçemeyeceği hayvan türüdür. Ayrıca, değerli olan derilerinin giysi, ayakkabı, çanta ve benzeri ürünlerin üretilmesi için
yeterli ham madde üretmek, fabrika, atölye ve
imalathanelerde istihdam sağlamak amacıyla
diğer ülkelerde olduğu gibi koyun ve keçi yetiştiriciliğine önem vermek zorunluluğu vardır.
Koyun ve keçi sütünden yapılan yoğurt
ve peynirin halkımızın damak tadına uygun
olması vazgeçilmezliğin bir başka nedenidir.
Keçi sütü, besin değeri ve lezzeti açısından bebek beslenmesi, dondurma ve peynir sanayinin
tercihleri arasındadır. Bu nedenle bu iki türün
yetiştiriciliği diğer ülkelerde olduğu gibi ülkemizde de tekrar önem kazanmaktadır. Bu gereksinimden hareketle bilinçli yetiştiricilerimiz
süt verimi yüksek ivesi koyunu ve saanen keçisi
yetiştiriciliğine önem vermekte, sütlerini daha
yüksek fiyatla değerlendirmektedirler.
Fazla bir yatırım gerektirmemesi, dışa bağımlılığının yok denecek kadar az olması, kısa
sürede üretime dönmesi, gerek kendisinin gerekse ürünlerinin kolayca pazarlanabilmesi
nedenleriyle koyun ve keçi yetiştiriciliği kırsal
kesim kalkınma projelerinde aile işletmeciliğine çok uygundur.
Diğer hayvan türlerinde olduğu gibi koyun
ve keçilerde parazitlenen canlılar, onların yediklerine ortak olarak hücre, doku ve organlarında tahribat yaparak et, süt, yapağı, kıl ve döl
verimlerinin azalmasına sebep olarak, açtıkları
deliklerle deri kalitesinin bozulmasına ve hayvanların ölümüne yol açarak büyük zararlar
meydana getirmektedirler.
Hayvanların iç organ ve dokuları ile deri
örtüsünde yerleşen çok sayıda parazit bulunmaktadır. Bu bölümde koyun ve keçilerde
önemli ve yaygın olan bazı parazit türlerinin
zararları, gelişmeleri, epidemiyolojileri, teşhis
ve tedavileri hakkında kısa bilgiler verilmiş,
görsel olarak resimlerle desteklenmiştir.
ùÇ PARAZùTLER
Sindirim Sistemi Parazitleri
Özofagusta Parazitlenenler
Helmintler
Tür: Gongylonema pulchrum
Koyun, keçi ve sığırlarda yaygın olan bu nematod yemek borusu ve midede mukoza altında
spiral şekilde kıvrılmış olarak parazitlenir. İpliksi beyaz veya kırmızı renkte olup, erkekleri
5 cm, dişileri 14 cm civarı uzunluktadır. Ön
tarafında kütiküler levhacıklar bulunur (şekil
90). Gelişmelerinde dışkı ile atılan yumurtaları
yiyen koprofaj böcekler ve hamam böcekleri (Aphodius, Onthophagus, Blaps, Caccobius)
arakonaklık yapar. Yumurtadan çıkan larvalar
4 haftada enfektif olur, enfekte böcekleri yiyen
son konaklarda 8 hafta kadar bir süreç içinde
erişkin olurlar.
Yoğun enfeksiyonlar yemek borusu yangısına ve şişliğe sebep olur. Hayvanlarda yutkunma zorluğu ve ağrılı yutkunma dikkati çeker.
73
74
Veteriner Parazitoloji
úekil 91: (A) Rumen papilleri arasÕnda ve (B) Serbest P.
cervi ile (C) YumurtasÕ (Orijinal).
úekil 90: G.pulchrum’un (A) Özofagus mukozasÕ altÕnda
görünümü, (B) Ön uç, (C) Erkek arka uç (Orijinal).
Teşhis, nekropside özofagus mukozasında
zig-zag olarak yerleşmiş parazitin görülmesi ile
mümkün olur.
Rumen ve Retikulumda Parazitlenenler
Helmintler
Tür: Gongylonema verrucosum
Rumen, retikulum ve omazum mukozası altında spiral bir şekilde yerleşirler. Taze iken kırmızımtrak renkte, ipliksi nematodlar olup, erkekleri 3.5-4.0 cm, dişileri 7.0-9.5 cm uzunluktadır, öndeki kütiküler levhalar tek taraftadır.
Gelişimi G.pulchrum’a benzer.
Genelde patojen değildir, enfeksiyon belirtisiz seyreder.
Teşhis, nekropsi sonrası rumen, retikulum
ve abomasum mukozasının incelenmesinde
zig-zag yapmış parazitin görülmesi ile mümkün olur.
Tür: Gongylonema monnigi
G. verrucosuma benzer ancak servikal kanatları
festonsuzdur. Erkekler 4 cm, dişiler 11 cm civarı uzunluktadır.
Tür: Paramphistomum cervi
Parazitlerin olgunları ruminantların rumen ve
retikulumlarında, gençleri ise duodenum ve
abomazumlarında yaşar (şekil 91 A). Arka çekmenleri ile rumen papilleri arasında mukozaya
tutunurlar.
Morfoloji: Bu trematodun vücudu konik
veya armut şeklinde olup, 5-15 mm uzunluğunda, 2-4 mm çapındadır, ön tarafı arka tarafına göre daha dardır (şekil 91 B), yumurtaları
oval olup, 130-180 x 70-100 μm boyutlarında
ve açık gri renktedir (şekil 91C). Çekmenler ön
ve arka uçlarda yer alır. Arka çekmen öndeki
ağız çekmeninden daha büyüktür.
Paramphistomiosis halkımızın Kızılkurt
olarak bildiği, işkembede yerleşen Paramphistomum, Ceylonocotyle ve Cotylophoron cinslerinde yer alan çok sayıda tür tarafından meydana getirilir.
Gelişme: Arakonakları su sümüklüleri olup,
yurdumuzdaki yaygın arakonağı Planorbis
planorbis’dir.
Hayvanların dışkısı ile atılan yumurtalarda
gelişen mirasidyumlar arakonak su sümüklüsüne girer, bunda sporokist, redi ve serker safhalarını geçirdikten sonra serkerler sümüklüyü
terk ederek otlara yapışıp metaserker haline
geçer. Koyunlar otlarla birlikte metaserkerleri alarak enfekte olurlar. Duodenumda açılan
metaserkerden kurtulan gençler mukozaya
yerleşir 1.5-2 ay kadar burada kaldıktan sonra rumen ve retikuluma geçerek olgunlaşırlar.
Prepatent süre 7-10 haftadır.
Patojenite: Duodenum ve abomazum mukozasında yerleşen gençleri rumen ve retikulumda yerleşen olgunlarına göre daha patojendir. Duodenum ve abomazum mukozasına
gömülü parazitler ciddi erozyonlara neden
olurlar, ödem, kanama, ülserasyon ile karakterize enterit, anemi, hipoalbünemi, hipoproteinemi ve genel eozinofili görülür. Rumen ve retikulum döneminde parazitin patojenitesi daha
düşüktür. Mukozaya yapışan parazitler müköz
salgı artışına, ödeme sebep olur, mukozada delikler açar ve erozyon şekillenir.
Klinik Belirtiler: Parazitlerin duodenum
ve abomazumda bulundukları erken dönemde klinik belirtiler enfeksiyonun onuncu gü-
BÖLÜM
4
Tek TÕrnaklÕlarÕn
Paraziter HastalÕklarÕ
ùÇ PARAZùTLER
Sindirim Sistemi Parazitleri
Midede Parazitlenenler
Tür: Habronema microstoma
Morfoloji ve gelişmeleri Habronema muscae’ya
benzer.
Helmintler
Nematodlar
Tür: Habronema muscae
Mide mukozasında yerleşen, erkekleri 8-14
mm, dişileri 13-22 mm uzunlukta olan sarımsı
portakal renkte nematodlardır.
Gelişmesi: Gelişmesinde Musca, Stomoxys
ve Haematobia cinsi sinekler rol oynar. Dışkı
ile L1’leri taşıyan yumurtalar veya birinci dönem larvalar atılır. Arakonakların larvaları tarafından alınan L1’ler sinekler olgunlaştığında
L3 olur ve sinekler tarafından hayvanların ağız
civarına bırakılırlar. Yalanmaları sırasında atlar
tarafından yutulan L3’ler mide mukozasında
gelişmelerini tamamlayarak 2 ay içinde olgunlaşırlar. Sineklerin aktif olduğu yaz mevsiminde görülür ve hayvanlarda kataral gastritise ve
müköz salgı artışına neden olur.
