Untitled - Petinfo Dergi

Transkript

Untitled - Petinfo Dergi
İÇİNDEKİLER
8 > DÜNYADAN VE TÜRKİYE’DEN
SON HABERLER
Veteriner hekimlik mesleğinin
ve pet dünyasının tüm güncel
haberlerinin en doğru adresi olan
Petinfo Dergi’de bu ay da ilgi çekici
bilgiler paylaşıyoruz.
20 > Hill’s ile Mopsan’ın başarılı
işbirliği 20 senedir zirvede
Hill’s Pet Nutrition Avrupa
Satış Direktörü Luca Bussolati
21 - 22 Temmuz tarihleri
arasında Mopsan’a konuk
oldu. İş ortaklıklarını sürdürme
memnuniyetleriniifade eden iki
büyük şirketin buluşmasına Petinfo
Dergisi de katıldı.
26 > ADVANTIX; Dirofilaria immitis’e
karşı korumada doğru tercih
Kliniklerde antiparaziter
uygulamalar sıklıkla yapılmaktadır.
Bu yüzden de kullanacağımız
ürünler çok önemlidir. Dr. Bayer
hem hayvanları hem de veteriner
hekimleri düşünerek, dirofilariasis
gibi zor hastalıklara karşı da
çözüm sunar.
sayfa
26
28 > YANGISAL HASTALIKLARIN
BELİRLENMESİ: “BAND”
TRENİNE ATLAYALIM
Günümüzde yeni nesil hematoloji
cihazlarının band nötrofil sayı
artışını tespit edilme özelliği
veteriner hekimlikte hasta
açısından birçok konuda büyük
ilerleme sağlamıştır. IDEXX
ProCyte Dx, band nötrolfil sayısını
tam olarak veren klinik içi tek
hemogram cihazıdır.
30 > KEDİ VE KÖPEKTE
EKLEM SAĞLIĞI VE BESLENME
Champion’un destekleriyle; Kedi
ve köpeklerde hareket sisteminin
kemikler, kaslar ve tendolarla
birlikte en önemli oluşumları
şüphesiz eklemlerdir.
52 > Acar Ecza Grup, sektörle
büyümeye devam ediyor
Kurulduğu 1988 yılından itibaren
sektörün önemli bir halkası olan
Acar Ecza Grup, yeni yönetim
binasını görkemli bir açılışla
hizmete sundu.
54> KEDİ – KÖPEK MAMASI SEKTÖRÜ,
DÜNYA ORTALAMASINDAN ÜÇ KAT
HIZLI BÜYÜYOR
Türkiye’nin ilk, en büyük ve lider
mama üreticisi, premium Champion
ve ekonomik Goody mamalarının
sahibi Tropikal Pet’in CEO’su İzzet
Saban, kedi ve köpek maması pazarı
hakkında dergimize ayrıntılı bilgiler
sunmaktadır.
sayfa
30
36 > Türkiye pet sektörünün
lider firması Pet Garden
Gelişimlere bağlı sürekli yenilikçi
bir tedarikçi firma olan Pet
Garden, ithal ettiği çeşitli ürünleri
ve her ihtiyacı karşılayan sağlıklı
mamaları ile Türkiye sektörünün
yönünü çizmektedir. Faaliyetlerini
tam hızla sürdüren ve gelişen pet
sektörüne ayak uydurup veteriner
hekimler ile hayvan severleri yeni
dünya markalarıyla tanıştıran
firmayı Ankara’daki merkezinde
ziyaret edip, keyifli bir röportaj
gerçekleştirdik.
40 > TÜRKİYE’DE İLK KEZ ETKENLERİ
KÜLTÜRDE ÜRETİLEN İNSAN LYME
HASTALIĞI OLGULARI
İNERHAS TEKNİK SERVİSİ
KATKILARIYLA; Türkiye’de serolojik
testlere ek olarak kültürü pozitif
olarak sonuçlanan üç adet insan
Lyme hastalıgı olgusu. Lyme
hastalıgının keneler aracılıgı ile
insanlarda da bulasabilen zoonoz
bir hastalıgın ciddi önlem arz
ettiginin kanıtıdır.
42 > KAPAK; Hayvanlara
acil yardım- Deprem
Depremde binaların altında
kalan kedi, köpeklere ilk ve acil
yardımın doğru yapılması canları
kurtaracaktır. Mesleki olarak
kendinizi hazır hissediyor musunuz?
PETİNFO 2015/08 04-05
58> KLİNİK YÖNETİMİ;
NE GİYERSEN O OLURSUN
Beşeri hekimler, beyaz önlük
giydikleri zaman hastaları ile daha
kolay iletişime geçebildiklerini
bildirdiler. Hastaların geri
bildirimi sonucu, beyaz önlük
giyen doktorların daha hijyenik,
profesyonel ve bilgili görünüşe
sahip oldukları bilinmektedir.
Veteriner hekimlerde de bu durum
farklı değildir.
64> KÖPEK EĞİTİMİ; Yavru
Köpeklerde İstenmeyen
Davranışların Engellenmesi
Dr. Gürbüz Ertürk tarafından
hazırlanan Yavru Köpek Eğitimi
bölümümüzün bu sayısında
yavru köpeklerde istenmeyen
davranışların engellenmesi ve
bazı temel komutların öğretilmesi
hakkında bilgi sahibi olabiliriz.
sayfa
58
EDİTÖR
17. Ağustos 1999
03:02
unutmadık,
unutamayacağız
Kendinizi hazırlıklı hissediyor musunuz?
