İndir - Zorlu Holding

Transkript

İndir - Zorlu Holding
01 kapak
Zorlu Grubu iç iletişim yayınıdır.
Üç ayda bir yayımlanır.
Ekim-Kasım-Aralık
31
Değer katan inovasyon
editör 01
Keşfetmek için yeni gözlerle bakmalı
S
on aylarda, ekonomik ve siyasi anlamda dünya düzeninin tarihi bir değişim içinde olduğunu görüyoruz. Bir
yandan ekonomide eksenin yön değiştirmesi, öte yandan yakın coğrafyamızda yaşanan siyasi dönüşüm, “yeni
bir dünya”nın kurulmakta olduğunu bizlere hissettiriyor.
Siyasi gelişmeleri bir yana bırakırsak, ekonomide kuralları yenilikçilerin belirleyeceğini, dolayısıyla Ar-Ge’nin yine
baş aktör olacağını biliyoruz.
Zorlu Grubu olarak başarımızın anahtarı, araştırma-geliştirme ve yenilikçiliği, kurum kültürümüzün en temel öğesi
olarak kabul etmemiz olmuştur. Cesur, yenilikçi ve değişime açık bir Grup olarak, dünyadaki gelişmeleri dikkatle
takip ediyor, fırsatları inceliyor, faaliyet gösterdiğimiz sektörlerde daima öncüyüz ve örnek işlere imza atıyoruz.
Yenilikçilerin öncüsü Vestel, bugün teknoloji ve tasarım geliştirme yetkinliğiyle dünyanın en büyük üreticilerinden
biri konumuna ulaşmıştır. Yenilikçiliğe ve tasarıma yatırım yapıyor ve bu yatırımı kazandığımız uluslararası tasarım
ve patent ödülleri ile tescilliyoruz.
Ev tekstili sektöründeki lider markamız Zorlu Tekstil’in başarısının arkasında da yenilikçiliğe ve Ar-Ge’ye verdiğimiz
önem yatıyor. Farklı teknolojiler kullanarak, çok özel ürünler geliştiren Zorlu Tekstil, son günlerde, güneş enerjisinden elektrik üretimi sağlayan kumaşlar üretmek üzere bir proje başlattı. Türkiye’nin bu alanda elde edeceği
başarılar ile tekstil ekonomisine de önemli bir katkı sağlayacağına inanıyorum.
Enerji sektöründe, üretim faaliyetlerinin çevresel etkilerinin azaltılması, önümüzdeki dönemin en önemli gündem
maddelerinden biri… Bu doğrultuda yenilikçi ve Ar-Ge’ye dayanan bir anlayışla çalışmalarını sürdüren Zorlu Enerji,
“Temiz Kömür Teknolojileri” projesiyle önemli bir değer yaratacak. Bu proje ile kömürün çevreye olan zararlı etkisinin en aza indirilmesi sağlanacak ve böylece kömür kaynaklarının temiz elektrik enerjisi üretiminde kullanılması
mümkün olacak.
Her alanda olduğu gibi gayrimenkul alanında da çıtayı yüksek tutuyoruz. Başta Zorlu Center olmak üzere, tüm projelerimizle gayrimenkul sektöründe yeni bir ufuk açtığımıza inanıyorum. 2012 yılında dünya çapında konuşulacak
projeleri hayata kazandıracak, Türkiye’nin sosyal ve kültürel yaşamına yenilikçi ve farklı bir soluk getireceğiz.
“Gerçek keşif, yeni diyarlar bulmak değil, yeni gözlerle bakmaktır” sözünü, önümüzdeki dönemde daha sık hatırlar
olacağız. İnanıyorum ki, faaliyette bulunduğumuz her sektörde sahip olduğumuz yenilikçi bakış açısıyla, değişimin
tetikleyicisi olmaya devam edeceğiz.
Sevgi ve saygılarımla,
Ah­met ZOR­LU
02 içindekiler
Türkiye’de ve Dünya’da Zorlu Dergisi, Zorlu Holding A.Ş. yayınıdır. Para ile satılmaz.
Kapak
04 İnovasyon gücünüze güç katar
26 Zorlu Center Satış Ofisi de benzersiz
28 WAF’ın yıldızı Zorlu Gayrimenkul
30 Enerjimiz Çocuklar İçin
32 Zorlu Enerji Grubu’nun 2011 yol haritası
34 Tasarımın kalbi
46 Bir De Sen Tasarla ‘09 başladı
47 En özel hediyeler için...
48 Evin en şık köşesi artık mutfak
50 Linens yeni koleksiyonunu tanıttı
51 Linens Sofya mağazası açıldı!
52 Linens Akademi’de 2010 eğitimi
53 Taç’a “Desing Turkey” ödülü
Zorlu Holding A.Ş. Adına Sahibi
Olgun Zorlu
Genel Yayın Yönetmeni ve Sorumlu Yazı İşleri Müdürü
Yaprak Özer
Yayın Kurulu
Vedat Aydın, Lale İlalan, Necmi Kavuşturan
Yayın türü: Yerel, süreli, 3 aylık
56 Hedef 80 bin çocuğa daha ulaşmak
58 Oz Büyücüsü çocuklarla buluştu
62 Sağlık
64 Kişisel gelişim
66 Sorunlar diğitalleşti
68 Kültür sanat
70 Sanata yeni bir bakış
74 Damak tadı
76 Gökyüzünün getirdikleri
80 Kısa kısa
82 English summaries
İçerik ve Tasarım Uygulama
indeks içerik-iletişim danışmanlık
Kore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28 K: 4 D: 4 34397
Zincirlikuyu-İstanbul
Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77
e-mail: [email protected]
web: www.indeksiletisim.com
Yayın Direktörü
Fülay Yaşa
Yayın Editörü
Umut Bavlı
Editörler
Taner Gezer
Yazı İşleri
Esra Melek Yiğitsözlü,
İsmail Polat
03
16 “İyi olmak
yetmez”
18 Zorludan eğitime
büyük destek
36 Yeni trendler
Heimtextil’de
42 “Dostlar Buluşması”
Antalya’da gerçekleşti
Görsel Yönetmen
Esen Ataman Kürklü
Grafik Tasarım
Serkan Bengin, Emre Ergül
Fotoğraflar
İdari İşler
Aslı Bilgiç
Katkıda bulunanlar
Metin Salt
Renk Ayrımı ve Basım
Müka Matbaacılık
İkitelli Organize Sanayi Bölgesi
Eskop Sanayi Sitesi
C 7 Blok No: 410
İkitelli / İstanbul
Telefon: 0 212 549 68 24
20 “Elektrik ticaretine
yoğunlaşacağız”
54 Taç 2011 buluşması
İstanbul’da gerçekleştirildi
Dergi Yönetim Yeri
Zorlu Plaza, 34310 Avcılar - İstanbul
Telefon: 0212 456 2000
Faks: 0212 422 0049
e-posta: [email protected]
24 MAPIC’te Zorlu Center’a
büyük ilgi
60 “Hobiler işinize
olumlu yansıyor”
”Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup,
Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde
yayınlanan yazı ve fotoğrafları yayma hakkı ve “Zorlu” markası ve logosu Zorlu Holding A.Ş.’ye aittir. Kaynak gösterilse dahi, hak sahiplerinin yazılı izni olmaksızın ticari amaçlarla kullanılamaz.
Dergide yayınlanan yazılar, yazarların kişisel görüş, yorum ve tavsiyelerini içermektedir, İndeks
İçerik İletişim Danışmanlık veya Zorlu Holding A.Ş., yazılarda yer alan bilgi, görüş ve tavsiyeler
nedeniyle doğabilecek maddi veya manevi zararlardan hiçbir şekilde sorumlu değildir.
04 kapak
İnovasyon gücünüze güç katar
İnovasyon, birçok şirketin başarısı için artık vazgeçilmez bir kavram. Hemen her yerde inovasyondan söz ediliyor.
Şirketler inovatif olabilmek için elinden geleni yapıyor. “Yenilenme” olarak Türkçeleştirilen inovasyonun ne olduğunu
tam olarak anlayabilmek için sözcüğün köklerini de araştırmak gerekiyor.
İ
İnovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları
uygulamaktır. Bu fikirler, daha önce çözülmemiş sorunları çözmek veya daha önce karşılanmayan ihtiyaçlara cevap vermek
amacıyla geliştirilebilir. Dünyaca ünlü yönetim bilimci Peter
Drucker ise inovasyonun tanımını, “verimlilikte yeni bir boyut
yaratan değişim” şeklinde yapıyor.
novasyon, Latince bir sözcük olan “yeni ve değişik bir şey
yapmak” anlamına gelen “innovare”den türetilmiş. Dolayısıyla, Türkçe’de kullanılan “yenilenme” sözcüğü inovasyonu tam olarak karşılayamıyor. İnovasyon, tek bir sözcükle
karşılanamayacak kadar geniş bir kavram. En basit tanımıyla
inovasyon, farklı, değişik, yeni fikirler geliştirmek ve bunları
uygulamak. Bu fikirler, daha önce çözülmemiş sorunları çözmek veya daha önce karşılanmayan ihtiyaçlara cevap vermek
amacıyla geliştirilebilir. Zaten var olan pek çok ürün ve hizmeti
daha güzel, daha kullanışlı, daha çok insanın işine yarayacak
hale getirmeyi amaçlayabilir. Bu fikirlerin hayata geçirilmesi
ve ortaya ürün, hizmet veya iş yapış yöntemlerinin çıkarılmasıyla ve ardından bu ürün ve hizmetlerin satılmaya veya iş
yapış yöntemlerinin uygulanmaya başlanmasıyla inovasyon
yapılmış olur.
Günümüzün hızla değişen rekabet ortamında şirketler ayakta
kalabilmek ve güçlerini artırabilmek için ürünlerini, hizmetlerini ve üretim yöntemlerini sürekli olarak değiştirmek zorundalar. İnovasyon tam da bu noktada devreye giriyor ve kurumların gücüne güç katan bir kavram halini alıyor. İnovasyon,
yalnızca yaratıcılık değil, “işe yarayan yaratıcılık” da gerektiriyor. Yeni fikirler, uygulanabilir olduğu takdirde inovatif olarak
tanımlanabilir. İnovasyonda yaratıcılığın ustalıkla birleştirilebilmesi önem taşıyor.
İnovasyon her yerde
İnovasyon denince akla ilk olarak genelde ürün ve hizmetlerde
farklılaşma gelir. Ancak inovasyon, bir kurumun tüm süreçlerinde kendine yer bulabilen bir kavram. Dağıtımda, markada,
müşteri deneyiminde, iş modelinde de inovasyon yapılabilir.
İnovasyon süreci, bilginin ekonomik ve toplumsal faydaya dönüştürülmesi olarak tanımlanır. Bu nedenle de teknik, ekonomik ve sosyal süreçlerin oluşturduğu bir bütündür. Bireylerde
ve toplumda değişime olan istek, yeniliğe açıklık ve girişimcilik ruhuyla özdeşleşen bir kültür gerektirir. İnovasyon için
fırsatları ararken “Şu an mümkün olanı daha çok değer elde
eder hale nasıl getirebiliriz?” sorusuna yanıt aramak gerekir.
Başarılı bir inovasyon, farklı düşünmek ve farkı yapmakla gerçekleşir.
İnovasyon icat mıdır?
İnovasyon icat değildir. İcatların sonuçlarından yararlanabilir,
ancak asıl önemli olan ekonomik getirisi olan, henüz yapılmamış, bilinmeyen bir şeyleri yapmaktır. Mevcut ürünlerde,
hizmetlerde ve süreçlerde tamamlanmayı bekleyen küçük parçalar, büyük inovasyonları doğurur. Sony’ye milyarlarca Dolar
05
İnovasyon, yeni bir şey icat etmek anlamı taşımıyor. Mevcut ürünlerde, hizmetlerde ve süreçlerde
tamamlanmayı bekleyen küçük parçalar, büyük inovasyonları doğurur. Mevcut yapıda gerçekleştirilecek
küçük bir dokunuş adeta sihirli sonuçlar doğurabilir.
06 kapak
İşletmelerin rekabet avantajlarını koruyabilmeleri için sürekli olarak inovasyon yapmaları gerekir. Bunun için de
ürettikleri ürünleri ve sundukları hizmetleri daha iyi, daha yararlı, daha kaliteli ve daha çekici hale getirmenin;
yaptıkları işleri daha iyi, daha etkin ve daha verimli yapmanın yollarını ararlar.
kazandıran Walkman, kasetçalarların küçültülüp kulaklık eklenmesi dışında bir şey değildi. Elektrikli süpürge J. Murray
Spengler tarafından icat edilmiş olsa da ticarileştirilmesini
ve satışını W. H. Hoover adlı bir deri imalatçısı gerçekleştirdi.
Bunun için de Spengler adı değil, Hoover adı dünya çapında
bilindi ve yayıldı.
İşletmelerin rekabet avantajlarını koruyabilmeleri için sürekli
olarak inovasyon yapmaları gerekir. Bunun için de ürettikleri
ürünleri ve sundukları hizmetleri daha iyi, daha yararlı, daha
kaliteli ve daha çekici hale getirmenin; yaptıkları işleri daha
iyi, daha etkin ve daha verimli yapmanın yollarını ararlar. Müşterilerin değişen ihtiyaçları, yeni müşteri istekleri, teknolojideki gelişmeler gibi pek çok fırsat onların inovasyon fikirleri
geliştirmelerini sağlar.
Başarılı bir inovasyon için
Bazen şirketler bir noktada yeni gelişme platformları tanımlama ve geliştirme konusunda başarısızlığa düştüklerini fark
ediyorlar. Bu sorundan muzdarip şirketler incelendiğinde inovasyon başarısızlığının hepsinin ortak bir yapıda geliştiği ve
genel anlamda üç ayrı nedeninin olduğu ortaya çıkıyor: İş birimi başarısı, Sorumluluk paylaşımı, Aşırı güven
İş birimi başarısı: İş birimlerinin birçoğu cirodan daha hızlı kar
etmeye çalışıyor. Maliyeti düşürme daha büyük bir önceliğe
sahip olduğu için de bu durum büyümeye yapılan yatırım miktarını ve çeşitliliğini azaltıyor. Yeni platformlara yatırım yapma
ve kar elde etme arasında tansiyonun olması çok doğal. Maliyet düşürmenin önceliği de tartışılmaz. Fakat önemli olan maliyeti, şimdiki ve gelecekteki karı etkilemeyecek ve ARGE pro-
İnovasyon türleri
Ürün İnovasyonu: Bir işletmenin farklı, yeni, değişik bir ürün
geliştirmesi ve bunu pazara sunması, ürün inovasyonu yapması anlamına gelir. Ancak işletmelerin ürün inovasyonu
yapması için mutlaka yeni bir ürün üretmesi gerekmez. Mevcut ürünlerini daha iyi, daha kaliteli, daha üstün özelliklerde
yapmak için değiştirir ve farklılaştırırlarsa da ürün inovasyonu
yapmış olurlar.
Hizmet inovasyonu: İşletme tarafından pazara sunulan, alıcılara sağlanan faydalar hizmet olarak adlandırılır. İşletmeler hem ürün hem de hizmet sunabildikleri gibi sadece ürün
veya sadece hizmet sunabilirler. Bir işletmenin yeni, farklı ve
değişik bir hizmet geliştirip bunu müşterilerine sunmasının
adı hizmet inovasyonudur. Ürün inovasyonunda olduğu gibi
hizmet inovasyonunda da daha önce sunulmayan bir hizmeti sunmak şart değil. Zaten sunulmakta olan hizmetleri daha
çok müşteri çekecek şekilde çok farklı şekillerde değiştirmek
ve farklılaştırmak da hizmet inovasyonu yapmak anlamına
gelir.
Pazarlama inovasyonu: Ürün ve hizmetler pazara sunulmak
amacıyla geliştirilir ve üretilir. Ürün ve hizmetlerin daha çok
satılması için daha fazla sayıda müşteri çekebiliyor olması gerekir. Daha fazla müşteri çekebilmek için ürün ve hizmetlerde
farklı, değişik ve yeni tasarımların, ambalajların ve pazarlama
yöntemlerinin geliştirilip kullanılması pazarlama inovasyonu
olarak adlandırılır.
Organizasyonel inovasyon: İşletmeler yalnızca ürün ve hizmetlerini geliştirip farklılaştırarak inovasyon yapmazlar. İşletmenin rekabet avantajı yakalayıp bunu koruyabilmesi için çalışma ve iş yapış yöntemlerini geliştirmesi, farklılaştırması ve
yenilemesi gerekir. Bu, geliştirme, farklılaştırma ve yenileme
faaliyeti organizasyonel inovasyon olarak adlandırılır.
Teknolojik inovasyon: Teknolojik ürün ve süreç inovasyonunu kapsar. Burada ürün, hem fiziksel bir ürünü hem de
hizmeti ifade eder. Teknolojik olarak yeni bir ürünün veya
sürecin geliştirilmesinin yanı sıra mevcut ürün ve süreçler de
önemli teknolojik değişikliklerin yapılması da bu kapsamda
değerlendirilir. Ürünün pazara sunulması ve sürecin üretimde
kullanılması ile inovasyon gerçekleştirilmiş olur. Teknolojik
ürün inovasyonu, tüketiciye yeni veya iyileştirilmiş hizmetler
sunmak amacıyla performans özellikleri artırılmış bir ürünün
geliştirilmesini,/ticarileştirilmesini ifade eder. Teknolojik süreç inovasyonunda ise yeni veya önemli ölçüde gelişmiş bir
üretim ya da dağıtım yönteminin uygulanması söz konusudur.
Kaynak: kurumsalzeka.com
07
jelerinin önüne geçmeyecek şekilde düşürmek. Aynı zamanda,
birimler büyüyüp geliştikçe, daha çok kendi içine dönük, hem
organizasyon içinden hem de dışarıdan gelen yeni fikirlere kapalı bir hal alıyor.
Sorumluluk paylaşımı: Bazı şirketler projelerden sorumlu
olarak birini atamanın yaratıcılığı öldürdüğünü düşünüyor ve
çalışanlara yüksek oranda özgürlük tanıyor. Bu yaklaşım milyonlarca Dolar’ın planlaması iyi yapılmamış projelerde boşa
gitmesine neden olabiliyor. Öte yandan bazı şirketler de tam
tersi yönde hata yapıyor. Proje inisiyatifi bir müdüre atanıyor
ve o kişi hem bütçeden hem de işin zamanında yerine getirilmesinden sorumlu oluyor. Fakat bu seferde yaratıcı fikirlerin önüne geçilmiş oluyor ve proje yine işe yaramıyor. Çözüm
interaktif ortamda çalışabilecek bir takım yaratmak, takımın
başına da kontrol mekanizması gibi çalışacak bir yönetici getirmekte yatıyor. Böylece hem yaratıcı fikirlerin ortaya çıkması
ve değerlendirilmesi sağlanıyor hem de bütçe ve zaman kriterlerine bağlı kalınıyor.
Aşırı güven: Şirket yöneticilerinin başarı için karşılarında duran engelleri ve tehlikeleri haddinden fazla küçümsemesine
de yaygın olarak rastlanıyor. Savaş gemisi kaptanları bile küçük tekneler kullandıklarında kendilerinden çok emin davranmazken, yöneticiler bir kere büyük şirket yönettikleri zaman
her türlü şirkette başarılı olabileceklerini düşünebiliyor.
İnovasyon devi Finlandiya
Dünya Ekonomik Forumu’nun yaptığı rekabetçilik araştırmalarına göre son yılların rekabet gücü en yüksek ülkelerinden
biri Finlandiya. Finlandiya, inovasyona yaptığı yatırımla, güçlü bir ekonomi ve yaşam seviyesi yüksek bir toplum yaratmayı başardı. Fin hükümeti, yaklaşık 20 yılı önce inovasyona
büyük kaynaklar ayırmaya ve inovasyonu teşvik eden bir ortam yaratmaya başladı. Bu yatırımlar, ekonomik durgunluk
dönemlerinde bile azalmadı. 1990’ların başında yaşanan ve
işsizliği yüzde 20’lere tırmandıran krizin etkileri de bu sayede hızla atlatıldı. Krizden hemen sonra kapsamlı bir ulusal
eğitim ve araştırma programı başlatıldı. Bu programın bir
gereği olarak üniversiteler ve şirketler arasında güçlü bir ağ
kuruldu. Böylelikle ormancılığa ve tarıma dayanan ekonomi,
yerini hızla sanayiye dayalı ekonomiye, ardından da inovasyon ekonomisine bıraktı. 2000’li yıllarda, bilişim teknolojileri sektörü Finlandiya ekonomisinin itici gücü haline geldi.
Bunun yanında, metal ve mühendislik sektörleri ile orman
ürünleri sanayisinde de inovasyona dayalı rekabetçilik devlet tarafından desteklenmeye devam etti.
08 kapak
Korteks, iplikten elektrik üretecek
Bursa’da üretim yapan Zorlu Grubu’na bağlı Korteks İplik, polyester ipliğe nano boyutta kaplama yaparak güneş
enerjisinden elektrik üreten kumaşlar üretmek için proje başlatıldı. Eylül 2010’da başlayan araştırmanın bir yıl sürmesi
hedefleniyor.
B
ursa Organize Sanayi Bölgesi’nde faaliyet gösteren
Zorlu Grubu’na bağlı Korteks İplik, Sanayi ve Ticaret
Bakanlığı, İstanbul Teknik Üniversitesi’nden Prof. Dr.
Ali Demir, Dokuz Eylül Üniversitesi’nden Ayşe Bedeloğlu ile
birlikte nano teknolojiyle güneş enerjisinden elektrik üreten
iplik geliştirmek için çalışmalara başladı. Eylül 2010’da başlayan araştırmanın bir yıl sürmesi hedefleniyor.
Mutlu Sezen
Projenin ilk aşamasında fotovoltaik malzemenin ipliğe kaplanıp kaplanmayacağını deneyeceklerini söyleyen Korteks ARGE
Müdürü Mutlu Sezen, “Işık ve elektriğin birleşimi olan fotovoltaik malzemelerin tekstillerle, çeşitli yöntemler kullanılarak
bir araya getirilmesi, son yıllarda araştırmacıların büyük ilgisini çekti. Biz de sanayi, üniversite ve devlet işbirliğiyle böyle bir
proje geliştirmeye karar verdik. Polyester ipliğin üzerine nano
boyutta elektrik üretebilecek organik malzeme kaplayacağız.
Güneş enerjisini kullanarak güneş filmlerindeki yapıyı ip yapısında elde etmeye çalışıyoruz. Proje gerçekleşirse fotovoltaik
bir lifin üretilmesi, her türlü tekstil yapısının (çeşitli dış giysiler, perdeler, çadırlar, sırt çantaları gibi) bu liften elde edilebilmesi demektir. Bu lif alınıp dokunulabilecek, yani kumaş
elde edilebilecek. Böylece güneş filmlerine göre daha esnek
kullanım alanları oluşacak. İnce bir yapıya sahip olan kumaş
istenildiği an katlanıp açılabilecek ve Güneş enerjisini elektrik
enerjisine dönüştürecek” diyor. Taşınabilir elektronik cihazların elektrik ihtiyacını karşılayabilecek fotovoltaik lif ve tekstiller, yüksek katma değere ve ileri fonksiyonlara sahip olduğu
için tekstil endüstrisinin ve akıllı tekstil ihracatının gelişmesi
için gelecek vaat ediyor.
Z: Korteks olarak iplikten güneş paneli üretmek için araştırmalara başladınız. Bu fikir nereden çıktı?
2009 yılı Eylül ayında Avusturya’nın Dornbirn kentinde 48.’si
yapılan suni ve sentetik elyaflar kongresinde, Dokuz Eylül
Üniversitesi’nden Doç. Dr. Ayşe Çelik Bedeloğlu, İTÜ’den Prof.
Dr. Ali Demir ile aynı konuda yaptığı kendi doktora çalışmasında; Avusturya’daki Linz Organik Solar Piller Enstitüsü’nde
değişim programı kapsamında yaptığı deneyleri polimer bazlı
kompozit malzemeler ile foto-voltaik tekstil yapıları oluşturulması konulu bildirisinde foto-voltaik film oluşturma ve bunu
yüzeylere kaplama çalışmalarında aldığı başarılı sonuçları yayınladığı zaman, bunların lif üzerine uygulanabildiğinde daha
esnek yapıda hatta giyinebilir tekstil çözümleri oluşturulmasından söz etti. Ayşe Hanım’ın verdiği bildiriye gösterilen ilgi
yüksek olunca ve benzer konuda İspanyol Leitat Teknoloji
Merkezi’nden akademisyenler Enertex adlı giysilerde termo-
09
elektrik pil sistemleri üzerine yaptıkları “Electricity Generation Project” adlı bir sunum yapınca oldukça ilgimizi çekti. Yeni
oluşan ileriye yönelik bir teknoloji geliştirme yarışında bizim
de yer almamız gerektiğini düşünerek Demir ve Bedeloğlu
ile yaptığımız görüşmede, ülkeye dönünce Sanayi Bakanlığı
destekli küçük bir Santez projesi oluşturarak nano boyutta
organik solar pil yapılarının polyester lif üzerine uygulanması
üzerine bir araştırma projesi başlatmaya karar verdik.
Z: Benzer örnekler var mı?
İspanyolların bir projesi var. Fakat bu lif üzerine uygulamadan
ziyade pilin kumaşa entegre edilmesi üzerine ve oldukça kaba
bir yapı oluyor. Ayrıca Avrupa 7. Çerçeve Programları kapsamında 2008 yılı Kasım ayında başlamış 15 ortaklı 4.2 milyon
Avroluk 3 yıllık bir proje var. Bu projede farklı liflerden fotovoltaik tekstiller oluşturulması amaçlanıyor. Bu projede en
son Şubat 2009 yılında organik ve inorganik foto-voltaik (PV)
pillerin iç ve dış katmanların oluşturulması ve yüzeye depozite edilmesi rapor edildi. O zamandan beri herhangi bir gelişme raporu yayınlanmadı. Ayrıca ABD’de Georgia Teknoloji
Enstitüsü’nde çinko oksit ile nano yapılarda fiber optik PV piller üzerine çalışmalar var.
Z: Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, İstanbul Teknik Üniversitesi
ve Dokuz Eylül Üniversitesi ile işbirliği yaparak bu projeyi
hayata geçirmeyi planlıyorsunuz. Bu çalışmanın sürecini ve
izlediğiniz yolu anlatır mısınız?
Aslında öncelikli olarak 1 yıllık küçük bir doktora projesi yazarak bu işin yapılabilirliğini ortaya koymak ana fikrimizdi. Prof.
Dr. Ali Demir hocanın proje yürütücüsü olduğu Doç. Dr. Ayşe
Çelik Bedeloğlu ve 1 doktora öğrencisi, 1 yüksek lisans öğrencisi ve 1 firma ARGE çalışanının yer alacağı proje çalışmaları ve planını belirlememizin ardından, Mayıs ayında Sanayi
Bakanlığı’nda proje paneli yapıldı. Projenin onaylanmasından
sonra Ağustos ayında Sanayi Bakanlığı/İTÜ/Korteks arasında
üçlü proje sözleşmesi imzalanmasının ardından Eylül ayında
üniversitede çalışmalar başladı.
Z: Eylül 2010’da başladığınız projeyi bir yıl içinde tamamlamayı düşünüyorsunuz. Bu bir yıllık süreçte nasıl bir çalışma
takviminiz olacak?
Projenin aşamalarında kaplama, güneş simülasyonu ve ölçüm
için gerekli ekipmanların temini sonrası, lif yüzeylerinin hazırlanması, nano malzemelerin uygulanması ile lif yapılı örnek
güneş pilleri imal edilecek. Ölçümlerin gerçekleştirilmesi ve
istatistiksel değerlendirilmesi sonucunda oluşturulan pillerin
fotovoltaik performansının yorumlanması ile Santez projesi
bitirilecek.
Z: Projenin Korteks’e sağlayacağı avantajlar neler olacak?
Hedefleriniz nelerdir?
Türkiye’de tekstil sektörünün, özellikle son yıllarda dünyada-
ki ekonomik değişimlere paralel olarak zor bir duruma girdiği gözleniyor. Genel bilinen tekstil ürünleri konusunda, uzak
doğu ülkeleri ile rekabet etmek giderek zorlaşıyor. Ancak
üretimi, bilgi ve teknoloji gerektiren fonksiyonel tekstillerin
imalatı ve pazarlanması, Türkiye’deki tekstil sektörünün ilerlemesi açısından yararlı oluyor. Fotovoltaik lif ve tekstiller
de bu açıdan katma değeri ve rekabet değeri yüksek ürünler
olarak üretilip ihraç edilebilecek. Henüz ticari olarak dünya
piyasasında yer almayan böyle bir ürünün Türkiye’de üretilmesi ülke ekonomisine katkısı açısından olumlu sonuç verecektir. Bu bağlamda Avrupa ve Ortadoğu’nun lider polyester lif üreticisi olan firmamız, doğal olarak ticari beklentiler
nedeniyle de bu projeyi desteklemeye karar verdi. Projede
laboratuvar boyutunda yapılan çalışmalar olumlu sonuç verirse, pilot ve endüstriyel boyutta geliştirme çalışmalarına
başlayacağız.
Z: Projenin tekstil endüstrisine ve akıllı tekstil ihracatına ne
gibi katkıları olacak?
Dünya genelinde, son yıllarda tekstil sektörü yapısının hızla değişmesi ile Türkiye de diğer Avrupa ülkeleri gibi katma
değeri yüksek, daha özel ve kaliteli tekstil ürünlerinin üretimine yöneldi. Yenilenebilir ve temiz enerji teknolojileri arasında belki de en fazla dikkat çekenlerden bir tanesi, sınırsız
güneş enerjisini kullanarak elektrik enerjisi üretilmesini sağlayan fotovoltaik teknolojisidir. Önerilen projede fotovoltaik etki sağlanması için güneş enerjisini kullanarak elektrik
enerjisi üretebilecek bir tekstil lifi elde edilmesini amaçlanıyor. Üretilecek fotovoltaik lif, ileride kendi elektriğini üreten
akıllı tekstillerin (giysiler ve çadırlar gibi) imalatında kullanılabilecek. Bu proje kapsamında, çeşitli kimyasal maddeler
ve yöntemler kullanılarak polyester tekstil lifi üzerinde, fotovoltaik etki geliştirilecek. Bu çalışma, enerji üreten giysiler
ve tekstil ürünleri geliştirilmesi konusundaki araştırmaları
tetikleyecek ön bir adım teşkil edecek. Bu proje kapsamında üretilen esnek fotovoltaik lifler, ileride fotovoltaik tekstil üretiminde kullanıldığında esnek, hafif, kolay taşınabilir,
rulo yapılabilir veya katlanabilir, fotovoltaik ürünler elde edilebilecek. Türkiye’nin bu konuda, dünyada çalışma yürüten
ülkeler arasında yer alması ve böyle bir ürünün Türkiye’de
gerçekleştirilmesi, Türk ekonomisine de katkı sağlayacaktır.
10 kapak
Zorlu Enerji’den çevreci kömür
Enerji alanında inovatif çalışmalarıyla öne çıkan Zorlu Enerji Grubu, Türkiye’de ilk defa gerçekleştirilecek olan “yeşil
kömür” projesi, ODTÜ ile işbirliği kapsamında yürütülen santral geliştirme projesi ve Gökçedağ Rüzgar Santrali’nin
inşaatına yönelik habitat restorasyonuyla dikkat çekiyor.
Zorlu-ODTÜ işbirliği
Zorlu Enerji Grubu, ODTÜ ile santral geliştirme projesi üzerinde çalışıyor. Zorlu Enerji Grubu’nun ODTÜ Endüstri Mühendisliği Fakültesi ile geliştirdiği işbirliği kapsamında; son
sınıf öğrencileri “santral geliştirme projesi” üzerinde çalışacaklar. Proje kapsamında öğrenciler, pilot tesis olarak Zorlu
Enerji Grubu’nun Ankara’da kurulu olan 50,3 MW’lık doğal
gaz santralini inceleyecek ve santralin daha verimli ve karlı üretim yapması için çözüm üretecek. Projenin ilk bölümü,
önerilen proje konusunu ve bununla ilgili problemleri tanımlamayı, yapılandırmayı ve netleştirmeyi içeriyor. ODTÜ
ve Zorlu Enerji Grubu’nun onayıyla ilk aşamayı tamamlayan
öğrenciler, uygun yöntemler belirleyerek analiz çalışmaları
gerçekleştirecek. Analiz aşaması sonuçları sözlü ve yazılı
olarak Zorlu Enerji Grubu’na sunulacak. İkinci aşamada, öğrenciler uygun endüstri mühendisliği teknikleri kullanarak
problemin çözümüne dönük tasarımlar oluşturacak. Öğrencilerin proje danışmanlığını; ODTÜ Endüstri Mühendisliği
Fakültesi’nden Prof. Dr. Çağlar Güven ve Yrd. Doç. Dr. Müge
Avşar ile Zorlu Enerji Ticaret Departmanı’nı temsilen Vedat
Emre Demirel ve Yasemin Ercan yürütecek. Proje sonucunda;
verimlilik sağlandığı tespit edilirse Zorlu Enerji Grubu’na ait
diğer santraller için de aynı çalışma yapılacak.
Z
orlu Enerji Grubu, kömür kaynaklarını temiz elektrik
enerjisi üretiminde kullanabilmek amacıyla başlattığı
“Yeşil Kömür Projesi” ile, kömür gazlaştırma teknolojisinin Türkiye’de uygulanmasını yaygınlaştırmayı hedefliyor.
Zorlu Enerji Grubu, 2009 yılının Aralık ayında TÜBİTAK Teknoloji ve Yenilik Destek Programları Başkanlığı (TEYDEB) ile
“Kömür Gazlaştırma Teknolojisine Dayalı Elektrik Üretim Pilot
Tesisi” kurulması amacıyla bir anlaşma imzaladı. Bu işbirliği kapsamında TEYDEB ve TTGV Zorlu Enerji Elektrik Üretim
A.Ş.’ye 9 milyon TL değerindeki tesisin ARGE çalışmaları için
1,5 milyon TL kaynak ve araştırma desteği sağlıyor. Kömür,
dünyadaki yaygınlığı, arz güvenliği ve ekonomik büyümeye
katkısıyla geçmişte olduğu gibi gelecekte de en önemli enerji
kaynağı olarak görülüyor. Öte yandan, günümüz dünyasında
kullanılan teknolojiler çevre için ciddi tehdit unsuru oluşturduğundan “Temiz Kömür Teknolojileri” adı altında yoğun ve
geniş kapsamlı ARGE çalışmaları sürdürülüyor. Bu süreç ülkemiz açısından da büyük bir fırsat.
Sektörde ilk ve tek
Sektörde ilk ve tek olan bu proje, yerli kömür kaynaklarının
çevre dostu olarak değerlendirilmesinde önemli bir adım olacak. Proje, düşük kalorifik değerdeki nispeten düşük kalitedeki Türk linyitlerinin üretimde değerlendirilmesi açısından da
büyük önem taşıyor. Pilot tesis 2 MW kapasiteye sahip olacak
ve çalışmalar, TÜBİTAK MAM’dan 15 ve Zorlu Enerji’den 9 olmak üzere toplam 24 kişilik bir ekiple yürütülecek. Projede,
kömür gazlaştırma işlemi, “akışkan yatak gazlaştırma teknolojisi” yöntemiyle yapılacak. Gazlaştırma, temelde hidrokarbon yakıt olan kömürün gazlaştırıcı içine az miktarda ancak
yüksek sıcaklıkta hava beslemesiyle kimyasal dönüşüme uğratılarak sentez gazına dönüştürülmesi işlemidir. Bu projede
yakıt olarak Batı Anadolu Bölgesi linyitleri kullanılacak. Bu
reaksiyonun çıktısı olan sentez gazı (syngas) ise gaz motorlarında elektrik enerjisi elde etmekte kullanılacak. Ayrıca gaz
motorunun atık ısısı da gazlaştırıcının giriş havasının ısıtılmasında kullanılacak.
Dünyada ağırlıklı olarak ABD, Almanya, Japonya, Avusturya,
Danimarka ve Hollanda’da kullanılan kömür gazlaştırma teknolojisine dayalı ve elektrik üretimine yönelik ARGE çalışmalarıyla kömürün çevreye olan zararlı etkisini minimuma indirmeyi amaçlıyor.
2012’de elektrik üretmeye başlaması planlanan tesisin tasarım ve imalat çalışmaları devam ediyor. Tesis, 15 dönümlük bir
alana yayılacak. Tesisin, güvenlik ve lojistik gereksinimlerini
karşılayabilmek için Sarayköy’e, Zorlu Doğal Elektrik Kızıldere
Jeotermal Santrali’nin yakınına kurulması planlanıyor.
11
Sektörde ilk ve tek olan bu proje, yerli kömür kaynaklarının
çevre dostu olarak değerlendirilmesinde önemli bir adım
olacak. Proje, düşük kalorifik değerdeki nispeten düşük
kalitedeki Türk linyitlerinin üretimde değerlendirilmesi
açısından da büyük önem taşıyor.
Habitat restorasyonu
Zorlu Enerji Grubu, toprağı yalnızca üzerine basılan bir örtü
olarak görmüyor; biyoçeşitlilik, su kaynakları, iklim değişikliğiyle mücadele, karbon tutma ve gıda üretimiyle etkileşimli
ilişkisi ile değerlendiriyor. Bu düşünceden hareketle, Gökçedağ Rüzgar Santrali inşaat faaliyetleri sırasında toprak
üst katmanında oluşan bozulmayı onarmak için kapsamlı bir
“habitat restorasyonu (doğa onarımı, ekolojik restorasyon)
çalışması başlatıldı. Zorlu Enerji bu alanda da bir ilke imza
attı.
Çevreci kömür projesinin faydaları
• Önümüzdeki yıllarda ülkemizdeki emisyon azaltma çalışmalarına da katkı sağlayacak.