Yaraların etrafına bırakılan L3’ler gelişimlerini tamamlayamaz, deri habronemosisine sebep olurlar. Deriyi irrite eden larvalar yaz boyu
iyileşmeyen yaraların oluşmasına neden olur.
Tür: Drachia megastoma
(Habronema megastoma)
Morfoloji ve gelişmeleri önceki türlere benzer.
Midede tümör benzeri fibröz nodüller oluşturur, sindirimi olumsuz etkilerler, pyloris bölgesinde bulunduklarında tıkanmaya neden
olurlar.
Mide habronemosisin teşhisi güç olup,
dışkıda dar ve uzun yumurtaların (şekil 155)
görülmesi her zaman kolay olmaz.
Deri habronemosisinde kırmızımtırak nodüller ve iyileşmeyen yaralar (şekil 156) dikkati
çeker. Bunlara yaz yaraları da denir.
Tedavi: Deri ve mide habronemosisin tedavisi tablo 19’da verilmiştir.
úekil 155: Habronema sp. yumurtasÕ (http://quizlet.com).
úekil 156: Deri habronemosisi (www.ace-egypt.org.uk).
Tür: Trichostrongylus axei
Çok sayıda hayvan türünün mide mukozasında parazitlenen bu tür kıl kadar ince olup, erkekleri 3-6 mm, dişileri 4-8 mm uzunluktadır.
Mide mukozasında hiperemi, kataral veya lenfositik yangı, epitelde kayıplar ve bazen nekrozlara sebep olur.
123
124
Veteriner Parazitoloji
Tablo 19
Etken Madde
øvermectin
Moxidectin
Albendazole
Oxfendazole
Oxibendazole
Habronemosisin Tedavisi
Doz
0.2-0.3 mg/kg
0.4 mg/kg
Enfeksiyon
Tipi
Deri ve mide
Deri ve mide
10 mg/kg
Mide
Etken Madde
Thiabendazole
Fenbendazole
Metrifonate
Teşhisi kolay olup dışkının yüzdürme yöntemi ile muayenesinde yumurtalar aranır.
Tedavisinde, benzimidazolleri içeren preparatlar, makrosiklik laktonlar ve diğer nematosit antihelmintikler uygulanır (Tablo 20).
Artropodlar (Larval)
Tür: Gasterophilus Türleri
Larvaları, at ve diğer tek tırnaklıların zorunlu
parazitleridir. Olgunları (sinekler), koyu renkte
ve 10-15 mm (şekil 157) boyutundadır. Larvaları kırmızımtrak-portakal renkte, silindirik
olup 16-20 mm büyüklüktedir (şekil 158).
Gelişmeleri: Yaz aylarında, sineklerin atların ağız ve burun civarındaki kılları üzerine
bıraktıkları yumurtalardan çıkan L1’ler deriye
veya ağız mukozasına girer, gelişerek L2 olurlar. İkinci dönem larvalar, mide, duodenum ve
rektuma giderek buralara yerleşir, gelişerek L3
olurlar. Larvaların her segmentinde birkaç sıra
diken bulunur, konakta kalma süreleri 10-12
ay kadardır. Yaz aylarında toprağa düşen L3’ler
pupa dönemine girer, bunlardan 3-5 hafta içinde sinekler çıkarak uçuşmaya başlar. Olgun sinekler beslenemezler, yaşam süreleri 1- 3 hafta
kadardır. Sıcak bölgelerde yılda sadece bir jenerasyon geçirirler.
úekil 157: Gasterophilus sine÷i (www.latvijasdaba.lv).
Doz
50-75 mg/kg
30-60 mg/kg
%10’luk solüsyon,
Enfeksiyon
Tipi
Mide
Mide
Deri
Patojenite ve Klinik Belirtiler: Ağız boşluğundaki larvalar, dilde ülserasyona, stomatitise
ve çiğneme zorluğuna neden olur.
Midedeki larvalar ağızdaki dikenleri ile
mide mukozasına yapışarak yangıya ve ülserasyona sebep olur. Genelde grup olarak yapışan
larvalar besinlerin bağırsaklara geçişini engeller ve sindirim bozukluklarına neden olur.
Olgun dişi sinekler, yumurtalarını bırakmak için hayvanların etrafında uçuşurken onları huzursuz eder, panik yaratır, kaçışmalarına
neden olur, yem yemelerini engeller.
Gasterophilus cinsinde yer alan türler morfoloji, biyoloji, patojenite ve klinik açılardan
birbirine benzer. Diğer Gasterophilus türleri G.
haemorrhoidalis, G. intestinalis, G. inermis, G.
nasalis, G. nigricornis ve G. pecorum’dur.
Tedavi: Gasterophilosisin tedavisinde oral
yolla ivermectin (0.2 mg/kg, ağız), moxidectin
(0.4 mg/kg, ağız), triclorfon (40 mg/kg, yem
içinde) kullanılır.
ønce Ba÷Õrsakta Parazitlenenler
Helmintler
Nematodlar
Tür: Parascaris equorum
Solucan olarak da adlandırılan büyük ve kalın
nematolar olup, erkekleri 15-25 cm, dişileri 40
úekil 158: Gasterophilus larvalarÕ (Orijinal).
BÖLÜM
5
DomuzlarÕn Paraziter
HastalÕklarÕ
ùÇ PARAZùTLER
Sindirim Sistemi Parazitleri
Yemek Borusu ve Midede Parazitlenenler
Helmintler
Nematodlar
Tür: Gongylonema pulchrum
Bu nematod yemek borusu ve mide mukozası
altında spiral şekilde kıvrılmış olarak parazitlenir. İpliksi beyaz veya kırmızı renkte olup, erkekleri 5 cm, dişileri 14 cm civarı uzunluktadır.
Ön tarafında kütiküler levhacıklar bulunur (şekil 186). Gelişmelerinde arakonak olarak dışkı
böceklerini kullanırlar. Gelişmelerini 8 haftada
tamamlarlar.
Yoğun enfeksiyonlar yemek borusu yangısına ve şişliğe sebep olur. Hayvanlarda yutkunma zorluğu ve ağrılı yutkunma dikkati çeker.
Tür: Hyostrongylus rubidus
Mide mukozasında parazitlenen, taze iken kırmızı renkli, erkekleri 5-7 mm, dişileri 6-10 mm
uzunlukta, ince yapılı, vücudu enine çizgili bir
nematoddur (şekil 187).
Erkeklerde bursa kopulatriks iyi gelişmiştir,
dorsal lop küçüktür. Telamon iyi gelişmiş olup
spiküller kısadır. Dişilerde vulva vücudun arka
1/3’ünde yer alır, yumurtaları 71-78 x 35-42
μm boyutlarında olup Oesophagostomum yumurtalarına benzer.
Gelişme: Gelişmesi Ostertagia’lara benzer,
hayvanlar enfektif L3’leri alarak enfekte olur,
úekil 186: G. pulchrum ön uç (Orijinal).
úekil 187: Midede H. rubidus (studyblue.com).
prepatent süre 3 hafta kadardır, genellikle yaşlı hayvanlarda ve tekrarlanan enfeksiyonlarda
veya mevsimsel değişikliklerde L4’ler hipobiyoza girer.
Epidemiyolojisinde, rezervuar yaşlı hayvanlar, meraların enfeksiyonu, kuraklık ve
düşük ısıya larvaların hassasiyeti, hipobiyotik
larvalar önemli rol oynar.
Patojenite: L3’lerin mide bezlerini delip
paryetal hücrelere yerleşmesi ile mukozal yüzde nodüller oluşur. Yoğun enfeksiyonlarda pH
yükselir, müköz salgı artar, kataral gastrit, ülser ve nodüllerin kanaması şekillenir. Lenfosit,
plazma hücreleri ve eozinofillerin sızması ile
lamina propriada ödem oluşur.
Zayıf enfeksiyonlarda klinik belirti görülmez, yoğun enfeksiyonlarda iştahsızlık, kusma,
anemi, ishal, kondüsyon düşüklüğü, kilo kaybı
dikkati çeker.
Teşhis: Teşhiste klinik belirtiler yardımcı
olur ise de dışkı muayenesinde yumurtaların,
nekropside kırmızı renkte küçük trichostrongylid nematodların görülmesi esastır.
Tedavi: Tedavide, benzimidazoller ve macrocyclic lactonlar kullanılır.
Koruma: Hayvanları enfeksiyondan korumak amacı ile mera rotasyonu, ekim ayı sonrası
3-4 hafta ara ile yapılacak tedavi ile hayvanlar-
141
142
Veteriner Parazitoloji
Teşhis, dışkı muayenesinde yumurtaların
görülmesi ile mümkün olur.
Bu cinste yer alan diğer tür Ascarops
dentata’dır.