17 Ağustos 1999’da merkez üssü
Gölcük olan ve resmi kaynaklara göre
17,480 insanın hayatını kaybettiği Marmara
Depremi’nin yıl dönümünde deprem
gerçeğine bizim veteriner hekimlerin de
hazırlıklı olmasını hatırlatmak istedik.
Bu konuda Vet. Hekim İsmail Serdar
Sayar’ın katkılarıyla size ayrıntılı bilgiler
aktarıyoruz. Bu sıcak havalarda gezmeyi
de unutmadık tabi; bize desteklerini
esirgemeyen iki büyük firmayı ziyaret edip
çalışmaları ile ilgili ayrıntılı bilgiler aldık.
Hill’s Pet Nutrition Avrupa satış
direktörü Luca Bussolati Mopsan’a konuk
oldu. Tabi bu heyecanlı günde dergimiz de
onları yalnız bırakmadı.
Gelişen pet sektörüne ayak uydurup
veteriner hekimler ile hayvan severleri
yeni dünya markalarıyla tanıştıran Pet
Garden Ankara’daki merkezinde ziyaret
edip keyifli bir röportaj gerçekleştirdik.
petinfo
Ağustos / Sayı: 78
Pet Sağlığı Dergisi
Ayda bir yayımlanır.
YAYIN TÜRÜ
SÜRELİ YEREL
SAHİBİ
Mat Medya Tanıtım
Hizmetleri Tic. Ltd. Şti.
MEHMET AKTOP
GENEL KOORDİNATÖR
BARIŞ KOLGU
[email protected]
Veteriner Hekim
YAĞMUR AĞCAOĞLU
Destekçi firmalarımızın katkısıyla Ağustos
sayısının hastalık yelpazesi de geniştir;
MVM ile “Band” trenine atlayın ve band
nötrolfil sayısını tam olarak veren klinik
içi tek hemogram cihazı, IDEXX ProCyte
Dx ile tanışın. Tropikal Pet’in CEO’su İzzet
Saban kedi-köpek mama sektörünün
güncel durumunu anlatırken Tropikal Pet
Champion, kedi ve köpeklerin eklem sağlığı
ile ilgili bilgiler paylaşmaktadır. Dr. Bayer ise
Dirofilaria immitis’e karşı korumada doğru
tercih yapmamıza yardımcı olmaktadır.
Bu yazıyı okurken ne giyiyorsunuz?
“Ne giyersen o olursun” başlıklı yazımızı
okuduktan sonra önlükler hakkındaki
düşünceleriniz merak ederiz. Bizi Petinfo
Dergisi kapalı facebook gurubumuzda
ziyaret edip fikrinizi paylaşır mısınız?
Hazırlıklı olun, sağlıcakla kalın
Saygılarımla
Veteriner Hekim Gizem Kutun
GENEL YAYIN YÖNETMENİ
VE YAZI İŞLERİ MÜDÜRÜ
Vet. Hekim YAĞMUR AĞCAOĞLU
[email protected]
ART DİREKTÖR
EBRU DERELİ
[email protected]
GRAFİK TASARIM
EMEL VURAL
[email protected]
YAZI İŞLERİ SORUMLUSU
VET. HEKİM GİZEM KUTUN
[email protected]
KATKIDA BULUNANLAR
Dr. Gürbüz Ertürk
veteriner hekim ENİKÖ KIRALY
vet.hekim ismail serdar sayar
DANIŞMA KURULU
PROF. DR. AHMET ERGÜN
PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ
PROF. DR. TAMER DODURKA
Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin
Dr. Banu Dokuzeylül
VET. HEKİM RAHŞAN EROL
> syf 40
BASKI
Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti.
100 YIL MAHallesi MASSİT
MATBAACILAR SİTESİ 2. CADDE GEZEGEN
BİNASI NO: 202/A BAĞCILAR/İST
Sertifika No: 12002
ADRES
YAYINCILAR SK. 10/4 34414
SEYRANTEPE - İSTANBUL
TEL: 0212 324 50 56 - 324 50 59
www.matmedya.com
ABONE
BANU SAYINÇ
[email protected]
Dergimizde yayınlanan röportaj ve ilanların sorumluluğu sahiplerine aittir. Fotoğraflar izinsiz kullanılamaz.
Petinfo Dergisi veteriner hekimlere ve ecza depolarına yönelik bilimsel içerikli, mesleki, ücretsiz, sektörel bir yayındır.
PETİNFO 2015/08 06-07
Türkiye’de
ilk kez pozitif
olarak sonuçlanan
Lyme olguları
İnterhas Hayvan
Sağlığı tarafından,
Türkiye’de ilk kez
olmak üzere serolojik
testlere ek olarak
kültürü pozitif olarak
sonuçlanan üç Lyme
hastalığı olgusu
sunulmaktadır. Bu
veriler ülkemizde
Lyme hastalığının
varlığını kanıtlamakta
ve bu olguların çok
farklı klinik şekillerde
ortaya çıkabileceğini
göstermektedir.
sunuz?