• Enerji üretiminde yerli enerji kaynakları kullanım oranını
artıracak. Yerli enerji ve yerli teknoloji kullanma politikası
hızla yayılacak.
• Küçük ve orta ölçekli sanayi işletmeleri (KOBİ) ve Organize
Sanayi Bölgeleri’ne ısınma ve elektrik ihtiyacının karşılanmasında önemli bir potansiyel sunacak.
• Tüm Türkiye’de yeni iş alanlarının açılmasını ve iş potansiyelinin artmasını sağlayacak, Türk sanayisinin rekabet gücünü artıracak.
12 kapak
Bir doğa restorasyonu öyküsü
Zorlu Enerji Grubu, Gökçedağ’da Türkiye’nin en büyük rüzgar santralini kurarken; taşıdığı her avuç toprağı, bastığı
her otu, yerinden ettiği tüm ağaçları ait oldukları doğaya yeniden kavuşturmak için canla başla çalışıyor. Amaç,
Gökçedağ’daki doğal hayatın, türbinlerin kurulmasından sonra da, aynen öncesinde olduğu gibi sürmesi.
Z
orlu Enerji Grubu, toprağı yalnızca üzerine basılan bir
örtü olarak görmüyor. Biyoçeşitlilik, su kaynakları, iklim değişikliğiyle mücadele, karbon tutma ve gıda üretimiyle etkileşimli ilişkisiyle birlikte değerlendiriyor. Bu düşünceden hareketle, Gökçedağ Rüzgar Santrali inşaat faaliyetleri
sırasında toprak üst katmanında oluşan bozulmayı onarmak
için kapsamlı bir “Habitat Restorasyonu” (Doğa onarımı, ekolojik restorasyon) çalışması başlatıldı. Projenin detaylarını
Zorlu Enerji Grubu’nda Çevre Yönetim Uzmanı olarak görev
yapan Orman Mühendisi Hakan Karan’la konuştuk.
Z: “Doğa Restorasyonu” ülkemiz için yeni bir kavram. Gökçedağ Rüzgar Santrali’nde bu projeye nasıl karar verdiniz?
Zorlu Enerji Grubu olarak tüm projelerimizde çevresel hassasiyetimiz çok yüksek. Etkilerimizi en aza indirmek ve inşaat
aşaması sonrasında bu etkileri azaltmak için çok yönlü projeler geliştiriyoruz. Amacımız ayak izimizi azaltmak, hatta mümkünse yok etmek. Türkiye’nin en büyük rüzgar santrali olan
Gökçedağ Santrali’nin yapım faaliyetleri sonrasında yollar,
türbin alanları ve enerji nakil hatlarının doğal bitki örtüsüne
verdiği zararı ve değişimi tersine döndürerek doğayı eski haline getirmek için büyük gayret gösteriyoruz. İnşaat faaliyetleri
bitiminde dört aşamadan oluşan detaylı bir planlama yaptık.
Bunlar onarım hedefi, fiziki planlama, süksesyon (doğal gelişimin evreleri) planlaması ve teknik planlama olarak dört bölüme ayrılıyor.
Z: Bu planlar tam olarak neleri kapsıyor?
Onarım hedefi kapsamında alanın mevcut koşulları, yetişme
ortamı ve doğal bitki örtüsü bileşimini saptayarak; klimatik,
edafik, fizyografik bilgiler ışığında gereksinimleri ve uygulama tekniğini belirledik. Fiziki planlamada uygulama alanı için
en uygun biyolojik onarım (canlı materyalle), teknik onarım
(cansız materyalle) ve biyoteknik onarım (kombine) yöntemini
seçtik. “Şev stabilizasyonu (eğimli toprağın tutulması), yamaç
Zorlu Endüstriyel Proje Müdürü Halil Çınar
“Çevresel etkilerimizi kontrol altında tutmak için özellikle
atıklar konusunda çok dikkatli davrandık. İnşaat faaliyetlerimizin çevreye, proje sahası içinde otlayan hayvanlara ve civar köylerde yaşayanlara olumsuz bir etki yaratmaması için
azami özeni gösterdik. Santral sahasındaki ulaşım için yeni
bir yol açmak yerine, olabildiğince mevcut orman yolunu
genişleterek kullandık. İnşaat çalışmaları sırasında yapılan
kazılardan çıkan toprağı yine sahadaki dolgularda kullandık.
Buranın toprağı, yine burada kaldı.
Ayrıca yol ve türbinler için yapılan kazı çalışmalarında organik madde açısından zengin üst toprağı sıyırarak ayrı
istifledik ve daha sonra bu toprağı canlı yaşamın devamı
için yine yüzeylere serdik. Bunun altını özellikle çiziyorum.
Türkiye’de örneği yok denecek kadar az sayıda yapılmış bir
çalışmadır bu. İnşaat işlerinin tamamlanmasının ardından,
çevre uzmanlarımızca planlanan ağaçlandırma çalışmalarına
da başlandı ve başarılı sonuçlar elde ediliyor.”
drenajı, erozyon kontrolü, otlandırma ve bitkilendirme” tesislerine yönelik ihtiyaçlarımızı harita üzerine işledik. Süksesyon
planlamasında ise özellikle bitki örtüsü açısından, uygulama
alanında zaman içerisinde görülecek doğal gelişime ilişkin
bilimsel öngörüler doğrultusunda, planlanan uygulamaların
yıllar içerisinde görülecek doğal gelişimle uyumlu olması için
doğru sıralamayı yapmaya çalıştık. Son olarak teknik planlamada ise kullanılacak onarım materyallerinin uygulama şekli
(fidan, tohum, çalı demet teras vb.) ile zamanını belirleyerek
ekiplerimizin iş takvimini oluşturduk ve harekete geçtik.
Z: Bu kadar ayrıntılı bir teknik çalışmadan sonra her şeyi
alanda uygulama şansı bulabildiniz mi?
Bizim en büyük şansımız hem inşaat aşamasında proje hem de
sonrasında bakımı yürüten yöneticilerimizin çevre konusunda
çok titiz olmalarıydı. Gerçekten eşine az rastlanır bir hassasiyetle yürütülen inşaat çalışmaları sayesinde, olumsuz etkilerimiz zaten en aza indirilmişti. Biz bu nedenle daha sağlıklı
gözlem ve ilerleme şansı bulduk.
Z: Süreç tam olarak nasıl ilerledi?
Sahadaki inşaat işleri tamamlandıktan ve santral üretime
başladıktan sonra, 2010 yılının Şubat ayında doğa onarımı
çalışmalarıyla ilgili hazırlıkları hızlandırdık. İnşaat sonrası ilk
vejetasyon döneminde yapılan gözlemlerimizle ve yörenin iklim verilerini inceleyerek, belirlenen bölgeler için ekim-dikim
işlerini planladık. Habitatlara yapılacak müdahalelerin istenen başarıyı göstermesi ve canlı yaşamıyla uyumlu olabilmesi
için, ilk yıl otsu bitkiler ve öncü türlerin incelenmesi amacıyla
otlandırma çalışması yapmadık. Bu süreçte, doğal yenilemenin ilk adımı olarak eğimli alanlarda toprağı korumak için hızlı
etki yaratmayı amaçladık. Bu nedenle, 2010 yılı Mart ayında
başlatılan teraslama ve ağaçlandırma çalışmalarında hızlı kök
gelişimi gösteren türler kullandık.
Z: Projede hangi türler kullanıldı, kaç fidan dikildi?
Ağaçlandırma ve tohum ekimlerinin başarılı olması için arazi
13
Projede kullanılan ağaç türleri
Akçaağaç (Acer negundo)
Badem (Prunus dulcis)
Çitlenbik (Celtis australis)
Defne (Laurus nobilis)
Dişbudak (Fraxinus excelsior)
Fıstık Çamı (Pinus pinea)
İğde (Elaeagnus angustifolia)
Keçiboynuzu (Ceratonia siliqua)
Kestane (Castanea sativa)
Mahlep (Prunus mahaleb)
Servi (Cupressus sempervirens)
Yalancı Akasya (Robinia pseudoacacia)
Zakkum (Nerium oleander)
yapısı, vejetasyonun doğal gelişimi, tohum türlerinin çimlenme özellikleri, toprak derinliği ve eğimi, bitki kök ve tepe
tacı gelişim biçimi, yağış rejimi, rüzgar etkisi gibi çok yönlü
faktörleri değerlendirerek çalışmalarımıza yön verdik. Proje
kapsamında yaklaşık 25 hektar yani 250.000 metrekare alanda, yalnızca ilk yılda 27.000 fidan dikimi gerçekleştirdik. 10
hektardan büyük bir alanda ise yaklaşık 1 ton ağırlığında ot
tohumu ektik. Bu miktar, milyonlarca kök tohum yani büyük
bir yeşil örtü demek. 2011 yılında bu sahalarda çimlenme ve
otlanmanın başlamasını bekliyoruz.
Z: Özel teknikler kullandınız mı?
Toprağı tutmanın zor olduğu eğimli alanlarda, pahalı ancak
etkili bir yöntem olan Hydroseeding (su ile püskürtme) tercih
ettik. Tohum karışımının torf ve organik yapıştırıcıyla birlikte
yüzeye uygulandığı hydroseeding, sahaya getirilen özel bir
makine yardımıyla uzmanlar tarafından gerçekleştirildi.
Z: Ağaç türlerini neye göre belirlediniz?
Ağaçlandırmada tür seçimini Osmaniye Orman İşletme
Müdürlüğü’nün desteğiyle belirledik. Toprağın kısa zamanda
stabil hale getirilmesi için hafriyat alanları ve şevlerde hızlı
gelişme gösterebilecek dayanıklı bir tür olan Yalancı Akasya
(Robinia pseudoacacia) ağacını kullandık. Yöredeki tarımsal
faaliyetlere ve arıcılığa destek olmak amacıyla; kiraz aşılamak
için Mahlep (Prunus mahaleb), arılar için çiçekli türler, ticari
değeri olan tıbbi ve aromatik bitkilerle meyveli ağaç türlerine
ağırlık verdik. Bunun yanında, düşük rakımlarda baskın ağaç
türü olan kızılçam (Pinus brutia) serilerinde özellikle yangın
riski olan yola cepheli meçcereler boyunca servi ile yangına
dirençli şeritler oluşturduk. Bunu da, saf yayılış gösteren kızılçam topluluklarının geleceğini güvence altına almak adına
önemli bir ormancılık uygulaması olarak değerlendiriyoruz.
Z: Sonuç başarılı oldu mu?
Ağaçlandırmada yüzde 82 gibi oldukça yüksek bir tutma başarısı sağladık. Dikilen 26.845 adet fidanın 22.013 adedi güçlü
şekilde gelişiyor. 4.832 adet fidansa canlandırma bakımlarıyla
hayata tutunuyor. Bu sayıları net bir biçimde söyleyebiliyoruz
çünkü fidanlarımızı tek tek sahada dolaşarak izliyoruz. Fidanların gelişimleri sürekli kontrol altında tutuluyor. Yaz aylarında 2 kez sulama yapılarak kurak yaz günlerinde sağlıklı gelişimin sürmesi güvence altına alınıyor.
Zorlu O&M Saha Bakım Müdürü Oktay Ertuğrul
“Biz Zorlu O&M olarak 20 kişilik bir ekiple Gökçedağ Rüzgar Santrali’ndeki 54 türbinin işletme ve bakımını yapıyoruz. Bu kadrodan bir arkadaşımız, yalnızca ağaçlandırma ve
otlandırma yani doğa onarımı işlerinden sorumlu. Yılda bir
kez 10 kişilik bir bakım ekibi fidanların olduğu sahalarda
çapalama ve ot alma işlerini yürütüyor. Yaz aylarında ise
ilave olarak dört kişilik bir ekip daha tüm sahada sulama
yapıyor. Bir kişi yılda 365 gün ve 14 kişi de yılın yaklaşık
40-45 günü habitat restorasyonu uygulamalarının bakım
işlerini yapıyor.
Ağaçlarımızı özellikle kışın sert etkilerinden korumak için
özel kazıklarla bağlayarak güçlendirmeye çalışıyoruz. Sulamayla ilgili olarak önemli bir projeyi hayata geçirdik. 220
ton kapasiteli bir sulama tankı inşa ettik. Böylece bakımın
önemli bir ayağı olan sulamayı daha verimli yapabileceğiz.
Bunun yanında sulama yaparken taşıma nedeniyle ürettiğimiz sera gazı emisyonları da azalmış olacak.”
14 kapak
Vestel, inovasyon şampiyonu
Dost teknolojiyi tüketicilerle buluşturan Vestel, teknoloji alanında gerçekleştirdiği yatırımlarla Türkiye’de inovatif
çalışmalara da imza atıyor. Elektronik ve beyaz eşya sektörlerinde kazanılan uluslararası tasarım ödülleri ve altın
patent ödülü, ARGE’ye yapılan yatırımın değerini de ortaya koyuyor.
D
ünya çapında 1000’e yakın ARGE mühendisiyle güçlü
bir inovasyon yeteneğine sahip olan Vestel; ABD ve
İngiltere başta olmak üzere birçok ülkede, yaklaşık
15 yıldır ARGE merkezlerine sahip. Ürünleriyle tüketicilerin
hayatını kolaylaştırmak ve tüm ihtiyaçlara cevap vermek için
çok geniş kapsamlı ARGE faaliyetleri yürüten Vestel’in elektronik alanında 70’den fazla buluşu ve bu buluşlar için Avrupa
ve ABD ile birlikte birden fazla ülkede yine 70’den fazla patent başvurusu bulunuyor. Vestel Beyaz Eşya’nın ise ulusal ve
uluslararası düzeyde 80’i aşkın aktif patent başvurusu; ayrıca
40’tan fazla endüstriyel tasarım tescil başvurusu bulunuyor.
Elektronik alanında gerçekleştirdiği ARGE çalışmalarıyla farklılaşma yolunda büyük adımlar atan Vestel, görüntü kalitesini
mükemmelleştiren uluslararası patentli Pixellence teknolojisiyle televizyonda bir devrim gerçekleştirdi. Dört boyutlu
görüntü performansı olarak nitelendirilen Pixellence, tümüyle
Türk mühendislerin başarısı.
Altın Patent sahibi
Vestel’in uluslararası patent başvurusunu yaparak bulaşık
makinelerinde kullanmaya başladığı “üst sepet ayar mekanizması” sayesinde bulaşık makinesi tamamen doluyken dahi
kullanıcı tarafından yükseklik kolayca ayarlanabiliyor. Vestel
bulaşık makineleri, bu benzersiz tasarımlı mekanizmayla mutfakta üst düzey konfor sağlıyor. Vestel Beyaz Eşya’nın tamamı
Türk ARGE mühendisleri tarafından geliştirilen “üst sepet yükseklik ayar mekanizması” patent başvurusu, Avrupa Patent
Ofisi listesinde yayınlandı. Ayrıca Dupont tarafından hazırlaÇevre dostu Twinjet
TwinJet, düşük su tüketimi sayesinde ise tüketicilere yılda
2,2 ton sudan tasarruf etme olanağı sunuyor. A enerji sınıfı
çamaşır makineleriyle karşılaştırıldığında, Vestel TwinJet’in
sağladığı enerji tasarrufuyla yılda 800 kilo çamaşır bedavaya
yıkanmış oluyor. Bu da yılda binden fazla tişört ve gömleğin
bedavaya yıkanması anlamına geliyor. Vestel TwinJet Çamaşır Makinesi, maksimum 7,5 kilo olan çamaşır yükleme kapasitesini 8 kiloya çıkarmasıyla da dikkat çekiyor. Ek durulama, kırışık azaltma ve antibakteriyel yıkama fonksiyonlarına
sahip TwinJet, makinenin dibine çökerek yıkama sırasında
kullanılmayan deterjanı bile değerlendiriyor. TwinJet’in, kullanılmayan bu deterjanı alıp çamaşırların üzerine püskürtmesi sayesinde çamaşırlara daha iyi nüfuz eden deterjan,
benzersiz bir temizlik sağlıyor.
nan ve sektörün saygın dergileri arasında yer alan “Engineering Design” da bu buluşa geniş yer verdi. Vestel’in dört parçadan oluşan üst sepet ayar mekanizmasında, sepetin altında
ana plaka üzerinde bulunan uzun kesit ve çark, serbest halde
duruyor. Sepet yukarıya çekildiğinde ana plakanın altında bulunan ikinci kesit, çarka temas ederek çarkı döndürüyor ve sepetin yukarı çekilmesini sağlıyor. Sepet serbest bırakıldığında
kendi ağırlığının etkisiyle aşağı kayıyor ve istenilen yükseklikte kilitlenebiliyor. Sepet tekrar indirilmek istendiğinde ise
mekanizmanın yukarıya çekilmesi yeterli oluyor. Vestel Beyaz
Eşya, “açma yönü değiştirilebilen kapıya sahip elektronik
kontrollü soğutucu” buluşunun Vestel Buzdolaplarında kullanılmaya başlamasıyla Türk Patent Enstitüsü’nün “Türk Patent
Altın Ödülü”ne de layık görüldü.
Yüzde 35 tasarruf
Vestel’in geliştirdiği TwinJet teknolojisi hem zamandan hem
de enerjiden tasarruf sağlıyor. TwinJet, Süper Kısa Yıkama
Programı ile az kirli çamaşırları sadece 12 dakika içinde yıkama imkanı sunuyor. Bu sayede tüketiciler ilk yıkadıkları çamaşırları asmadan ikinci yıkama bitmiş oluyor. Twinjet, normal
kirli çamaşırları 60 derecede yıkamak için harcanan 150 dakikalık süreyi ise yalnızca 60 dakikaya indiriyor.
15
Vestel’in elektronik alanında 70’den fazla buluşu ve bu buluşlar için Avrupa ve ABD ile birlikte birden fazla ülkede yine
70’den fazla patent başvurusu bulunuyor. Vestel Beyaz Eşya’nın ise ulusal ve uluslararası düzeyde 80’i aşkın aktif
patent başvurusu; ayrıca 40’tan fazla endüstriyel tasarım tescil başvurusu bulunuyor.
Dört boyutlu görüntü performansı
Ödüller Vestel’in
Daha canlı ve gerçek renkler: Pixellence, Renk İyileştirme
Algoritması’yla görüntüdeki renk bilgisini algılayıp en üst
seviyeye ulaştırır.
Daha yüksek kontrast, daha belirgin hatlar: Görüntüdeki kontrast seviyesini algılar. Otomatik olarak parlaklık ve
kontrastı ayarlar.
Daha keskin, daha belirgin detaylar: Pixellence, Keskinlik
Artırma Algoritması’yla görüntüdeki tüm keskinlik değerlerini algılar. Analiz ettiği değerleri görüntüdeki keskinliği en
net görüntü oluşturacak şekilde düzenleyerek maksimum
resim performansı elde eder.
Daha gerçek ten rengi: Pixellence, Ten Rengi Algılama ve
Düzeltme Algoritması ile görüntüdeki ten bölgesini algılayıp
analiz ederek en optimum ten rengini oluşturur.
• Vestel, 2006 yılında, beyaz LCD modeliyle yılında Endüstriyel Tasarımcılar Meslek Kuruluşu tasarım ödülünü kazandı.
• 2008 yılında iki LCD TV, bir dizüstü bilgisayar, bir klima
ve bir çamaşır makinesi olmak üzere tam beş ürünü ile Design Turkey Endüstriyel Tasarım yarışmasında İyi Tasarım
Ödülü’ne layık görüldü.
• Vestel, elektronik ürünler kategorisinde “42845 Ultra thin
LCD TV” ve “42850 Ultra thin LCD TV” olmak üzere iki farklı
LCD modeli ve “Vestel Topnotch Notebook” ile “İyi Tasarım
Ödülü”ne layık görüldü. Ayrıca elektrikli ev aletleri kategorisinde “Vestel Quadro Split Klima” ve “Vestel Olympus Çamaşır Makinesi” de Vestel’e “İyi Tasarım Ödülü”nü getirdi.
• Vestel, ABD’de bulunan Chicago Mimarlık ve Tasarım
Müzesi’nin verdiği dünyanın en prestijli tasarım ödüllerinden
“Good Design Award”da da Slim and Thin LCD TV modeli ile
2009 ödülünü kazandı.
• Vestel, 2009’da Red Dot Design Award’da da iki uzaktan
kumandası ile tasarım ödülü aldı.
• Vestel, 2010 yılında, dünyaca ünlü tasarım yarışması iF Product Design Award’da, Vestel Aramides ve Vestel Lissotis çamaşır makineleriyle iki ödül kazandı.
• Vestel, 2010’da dört ürünüyle Good Design Award ödülünü
kazandı.
• Aramides ve Lissotis çamaşır makineleriyle iF Product Design Award’da ödüle layık görüldü.
• Vestel, 2010 yılı içinde, Avrupa’nın en saygın teknoloji ve
tasarım ürünleri yarışması “Plus X Award”dan da dokuz ödülle döndü.
16 röportaj
“İyi olmak yetmez”
“2010 yılına kadar bizim bölgemizde iyi yapan yeterli oluyordu şimdi farklı yapanın kazanacağı bir dönem başlıyor.
Farklılık herkes için gerekli. Bundan sonra dünya böyle olacak. Her işte iyi yapmak yetmeyecek, farklı yapan
kazanacak.”
G
ünümüzde artık sadece işini yapanlar değil, farklı ve
yeni olanın hayatta kaldığı bir dünyada yaşıyoruz. Eskiden organizasyonlar 15-20 senede bir değişirdi şimdi 2 yılda bir değişiyor. Kendini yenilemeyenin, farklı ürünler
yapamayanın ayakta kalma şansı yok. Trendsetter olmak ya
da en azından trendlerin hızlı takipçisi olmak hayatta kalmanın diğer şartı...”
Zorlu Grubu’nun elektronik ve beyaz eşya sektöründeki amiral
gemisi Vestel’in İcra Kurulu Başkanı Ömer Yüngül, zorlu rekabet ortamında başarının sırrını böyle özetliyor. Bu başarı sırları, Vestel’in bugün bir dünya devi olmasının da formülü gibi..
Vestel olarak son beş yılda trendleri çok hızlı takip eden şirket
konumundan trend belirleyici konumuna geçtiklerini belirten
Yüngül, “Elektronikte trend belirleyicilerle aynı anda piayasaya çıkıyoruz. Bizim sektörde trendleri hızlı takip edemiyorsanız yaşama şansınız yok” diyor.
Z.: Küresel bir ekonomik krizle boğuştuğumuz iki yıl geride
kaldı sizce 2010 nasıl bir yıl oldu, gelecek yıldan umutlu musunuz?
Ekonomik kriz anlamında ABD için 2008 neyse Avrupa için de
2010 öyleydi. 2010 yılına kadar bizim bölgemizde iyi yapan
yeterli oluyordu şimdi farklı yapanın kazanacağı bir dönem
başlıyor. Farklılık herkes için gerekli. Bundan sonra dünya
böyle olacak. Her işte iyi yapmak yetmeyecek, farklı yapan
kazanacak.
Z: Sizce yeni yıl Türkiye ve dünya için nasıl geçecek? Gelecek
dönemde Türkiye ekonomisinden neler bekliyorsunuz?
Avrupa’da hayat herkes için biraz daha zorlaşacak bu da
zorunlu konsolidasyonlara neden olabilir. Şirket evlilikleri
yaşanabilir. Türkiye bir merkez olduğu için şirket evlilikleri,
konsolidasyonlar Türkiye’de daha fazla yaşanabilir. Üretim
doğuya kayacak, burada en güvenli liman da Türkiye. Her
sektör için üretim merkezi buraya kayabilir. Bununla birlikte
Çin bizim için tehdit değil büyük avantaj. Çin’de özellikle çalışan kesimlerin talepleri artıyor, daha fazla tatil yapmak, vergisini ödeyeip ikinci çocuğa sahip olmak istiyorlar dolayısıyla dünya standartlarına mecburen yakalama eğilimi var bu da
artan sosyal problemler yüzünden ülkenin kendi sorunlarıyla
uğraşmasına neden olabilir. Bu yüzden Türkiye genel bir üretim merkezi olabilir. Fakat Türkiye’de sanayi-devlet politikası eksikliği var, 1980-83 yılları hariç hiçbir zaman olmadı,
gerçekleşirse çok iyi olur.Bununla birlikte herkesin bir ortak
paydası var o da insan kaynağı. İnsan faktörünü gözetmeden
başarılı olmak mümkün değil. Örneğin bir dönem Orta Avrupa çok revaçtaydı fakat insan kaynağının iyi olmaması yüzünden başarılı olamadı, Türkiye şimdi Orta Avrupa’ya kaptırdığı
fırsatları geri kazanıyor çünkü Türkiye’deki insan kaynağı
daha farklı, daha kaliteli.
Z.: Nedir bu farklılıklar?
En önemli fark krizlerle büyümüş, kriz deneyimi olan bir yönetici grubun varlığı. Kriz istatistiği var. Bütün krizlere baktığınızda hep aynı evrimler yaşanmış. Türkiye’de bankacısından
sanayicisine herkesin engin bir kriz tecrübesi var. Bununla
birlikte sektörümüzde oldukça iyi bir Ar-Ge ve yan sanayi altyapısı var. Herkes yeniliğe yönelmiş durumda. Türkiye’nin bu
işlerde 15-20 yıldır aktif olduğunu bu sürenin de çok uzun olmadığını düşünürseniz pazara sürekli yeniliklerle giriyorsunuz
bu da belli bir bilgi birikimi ve insan kaynağı yaratıyor. Son
krizlere baktığınızda gelişmekte olan pazarlar ile gelişmiş pazarlar ayrılmaya başladı. Dünyada gelişmekte olan pazarlar
daha fazla rol almaya başladı. Türkiye’ye baktığınız zaman ise
Türkiye artık her alanda “merkez” oldu. İş dünyasında da bu
böyle oldu, batılı büyük firmalar doğuya açılmak için Türkiye’yi
daha etkili buluyor. Bu yüzden Türkiye önemli bir yer oldu. Ayrıca coğrafyanın büyüme potansiyeli çok fazla, önümüz açık
yeter ki sosyal istikrar olsun.
Z: Vestel’in 2011 planları nelerdir?
Vestel için 2011 hedeflerimiz; ihracatta hedeflerimizi tutturmak, TV satışında iç pazardaki liderliğimizi korumak, beyaz
eşyada pazar payını yüzde 20’nin üzerine çıkarmak. Özellikle
beyaz eşyada artık ürün ve pazara yönelik çok iyi bir iş planımız ve yol haritamız var bunu hayata geçireceğiz. 10 yıllık
yatırım süreci bitti, ikinci 10 yılda hedefimiz farklı ürünlerle
pazar payını artırmak. Elektronikte pazar lideriyiz. Beyaz eşyada elektroniğe kıyasla çok yeniyiz fakat pazar payımız her yıl
artıyor. Teknolojik bir firma olduğumuz için gençler bizi daha
fazla algılıyor. Türkiye’de genç bir nüfus olduğu için inanıyorum ki pazar payımız artmaya devam edecek. Bununla birlikte iç pazarda en fazla büyüyen sektörler bankaların sağladığı
17
kredilerin de katkısıyla inşaat ve otomotiv oldu. İnşaatın büyümesi bizim sektörümüz için de olumlu bir gelişme. Yeter ki
istikrar olsun.
Z: Beyaz eşyada dünya nereye doğru gidiyor? Trendler ne
yönde? Vestel hangi trendleri izliyor, planları neler?
Otomobilleri düşünün. Zamanla otomobillerde elektronik
daha fazla yer almaya başladı, örneğin eskiden sadece ön
camlar otomatikti şimdi silecekten göstergelere kadar her şey
otomatik. Arabanın üretiminde harcanan saç fiyatına yakın
elektronik masrafı var. Beyaz eşyada bu kadar hızlı bir evrim
yaşanmadı fakat bundan sonra olacak. Bu kadar çok elektroniğin kullanıldığı bir dünyada beyaz eşya bundan çok az nasibini
aldı. Bundan sonra beyaz eşya gelişecek.Biz de Vestel olarak
çok farklı ürünler hazırlıyoruz. Elektronikte en iyilerden biriyiz, beyaz eşya da elektronikle buluşacak. Örneğin MP3 çalarlı
buzdolabı geliştirdik. Dünyaya baktığınızda her ürünün Iphone uygulaması var. Buna benzer farklı ürünler mutlaka olacak.
İnsanlar rahat kullansın diye basit ürünleri iyi fiyata sunmak
gerekiyor. En zor olanı da en basiti bulmak, bunu bulan kazanıyor. Bu yüzden ARGE’nin de önemi artıyor. ARGE’de ise
hangi iş nerede kuvvetliyse orada olmak hedef olmalı. Trendler nerede ortaya çıkıyorsa o mahallede olmak zorundasınız.
Dolayısıyla çok merkezli olmak önemli. Örneğin elektronikte
yenilikler üretim anlamında Tayvan ve Kore’de, kullanım anlamında ise İngiltere ve ardından Almanya’da ortaya çıkıyor.
Avrupa’ya yenilikler bu ülkelerden giriyor. Biz de Vestel olarak
tüm bu ülkelerde faaliyet gösteriyoruz.
Ömer Yüngül
Z.: Vestel’in gözü dünyada nerede? Nerelerde yatırım yapma
hedefleriniz var?
Vestel olarak öncelikli hedefimiz Ortadoğu. Bunun dışında
Türk Cumhuriyetleri ve Kuzey Afrika bizim için önemli pazarlar. Üretimde dengeleme sağlamak ve fabrika utilizasyonu için güney yarımküre de önemli. Mevsim değişikliği
nedeniyle önemli bir bölge. Afrika’da çok yüksek potansiyel
var. Gelişmişliğin sembolü olan buzdolabı, TV penetrasyonu
hala çok düşük yüzde 20’lerde. Bankacılık sistemi, alışveriş
sistemleri de henüz oturmamış Kıtanın zengin yer altı kaynakları da diğer ülkeleri çekiyor. Bu anlamda Afrika henüz
keşfedilmemiş bir kıta.
Sürdürülebilirlik ve Vestel
“Sürdürülebilirlik pedal çevirmek demektir. Her alanda
yenilenmek gerekiyor, yeni ürünler, iş yapışın, organizasyonunla yenilenmen lazım yoksa sürdürülebilir olamazsın. Bizim için de geçerli ya trendleri belirleyeceksin ya
da hızlı takipçi olacaksın. Biz Vestel olarak elektronikte
trend belirleyicilerle aynı anda sahaya çıkıyoruz. Aksi
halde yaşama şansınız yok çünkü trendler çıktığı gün
eskiyor. Bu yüzden trendlerin oluştuğu yerde bulunmak
lazım.”
18 haber
Zorlu’dan eğitime büyük destek
Hacı Mehmet Zorlu İş Okulu, Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi, Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’nin açılışı
törenle yapıldı. Törene Zorlu Holding Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Zeki Zorlu, Zorlu Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Ahmet Zorlu, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu ve Devlet Bakanı Faruk Çelik’le birlikte çok sayıda davetli katıldı.
Z
orlu Holding Yönetim Kurulu Eşbaşkanı Zeki Zorlu’nun,
Bursa’da Yıldırım Belediyesi ile birlikte yaptırdığı Hacı
Mehmet Zorlu İş Okulu, Otistik Çocuklar Eğitim Merkezi, Eğitim Uygulama Okulu ve İş Eğitim Merkezi’nin açılışı geniş katılımlı bir törenle yapıldı. Törene, Zorlu Holding Yönetim
Kurulu Eşbaşkanı Zeki Zorlu, Zorlu Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Zorlu, Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Devlet Bakanı Faruk Çelik, Bursa Valisi Şahabettin Harput, Yıldırım
Belediye Başkanı Özgen Keskin ve İl Milli Eğitim Müdürü Atilla
Gürsel’le birlikte çok sayıda davetli katıldı. Toplam 42 dönüm
arazi üzerine inşa edilen okullar, eğitimde büyük bir açığı kapatıyor. Tüm düzeneklerin engelli öğrencilere uygun olarak
dizayn edildiği okulda, öğrenciler engellerini hissetmeden
eğitim görecekler. Üç ayrı kısma ayrılan engelliler iş okulunda; A ve B blokta eğitim uygulama okulu ve iş eğitim merkezi,
C blokta otistik çocuklar iş eğitim merkezi, D ve E blokta ise
iş okulu ve yemekhane bulunuyor. Bölge halkının büyük ilgi
gösterdiği açılışta, konukları mehteran takımı karşıladı.
“Engellilerin yanında olacağız”
Törende ilk konuşmayı İl Milli Eğitim Müdürü Atilla Gürsel yap-
tı. Bursa’da engelli olarak sırada bekleyen bir tane bile öğrenci olmadığını ve bu konuda Türkiye’de tek olduklarını vurgulayan Gürsel, yeni okullarla birlikte çok daha iyi bir seviyeye
yükseleceklerini söyledikten sonra “Zorlu Ailesine desteklerinden dolayı çok teşekkür ederim” dedi.
Gürsel’in ardından konuşan Zeki Zorlu, tekstilden enerjiye,
elektronikten savunma sanayiye, inşaattan farklı dallara uzanan hizmetleriyle Zorlu Ailesi olarak her zaman halkın gözü
önündeyiz dedikten sonra şunları kaydetti: “Dünyanın birçok
yerinde insanlığa iş ve aş sağlıyoruz. İş ve aş vermek, ihtiyacı olanın yanında olmak için mücadele ediyoruz. İş aş vermek
farklı bir şey, ihtiyacı olan engellilerin yanında olmak ise farklı bir şeydir. Bu okulların açılması için beni haberdar eden ve
ikna eden Bursa Valisi Şahabettin Harput’a çok teşekkür ediyorum. Elimden gelen gayreti yavrularımızın eğitimi için kullanacağım.”
Bundan sonra bu tür çalışmalarda daha fazla yer alacaklarını
söyleyen Zorlu, “Bunun için sadece işadamlarının değil, tüm
insanların engelliler için çalışması gerekiyor. Onları içimizden
biri gibi görmeliyiz. Ayrıca engelli ailelerine de destek olalım.
Ailelere yardım etmek ve nefes almalarını sağlamak hepimizin
görevi olmalıdır” dedi.
Zeki Zorlu’nun ardından davetlilere seslenen Ahmet Zorlu ise
şunları söyledi: “Ülkemizde 8,5 milyon engelli bulunuyor.
Bunu öğrendiğimde gerçekten yüreğim cız etti. Fabrika açılışlarında sürekli ‘Sanayisiz bir Türkiye düşünemiyorum’ derdim;
artık ‘Eğitimsiz bir Türkiye düşünemiyorum’ diyorum. Eğitim
ülkemiz için son derece önemli.”
“Tüm vatana hayırlı olsun”
Okulların açılmasından dolayı son derece memnun olduğunu
dile getiren ve Zorlu Ailesi’ne teşekkür eden Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu, Türkiye’deki eğitim çıtasının her geçen
gün biraz daha yükseldiğine ve eğitim kalitesinin arttığına
dikkat çekti. Çubukçu, “Hemen her ay ülkemizin farklı bir
bölgesinde okul, eğitim kompleksi açılışına katılıyorum. Bu
beni çok mutlu ediyor. Türkiye’de sağlıklı nesiller yetişmesi,
ülkemizin refahı ve daha da modernleşmek eğitime bağlıdır”
dedi.
19
Çubukçu ayrıca, “Bugün açılışını gerçekleştirdiğimiz okullar ile eğitime dönemimizdeki yerel yönetimlerin de ne denli
önem verdiğini bir kez daha göstermiş olduk. Burada gördüğümüz bu modern okulda her şey engelli vatandaşlarımızın
daha rahat eğitim almaları için hazırlanmış. Tüm vatana hayırlı
uğurlu olsun” dedi.
Devlet Bakanı Faruk Çelik de böylesi anlamlı projelerin açılışında yer almaktan büyük mutluluk duyduğunu belirterek,
Bursa’ya kazandırılan her hizmetin sadece Bursa’ya değil,
Türkiye’ye kazandırılmış bir hizmet olduğunu söyledi. Burada
tamamen engelli kardeşlerimiz için hazırlanmış olan eğitim
yuvasının açılışından büyük bir mutluluk duyduğunu belirten
Çelik, “Çocuklarımızın daha rahat ve kendilerini daha huzurlu hissedecekleri bir ortamda eğitim görmeleri bizleri mutlu
ediyor. Bu dev eğitim kompleksinin hayırlı olmasını temenni
ediyor ve okulun yapımına büyük katkı sağlayan hayırsever
işadamı Zeki Zorlu’ya çok teşekkür ediyorum” dedi.
“Bursa’nın yüz akı projesi olacak”
Bursa Valisi Şahabettin Harput da okulda emeği geçen herke-
se teşekkür ederek, Yıldırım Belediyesi’nin engellilere verdiği
destekler sayesinde Bursa’da bu anlamda büyük yol kat edildiğini vurguladı. Harput, “Engelli kardeşlerimiz için yapılan
bu merkez, Bursa’nın yüz akı projelerinden biri olacak. Birçok
yere örnek olacak bu proje sayesinde engelli hemşerilerimiz
eğitimlerini, kaliteli bir biçimde alabilecekler. Bunun için Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin ve okulun yapımına büyük
katkı sağlayan Zeki Zorlu’ya çok teşekkür ediyorum” dedi.
Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin de yaptığı konuşmada, bu okulların Bursa için önemli bir sosyal proje olduğunun
altını çizdi. Engelli vatandaşların, engellerini hissetmeden