úekil 188: O. tricuspis (http://instruction.cvhs.okstate.
edu...).
da kalmış olan parazitler temizlenir. Ayrıca bu
tedaviler sonrası meraya atılan yumurtaların
soğuk iklim koşulları nedeniyle gelişemeyecek
olması proflakside önem kazanır.
Tür: Ollulanus tricuspis
Daha çok kedilerde bulunan bu nematodlar
çok küçük olup, erkekleri 0.7-0.8 mm, dişileri
0.8-1.0 mm uzunluktadır. Ön tarafları incedir,
Bursa copulatrix iyi gelişmiştir, spiküller kalın
olup son tarafları ikiye ayrılmıştır (şekil 188).
Dişilerin arka ucu 3 veya 4 çentiklidir, vulva
vücudun arka yarısındadır.
Gelişmeleri direkt olup dişiler vivipardır,
L3’leri doğurur, bunlar mide mukozasında gelişerek 4-5 haftada olgunlaşırlar. Hayvanlarda
otoenfeksiyon şekillenebilir.
Kronik gastritise neden olan bu parazit midede mukus artışı, mukozal lenfoid hiperplazi
oluşturur, hayvanlarda klinik olarak kusma ve
zayıflama görülür.
Teşhis, dışkı ve kusmukta larvaların veya
nekropside olgunların görülmesi ile mümkün
olur.
Tedavide benzimidazoller ve ivermectin
etkilidir.
Tür: Ascarops strongylina
Küçük ve ince yapıda olan bu nematodun erkekleri 15 mm, kırmızı renkteki dişileri ise 22
mm boyundadır. Midede mukus tabakası altında yaşarlar. Servikal kanat vücudun sadece
sol tarafında yer alır. Yumurtaları 34-49 x 20
μm boyutlarındadır. Gelişmelerinde koprofaj
böcekler (Onthophagus, Gymnopleurus, Aphodius) arakonaktır.
Enfeksiyon genelde belirtisiz seyreder,
gençlerde kataral gastrit şekillenir. Mukoza kızarık ve ödemlidir.
Tür: Gnathostoma hispidium
Erkekleri 1.5-2.5 cm, dişileri 2.0-4.5 cm uzunluktadır, midedeki nodüllerde bulunur. Sol spikül sağdakinden uzundur. Yumurtaları 72-74 x
39-42 μm boyutlarındadır, kutupların birinde
ince bir kapak bulunur.
Gelişmelerinde su pireleri (Cyclops) arakonaktır. Dışkıdaki yumurtalarda L2’ler gelişir ve
yumurtayı terk eder, Cyclops’lar tarafından alınan L2’ler gelişerek 10 günde enfektif L3 olurlar.
Domuzlar enfekte Cyclops’ları yiyerek paraziti
alırlar.
Patojenite: Enfekte hayvanların midelerinde fibrözleşmeler, ülserler ve nekrozlaşma görülür. Genç formları mideden karaciğer ve karındaki diğer organlarda göç geçirir ve organların parankimlerinde nekrozlara neden olurlar.
Genellikle klinik belirti görülmez, yoğun
enfeksiyonlarda gastrit, iştahsızlık ve kilo kaybı
dikkati çeker.
Teşhis, dışkıda yumurtaların görülmesi ile
olur.
Bu cinste yer alan diğer tür Gnathostoma
doloresi’dir.
Tür: Physocephalus sexalatus
Domuzların mide cidarında mukus tabakası altında parazitlenen, ince ve zarif yapılı bu
nematodun erkekleri 10-12 mm, dişileri ise 22
mm’ye kadar uzun olabilir. Servikal papiller
asimetriktir (şekil 189). Yumurtaları kalın kabuklu ve embriyonludur. Gelişmelerinde koprofaj böcekleri arakonak olarak kullanırlar.
Önemli bir patojeniteye sahip olmayıp,
genç domuzlarda kataral gastritise neden olabilir. Mukoza bazen kırmızımtrak, ödemli ve
mukus ile kaplanmıştır. Yoğun enfekte hayvanlarda yumuşak dışkılama ve iştahsızlık görülür.
Tür: Simondsia paradoxa
Domuzlarda kataral gastritise neden olan, ince
ve zarif yapılı bu nematodun erkekleri 12-15
mm, dişileri ise 20 mm’ye kadar uzun olabilir.
Dişiler geniş lateral kanatlara sahiptir, mide
duvarında 6-8 mm çapındaki nodüllerde bulu-
BÖLÜM
6
Köpek ve Kedilerin
Paraziter HastalÕklarÕ
Köpek ve kedi parazitleri genelde ayrı cinslerde yer almakta olup, çoğunlukla aynı veya tüm
özellikleri ile biri birine çok benzeyen türlerdir.
Bu nedenle köpekgiller (Canidae) ve kedigiller
(Felidae) de parazitlenen türlerin farklılıkları
belirterek bunlar birlikte incelenecektir.
ùÇ PARAZùTLER
Sindirim Sistemi Parazitleri
Özofagus ve Midede Parazitlenenler
Helmintler
Nematodlar
Tür: Spirocerca lupi (Sin.: S. sanguinolenta)
Köpek, kedi ve diğer etçillerin özofagus, mide
ve aortasında parazitlenir. Kalın iplik şeklinde
olan bu nematod kırmızımtırak renkte olup,
organların cidarındaki ceviz büyüklüğüne varan nodüller içinde, spiral şekilde kıvrılmış olarak bulunur (şekil 216).
Morfoloji: Erkekleri 30-55 mm, dişileri 5580 mm uzunluktadır.
Gelişme: Gelişmelerinde arakonak olarak
koprofaj (dışkı yiyen) böcekleri, paratenik ko-
úekil 216: Spirocerca lupi (http://didoodlesaboutstuff.
wordpress.com)
nak olarak kemirgenleri, kuşları ve böcek yiyen
sürüngenleri kullanırlar.
Patojenite: Özofagus ve aortada bulunan
parazit nodülleri bu organlarda yangıya, daralmaya, tıkanmaya hatta yırtılmaya neden olurlar.
Klinik Belirtiler ve Teşhis: Klinik belirti olarak, özofagus yerleşimlerinde yutma zorluğu,
kusma, şişkinlik; aorta yerleşimlerinde dolaşım
bozuklukları dikkati çeker. Kronik olgularda
immünolojik etkilerle özellikle bacak kemiklerinde deformiteler ve eklemlerde şişkinlikler
oluşur. Bu belirtiler teşhiste yardımcı olur ise
de kesin teşhis endoskopi ve radyografi ya da
nekropside nodül ve içindeki parazitlerin görülmesi ile mümkün olur.
Tür: Ollulanus tricuspis
Morfoloji: Çok küçük nematodlar olup, erkekleri 0.7-0.8 mm, dişileri 0.8-1 mm uzunluktadır. Dişilerin arkası 3 veya 4 sivri uçla sonlanır
(şekil 217).
Gelişme: Ovovivipardırlar, bulaşma otoenfeksiyon veya kusmukla atılan L3’lerin alınması
ile olur.
úekil 217: O. tricuspis (erkek ve diúi) (http://instruction)
159
160
Veteriner Parazitoloji
Patojenite ve Klinik Belirtiler: Yoğun enfekte kedilerde, parazitler mide mukozasına girerek gastritise ve mukozal salgı artışına neden
olur. Sindirim aksar, hayvanlar kilo kaybeder.
Teşhis ve Tedavi: Teşhis, kusmukta ve dışkıda parazit larvaları veya olgunların ya da nadiren yumurtaların görülmesi ile mümkündür.
Tedavide, ivermectin, selamectin etkilidir.
Tür: Gnathostoma spinigerum
Kedi, köpek ve diğer etçillerin midesinde, nodüller içinde bulunur. Erkekleri 1- 2.5 cm, dişileri 3 cm’den uzundur (şekil 218). Yumurtaları
yeşilimsi renkte, oval ve kapaklı olup, 60-70 x
35-39 μm boyutlarındadır.
Gelişmelerinde birinci arakonak tatlı su pireleri, ikinci arakonak memeliler dahil, kuşlar,
sürüngenler ve balıklardır.
Kedilerde ölümle sonuçlanan mide delinmelerine ve peritonite sebep olurlar.
Tür: Physaloptera praeputialis
Kedilerin midesinde yerleşen bu parazitler askaritlere benzer, erkekleri 13-45 mm, dişileri
15-60 mm uzunluktadır. Her iki cinsiyette de
kütikula kanatları vücudun arka tarafını sarar
(şekil 219).
Gelişmesinde, arakonak olarak koprofaj
böcekler rol oynar. Mide mukozasında kataral
yangıya ve küçük ülserlerin oluşumuna sebep
olurlar. Hayvanlarda kusma, iştahsızlık, koyu
renkli dışkı ve kilo kaybı görülür.