Farkı biliyor mu çeşitli alanları
er hekimliğin
iye
Gelişen veterin
rapi özel bir ilg
müzde fizik te
nü
gü
in
ab
da
rıl
ın
ay
as
e
ar
tegoriy
davi, 3 farklı ka
te
k
zi
Fi
as
ir.
lit
pt
bi
hi
ha
sa
on ve re
n, prehabilitasy
?
lir; habilitasyo
liyor musunuz
bi
ı
ın
rin anlam
t olcu
ev
m
yon. Bu terimle
zaman
: Canlıda hiçbir
rnek
Ö
.
tir
ek
Habilitasyon
getirm
siyon meydana
ez
ot
pr
a
mayan bir fonk
hastay
u eksik doğmuş
ini
olarak Bir uzuv
luyla yürümes
yo
iz
rs
aj ve egze
yerleştirip, mas
sosağlamaktır.
a veya hastalık
on: Yaralanm
etiiy
al
fa
in
Rehabilitasy
lgeler
ybetmiş olan bö
nucu işlevini ka
ırılmasıdır.
nin geri kazand
cerrahi tedavile
yon: Tıbbi ya da
em
nt
yö
n
Prehabilitas
na
için uygula
ak
ırm
tt
ar
ı
ın
için
rinin başarıs
cesi kilo kaybı
ak; ameliyat ön
lerin
m
le
ek
ı
dir. Örnek olar
sonras
ya da ameliyat
nu
cu
nu
so
yapılan masaj
rı
p başa
ale ile iyileştiri
cerrahi müdah
ı.
pılmas
akupunktur ya
arttırmak için
sizin için kIsa bir kuiz hazırladık
1. Kör doğan bir hayvana belli seslerin belli
aktiviteler ile ilişkilendirilmesini öğretmektir.
Bu uygulama;
A. Habilitasyon
B. Rehabilitasyon
C. Prehabilitasyon
2. Tedavinin gidişatına hangi noktalara
bakarak karar veririz?
A. Hastanın yaşı ve ırkı
B. Hastaya uyguladığımız habilitasyon ya da
rehabilitasyon yöntemleri
C. Hepsi
3. Hayvanın vücut skoru (BCS) 5/5 olunca,
cerrahın ona yapılacak olan total kalça
replasmanını reddetmesi mantıklı mı?
A. Evet
B. Hayır
4. Aşağıdakilerden hangisi
prehabilitasyonun bir parçası değildir?
A. Tıbbi veya cerrahi girişimlerin başarı oranının
arttırılması
B.Kullanılması gereken cerrahi aletlerin
hazırlanması
C. Hasta sahiplerinin ayrıntılı bilgilendirilmesi
5. Kas güçlendirme ve eklem hareket
açığının arttırılması için veteriner hekimler
tarafından kullanılan en iyi yöntem;
A. Masaj B. Hidroterapi C. Akupunktur
Doğru cevaplar: 1A, 2C, 3A, 4B, 5B
NOTLAR
Akut faz proteini denediniz mi?
Akut faz proteini (APP)
düzeyinin ölçülmesi hastaların
durumunun bir göstergesi
olarak kullanılmaktadır. Japon
veteriner hekimler tarafından rutin olarak kullanılan,
tedavilerin gidişatını önemli
ölçüde belirleyebilmektedir.
APP, internal yangı tespitinde
kullanılmaktadır. Herhangi
bakteriel ya da viral enfeksiyon
durumunda, hatta tarafımızdan uyandırılan bir yangıda da
testler pozitif çıkmaktadır. Bu
sebeplerden dolayı testlerin
kullanışsız olduklarını düşünebiliriz. Fakat beşeri tıpta bu
test diagnostik amaçla kullanılmamaktadır; mevcut olan
PETİNFO 2015/08 10-11
bir hastalığın gidişatının takip
edilmesinde uygulanmaktadır.
APP, ilk numune takibi için
bir referans noktası olarak
hizmet vermektedir. Özellikle
hekimlerin tedavide kullanılan
uygun antibiyotiklerin belirlenmesinde APP seviyesinin
tespit edilmesinde fayda vardır.
Doğru antibiyotik tedavisi sırasında vücut içindeki etkenlerin
azalması ile APP düzeyi de
düşmektedir, Cevap alınamayan antibiyotik tedavisinde ise
APP seviyesi ya değişmez ya
da yükseliş göstermektedir.
Tedavide kullandığımız antibiyotikleri ise kesinlikle kontrol
altında tutmalıyız.
NOTLAR
6 geçti, 24 kaldı
FARKLI bir ülkeye gidip
veteriner hekimlik mesleğini
sürdürebilmemiz için
çeşitli sınavlardan geçmek
zorunda kalabiliriz. Özellikle
İngiltere’de Royal College
of Veterinary Surgeons’un
aralarına katılmak için
ağır bir yol kat etmemiz
gerekir. Bu sene katılan 30
aday klinik bilgilerini yazılı,
sözlü ve uygulamalı olarak
İngiliz meslektaşlarına
sergilediler. Fakat sadece 6’sı
başarılı oldu. Şili, Hindistan,
Rusya, İran, Güney Kore ve
Kolombiya’dan diploma alan
vatandaşlar, çalışmaya hak
kazandılar. Sınava katılmış
ve katılacak olan veteriner
hekimlere başarılar dileriz.
Annelerinden erken ayrılan
kediler ‘strese giriyor’
Hollanda, kedi yavrularının
annelerinden 16 haftadan önce
ayrılmaması konusunda yasal
düzenlemeye hazırlanıyor. Hollanda
yasalarına göre çiftlikler ve evcil
hayvan satan dükkanlarda kediler 7
haftalıkken annelerinden ayrılıyor.
Hollanda Kedi Davranışı Danışma
Bürosu, bunun kedilerde davranış
ve sağlık sorunlarına yol açtığını
belirtiyor. Büro, yıllardır havyan
ve davranış bilimleri eğitimi alan
öğrencilerin araştırmalarına önderlik
ediyor. Yapılan bu araştırmalarda kedi
yavruları gruplar halinde ayrı ayrı
inceleniyor. Buna göre, kedi yavruları
anneden ne kadar erken ayrılırsa
o denli davranış sorunu yaşıyor.