yaşayabilmeleri bizler için çok önemlidir diyen Keskin, “Açılışını gerçekleştirdiğimiz eğitim merkezimizde engelli kardeşlerimiz engellerini hissetmeden eğitim alacaklar. Bunun için
Zorlu Ailesi’ne çok teşekkür ediyorum” dedi. Konuşmaların
ardından Milli Eğitim Bakanı Nimet Çubukçu; Zeki Zorlu, Ahmet Zorlu ve Yıldırım Belediye Başkanı Özgen Keskin’e birer
teşekkür plaketi verdi. Açılış töreni ve konuşmaların ardından bakanlarla birlikte tüm davetliler okulu gezme imkanı
buldu.
20 röportaj
“Elektrik ticaretine yoğunlaşacağız”
Zorlu Enerji Genel Müdürü Arif Özozan, serbest tüketici uygulamasının elektrikte tam rekabetçi bir piyasa oluşumu
için önemli bir gelişme olduğunu belirterek, elektrik ticaretinin Zorlu Enerji Grubu’nun önümüzdeki dönem büyüme
alanlarının başında geldiğini söylüyor.
Arif Özozan
T
ürkiye son dönemde yeni bir kavramla tanıştı: Elektrik
ticareti. Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu’nun geçtiğimiz yılın başında aldığı kararla, yıllık enerji tüketimi 100
bin kWh’den yüksek olan kullanıcılar, serbest tüketici sınıfına
girerek, elektrik tedarikçisini seçme hakkına kavuştu.
Tüketicinin en iyi hizmeti en uygun fiyata satın almasına olanak tanıyan bu karar, elektrik piyasasında ciddi bir rekabete
yol açtı. Bu rekabetin en güçlü oyuncularından biri de Zorlu
Enerji. Aralarında gıda, enerji, sanayi ve turizm sektörlerinin
bulunduğu geniş bir yelpazede 650 aboneye elektrik sağlayan
Zorlu Enerji Grubu, geçtiğimiz yıl 3,6 milyar kWh’e yakın elektrik satışı gerçekleştirdi.
Zorlu Enerji Genel Müdürü Arif Özozan’la Türkiye’de hızla gelişmekte olan elektrik ticaretini, Zorlu Enerji’nin sektördeki
rolünü ve hedeflerini konuştuk…
Arif Özozan kimdir
Bilkent Üniversitesi Elektrik ve Elektronik Mühendisliği’nden
1991’de mezun olan Arif Özozan, 1993’te Catholic University
of Leuven’de MBA programını tamamladı. Özozan, 1995’te The
Free University of Brussels’da, Uluslararası Finans ve İşletme
Bölümü’nde yüksek lisans ve doktora çalışmalarına devam etti.
1993-2004 yılları arasında Belçikalı Unit International’da
sırasıyla Proje Finansman Müdür Yardımcısı, İş Geliştirme
Müdürü, Proje Müdürü ve Proje Direktörü görevlerinde bulunan Özozan, 2003-2004 yılları arasında Unit International’ın
Doğu Avrupa, Türkiye, Kuzey Afrika ve Ortadoğu bölgelerindeki enerji santrali yatırımlarından sorumlu İcra Kurulu Üyeliğini yürüttü. 2004-2006 yılları arasında İrlanda’da Tynagh
Energy’de Genel Müdür ve Yönetim Kurulu Üyeliği, ardından
da Yönetim Kurulu Başkanlığı görevini üstlenen Özozan,
2006-2010 yılları arasında GAMA Enerji’de Yönetim Kurulu
Üyesi ve Genel Müdür olarak görev yaptı.
Z: Elektrik ticaretinin Türkiye’deki gelişimini nasıl değerlendiriyorsunuz? Nasıl ortaya çıktı, şu an hangi noktaya vardı?
Elektrik ticareti Türkiye’de 2001 yılından itibaren enerji piyasalarının liberalleşmesiyle, önce üretimin daha sonra dağıtımın daha ziyade özel sektöre geçmesiyle ilerlemeye başladı.
İlk olarak yılda 9 milyon kWh olarak belirlenen serbest tüketici
limiti 2009 yılında 480 bin, geçen yıl da 100 bin kWh’e düşürüldü. Limitlerin aşağı çekilmesiyle piyasanın yaklaşık üçte
ikisi serbest tüketici konumuna geldi.
Z: Serbest tüketici ne anlama geliyor?
Serbest tüketici, elektriğini belirli bir elektrik dağıtım şirketinden değil, lisanslı toptan ticaret yapan elektrik şirketlerinden satın almaya hak kazanan kullanıcı anlamına geliyor.
Hastaneler, sanayi kuruluşları, alışveriş merkezleri, turistik
tesisler, büyük elektrik tüketimi olan konutlar, siteler bu
gruba giriyor. Bu limit önümüzdeki yıllarda sıfıra kadar inecek. O zaman bütün evlere elektrik satışı da gündeme gelecek. Bu da tüketicinin daha rekabetçi koşullarda elektrik
enerjisi almasını sağlayacak. Biz şu anda toptan ticarette
aktif bir oyuncuyuz. Türkiye’de en büyük portföye sahip şirketlerden biriyiz. Amacımız perakende ticarete de girmek.
2013 yılında vadeli opsiyon borsasının devreye girmesiyle türev piyasalar da oluşacak. Hem finansal hem de fiziki
elektrik ticaretinden bahsedebileceğiz o zaman. Batıda görüldüğü gibi hem üretici hem de tedarikçiler açısından bir
markalaşma söz konusu olacak. Enerji verimliliğini de göz
ardı etmeyen bir paketle nihai tüketiciye ulaşabileceğiz. Şu
ana kadar ürettiğimiz enerjiyi pazarlıyorduk. Önümüzdeki
dönemde stratejimizi değiştirip, kendi ürettiğimiz elektriğin
yanı sıra piyasa oyuncularından aldığımız elektriği de pazarlamayı düşünüyoruz.
Z: Dünyadaki uygulamalar ne durumda?
Dünyada tam bir liberalleşmeye gidiliyor. Örneğin İngiltere’de
üreticiler ve tedarikçiler tamamen özel. Dağıtım şirketleri daha
ziyade bir servis hizmeti sunuyor. Her şirket dağıtım servis
21
bedelini ödemek suretiyle gerek piyasadan alarak, gerek
kendi üreterek nihai tüketiciye elektrik satabiliyor. Orada
çok büyük üreticiler ve çok büyük tedarikçiler var. Türkiye bu
yöne doğru ilerliyor. Sadece iç piyasa değil, komşu ülkelerle
de elektrik ticaretinin gerçekleşeceği bir piyasa olacak. Bulgaristan ve Yunanistan vasıtasıyla Avrupa’ya elektrik enerjisi
satmak, Avrupa’dan elektrik enerjisi almak gibi fırsatlar da
olacak. Zorlu Enerji’nin İngiltere’deki bir tesise elektrik sattığını görmek çok büyük bir hayal değil.
Z: Burada kilit kavram rekabet. Zorlu’nun bu rekabette öne
çıkmasını sağlayan temel avantajları neler?
Bizim en büyük avantajlarımızdan biri farklı kaynaklara dayalı bir üretim portföyümüzün olması. Türkiye’nin en büyük üretim portföyüne sahip şirketlerden biriyiz. Böylece
piyasadaki anlık fiyat değişikliklerine karşı korunmuş oluyorsunuz. Bunun yanında yetenekli, genç arkadaşlardan
kurulu bir kadromuz olduğunu düşünüyorum. Bunu sadece
Bir gün uçak kullanacağım
Z: Bir röportajınızda uçak kullanmak istediğinizi söylemişsiniz. Kullandınız mı?
Uçak kullanmayı çok istiyorum. Küçük yaşlardan beri çok
seyahat ediyorum, hatta kokpitte de çok uçtum ama kullanmak henüz nasip olmadı. Ciddi zaman ayırmak gereken bu
işi çalışmalarım nedeniyle bugüne kadar planlayamadım.
Yurtdışında çalıştıktan sonra, İstanbul’a geldiğimde yapmayı planlıyordum. Ancak iki küçük çocuğum var ve onlarla vakit geçirmenin zevki daha ağır basıyor. Henüz genç olduğum
için, uçak kullanmak için önümde zaman olduğunu düşünüyorum. Birgün yapacağım.
Z: Başka hobileriniz var mı?
Paraşüt, skydiving gibi ekstrem hobilerim yok ama motorsiklet kullanıyorum. Kayak yapmayı ve genel olarak spor aktiviteleriyle uğraşmayı seviyorum. Tenis oynamaktan keyif
alıyorum ama bir süredir ara verdim.
ticaret departmanıyla sınırlamak doğru olmaz. Şirket genelinde, konularında uzman ve özverili bir ekiple çalışıyoruz. Gelişen piyasaların talepleri
doğrultusunda bu ekibi biraz daha genişletmemiz gerekiyor. Ulaşılamamış
serbest tüketicilerin bulunduğu çok
büyük bir piyasa var. Amacımız hedef
tüketiciye ulaşarak, mümkün olduğunca
hepsini kendi müşteri portföyümüze dahil
etmek.
Z: Şu an üretim ve satış anlamında piyasada
durumunuz nedir?
Kurulu güç olarak Türkiye’deki en büyük gruplarından biriyiz. 740 MW’lık bir üretim portföyüyle birlikte,
doğal gazdan hidroelektriğe, jeotermalden rüzgar enerjisine
kadar uzanan bir alanda faaliyette olan tesislerimiz bulunuyor Yurtdışında devam eden yatırımlarımız var. Rusya’da
toplam 340 MW’lık projelerimiz var. İsrail’de yüzde 25 ortak
olduğumuz 800 MW’lık projemizin finansal anlaşmaları imzalandı ve yakında inşaatına başlanacak. Pakistan’da kapasite artırma çalışmalarına devam ettiğimiz 50 MW’lık rüzgar
santralimizin kapasitesinin 300 MW’a çıkma opsiyonu var.
Ticaret anlamında da üretimle örtüşen bir müşteri portföyü
yapımız mevcut. Yaklaşık 3 milyar kWh’lik elektrik ticareti
kapsamında müşteri portföyümüz içinde hastaneler, alışveriş merkezleri, süpermarketler, oteller, okullar, sanayi kuruluşları, siteler bulunuyor. Develi Restaurant, Avrupa Konutları Sitesi, Schlotzky’s, Unilever ve Algida Distribütörlükleri,
Tesco Kipa, Electrolux, Migros, Mercedes Benz, Metro Grosmarket, Magic Life, Ulusoy Deniz Taşımacılığı, Memorial
Hastaneleri, Hisar Sağlık Hizmetleri ile Türk Böbrek Vakfı
gibi sektörlerinin öncü kurum ve kuruluşları müşterilerimiz
arasında yer alıyor.
22 röportaj
“Özel sektör oyuncuları olarak bizlerin, halka en iyi hizmeti en uygun fiyatlarla verebilmek için, istihdam
politikalarımızdan, iş yapış biçimimize ve yapılanmamıza pek çok alanda iyileşmeye ve yenilenmeye gitmemiz
gerekiyor.”
Z: 2011 hedefleriniz nedir?
Üretimde geçen yıllara göre artış sağladık. Özellikle Özelleştirme İdaresi’nden satın alınan santrallerde gerek hava
koşullarının iyi gitmesi, gerek performans artırıcı iyileştirme
çalışmalarımız sonucunda yüzde 10’un üzerinde bir performans artışı sağladık. Yatırım planlamasına aldığımız yaklaşık
450 MW’lık yenilenebilir enerji lisansına sahip projelerimiz
var. 124 ve 80 MW’lık iki tane hidroelektrik santrali projemiz
mevcut. Osmaniye’de 110 MW’lık ilave rüzgar enerjisi yatırımı
yapmak ve Denizli’de jeotermal santralimizde 60 MW’lık kapasite artırımı yatırımına devam ediyoruz. 2012’den itibaren
hem kapasitenin hem üretimin hissedilir derecede artacağını
öngörüyoruz.
Z: Son dönemde özelleştirmeler, birleşmeler, halka arzlar
yaşandı. Bu hareketliliğin sonucunda ortaya nasıl bir tablo
çıktı?
Dağıtım özelleştirmelerini genel hatlarıyla başarılı buluyorum.
Bu özelleştirmelerle birlikte beklenenin üzerinde bir gelir elde
edildi. Fakat buradaki önemli konu yabancı yatırımcının piyasaların liberalleşmemesi sebebiyle özelleştirmelere yeteri
kadar ilgi göstermemesi. Üretim özelleştirmesini yapmadıkça
piyasayı tam anlamıyla liberalleştiremezsiniz. Üretimin yüzde
53 dolayında kısmı kamuya ait. Yüzde 21 oranındaki yap işlet
devret projelerini de kattığınızda piyasanın dörtte üçü kamunun elinde. Ancak üretim özelleştirmeleri tamamlandığı takdirde bir liberalleşmeden söz edebileceğiz. Yabancı yatırımcı
da belki o zaman gelecek ve gelmek zorunda. Ülke olarak
2023’e kadar üretim kapasitemizi iki katına çıkararak 100
bin MW’a ulaşacağız. Bu da yaklaşık 100 milyar Dolar’lık bir
yatırım anlamına geliyor. Bunun bir kısmı özkaynaklardan,
bir kısmı kredilerden sağlanacak. Yüzde 30’unun özkaynaklardan karşılandığını farz etsek bile, bu 30 milyar Dolar
eder. Türkiye’de bu kadar büyük bir sermaye birikimi yok. Bu
açıdan yabancı yatırımcının gelmesi şart. Ancak öyle ya da
böyle bir süreç tamamlandı. Önümüzdeki iki üç yıl içerisinde üretim özelleştirmesi hedefleniyor. Bizim de buna ilgimiz
olabilir. Buna yönelik çalışmalarımızı yapıyoruz. Baz yükte
çalışan bir termik tesis özelleştirmesiyle ilgilenmemiz söz
konusu olabilir diye düşünüyorum. Türkiye’nin potansiyelinin gerçekten büyük olduğuna inanıyorum. Özellikle enerji
sektörünün en hızlı büyüyen sektör olacağına inanıyorum.
Önümüzdeki beş, on yıl içerisinde en büyük şirketler enerji
şirketleri olacak. Burada hedef, yerel güç olarak konumunu
sağlamlaştırdıktan sonra bölgesel güç olma yolunda adımlar
atılması olmalı. Zorlu Enerji olarak ciddi bir şansımız ve potansiyelimiz var.
Z: Sizin bu özelleştirmeler konusundaki tutumunuz ne oldu?
İlk üretim özelleştirmelerine girdik ve birtakım tesisler satın
aldık. Dağıtım özelleştirmelerine ise ilgimiz olduğu söylendi
ama bu ihalelere girmedik. Dağıtımı farklı bir iş kolu olarak
görüyoruz. Bu konuda fazla iştahımız yok. Bundan sonraki dönemde de olmayacak. Biz toptan ve bilahare perakende ticaret
faaliyetlerine yoğunlaşmış durumdayız.
23
Z: Hem dağıtım hem de üretim alanında piyasaya birçok firma
girmiş durumda. İhalelerde büyük rakamlar dönüyor. Önümüzdeki dönemde bunlardan hangileri ayakta kalabilecek?
Şu anda Türkiye’de 80’in üzerinde toptan ticaret şirketi bulunuyor Bu rakam ülkemiz için oldukça yüksek olmakla birlikte “enerji” yükselen trendler arasında olduğu için şirket sayısında artış olacağını ön görüyoruz. Sektör dışından birçok
insan lisans aldı ve lisans ticareti ortaya çıktı. Bazı lisanslar
çok yüksek bedellerle el değiştirdiği için bu noktada seçici
olunması gerektiğini düşünüyorum. Regülatör konumunda
bulunanların en azından belirli bir büyüklüğün üzerindeki projelerde yatırımcıyı mülakat sonrasında değerlendirmesi daha
uygun olacaktır. Burada bir konsolidasyona gidileceğini ve bu
konsolidasyonun üretim ve ticaret alanlarında gerçekleşeceğini düşünüyoruz. Doğal bir seleksiyon süreci olacağı için
sektör tecrübesi bulunmayanlar kaybolacak. Yakın zamanda
daha butik tarzda çalışan inovatif ve köklü şirketlerin ayakta
kalacağını ve şirketimizin lider konumda olacağına inanıyoruz.
Z: Bu noktaya gelmek için neler yapmak gerekiyor?
Bilişim ve teknolojiyle birlikte insan kaynağına yatırım yapmak
gerekiyor. Elektrik ticareti de emtia ticaretinden farklı değil. Bir
elektrik borsası oluşacak ve bunun üzerinden ticaret gerçekleştirilecek. Ayrıca genç, dinamik, analitik zekaya sahip insanların
istihdam edilmesi gerekiyor. Anlık karar verebilen ve hatayı minimuma indiren bir yapı olması şart. Diğer sektörlerde yapılan
hatalarda kayıplar ufak olabilir. Bu sektörde ise yapılan hatalar
100 milyon, 200 milyon Dolar düzeyinde rakamlarla ifade ediliyor. 3 milyar kWh’lik bir ticaretten söz ediyoruz. Bir kuruşluk
bir hata bile bir anda 30 milyon lira zarara yol açar. O yüzden
çok dikkatli olmak, konunun ehli insanlarla çalışmak önem taşıyor. Ayrıca, arbitrajlar sebebiyle alt yapısı güçlü bilişim teknolojilerinden mutlaka faydalanılması gerekmektedir.Elektriği
nereden aldığınız, kime sattığınız, kendi ürettiğiniz elektriği
mi sattığınız yoksa piyasadan mı aldığınız gibi konular büyük
önem kazanıyor. Gelişmiş piyasalar günün 24 saati çalışıyor.
Türev kağıtları dediğimiz alım ve satımlar yapılırken, Türkiye’de
piyasaların derinlik kazanacağına inanıyoruz. 2015 yılı sonrasında bunu daha iyi gözlemleyeceğiz. Başarıya giden yolda
takım çalışmasının önemi yadsınamaz. Ülkemiz, tüm dünyayı
etkisi altına alan ekonomik kriz sonrası toparlanırken, sektör
olarak kritik bir süreçten geçiyoruz. Bu süreçte ve sonrasında
takım çalışmasına dayalı ve amatör ruhla yapılan işler, önemli
tecrübeler kazandıracaktır. Sektörde uzun yıllar görev yapacak
genç kadronun deneyim kazanması için gerekli tüm yardımı ve
desteği sağlamayı amaçlıyorum. Bu sebeple, gerektiğinde kollarımı sıvayıp en genç arkadaşımla birlikte çalışırım.
Zorlu, risk alabilen girişimci bir grup
Z: Buraya gelmeden önce de sektörden bir isim olarak Zorlu
Grubu’nu mutlaka takip ediyordunuz. Dışarıdan baktığınızda nasıl görüyordunuz? Buraya gelirken neler bekliyordunuz?
Zorlu Holding önemli başarılara imza atmış girişimci, risk
alabilen, yeniliklere açık, yurtdışında da iş yapabilme arzusu
ve kabiliyeti olan bir grup. Zaten bu özellikler ve vizyon benim buraya gelme kararı almamdaki en önemli faktörlerden
biriydi. İşin içine girdiğimde de gerçekten iyi çalışabileceğim bir kadronun olduğunu gördüm. Profesyonel, işine bağlı
bir yapı buldum. Benim hedefim bunu daha da büyütmek,
daha sağlam bir yapıya kavuşturmak. Takım çalışmasıyla
Zorlu Enerji’yi daha iyi yerlere götüreceğiz. Şu an gerçekleştireceğimiz atılımlarla gelecek 20 yılın rotasını belirleyeceğiz. Bu sebeple, ya bu işin içinde kalacağız ve lider olacağız
ya da dışarıda kalıp izleyeceğiz.
“Sektör dışından birçok insan lisans
aldı ve lisans ticareti ortaya çıktı.
Bazı lisanslar çok yüksek bedellerle
el değiştirdiği için bu noktada seçici
olunması gerektiğini düşünüyorum.
Regülatör konumunda bulunanların
en azından belirli bir büyüklüğün
üzerindeki projelerde yatırımcıyı
mülakat sonrasında değerlendirmesi
daha uygun olacaktır.”
24 haber
MAPIC’te Zorlu Center’a büyük ilgi
İstanbul’un kalbinde, iki kıtayı birleştiren, Türkiye’de ilk defa rezidans, performans sanatları merkezi, alışveriş merkezi,
otel ve ofislerden oluşan 5 ayrı fonksiyonu bir araya getirerek yeni bir kent meydanı yaratan Zorlu Center, dünyanın en
büyük gayrimenkul ve perakende fuarı MAPIC’te uluslararası yatırımcılarla buluştu.
Z
orlu Center, 17-19 Kasım tarihleri arasında Cannes
Palais de Festival Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen
MAPIC Fuarı’nda, sahip olduğu 5’i bir yerde özelliği ile
uluslararası perakende zincirlerinin ilgi odağı oldu. Bu yıl 67
ülkeden yaklaşık 7 bin 400 katılımcı, 2 bin 150 perakendeci,
bin 800 perakende geliştiricisi ve 840 yatırımcının katılımı
ile gerçekleştirilen MAPIC’de, Zorlu Center projesi ile katılan
Zorlu Gayrimenkul, standında özellikle uluslararası perakende zincirlerinin temsilcilerini ağırladı.
İlgi odağı oldu
Devlet Bakanı Zafer Çağlayan’ın da ziyaret ettiği Zorlu
Gayrimenkul stand ve projesine dünyaca ünlü perakende firmalarının ilgisi oldukça fazlaydı. Zorlu Center AVM’sinde yer
almak isteyen firmalar yetkililer ile görüşmek için adeta birbirleri ile yarıştılar. Uluslararası perakende ve gayrimenkul pazarında türünün tek örneği olan MAPIC’in, dünya çapındaki ticari
gayrimenkule ait temel trendleri keşfetmeyi amaçladığını ifade eden Zorlu Gayrimenkul yöneticileri, MAPIC’te Zorlu Center
AVM’sine yönelik yoğun ilgi hakkında ise şunları söyledi:
JLL Türkiye Başkanı Avi Alkaş, Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Zorlu
Gayrimenkul Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu
“Zorlu Center Türkiye’de 5 fonsiyonu kapsayan tek proje. İstanbul’un yeni lezzet ve moda merkezi olacak alışveriş
merkezimiz, 100 bin metrekare alan üzerine kurulacak olup
200’e yakın seçkin mağazaya ev sahipliği yapacak. AVM projemizi, diğer AVM projelerinden ayrıştırarak bu kadar yoğun
ilgi görmesinin nedeni ise hiç kuşkusuz, onu tamamlayan
diğer 4 fonksiyon ile doğrudan ilgili. Türkiye’de hiçbir AVM,
rezidans, performans sanatları merkezi, otel ve ofis fonksiyonu ile bir bütün içerisinde yer almıyor. Bu fonksiyonlar, Zorlu
Center AVM’sine bir kent meydanı niteliği sağlıyor. Örneğin 3
bin 50 kişi kapasiteli Zorlu Center Performans Sanatları Merkezi, dünyanın önde gelen gösterilerine ev sahipliği yapacak.
Boğaz’ın benzersiz güzelliği ile uyum içindeki rezidans dairelerimiz, yerli ve yabancı A Plus kitleyi bir araya getirecek. Zorlu
Center’in ofis fonksiyonu ise rezidanslarımızda olduğu gibi
yine yerli ve yabancı seçkin şirketlere hizmet verecek. Eşsiz
Boğaz manzarası ile iş, finans, eğlence ve sanat hayatlarının
birleştiği noktada İstanbul’a yakışır nitelikteki otel fonksiyonumuz ise Zorlu Center standartlarını çok daha yukarılara taşıyor. Tüm bunların birleşimi, doğal olarak Zorlu Center AVM’si
Türkiye’nin en özel projesi haline getiriyor.”
Bu 5 fonksiyonun bir arada olmasının perakendeciler için Zorlu Center AVM’sini çekim merkezi haline getirdiği noktasının
altını çizen Zorlu Gayrimenkul yöneticileri, proje kapsamında
yeşil ve çevreci unsurlara büyük önem verdiklerine dikkat çekiyor. Zorlu Center’in İstanbul’un ‘değer’i olması için yaklaşık
2.5 milyar doların üzerinde bir yatırım gerçekleştirildiğini belirten Zorlu Gayrimenkul Yöneticileri, projenin İstanbul içerisinde bir “Cennet” yaratması için, 50 farklı türde ki binlerce
bitki ve ağacıyla yemyeşil bir çehreye sahip olacağını ifade
ediyor.
Ödüllü tasarımı ile dikkat çekiyor...
Emre Arolat Mimarlık Ltd. Şti. ve Tabanlıoğlu Mimarlık Ortak
25
Pazarlama Müdürü Didem Yanaray Tekeli, Yönetim Kurulu Üyesi Emre Zorlu, Ticari Proje ve Kiralama Müdürü İrem Yücel Kaymak, Gayrimenkul Geliştirme ve Operasyon Müdürü Buğra Devrimci,
Kurumsal İletişim Uzmanı Hayal Türkmen Yılmaz, Gayrimenkul Geliştirme Sorumlusu Mustafa Baş
Geçmişten günümüze, hem İstanbul’un simgesi olan meydanlardan hem de dünyanın her yerindeki şehirlere ait, ünlü
meydanlardan yola çıkılarak tasarlanan Zorlu Center, çağdaş mimari anlayışı ile şekillenerek; Asya ve Avrupa kıtalarının
birleştiği noktada adeta bir “sembol” niteliği taşıyacak.
Girişim Grubu tarafından hayata geçirilen ve Emre Arolot’ın
liderliğinde yürütülen Zorlu Center projesi, 615 bin 885 metrekarelik inşaat alanına sahip. Geçmişten günümüze, hem
İstanbul’un simgesi olan meydanlardan hem de dünyanın
her yerindeki şehirlere ait, ünlü meydanlardan yola çıkılarak
tasarlanan Zorlu Center, çağdaş mimari anlayışı ile şekillenerek; Asya ve Avrupa kıtalarının birleştiği noktada adeta bir
“sembol” niteliği taşıyacak. Zorlu Center, mimari tasarımı,
uluslararası alanda alınan mimari ödüllerle de tescilleşmiş
durumda. 2008 yılında Cityscape Dubai Architectural Awards
yarışmasında jüri özel ödüllerinden “En İyi Planlanmış Proje”
ödülünü kazanan Zorlu Center, geçtiğimiz yılda International
Property Awards (Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen, “Europe and Africa Property Awards
2009” (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2009) yarışmasında “Ticari Mimarlık Ödülü” kategorisinde Avrupa birinciliğini kazanmıştı.
Zorlu Center, bu ödülün ardından bir üst etap olan ‘International Property Awards’ta (Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri) kendi kategorisinin en iyisi olarak seçilerek ‘World’s Best’
ödülü için yarışmıştı.
26 haber
Zorlu Center Satış Ofisi de benzersiz
İstanbul’un tam kalbinde yükselmekte olan Zorlu Center’ın inşaat alanı içerisinde kurulan Zorlu Center Satış Ofisi de
eşsiz bir tasarıma sahip. Satış ofisi, dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden Ağa Han Mimarlık Ödülü’nün sahibi
Emre Arolat tarafından tasarlandı.
Z
orlu Center Satış Ofisi, hem mimari, hem de işlevsel açıdan “Beşi Bir Yerde” konseptinin tüm değerlerini yansıtıyor, ziyaretçilerine interaktif enformasyon sağlıyor.
“Yapacaksan en iyisini yap” ve “değer yarat” ilkeleri doğrultusunda dünyaya örnek olacak projeler geliştirme hedefiyle
faaliyet gösteren Zorlu Gayrimenkul; bu öncelik ve değerlerini, Türkiye’de ilk defa rezidans, performans sanatları merkezi,
alışveriş merkezi, otel ve ofislerden oluşan 5 ayrı fonksiyonu
bir araya getirerek, adeta yeni bir kent meydanı yarattığı Zorlu
Center’ın satış ofisine de taşıdı.
İstanbul’un kalbinde, Avrupa ile Asya’yı birleştiren iki köprünün arasında yer alan Zorlu Center’ın inşaat alanında kurulan
Zorlu Center Satış Ofisi, dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden Ağa Han Mimarlık Ödülü’nün sahibi Emre Arolat tarafından tasarlandı. Hem mimari, hem de işlevsel açıdan “Beşi
Bir Yerde” konseptinin tüm değerlerini yansıtan Zorlu Center
Satış Ofisi, ziyaretçilerine interaktif enformasyon sağlamasıyla da dikkat çekiyor. Klasik satış ofisi çizgisinden çok uzakta,
adeta bir sanat galerisi gibi tasarlanan satış ofisi ziyaretçilerine konfor ve rahatlık sunuyor.
Farklı bir deneyimine hazır olun
Saydam bir girişi bulunan Zorlu Center Satış Ofisi, alışılmışın
dışında, ziyaretçilerini enformasyon bombardımanından uzak
tutuyor. Ziyaretçilerin özgül bilgiye ulaşmasının hedeflendiği
satış ofisi, kuzey ve güney cephesi olmak üzere iki bölümden
oluşuyor. Pencere boşluklarının birer “showcase” olarak yeniden tasarlandığı mekanın gün ışığı ile ilişkisi de sergi elemanları vasıtasıyla yeniden tanımlandı. Gün ışığının en verimli şekilde kullanıldığı alanda, ziyaretçiler mekânın orta bölümünde
yer alan interaktif enformasyon masası ve birer “tablo” olarak
duvarlara yerleştirilen ekranlar aracılığıyla bu proje için daha
önce hazırlanmış olan zengin görsel içeriğe ulaşma imkanı sunuluyor.
Mekanın orta bölümünde yer alan interaktif enformasyon masası ise 5 adet touch screen ile teknoloji üssü görünümünde.
Projenin detaylarına ulaşmak isteyen ziyaretçilerin ekranlara
dokunması yeterli oluyor. Her sayfasında projenin farklı bölümlerine ilişkin detay bilgi içeren dijital görsellerin oluşturduğu sanal kitap da Zorlu Center ziyaretçilerinin projeye daha
da yakınlaşmasına olanak sağlıyor.
Gün ışığı her yerde yanınızda
Ziyaretçilerin, projenin farklı bölümlerinde kullanılan yapısal
çözümlerin fragmanlarını da izleyebildiği güney galerisinde,
mekanın gün ışığından en verimli şekilde faydalanması için;
yapının kısa kenarlarında karşılıklı olarak yer alan iki yansıtıcı yüzey, su duvarı ve ayna duvar bulunuyor. Zorlu Center’ın
büyük bir maketinin de yer aldığı güney galerisinde bulunan
seyir balkonu sayesinde ziyaretçiler maketi kuş bakışı görme
fırsatını yakalıyor. Galerinin dördüncü cephesi ise yine yapıya
ilişkin görsel malzemenin dijital baskı ile sunulduğu bir enformasyon duvarı olarak niteleniyor.
Ziyaretçiler için hazırlanan dolaşım senaryosu kapsamında,
güney galerisinden sonra ulaşılan son mekan olan “mood
room”, yapıya ilişkin tanıtım filminin gösterimi ile benzer görsel sunumların hazırlanması amacıyla görsel ve işitsel olarak
olabildiğince yalıtılmış bir mekan olarak ziyaretçilerin hizmetine sunuluyor.
27
Mekanın gün ışığından en verimli şekilde faydalanabilmesi için yaratıcı bir
çözümle, yapının kısa kenarlarında karşılıklı olarak yer alan iki yansıtıcı
yüzey, su duvarı ve ayna duvar bulunuyor.
28 haber
WAF’ın yıldızı Zorlu Gayrimenkul
Zorlu Center, Zorlu Levent ve Zorlu Konak projeleriyle dünyanın en önemli mimarlık yarışmalarında ödüller alan Zorlu
Gayrimenkul, Zorlu Center ve Zorlu Levent projeleriyle şimdi de dünyanın en önemli mimarlık yarışması olan World
Architecture Festival’inde göz doldurdu.
B
u yıl Barselona’da üçüncü kez düzenlenen ve 1300
projenin başvurduğu World Architecture Festival’inde
WAF 2010) “Tamamlanmış Binalar”, “Geleceğin Projeleri”, “İç Mekan ve İhtiyaca Yönelik Tasarımlar” ve “Yapısal
Tasarım” olmak üzere dört ana kategori bulunuyor.
Mimarlık mesleği alanında nitelikli projeleri ödüllendirmek
amacıyla her yıl gerçekleştirilen dünyanın en önemli mimarlık
yarışması WAF’ta, dünyanın her yerinden mimarların karşılaştıkları zorluklara, onların ihtiyaçlarına tanık olup küresel bir
fikir alışverişi yapabilme fırsatı sağlanması amaçlanıyor.
Dünyanın en önemli mimarlık yarışması olan WAF’ta Zorlu
gayrimenkul de boy gösterdi. Geleceğin Projeleri Kategorisi
kapsamında “En İyi Planlanmış Projeler” bölümü için seçilen
Zorlu Center, 11 proje ile birlikte yarıştı. Zorlu Gayrimenkul’un
WAF’ta finale kalan diğer projesi Zorlu Levent ise Geleceğin
Projeleri Kategorisi’nin “Ticari Mimarlık Projeleri” bölümü
kapsamında, 10 proje ile yarıştı. WAF’ta finale kalan projeler
arasında yer almanın bile çok büyük bir prestij olarak kabul
edildiği festival kapsamında, kategori birincileri festivalin son
günü olan 5 Kasım’da “Future Projects of the Year” (Yılın en iyi
Geleceğin Projesi) ödülü için jürinin karşısına çıktı.
Zorlu Gayrimenkul ödüller
Zorlu Center: 2008 yılında Cityscape Dubai Architectural
Awards yarışmasında jüri özel ödüllerinden “En İyi Planlanmış Proje” ödülünü kazanan, geçen yıl da International
Property Awards (Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen, ‘Europe and Africa Property Awards
2009’ (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul Ödülleri 2009) yarışmasında ‘Ticari Mimarlık Ödülü” kategorisinde aldığı Avrupa
birinciliğinin ardından bir üst etap olan “International Property Awards”ta (Uluslararası Gayrimenkul Ödülleri) kendi
kategorisinin en iyisi olarak seçilerek “World’s Best” ödülü
için yarışmıştı.
Zorlu Levent: International Property Awards (Uluslararası
Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen, Europe and
Africa Property Awards 2010 (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul
Ödülleri 2010) yarışmasından ödül aldı. Proje, “Ticari Mimarlık Projeleri” dalının “The Architecture Award” (mimari ofis)
kategorisinde ödüle layık görüldü.
Zorlu Konak Residance: Dünyanın en prestijli mimarlık ödüllerinden biri International Property Awards (Uluslararası
Gayrimenkul Ödülleri) kapsamında düzenlenen Europe and
Africa Property Awards 2009 (Avrupa ve Afrika Gayrimenkul
Ödülleri 2009) yarışmasında Zorlu Konak Residence “Residential Best Architecture” (En İyi Konut Mimarisi) dalında
birincilik ödülü aldı.
30 sosyal sorumluluk
“Enerjimiz Çocuklar İçin”
Sürdürülebilir çevre bilinci konusunda hayatın her alanında değer katmayı ilke edinen Zorlu Enerji Grubu, “Enerjimiz
Çocuklar İçin” eğitim projesiyle İkizdere, Tercan ve Arpaçay ilçelerinde bulunan ilköğretim seviyesindeki 3-4-5. sınıf
öğrencileriyle birlikte 3500 çocuğa ulaştı.
E
nerjimiz Çocuklar için Proje’si kapsamında sürdürülen çevre eğitimlerine, 1-5 Kasım tarihlerinde bir dizi
etkinlikle devam eden Zorlu Enerji Grubu, elektrik
üretim santrallerinin bulunduğu İkizdere, Tercan ve Arpaçay
ilçelerindeki ilköğretim okullarında 756 öğrenciye daha ulaşarak “Enerji Biriktirme Takımı” gönüllülerine yüzlerce yeni
nefer ekledi.
Beş gün süren eğitim programı kapsamında İkizdere’de iki,
Tercan’da dört ve Arpaçay’da üç okulda çevre eğitimi verile-
rek atölye çalışmaları tamamlandı. Ziyaret edilen okullarda
sunumlar sırasında verilen ve enerji biriktirme takımı üyesi
olan öğrencilerin evlerinde enerji tasarrufu için kullanacakları malzemeleri içeren çanta çocuklar tarafından büyük beğeni
ve ilgi gördü. Zorlu Enerji Grubu ekibi, okullarda öğretmen ve
öğrencilerin yoğun ilgisiyle karşılandı.
Sürdürülebilir bir dünya için
Doğa ile dost enerjinin ve yenilenebilir enerji kaynaklarının
tanıtılması ve çocukların erken yaşta bilinçlenmesini hedef-
Zorlu Enerji Grubu’nun KSS çalışması “Enerjimiz Çocuklar İçin”
Proje, 2010 yılının Ocak ayından bu yana yaklaşık 3 bin
500 ilköğretim öğrencisine ulaştı. 06 – 12 yaş grubu ilköğretim çocuklarını hedefleyen projenin maskotu sevimli