Klinik bulgular teşhiste yardımcı olmakla
birlikte kesin teşhis kusmuk ve dışkıda uzunlamasına oval yumurtaların veya parazitlerin
görülmesi ile mümkün olur.
Tür: Capillaria putorii
Kedi ve köpeklerin mide ve ince bağırsaklarında parazitlenir. Erkekleri 5-8 mm, dişileri 9-15
úekil 218: G. Spinigerum (www.southampton.ac.uk)
úekil 219: P. praeputialis ön uç (www.amatoridrahthaar.it/)
m uzunluktadır. Kedilerde kronik hiperplastik
gastrit, ülserasyon ve buna ilişkin olarak, iştahsızlık ve kanlı olabilen kusma görülür.
ønce Ba÷Õrsakta Parazitlenenler
Protozoonlar
İsospora Türleri
İsospora canis ve İ. ohioensis köpeklerde, İ. felis,
İ. rivolta kedilerde parazitlenen koksidiyozis
etkenleridir. Ookistleri elips-oval olup, renksizdir (şekil 220).
Tür: Hammondia heydorni
Köpeklerde parazitlenen bu türün ookistleri 13
x 11 μm boyutlarındadır. Yavru köpeklerde ishale sebep olur. Arakonakları sığır, koyun, keçi
ve kemiricilerin iskelet kaslarında bradizoitler
gelişir. Köpekler bradizoitleri içeren etleri yiyerek enfekte olurlar.
Tür: Hammondia hammondi
Kedilerin ince bağırsaklarında parazitlenen bu
türün arakonakları kemiricilerdir. Ookistleri
hafif oval olup 11-13 μm çaplarındadır.
Tür: Neospora caninum
Köpeklerin ince bağırsaklarında bulunur, morfolojik olarak T.gondii’ye benzer, ancak insanlara bulaşmaz. Arakonakları esas sığır olmakla
birlikte, nadiren koyun, manda, geyik, keçi, at
ile birçok yabani memeli ve kanatlıdır. Köpek-
úekil 220: øsospora ookistleri (www.pet-informedveterinary-advice-online.com)
BÖLÜM
7
KanatlÕlarÕn Paraziter
HastalÕklarÕ
ùÇ PARAZùTLER
Sindirim Sistemi Parazitleri
Özofagusta Parazitlenenler
Protozoonlar
Tür: Trichomonas gallinae (Sin. Cercomonas
gallinae, Trichomonas columbae)
Trichomonadidae ailesinde yer alan bu tür güvercin, hindi, tavuk, kumru ve diğer kanatlıların özofagus, kursak ve ön midelerinde yerleşir.
Morfoloji: Uzunlamasına oval, armut şeklinde, 5-19 x 2-9 μm boyutlarında bir protozoondur. Blepharoblasttan 4 adet flagel (kamçı)
çıkar, dalgalı zar vücudun sonuna kadar uzanmaz, 2/3 ünde sonlanır. Axostyl dar olup, vücudun arkasından 2-8 μm taşar (şekil 277). Uzunlamasına bölünerek çoğalırlar, kistlenmezler.
Dünyada yaygındır, Türkiye’de güvercinlerde bulunmuştur.
Hayvandan hayvana bulaşma enfekte hayvanların içtikleri su ile yavrulara bulaşma ise
yavruların beslenmesinde annelerin kursağındaki parazitlerin yavrulara geçmesi ile olur.
Gençler enfeksiyona duyarlıdır, enfeksiyonu
atlatanlar direnç kazanır, ancak portördürler.
úekil 277: Trichomonas sp. (en.wikipedia.org)
Patojenite: Enfekte hayvanlarda lezyonlar
ağızda başlar, sayıları gittikçe artar ve genişler,
kazeyifiye kitleler oluşur. Özofagus ve kursaklarında içi sıvı dolu sarı nekrotik lezyonlar görülür. Hayvanlarda kilo kaybı dikkati çeker.
Teşhis: Klinik ve patolojik bulgular teşhis
için yeterli değildir, teşhis ağız lezyonlarından
alınan kazıntıda veya sıvıda parazitlerin görülmesi ile mümkün olur.
Tedavi: Tedavide dimetridazole ve metronidazole gibi nitroimidazole bileşikleri içme
suyuna %0.125 oranında katılarak 1-2 hafta
süreyle kullanılır.
Koruma: Enfekte güvercinler tedavi edilmeli, bunların tavuk ve hindilerin su içtikleri
yerlere yaklaşmaları engellenmelidir.
Helmintler
Tür: Capillaria annulata
Nematoda sınıfı, Trichuroidea üstailesinde yer
alan bu tür tavuk, hindi ve diğer kanatlıların
özofagusunun ön yarısında parazitlenir. İnce
yapılı bu nematodun erkekleri 15-25 mm, dişileri 37-80 mm uzunluktadır. Erkeklerde dikenli
kılıf taşıyan tek spikül bulunur. Yumurtaları iki
ucunda tıkaç bulunan, limon benzeri oval olup
60-65 x 25-28 μm boyutlarındadır (şekil 278).
úekil 278: Capillaria sp. yumurtasÕ (Orijinal)
187
188
Veteriner Parazitoloji
Gelişme: Gelişmeleri endirekt olup, arakonakları yer solucanlarıdır. Yumurtalar 2-3 haftada enfektif olur, konaklardaki prepatent süre
3-4 hafta kadardır.
Patojenite: Hafif enfeksiyonlarda özofagus
mukozasında kataral, ağır enfeksiyonlarda
difterik yangı oluşur. Hayvanlarda 100 den az
bulunduğunda kilo kaybı ve yumurta azalması,
ağır enfeksiyonlarda kaşeksi dikkati çeker.
Teşhis: Dışkıda yumurtaların, nekropside
parazitlerin görülmesi ile tanı mümkün olur.
Tedavi: Tedavide yeme karıştırılarak verilen levamisole ve suya karıştırılarak verilen
benzimidazoller etkilidir. Dozlar yükseltilerek
birkaç günden fazla süre ile kullanılmalıdır.
lar belirtisiz seyreder, ağır enfeksiyonlarda epitelyumda hipertrofi, yutma zorluğu ve kusma
dikkati çeker.
Teşhis, nekropside parazitlerin görülmesi
ile mümkün olur.
Kanatlıların kursağında parazitlenen diğer
tür Gongylonema crami’dir.
Tür: Capillaria contorta
Tavukların özofagus, kursak ve ön midelerinde parazitlenir. Erkekleri 12-17 mm, dişileri
27-38 mm olup yumurtaları 48-56 x 21-24 μm
büyüklüktedir. Diğer özellikler C.annulata’ya
benzer.
Helmintler
Tür: Gongylonema ingluvicola
Spiruroidae ailesinde yer alan bu tür tavuk,
hindi ve diğer kanatlıların kursak, özofagus ve
ön midelerinde parazitlenir (şekil 279). Bu nematodun erkekleri 18 mm, dişileri 32-55 mm
uzunluktadır. Ön tarafında kütiküler plaklar
vardır, yumurtaları 58 x 35 μm boyutlarındadır.
Gelişme: Gelişmelerinde hamam böceklerini (Blatella germanica) ve kınkanatlıları (Copris
minutus) arakonak olarak kullanırlar. Kanatlıların dışkıları ile çıkan parazitin yumurtalarını
yiyen böceklerde 30 günde enfektif form şekillenir. Kanatlılar bu böcekleri yiyerek enfekte
olurlar. Mukozaya yerleşen olgun parazitler
submukozada zigzag yaparak kabartı oluştururlar. Prepatent süre 8 hafta kadardır.
Patojenite: Patojenitesi mukozaya yerleşen
parazit sayısına göre değişir. Hafif enfeksiyon-
Tür: Tetrameres americana
(Sin.: Tropisurus americana)
Spiruroidea üstailesinde yer alan bu tür tavuk,
hindi ve diğer kanatlıların kursak ve ön midelerinde parazitlenir.
Morfoloji: Bu nematodun erkekleri soluk
beyaz renkte, ince ve uzun yapılı olup 5-6 mm
uzunlukta, dişileri ise parlak kırmızı renkte ve
küresel şekilde olup 3.5-5.0 mm çapındadır.
Erkekler dikenli bir kütikulaya, dişiler uzunlamasına 4 adet derin oluğa sahiptir. Embriyonlu
ve kalın kabuklu yumurtaları 42-50 x 24 μm
boyutlarındadır.