Anneden erken ayrılma sonucu
ortaya çıkan hastalıklar da grip,
hapşırma, obezite ve cilt sorunları
olarak sıralanıyor. Kedi Davranışı
Danışma Bürosu’na göre bütün bu
sorunların temelinde “stres” var. Çok
hassas hayvanlar olan kediler, erken
yaşta anneden ayrılması nedeniyle
strese giriyor. Büro, bu tür sıkıntıların
görüldüğü kedilerin doğrudan hayvan
barınaklarına bırakılmasını kaygı
verici buluyor.
MİNYON MANİA
Onları sevebilirsiniz, onlardan nefret edebilirsiniz ama
minyonlar her yerde! Kliniklerine biraz eğlence katmaya çalışan
veteriner hekimler, aralarında en güzel minyon bandajı yarışmayı
başlattılar. Facebook sitelerinde ise “Hayvanınızı bize getirirseniz
evinize bir minyonla dönmeye hazır olun!” sloganıyla eğlenceli
mi eğlenceli birbirinden güzel bandaj resimleri paylaştılar.
PETİNFO 2015/08 12-13
NOTLAR
Hepimize
örnek olsun
Köpek kanser tedavisindeki umut ışığı
İnsanların lenfoma
tedavisinde, monoklonal antikorlar
kullanılmaktadır. Yeni araştırmalar
sayesinde bu tedavi yöntemi artık
köpekler için de yeni bir umut ışığı
olmaktadır. Monoklonal antikorlar
kanser hücrelerine bağlanmak
için tasarlanmıştır. Bu birimler
vücudun bağışıklık sisteminin
bir tepkisi olarak da üretilip
mikroplara karşı savaşmaktadır.
Bunları geleneksel kemoterapik
yöntemlerle beraber kullanarak
tedavi sırasının kısalacağına
inanılmaktadır. Bu yeni tedavi
yöntemi, hastalarda 12 ay
boyunca uygulanmaktadır; bu
süre zarfında kemoterapi yöntemi
ile öldürülen kanser hücrelerine
karşı, antikorlar tarafından
uyandırılan vücudun immun
sistemi çok etkili bir şekilde
savaşmaktadır. Yöntem her zaman
tam bir tedavi sağlamazsa bile,
hayvanlara daha kaliteli ve uzun
bir hayat verebilir.
Davetli konuşmacıları tanıyın
Küçük Hayvan Veteriner
Hekimleri Derneği’nin 06 Kasım
- 07 Kasım 2015 tarihleri
arasında Grand Cevahir
Hotel & Convetion Center’de
gerçekleştireceği 10. Sürekli
Eğitim Kongresi’ne hala kayıt
yaptırmadınız mı? khvhd2015.
org sitesini ziyaret ederek
Davetli konuşmacılara baktıktan
sonra fikriniz kesin değişecektir.
Türk ve uluslararası uzman
veteriner hekimlerden oluşan
kadronun sunumlarını dinlemek
için bu fırsatı kaçırmayın!
ABD, Topeka şehrinde yönetici
veteriner hekim olarak çalışan Dr. Leon
Connor, kafa travması ve birkaç kırık
kemik ile atlattığı araba kazasından
sonra altı ay yatak istirahatine alındı.
Ortağı da tam doğum iznine ayrıldığı
için kliniği yönetecek kimse
kalmadı. Kliniğin ekonomik
olarak böyle bir aksamaya
hazır olmadığından dolayı Dr.
Connor kesinlikle iflas edeceğini
düşünürken hiç beklemediği bir şey
oldu; ona meslektaşları yardım eli
uzattı. Connor “12 meslektaşım
beni ziyaret edip boş zamanlarında
kliniğimde gönüllü olarak
çalışacaklarını söylediler. Şaşkınlıktan
ve mutluluktan ne diyeceğimi
bilmeden hüngür hüngür ağlamaya
başladım” dedi. Bölgedeki rekabetçi
veteriner kliniklerin çalışanlarını da
kapsayan gönüllüler, boş zamanlarını
feda ederek günde dörder saat nöbet
tutup, kliniğe hareket ve eğlence
kattılar. İyileşip kliniğine geri dönen
hekimin dediğine göre kliniği hiçbir
zaman bu kadar iyi çalışmamış. “Bana
destek veren meslektaşlarım olmadan,
bugün burada olamazdım, onlara
hayatımın sonuna kadar minnettarım.
Burada yaşamaktan ve veteriner hekim
olmaktan çok mutluyum.”
NOTLAR
İpin ucunu yakalayalım
CPR bilgilerinzi taze tutun
Kardiyopulmoner
resusitasyonu (CPR)
gerçekleştirmek için iyi
aletlerin yanı sıra iyi bir
ekibe de ihtiyacımız vardır.
Beşeri tıpta çalışanlar, CPR
konusunda başarı oranlarını
artırmak için sürekli eğitime
katılırlar, fakat veteriner
hekimlikte böyle bir standart
söz konusu olmadığı için
mesleğimizde acil vakaların
müdahalesindeki başarılı
oran düşük düzeydedir.
Bu olayın farkına varan
Veteriner CPR Araştırma
Derneği (RECOVER)’e göre
2012’den beri hayvanların
kardiyopulmoner
resusitasyonu hakkında
veteriner hekimlere bilgi
ve eğitim sağlamaktadır.
Derneğin raporuna göre iyi
bir CPR’ın gerçekleştirilmesi
için kliniğin sürekli hazır,
çalışanların ise eğitimli
olması gerekmektedir.