Yeşil Ejderha, yenilenebilir enerji kaynakları ve enerji tasarrufu konularında çocuklarla interaktif bir sunum aracılığıyla iletişim kuruyor. Çocuklar, ailelerini enerji tasarrufu konusunda edindikleri bilgiler ışığında ve proje ekibi
tarafından dağıtılan malzemelerle bilinçlendiriyor.
Grubun çocuklara verdiği önemin altını çizmeyi, kurumsal
duyarlılıkları çocuklar aracılığıyla kamuoyuna aktarmayı,
çocuklarda enerji bilinci, verimlilik ve yenilenebilir enerji
hakkında farkındalık yaratmayı, santrallerimizin ve projelerimizin bulunduğu yerlerde çocuklar aracılığıyla aidiyeti artırmayı hedefleyen proje; kalıcı sonuçlar yaratan
uzun soluklu bir eğitim projesine dönüşmeye başladı.
Gelecek kuşakların duyarlı davranış modellerini benimsemesi yönünde motivasyonu artırmayı hedefleyen proje, bireylerin etrafındaki insanların dahil olacağı bir değişim zinciri yaratmak yönünde vizyonunu geliştirmeye
devam edecek.
31
leyen “Enerjimiz Çocuklar İçin” projesi, sürdürülebilir dünya
için erken adımlar atılabilmesi yönünde çalışmalarını hızlandırdı. Projenin içeriği ve eğitim için kullanılan malzemeler
çocukların çevre konusunda farkındalıklarını artırması amacıyla Söz Danışmanlık’ın deneyimli pedagog ekibi tarafından
özenle hazırlandı.
Projenin sevimli maskotu Yeşil Ejderha, özel eğitim gereçlerinin bulunduğu görev çantasını toplum genelinde enerji tasarrufunu çocuklardan başlayarak yaygınlaştırmak amacıyla
sunuyor. Ejderha, “Enerji Biriktirme Takımı” adı altında çocuklara çeşitli görevler veriyor ve kendisine ejderha@zorlu.
com ve Facebook sayfası aracılığıyla iletilen fikir ve önerilerle
iletişimini kesintisiz sürdürüyor. Söz Danışmanlık’tan Sibel
Sonmaz, Gülçin Uslu ile Zorlu Enerji Kurumsal İletişim bölümü çalışanları ile profesyonel fotoğrafçı Hande Göksan’ın
da eşlik ettiği gezide, 5 gün boyunca 6 il geçilerek yaklaşık 2
bin kilometre yol katedildi, 2 bin 670 m yüksekliğe çıkıldı, -5
derecede yolculuk yapıldı.
Proje ekibi çetin koşullarda seyahat ederken; İkizdere, Tercan ve Arpaçay misafirhanelerinde Zorlu Enerji Grubu yönetici ve çalışanlarının sımsıcak misafirperverliğiyle karşılandı.
32 haber
Zorlu Enerji Grubu’nun
2011 yol haritası
Zorlu Enerji Grubu, 2010 yılında enerji sektöründe yaşanan gelişmeleri ve 2011 yılı hedeflerini Feriye Lokantası’nda
düzenlenen akşam yemeğinde basın mensuplarıyla paylaştı. Zorlu Enerji Grubu üst düzey yöneticileri tarafından
ağırlanan basın mensupları, enerji gündeminin başlıklarını yöneticilerle birlikte değerlendirdiler.
Z
orlu Enerji Grubu, 2011 yılı vizyon ve hedeflerini ekonomi ve enerji sektörünün önde gelen basın temsilcilerine
aktardı. 21 Aralık Salı akşamı düzenlenen yemekli toplantıya; Zorlu Enerji Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu
Melik, Zorlu Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa, Zorlu
Enerji Genel Müdürü Arif Özozan, Zorlu O&M Genel Müdürü
Erdoğan Güneş ve Gazdaş Genel Müdürü Ertuğrul Altın ile
Grup şirketlerinin üst düzey yöneticileri katıldı.
Zorlu Enerji Grubu üst düzey yöneticileri tarafından ağırlanan
basın mensupları boğaz manzarası eşliğinde enerji gündeminin başlıklarını yöneticilerle birlikte değerlendirdiler. Zorlu
Enerji Grubu Başkanı Murat Sungur Bursa tarafından yapılan
açılış konuşmasının ardından, Zorlu Enerji Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik, Zorlu Enerji Genel Müdürü Arif
Özozan, Zorlu O&M Genel Müdürü Erdoğan Güneş ve Gazdaş
Genel Müdürü Ertuğrul Altın konuşmacı olarak yer aldı. Dünya
enerji gündeminin yanı sıra özelleştirme, elektrik fiyatları ve
grup yatırım hedeflerinin konuşulduğu toplantı çerçevesinde
elektrik ticareti, doğal gaz faaliyetleri ve O&M projeleri konuşulan diğer önemli konular arasındaydı.
33
Arz güvenliği öne çıkacak
2023 yılına kadar enerji sektörüne 120-130 milyar Dolar’ın
üzerinde yatırım yapılması gerekeceğini anımsatan Bursa,
önümüzdeki yıl üretim özelleştirmelerinin gündemde en üst
sırayı alacağını söyledi. Bursa, özelleştirmeler sonrası rehabilitasyon çalışmaları ile en yüksek verimliliğin oluşturulması,
çevre mevzuatına uyum sağlanması gibi çalışmalarla ilave her
türlü yatırımın özel sektör aracılığıyla yapılacağı bir ortamın
yerleşmesini beklediklerini kaydetti.
Gücümüzü artırmaya devam edeceğiz
Zorlu Enerji Grubu’nun yatırımları hakkında bilgi paylaşımında bulunan Bursa, Kızıldere jeotermal sahasında 75 megavat kurulu güce ulaşmak için çalışmaların sürdürüldüğünü
söyledi. Bursa, Zorlu Enerji Grubu’nun jeotermal enerjide en
büyük kapasiteye sahip şirket durumuna geleceğini belirtti.
Pakistan’daki rüzgar santralinin ilk 50 megavatının yatırımlarına 2011 yılının ilk yarısında başlanacağını belirten Bursa,
Moskova’daki iki doğalgaz santralinden birinin tüm inşaat ve
montajının bittiği bilgisini verdi. 2011’in ilk aylarında deneme
üretimine başlanmasını, ikinci santralin faaliyete geçmesinin
ise gelecek yılın sonlarında gerçekleşeceğini planladıklarını
anlattı.
Toplantıda konuşan Zorlu Enerji Elektrik Üretim A.Ş. Genel
Müdürü Arif Özozan, geçen yıl Türkiye’de yüzde 40’ı yenilenebilir enerji olmak üzere yaklaşık 3 bin 800 megavatlık kapasite
artışı yaşandığını, 2 bin 500 megavatlık yeni lisans dağıtıldığını belirtti. Özozan, Zorlu Enerji’nin ise 15 enerji santralinde
toplam 738 megavat kurulu gücü ile her yıl ekonomiye 3 milyar kilovatsaat enerji sağladığını, Kasım sonu itibariyle de 2,8
milyar kilovatsaatlik elektrik ticareti yaptıklarını kaydederek,
2010’un ilk yarısında gerçekleşen piyasa yapısı sonucu bilançoları olumsuz etkilense de, yıl ortasından itibaren talep ve
fiyatlardaki iyileşmenin şirketin karlılığına da olumlu yansımaları olacağını ifade etti.
Zorlu O&M Genel Müdürü Erdoğan Güneş, santral bakım ve
işletme hizmetleri alanında faaliyet gösteren şirketin halihazırda Türkiye’nin yanı sıra Kuveyt, Hindistan, Yunanistan, Pakistan, Rusya’nın da aralarında bulunduğu 8 ülkede hizmet
verdiğini söyledi. Güneş, 2010 yılı içinde İsrail’deki Dorad
projesinin 25 yıl boyunca bakımını üstlendiklerini, projenin
büyüklüğünün 600 milyon Dolar seviyesinde bulunduğunu
belirtti.
Hedef 100 milyon Dolar
Bu yıl THY Teknik A.Ş. ile uçak motorları ve enerji santralle-
Bursa, Zorlu Enerji’nin 2011 hedeflerinin aktarıldığı toplantıda yaptığı
konuşmada, dünya enerji gündeminin en önemli maddelerinden birinin arz
güvenliği olacağını belirterek, Türkiye gibi yüzde 70’in üzerinde dışa bağımlı bir
ülke için de kaynak çeşitliliğini artırmanın taşıdığı öneme işaret etti.
rinde kullanılan endüstriyel gaz türbinleri bakım, onarım ve
revizyon faaliyetlerini yapmak üzere yarı yarıya ortaklıkla “Ortak Girişim Şirketi Genel Prensipleri Anlaşması” imzalandığını
kaydeden Güneş, “THY Teknik ile kurulan ve 2011 başında faaliyete geçecek ortak girişim şirketinin 2015 yılı itibariyle 100
milyon Dolar ciro hedefine ulaşması bekleniyor. Zorlu O&M’in
2010 yılı cirosunun 30 milyon Dolar olarak gerçekleşmesini,
2011 yılında ise 40 milyon Doların üzerinde bir ciro elde edilmesini hedefliyoruz. 2015 ciro hedefimiz ise 100 milyon Dolar
sınırını aşmak” dedi.
Gazdaş’ta hedef 300 milyon Dolar
Gazdaş Genel Müdürü Ertuğrul Altın, 2010 sonu itibariyle
Trakya ve Gaziantep’te toplam 162 milyon Dolarlık yatırım
yaptıklarını ve 2 bin 400 kilometrelik doğalgaz şebekesinin
altyapı çalışmalarını tamamladıklarını ifade etti. Gazdaş’ın,
2015 yılına kadar her iki bölgede toplam 300 milyon Dolarlık
yatırım hedeflediğini belirten Altın, “2015 yılına kadar sürecek bu çalışmalarla faaliyette bulunduğumuz bölgelerde 1,5
milyar Dolarlık piyasanın oluşacağını öngörüyor ve 3 bin ila 5
bin kişiye istihdam yaratmayı planlıyoruz. Bu 5 yıllık süreçte
Gaziantep ve Trakya bölgelerinde yaşayan halkın yüzde 80’ini
doğalgaz kullanır hale getirmeyi hedefliyoruz” dedi.
Kuşlar da güvende!
Zorlu Enerji Grubu Yönetim Kurulu Üyesi Selen Zorlu Melik
de, sosyal sorumluluk alanında, biyolojik çeşitliliği koruma
projeleri, doğa restorasyonu ve ağaçlandırma uygulamalarını
hayata geçirdiklerini, ilk yılında 4 bin çocuğa ulaşan “Enerjimiz Çocuklar İçin” eğitim projesini başlattıklarını, karbon ayak
izlerini ölçtüklerini, emisyon azaltımı konusunda önümüzdeki
yıllar için hazırlıklarını sürdürdüklerini anlattı. Gökçedağ Rüzgar Santrali’nde Türkiye’nin ilk “kuş izleme radar sistemi”nin
kurulduğunu belirten Melik, 2011’de faaliyete geçecek bu sistem ile kuşların santral sahasındaki doğal hareketlerini ve 15
kilometreden itibaren yaklaşmalarını tespit ederek türbinlerin
durdurulmasını ve kuşların zarar görmeden geçişinin sağlanacağını kaydetti.
34 haber
Tasarımın kalbi
Zorlu Tekstil Grubu’nun uluslararası markalarından biri olan Valeron, “kalite ve zarafeti” çağrıştıran seçkin ev tekstili
koleksiyonlarıyla 21-25 Ocak 2011 tarihlerinde “Maison&Objet Paris Fuarı”na katıldı. Seçkin tasarımcıların vizyoner
projelerine ev sahipliği yapan fuar, “tasarımın kalbi” olarak kabul ediliyor.
2
005 yılında ev tekstili dünyasına tanıtıldığı günden
bu yana farklı renk ve desen seçenekleri; yenilikçi ve
sade koleksiyonlarıyla yaşam alanlarına özgün bir stil
kazandıran Valeron, Maison&Objet Paris Fuarı’nda katılımcılardan büyük ilgi gördü.
Nevresim takımlarından, bornoz ve havlu çeşitlerine ve perdeye kadar oldukça zengin bir ürün yelpazesine sahip olan
Valeron, sezonun trendlerinden aldığı izlenimler ve farklı
tasarımcıların özel olarak tasarladığı ürünlerle oluşturulan
özel bir koleksiyona imza atıyor. Tasarım konusundaki iddiasıyla “ulaşılabilir lüks” kavramını yaşatan Valeron, yalın ve
duru yaşam alanları yaratıyor.
Valeron ev tekstili koleksiyonu, bugüne kadar ev tekstili modasına damgasına vuran değişik stillerin yeniden ele alınışından yola çıkıyor. Koleksiyonda değişik stiller Valeron farkıyla
günümüzün moda renkleri ve malzemeleriyle buluşuyor. Bu
sayede klasik ile modern arasında köprü olarak yorumlanan
bir koleksiyon ortaya çıkıyor.
Valeron koleksiyonu, canlı renkleri ve dinamik desenleriyle
modern; dantel, güpür işlemeleri ve açık renklerin hakim olduğu nevresim takımlarıyla klasik bir çizgi çizerek her zevke
göre farklı yaklaşımlar içeriyor. Valeron aynı zamanda bu yıl
ilk defa koleksiyon içerisinde yer alan “Premium Collection”
ile kendini ayrıcalıklı hissetmek isteyenlere en üstün kalite
ürünleri ve işçiliğiyle hitap ediyor.
İlk bakışta kalitesi ve tasarımlarındaki ince işçilik ve zarafetiyle dikkat çeken Valeron, yaşam alanlarını değiştiren sade
ve şık tarzıyla ev tekstilinde rakiplerinden ayrılıyor. İlk olarak
Avrupa ev tekstili pazarında adını duyuran Valeron, dünya
çapında ise başta Avrupa olmak üzere Çin ve Rusya’da 50’ye
yakın ülkede tüketici ile buluşuyor.
35
21-25 Ocak 2011 tarihleri arasında düzenlenen Maison&Objet Paris Fuarı, bu yıl
yaklaşık yüzde 40’ını uluslararası markaların oluşturduğu 3 bin 150 tasarımcıyı
ve 85 bin ziyaretçiyi ağırladı.
Tasarımın kalbi
21-25 Ocak 2011 tarihleri arasında düzenlenen Maison&Objet
Paris Fuarı, bu yıl yaklaşık yüzde 40’ını uluslararası markaların
oluşturduğu 3 bin 150 tasarımcıyı ve 85 bin ziyaretçiyi ağırladı.
Paris-Nord Villepinte Fuar Merkezi’nde düzenlenen
Masion&Objet Paris Fuarı, “tasarımın kalbi”nin attığı bir organizasyon. En yeni ev modası ve trendlerinin sergilendiği
fuar, her yıl sektörün profesyonellerini bir araya getiriyor.
Fuarda dekorasyon, ev ve ofis tasarımı, mobilya, el sanatları
ürünleri, hediyelik ve hatıra eşyalar, mutfak ve banyo aksesuvarları sergileniyor.
Fransa, Almanya, Belçika, İspanya, İtalya, Hollanda, İngiltere, Afganistan, Güney Afrika, Arjantin, Avustralya, Zambiya,
ABD, Ukrayna ve Türkiye gibi dünyanın dört bir yanından
50 civarında ülkeye ev sahipliği yapan Maison&Objet Paris
Fuarı’nda tasarımcılar, vizyoner projelerini sergileme fırsatı
yakalıyorlar.
36 haber
Yeni trendler Heimtextil’de
Her yıl Türk ev tekstili sektörünü, dünyanın en büyük uluslararası ev tekstili fuarı Heimtextil’de temsil eden Zorlu
Tekstil Grubu, 2011’de de fuarda yerini aldı. Zorlu Tekstil Grubu, bilinen en özgün uluslararası markalarından biri olan
Valeron’un 2011 Ev Tekstili Koleksiyonu’nu ziyaretçilerin beğenisine sundu.
A
lmanya’nın Frankfurt kentinde 12-15
Ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen Heimtextil, dünyanın en
büyük ve en önemli ev tekstili fuarı. Heimtextil, ev tekstili ve ticari tekstil için düzenlenen en büyük uluslararası fuar olmakla
birlikte yenilikçi, işlevsel, kaliteli tasarım
ürünleri sunan tekstilciler için global nitelikte. Yılın ilk ticaret fuarı olarak, Ocak ayında
dört gün düzenlenen Heimtextil; üreticiler,
perakendeciler ve tasarımcılar için ortak bir
buluşma noktası.
Uluslararası firmaların yoğun ilgi gösterdiği
fuar, tekstil endüstrisinin yıl içinde ilk pazarlama ve satın alma fuarı olma özelliğini
de taşıyor. Fuar, en son yenilikleri ve tüketici
trendlerini içeriyor. 136 ülkeden birçok katılımcı firmaya ev sahipliği yapan fuara katılımcı ziyaretçiler de büyük ilgi gösteriyor.
İthalat ve ihracat firmalarının yanı sıra iplik,
dokuma, örme, boyama ve terbiye gibi tekstil
sektörünün farklı kollarında faaliyet gösteren
firmalar da fuarda yer alıyor. Bu yıl düzenlenen fuara geçtiğimiz yıla oranla katılan firma
sayısında yüzde 5, ziyaretçi sayısında ise
yüzde 3 artış gözlendi. Fuara 73 binden fazla
ziyaretçi katıldı.
The Serenity ve The Sobriety
Yeni trendlere de ev sahipliği yapan fuarda bu
yıl, The Serenity ve The Sobriety ve trendleri
dikkat çekti. The Serenity trendi, 1950’lerin
klasik tasarımını yeniden yorumluyor. Nostalji ve özgünlüğü çağrıştıran “klasik modernite” olarak da ifade edilebilen trendin ana
unsurları dürüstlük, kalite ve tutarlılık.
The Sobriety ise kısa ömürlü, sezonluk trendlerin ömrünü yitirdiğini ve süreklilik arz eden
değerlerin başladığını öne çıkarıyor. Tüketici
davranışlarının değişmesiyle birlikte farkındalık, hissedilir kalite ve sürdürülebilir servis
değerlerinin daha da önem kazandığını vurguluyor.
Zorlu Grubu 23. kez yer aldı
Zorlu Tekstil Grubu, 23. kez katıldığı Heimtextil’de Valeron
markasıyla yer aldı. 2005 yılında ev tekstili dünyasına tanıtıldığı günden bu yana Valeron, farklı renk ve desen seçenekleri;
yenilikçi ve sade koleksiyonlarıyla yaşam alanlarına özgün bir
stil kazandırıyor. Şıklığıyla girdiği her ortamı değiştiren Valeron, ilk bakışta “kalite ve zarafeti” çağrıştıran seçkin bir tarza
sahip.
Kalitenin ve tasarım gücünün en son teknolojiyle buluşmasıyla üretilen Valeron, farklı tasarımlarıyla göz alıcı koleksiyonlar
37
sunuyor. Nevresim takımlarından, bornoz ve havlu çeşitlerine
ve perdeye kadar oldukça zengin bir ürün yelpazesine sahip
olan Valeron, her yeni sezonun trendlerinden aldığı izlenimler
ve farklı tasarımcıların özel olarak tasarladığı ürünlerle oluşturulan özel koleksiyonlara imza atıyor.
Zorlu’ya “yeşil” etiketi
Her yıl düzenlenen Heimtextil Fuarı’na tüm dünyadan, yüzlerce
firma katılarak, ürünlerini uluslararası bir ortamda sergileme
imkanı buluyor. Tekstil sektörü profesyonellerinin uluslararası bakış açısı kazanmaları ve rekabet ortamlarını incelemeleri
amacını güden fuarda; yer, duvar ve pencere dekorasyonundan, yatak ve masa örtüsüne kadar her türlü ev tekstili ürünü
yer alıyor. Çeşitli forumların da yer aldığı fuar süresince izleyicilere ve katılımcılara yeni ürünleri tanıma, tasarımcılarla
tanışma ve sipariş verme fırsatı da sunuluyor.
Bu yıl ayrıca yeşili ve çevreyi desteklemek için çevre dostu
ham madde, çevre dostu proses ve sosyal tavır ve bakış açısı
konularında “Yeşil Rehberi” başlığı altında yetkinliklerini ispat eden firmalara üç farklı kategoride etiket verildi. Zorluteks
Tekstil her kategoride de yetkinliğini ispatlayarak üç kategorinin de etiketini taşıyan standlar arasında yer aldı.
Heimtextil Fuarı’nda bu yıl, yeşili ve
çevreyi desteklemek için çevre dostu
ham madde, çevre dostu proses ve
sosyal tavır ve bakış açısı konularında
“Yeşil Rehberi” başlığı altında
yetkinliklerini ispat eden firmalara
etiket verildi. Zorluteks Tekstil “yeşil
etiket”e layık görüldü.
38 köşe yazısı/metin salt
Animasyon: Çocuk işi!
Çocukların hayal gücünün sınırsızlığını en iyi yansıtan yapıtlar çizgi filmlerdir. Animasyon, çocukların henüz anlayacak
zaman bulamadığı karmaşık dünyanın kısıtlayıcı gerçeklerinden uzak, özgürce kullanılan renklerin ve çizgilerin, en az
anlatılan fantastik öykünün kendisi kadar çılgın olabildiği bir hayal dünyasıdır.
S
anatçının kafasındaki sanal dünyanın cansız varlıklarının, bizim dünyamızda canlanması çocukken hepimizi
büyülemiştir. Günümüzün çocukları ve hep çocuk kalanları ise teknolojinin sihriyle yaratılan, eskisinden çok daha
gerçekçi bir animasyon medeniyetini yaşıyor. Animasyonlarda
yakalanan gerçeklik seviyesi arttıkça, yaşamımız üzerindeki
etkileri de artıyor. Bugün sinema salonlarında çizgi kahramanlar, gerçek film yıldızlarına tercih ediliyor. Zaten salonları dolduran bu insanların çoğu, kalan zamanlarında da oyun konsollarının başındalar. PES’de Messi ile futbol oynayarak, Guitar
Hero’da Kurt Cobain ile müzik yaparak, SmackDown’da John
Cena ile güreşerek veya ortaçağda yaratıklar peşinde zaman
geçiriyorlar. Sadece çocukları değil büyümeyenleri de etkisi
altına alan bu sanal dünyanın enerjisi ise oldukça karmaşık
bilgisayar teknolojilerinden geliyor. En basit anlatımıyla bu
teknolojilere bir göz atalım.
Bir illüzyon sanatı
Animasyon özünde bir hareket illüzyonudur. Elle de çizilse, bilgisayar ile de yapılsa temel prensibi durağan resimlerin arka
arkaya gösterilmesidir. İnsan beyni önceki ve sonraki gördüğü
görüntüler arasındaki farka odaklanarak çalışır. Gözümüz baktığı bir görüntüyü yaklaşık saniyenin 25’de biri kadar göz retinasında yani ikonik belleğinde tutar. Bu süre içinde yeni gelen
görüntü öncesinde gelen ile karşılaştırılarak aradaki farklar çıkarılır ve hareket algılanır. Bu nedenle saniyelerle ölçülen kısa
sürelerde arka arkaya gösterilen resimler içindeki değişimler
hareket algısı yaratır. Bazı insanlar “akinetopsia” adlı hareket
algılama bozukluğu hastalığı nedeniyle bu yetiden yoksundur.
Hareket körü bu insanların günlük yaşantısı ilginç zorluklarla
doludur. Örneğin bir bardağa su doldurmakta güçlük çekerler çünkü suyun bardakta yükseldiğini hissedemezler. Çevrelerindeki insanların hareketleri güvensizlik yaratır çünkü
insanların korku filmi gibi orada burada bitiverdikleri izlenimi
oluşur. Yolda karşıdan karşıya geçmelerini sanırım gözünüzde
canlandırabilirsiniz.
Sağlıklı insan beyni saniyede 70-80’den fazla olan resim değişimlerini tamamen gerçek yaşamdaki hareket olarak algılar.
Resim gösterme hızı saniyede 4-5 bile olsa bir hareket algısı
oluşur ancak, gerçek hayattan farklı olarak hareket içinde bir
durağanlık (judder) olduğu anlaşılır ve doğal olmadığı için izleyeni rahatsız eder. Bu nedenle televizyonlar saniyede 50-60
değişik kare gösterirler. Daha hızlı olan hareketleri gerçeklik
sınırında algılamak için saniyede 100 kare gösterimi (100Hz
TV) hızla yayılmaktadır.
İnsanlardaki bu yeteneği, başka bir değişle yanılmayı ilk kullananlar Çinliler olmuş. Dönen bir silindir içine yapıştırılan
resimlerin, çember üzerindeki aralıklardan bakıldığında hareket ediyor gibi gözükmesi, insanlara silindirin içinde hayat
olduğunu düşündürmüş. Bu nedenle bu basit alete eski yunan
dilinde hayat çemberi anlamına gelen “zoetrope” denmiştir.
Ting Huan adlı Çinlinin bu buluşunda silindiri döndürmek için
bir ısı lambasının üzerine asmış ve ısınan havanın yükselmesi
sonucu oluşan molekül hareketini kullanarak, bu deneyimin
mistik havasını iyice arttırmış. Zoetrope’un daha gelişmiş
mekanik versiyonlarına, ilk patenlerin Amerikalı ve İngilizler
tarafından alınması ise 1860 yılından önce gerçekleşmemiş.
Günümüzde bilgisayarların işlem gücü ve yazılımların esnekliği, animasyonu tekerlekli oyuncak olmaktan çıkarıp günlük
yaşamın parçası haline getirdi. Bilgisayar animasyonlarındaki
gerçeklik düzeyi ve yine bu animasyonlar ile etkileşimli olabilmedeki başarı, 15 milyar Dolarlık bir oyun marketi yaratmıştır.
Benzeri boyutlardaki bir animasyon film endüstrisi de her yıl
büyümektedir. Animasyonun eğlence dışı alanlarda kullanımı
da göz ardı edilemeyecek duruma geldi. Pilotların ve doktorların eğitiminde kullanılan simülatörler oyun ile gerçek arasındaki çizgiyi iyice inceltti. Biz sıradan insanlar ise, sıradan
bir günde bile İnternette reklam, oyun, tanıtım olarak değişik
düzeylerde animasyonlarla karşılaşıyoruz.
Yepyeni bir dünya
Bilgisayar animasyonunda kullanılan yöntemler, klasik anlamda elle çizilen animasyon kareleri yaratmaktan başlayıp,
gerçek üç boyutlu bir dünya yaratmaya kadar uzanıyor. Çizgi
film tadındaki klasik iki boyutlu animasyonlar piksel veya vektör temelli olarak yapılıyor. Her ikisi içinde en yaygın kullanılan programlar arasında Adobe Flash ilk akla geliyor. Bugün
39
internette gördüğümüz animasyonların oldukça büyük bir bölümü Flash uygulamalarıdır. Flash uygulamaları oynatmak için
gerekli olan program ücretsizdir. Aslında siz farkında olmadan
internet tarayıcınız büyük olasılıkla zaten bir Flash oynatıcı eklenti (plug-in) barındırıyordur.
Flash ile animasyon geliştirmek için ise ucuz sayılmayacak yazılımlar gerekli ancak bu programların becerileri de fiyatlarını
haklı kılıyor. Örneğin bu ve benzeri programlar sizin verdiğiniz
iki resmi alıp birinden diğerine dönüşürken arada olması gereken kareleri kendisi üretebiliyor. Boş bir ekranda sol üst köşede bir top olduğunu düşünün, diğer bir karede ise bu topu sağ
alt köşeye koyun. Bu yazılım sizin tanımladığınız sayıda kareyi; içindeki tweening algoritmaları yardımıyla yoktan üreterek,
topun bu iki nokta arasındaki hareketini sağlayacak şekilde
üretiyor. Eğer bu size basit geldiyse bir de şunu deneyin: Kendi fotoğrafınızı ve Behlül veya Bihter’in fotoğrafını yazılıma
verin. Yazılımın sizi yavaş yavaş Behlül’e veya Bihter’e dönüştürmesini seyredin. Sanal dünya gerçeğinden daha eğlenceli
değil mi?
Herkes yapabilir
Flash ile animasyon geliştirmek yaratıcılık, sanatsal bakış açısı, deneyim ve az da olsa yazılım bilgisi gerektiriyor. Bende
ilki dışında hiçbiri yok diyorsanız size çok beğeneceğiniz bir
önerim var: Çöp adam yapın. Çöp adam (Pivot - stick man) adlı
bir yazılım size temel animasyon için gerekli olan tüm ortamı
sağlıyor. Kullanımı çok basit. Sadece 5-6 tane menü düğmesi
var ve Türkçe. Yarattığınız animasyonu hareketli resim (animated GIF) formatında kaydedebilirsiniz. Bu format en bilinen ve
her yerde çalışan bir resim formatı olduğu için, tasarımlarınızı
kolayca herkes ile paylaşabilirsiniz. İsterseniz yaratığınız çöp
adam hikayelerinizi video olarak kaydedip YouTube’a da yükleyebilirsiniz. Bu arada YouTube’da “pivot stick man” aratıp,
başkalarının yaptıklarını da seyredebilirsiniz.
Pivot ile çalışmaya bir çöp adam ile başlıyorsunuz. Çöp adam
üzerinde eklem yerlerini temsil eden noktalar bulunuyor. Fare
ile bu noktalardan tutup, çöp adama bir duruş veriyorsunuz.
Her yarattığınız duruştan sonra oluşan kareyi yukarıdaki akış
bölümüne koyuyorsunuz. Program daha sonra bu kareleri
arka arkaya gösteriyor. İlginiz çektiyse Google’da “pivot Türkçe” olarak aratıp, ilk çıkan linkten programı ücretsiz indirebilirsiniz.
Mantıklı bir hareket yaratabilmek için bir karedeki çöp adam
duruşunun bir önceki kare ile ilintili olması gerektiğini anlamışsınızdır. Bunu kolaylaştırmak için pivot yazılımı size çöp
İlk animasyonunuzu yaratmanız 10 dakikadan fazla sürmeyecektir. Bu kadar
basit ve kolay olması sizi yanıltmasın. Çöp insan hareketleri, çok büyük bütçeli
uzmanlık gerektiren çalışmalarda da kullanılıyor.
adamın bir önceki karede nerede durduğunu ve sizin yeni
oluşturduğunuz duruşu aynı anda, farklı renklerle gösteriyor.
Program içinde birden fazla çöp adam ekleyebiliyor, birbirlerini sevmelerini veya dövmelerini sağlayabiliyorsunuz. Hatta
biraz ilerledikçe kendi çöp insanlarınızı yaratabiliyorsunuz.
Sadece çöp insan değil çöpten olan her şeyi yaratabiliyorsunuz. Bazı internet sitelerinde, bu basit ve ücretsiz yazılımın
hastaları yarattıkları çöp uygarlığın birçok bireyini ücretsiz
olarak sizinle paylaşıyor (www.droidz.org).
İlk animasyonunuzu yaratmanız 10 dakikadan fazla sürmeyecektir. Bu kadar basit ve kolay olması sizi yanıltmasın. Çöp
insan hareketleri, çok büyük bütçeli uzmanlık gerektiren çalışmalarda da kullanılıyor. Çünkü çöp insan bir insanın iskeletini
temsil ediyor. Binlerce dolar ödenen animasyon yazılımları da,
önce tasarlanan canlının iskeletinin hareketlerini yaratarak işe
başlıyor. Daha sonra bu iskeletin üzerine bir beden giydiriyor.
Çünkü insan hareketinde önemli olan eklem yerlerinden oynayan beden parçalarının birbiri ile ilişkisini yakalayabilmektir. Bu sadece insan değil tüm canlı hareketlerinde bu şekilde
yapılıyor.
İleri animasyon teknikleri
Noktalar ile hareket modellemenin en gelişmiş uygulaması
şöyle: Gerçek insanlar, bedenlerinin eklemler başta olmak
üzere, çeşitli bölgelerine yerleştirilen sensörler ile donatılıyor.
Sonra bu aktöre bir hareket veriliyor. Örneğin, koşmak, zıplamak, takla atmak, yumruk atmak, tırmanmak ve aklınıza gelebilecek daha binlerce hareketten biri olabilir. Bilgisayar bu ak-
törün hareketi boyunca bedeni üzerindeki sensörlerden gelen
konum bilgisini kare kare kaydediyor. Bu yöntemle bir insanın
bir hareket boyunca bedenin tüm parçalarının birbirine göre
olan konumları bilgisayarda kaydedilmiş oluyor. Daha sonra
iskeletinin hareketi öğrenilen kişiye bir beden veriliyor. İşin bu
aşaması uzmanlık ve ciddi yazılım işi gerektiriyor. Bu şekilde
ortaya oldukça gerçekçi hareket eden sanal insanlar çıkıyor. Bu
yöntem sadece insanın koşmak, zıplamak, kolunu kaldırmak
gibi büyük motor hareketleri için değil, bir duyguyu yansıtmak
için insan yüzündeki kasların aldığı şekliler için de kullanılıyor.
Sanal bir dünyaya doğru
Cameron Diaz gülümsediğinde yüzündeki 17 kasın pozisyonları aynı yöntemle modellenerek bize mükemmel bir sanal Diaz
gülüşünü Shrek filmindeki prenses rolünde verebiliyor. Yeni
çekilen animasyon film ve oyunlarda gördüğümüz bu duygulu insan animasyonlarının sırrı aslında burada yatıyor. Bugüne kadar yapılmış en iyi animasyon filmleri arasında “Güzel
ve Çirkin” gibi klasiklerin yanı sıra “Shrek”, “Canavarlar” ve
“Oyuncak Hikayesi” gibi son dönemin yüksek bütçeli filmleri
yer alıyor. Özellikle “Oyuncak Hikayesi 3” deki yüz mimikleri
konusunda iddialı bir yapım olarak göze çarpıyor.
İlerleyen dönemde 3D televizyonların yaygınlaşmasıyla animasyona olan ilgilinin katlanarak artması bekleniyor. Bilgisayar destekli gelişmiş animasyonlarda işin doğası gereği varlıklar üç boyutlu tasarlandığı için bu yeni 3D ekranların hakkını
veriyor. Hazırlanın! artık hayatımız iyice sanal ve çok boyutlu
olacak.
42 haber
“Dostlar Buluşması”
Antalya’da gerçekleşti
Türkiye’nin dört bir yanından gelen Vestel bayi ve servisleri, Antalya Susesi
Otel’de düzenlenen bayi toplantısında bir araya geldi. “Dostlar Buluşması”
adıyla düzenlenen bayi toplantısına Zorlu Grubu yöneticileri de katıldı.
T
ürkiye’nin öncü markası Vestel, bayi toplantısını 03-05
Aralık 2010 tarihleri arasında Antalya Susesi Otel’de düzenledi. “Dostlar Buluşması” adı altında düzenlenen organizasyona bayi ve servislerin yanı sıra Vestel iş ortakları ve
Zorlu Grubu yöneticileri de katıldı. Büyük buluşma Vestel tanıtım filmiyle başladı. Vestel’in dünya çapında ARGE gücünü ve
teknolojisini anlatan kısa film katılımcılardan büyük alkış aldı.
“Dostluk kazanır, dostluk kazandırır” sloganıyla düzenlenen
organizasyonun açılış konuşmasını Vestel Şirketler Grubu İcra
Kurulu Başkanı Ömer Yüngül yaptı. Yüngül’ün ardından Vestel
Pazarlama Genel Müdürü Timur Tuncer, yeni gelişmeleri aktardı. Toplantıda ayrıca Vestel Pazarlama Beyaz Eşya Pazarlama
Müdürü Mert Gürsoy, Vestel Pazarlama Elektronik Pazarlama
Müdürü Özgür Orçunus, Vestel Pazarlama Reklam Sorumlusu
Berna Aşkın, Vestel Pazarlama Mali İşlerden Sorumlu Genel
Müdür Yardımcısı ve Vestel Şirketler Grubu Hazineden Sorumlu Genel Müdür Yardımcısı Ergün Güler ve Arama Katılımlı
Yönetim Danışmanlığı Kurucusu Oğuz Babüroğlu sunumlarını
bayilerle paylaştı.
Bayi ve servislerden oluşan proje takımlarının da birer sunum
gerçekleştirdiği toplantıda; Vestel Pazarlama Genel Müdür
Yardımcısı Gül Yücel, Vestel Müşteri Hizmetleri ve Lojistik Genel Müdür Yardımcısı Filiz Künüralp ve Vestel Saha Yönetimi
Genel Müdür Yardımcısı Serdar Anıl bayi ve servislerin sunumlarına dair görüşlerini dile getirdi. Antalya’daki büyük buluşmanın kapanış konuşmasını ise Zorlu Holding Yönetim Kurulu
Başkanı Ahmet Zorlu yaptı.
“Her zaman dostlukla kazandık”
Açılış konuşmasında öncelikle toplantının “dostluk” temasına değinen Vestel Şirketler Grubu İcra Kurulu Başkanı Ömer
Yüngül, 25. yılını tamamlayan dost teknoloji Vestel’in başarısındaki en büyük gücün ekip çalışması olduğunu vurguladı.
Yüngül, “Dostluk çok önemli bir sözcük. Dost kime denir? İyi
günde kötü günde hep yanınızda olan kişilere dost denir. Üç
yıldır birbirimizi özledik. Tekrardan sizlerle yüz yüze olmaktan çok mutlu ve gururluyuz. 25. yılımızı bitirdik, ancak dünya
devlerine baktığınız zaman önümüzde daha uzun bir gelecek
olduğunu görüyoruz. İstikrarlı biçimde büyümemizi sürdüreceğiz. Dostlarımız olan sizler işin çok önemli parçalarısınız.
Bunu hiçbir zaman unutmamanız lazım” dedi.
Fark yaratan öne çıkar