Gelişme: Gelişmelerinde arakonak olarak
hamam böcekleri (Blatella germanica), çekirgeler (Melanoplus femurrubrum, M. differeantialis) ve kın kanatlılar rol oynar. Embriyonlu
yumurtaları alan arakonaktaki gelişim süresi 6
hafta civarında olup, kanatlılar L3 leri taşıyan
arakonakları yiyerek enfekte olurlar. Sonkonaklardaki prepatent süre 6-7 hafta kadardır.
Patojenite ve Klinik Belirtiler: Erkekler mukoza yüzeyinde, dişiler mide bezlerinde yerle-
úekil 279: Mukoza altÕnda Gongylonema sp. (http://cal.
vet.upenn.edu/...)
úekil 280: D. nasuta’ya ba÷lÕ kursak lezyonu ve parazitin
úematik görünümü (A) Ön uç, (B) Erkek arka uç, (C) Diúi
arka uç, (D) Yumurta) (Bartman ve Amato, 2009).
Kursakta Parazitlenenler
BÖLÜM
8
Deney HayvanlarÕnÕn
Paraziter HastalÕklarÕ
TAVúANLARIN PARAZùTLERù
ùÇ PARAZùTLER
Sindirim Sistemi Parazitleri
Protozoonlar
Coccidiosis Etkenleri
Tavşanlarda 11 tür coccidiosis etkeni bulunur.
Bunlardan en patojen olanları bağırsaklarda
Eimeria coecicola, E. flavencens ve E. intestnalis, karaciğerde E. stiedae türleridir, ishal ve kilo
kaybına neden olurlar.
Teşhis, dışkı muayenesinde ookistlerin,
nekropside patolojik lezyonların görülmesiyle
konur.
Tedavide, sulfadimidin ve sulfakinoksalin
gibi sulfonamidler içme suyuna katılarak bir
hafta süreyle kullanılır. Korunmada koksidiyostat olarak yem içinde amprolium, clopidol,
robenidine kullanılır.
Tür: Eimeria coecicola
Kalın bağırsaklar, özellikle sekumda yerleşir, 4
merogoni safhası vardır. İlk merogoni enfeksiyondan 4 gün sonra bağırsakla ilişkili lenfoid
dokularda veya lenfositlerde, diğerleri bağırsak
hücrelerinde oluşur. 1. nesil merozoitler 2-3
çekirdekli, 2 ve 4. merozoitler tek çekirdekli,
3. nesil merozoitler ise çok çekirdeklidir. Prepatent süre 9 gündür. Sekum ve kolonlarda yapısal değişiklikler ve epiteliyal hücre üremeleri
ile sekunder olarak karaciğer fonksiyon bozuklukları ve sonuçta ciddi zayıflamaya neden olur.
Tür: Eimeria flavescens
İnce ve kalın bağırsaklarda yerleşir, gelişmelerinde 5 merogoni safhası vardır. Birinci jenerasyon merontlar ince bağırsak bezlerinde, 2-5
inci jenerasyon merontlar sekum ve kolonda
gelişir. Enfeksiyondan 9 gün kadar sonra dışkıda ookistler görülür (şekil 307), sporulayon
süresi 4 gündür.
Sekum ve kolonda peteşiyel kanamalara,
epitelyumda hasara ve ölümlere neden olur.
Tür: Eimeria intestinalis
Gelişmelerinde 3 merogoni safhası geçirir.
Birinci jenerasyon merontlar ileumun aşağı
kısmı, 2. ve 3. jenerasyonlar ileumun distal villuslarında gelişir. Prepatent periyot 9-10 gün,
patent periyot 6-10 gün, sporulasyon süresi 3
gündür.
Patojen olup tavşanlarda ishal ve kilo kaybına neden olur.
Az patojen türler: E. perforans, E. exigua,
E. irresidua, E. magna, E. media, E.vejdovskyi
incebağırsağın
değişik
bölümlerinde,
E.piriformis kolonda yerleşir.
Tür: Eimeria stiedae
Bu protozonun sporokistleri ince bağırsaklarda
bulunur ve sporozoitler karaciğere göç ederek
lenf yollarında yerleşir. Merogoni safra yolları
epitel hücrelerinin nukleuslarında gelişir. Aseksüel jenerasyon karaciğerde geçer, makroga-
úekil 307: E. stidae (iúaretli) ve Eimeria sp. ookistleri
(Orijinal).
217
218
Veteriner Parazitoloji
metler mikrogametler tarafından döllendikten
sonra oluşan ookistler (şekil 307) incebağırsağa
geçer ve dışkı ile dışarı atılır. Prepatent periyot
18 gün, patent periyot 21-30 gün, sporulasyon
süresi 2-3 gün kadardır.
Safra yollarında ve portal venada yerleşen
bu tür ciddi kolangitise neden olur. Safra yolları genişler, karaciğer büyür, karaciğerde fonksiyon bozuklukları oluşur, sarılık, ishal, asites ve
poliüri şekillenir.
Tür: Entamoeba cuniculi
Sekumda yerleşir, trofozoitleri 20-30 μm, kistleri 10-33 μm çapındadır. Patojen değildir.
Tür: Retortamonas cuniculi
Sekumda yerleşir, trofozoitleri 7-13 x 5-10 μm,
kistleri 5-7 x 3-4 μm boyutlarındadır. Patojen
değildir.
Tür: Encephalitozoon cuniculi
Tavşan, köpek, kedi, tilki, fare ve sıçanların
sinir dokusunda Nosematidae ailesinden olan
Encephalitozoon cuniculi intrasellüler yerleşir.
Doku kesitlerindeki trofozoitleri 2-2.5 x 0.8-1.2
μm, sürme frotidekiler 4 x 2.5 μm boyutlarındadır. Sporları 2 μm civarında olup 4-5 adet
halka şeklinde kıvrılmış polar filament taşır.
Sporları yıllarca enfektif kalır. Ağız yoluyla alınan sporlar doku hücrelerinin sitoplamalarında yerleşir ve ikiye veya çoğa bölünerek (merogony) çoğalır. Bunu sporogony takip eder.
Enfeksiyon tavşanlarda genelde belirtisiz
seyreder ise de bazen idrarını tutamama, vücudun arka tarafında felç görülebilir.
Teşhis güç olup, beyin ve böbrekte şekillenen granulom ve pseudokist gibi lezyonlardan
yapılan ve Giemsa veya karbol füksin ile boyanan histopatolojik kesitlerde parazitin görülmesi ya da ELİSA testi ile mümkün olur. Toxoplasma ile ayrım önemlidir. E.cuniculi Giemza ile gram pozitif ve düzgün mavi boyanırken,
T.gondii gram negatif boyanır ve granülleşir.
Tedavide; fenbendazolün 20 mg/kg, albendazolün 15 mg/kg dozda 28 gün kullanımı
önerilmekte olup, kortikosteroitler granulom
oluşumunu baskılamaktadır.
Lokomotor sistemde; Birçok memelinin
kas, akciğer, karaciğer, üreme ve merkezi sinir
sisteminde Toxoplasma gondii, kaslarda Sarcocystis cuniculi parazitlenir.
Sarcocystis cuniculi’nin sonkonakları kediler, arakonakları tavşanlardır. Tavşanlar kedilerin dışkılarındaki sporokistleri alarak enfekte
olur, merozoitler kas hücrelerine girerek kistlenir, sarcocystlerdeki bradizoitler muz şeklindedir. Patojen değildir, kistleri genelde mikroskopik, nadiren makroskopiktir.
Helmintler
Cestodlar
Cins: Cittotaenia (Sin.: Mosgovoyia)
Bu cinste yer alan türler ince bağırsaklarda parazitlenmekte olup, 80 cm uzunlukta 1 cm genişliktedir (şekil 308). Her halkada iki genital
organ takımı bulunur. Yumurtaların çapı 64
μm civarında olup, armudi aparey taşır.
Gelişmelerinde arakonak olarak Oribatidae ailesinde yer alan akarlar rol oynar. Oribatidae türleri tarafından alınan yumurtalar
(onkosferler) bunların vücut boşluklarında
cysticercoid halinde gelişir, otlarla birlikte
akarları alan tavşanların bağırsaklarında olgunlaşır.
Yoğun enfeksiyonlarda sindirim bozuklukları, kilo kaybı ve nadiren ölüm görülür.
Teşhis, dışkıda halkaların görülmesiyle
olur. Bu cinste Cittotaenia ctenoides, C. pectinata, C.variabilis türleri bulunur.
Hidatid kist
Karaciğer ve akciğerlerde Echinococcus granulosus’ larval formu Hidatid kist gelişir.
Nematodlar
Tür: Graphidium strigosum
Kırmızımtrak renkteki olgunları uzunlamasına
ince çizgili olup, tavşanların midelerinde parazitlenir. Erkekleri 8-16 mm, dişileri 11-20 mm
uzunluktadır. Bursa kopulatrikste lateral loplar büyük, dorsal lop küçüktür, spikülleri ince
uzundur. Yumurtaları oval olup, 98-106 x 5058 μm boyutlarındadır.