Sürekli tatbikatlar yaparak
hem boş zamanınızı
değerlendirebilirsiniz hem
de acil durumlara hazırlıksız
yakalanmayacaksınız.
34. Dünya Veteriner Hekimliği Kongresi
EYLÜL ayında düzenlenecek olan 32. Dünya Veteriner
Hekimliği Kongresi’ne günler kaldı. Dünyanın değişik
ülkelerinden veteriner hekim,
bilim insanları, sektöre hizmet
veren ulusal ve uluslararası
firmalar ile OIE, FAO, WHO
ve EFSA gibi kuruluşların
katılacağı Gıda Tarım ve
Hayvancılık Bakanlığı’nın
destekleriyle yapılacak olan
Dünya Veteriner Hekimliği
Kongresi; veteriner hekimliği
alanında yeni gelişmelere ışık
tutacağına ve meslektaşlarımız
arasındaki bilgi alışverişine
olanak sağlayacak.
PETİNFO 2015/08 16-17
Son zamanlarda idrar kesesindeki
kistotomi sırasında kullanılan ters ve
apozisyon sütürlerinin karşılaştırmaları
gündemdedir. Son NAVC konferansındaki
sunumlar ise, tamamen ikinci yöntemin
doğruluğunu desteklemiştir. Yavaş
iyileşme dönemi, mesane hacmindeki
azalma, granulasyon doku oluşumu
gibi ters sütüründe meydana gelen
olumsuz etkiler dolayısıyla, bu yöntemin
tamamen arda bırakmılası gerektiğinden
bahsedildi. İkinci önemli sorun ise ip
seçimidir; 3 veya 4 numaralı emilebilir
ipin kullanılması gerektiği herkes
tarafından kabul edilmekte, fakat bu
iplerin arasından hangisi seçilmelidir?
Mesane, iyileştikten sonra gerilme
direncini %100 geri kazanabilen tek
organdır. Bunu ise inanılmaz hızlı bir
şekilde, yaklaşık 21 günde yapmaktadır.
Örneğin 10 gün içinde gerilme direncinin
%80’ini geri kazanan idrar kesesi ile
kıyasla linea alba, gerilme derecesinin
yarısını 90 gün içerisinde geri
kazanmaktadır. Bu kadar hızlı
iyileşen bir organ için uzun
süren iplerin kullanımı daha
çok komplikasyona neden
olmaktadır. Amacımız, 10-14
gün içinde geri emilebilen
monofil bir ipin kullanılması
olmalı. Hidroliz yüzünden
idrar ile temasa geçen
iplerin geri emilimi
hızlanabilir ve böylece
hiçbir komplikasyon
meydana
gelmemektedir.
SÖYLEŞİ
Hill’s Pet Nutrition Avrupa Satış Direktörü Luca BussolatI, Orta ve Doğu Avrupa ve Orta Doğu Bölgesi
İş Geliştirme Müdürü Cenk Demiral, Orta ve Doğu Avrupa ve Orta Doğu Bölgesi Direktörü Yakub OmarjI,
Mopsan Genel Müdürü Alican İngeç (soldan sağa)
Hill’s ile Mopsan’ın başarılı
işbirliği 22 yıldır zirvede
Hill’s Pet Nutrion Orta ve Doğu Avrupa ve Orta Doğu bölgesi yönetici kadrosundan
Yakub Omarji ve Luca Bussolati İstanbul’u ziyaret edip, Türkiye evcil hayvan
mama pazarını değerlendirdi. İş ortaklıklarını sürdürme memnuniyetlerini ifade
eden iki büyük şirketin buluşmasına dergimiz de konuk oldu.
Hill’s Pet Nutrition Avrupa Satış
Direktörü Luca Bussolati 21 - 22
Temmuz tarihleri arasında Mopsan’a
konuk oldu. Bussolati’ye bu ziyaretinde
Orta ve Doğu Avrupa ve Orta Doğu
Bölgesi Direktörü Yakub Omarji, Orta
ve Doğu Avrupa ve Orta Doğu Bölgesi
İş Geliştirme Müdürü Cenk Demiral,
Mopsan’ın kurucusu Veteriner Hekim
Cafer İngeç ve Mopsan’ın Genel
Müdürü Alican İngeç eşlik etti.
Mopsan ofisinde gerçekleştirilen
strateji toplantısının ardından Luca
Bussolati bir dizi saha ziyaretinde
bulundu. Ardından kendisiyle keyifli
bir röportaj gerçekleştirdik.
PETİNFO 2015/08 20-21
Hill’s evcil hayvan sağlığına verdiği
önem ile bilinen bir marka, Hill’s’in
hikayesinden bahseder misiniz?
Hill’s, sıradışı bir veteriner
hekim olan Dr. Mark Morris
tarafından kuruldu. Dr. Morris evcil
hayvan sağlığını en az insan sağlığı
kadar önemsememiz gerektiğine
Hill’s Pet Nutrition
Avrupa Satış Direktörü
Luca BussolatI;
İstanbul’da olmak
bizim için büyük
bir mutluluk
inanmaktaydı. Evcil hayvanlarda kötü
beslenme ve hastalıklar arasındaki
bağlantıyı keşfeden Dr Mark Morris
pazardaki rakip ürünlerden çok daha
üstün bir mama geliştirdi.
Görme engelli Morris Frank
ve onun rehber köpeği Buddy’le
tanışması Dr. Morris için bir dönüm
noktası oldu. Morris Frank, Dr.
Morris’e başvurduğunda köpeği
Buddy böbrek rahatsızlığı yaşıyordu.