Vestel bayilerini, “Vestel’in öncü ruhunu tüketicilere taşıyan
elçiler” olarak tanımlayan Yüngül, Vestel’i birlikte büyük bir
43
Ahmet Zorlu: “Bugün Türkiye’yi aştık. Artık dünyadaki dev rakiplerime
bakıyorum ama Türkiye’deki rakiplerimi küçümsemiyorum. Onlara
da bakıyorum. Kim ne yapıyor izliyorum, ben ne yapabilirim diye
düşünüyorum.”
44 haber
Ömer Yüngül: “Türk tasarımı ilk renkli televizyonu 1988’de biz yaptık. 1990’lı yıllarda Türkiye’de ARGE daha doğru
dürüst tartışılmıyorken Silikon Vadisi’nde ARGE merkezi kurduk. Bunun bize çok büyük bir yararı oldu. Bugün Türkiye’de
üretilen her 100 LCD televizyondan 85’i Vestel’in. Avrupa’da yüzde 15 pazar payına sahibiz.”
Ortak akıldan yaratıcı fikirler
Dostlar Buluşması’nda Vestel yöneticilerinin vurguladığı
ekip çalışmasının örnekleri de sergilendi. Vestel bayi ve servisleri, Arama Katılımlı Yönetim Danışmanlığı Kurucusu ve
Yöneticisi Oğuz Babüroğlu’yla birlikte gerçekleştirdikleri,
ortak akıl çalışmalarının finalini oluşturan sunumlarını paylaştılar. Sunumda öne çıkan bazı başlıklar:
• Bayide, müşteriye daha iyi tecrübe yaşatabilecek sanal
teşhir alanları yaratarak demo
ve bilgilendirme yapmak.
• Mağazaların girişine konulacak ayaklı bilgi bankaları arıcılığıyla müşteriyi bilgilendirip, teşhiri bilgisayar ekranında
tanımlamak ve daha sonra ürünü göstermek.
• 3 boyutlu, dokunmatik, tüketicinin istediği şekilde çevrilebilen bir program ile sanal ürün incelemeleri sayesinde tüketiciye kullanım deneyimi sunmak.
• Bayide, 3d Görsel sunum ile tüketicinin satın alacağı ürünün teknik ve ölçü olarak uygunluğunu belirlemek.
• Tüm ürünlerin Vestel markalı olması.
• Vestel Ormanı oluşturulması.
• Müşteri odaklı yaklaşımla müşteri ihtiyacını doğru zamanda karşılayarak, satışları arttırmak.
• Gerçek zamanlı randevu sistemi uygulamasını başlatmak.
• Ekip kalitesini arttırmak ve iş adedini servis kapasitesine
göre sınırlandırmak..
• Teknisyenleri geliştirmek.
• Hizmet bedelinin iyileştirilmesi.
• Cihazlarla haberleşme uygulamasının sağlanması.
• Tüketicinin bakım günlerini planlamak.
• Tüketiciye uygun zamanda hizmet vermek ve farklı ücretlendirme dilimi oluşturmak
• Acil servis uygulamasını hayata geçirmek.
• Şok servis ve değişim uygulamasını hayata geçirmek.
hızla daha yukarıya taşıyacaklarına inandığını söyledi. Değişen dünyada inovasyonun önemine değinen Yüngül, ana yatırımlarını tamamlamış olan Vestel’in ARGE alanındaki yatırımlarını yoğunlaştırarak farklılaşma yolunda daha büyük adımlar
atacağının altını çizdi. Elektronik alanında güçlü bir ARGE altyapısına sahip olunduğunu ve inovatif çalışmalara imza atıldığını söyleyen Yüngül, beyaz eşya alanında da yatırımların bu
yönde gerçekleşeceğini vurguladı.
100 milyon televizyon ürettik
Yüngül konuşmasının devamında şunları söyledi: “Unutmayın, Türk tasarımı ilk renkli televizyonu 1988’de biz yaptık.
1990’lı yıllarda Türkiye’de ARGE daha doğru dürüst tartışılmıyorken Silikon Vadisi’nde ARGE merkezi kurduk. Bunun bize
çok büyük bir yararı oldu. Bugün Türkiye’de üretilen her 100
LCD televizyondan 85’i Vestel’in. Avrupa’da yüzde 15 pazar
payına sahibiz. Aralık ayı içerisinde 100 milyonuncu televizyonumuzu ürettik. Nereden nereye geldiğimizi görmenizi istiyorum. Türkiye’den yurtdışına bu kadar fazla sayıda satılan
başka bir ürün yok.”
“Fark yaratmaya devam edeceğiz”
Ömer Yüngül’ün ardından Vestel Pazarlama Genel Müdürü Timur Tuncer de bayilere seslendi. 25. yılında “Dost Teknoloji”
sloganıyla yola çıkan Vestel’in, bu slogan ile büyük bir sorumluluğun altına girdiğini söyleyen Tuncer, Vestel’in kolay erişilebilen yapısıyla bu sloganın hakkını verdiğini belirtti. Tuncer,
“Tüketici bizi istediği zaman arar ve hemen ulaşır. Duvarlarımız yoktur. Biz yalnızca hayatı kolaylaştıran bir dost teknoloji
markası olarak kalmayıp insanların beğenisini de kazandık.
Bugün Türkiye’nin en beğenilen markaları arasında ilk 10’da
yükseliyoruz” dedi.
“Her zaman en önde olacağız”
“Dostlar Buluşması”nın kapanış konuşmasını ise Zorlu Hol-
Vestel’de yeni trendler
Vestel Pazarlama Elektronik Eşya Pazarlama Müdürü Özgür
Orçunus, yeni trendleri Vestel bayi ve servisleriyle paylaştı. Dijital dönüşüm, bağlanabilirlik, estetik/tasarım, üçüncü
boyut ve yeşil yaşamın öne çıkan trendler olduğunu söyleyen Orçunus, yeni trendler ve teknolojiler doğrultusunda
Vestel’in sunduğu ürünleri bayilere tanıttı.Dijital dönüşüm
trendine uygun “ConnecTV” ile LCD ve Bluray’den internet
bağlantısının mümkün olacağını belirten Orçunus, DLNA teknolojisiyle veri aktarımı yapılabileceğini söyledi. Üçüncü boyutta ise 3D Full HD LED televizyonlar ve 2D yayını 3D yayına
çevirebilen Vestel ürünleri var.
Dünyanın önemli uluslararası tasarım yarışmalarından Plus
X Award ve Good Design’dan büyük ödüllerle dönen Vestel
ürünleri hakkında da bilgi veren Orçunus, estetik ve tasarım
alanında Vestel’in dünya çapında kabul gördüğünü vurguladı. Yeşil yaşam trendine uygun olarak LED TV’de yüzde 80’e
varan enerji tasarrufu sağlandığının altını çizen Orçunus,
antibakteriyel kumandalarla sektörde bir ilkin gerçekleştirildiğini söyledi. Orçunus, bayilere tüketici trafiğini artırmayı
hedefleyen “Bi Baksana” köşesi hakkında da bilgi verdi.
45
ding Yönetim Kurulu Başkanı Ahmet Zorlu gerçekleştirdi. Bayi
ve servislerin yoğun alkışı ve sevgi gösterisiyle karşılanan
Zorlu; konuşmasına hayal kurmanın önemine değindi. Zorlu,
“16 yıl öncesiyle bugün geldiğimiz noktaya baktığımda kurmuş olduğum hayallerin büyük çoğunluğunu yerine getirmiş
olduğumuzu görüyorum ama hayal kurmaya devam edeceğiz. Her zaman söylerim, hayal kurarım, ama hayalci değilim.
Daha önce yalnızca televizyon üretirken bugün beyaz eşyada
da yatırımlarımızı tamamlamış durumdayız. Şu an tek eksiğimiz olan kurutma makinesi için çalışmalarımızı sürdürüyoruz.
Her hafta yatırımın ilerleyişini görmek üzere Vestel City’yi ziyaret ediyorum ve büyük heyecan duyuyorum. Bugün Vestel
City’nin toplam kapalı alanı yaklaşık 1 milyon metrekare” dedi.
Vestel Akademi’den değer katan programlar
Eğitime büyük önem veren Vestel’in bayi ve servislerden
oluşan “Vestel Akademi” proje takımı, “Vestel Akademi”
kapsamında planlanan eğitim yöntemleri ve içeriği hakkında
bir sunum gerçekleştirdi. Zorlu Grubu yöneticilerinin ve Vestel iş ortaklarının büyük ilgisini çeken projede Ekrem Çapkınoğlu, Hakan Gürkan, İbrahim İnanır ve Saim Aydemir görev
aldı. Proje takımı, “Vestel Akademi”nin hedef ve amaçlarını
Şu şekilde sıraladı:
Konuşmasında her zaman liderliği hedeflediklerini vurgulayan
Zorlu, “Bir işte çalışırken hiçbir zaman arkalarda veya ortalarda olamayız. Ön sıralarda koşmamız gerekiyor. 5 yıl içinde
Türkiye’de lider olmayı hedefliyoruz ve olacağız. Zaten olmak
zorundayız. Çünkü elin oğlu dışarıdan gelecek ve buradan pazar payı alacak, bizim elimiz de o sırada armut toplamayacak.
Biz de pazarda gerekeni yapacağız. Siz isteyeceksiniz, biz yapacağız. Müşteriye hizmeti zamanında vereceğiz. Her zaman
en önde koşacağız” sözleriyle de büyük alkış aldı.
“Durmak yok, koşmak var”
Zorlu, konuşmasının devamında Vestel’in geçmiş çalışmalarını ve geleceğini değerlendirdi: “15 yılda neler neler yaptık ama
gelecek 15 yılda daha neler neler yapmamız gerekiyor. Durmak yok, koşmak var. Her zaman rakiplerime bakarım. Dünyadaki rakiplerim ayrı, Türkiye’deki rakiplerim ayrıdır. Bugün
Türkiye’yi aştık. Artık dünyadaki dev rakiplerime bakıyorum
ama Türkiye’deki rakiplerimi küçümsemiyorum. Onlara da bakıyorum. Kim ne yapıyor izliyorum, ben ne yapabilirim diye düşünüyorum. Sektörümüzde lideriz ve bırakmaya da niyetimiz
yok. Ülkemiz için çalışmaya devam edeceğiz.”
Komedi Dükkanı’nda Vestel ürünleri
Türkiye’nin dört bir yanından gelen Vestel bayi ve servisleri ilk gün doğaçlama tiyatro becerisiyle kısa sürede tüm
Türkiye’nin dikkatini çeken başarılı tiyatro sanatçısı Tolga
Çevik’in sahneye koyduğu “Komedi Dükkanı” izleme imkanı buldu. Vestel’in iş ortaklarına özel hazırlanan Komedi
Dükkanı’nda Çevik, kimi zaman yeni işe başlayan bir satış
temsilcisi kimi zaman da evlilik hazırlıkları içerisinde olan
bir tüketiciyi canlandırdı. Vestel bayi ve servisleri de Çevik’i
sahnede yalnız bırakmayarak oyunculuk yeteneklerini sergileme fırsatı yakaladı.
• Fark yaratmak.
• Konusunda donanımlı çalışanlar yetiştirmek.
• Verimliliği sağlamak, sürekliliği sağlamak.
• İnsana yatırım.
• Tek elden yönetmek, birlikteliği bütünlüğü sağlamak.
• Hizmet standartlarını yükseltmek.
• Müşteri memnuniyetini artırmak.
• Müşteriye hizmeti hissettirmek, sorunu hissettirmemek.
Bu amaçlar doğrultusunda Servis Fakültesi, Bayi Fakültesi
ve Vestel Merkez olarak üç gruba ayırdıkları eğitim programlarına ilişkin detaylar da aktarıldı.
46 haber
Bir De Sen Tasarla ‘09 başladı
TAÇ’ın düzenlediği “Bir De Sen Tasarla” yarışmasına başvurular başladı. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen yarışma
“Nevresim desen tasarımı” ve “Yatak tekstil tasarımı” olmak üzere iki ayrı kategoriden oluşuyor ve her kategoride ilk
ona giren tasarımcıları para ödülü ve çeşitli burslar bekliyor.
E
v tekstil sektörünün lider markası TAÇ’ın Türkiye genelinde düzenlediği “Bir De Sen Tasarla” yarışması için
başvurular başladı. Bu yıl dokuzuncusu düzenlenen
yarışmaya üniversitelerin mimarlık ve güzel sanatlar fakültelerinin lisans öğrencileri katılabiliyor. Toplam 20 kişinin ödüllendirileceği yarışma için başvurular, 8 Nisan 2011 tarihine
kadar devam edecek. Ödül kazanan tasarımcılar Mayıs ayının
son haftası İstanbul’da yapılacak ödül töreninde açıklanacak.
Her kategoriye 10 ödül
Yarışma “Nevresim desen tasarımı” ve “Yatak tekstil tasarımı”
olmak üzere iki ayrı kategoriden oluşuyor ve her kategoride ilk
ona giren tasarımcıları para ödülü bekliyor.
Yarışmada ayrıca Türkiye Ev Tekstili Sanayicileri ve İşadamları
Derneği (TETSİAD) tarafından bir kişiye para ödülü ve Mehmet
Zorlu Vakfı tarafından beş kişiye “Mehmet Zorlu Vakfı Özel
Bursu” verilecek. Yarışma sonunda dereceye giren eserler TAÇ
kalitesiyle üretilecek ve web sitesinde online satışa sunulacak. Ayrıca kazanan tasarımlara tüketici katalogunda da yer
verilecek. TAÇ, geleneksel hale gelen ve genç tasarımcıların
önünü açan yarışmayla sanayi ve eğitim işbirliğine büyük katkıda bulunuyor. Uluslararası pazara sunulabilecek ve ev tekstilinde moda yaratabilecek özgün tasarımları ortaya çıkarmayı
hedefleyen TAÇ, bu şekilde ev tekstili sektöründe “tasarımcı”
kimliğinin güçlenmesine yardımcı oluyor.
Kazananlar Facebook’ta da yarışacak
Finalin ardından ödül kazananlar, Facebook’ta özel olarak hazırlanacak Bir De Sen Tasarla sayfası üzerinden bir kez daha
yarışacak. Yarışmacılar, tasarımlarına ait görselleri ve isterlerse tasarımlarını anlatacakları videolarını “Facebook Bir De
Sen Tasarla Sayfası”na yükleyerek 15 gün boyunca Facebook
kullanıcıları tarafından oylanacak. Facebook kullanıcıları tarafından oylamayı kazanan tasarımcılar, kendi ödüllerine ek
olarak para ödülünün de sahibi olacak.
47
En özel hediyeler için...
Yeni yıl kutlaması, doğum günü, anneler günü, babalar günü, sevgililer günü ya da karne hediyesi... Artık tüm özel
günler ve özel kişiler için kolaylıkla hediye seçilebilecek bir yer var. Vestel mağazalarında yer alan “Bi Baksana” köşesi
zengin ve her bütçeye uygun alternatifleriyle tüketicileri memnun ediyor.
V
estel mağazalarında bulunan “Bi Baksana” köşesi, şık ve teknolojik armağanlar
arayanlar için pek çok ürünü bir arada
sunuyor. Kablosuz hoparlörleriyle müziği evin
her köşesine taşıyan Vestel iDock Wireless,
iPod, radyo ve çalar saat özelliğini birleştiren
çok fonksiyonlu Vestel iDock, saat rakamlarını
duvara yansıtan Vestel Wake Up Projection ve güne sevilen radyo kanalıyla uyandıran Vestel çalar saatli radyolar
“Bi Baksana” köşesinin birbirinden renkli ürünlerinden sadece birkaçı.
Teknoloji modasının yeni yıldızı
“Fashion TV by Vestel” modayı yakından
takip eden televizyon izleyicilerinin ilgisini çekecek bir ürün. Modayı teknolojiyle
buluşturan “Fashion TV by Vestel” serisi,
erkeksi tasarımı ile ön plana çıkan 40 inçlik LED TV ve kadınsı tasarımı ile göze çarpan 22 inçlik LCD TV modellerinden oluşuyor. Kabin
üzerindeki ışıklı Fashion TV logosu ise karanlık ortamlarda
da ürüne dikkat çekiyor. “Fashion TV by Vestel”, teknoloji
modasının yeni yıldızı olarak anılıyor.
Leziz sofraları Vestel fırınlarla yaratın
Vestel’in fırın modelleri, 2011’i lezzetli sofralarla karşılamak
isteyenleri bekliyor. Turbo fırınlı, 4 gözü gazlı, beyaz gövdeli
A enerji sınıfı Vestel CHEF 7040, otomatik gaz kesme emniyeti, çocuk kilidi ve kolay çıkarılabilir fırın kapağına da sahip.
Soğuk kış günlerinin imdadına Vestel ısıtıcılar yetişiyor
Vestel infrared ısıtıcılar sadece Vestel’de bulunan elektronik
devrilme emniyetiyle, kullanıcıları kazalara karşı maksimum
seviyede koruyor. Isıtıcı modelleri farklı güç alternatifleriyle
evleri ısıtırken, özel tasarımlarıyla da ortama şıklık katıyor.
48 haber
Evin en şık köşesi artık mutfak
Vestel Mirror, Black, Inox ve White adlı dört yeni ankastre serisini tüketicilerin beğenisine sundu. Mirror Serisi aynanın
yansıtıcı albenisini, Black Serisi siyahın klasik zarafetini, Inox Serisi çeliğin ışıltısını, White Serisi ise beyazın sadeliğini
mutfaklara taşıyor.
49
V
estel ankastre serileri, kullanıcı dostu bulaşık makineleri, çok fonksiyonlu fırın ve ocaklar ile tasarımlarıyla
öne çıkan davlumbaz modelleriyle dikkat çekiyor. Tamamı 5 yıl garantili ürünler, set alımlarda yüzde 20 indirim
sağlıyor.
Ankastre fırınlarda minimum enerji, maksimum konfor
A enerji performansıyla minimum enerji harcayan Vestel ankastre fırınlar, özel tasarım ve izolasyon teknolojisi sayesinde
iç sıcaklıklarını 500 dereceye kadar çıkarabiliyor. Bu özellik,
fırının iç duvarlara yapışan yağ ve yemek kalıntılarının yanarak toz haline gelmesini, böylece zahmetsizce temizlenmesini
sağlıyor. Vestel ankastre fırınlar, kolay temizlenebilir iç yüzeyleri, tam cam kapakları, kolay çıkarılabilir yan tel rafları, cam
tepsileri, dokunmatik animasyonlu geniş ekranları, 24 saat
programlama özellikleri ile bir fırından beklenen tüm konforu
sunuyor.
Vestel ankastre ocaklar emniyetli, konforlu ve hızlı
Kullanıcının güvenliğini düşünen Vestel ankastre ocaklarda,
alev istenmeden kapandığında gaz emniyeti devreye giriyor
ve gazı keserek zehirlenmeleri engelliyor. Üç farklı gaz çıkış
yeri ile yemeklerin yüksek ısıda daha hızlı pişmesini sağlayan
Vestel ankastre ocaklar zamandan tasarruf sağlıyor. Düz ve
pürüzsüz ocak yüzeyi kolayca temizlenebilen ankastre ocaklar, otomatik ateşleme özelliği sayesinde tek bir hareketle
yakılabiliyor.
Çok fonksiyonlu Vestel ankastre davlumbazlar baca uygulamasının yapılamadığı yerlerde karbon filtresi sayesinde güvenle kullanılabiliyor.
Farklı tasarımları ile dikkat çeken davlumbazlar, ocak yüzeyinde ısıyı ölçen sensör, cam üstü dokunmatik kontrol, filtre
doluluk göstergesi, sessiz çalışma ve 15 dakikada otomatik
kapanma fonksiyonu gibi özelliklere de sahip.
Donmuş gıdaların çok daha hızlı ve kolay çözülmesini sağlayarak mutfaktaki işleri kolaylaştıran Vestel ankastre mikro
dalga fırınlar, ekspres pişirme fonksiyonu ile acil durumlarda
yemeğin hazırlanma süresini kısaltıyor. Vestel ankastre mikro
dalga fırınlar, çocuk kilidi, otomatik pişirme ve uyarı sesi özelliklerine de sahip.
Bulaşık makinenizde programın etkisini siz belirleyin
Enerji tasarrufu, yıkama ve kurutma performansıyla A sınıfı
özelliğe sahip Vestel ankastre bulaşık makineleri, bulaşıkları yıkarken mükemmel sonuca en tasarruflu şekilde ulaşıyor.
“Hızlı 30´ Programı” ile normal kirli bardak ve tabakların 40
derecede, 30 dakika gibi kısa bir zamanda yıkanmasını sağlayan modeller, Süper 55´Programı ile fazla miktardaki kirli
tabak ve tencerelerin 60 dakikada yıkanmasını sağlıyor.
Ürünler, özel aydınlatma imkanı tanıyan White Light, makinenin tamamen dolmadan ekonomik yıkama yapmasını sağlayan Ecowash, bulaşıkların kirlilik derecesini sensörlerle tespit eden Smartwash ve yıkama sürecini tablet deterjana göre
ayarlayan Auto Tablet gibi pek çok özelliğe de sahip.
50 Linens
Linens yeni koleksiyonunu tanıttı
Ev Güzellik Merkezi Linens, şıklık ve zarafeti tüketicilerin evlerine taşıyan yeni koleksiyonunu tanıttı. Büyük beğeni
toplayan İlkbahar-Yaz 2011 koleksiyon toplantısına Türkiye’nin dört bir yanından Linens bayileri, merkez mağaza
müdürleri ve Linens yöneticileri katıldı.
L
inens 2011 İlkbahar-Yaz Koleksiyon sunum toplantısı,
mağaza müdürleri ve bayilerin katılımıyla 22-24 Aralık
2010 tarihleri arasında gerçekleştirildi. İlkbahar-Yaz
koleksiyon ürünlerinin tanıtıldığı toplantıda, ayrıca Sevgililer
Günü ve Anneler Günü özel koleksiyonları da tanıtıldı.
Mağazalardan gelen talepler değerlendirilerek, bu doğrultuda satış hacmi yüksek ürünlerin tespit edilmesi ve mağaza
sevkiyatlarının planlanması hedeflendi.
51
Linens Sofya mağazası açıldı
Linens, yurtiçinde ve yurtdışında yeni mağaza yatırımlarıyla büyümeye devam ediyor. Bulgaristan’ın başkenti Sofya’da
açılışını gerçekleştirdiği yeni mağazasıyla, ev tekstilinde zarafeti ve şıklığı Türkiye dışına taşımaya devam ediyor.
Linens şıklığı yurtdışındaki tüketicilerle buluşmaya devam ediyor.
Y
urtdışı mağazalar zincirinin genişlemesini sürdüren Linens, yurtdışındaki 23. mağazasını 17 Aralık 2010’da
Sofya’da açtı. 100 metrekarelik satış alanına sahip
olan Linens Sofya mağazasında ev tekstili, banyo, perde, züccaciye ve aksesuar ürünleri satışa sunuldu. Mağazada, Linens
markalı ürünlerin yanı sıra Taç, Valeron, Pierre Cardin markaları da tüketicilerle buluşuyor.
52 Linens
Linens Akademi’de 2010 eğitimi
Linens Akademi bünyesinde gerçekleştirilen 2010 yılı eğitim programı tamamlandı. Zorlu Holding’in perakende
sektöründe faaliyet gösteren ve geride kalan 11 yılını müşterilerinin büyük beğenisiyle tamamlayan Linens’te hedef,
sürekli müşteri memnuniyeti.
L
inens’te çalışan tüm personeli kapsayan program yaklaşık üç ayda tamamlandı. Linens Akademi Yöneticisi
Selma Seferoğlu ve Eğitim Uzmanı Emre İbiş tarafından
planlanan eğitim programı, mağaza müdürlerinin katılımcı
olduğu grup ile 13 Eylül tarihinde başladı ve 9 Aralık tarihinde perde ve montaj ekibinden gelen katılımcıların oluşturduğu grupla noktalandı.
Bu eğitimlerde satış danışmanı, kasiyer, perde ve montaj
elemanlarının tümü üçer günlük bir eğitim aldı. Katılımcılara
ilk gün, “Kurumsal Temsil” ve “Mağazacılıkta Satış ve İletişim” konulu eğitimler verildi. Katılımcılar ikinci gün Zorlu
Tekstil’in Lüleburgaz fabrikasını ziyaret etti. Burada kendilerine Zorluteks Eğitim Uzmanı Hülya Kocabaş Asri ve diğer
mühendisler tarafından üretim eğitimi verildi.
Üretimden mağazaya kadar eğitim
Linens personeli, mağazalarında müşterilerin beğenisine
sunulan ev tekstili ürünlerinin üretim aşamalarını yakından
görme fırsatı yakaladı. Üçüncü gün ise Linens mağazalarında satılan ürünlerden sorumlu olan ekipler tarafından ürün
eğitimi verilen katılımcılar, mağazalarında müşterilerin beğenisine sunulan tüm ürünleri detaylarıyla tanıma ve bilgi
seviyelerini yükseltme şansı yakaladı. Katılımcılar, Linens
mağazalarında satılan tüm ürün gruplarına dair detayları ve
mağazacılıkta görselliğin kullanımını, ilgili ürün sorumluları
ve uzmanlardan öğrenme ve kendilerini geliştirme fırsatını
yakaladılar.
Hedef: Müşteri memnuniyeti
Zorlu Tekstil Grubu Başkanı Vedat Aydın, Zorlu Tekstil Perakende Bölüm Müdürü Erkmen Onbulak ve Linens Pazarlama
A.Ş. İnsan Kaynakları Yöneticisi Ayhan Kansal’ın katılımlarıyla gerçekleşen yeniden yapılandırma eğitimleriyle, kurum
kültürünü özümsemiş, mutlu ve birbirine bağlı çalışanlar ya-
ratmak ve bu çalışmalarla Linens müşterierine en iyi hizmeti
sunmak hedeflendi.
Tüm bu çalışmaların meyvelerini “Müşteri Memnuniyeti” olarak toplama temennisiyle Linens’ te 2010 yılı eğitim programı
noktalandı.
53
Taç’a “Design Turkey” ödülü
Taç’ın, yeni Freemood serisinin ambalajı “Design Turkey” ödülüne layık görüldü. Orhan Irmak Tasarım tarafından
tasarlanan metal kutu aynı zamanda saksı, vazo, saklama kabı, kalemlik gibi fonksiyonel bir obje olarak
kullanılabiliyor.
M
oda yaratan marka sloganıyla yola çıkan Taç’ın,
yeni Freemood serisinin metal ambalajı “Design
Turkey” ödülüne layık görüldü. Taç Freemood
serisinin tasarım anlayışına paralel olarak Orhan Irmak Tasarım tarafından yaratılan metal ambalaj serinin şehirli ve
dinamik tarzını yansıtıyor.
Taç Freemood serisi ile ilk kez metal kutu nevresim ambalajında kullanıldı. Freemood serisi, Design Turkey ödüllü ambalajıyla yaratıcı dekoratif fikirlere olanak sağlıyor. Çevreci
bir yaklaşımla ikincil kullanımı göz önünde bulundurularak
tasarlanan metal kutu dekoratif bir obje olarak da kullanılabiliyor. Ayrıca saksı, havlu kutusu, vazo, saklama kabı veya kalemlik görevi de görebiliyor.
Daha fazla özgürlük
Nevresim takımları, banyo ürünleri ve battaniyelerden oluşan Freemood modern tasarımı,
canlı renkleri, yenilikçi ve pratik ürünleriyle
oldukça genç ve dinamik bir seri. Freemood,
nevresim ve yastık seti, battaniye ve havlularda yepyeni bir uyum sağlanıyor. Farklı
kombinasyonlara olanak sağlayan nevresim,
yastık ve çarşaflar ile istediğiniz gibi setler
oluşturabilirsiniz. Farklı renklerle yapacağınız kombinasyonlarla her defasında yeni
bir takım oluşturabilir, yatak odanızın
havasını değiştirebilirsiniz.
54 haber
Taç 2011 buluşması
İstanbul’da gerçekleştirildi
Zorlu Tekstil Grubu’nun her yıl geleneksel hale gelen Taç yeni koleksiyon toplantıları, bu yıl 06-09 Ocak 2011 tarihleri
arasında, Pendik Greenpark Hotel’de gerçekleştirildi. 2011 İlkbahar-Yaz koleksiyonunu paylaşan Taç yöneticileri,
bayilerden tam not aldı.
Z
orlu Tekstil Grubu’nun her yıl geleneksel hale gelen Taç
Bayiler Toplantısı, Pendik Greenpark Hotel’de yapıldı.
06-09 Ocak 2011 tarihleri arasında gerçekleştirilen bayiler buluşması, 6 Ocak’ta öğle yemeği ile başladı. Yemeğin
ardından, Zorlu Tekstil Perakende Bölüm Müdürü Erkmen Onbulak, yaptığı konuşmada bayilere seslendi. Onbulak, bayilerle 2011’e dair önemli bilgileri paylaştı.
Bayiler tam not verdi
Bayilerin her yıl büyük ilgi ile takip ettiği geleneksel Taç Bayiler Toplantısı’nda, Onbulak’ın konuşmasının ardından bayiler
Zorlu Tekstil Perakende Bölüm Müdürü Erkmen Onbulak
2011 İlkbahar-Yaz koleksiyonlarının sergilendiği salona geçtiler.
Taç perde koleksiyonlarını uzun uzun inceleyen bayiler, birbirleriyle ve Taç yöneticileriyle sohbet etme fırsatı da yakaladılar.
Yeni koleksiyonu çok beğendiklerini ifade eden bayiler, bu yıl
da bu organizasyonda bir araya gelmekten duydukları mutluluğu dile getirdiler.
Muhteşem konser
Taç bayileri, akşam düzenlenen gala yemeğinde de bir araya
geldiler. Gecenin sürprizi ise Coşkun Sabah konseriydi. Saat
20.00’de başlayan gala yemeğinde Türkiye’nin sevilen ses sanatçısı Sabah’ın verdiği muhteşem konseri dinleyen bayiler,
hoş müzik ve lezzetli yemekler eşliğinde keyifli bir gece geçirdiler.
İstanbul’da yapılan toplantı ve gala yemeğinin ardından, 0709 Ocak tarihleri arasında Taç’ın gerçekleştirdiği organizasyonla, Taç bayilerinden bir kısmı Ukrayna’nın başkenti Kiev’e
düzenlenen seyahate bir kısmı ise Umre seyahatine katılma
hakkı kazandılar.
55
Taç perde koleksiyonlarını inceleyen bayiler, birbirleriyle ve Taç yöneticileriyle sohbet etme fırsatı da yakaladılar.
Yeni koleksiyonu çok beğendiklerini ifade eden bayiler, bir araya gelmekten duydukları mutluluğu dile getirdiler.
56 sosyal sorumluluk
Hedef 80 bin çocuğa daha ulaşmak
Zorlu Çocuk Tiyatrosu bu sezon “Kediler ve Fareler Mutfağı”, “Bremen Mızıkacıları” ve “Oz Büyücüsü” adlı üç farklı
oyunla çocuklarla buluşuyor. 32 şehirde, 100 gösterinin sahneleneceği yeni sezonda hedef 80 bin çocuğu daha
tiyatroyla tanıştırmak.
Z
orlu Çocuk Tiyatrosu,
yeni yılda da çocuklarla birlikte olmaya
devam ediyor. Zorlu Çocuk
Tiyatrosu, 2010 - 2011 sezonunda “Kediler ve Fareler
Mutfağı”, “Bremen Mızıkacıları” ve “Oz Büyücüsü” adlı üç farklı oyunla çocuklarla birlikte olacak. 13 Ekim 2010 tarihinde başlayan Türkiye turnesi
24 Nisan 2011’e kadar devam edecek. Üç oyun için 32 şehirde,
100 gösteri sahnelenecek.
Hedef toplam 500 bin çocuk
Türkiye genelinde bugüne kadar 400 binden fazla çocuğa
ulaşan Zorlu Çocuk Tiyatrosu, yeni sezonda 80 binden fazla
çocuğa ulaşarak yaklaşık 500 bin çocuğu tiyatroyla tanıştırmış olmayı hedefliyor. 13 Ekim 2010 tarihinde Erzincan’da
başlayan Türkiye turnesi Tunceli, Bingöl, Muş, Bitlis, Siirt,
Mardin, Şırnak, Viranşehir, Adıyaman, Ankara, Kırıkkale, Yozgat, Amasya, Çorum, Çankırı, İstanbul, Lüleburgaz, Edirne,
Kırklareli, Tekirdağ, Çanakkale, Balıkesir, Bursa, Kütahya,
Uşak, Afyon, Burdur, Denizli, Muğla, Aydın, İzmir’in ardından
Manisa’da son bulacak. Bu üç oyun turne programı dışında
sadece İstanbul’da bazı özel okullarda da sahnelenecek.
Topluluğun özel okullara gitmesindeki temel amaç ise gösterilerden sonra kitap satışından elde edilen gelirle daha fazla
çocuğa ulaşmak için çocuk tiyatrosuna katkı sağlamak.
57
Türkiye turnesi takvimi
Tarih 19.03.2011 Cumartesi 20.03.2011 Pazar 21.03.2011 Pazartesi 22.03.2011 Salı 23.03.2011 Çarşamba 24.03.2011 Perşembe 25.03.2011 Cuma 26.03.2011 Cumartesi 27.03.2011 Pazar 02.04.2011 Cumartesi 03.04.2011 Pazar 08.04.2011 Cuma 09.04.2011 Cumartesi 10.04.2011 Pazar 11.04.2011 Pazartesi 12.04.2011 Salı 13.04.2011 Çarşamba 14.04.2011 Perşembe 15.04.2011 Cuma 16.04.2011 Cumartesi 17.04.2011 Pazar 20.04.2011 Çarşamba 23.04.2011 Cumartesi 24.04.2011 Pazar Saat
14.00
14.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
10.00 ve 14.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
14.00
11.00 ve 13.00
11.00 ve 13.00
Şehir
Lüleburgaz
Lüleburgaz
Edirne
Kırklareli
Tekirdağ
Gelibolu
Balıkesir
Bursa
Bursa
Avcılar
Avcılar
Uşak
Kütahya
Afyon
Burdur
Denizli
Muğla
Aydın
İzmir
Manisa
Manisa
Lüleburgaz
İstanbul
İstanbul
Salon
Aşkiye Neşet Çal Sahnesi
Aşkiye Neşet Çal Sahnesi
Halk Eğitim Merkezi
Kırklareli Üniversitesi Kültür Merkezi
Valilik Kültür Merkezi
Atatürk Kız Meslek Lisesi Salonu
alih Tozan Kültür ve Gösteri Merkezi
Yıldırım Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi
Yıldırım Belediyesi Barış Manço Kültür Merkezi
Barış Manço Kültür Merkezi
Barış Manço Kültür Merkezi
Atatürk Kültür Merkezi 1 No’lu Salon
Belediye Kültür Sarayı Tiyatro Salonu
Rehberlik Ve Araştırma Merkezi Salonu
Burdur Belediyesi Atatürk Kültür Merkezi
Çatalçeşme Oda Tiyatrosu
Özel İdare Kültür Merkezi
Dr. Hidayet Sayın Tiyatro Salonu
Ege Üniversitesi Atatürk Kültür Merkezi
Manisa Belediyesi Şehir Tiyatrosu Sahnesi
Manisa Belediyesi Şehir Tiyatrosu Sahnesi
Aşkiye Neşet Çal Sahnesi
Beşiktaş Kültür Merkezi
Beşiktaş Kültür Merkezi
58 sosyal sorumluluk
Oz Büyücüsü çocuklarla buluştu
Zorlu Çocuk Tiyatrosu, Oz Büyücüsü adlı oyunuyla Beşiktaş Kültür Merkezi’nde çocuklarla buluştu. Yaklaşık 700
çocuğun katıldığı oyun miniklerden büyük alkış aldı. Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun Türkiye genelinde daha fazla çocukla
buluşmasını amaçlayan kitaplar da satışa sunuldu.
M
ehmet Zorlu Vakıf tarafından
Türkiye’nin dört bir yanındaki çocukları tiyatro ile buluşturan Zorlu Çocuk
Tiyatrosu, yeni oyunlarla yoluna devam ediyor.
Sekiz yıldır ülkenin dört bir yanını dolaşarak
yaklaşık 400 bin çocuğu tiyatroyla buluşturan
Zorlu Çocuk Tiyatrosu, Oz Büyücüsü ile yeniden
İstanbul’da çocuklarla buluştu.
Bu yıl sahnelenen üç oyundan biri olan Oz Büyücüsü, 5 Şubat 2011 tarihinde İstanbul Beşiktaş Kültür Merkezi’nde yaklaşık 700 çocuk tarafından izlendi.
Amerikalı yazar Lyman Frank Baum’un çok sevilen eseri Özlem Saraç tarafından oyunlaştırıldı. Yönetmenliğini Gaye
Cankaya’nın yaptığı müzikli danslı çocuk oyununun dekor tasarımını Ali Cem Köroğlu, kostüm tasarımını Nalan Türkoğlu,
müziklerini Fatih Ihlamur ve dans düzenini Deniz Ulak yaptı.
Sömestr tatili için güzel bir hediye olan Oz Büyücüsü, çocuklardan büyük ilgi gördü. Aileleriyle birlikte oyunu izlemeye ge-
len çocuklar, dakikalarca oyuncuları alkışladı.
Oyunun sonunda Zorlu Çocuk Tiyatrosu’nun
Türkiye genelinde daha fazla çocukla buluşmasını amaçlayan kitaplar da satışa sunuldu.
Velileriyle birlikte standı ziyaret eden çocuklar
kitaplara büyük ilgi gösterdi.
Oz diyarı
Hikaye Kansas’ın uçsuz bucaksız çayırlarında
yaşarken bir fırtınayla Oz Diyarı’nın renkli dünyasına sürüklenen Dorothy’nin yolculuğunu
konu alıyor. Köpeği Toto ile birlikte evine dönmek için çabalayan Dorothy, bu yolculukta yeni arkadaşlar ediniyor ve hep
birlikte mücadeleye girişiyor.
Eğlenceli ve bir o kadar öğretici olan bu yolculuğunda
Dorothy’ye içi saman dolu Korkuluk, duygusal Teneke Adam
ve korkak Aslan eşlik ediyor ve böylece büyük macera başlıyor. Oz Büyücüsü, birbirinden güzel dans ve şarkılar eşliğinde
çocuklara sahip oldukları her şeyin, ailenin ve arkadaşlığın
önemini anlatıyor.
59
Sekiz yıldır ülkenin dört bir yanını dolaşarak yaklaşık 400 bin çocuğu tiyatroyla buluşturan Zorlu Çocuk Tiyatrosu,
Oz Büyücüsü ile yeniden İstanbul’da çocuklarla buluştu. Sömestr tatili için güzel bir hediye olan Oz Büyücüsü,
çocuklardan büyük ilgi gördü.
60 hobi
“Hobiler işinize olumlu yansıyor”
Zorlu Gayrimenkul Proje Geliştirme Müdürü Buğra Devrimci gitar çalıyor, uçurtma sörfü yapıyor ve vakit buldukça
mutlaka dalıyor. Hobilerin insan hayatına pozitif etkilerinin olduğunu belirten Devrimci, “Bu şekilde hayattan daha fazla