úekil 308: Cittotaenia spp. (www.medirabbit.com).
BÖLÜM
9
BalÕklarÕn Paraziter
HastalÕklarÕ
Balıklardaki parazitler az sayıda olunca önemsiz sayılsa da, fazla oldukları zaman özellikle
kültür balıkçılığında ciddi hastalıklara ve ekonomik kayıplara neden olurlar. Deniz balıklarında bulunan parazitler çok geniş kapsamlı
olup, doğal koşullarda karşımıza çıkmadığı ve
ayrıntılı olarak bilinmediği için balık parazitleri denilince, öncelikle tatlı su ve kültür balıklarında görülen önemli protozoon, helmint, artropod ve sülükler anlaşılmaktadır. Bu bölümde
amaç, öncelikle kültürü yapılan balıklar başta
olmak üzere balıklarda görülen önemli parazitler hakkında kısa ve öz bilgiler vermektir.
Protozoon HastalÕklarÕ
Amoebozoa
Tür: Neoparamoeba pemaquidensis
Amibik Solungaç Hastalığı (AGD) etkeni olup
Avrupa ve Amerika’da gökkuşağı alabalığı, Atlantik somonu ile nadiren kalkan, çipura ve
diğer bazı balık türlerinde görülür ve ciddi tahribat yapar.
Morfoloji: Solungaçlarda yerleşen etken 1540 μm çapında olup, parmak biçiminde 50 kadar yalancı ayağa sahiptir (şekil 328). Çekirdeği
5 μm çapındadır, yaklaşık 4 μm çapında salgı
görevi yapan parasom denen bir veya daha fazla sayıda organele sahiptir.
Patojenite ve Klinik Belirtiler: Enfekte balıklarda histopatolojik olarak solungaç epitellerinde hiperplazi ve hipertofi görülür, dokular
süngerimsi şekildedir. Ağır enfeksiyonlarda
kanda sodyum düzeyi artar ve respiratorik asidoz şekillenir.
Klinik olarak, uyuşukluk ve solunum stresi
vardır, operkulum hızlı hareket eder ve balık
yüzeye yakın yüzer. Solungaçlar mukuslu olup
beyaz, gri renkli yama benzeri lezyonlar gözlenir.
Teşhis: Solungaçlarda görülen mukoid lezyonlar şüphe ettirir. Alınan sürme frotilerde
trofozoitler aranır. Gerekirse Davidson solüsyonuyla tespit edilir ve hematoksilen eozin
veya fulgen boyayla boyanır. Ayrıca İFAT, dotblot, PCR gibi teknikler kullanılır.
Tedavi: Tedavide tuz içermeyen, kalsiyum
karbonat ve diğer mineralleri düşük, yumuşak,
tatlı suyla 2-6 saat banyo yararlıdır. Bu sırada
mukus atılır ve amip miktarı azalır. Banyo suyuna 1.25 g/lt levamisole veya antimukolitik etkili L-cysteine ya da bithionol katılması yararlı
olur.
Balıklarda çok sayıda amibik etken vardır.
Bunlar solungaç amibiasisine ve sistemik amibiasise neden olur. Alabalık ve somon yavrularının solungaçlarında yerleşen türler solungaç
lamellerinde dejenerasyon, epiteliyal hiperplazi ve nekroza, dolayısıyla solunum yetmezliği
ve ölüme sebep olur.
Oodinidler
úekil 328: N. pemaquidensis. N. Nukleus (Tanifuji ve ark.,
2011).
Dinofilagellata takımında yer alan bu kamçılı
protozoonlar balıklarda ihtiyotoksin üreterek
233
234
Veteriner Parazitoloji
ölümlerine sebep olurlar. Yuvarlak veya armut
şeklinde olup, vücut üzerinde sap şeklinde kısa
bir uzantıları vardır. Büyük bir çekirdeğe ve
sarımsı pigmente sahiptirler. Deriye tutunarak
beslenir, hastalık oluştururlar. Bu grupta yer
alan Amyloodinium, Crepidoodinium, Ichtyoodinium, Oodinioides ve Piscinoodinium cinsine
bağlı türler balıklarda sorun oluşturur.
Tür: Piscinoodinium
(Sin.: Ooodinium) pillularis
Tatlı su balıklarında görülür, Türkiye’de sazan
ve karabalıkta rastlanmıştır. Tatlı su oodiniyumu olarak adlandırılır ve kadife hastalığına
benzeyen, beyaz leke hastalığına neden olur
(şekil 329).
Morfoloji: Trofozoitleri (trophont) sarımsıyeşilden kahverengiye kadar değişen renkte,
yuvarlaktan armuda kadar değişen şekilde ve
kamçılı olup büyüklüğü 140 μm’ye ulaşır. Çekirdeği büyük ve yuvarlaktır, taneli olan stoplazması saydamdır.
Gelişme: Piscinoodinium, Amyloodinium ve
Crepidoodinium türlerinin gelişmesi birbirine
benzer (şekil 330). Gelişmede trofont (ergin
parazit) balığı terk ettikten sonra yuvarlağımsı kistik forma dönüşür (tomont) ve suda dibe
doğru çöker. Çekirdek ve kromotoforlarda bölünmeler meydana gelir ve en son kendisi ikiye
bölünür. Tekrar yuvarlağımsı forma dönüşür,
yeni membran oluşturur ve tekrar bölünmeye
devam ederek en sonunda 256 tane hareketli,
genç form (dinospor) meydana gelir. Dinosporlar 10-19 μm uzunlukta ve 8-15 μm genişliktedir. Bunlar kamçı yardımıyla tekrar suda
yüzer ve yeni konak ararlar, 24-48 saatte yeni
konak bulamazlarsa ölürler. Parazitin gelişimi
suyun ısısı ve aydınlanma derecesine bağlıdır,
ideal koşullarda 1 hafta sürer.
Dinosporlar suda yüzerken balık bulunca
arka kısmındaki yalancı ayaklarıyla deriye sı-
úekil 329: Pillularis hastalÕ÷Õ (www.akvaportal.cz). ve deride P. pillularis (www.pianetablu.info)
úekil 330: A. ocellatum’un geliúimi (www.ultimatereef.
com/).
kıca tutunur ve “rhizoid” oluşturarak hücrelere
girer, beslenerek birkaç günde erginleşirler.
Patojenite ve Klinik Belirtiler: Etkenler hasar görmüş deriyi ve az pullu deri bölgelerini
tercih eder, özellikle yüzgeçlerin başladığı kısımlara, seyrek olarak da solungaçlara yerleşir.
Salgılarıyla hücreleri eritir, hücreler çoğalarak
parazitin etrafı çevrilir ve deriye gömülür. Balıklar parazitlerden kurtulmak için taş ve diğer
sert cisimlere sürtünür, bu sırada deride zedelenmeler oluşur, beslenemez ve zayıflarlar.
Balığın üzerinde grimsi, beyaz tozlanma veya
kadifemsi bir görünüm ortaya çıkar.
Teşhis: Oodiniumların tanısı koyu renkli
balıklarda kolaydır, açık renkli balıklarda karanlıkta muayene yapılması tanıyı kolaylaştırır.
Deniz balıkları birkaç dakika tatlı suya konursa
15-20 dakikada tomontlar balıktan ayrılır ve
dibe çöker. Tatlı su balıklarındakiler için tersi
yapılır. Gerekirse balıktaki lezyon veya şişkinliklerden alınan materyal veya kazıntı mikroskopta incelenince grimsi-beyaz veya sarımsıkahverengi noktalar halinde görülürler.
Tedavi: Etkenler deri içine girdiğinden tedaviye dirençlidir. Sağaltımda su ısısının 3334°C çıkarılması veya tuzlu su (balık 30-50
gr/l tuz içeren suda 1-3 dakika tutulur, sonra
temiz suya alınır) kullanılır. Acriflavine (5-6
mg/l, uzun süreli), trypaflavine (10 mg/l), chloroquine (10 mg/l), metilen mavisi (2-6 mg/l),
malaşit yeşili (0.5 mg/l) banyolarından yararlanılır. Bu ilaçlar akvaryumlara günlük, uygun
dozda damlatılarak da kullanılır. Örneğin metilen mavisi (3 mg/l) veya acriflavine (10 mg/l)
10 gün süreyle akvaryuma damlatılırsa tedavi
sağlar. Formalin (formaldehit) ve potasyum
BÖLÜM
10
ArÕlarÕn Paraziter
HastalÕklarÕ
PROTOZOON HASTALIKLARI
Amip (Ameoba) HastalÕ÷Õ (Ameobosis)
Amip benzeri bir protoozon olan Malpighamoeba mellificae tarafından ergin arılarda malpighi borularında oluşturulan hastalıktır. Genellikle işçi arılarda görülür, doğal koşullarda ana
arı ve erkek arılarda hastalık görülmez.