Dr. Morris piyasadaki ticari
mamaların büyük çoğunluğunun daha
lezzetli olması için yüksek düzeylerde
fosfor ve protein içerdiği ve bu
durumun böbrek rahatsızlıklarına
yol açtığının farkındaydı. Bu yüzden
Dr Morris besin değeri yüksek,
lezzetli ve tuz oranı düşük bir mama
geliştirmeye karar verdi.
Daha sonradan Hill’s Prescription
Diet k/d olarak adlandırılacak bu
ürün Hill’s’in ilk ticari maması olarak
bilinmektedir. Bu mama Morris
ve Buddy’nin beraber uzun yıllar
mutlulukla yaşamasına yardımcı
olmuştur. Bu yüzden Buddy, Hill’s’in
ilk evcil hayvanı olarak anılmaktadır.
Hill’s’in dünyadaki bugünkü
yapılanması hakkında bize biraz
bilgi verebilir misiniz?
Hill’s 80 yıldır bu felsefeye
bağlı kalarak hasta ve sağlıklı evcil
hayvanlar için özel besin içerikleri
üretmeye devam etmektedir.
Hill’s Pet Nutrition bugün Colgate
Palmolive çatısı altında global bir
markadır. Şirketin merkezi A.B.D’de
Kansas, Topeka bölgesinde yer
almaktadır. Hill’s insanlarla evcil
hayvanları arasındaki özel bağın
güçlenmesine ve daha uzun süreli
olmasına yardımcı olmayı kendine
misyon edinmiştir. Hill’s bugün
7 kıtada 70’den fazla pazarda
faaliyetlerine devam eden ve
profesyonel tavsiye ile satılan dünya
devi bir markadır. Ürünler şirketin
A.B.D. ve Avrupa’daki fabrikalarından
pazara sunulmaktadır.
Hill’s’in Avrupa ve Orta
doğu bölgesi iş biriminin merkezi
Türkiye, Hill’s Orta ve
Doğu Avrupa ve Orta
Doğu Bölgesi Direktörü
Yakub OmarjI
tarafından yönetilen
18 ülkeden biridir.
Çek Cumhuriyeti, Prag’da yer
almaktadır. Aynı zamanda Orta
ve Doğu Avrupa ve Orta Doğu
bölge yönetimi yine Prag’da yer
almakta ve Yakub Omarji tarafından
yönetilmektedir. Türkiye bu
bölgedeki 18 ülkeden biridir.
Evcil hayvan maması sektöründe
Hill’s olarak kendinizi nasıl
konumlandırıyorsunuz?
Evcil hayvan sahipleri her geçen
gün beslenmenin önemini daha
fazla kavramakta ve evcil hayvanları
için en iyi beslenme çözümünü
aramaktadır. Bu yüzden Hill’s uzman
pet shoplar ve veteriner klinikleri
TÜM DÜNYADAKİ EVCİL
HAYVAN MAMA PAZARININ
ÜST SEGMENTİNİ
YÖNLENDİREN HILL’S
80 YILDIR ÜRETTİĞİ ÖZEL
BESİN İÇERİKLİ MAMALARI
İLE HASTA VE SAĞLIKLI EVCİL
HAYVANLARA YARDIMCI
OLMAYI MİSYON EDİNMİŞTİR.
Mopsan’ın kurucusu Veteriner
Hekim Cafer İngeç, 1993
yılından beri Hill’s ile başarılı
bir işbirliği yürütmektedir.
aracılığı ile eşsiz lezzeti ile yüksek
besin değerlerine sahip evcil hayvan
mamaları sunmaktadır. Vizyonumuz,
evcil hayvanlar için sağlıklı beslenme
alanında bir dünya lideri olarak yer
aldığımız konum aracılığıyla, tüm
dünyadaki evcil hayvan pazarının üst
segmentini yönlendirmektir.
Bir başka deyişle, kurucumuz
Dr. Mark Morris Sr. gibi biz de,
beslenmenin, evcil hayvanların uzun
ve sağlıklı bir yaşam sürmesi için
çok önemli olduğuna inanıyoruz.
Hill’s Pet mamalarının, bir evcil
hayvan sahibinin satın alabileceği
en iyi mama markası olduğunu tüm
dünyanın bilmesini istiyoruz.
Türkiye Pazarını nasıl
değerlendiriyorsunuz?
Türkiye, Avrupa’nın 3. en
kalabalık nüfusuyla hızla artan kişi
başına düşen milli geliri ile yüksek bir
büyüme trendi ve ekonomiye sahiptir.
Olumlu pazar dinamikleri ve trendleri
göz önüne alındığında, evcil hayvan
sahipliği ve besleme oranlarının
Batı Avrupa seviyelerine yaklaşması
Türkiye’yi Hill’s için çok önemli bir
pazar konumuna getirmektedir.
Hill’s Türkiye operasyonu hakkında
neler düşünüyorsunuz?
Hill’s’in Türkiye operasyonu
distribütörlük anlaşması çerçevesinde
20 yılı aşkın süredir bünyesinde birçok
veteriner hekim barındıran Mopsan
tarafından başarıyla yürütülmektedir.
Türkiye evcil hayvan maması
sektöründe büyük öneme sahip
gelişmekte olan bir pazardır. Mopsan
Lider yöneticiler, verimli günlerini
Genel Koordinatörümüz
Barış Kolgu ile paylaştılar.