zevk alıyorsunuz” diyor.
Z
orlu Gayrimenkul Proje Geliştirme Müdürü Buğra Devrimci; gitar çalmak, uçurtma sörfü ve dalış gibi farklı
hobilere sahip. Dubai’de kaldığı üç yıl boyunca farklı
projelerde yer aldıktan sonra yolu Zorlu Gayrimenkul’le kesişen Devrimci ile hobilerini ve iş yaşamını konuştuk. Ankara
Fen Lisesi’nin ardından ODTÜ İnşaat Mühendisliği’ni bitiren ve
Almanya’da Darmstadt Teknik Üniversitesi’nde yapı işletmesi
yüksek lisansını tamamlayan Devrimci’nin gitar çalma merakı
ilkokul yıllarına uzanıyor.
Çalışırken zamanının yüzde 90’ını şu anda devam eden Zorlu Center inşaatına ayırdığını söyleyen Devrimci, geri kalan
zamanında ise henüz proje aşamasında olan Zorlu Levent ve
diğer farklı konular üzerinde çalışıyor. Hobilerin hayatında
önemli rolü olduğunu belirten Devrimci, “Daha pozitif oluyorsunuz, hayatınız renkleniyor ve hayattan daha çok zevk alıyor-
sunuz. Bu da ister istemez yaptığınız işe olumlu bir şekilde
yansıyor” diyor.
Z: Gitar çalma merakınız ne zaman başladı?
Gitar çalmaya ilkokulda başladım diyebilirim. O zamanlar
Almanya’daydım ve ailemin teşvikiyle Alman bir hocadan gitar dersi almaya başladım. Bu bir süre böyle devam etti ama
sonra bıraktım. Lisede ise elektro gitara merak saldım. Bir
grup kurduk ve 1991’de Milliyet’in düzenlediği yarışmaya katıldık. Üniversiteye başladıktan sonra ise iki yıl kadar klasik
gitar dersi aldım. Yüksek lisans yaparken Darmstadt Müzik
Akademisi’nin klasik gitar sınavını kazandım ve bir yıl eğitim
aldım. Son olarak Türkiye’ye dönüp iş hayatına atılınca Flamenko gitara başladım. Şu anda Pera Güzel Sanatlar Flamenko Gitar Bölümü Başkanı değerli hocam Ilgaz Benekay ile flamenko gitar çalışmalarımı devam ettiriyorum.
Z: Farklı gitar eğitimleri işinizi kolaylaştırdı mı?
Çaldığım gitarların hepsi birbirinden çok farklı. Altyapı ve teknik olarak benzer bir takım yanları var ama birçok yönü de oldukça farklı. Neredeyse sıfırdan başlamak gibi bir şey.
Z: Ankara’da müzik grupları yaygındır. Sizin de grubunuz var
mıydı?
ODTÜ’de okurken daha çok klasik gitara yöneldim ve onun
eğitimini aldım. Sürekli çaldığım bir grup yoktu. Sadece bahar
şenliklerinde birkaç defa klasik gitar gruplarıyla sahne aldım.
Z: Sizin bir de uçurtma sörfü merakınız var. Bu nasıl başladı?
Bu merakım Dubai’de çalışırken başladı. Üç yıl orada yaşadım
ve bir şeyler yapmak istiyordum. Dubai’de de deniz ve rüzgar
var. Uçurtma sörfü yapan insanlar da oldukça fazla. Ben de onları görünce arkadaşımla birlikte bu işe giriştim.
Z: Eğitim aldınız mı?
Evet, uçurtma sörfü eğitimi aldım. Zaten eğitimini almadan
61
“Dubai’de de deniz ve rüzgar var. Uçurtma sörfü yapan insanlar da oldukça fazla. Ben de onları görünce arkadaşımla
birlikte bu işe giriştim. Uçurtma sörfü eğitimi aldım. Zaten eğitimini almadan yapmanız mümkün değil. Extreme bir spor
olduğu için eğitimini almadan yaparsanız, sonuçları çok kötü olabilir. Bu yüzden eğitim şart.”
yapmanız mümkün değil. Extreme bir spor olduğu için eğitimini almadan yaparsanız, sonrasında sonuçları çok kötü olabilir.
Bu yüzden eğitim şart.
Z: Türkiye’de uçurtma sörfü yapabiliyor musunuz? Bunun için
nerelere gidiyorsunuz?
Tabii ki yapıyorum. Gökçeada ve Çeşme’ye gidiyorum. Yazları
neredeyse her hafta sonu Çeşme’deyim. Birkaç defa da Sarıgerme ve Gökova’ya gittim.
Z: Şimdiye kadar ciddi bir kaza geçirdiniz mi?
Uçurtma sörfü oldukça riskli bir spor. Ben şimdiye kadar hiç
yaşamadım fakat bir arkadaşım ciddi bir kaza geçirdi ve bu
sporu bıraktı.
Z: Gitar ve uçurtma sörfü dışında başka hobileriniz de var.
Neler yapıyorsunuz?
Bu ikisi dışında ayrıca dalış yapıyorum. Arkadaşlarla bir araya gelip Kaş, Bodrum ya da Çeşme’ye dalmaya gidiyoruz.
Yurtdışına çıktığımız zamanlarda da imkanım olursa mutlaka
dalıyorum.
Z: Çalıştığınız dönemlerde hobilerinize her zaman vakit ayırabiliyor musunuz?
Bugüne kadar iş hayatımla hobilerimi başarıyla bir arada götürdüm, bundan sonra da öyle yapmayı planlıyorum. Şu anda
Zorlu Gayrimenkul’de büyük bir projenin içinde yer aldığım
için iş oldukça fazla vaktimi alıyor. Özellikle gitar çalmayı biraz
aksatmıştım fakat yeniden başladım.
Z: Farklı hobilerle uğraşmak iş hayatınıza ne tür katkılar sağlıyor?
Hobilerin işimize ciddi katkılarının olduğu şüphesiz ama ben
bunu sadece işle ilişkilendirmiyorum. Hobilerin insana, hayatımıza ciddi katkıları var. Daha pozitif oluyorsunuz, hayatınız
renkleniyor ve hayattan daha çok zevk alıyorsunuz. Bu da ister
istemez yaptığınız işe olumlu bir şekilde yansıyor.
Kitesurf nedir?
Türkçeye uçurtma sörfü olarak yerleşen kitesurf, ülkemizde henüz yeni yeni gelişiyor. Su üzerinde yapılan bu
spor dalında bir taraftan paraşütü tutarken, diğer taraftan
ayaklarınızın altındaki sörf tahtasına hakim olmaya çalışıyorsunuz.
Kitesurfü yeni öğrenmeye başlayanlar için “Ne kadar iyi
olduğunuz tamamen kendi fiziksel yeteneklerinize bağlı”
ifadesi yaygın bir şekilde kullanıyor.
Türkiye’de bu sporu yapanlar Çeşme’deki Pırlanta Koyu,
Bodrum, Alaçatı, Gökova ve Fethiye’yi tercih ediyor. Çünkü
bu spor için en uygun doğa şartları bu bölgelerde bulunuyor.
62 sağlık
Baharda siz de çiçek açın
Bahar geliyor… Kışın kıyafetlerimizin altına gizlediğimiz kilolar, her bahar olduğu gibi bu yıl da kara kara
düşündürüyor hepimizi. Bahara formda girmenin, o hafif elbiselerin içinde rahat ve huzurlu kalmanın sırrını keşfetmeye
hazır olun.
S
oğuk günler baharın gelmesiyle geride kaldı. Kışlık
nin. Kuşkusuz, bu alışkanlığı edinmek ilk anda zor gele-
kıyafetler yerini incecik, tiril tiril baharlık kıyafetlere
cektir, ama zaman içerisinde buna, hem fizyolojik hem
bırakmaya hazırlanırken, “Peki ya fazla kilolarımdan
de psikolojik olarak uyum sağladığınızı fark edeceksiniz.
nasıl kurtulacağım?” derdi de başladı. Bir yandan, ideal di-
Porsiyonlarınızı küçültüp öğünlerinizin sayısını artırdık-
yet listeleri araştırılıyor; diğer yandan, hangi spor salonu-
ça, hem daha formda hem de daha sağlıklı olacaksınız.
na gitsem diye internetten bakılıyor. Bunların hepsi formda
Sonra da tatlı bir tebessümle aklınıza bu satırlar gelecek.
kalmaya yardım ediyor, ama uzmanların dediği gibi, tüm
bunların bir yaşam biçimi haline getirilmesinin şart olduğu-
Spor, tabii ki bu işin olmazsa olmazı. Tamam, spor salonla-
nu en iyi bilense, bir kilo alıp bir zayıflayan vücudumuz.
rında sıkılıyor ya da oralara gitmeye üşeniyor olabilirsiniz,
ama en azından düzenli yürüyüşleri alışkanlık haline getir-
Peki siz şimdi vücudunuza kulak verip hem formda kalmak
meye çalışın. Her gün olmasa bile, haftada üç gün yapacağı-
hem de daha kaliteli bir yaşam biçimine sahip olmak için,
nız düzenli yürüyüşlerle ne kadar forma girdiğinize siz bile
katı diyet listeleri ve alternatif tıp çözümleri yerine, karar-
inanamayacaksınız.
lılıkla uyulması gereken birkaç kurala şans vermeye ne dersiniz?
Bunları yazmaya pek gerek yok, ama minik bir hatırlatmadan da zarar gelmez… Formda kalmanın ve sağlıklı bes-
Sağlıklı ve dengeli beslenmek için…
lenmenin ilk adımlarını attıktan sonra, sağlığınız için
Öncelikle, kendinize uygun bir yemek yeme alışkanlığı edi-
sigaradan, formunuzu korumak için de alkolden uzak
63
durmanız gerektiğini unutmayın. İradenizi ortaya koyarak sahip olduklarınızı, iradesizlik göstererek kaybetmek elinizde!
Kahvaltısız olmaz
Sağlıklı beslenmenin sağlıklı bir kahvaltıyla başladığı tartışılmaz bir gerçek. Uzmanlara göre, sağlıklı ve dengeli
beslenmenin birinci koşulu da alınması gereken günlük besinleri içeren iyi bir kahvaltı. Sabah koşuşturmacası içinde
kahvaltı hazırlamak hayli zor gelse de sağlıklı bir yaşam için
kahvaltı, atlanılmaması gereken öğünlerin başında geliyor.
Küçük tüyolar...
• Tek yönlü beslenmeden uzak durun.
• Abur cubur yemek istediğinizde elinizi su bardağına uzatın.
• En formda olduğunuz fotoğrafınızı buzdolabının üzerine yapıştırın.
• Gece yarısı bir şeyler atıştırmak istediğinizde ruhunuzu müzikle besleyin. En sevilen şarkının en sevilen yiyecekle aynı
hazzı verdiğini unutmayın.
Porsiyonlarınızı küçültüp öğünlerinizin sayısını artırdıkça, hem daha formda
hem de daha sağlıklı olacaksınız. Sonra da tatlı bir tebessümle aklınıza
bu satırlar gelecek.
Formda kalmayı kolaylaştırmak için…
“Sağlıklı kilo” ne demek?
Sağlıklı olmanız için zayıf ya da kilolu olmanız fark etmez.
Sağlıklı kiloda olma ya da olmama durumunuzda, beden
kitle endeksinize göre çıkan sonuç sizin için yol gösterici
olacaktır. Sağlıklı kiloda olabilmek için beden kitle endeksinin 18,5-24,9 arasında olması gerekir. Unutulmamalı ki
bu konudaki izafi anlayışlar moral bozmaktan başka bir işe
yaramayacaktır.
Beden kitle endeksi nasıl hesaplanır?
Ağırlığın kilogram cinsinden değerinin, boyun metre cinsinden karesine bölünmesidir.
Kilo: 72 Boy: 1.80
72/(1.80)2= beden kitle endeksi (22. 2)
Kadınlarda beden kitle endeksi 18,5’in altında olanlar, zayıf
olarak adlandırılır.
64 kişisel gelişim
Kaynak: http://www.bnet.com/
Doğru karar vermek zor değil
İyi yönetici olmanın yolu doğru karar almaktan geçiyor. Karar verme gurusu Carl Spetzler altı adımlı karar verme tekniği
ile IBM gibi büyük şirketlerin üst düzey yöneticilerinin karar almasını kolaylaştırıyor. Doğru çerçeve, ne istediğiniz
konusunda netlik, yaratıcı alternatifler, doğru bilgiye ulaşmak, muhakeme gücü ve gerçekleştirmek için taahhüt.
K
arar alma oldukça sancılı bir süreç ama söz konusu
olan bir şirketse “en kötü karar kararsızlıktan iyidir”
deyip kenara çekilmek mümkün değil. Bir yönetici
her şeyden önce şirketi için en doğru kararı vermekle mükellef. Stanford Üniversitesi’nin Stratejik Karar ve Risk Yönetimi
programının başındaki isim Carl Spetzler’in yöneticiler için bir
karar verme taslağı yaratmasının nedeni de bu. Aynı zamanda
Strategic Decisions Groups adlı bir strateji danışmanlığı şirketi olan Spetzler yöneticilerin potansiyel kazanç hedeflerinden
uluslararası stratejiye kadar geniş birçok konuda karar vermesini kolaylaştırıyor. O yüzden de IBM ve Chevron gibi birçok
şirketin üst düzey yöneticisi Spetzler’in karar verme taslağıyla
yatıp kalkıyor. Spetzler’a göre yöneticiler temelde üç tür karar
veriyor; stratejik, tipik ve anlık kararlar. Ünlü karar verme gurusu bu kararları şöyle tanımlıyor:
Stratejik kararlar
Yöneticilerin kurumsal ya da kişisel seviyede hayatı tümden
şekillendirecek etkileri olan bu tip kararları almak için haftaları ve ayları vardır. Stratejik kararlar çok önemlidir ve içlerinde
büyük oranda belirsizlik ve karmaşa barındırır. Düşünüp sonuç çıkarmak zor bir süreçtir.
Tipik kararlar
Bu kararlar çoğunlukla birkaç saat süren ekip toplantılarının
ardından alınır. Bu kararların etkisi büyük olabilir fakat doğal
olarak çoğunlukla taktiksel ve karara bir işbirliği sürecinin sonucunda varılır.
Anlık kararlar
Yöneticiler bu tür anlık kararları alırken beynin hızlı örnek tanıma yapan farklı bir bölümünü kullanır. Ellerinde sadece sınırlı
ya da eksik bilgi bulunur ve karar verirken alışkanlıkla geçmişteki deneyimleriyle benzerlikler ararlar. Peki, belirsiz iş ortamında yöneticiler için bu farklı karar türleri nasıl etkili oluyor?
Spetzler bunun için önce iyi bir kararın nasıl olması gerektiğini
tanımlıyor. Ona göre iyi bir karar içinde altı etken barındırıyor.
Doğru çerçeve: İlk etapta doğru problemi çözdüğünüzden
emin olun.
Ne istediğiniz konusunda netlik: Hissedar değerini maksimize etmek mi yoksa sadece ayakta kalarak zararı minimize etmek mi istiyorsunuz, karar verin.
Yaratıcı alternatifler: Karar vermeden önce başka yaratıcı alternatifler de geliştirmelisiniz.
Doğru bilgiye ulaşmak: En iyi alternatifi seçmek istiyorsanız
elinizde mutlaka belirsizliklerle ilgili de bilgi olmalı.
Muhakeme gücü: Neyi bilip neyi bilmediğinizi muhakeme
edebiliyor olmalısınız.
Gerçekleştirmek için taahhüt: Çünkü bir karar en zayıf halkasından daha güçlü değildir.
65
Spetzler bir takım liderinin her altı adımda da başarısızlığa uğrayabileceğini söylüyor.
Birçok yönetim ekibine eğitim veren Spetzler eğitimlerde iyi bir
kararın etkenlerini anlattıktan sonra yöneticilere kurumlarında karar verirken başarısızlığa uğradıkları zamanları soruyor.
Ardından halkaların hangisinin daha zayıf olduğu ve başarısızlığa neden olduğu sorusu geliyor. Bu sorulara verilen yanıtlar
farklı. Örneğin bazı kurumlarda yöneticiler karar vermek için
gerekli olar bilgiye sahip değil. Bu yüzden de deneyim ve sezgilere dayanan kararlar vermek durumunda kalıyorlar.
Karar vermede kişiliğin de etkisi var
İnsanlar doğal eğilim ve alışkanlıklarının farkına varmaya başladığında onları önlemek daha kolay hale gelmeye başlıyor.
Örneğin ertelemeye meyilli bir kişiliği olan birini ele alalım.
Spetzler’a göre böyle bir yöneticinin büyük resme ve yaratıcılığa odaklanması ve bu anlamda belli bir olgunluğa erişen
projeyi her biri konusunda uzman çalışanlar arasında paylaştırması gerekiyor. Çünkü ancak böyle yapılırsa işler zamanında yetişir.
Eğer çalışanlarını izlemezse böyle bir yöneticinin başı derde
girecektir. Spetzler, kişiliğinin farkında olmayan yöneticinin
problemi çözmek yerine ertelediğini söylüyor.
Yöneticiler anlık kararları alırken beynin hızlı
örnek tanıma yapan farklı bir bölümünü kullanır.
Ellerinde sadece sınırlı ya da eksik bilgi bulunur
ve karar verirken alışkanlıkla geçmişteki
deneyimleriyle benzerlikler ararlar.
66 teknoloji
Kaynak: bilisimhukuk.com
Sorunlar dijitalleşti
Hiç düşünmeden forward edilen bir e-posta yüzünden, bir gün beklenmedik sonuçlarla karşılaşmak hiç de uzak bir
ihtimal değil. E-posta kutularımıza gelmiş olan yazıları adres defterindeki herkese iletmek eğlenceli olduğu gibi aynı
zamanda riskler de taşıdığı için tehlikeli bir alışkanlık.
Ç
ağ değişti, dijitalleşti. Doğal olarak sorunlarımız da
değişti, onlar da artık dijital. Yeni sorunlarımız; “Biri
Facebook’ta benim sahte profilimi açmış, içeriğinde
asılsız bilgiler var, ne yapacağım?”, “Şifrem çalındı ne yapacağım?”, “İnternette hakkımda asılsız haberler yapılıyor, nereye
başvuracağım?”, “MSN’de tehdit edildim, ne yapacağım?”,
“Komşumun şifresiyle internete bağlanmam suç mu?”, “Birisi
bilgisayarıma uzaktan erişiyor, nereye başvuracağım?” Sorunlar uzayıp gidiyor. İşlenen suçlar sanal olsa da cezaları sanal
değil. Bu sorunlar karşısında bilişim hukuku, kullanıcıların
haklarını ve yükümlülüklerini tanımlıyor. Sanal dünyada birçok kullanıcı, farkında bile olmadan bir suça iştirak edebiliyor.
Yaşanan sorunların hukuksal alandaki temel karşılıkları şöyle:
Modem şifresini paylaşmak açmak suç mudur?
Kablosuz ağ bağlantısı kullanılıyorsa mutlaka gerekli şifrelemeler yapılarak kullanılmalı. Adli Bilişim Uzmanı Çığır İlbaş,
“Türkiye’de modem şifresini paylaşarak kullananların sayısı
oldukça fazla. Özellikle kamu kurumları lojmanları, toplu konutlar ve büyük sitelerde rastlanan bu olay kişileri büyük bir
güvenlik zafiyetiyle baş başa bırakıyor. Modem şifresinin paylaşılması veya kablonun paylaşılması ciddi bir suçtur. Elektronik Haberleşme Kanunu’na göre kendi aboneliğini bir şekilde
(şifresini vererek veya kablo ile) komşularıyla veya üçüncü
şahıslarla paylaşan kişiler için bin günden on bin güne kadar
idari para cezasına çarptırıldığı ifade ediliyor. Kanun, bu kişileri lisans almadan internet servisi yapan kişi olarak tanımlı-
yor. Toplumsal ve sosyal anlamda çok ciddi bir açık oluşturuyoruz. Bu çok yanlış bir yaklaşımdır. Evinizin anahtarını başka
birine vermemeniz gerektiği gibi ADSL modemlerin şifreleri de
paylaşılmamalıdır” diyor.
Şifrem çalındı hesabıma girildi
İnternette kullandığınız hesaplarınızın şifrelerinin hukuka aykırı olarak ele geçirilmesi ve bu şifreyle hesabınıza girilmesi
durumunda, Türk Ceza Kanunu (TCK) Bilişim Alanında Suçlar
başlığı altındaki 243. Maddesine yer alan “bilişim sisteminin
bütününe veya bir kısmına hukuka aykırı girme ve orada kalma eylemi” suçu oluşur ve bunun da yaptırımı bir yıla kadar
hapis cezasıdır.
67
Şifrem çalındı hesabım bloke edildi ve bilgiler değiştirildi.
TCK 243/3. Fıkrası, sistem içerisindeki verilerin yok olmasından ya da değiştirilmesinden bahsetmiş ve suçun neticesi sebebiyle ağırlaştırılmış haline yer verilmiştir. Buna göre; hesapta bulunan veriler -kasıt olmaksızın- yok olmuş veya değişmiş
ise faile altı aydan iki yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Eğer hesabın şifresi değiştirilmiş ya da tamamen silinip
hesaba giriş engellenmişse TCK 244/1 gereği bir yıldan beş
yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilir. Eğer hesabınızdaki
veriler, özellikle kasıtlı olarak yok edilmiş, değiştirilmiş ya da
farklı bir içerik yerleştirilmiş veya var olan verileriniz kopyalanmış ise bu durumda TCK 244/2 devreye girecek ve altı aydan üç yıla kadar hapis cezasına hükmolunabilecektir.
Sahte profil oluşturmak suç mu?
Sahte profil ya da e-posta hesabı oluşturmak henüz, başlı
başına TCK’da düzenlenen bir suç tipi değil. İnternette sahte
profil açmak ya da sahte bir e-posta hesabı oluşturmanın cezai müeyyidesi yoktur. Ancak oluşturulan hesabın ortaya çıkarabileceği sonuçlara göre birtakım cezai yaptırımlarla karşı
karşıya kalınabilir. Örneğin bir kişi adına açılan profil hesabında, o kişinin fotoğrafı, kimlik bilgileri, kişisel e-posta hesabı,
meslek bilgileri yani o kişiyi tanımlamaya yarayacak birtakım
kişisel bilgiler hukuka aykırı olarak kaydedilmiş ise TCK’ya
göre aykırılık teşkil edebilir. Buna göre; hukuka aykırı olarak
bir kişinin kişisel verilerini kaydeden kimseye üç yıla kadar hapis cezası verilebilir.
İşyerinde lisanssız yazılım kullanılırsa ne olur?
İşyeri gibi toplu kullanım sağlanan yerlerde işverenler her
şeyden önce 5651 sayılı İnternet Yasası kapsamında toplu
internet kullanım sağlayıcı sayılır. Ayrıca bir internet sitesi
işletiyorsa veya kendi sunucularında en az bir internet sitesi
barındırıyorsa aynı zamanda yer sağlayıcıdır. Bu nedenle 5651
sayılı yasanın yer sağlayıcılara ve toplu internet kullanım sağlayıcılara yüklediği, verileri belli bir süre saklama, iç IP dağıtım loglarını tutma gibi yükümlülüklere de uymaları gerekir.
İşyerlerinde sıkıntı yaratan konulardan biri de çalışanların lisanssız yazılım kullanmaları, izinsiz ses, müzik gibi dosyaları
kullanmalarıdır. Özellikle yazılım, müzik gibi 5846 sayılı Fikir
ve Sanat Eserleri Kanunu’nda koruma altına alınmış bir eser
kategorisindeki bir ürün söz konusuysa o takdirde işverenler
de mali haklara veya bazı durumlarda manevi haklara tecavüzden dolayı cezalandırılabilir.
Spam göndermek suç mu?
E-posta yazışmalarının etik kurallarına göre; şirket içi olmayan ya da birbirini tanımayabilecek kişilerin de araların-
Şirket içi olmayan ya da birbirini tanımayabilecek kişilerin de aralarında
bulunduğu çok kişiye gönderilen e-postalarda adresler “to” (gönderilen)
bölümüne değil, “bcc” (gizli gönderilen) bölümüne yazılarak gönderilmeli.
da bulunduğu çok kişiye gönderilen e-postalarda adresler
“to” (gönderilen) bölümüne değil, “bcc” (gizli gönderilen)
bölümüne yazılarak gönderilmelir. Aksi halde, e-posta adresi açık olarak yazılan kişilerin iletişim adresleri diğerlerine
ifşa edilmiş ve bu kişiler spam riskiyle karşı karşıya bırakılmış oluyorlar. Hatta bu türden e-postalar en başta aslında
bu zincire dahil olan kişilerin e-posta adreslerini çalmak ve
toplu e-posta adresi satan firmalara satmak amacıyla başlatışmış olabiliyor. Hiç düşünmeden forward edilen bir e-posta
yüzünden, bir gün beklenmedik sonuçlarla karşılaşmak hiç
de uzak bir ihtimal değil. E-posta kutularımıza gelmiş olan
yazıları adres defterindeki herkese iletmek eğlenceli olduğu
gibi aynı zamanda riskler de taşıdığı için tehlikeli bir alışkanlık. Bazen eğlenceli bir içerik yerine protesto vb. içeren
e-postalar da bu iletme mantığı yüzünden zincir halinde internet üzerinde kitlelere yayılabiliyor.
Size gelen bir e-posta arkadaşınızla yaptığınız bir haberleşme de olabilir. Bu durumda onun rızasını almadan başkalarına iletmeniz halinde Türk Ceza Kanunu kapsamında “haberleşmenin gizliliğini ihlal” edebilirsiniz ve altı aydan iki yıla
kadar hapis veya adli para cezası ile cezalandırılabilirsiniz.
68 kültür-sanat
Bir Köy Doktorundan Öyküler
Bir Sen Kaldın Yalnızlık Gelince
Mihail Afanesyeviç Bulgakov
Notos Kitap
Ali Poyrazoğlu
Doğan Kitap
20. yüzyılın en önemli romanlarından biri olan ve ölümünden yirmi altı yıl sonra yayımlanan Usta
ve Margarita’da Rus halkı, Bulgakov’un ünlü
aforizmasıyla karşılaşır: “En büyük ahlaki çöküntü korkaklıktır.” Dönemin en güçlü ve yaygın duygusu Stalin’in ölümünden sonra belki
bu sözle görünür kılınır ve başka birçok şey
korkunç olmaktan çıkar. Korku, Bir Köy Doktorundan Öyküler’de de bir doktorun öykü
gözünden bütün yalınlığı ve doğallığıyla, içten bir anlatımda kendini apaçık ediyor. 19251927 yıllarında çeşitli dergilerde yayımlanan,
yıllar sonra İngilizceye çevrilen öyküleri arasından seçilen bu üç öykü ilk kez Türkçe’de.
Türk tiyatrosunun duaenlerinden usta oyuncu Ali Poyrazoğlu’ndan tadına doyulmaz
öyküler. Bir Sen Kaldın Yalnızlık Gelince,
Poyrazoğlu’nun gerçeküstü öğelerle ördüğü,
duyarlı öykülerden oluşuyor. Yine keyifli, yine
düşündürücü…
Mikra Asia
Kalbim
Haris Alexiou
1972 senesinde, George
Dalaras ve Yunanistan’ın
en popüler şarkıcısı olarak kabul edilen Haris
Alexiou’nun beraber hazırladıkları “Mikra
Asia” albümü, yayımlanmasından kısa bir
süre sonra platinum satış seviyesine ulaşarak
1970’li yılların en önemli albümlerinden biri
olmuştu. EMI Yunanistan tarafından “Yüzyılın
en büyük 100 hit’i” listesine yerleştirilen albümün şarkıları 1950’li ve 1960’lı yılların layka
ustası Apostolos Kaldaras tarafından yazıldı.
George Dalaras ve folk, rebetiko, layka,
entehno türlerinin efsanevi şarkıcısı Haris
Alexiou’nun modası hiçbir zaman geçmeyecek ortak çalışmalarını içeren bu albüme kayıtsız kalmayın!
Hayatın Işıkları Yanınca
Yalın ve dolaysız anlatımıyla, gündelik konuşma diliyle hepimizin yaşadıklarını hepimiz
için daha berrak kılıyor Poyrazoğlu. Güldürürken düşündüren, yaşam sevinci saçan usta
bir oyuncu. Poyrazoğlu, tadına doyulmaz öykülerinden bir demetle sayfaların arasından
el sallıyor.
Esrarname
Serdar Özkan
Altın Kitaplar
Ayfer Kafkas
Timaş Yayınları
Hayata kırgın bir yetişkin.
Bir yunus ile “hayatın ışıklarını yakacak” çok özel bir dostluk. Karşılıksız
sevgi, ümit ve hayata dair mucizevi bir yolculuk...
Bildiklerin, gördüklerinden
ibaret ama her şeyi görüyor
musun? İşte sana görmediklerini vaat ediyorum, iyice düşün, istiyor musun? İranlı büyücü
Tir-i Danende tarafından, yüzyıllar önce kaleme alınmış bir kitaptır Esrarname. İçindeki
çeşitli büyü ve tılsımlarla sahibine sonsuz
imkanlar sunan, ölümsüzlüğün kapısını aralayan, alabildiğine gizemli ve bir o kadar da tehlikeli bir kitap. Esrarname’nin beraberinde getireceği karanlığın farkına varan alimler, eseri
ortadan kaldırmak için ne kadar emek sarf etseler de başaramaz, sadece ikiye bölebilirler.
18. yüzyıl Osmanlı’sına, Germiyan topraklarına kadar ulaşır Esrarname’nin parçaları.
“Hayatın Işıkları Yanınca”, okuru gerçek hayatın içinde büyülü bir dünyaya taşıyan, soluksuz okuyacağınız sıra dışı bir serüven.
Bugüne kadar 50 ülkede 42 dile çevrilen, tüm
zamanların en çok okunan ve sevilen kitapları
Simyacı, Küçük Prens ve Martı ile birlikte anılan Kayıp Gül’ün yazarından yüreğinizi ısıtacak yeni bir roman.
Yeni yapıtlar, yeni ufuklar…
ENBE Orkestrası
ENBE Orkestrası, İstanbul
Devlet Opera ve Senfoni
Orkestrası üyelerinden
Behzat Gerçeker öncülüğünde 1993 yılında kuruldu. Barry White,
Richard Clayderman, Goran Bregoviç, Pavarotti, Domingo ve Grammy ödül adayı Monica
Molina ile konserler veren ENBE Orkestrası;
Opera aryalarından Napoliten ve hafif müziğe, Fransızca chansonlar ve valslerden Latin
müziklerine, ünlü müzikallerden Türkçe pop
müziğine uzanan repertuvarıyla dinleyicisinin
nabzını elinde tutuyor. Vizyonu, evreni müzikle kucaklamak olan ENBE Orkestrası’nın misyonu ise; kimi zaman bir açılışta, bir davette
kimi zaman bir düğünde başlayan bu yolculuğu konuklar için hep keyifle hatırlayacakları
güzel bir anıya dönüştürmek.
İ
stanbul Modern, kuruluşunun beşinci
yılını geride bırakırken, “Yeni Yapıtlar,
Yeni Ufuklar” başlığı altında müzenin sanat için ev olduğu vurgusunu hatırlatmak
istiyor. Sergi, Türkiye’de üretilen modern
ve çağdaş sanatın başlangıç evresinden
bugüne geçirdiği süreci, en önemli sanatçı
ve çalışmalar üzerinden izleyiciye sunuyor.
Sergi mekanında eserlere eşlik eden metinler bu gelişim sürecinin sosyal, kültürel,
ekonomik ve politik dinamiklerini anlatıyor.
Sanat eserinin hayatın bir parçası olduğunu
ve onu kuşatan etkileşimlerle birlikte ilerlediğini hatırlatan bu metinler, 20. Yüzyıl’da
Türkiye’de yaşanan sanat tarihsel dönüşüme de işaret ediyor.
“Çalışma Alanı” olarak tanımlanan küçük
salon ise, çağdaş sanatta eşzamanlı bir
gelişimi araştıran bir proje mekanı olarak
konumlanıyor. Farklı coğrafyalardan sanatçıları yan yana getiren sergileme formatı,
sanatçı ve sanatçı inisiyatiflerinin projelerine ev sahipliği yaparak, üretimlerini teşvik
etmeyi amaçlıyor.
Resimden heykele, enstalasyondan videoya
uzanan bir çeşitlilik içerisinde çağdaş bir
kimliğe bürünen İstanbul Modern Koleksiyonu, satın alımlar, kabul edilen bağışlar
ve ilk kez bir araya gelen Mesen grubunun
desteğini de arkasına alıyor.
69
Hayat-Hüzün
Dürbünümde Kırk Sene
Ayşe Kulin
Everest Yayınları
Çağdaş Türk edebiyatının en
sevilen kalemlerinden biri
olan Ayşe Kulin, ilklerin yazarı olmayı başarılı
bir şekilde sürdürüyor.
Daha önce yüz binlerce satılan Veda ve Umut
adlı kitaplarının devamı niteliğindeki iki kitabı
birden Everest Yayınları tarafından yayımlanan Kulin, yeni yıla damgasını vuruyor.
Veda ve Umut’u severek okuyanlar için, şimdi Hayat ve Hüzün günleri başlıyor. Hayat ve
Hüzün adlı kitapları, Ayşe Kulin’in kaleminden
bu kez kendi hayatına bir yolculuk niteliği taşıyor.
Aşkın Gözyaşları
Sinan Yağmur
Karatay Akademi Yayınevi
Şems hala son nefesini
vermemiştir Sille taşının
üzerindeki başını hafifçe göğe kaldırır ve “Allah ne güzel sevgilidir. Rabbim sana aşığım.
Ve bu canı sana hediye ediyorum” der. Mevlana içeri girer, mendili koklar eli titreyerek
açar. İçinden san kağıda yazılmış bir not çıkar:
“Yemin ederim ki ölümümün gözlerinin önünde olmasını isterdim. Gör ki aşk için ölmek ne
demekmiş.” Mevlana olduğu yere düşüp bayılmıştır. Geceden sonra doğan ve kalplerin
çöllerini cennetlere çeviren bir gözyaşı bu. Aşkın Gözyaşları, serin serin, sağanak sağanak
üzerimize damlıyor. Bakın gökyüzüne, nasıl
da aşk yağıyor.
Bir Balık Bir Başka Balığa Onu
Sevdiğini Söyler Mi?
Enis Batur
Gelengi Yayınevi
“Bir balık başka bir balığa onu sevdiğini söyler
mi?” Balıkların sessizliğine ilişkin bir şüphe
seziyorum, bu sorunun altında. Büyüklerin
kuşkuculuğunun çocuklara da bulaşması ne
acı verici. Hayır: Bir balık başka bir balığa onu
sevdiğini söylemez.
Cihan Padişahı
Muhteşem Süleyman
Ziya Nur Aksun
Ötüken Neşriyat
16. yüzyılda, Türk milletinin ve İslam dünyasının
gururu bir sultan. Yüksek ideallerle devleti
yönetmek suretiyle, toplumları himaye altında tutarak devleti insanların saadetine zemin
hazırlayacak bir kudret konumuna getirmek
için ömrünü harcayan büyük bir devlet başkanı.
Onlar, çünkü, birbirlerine karşı yansızdırlar.
Bir kayıtsızlık anlamı çıkarılmamalı buradan,
hemen. Balıklar birbirlerine dokunur, birbirileriyle oynar, birbirlerini yerler. Ne iyilik
yönlendirir onları, ne kötülük. Kimileri safdil,
kimileri kurnaz değildir. Bir balık, hepsi hepsi
ötekinin sonsuzluğudur.
Hükümdarlığının dörtte birlik süresini seferlerde, çadırda ve at sırtında bu yüce idealle
tüketen bir devlet velisi Bir kale dibinde can
veren şehit hakan! Avrupalıların gözünde ise
Muhteşem Süleyman! İşte, cihan padişahının
hikiyesi.
Büyük Göçler
Mükemmel Bir Gün
National Geognaphic
Milyonlarca hayvan soylarını devam ettirmek için
her yıl zorlu ve uzun yolculuklar yapıyor. National Geographic’in ödüllü film ekipleri, dünyanın dört bir yanında 3 yıl süren çekimlerde
bu öyküleri bir araya getirdi.
Büyük Göçler, gezegenimizde yaşayan canlıların ve göçlerinin etkileyici öykülerini anlatırken, yeni bilimsel görüşleri nefes kesici yüksek
çözünürlük netliğinde sunuyor. Dev belgeselin
Türkçe seslendirmesi Tarkan, İngilizce seslendirmesi Alec Baldwin tarafından yapıldı.
Ferzan Özpetek
İtalya’da yaşayan Türk yönetmen Ferzan Özpetek’in
son filmi “Mükemmel Bir Gün” İtalya’da vizyona girdiği ilk hafta kapalı gişe oynadı! 65.
Venedik Film Festivali’nde yarışan “Mükemmel Bir Gün”, başroldeki Isabella Ferrari’ye
“En İyi Kadın Oyuncu” ödülünü kazandırırken,
İtalya’yı da Altın Aslan yarışında temsil etti.
Bir gece, Palazzo’ya bir baskın ekibi çağrılır
ve polis silah seslerinin duyulduğu apartmana girer. “Mükemmel Bir Gün”, hızlı bir akışla,
bu anı öncesindeki 24 saati ele alıyor.
70 sanat
Sanata yeni bir bakış
Artık sanat da e-ticaretle buluştu. Çağdaş Türk sanatçılarının, orijinal sanat eserlerinin izlenebildiği ve satın alındığı
www.sanatgezgini.com, Türkiye’deki sanat ortamına yeni bir bakış açısı getirmeyi ve sanatı daha geniş bir kitleyle
buluşturmayı hedefliyor.
G
ünümüzde gıdadan giyime, elektronik eşyalardan çiçeğe pek çok şey internet üzerinden satın alınabiliyor.
Peki internet üzerinden “sanat eseri” satılması fikir
kulağınıza nasıl geliyor? Belki çılgınca gelebilir ama dünya
genelinde pek çok örneği var. Türkiye’deyse bunun ilk örneği