Ağız yoluyla alınan etkenler işçi arıların
sindirim sisteminde açılır ve gelişerek boşaltım
organı olan malphigi tüplerine gider ve epitel
hücrelerini tahrip eder. Kistleri oval-yuvarlak
ve 5-8 μm çapındadır (şekil 433). Kistlerin alınmasından sonra 18-20 günde malpigi kanallarının epitel hücreleri parçalanarak amipler açığa çıkar. Enfeksiyon nisan-mayıs gibi bahar aylarında ortaya çıkar ve nosemoz gibi semptomlara yol açar, bazen birlikte görülür (şekil 433).
Enfekte arılarda dizanteri vardır, dışkı sulu ve
sarımsıdır, arılar uçamaz ve sürünür haldedir.
Bazen işci arıların yarıdan fazlası enfekte olur.
Hastalık yaz sonuna doğru azalır veya tamamen yok olur. Amipler malpigi kanallarının
epitel hücrelerini yıkımladığı için arılarda zayıflama ile kolonide güçsüzlüğe ve sonbaharda
özellikle zayıf arılarda ölümlere sebep olabilir.
Tanı: İşçi ve nadiren diğer ergin arıların
malpigi kanallarında bulunan kistlerin mikroskobik muayenesiyle yapılabilir. Malpighi tubülleri uzun olup, orta bağırsak ile arka bağırsak
birleşim yerinde ok gibi çıkıntılar yapar. Bunlar
sindirim kanalından diseksiyon aleti veya ince
bir cımbızla ayrılır, sonra bir damla su bulunan
lam üzerine konur ve lamel kapatılarak incelenir. Detaylı inceleme için immersiyon objektifle bakmak gerekir.
Tedavi için etkili bir ilaç yoktur, genel hijyen kurallarına uyulması, zayıf ve ölü arıların
kovandan temizlenmesi, alet ve ekipmanların
asetik asitle dezenfekte edilmesi yararlıdır.
Nosemosis
úekil 433: 1) M.meli¿cae kistleriyle dolu malpigi kanalÕ,
2) Ergin (E), trofozoit (T) ve genç formlar (G), 3) Nosema
sp. (N) ile miks enfeksiyon. (Çubuk 10 —m. Plischuk ve
Lange, 2010)
Günümüzde mantar olarak kabul edilen Nosema apis ve N. ceranae adlı microsporidialar
tarafından ergin arılarda oluşturulan ve tüm
dünyada görülen bir hastalıktır. Ülkemizde her
iki tür de görülür ve N.apis’in yaygınlığı %440’dır. N.ceranae’nın biyolojisi N.apis’e benzer,
ancak daha patojendir. N.apis yalnızca ventrikülüsde çoğalırken, N. ceranae ventrikül yanında, malpigi tüpleri, hipofaringeal bezler, tükrük bezleri ve yağ dokular dahil olmak üzere,
kaslar hariç tüm dokulara yayılır. Bu nedenle
kolonilerde 8 günde ölüme neden olur. Özellikle sonbahar, kış kolonilerinde kayıp fazladır.
Spor morfolojisi de farklı olup N. ceranae daha
317
318
Veteriner Parazitoloji
úekil 434: A) Giemsa boyalÕ ba÷Õrsak frotisinde N.apis
sporlarÕ. Hücre çekirde÷i kÕrmÕzÕ, sporlar mavi boyanÕr.
N:nucleus, B) 4 0C de 4 gün bekletilmiú N.apis ve C)
N.cerenae sporlarÕ (ok) (Gisder ve ark., 2010).
küçük ve polar filamentin kıvrım sayısı 20-23
iken, N.apis’de 30’dan fazladır. N.cerenae sporları +4oC da birkaç gün bekletilince polar filamentler kısalır, kaybolur, N. apis’te ise değişiklik olmaz (şekil 434 B, C).
Hastalık ergin arılara, sporlarla bulaşık su
ve gıdayla ya da kovan temizliği sırasında kontamine dışkı uzaklaştırılırken, fekal-oral yolla
bulaşır. Sporlar alındıktan sonra vejetatif forma dönüşür, ventrikülüsün (S şeklindeki gerçek mide) arka kısmının epitel hücrelerini işgal
ederler, gelişir ve 6-10 günde yeni sporları oluşturur ve bağırsak boşluğuna milyonlarca (3050 milyon) spor bırakılır ve bu sporlar dışkı ile
dışarı atılır. Bu şekilde işçi arılar başta olmak
üzere bütün koloniye bulaşır.
Nosema apis yıl boyunca görülür, ancak enfeksiyon düzeyi arılar sonbaharda kovana kapatılınca artar. Kışın ağır enfeksiyonlar dışında,
spora rastlanmaz. Koloninin enfeksiyona direnci, kolonin genel durumu ve beslenmesine
bağlıdır. Eğer koloni zayıfsa, kış ve erken baharda yavru arılarda premature ölümlere rastlanır. Koloni ciddi ölçüde azalır, küçülür.
Yeni doğan yavrularda enfeksiyon yoktur. Bulaşma kontamine gıda ve sularla ve/
veya arıların birbirlerini beslemeleri sırasında
sporların alınmasıyla olur. Bulaşmada koloni
nakli, sporların balmumu ve kıllara bulaşması, otoenfeksiyon, enfekte arıların kovan veya
uçuş deliğinde ezilmesi, karınca, yabani arı, vb.
birçok etken rol oynar. Sporlar dışkıyla atılır ve
bir yıldan fazla canlı kalır. Sporlar arı öldükten
sonra da uzun süre canlı kalır, kadavralarda 4.5
úekil 435: (A) N.cerenae, (B) N.apis sporlarÕ. PF: Polar
¿lamentler, D: Diplokaryotik, Çubuk 1.kÕsÕmda 5 ȝm, 2.
kÕsÕmda 0.5 ȝm. (Fries, 2010).
yıl kadar yaşayabilir. Kısaca enfekte dışkı ve ölü
arılar, enfektif sporların kaynağıdır.
Belirtiler: N.apis’e bağlı semptomlar tipik
olmasa da başlıca belirti ishaldir. Hastalıklı
arılar, sağlıklı arıların aksine kovanın uzağına
değil, kovan içine, uçuş tahtasına ve çevresine
dışkılar. Dışkı beyaz-turuncu, sarı renkte ve
çizgi şeklinde olup çerçeveler, petekler, kovan
kapağı ve uçuş tahtası üzerinde kolayca görülür. Enfekte arılarda sindirim sistemi bozuklukları yanında abdomende şişme, sokma refleksinde azalma, yaşam sürelerinde kısalma,
uçamama, kovan girişinde ölü arıların toplanması, bal üretiminde azalma, kolonide azalma
hatta sönme görülebilir. Kraliçe enfekte olursa,
ovaryumda dejenerasyon oluşur ve yumurta
üretimi düşer, enfeksiyon uzun sürerse kraliçe
değiştirilir.
Kış aylarında N.apis ile enfekte kolonilerde
populasyonda ciddi azalma ve ölümler görülür. N.cerenae’da dizanteri, hasta arıların kovan
önünde birikmesi, emekleme, sürünme gibi
klasik belirtiler fazla görülmez, ancak hücre
lezyonları daha belirgindir. Beslenme davranışları değişir ve büyük enerji kaybı oluşur.
Özellikle faringeal bezler ve tükrük bezlerinin
enfeksiyonu arıların beslenmesini ve gıdaların
sindirimini engeller. Yağ dokuların enfeksiyonu sindirim sisteminde beyazımsı renkte şişkinlik ve kistik yapılara, dolayısıyla sindirim
dengesinin bozulmasına yol açar. Kaslar etkilenmediği için emekleme olmaz. Enfekte arılar
kovandan uzakta bir yerde ölür ve koloni sönmesine neden olur. N.apis gibi baharda değil,
aksine tüm yıl boyunca görülür. Bazen kışın
kovanlar aniden boşalır ve söner.
BÖLÜM
11
Parazitolojik
Laboratuvar Teúhis
Yöntemleri
Parazitlerin teşhisi amacıyla direkt ve indirekt
çok sayıda yöntem uygulanmaktadır. Parazitlerin erişkin, larva ve yumurtalarının çıplak göz
veya dışkı, kan, idrar gibi atıkların mikroskobik muayenesi ile direkt olarak ya da enzymelinked immunosorbent assay (ELİSA), indirekt
floresans antikor testi (İFAT), aglütinasyon testi, indirekt hemaglütinasyon testi, complement
fiksasyon testi, Sabin-Feldman dye testi veya
polimerase chain reaction (PCR) gibi serolojik ve moleküler biyolojik yöntemlerle indirekt
olarak teşhis edilirler.