1993 YILINDA CAFER İNGEÇ
TARAFINDAN KURULAN
MOPSAN, TÜRKİYE GENELİNDE
YAYGIN AĞI VE KALİTELİ
HİZMET ANLAYIŞI İLE HILL’S
MARKASINI PROFESYONEL
SEGMENTTE VETERİNER
KLİNİKLERİ VE PETSHOPLAR
ARACIĞIYLA SUNMAYA
DEVAM ETMEKTEDİR.
PETİNFO 2015/08 22-23
bizlere büyüme planlarımıza devam
etme fırsatı sunmaktadır.
Mopsan ziyaretiniz ile ilgili
izlenimleriniz ve Hill’s, Mopsan işbirliği
hakkındaki düşünceleriniz nelerdir?
İstanbul’da bulunmak ve uzun süreli iş
ortağımız Mopsan’ı ziyaret etmek bizler için
büyük bir mutluluk. Buradaki profesyonel
organizasyon yapısından ve Mopsan’ın
Hill’s ile olan iş ortaklığını sürdürüyor
olmasından çok mutluyum. Evcil hayvan
sahiplerine, veteriner hekimlere ve uzman
pet shoplara hizmet sunma konusunda
köklü bir geçmişe sahip olan Hill’s uzun
yıllar boyunca Türkiye’de bulunmaya
ve Mopsan ile işbirliğine devam edecek.
Sektörümüze faydalı olacak nice güzel
işlere birlikte imza atabilmek dileğiyle…
Enfeksiyonun gidişatı
parazitlerin sayısına
ve köpeklerin bireysel
aktivitelerine bağlıdır.
PETİNFO 2015/08 24-25
ADVANTIX
Dirofilaria immitis’e karşı
korumada doğru tercih
Kliniklerde antiparaziter uygulamalar sıklıkla yapılmaktadır. Bu yüzden de
kullanacağımız ürünler çok önemlidir. Dr. Bayer hem hayvanları hem de veteriner
hekimleri düşünerek, dirofilariasis gibi zor hastalıklara karşı da çözüm sunar.
Köpeklerde, dirofilia ailesine
ait çeşitli parazitler mevcuttur.
Kalp dirofiliosisi, yani kalp kurdu
olan Dirofilaria immitis Türkiye’de
de yaygındır; Rodrigo Morchon’un
2012 yılında yayınladığı Heartworm
Disease (Dirofilaria immitis)
and Their Vectors in Europe adlı
araştırmasında, Türkiye’deki
prevalansın %1 ve %27 arasında
olduğunu belirtti(Her enfekte hayvan
tespit edilemediğinden dolayı bu
oran daha da yüksek olabilir). Son
yirmi yıl içerisinde Dirofilariasis’
in insidansında görülen artış, bu
enfeksiyonun zoonozlar listesinde yer
almasına neden olmuştur. Hastalığın
en önemli vektörü sivrisineklerdir.
Hastalığın taşıyıcısı olabilen 70’ten
fazla sivrisinek türü mevcuttur,
Türkiye’de en çok yaşayanlar ise;
Culex, Aedes, Anopheles, Armigens,
Myzorhynchus ve Taeniorhynchus’tur.
Vektörlere bağlı olarak hastalık
sulak bölgelerde, ormanlarda
gezen yetişkin köpeklerde daha sık
rastlanır ama uygun koruma altında
olmayan her yaştaki köpek için
tehlikeye sahiptir. Vektör tarafından
alınmış parazitin tamamen gelişmesi
ve yeni bir son konağı enfeste
etmesi için ortam sıcaklığının en
az 14 °C olması gerekmektedir.
Sivrisinek sezonu Türkiye’de NisanKasım arasındadır ama küresel
ısınmadan dolayı parazitler için
ideal olan dönemler uzamaktadır.
Yani önümüzdeki senelerde
Dirofilariasis’in prevalansında
yükseliş beklenmektedir.
Dirofilariasis, en çok kalbe verdiği
zararlarla bilinmesine rağmen, ilk
zarar verdiği dokular pulmoner
arterlerdir. Bu arter, kanı sağ kalp
odağından akciğerlere göndermekle
görevlidir. Ortalama büyüklükteki
bir köpekte parazitlerin sayısı 50’ye
ulaştığı zaman kalbin sağ ventrikülü
de parazitlerle dolmaya başlar.
Bunu takiben sırasıyla sağ atriyum
ve Vena cava dolmaya başlar.
Dayanıklı kalp kasında ve arterlerde
biriken parazitler uzun süre boyunca
klinik belirtiye sebep olmazlar,
fakat Vena cava’nın tam tıkanması
sonucu ani ölümler de meydana
gelebilir. Dirofilarialar vücudun
immun sistemi tarafından zor fark
edilir ve nadiren immun reaksiyona
sebep olurlar. Primer yerleşim
yerlerine- yani pulmoner arterlerine
–mekanik olarak hasar verirler;
irritasyon, enflamasyon ve arterlerin
daralmasına sebep olurlar. Parazitler
bu bölgede ne kadar uzun kalırsa,
oluşan hasarlar da o kadar büyük
olur; damar duvarları kalınlaşır ve
tromboembolizm sonucu pulmoner
arterler tıkanır. Pulmoner dolaşımda
basınç yükseldikçe kalpte hipertrofi
ve ventriküler dilatasyon meydana
gelir. Enfekte köpeklerde klinik
gelişim çoğunlukla kronik seyreder.
Enfeksiyonun gidişatı parazitlerin
sayısına ve köpeklerin bireysel
aktivitelerine bağlıdır (egzersiz
yapan köpeklerde arterial hasar
daha fazladır). İlk belirti olarak kronik
öksürük başlar. Bu genellikle hastalığın
ilk ve en belirgin belirtisidir.