www.sanatgezgini.com.
Bankacılıktan emekli olan Tülin Mumyakmaz ve Müge İlgen’in
girişimiyle hazırlanarak 2009’da açılan site, Türk çağdaş sanatının pek çok örneğini sanatseverlerin beğenisine sunuyor.
Sanatı toplumun geniş kesimleriyle buluşturmak amacıyla
böyle bir girişim yapan ikili, siteye olan ilgiden oldukça memnun. “Sanatçıların alıcılarla ve sanatseverlerle buluşabileceği
kanallar çok sınırlı ve belirli çevreleri kapsıyor. Oysa internet
üzerinden her an, sayısız kişiye ulaşabiliyorlar. Bu nedenle
site çok kısa sürede benimsendi” diyen ikiliyle bir araya gelerek hikayelerini dinledik.
Tülin Mumyakmaz, Müge İlgen
Z: Sanatgezgini.com’u kurma fikri nasıl oluştu?
Tülin Mumyakmaz (T.M.): İkimiz de bankacıydık. 1992’de aynı
bankada çalışmaya başladık. İş arkadaşlığıyla başlayıp tüm
hayatımıza yayılan bir dostluğumuz oluştu. Çalışma hayatında birbirimizi iyi tanıdığımız için beraber iş yapabileceğimizi
düşündük. Emekli olduktan sonra yeni bir iş kurmak istedik.
Uzun yıllar bankacılıkta edindiğimiz deneyimimizi kullanabileceğimiz; farklı, keyifli, daha önce yapılmamış
bir iş yapmayı hedefledik.
Müge İlgen (M.İ.): İkimiz de sanata çok ilgiliydik. Bu nedenle Türkiye’deki sanat ortamını bu gözle değerlendirdik. İş hayatında
edindiğimiz deneyimi, sanata duyduğumuz
gönül bağı ile birleştirerek yeni bir projeyi
hayata geçirdik. Türk çağdaş sanatını toplumumuzun geniş kesimleri ile buluşturmak
amacı ile Sanat Gezgini Sanat Eserleri Pazar-
lama ve Ticaret Ltd. Şti.’yi 2008’de kurduk. 2009’da sanatçıların ve eserlerinin yer aldığı ve internet üzerinden satışının
yapıldığı sanatgezgini.com sitesini hizmete açtık.
Z.: Başlıca hedefleriniz neler?
T.M.: Sanata yeni bir bakış getirmeyi hedefliyoruz. Sanata
yatırım yapmak isteyen sanatseverlerimize geniş yelpazede
orijinal ürünleri sergilemek, satışına aracılık etmek ve genç
sanatçılarımıza da yer vererek onların tanınmasını, desteklenmesini sağlamak başlıca hedeflerimizden. Ayrıca yeni sanatseverler yaratmak istiyoruz. Sanat dünyası ile iç içe olan belli
bir kesimin dışında da bu dünyadan bilgi sahibi olmak, zaman
içerisinde değerli bir koleksiyona sahip olmak isteyen çok sayıda kişi olduğunu düşünüyoruz. Ve sanata dair konuların her
zaman gündemde olmasını istiyoruz.
Z.: Site için nasıl bir hazırlık süreci yaşadınız?
M.İ.: Siteyi yaklaşık 10 ayda hazırladık. Fonksiyonel, kullanımı kolay, sade ama sanata yakışacak tasarıma sahip bir site
olmasını istedik. Tüm içeriği belirledikten sonra yazılımını
yaptırdık.
T.M.: Tabii teknik konular dışında da yapmamız gereken işler
vardı. Sanat eseri satışı olacağı için, avukatlarımıza gerekli
satış sözleşmelerini hazırlattık. Ve tanıtım, pazarlama çalışmaları yaptık. Sanatçıları ziyaret ederek sitemizi tanıttık ve
amaçlarımızı anlattık. Sitemizde yer almaları için davet ettik.
Herkes projeye inandı ve destek verdi.
Z.: Hedef kitlenizde kimler var?
T.M.: Koleksiyonerler ve sanat eseri alıcısı kesim, bizim öncelikli hedefimiz değil. Biz daha önce sanat eseri almamış kitleye
ulaşmak istiyoruz. Aslında sanata ilgi duyan, iyi eğitim almış,
güzel evlerde oturan ama hayatlarında hiçbir sanat eserinin
olmadığı çok büyük bir kesim var. Öncelikle bu kesime ulaşmayı istiyoruz.
71
“Sanata yeni bir bakış getirmeyi hedefliyoruz. Sanata yatırım yapmak isteyen sanatseverlerimize geniş
yelpazede orijinal ürünleri sergilemek, satışına aracılık etmek ve genç sanatçılarımıza da yer vererek onların
tanınmasını, desteklenmesini sağlamak başlıca hedeflerimizden.”
72 sanat
“Sanatçılardan çok olumlu dönüşler alıyoruz. Sanatçıların alıcılarla ve sanatseverlerle buluşabileceği kanallar çok
sınırlı ve belirli çevreleri kapsıyor. Oysa internet üzerinden her an, sayısız kişiye ulaşabiliyorlar. Bu nedenle site çok
kısa sürede benimsendi.”
Z.: İnternetten sanat eseri alınır mı?
T.M.: Sanatla e-ticareti aynı cümle içinde kullanmayı pek sevmiyoruz ama sitenin böyle bir fonksiyonu var. Aslında bunun
yurtdışında pek çok örneği var.
M.İ.: Zaten internet hayatımızın her yerine girmiş durumda.
Hemen her şeyi internet üzerinden satın alabiliyoruz. Sanat
eserlerinin de bu şekilde satılmasının hiçbir mahzuru yok.
Hatta sanatın gelişimi için önemli katkılar sağlayacağını düşünüyoruz.
Z.: Sanat camiası siteyi nasıl karşıladı? Geri dönüşler nasıl?
M.İ.: İnternet üzerinden sanat eseri satmak, birçok kişiye göre
çok çılgınca. Ancak siteyi gördükten sonra, internet üzerinden
de satış yapılabileceğine inandılar. Sanatçılardan çok olumlu
dönüşler alıyoruz. Sanatçıların alıcılarla ve sanatseverlerle
buluşabileceği kanallar çok sınırlı ve belirli çevreleri kapsıyor.
Oysa internet üzerinden her an, sayısız kişiye ulaşabiliyorlar.
Bu nedenle site çok kısa sürede benimsendi.
Z.: Sitede sanatçı profili nedir? Hangi kriterlere göre seçiyorsunuz?
T.M.: İlk aşamada biz belirlediğimiz sanatçıları davet ettik ve
sitemizde yer verdik. Şu an sanatçılardan talepler geliyor. Bu
konuda çok katı kurallar uygulamıyoruz. Sitenin profesyonel
bir platform olmasını istiyoruz. Bu nedenle sitede yer alacak
sanatçıların, bir sanatçı geçmişine sahip olmasına dikkat
ediyoruz. Hobi olarak resim yapan birisi sitede yer alamıyor.
Aslında bu kesimi önemsemiyor değiliz. Amatör olarak çok iyi
işler yapan kişiler var. Ancak site profesyonel bir platform olduğu için profesyonel sanatçılara yer veriyoruz.
M.İ.: Tabii profesyonel derken, genç sanatçılara yer vermiyor
değiliz. Çünkü iyi eğitim almış, sergilere katılmış, çok başarılı
çalışmaları olan, ödüller almış genç sanatçılarımız var. Onlara
da kapımız açık.
Z.: Şu an kaç kategoride, kaç sanatçı yer alıyor? Fiyatlar ne
aralıkta?
M.İ.: Şu an sitede 85 sanatçının, 850 eseri yer alıyor. Resim,
heykel, seramik, çini, baskı, fotoğraf, cam, enstalasyon, fonk-
siyonel sanat başlıklarımız var. Her bütçeye yönelik sanat
eseri mevcut. 400 TL’den 50 bin TL’ye kadar geniş bir aralıkta
eserler bulunuyor. Bunun dışında Sanata Dair diye bir başlığımız var. Çok sayıda üretilen, bu nedenle sanat eseri tanımı
dışında kalan ama yine bir sanatçının imzasını taşıyan ürünler
satılıyor. Fiyat aralığı ise 30 ile 900 TL arasında. Sitede bir de
hediye çeki seçeneğimiz var. İstenilen miktarlarda düzenleyip
istenilen kişiye gönderebiliyoruz.
Z.: Sanat nasıl bir yatırım aracı?
T.M.: Sanat; hayatımıza katacağı kültürel birikimin yanı sıra
dünyanın birçok ülkesinde önemli bir maddi kazanım ve prestij getiren yeni bir yatırım aracı. Herkes zevki, bilgisi ve maddi
olanakları çerçevesinde sanat eserleri alabilir ve zaman içinde
geliştirerek bir koleksiyon sahibi olabilir. Sevgisi ve ilgisi olan
herkese bilgi, haber ve gelişmeleri aktarmak için elimizden
geleni yapıyoruz.
Z.: Sitenin alıcı profilinde kimler var?
M.İ.: Farklı mesleklerden, farklı yaşlarda pek çok alıcı var. İstediğimiz hedef kitleye ulaştığımızı söyleyebilirim. Sanata ilgi
duyan ama daha önce hiç sanat eseri almamış pek çok alıcımız
var.
T.M.: Mimarlar da çok ilgi gösteriyor. Çünkü mimarlar projelerinde sanat eserlerine de yer veriyor. Galerileri tek tek gezip
projelerine uygun eser aramaktansa, sitemize girip pek çok
sanatçının eserini görebiliyorlar.
Z.: Siteden, satışın dışında yürüttüğünüz çalışmalar neler?
M.İ.: Mimarlarla çalışıyoruz. Bize projeleriyle ilgili detaylı bilgiler aktarıyorlar. Biz de bu doğrultuda projeye uygun sanat
eserlerini sunuyoruz. Bunun için yalnızca sitemizdeki eserleri
değerlendirmiyoruz. Sitemizde yer almayan ama projeye uygun olabilecek eserleri seçip sunuyoruz.
T.M.: Büyük kurumlarla görüşüyoruz. Çünkü pek çok kurum
sanat eseri alıyor. Önceden bu konunun pek önemi yoktu. Şu
an pek çok kurumun bu konuda bir bütçesi var. Çeşitli otel,
iş merkezi, hastane projelerine yönelik çalışıyoruz. Artık sanat
eserleri, mimarinin önemli bir parçası haline geldi. Günümüzdeki projelerin pek çoğunda sanat eserine yer veriliyor.
73
“Sanat; hayatımıza katacağı kültürel birikimin yanı sıra önemli bir maddi kazanım ve prestij getiren yeni bir
yatırım aracı. Herkes zevki, bilgisi ve maddi olanakları çerçevesinde sanat eseri alabilir.”
74 damak tadı
Whirlpool Mutfak Sanatları Akademisi’nin Zorlu dergisi için özel olarak hazırladığı bu sayfada, yemeye ve
pişirmeye doyamayacağınız çok özel tarifler yer alacak. Birbirinden leziz bu ta­rif­le­ri de­ne­yen­le­rin
fi­kir­le­ri­ni ve kendi ta­rif­le­ri­ni­zi zor­lu­der­gi­si@zor­lu.com ad­re­si­ne bek­li­yo­ruz. He­pi­ni­ze afi­yet ol­sun.
Tavuk ve sebzeli noodle
Malzemeler / 4 kişilik
• 2 adet tavuk göğüs
• 400 gram egg noodle
• 1 adet kırmızı biber
• 1 adet sarı biber
• 2 adet dolmalık biber
• 10 ml soya sos
• 5 ml susam yağı
• Tuz
• Karabiber
• Zeytinyağı
Hazırlanışı
Biberlerin hepsini jülyen şeklinde doğrayın. Az yağlı bir tavada tavuk göğüsleri bütün şekilde pişirin. Egg noodle’ı bir tencerede haşlayın ve süzün. Wok tava içinde biberleri soteleyin
ve egg noodle’ı ekleyin. Soya sos ve susam yağını ekleyin.
Tuz ve karabiber ile lezzetlendirin ve servis tabağına alın. Tavuk göğüslerini dilimleyin ve egg noodle’ın üzerine koyarak
servis yapın. Afiyet olsun!
75
Soğan çorbası
Malzemeler / 4 kişilik
• 400 gram kuru soğan
• 10 gram tereyağı
• 30 gram zeytinyağı
• 100 gram un
• 500 ml tavuk suyu
• 1 dilim baget ekmeği
• 5 gram esmer şeker
• 2 dilim gravyer peyniri
• 5 gram parmesan
• Tuz, karabiber
Hazırlanışı
Soğanları ikiye bölün ve piyaz şeklinde ince doğrayın. Tereyağı ve zeytinyağını ısıtıp soğanı ve sarımsağı ilave edin. Yumuşayıncaya kadar pişirin. Unu ekleyip karıştırın. Tavuk suyunu
ve esmer şekeri ilave edin. Tuz ve karabiber ile tatlandırın.
Koyu altın sarısı rengi alıncaya kadar pişirmeye devam edin.
Dilim baget ekmeklerini kıtırlaştırın. Gravyer peynir ve parmesan peynirini ekmeğin üzerine koyun ve çorbayla birlikte servis edin. Afiyet olsun!
Hindistan cevizi sütünde
meyveler
Malzemeler / 4 kişilik
• 250 gram yer elması
• 1 adet mango
• 1 adet nar
• 1 adet armut
• 5 adet çilek
• 400 ml hindistan cevizi sütü
• 100 ml süt
• 100 gram şeker
• 1 tutam vanilya
Hazırlanışı
Meyveleri doğrayın. Süt, hindistan cevizi sütü, şeker ve vanilyayı bir tencerede kaynatın ve soğumaya bırakın. Meyveleri
kaselere koyun ve üzerine sosu dökerek servis yapın. Afiyet
olsun!
76 gökyüzünün getirdikleri
“Türkiye’nin yıldızı parlayacak”
Astrolog Öner Döşer, 2011’de Türkiye’nin çıkış trendinin devam edeceğini ve bölgede yıldızın parlamaya devam
edeceğini söylüyor. Yeni yılın özellikle Mart ayında ciddi streslerin olacağını belirten Döşer, süreç iyi yönetilirse bölge
lideri olabiliriz diyor.
U
zun yıllar ticaretle uğraştıktan sonra temel ilgi alanı
astrolojiye yönelen ve profesyonel iş hayatını buna
göre şekillendiren Öner Döşer, haftanın yedi gününü
astrolojiyle iç içe yaşıyor. Kurduğu Astroloji Okulu ile de bu
alanda ciddi çalışmalar yapan ve genç astrologların yetişmesine olanak sağlayan Döşer, kamu ve özel alanda hizmet veren
kuruluşlara da ayrıca hizmet veriyor.
Ünlü astrologla 2010’u değerlendirdikten sonra 2011’de dünyayı ve Türkiye’yi nelerin beklediğini sorduk. Öngörülerinde
çok fazla yanılmadığını belirterek söze başlayan Döşer, süreçleri doğru yönetirsek yeni yılda Türkiye’nin yıldızının parlamaya devam edeceğini söyledi. Yeni yılın özellikle mart nisan
aylarında sıkıntılı geçeceğini belirten Döşer, “Sadece jeopolitik ve askeri değil diğer birçok alanda öne çıkacağız. Genel
anlamda Türkiye’nin çok iyi bir konumda olduğunu ve çıkış
trendinin artarak devam edeceğini düşünüyorum. Türkiye
özellikle kendi bölgesinde daha fazla yıldızlaşacak ve kendi
bölgemizde liderliğe oynayacağız” dedi.
Öner Döşer
Z: Astrolojiye merakınız nasıl başladı?
Gençlik yıllarımdan beri astrolojiye hep ilgim vardı. Annemin
arkadaşlarıyla yaptığı toplantılarda eve geldiğimde benden
burçlarla ilgili bir şeyler anlatmamı isterlerdi. Burçlarla ilgili
gelişmeleri yakından takip ederdim. Fakat o zamanlar erken
bir ticaret hayatım oldu. Babam astroloji okumamı istemediği
için ticarete ağırlık verdim. Bu yüzden özellikle açık üniversiteye girerek işetme okudum ve ticarete devam ettim. Yirmi yıl
boyunca Kapalıçarşı’da ticaretle uğraştım ama astroloji, din
ve parapsikoloji gibi konular hep hayatımda oldu. 1996’dan
sonra sadece astrolojiye yöneldim ve bu konuyla daha fazla
haşır neşir olmaya başladım.
Z: Sizi diğer astrologlardan farklı kılan nedir?
Her astrolog farklı yöntemlerle kendini ifade eder. Benim farkım ise Kapalıçarşı’dan gelen deneyimle insanları daha iyi anlamak ve her şeyin merkezine insanı koymaktır. Bir de insan
ilişkilerimin iyi olması, beden dilinden çok iyi anlıyor olmam
ve fazlasıyla sabırlı olmam beni farklı kılıyor diyebilirim.
Z: İnsan hayatı yıldızların hareketinden ciddi anlamda etkileniyor mu?
Kesinlikle, her şey birbirinden etkileniyor. Hatta daha ileriye
gideyim biz de yıldızları etkiliyoruz. İnsanoğlunda irade olduğu için gezegenlerin dizilimini ve hareketlerini kavrayabiliyor.
Z: Öngörülerinizin gerçekleşme oranı nedir?
Astrolojinin istatistiksel bir tarafı kesinlikle var. Tarih tekerrürden ibaret olduğu için, bunda astrolojinin payı mutlaka var.
Çünkü tekerrürlerin zamanlaması konusunda astroloji bize
bilgi veriyor. Herhangi bir olay vuku bulduğunda o anda gezegenlerin konumu genel bir bilgi veriyor. Bu konuda müthiş
bir senkronizasyon söz konusu. Her şey eş zamanlı, birbiriyle
alakalı olduğundan; etkileşimler ve gökyüzü dizilimleri diğer
konular hakkında da bilgi veriyor. Ben de tüm bu bilgilerden
77
“Ülkelerin de astrolojisi var”
Tabii ki, her ülkenin kendi astrolojisi var. Mesela Türkiye için Cumhuriyet’in kuruluş
tarihi olan 29 Ekim 1923 tarihini esas alıyoruz ve ilan edildiği yer olan Ankara’yı merkez
alıyoruz. Bu şekilde yaptığımız tahminler de gayet isabetli oluyor. Diğer ülkeler de
kuruluş tarihlerine göre belirleniyor. Mesela astroloji bize 2011 yılının Nisan ayından
itibaren gözle görülür bir şekilde ekonomik yapıların, hiyerarşilerin, ülkelerin yönetim
tarzlarının değişmeye başlayacağını söylüyor. İlk başta ciddi travmalar yaşanacak ama
büyük bir değişim ortaya çıkacak. Siyasal anlamda ve inançlar konusunda da ciddi
dönüşümler olacak. Dediğim gibi iki yıl boyunca Türkiye streslere maruz kalacak ama bu
konuda şerbetli olduğumuz için diğer ülkeleri ciddi anlamda etkileyecek olan olaylar bizi
çok fazla etkilemeyecek. Su elementinde çok fazla gezegenimiz var, bu anlamda önemli
dizilimler olacak. Şubat sonu, Mart ayı ve Nisan başı çok kritik görünüyor. Bu süreci iyi
yönetirsek güzel gelişmeler olacak.
78 gökyüzünün getirdikleri
“2011’de skandallar artacak, hatta daha büyük skandalları konuşuyor olacağız. Özellikle ABD ve Avrupa’da çok ciddi
olaylar ortaya çıkacak. Türkiye bu anlamda ilk altı ayda özellikle etkilenecek. Aralık 2010’dan Haziran 2011’e kadar
ciddi gelişmeler olacak.”
yola çıkarak, kendi yöntemlerimle çıkarımlarda bulunuyorum. Bütün bu bilgileri bir araya getirdiğimde öngörülerimin
büyük bir oranın gerçekleştiğini söyleyebilirim.
Z: 2010’a baktığımızda öngörülerinizin ne kadarının gerçekleştiğini söyleyebilirsiniz?
Bu konuda henüz bir istatistik çıkarmadım ama büyük oranda
bir başarı kaydettiğimi biliyorum. Haftanın yedi günü astrolojiyle iç içeyim. Tarihleri belli olan köşe yazılarım, röportajlarım ve kendi sitemde yayımladığım yazılar var. Bunlar önemli
bir başarı oranının olduğunu kanıtlıyor.
Z: En başarılı olduğunuz tahmin hangisiydi?
Yüzde 100 bir öngörünün olamayacağını düşünüyorum ama
ekonomik ve sosyal anlamda belirttiğim tahminlerin gerçekleştiğini gördüm.
Z: 2011 için tahminleriniz nedir?
2011’de skandallar artacak, hatta daha büyük skandalları konuşuyor olacağız. Özellikle ABD ve Avrupa’da çok ciddi olaylar ortaya çıkacak. Türkiye bu anlamda ilk altı ayda özellikle
etkilenecek. Aralık 2010’dan haziran 2011’e kadar ciddi gelişmeler olacak.
Z: Ne tür gelişmeler?
Hiç kimsenin tahmin ettiği bilgiler ortaya çıkacak. Uluslararası konularda yapılmış anlaşmalar, raporlar ve konuşmalara
ilişkin ciddi belgeler bunlar. Ben yeni yılın ilk altı ayında bunlara yoğunlaşacağımızı düşünüyorum.
Z: Tüm bu gelişmeler Türkiye’yi nasıl etkileyecek?
Genel anlamda Türkiye’nin çok iyi bir konumda olduğunu ve
bu çıkış trendinin artarak devam edeceğini düşünüyorum.
Türkiye özellikle kendi bölgesinde daha fazla yıldızlaşacak ve
kendi bölgemizde liderliğe oynayacağız. Gelecek iki yıl, yani
2013’e kadar stresli bir dönem geçireceğiz ama bu stresli dönemin üstesinden gelebilirsek içinde bulunduğumuzun bölgenin en güçlü ekonomisi haline geleceğiz.
Z: Riskler hangi alanda olacak?
Hem içeriden hem dışarıdan stresler devreye girecek. Çok
popüler olduğunuz zaman bunlar kaçınılmaz oluyor ama
dahili ve harici tüm riskleri dikkatle takip etmeliyiz. İçeride
özellikle etnik gruplaşmalar ve kutuplaşmalar artacak ve
bunlar gerginlik yaratacak. Hükümet şimdiye kadar olayları
çok iyi yönetti, yine bu şekilde devam ederse güzel gelişmelerin olacağını düşünüyorum. Bunlar Türkiye’yi öne çıkaracak. Dışarıda da Kuzey - Güney Amerika’da ve Avrupa’da
yaşanan doğal afetlerin yıkıcı sonuçlar doğurabileceğini öngörüyorum. Özetle söyleyecek olursam, bu süreç boyunca
yaşanan gelişmelerin ardından Türkiye’nin yıldızı parlamaya
devam edecek.
Z: Ekonomide ne gibi gelişmeler bekliyorsunuz?
Dünya genelinde yeni bir kriz dalgasının olacağını düşünüyorum. Bu mutlaka Türkiye’yi de etkileyecek ama deneyimlerimizle üstesinden geleceğimize inanıyorum. Ayrıca ekonomik
algıların değişeceğini, 2010 ve 2024 yılları arasında bildiğimiz
kapitalist sistemin çökeceğini ya da dönüşeceğini söyleyebilirim. Ekonomik algılarımız tamamen değişecek diyebilirim.
Sistemin tamamen neye dönüşeceğini tam olarak bilemem,
sonuçta ben ekonomist değilim ama sistemin bu şekilde devam etmeyeceğini iddia ediyorum.
2011’in burçları
“İkizler, yay, oğlak ve yengeç burçlarında tutulmalar var. Dolayısıyla bu burçlarda olanların hayatında önemli değişimler olacağını düşünüyorum. Özellikle yay ikizler ekseninde
bilgi paylaşımı olacağından bilinç düzeyleri yükselecek ve
çok fazla yeni şey öğrenecekler. Oğlak ve yengeç burçları da
kendi içlerinde büyük dönüşümler yaşayacak. En şanslı burç
olarak da koç ve boğayı görüyorum. Her iki burçta gezegeni
olanlar şanslı bir yıla giriyorlar.”
79
Yeni yılda burçlar
2011’de Koç, Aslan ve Yay daha hızlı ilerleyebilecekleri bir sürece; Boğa, Başak ve Oğlak yeniden yapılanma ve
güçlenme dönemine giriyor. İkizler, Terazi ve Kova sosyal alanda ve ilişkilerde hareket kazanırken; Yengeç, Akrep ve
Balık ruhsal alanda gelişim yakalayacak.
KOÇ Aslan YAy
BOĞA BaŞak OĞLAK
Ateş elementi burç grubunda yer alan olan Koç, Aslan ve Yay daha hızlı ilerleyebilecekleri
bir sürece giriyor. Cesaretli ve atak davranmak kazandıracak. Koç ve yükselen Koçlar kişisel gelişim ve her türlü girişimlerinde başarı elde edebilecek. Ortak işlerde tecrübe kazanacakları, ilişkilerini sağlam zemine oturtacakları bir yıldalar. Yılın ikinci yarısı parasal alanda
daha şanslı. Aslan ve yükselen Aslanlar dış seyahatler eğitim ve yayıncılık alanlarında başarı
elde edebilirler. Çok şey öğrenecekler ve yakın çevrelerinde sorumluk alacaklar. Yılın ikinci
yarısında kariyerde daha şanslılar ve başarıya daha kolay uzanabilecekler. Yay ve yükselen
Yaylar aşk ve çocuklar alanında şanslılar, yaratıcılığı daha güçlü ortaya koyabilecekleri işlere yönelmeliler. Sosyal çevreden çok deneyim elde edecekler. Yılın ikinci yarısı iş ve sağlık
açısından daha verimli görünüyor.
Toprak elementi burçlar olan Boğa, Başak ve Oğlak yeniden yapılanma, mücadele ve güçlenme dönemindeler. Boğa ve yükselen Boğalar yılın ilk yarısında kendi içlerine dönüp, ne
yapacaklarına karar verecekler. Sağlıklarına dikkat etmeleri gerekiyor. Öte yandan iş ve hayat tecrübeleri çok artacak. Yılın ikinci yarısında iş ve para konularında daha şanslılar. Başak
ve yükselen Başaklar ortaklaşa işlerden kazanç elde edebilecekleri bir döneme girecekler.
Kredi ve borçlarını kapatabilirler. Yılın ikinci yarısında dış seyahatler, yabancılarla yapılan
işler ve eğitim alanlarında başarı elde edebilirler. Oğlak ve yükselen Oğlaklar daha mücadeleci ama geliştirici bir dönemdeler. Paranın kıymetini bilmeleri gerekiyor. Çok çalışıp aklı
başında yatırım ve işlerden kazanım elde edebilirler. Ev, aile, yerleşim konularında şanslılar.
Yılın ikinci yarısında çocuklar ve aşk temalarında olumlu etkiler hakim.
İKİZLER TERAZİ KOVA
YENGEÇ AKREP BALIK
Hava elementi burçlar olan İkizler, Terazi ve Kova burçları sosyal alanda ve ilişkilerde hareket kazanacakları bir yıla giriyorlar. İkizler ve yükselen İkizler arkadaşlar ve sosyal çevreden yana şanslı olacakları, iş kazanımları elde edebilecekleri bir süreçte olacaklar. Aşk ve
flört ilişkileri ciddiye dönüşebilir. Yılın ikinci yarısında biraz hız kesip, kendi içsel ve kişisel
gelişimlerine, ileri yönelik projelere ağırlık verebilirler. Zira 2012’de çok hareket ve başarı
kazanabilecekler. Terazi ve yükselen Teraziler aşk ve ilişkilerden yana şanslılar. Mesuliyet
almak ve gerçekçi olmak, ortaya ürün koymak gereken bir yıldalar. Ortak projelerde de başarı elde edebilirler. Yılın ikinci yarısında diğer kişilerden beklenen maddi ve manevi destekler devreye giriyor. Kova ve yükselen Kovalar yeni şeyler öğrenecekleri, bilgilerini daha çok
kişiyle paylaşacakları aktif bir yıla giriyorlar. Eğitim, yayıncılık, turizm gibi alanlarda tecrübe
edinecek ve kendilerini geliştirecekler. Yılın ikinci yarısında ev, yerleşim ve ailevi temalardan
yana şanslılar.
Su elementi burçlar olan Yengeç, Akrep ve Balık daha ziyade ruhsal alanda gelişim yakalayacaklar. İş ve kariyerle ilgili konularda yaratıcılık ve vizyon genişlemesi deneyimleyecekler.
Yengeç ve yükselen Yengeçler iş ve kariyer alanında yenilenme, gelişme yakalayabilirler.
İlişkiler ciddiye dönüşebilir, aile mesuliyetleri alınabilir, yer değişikliği yaşanabilir. Yılın ikinci yarısında sosyal alanda hızlı ilerleyecekler. Akrep ve yükselen Akrepler iş ve çalışma hayatında başarı yakalayabilirler, sağlıkta şanslılar. Biraz daha içe dönüş ve kendini geliştirmeye
yönelik bir süreçteler aynı zamanda. Yılın ikinci yarısında aşk, eş ve ortaklaşa projelerle ilgili
konularda pozitif etkiler alıyorlar. Balık ve yükselen Balıklar parasal konularda şanslılar ama
bu alanda önemli hayat deneyimleri de yaşayacaklar. Öte yandan, ruhsal alanda da önemli
bir gelişim sürecine giriş yapıyorlar. Yaratıcılıkları artacak ve hayal güçleri gelişecek. İnsani
projelerde yer alabilirler. Yılın ikinci yarısında eğitim, seyahatler ve kardeşlerle ilişkilerde
olumlu etkiler hakim.
80 kısa kısa
Abant’da beyaz bir gün
2011 model LED TV’ler
Z
orlu Plaza çalışanlarının kurduğu gönüllü bir grup olan
Korsan Gezi Timi, 29 Ocak Cumartesi günü Abant gezisi
düzenledi. Vestel, Dexar ve Enerji Grubu’ndan 27 kişinin katıldığı gezi, oldukça keyifli geçti.
G
Fotoğrafta göl kenarındaki sucuk-ekmek ziyafetinden sonra patikayı izleyerek 1.600 metre yüksekliğindeki Keltepe
Zirvesi’ne çıkan grubun coşkusu görülüyor.
Pixellence ve Movie Sense
Vestel, teknolojik özellikleri ve tasarımıyla dikkat çeken 2011
model LED TV serisini pazara sundu. Yeni LED TV’lerde bulunan Pixellence ve Movie Sense teknolojileri görüntü kalitesine yeni bir boyut katıyor; SRS HD ses sistemi ise üstün ses
performansı sunuyor. 16’dan 55 inç’e 7 ekran seçeneği bulunan seriye yeni katılan 32 inç’lik modelde ve üst modellerde
Full HD özelliği bulunuyor. Dijital karasal ve kablolu yayınlara
uyumlu Vestel LED TV’ler, USB üzerinden video, resim ve müzik dosyalarının geniş ekranlarda izlenmesine ve dinlenmesine de olanak sağlıyor.
Kaçıranlar üzülmesin, Korsan Gezi Timi etkinlik ve gezilerine
devam ediyor. Grubun etkinliklerine facebook sayfası üzerinden ulaşabilirsiniz.
Tiyatro heyecanı sürüyor
Z
orlu Enerji Grubu Plaza çalışanları bünyesinde kurulan Tiyatro ekibi, ilkbaharda sahnelenmesi düşünülen oyunun
hazırlıklarına başladı.
Haftaiçi Plaza salonları, haftasonu ise oyuncu Vahide Gördüm
ve yönetmen Tolga Örnek’in kurucuları arasında olduğu Akademi 35 Buçuk, hummalı bir çalışmaya sahne oluyor.
Altan Gördüm ve Cihan Aksoy’un eğitmenliğinde süren oyunun Nisan ayında önce İstanbul’da sahnelenmesi planlanıyor.
Mavi sulara yelken açıyoruz
Z
orlu Plaza çalışanlarının kurduğu gönüllü bir grup olan
Korsan Gezi Timi, denizi seven herkesi yelkenle tanıştırmak için kolları sıvadı!
Zevkli, heyecanlı, benzersiz bir deneyim olan yelkene başlamak için müthiş bir fırsat!
Temel Yelken Eğitimi; “Hiç bir deneyim gerektirmeyen,” “yüzme bilen herkesin katılabileceği,” “özel ekipman ve kıyafete
ihtiyaç duyulmayan,” “uygun fiyatlı” bir kurs olacak.
Şubat-Mart aylarında ilk aşamada yalnızca İstanbul Zorlu
Plaza çalışanlarına yönelik düzenlenmesi hedeflenen kursla
ilgili ayrıntılı bilgi ve katılım için Vestel’den Didem Ergezer’e
ulaşabilirsiniz.
örüntünün tozunu alan” Pixellence teknolojisi ve Movie
Sense özelliğiyle mükemmel sinema deneyimini evlere
taşıyan LED TV, SRS HD ses sistemiyle de Full HD film izleme
keyfini yüksek kaliteli HD performansıyla tamamlıyor.
Titreme yok, pürüz yok
Vestel LED TV’lerde bulunan USB girişleri video ve fotoğraf
dosyalarını geniş ekranlarda mükemmel kalitede izleme, müzik dosyalarını ise doğal ses performansı ile dinleme olanağı
sağlıyor. Vestel LED TV, 22 inç ve üstü modellerde 100 Hz yenileme hızıyla hareketli görüntülerde oluşan titreme sorununu yok ederek net ve pürüzsüz bir görüntü sunuyor.
Çoklu giriş alternatifi
Ürünün üzerinde bulunan 4 HDMI girişi sayesinde televizyonlara HD kalitesinde görüntü sağlayan elektronik cihazlar da
bağlanabiliyor. Böylelikle LED TV’lerde DVD film izleme ve
oyun keyfi doruğa çıkıyor. Dijital karasal ve kablolu yayınlara
uyumlu olarak geliştirilen Vestel LED TV, kullanıcılarının zengin içerikli programlara ulaşmasına da olanak sağlıyor.
81
Vestel bulaşık makineleriyle zaman size kalsın
V
estel’in üstün performanslı yeni ürün gamı elektrikten
ve sudan tasarruf sağlıyor. Vestel, üstün enerji, yıkama
ve kurutma verimliliğiyle AAA sınıfı yeni bulaşık makinelerini
tüketicilerin beğenisine sundu. Kolay kullanım, zaman tasarrufu ve hijyen üstünlükleriyle tüketicilerin farklı ihtiyaçlarını
karşılayan ürünler, enerji, yıkama ve kurutma performanslarıyla da elektrik ve su harcamalarını minimuma indiriyor.
12 kişilik bulaşık yıkama kapasitesine sahip ürünler, gecikmeli başlatma programı dahil 2 ila 9 programlık seçenekler,
LED’li program takip göstergesi, su taşma emniyet sistemi ve
rezistans koruma gibi fonksiyonlarıyla kullanıcıların bir bulaşık makinesinden beklediği tüm rahatlığı sağlıyor. Ürünler,
yüksekliği ayarlanabilir üst sepetleri, alt sepette katlanabilir
raf sistemleri, fincan düzenekleri ve çocuk kilidi ile kullanıcılara dost çözümler sunuyor.
Vestel’in yeni bulaşık makinesi serisinde zaman tasarrufuyla öne çıkan dört model, yıkama süresini bulaşığın miktarına
ve kirine göre ayarlayarak minimum su ve elektrik tüketiyor.
Bulaşığın türüne göre yıkama süresini 30 dakikaya kadar
düşüren Hızlı 30’ programına ve 50 dakikada hızlı yıkama
sunan Süper 50’ programına sahip olan modeller, dünyanın
A yıkama performansı sunabilen en hızlı bulaşık makineleri
olma özelliğini taşıyor. Vestel bulaşık makineleriyle sofralarda maksimum hijyen Vestel’in hijyen özelliğiyle öne çıkan
“Türkiye’nin en antibakteriyel” bulaşık makinesi, Vestel için
özel geliştirilen “Maksimum Hijyen Programı” sayesinde bakterilere şans tanımıyor.
VDE onaylı
Uluslararası test kuruluşu VDE tarafından onaylanmış hijyen
programı, bakterileri %99.9999 oranında yok ediyor. Ürün,
bu özelliği ile bebeklerden yetişkinlere tüm kullanıcıların ihtiyaç duyduğu hijyen ortamını sağlıyor. 5 programlı ürün, sahip
olduğu az bulaşık yıkama fonksiyonu ile de küçük ailelerin
ihtiyacına cevap veriyor.
Hayat Vestel bulaşık makineleri ile daha kolay
Vestel’in kolay kullanım özelliği ile öne çıkan bulaşık makinesi modeli ise temel ihtiyaçlara yanıt veren 2 programı
ile mutfakta pratik çözümler arayan tüketicilere sesleniyor.
Vestel’in diğer bulaşık makineleri gibi enerji, yıkama ve kurutmada A sınıfı üründe, program takip göstergesi, tuz ve
parlatıcı göstergesi, su taşma emniyeti gibi tüm ana fonksiyonlar bulunuyor.
Kötü kokular buharla yok
ediliyor
T
ürkiye’de Vestel güvencesiyle satışa sunulan dünyanın
bir numaralı beyaz eşya markası Whirlpool’un yeni nesil
çamaşır makinesi Aqua Steam 1480, giyisilerdeki kötü kokuları sadece 10 dakikada gideriyor. Su kullanmadan yalnızca
buharla çalışan Refresh Cycle teknolojisi sayesinde giysiler
çok kısa sürede tertemiz bir kokuya kavuşuyor, Aqua Steam
teknolojisi ile de yıkama süresince çamaşıra buhar enjekte
edilerek inatçı lekeler yok ediliyor. Üstün yıkama performansıyla dikkat çeken Whirlpool Aqua Steam 1480, antibakteriyel
özelliği sayesinde her tip kumaşta eksiksiz hijyen sağlıyor. 6.
His Teknolojisi ile çamaşır yükünden bağımsız olarak yüzde
30 oranında enerji ve su tasarrufu sağlayan Whirlpool Aqua
Steam 1480, en iyi sonuca ulaşacak yıkama programını otomatik olarak ayarlıyor.
Whirlpool Aqua Steam
• 6. his teknolojisi
• Blue touch LCD ekran
• A+ enerji sınıfı
• Yaklaşık 9 kilogram yük kapasitesi
• 1400 dev/dakikaya kadar değişken sıkma devri
• 10 yıkama programı
• Antibakteriyel program
• Aqua Steam teknolojisi