Postmortem (ölüm sonrası) teşhis ise nekroskobik muayenede organ veya dokulardaki
parazitlerin erişkin veya gelişim formlarının
görülmesi ile mümkün olur.
Parazitolojik muayene için alınan materyallerde; materyalin alındığı yöre, konak, organ
veya doku, tarih, saat ve hayvan sahibinin adı,
adresi belirtilmelidir.
CANLI HAYVANLARDA TEúHùS
YÖNTEMLERù
Helmintik HastalÕklarÕn Teúhis Yöntemleri
Hayvanlarda helmintlerin neden olduğu hastalıkların teşhisinde direkt ve endirekt teşhis
yöntemlerine başvurulmaktadır.
Canlı hayvanlarda teşhis, bazı helmint enfeksiyonlarında klinik bulgularla yapılabilir ise
de bazılarında çok belirgin semptomlar görülememektedir. Bu nedenle kesin teşhis için, hastalık etkeninin kendisinin veya yumurta, larva
gibi gelişim formlarının parazitolojik yöntemlerden biriyle ortaya konması gerekmektedir.
Helmintlere ait gelişme dönemleri dışkı, idrar, balgam gibi vücut atıkları ile atılabilmekte
ya da safra ve/veya kanda bulunabilmektedir.
Bu nedenle canlı hayvanlarda enfeksiyonların
teşhisi için dışkı, kan, idrar, balgam muayenesinde birçok yöntem uygulanmaktadır. Ayrıca
son zamanlarda, helmintlerin tanısında kullanılan birçok serolojik test geliştirilmiştir.
DÕúkÕ Muayenesi
Sindirim sistemine veya sindirim sistemi ile
ilişkili organ ve dokularda yerleşen helmintlerin yumurta veya larvaları hatta kendileri dışkı
ile dışarı atılmakta olup bu helmintlerin teşhisinde dışkı muayenesine başvurulmaktadır.
Dışkı örneklerinin toplanmasında; dışkının taze olmasına ve mümkün ise rektumdan
alınmasına, idrar, toprak, saman gibi maddeler
ile bulaşık olmamasına dikkat edilmeli, sızdırmaz kaplara konup kapakları sıkıca kapatılmalı, hemen incelenmeyecekse üzerine hemen
koruyucu solüsyonlar ilave edilmelidir. Direkt
muayeneler için 5 gr dışkı yeterli olmakla birlikte, muayeneyi tekrarlama olasılığı dikkate
alınarak, büyük hayvanlardan en az 10 gr dışkı
alınmalıdır. Bu miktar hayvan türlerine göre
azaltılabilir.
Dışkının konduğu kabın üzerine veya içine hayvanın türü, ırkı, cinsiyeti, kulak numarası, alınma yeri, tarihi, saati, dışkının rengi,
kompozisyonu, hayvan sahibinin adı ve adresi,
hastalığın kısa geçmişi ve gerekli diğer bilgiler
yazılmalıdır.
Alınan dışkı örnekleri mümkünse hemen
muayene edilmeli, birkaç saat içinde muayene
edilemeyecekse +4 °C de buzdolabında veya
eşit hacimde %10 luk formol solüsyonu içinde
saklanmalıdır.
339
340
Veteriner Parazitoloji
DÕúkÕ Örneklerinin øncelenmesi
Makroskobik Muayene
Çıplak göz ile yapılacak makroskobik muayenede dışkının kıvamı, rengi, kan veya mukuslu
olup-olmadığı, eski, yeni ya da kuru olup olmadığı dikkate alınmalıdır. Makrokobik incelemede, cestod halkaları, nematodlar ve artropod larvaları görülebilir.
Mikroskobik Muayene
Dışkıdaki helmint yumurta veya larvalarının
aranmasında basit (nativ) yayma veya zenginleştirme yöntemleri uygulanır.
Basit Yayma Yöntemi:
Basit yayma yönteminde incelenen dışkı miktarı az olduğu için teşhis değeri düşüktür.
Bu yöntemde; pirinç tanesi kadar dışkı alınarak lamın üzerine konur, kıvamlı ise bir iki
damla su veya serum fizyolojik ile sulandırılır,
bir baget veya lamın kenarı ile iyice ezilerek
lamın üzerine yayılır (şekil 447) büyük partiküller uzaklaştırılır ve lamel kapatılarak mikroskopta incelenir. Bu yöntemde lamın üzerine
yayılan dışkı tabakasının oldukça ince ve şeffaf
olmasına dikkat edilmelidir.
Bu yöntem kolay uygulanır, fazla alet ve
malzeme gerektirmez, yumurta ve larvaların
yapısı bozulmaz ise de az miktarda dışkı incelenmesi nedeniyle bunların görülme olasılığı
düşüktür. En az 2-3 kez tekrarlamak gerekebilir
ve enfeksiyon derecesi kantitatif olarak belirlenemez.
úekil 447: Direk bakÕ.
rine alınarak mikroskopta incelenir. Yüzdürme
amacıyla kullanılan her solüsyonun avantajları
ve dezavantajları bulunmaktadır. Bu yöntemde kullanılan solüsyonların özgül ağırlıkları
genellikle 1.2-1.25 olup, dışkı partiküllerinin
özgül ağırlıkları 1.3 veya daha fazla olduğu için
bunlar çöker, oysa özgül ağırlıkları 1.1-1.2 olduğu için yumurtalar yüzer.
Flotasyon yöntemleri, trematod yumurtaları hariç, cestod (Diphyllobothrium hariç) ve
nematod yumurtalarının aranmasında uygulanabilmektedir. Trematod, Acanthocephala,
Diphyllobothrium ve daha ağır yumurtaların
yüzdürülebilmesi için ZnCl2 ve ZnSO4 gibi özgül ağırlığı 1.30 ve daha yüksek olan sıvıların
kullanılması gerekmektedir.
Flotasyon yöntemlerinde kullanılan solüsyonlar:
-
Zenginleútirme Yöntemleri
Zenginleştirme yömtemlerinde amaç, daha
fazla miktardaki dışkıda bulunan parazit formlarını yoğunlaştırarak inceleyip, bunların görülme olasılığını artırmaktır. Bu yöntemler,
yumurta ve larvaların yüzdürülerek veya çöktürülerek daha küçük hacimlerde toplanması
esasına dayanır.
Flotasyon (Yüzdürme) Yöntemleri
Flotasyon yöntemlerinde amaç, özgül ağırlığı ve yüzdürme gücü fazla olan doymuş tuzlu
su, magnezyum sülfat, sodyum nitrat ve çinko
sülfat gibi yoğun sıvılar kullanarak yumurtaların sıvı yüzeyinde toplanmalarını sağlamaktır.
Yüzeyde toplanan yumurta ve larvalar lam üze-
-
-
-
Doymuş tuzlu su (NaCl): 450 gr sofra tuzunun doymuş hale gelinceye kadar, yani
dipte erimeyen tuz kalıncaya kadar 1 lt kaynayan suya ilave edilir, karıştırılır ve daha
sonra oda ısısında soğutularak kullanıma
hazır hale getirilir. Özgül ağırlığı 1.20 dir.
Ucuz olması nedeniyle en çok kullanılan
flotasyon solüsyonudur.
Doymuş tuz/şeker solüsyonu: 400 gr tuz/500
gr şekerin 1000 ml suda eritilmesiyle hazırlanır. Özgül ağırlığı 1.28 dir.
Potasyum iyodomerkürat (HgI2/KI) solüsyonu: 111 gr potasyum iyodid, 150 gr merküri
II iyodid ve 399 ml su ile hazırlanır. Özgül
ağırlığı 1.44’tür. Trematod ve özellikle D.
dendriticum yumurtalarının yüzdürülmesinde iyi sonuç vermektedir.
Doymuş şekerli su solüsyonu: 454 gr şekerin
(sukroz) 355 ml suya ilave edilerek, hafifçe
ısıtılmasıyla hazırlanır. Şeker eritildikten
sonra solüsyon oda ısısında soğutularak
her 100 ml sine 6 ml %40 lık formol veya

Benzer belgeler

gaitanın makroskopik ve mikroskopik incelemesi

gaitanın makroskopik ve mikroskopik incelemesi kayıplara sebep olan, salgın seyreden viral ve bakteriyel hastalıklar yanında sinsi seyreden paraziter hastalıklar önemli bir yer tutmaktadır. Ekonomik öneme sahip sığır, koyun, keçi, at, domuz, ka...

Detaylı