Benzer belgeler

Yeni çağın bakış açısı: Fütürizm

Yeni çağın bakış açısı: Fütürizm ”Zorlu” Dergisi’nin içerik ve tasarımı İndeks İçerik İletişim Danışmanlık tarafından yaratılmış olup, Fikir ve Sanat Eserleri Yasası kapsamında eser olarak koruma altındadır. “Zorlu” Dergisi’nde ya...

Detaylı

34 Tüketimin 5N 1K`sı

34 Tüketimin 5N 1K`sı Kore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28 K: 4 D: 4 34397 Zincirlikuyu-İstanbul Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77 e-mail: [email protected] web: www.indeksiletisim.com

Detaylı

Zorlu Grubu, tüketicinin nabzını tutuyor

Zorlu Grubu, tüketicinin nabzını tutuyor Kore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28 K: 4 D: 4 34397 Zincirlikuyu-İstanbul Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77 e-mail: [email protected] web: www.indeksiletisim.com

Detaylı

kurumsal girişimcilik

kurumsal girişimcilik Her alanda olduğu gibi gayrimenkul alanında da çıtayı yüksek tutuyoruz. Başta Zorlu Center olmak üzere, tüm projelerimizle gayrimenkul sektöründe yeni bir ufuk açtığımıza inanıyorum. 2012 yılında d...

Detaylı

Geleceği birlikte yazıyoruz, geleceğe birlikte koşuyoruz

Geleceği birlikte yazıyoruz, geleceğe birlikte koşuyoruz Kore şehitleri Cad. Atılım İş Merkezi No: 28 K: 4 D: 4 34397 Zincirlikuyu-İstanbul Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77 e-mail: [email protected] web: www.indeksiletisim.com

Detaylı

Dijital dönüşüm

Dijital dönüşüm Zincirlikuyu-İstanbul Tel: 0212 347 70 70 Faks: 0212 347 70 77 e-mail: [email protected] web: www.indeksiletisim.com

Detaylı