Dirofilaria immitis’e
karşı nasıl koruma
sağlayabiliriz?
Köpekleri korumanın en etkili
yolu vektör kontrolüdür.
Advantix geniş spektrumlu
kovucu ve öldürücü özelliği
sayesinde vektör kontrolünde
mükemmel bir çözüm ortağıdır.
Advantix’in sivrisineklerin yanı
sıra kene ve pire gibi vektörlere
karşı etkinliği bilimsel
araştırmalarla kanıtlanmıştır.
Semptomlar ve diagnoz
doğrultusunda fark edilen
dirofilariasis’in sağaltımı için
genellikle çok geç olur. Sağaltım
kolay değildir ve genellikle tam
sonuç vermemektedir. Semptomatik
tedavileri takiben parazitlerin
eliminasyonu için iki yöntem
denenebilir. İlk yöntem olarak arsenik
bazlı preparatlar kullanılabilir. Bu
yöntem ile erkek parazitlerin %
90’ı, dişi parazitlerin %10’u elimine
edilebilir. Fakat kalp içinde 40 cm’ye
bile ulaşabilen parazitlerin ölü
halleri en az canlı parazitler kadar
zararlıdır. Ölü parazitlerden dolayı
meydana gelen tromboembolizm’in
klinik bulgularını kontrol altında
tutmak için hayvan 30 ile 40 gün
arası kafes istirahatinde gözetim
altında tutulmalıdır. Yüksek parazit
yükü bulunduğunda ve aniden şiddetli
semptomlar belirdiğinde ise ikinci
yöntem olarak cerrahi müdahale
önerilmektedir. Bu yöntemde,
aligatör pens yardımıyla genel
anestezi altında olan hastanın jugular
PETİNFO 2015/08 26-27
veninden kalbe yaklaşılır ve parazitler
mekanik olarak çıkartılır. Müdahale
ardından ise yine ilaç tedavisi
gerekmektedir. Sağaltımı hem hasta
hem de veteriner hekim için zor bir
mücadeledir ve çoğu zaman kesin
sonuç verme garantisi de yoktur.
Hayvanın bu kritik duruma ulaşmasını
önlemek amacıyla düzenli koruyucu
tedavi şarttır.
Advantix nasıl etki eder?
Advantix kloronikotinil
grubundan imidakloprit ve sentetik
pretroit sınıfından permethrin
etken maddelerini içermektedir. Bu
kombinasyon insektisit, akarisit ve
repellent (kovucu) olarak etki eder.
Köpeklerde ektoparaziter mücadele
amacıyla kullanılan topikal damlatma
çözeltisidir. Advantix köpeklerin
derisine damlatıldıktan sonra çözelti
hızlı bir şekilde vücut yüzeyine
dağılarak etki eder. Her iki aktif
madde de, hayvanın deri ve tüylerinde
4 hafta boyunca aktif olarak kalır.
Kaynaklara editörün arşivinden ulaşabilirsiniz.
MVM MEDİKAL
Yangısal hastalıkların belirlenmesi:
“Band” trenine atlayın!
Günümüzde yeni nesil
hematoloji cihazlarının
band nötrofil sayı artışını
tespit edilme özelliği
veteriner hekimlikte
hasta açısından birçok
konuda büyük ilerleme
sağlamıştır. IDEXX ProCyte
Dx, band nötrolfil sayısını
tam olarak veren klinik içi
tek hemogram cihazıdır.
Nötrofiller; özellikle erişkin
segmentli nötrofiller, kedi ve
köpeklerin yanı sıra çoğu memeli
hayvanın dolaşımında en çok bulunan
lökosittir. Hafif ya da orta düzeyde
segmentli nötrofil artışı kedi ve
köpeklerin tam kan tahlillerinde sıkça
görülür. Bu hayvanların çoğu hasta
olmakla birlikte, diğerlerine sadece
önlem amacıyla ya da anestezi öncesi
kontrol yapılmaktadır. Stres, heyecan
veya yangısal hastalıklar nötrofillerde
artışa sebep olabilir. Peki asıl artışa
sebep olan neden nedir? Veteriner
hekimlere göre bu cevaplanması
PETİNFO 2015/08 28-29
gereken önemli bir sorudur.
Nötrofiller, farklı tipte fizyolojik
ve patolojik süreçlere dahil olur bu
nedenle kesin olarak tespiti oldukça
önemlidir. Lökositlerin 5 farklı gruba
ayrımı ve lökosit model varyasyon
artışı ya da azalışı nötrofilinin altında
yatan sebebin tespiti için önemlidir.
Ancak, bir hücre vardır ki; yangısal
hastalıkların teşhisinde kritik önem
taşır: erişkin olmayan “band” nötrofil.
Band, sağlıklı hayvanların
periferal kan dolaşımında son
derece nadir, tipik olarak 300
bands/mikrolitre’den daha az
olarak görülür. Ancak sayıdaki artış
enflamasyon varlığının göstergesi
olarak düşünülmektedir. Yakın
zamana kadar band nötrofillerin
tespiti güvenilir ve otomatik sistem
ile çalışan referans laboratuvarlar
cihazları ile bile oldukça zor olmuştur
ve bugüne kadar band nötrofil
tespiti için tek yöntem kan frotisinin
mikroskobik incelemesiydi.
Enflamasyon durumlarının
büyük çoğunluğunda toplam nötrofil
sayısı hafif düzeyde artış gösterir.
Enflamasyona bağlı orta dereceli
nötrofili çoğu zaman glukokortikoid
etkisi (stres) ve epinefrin etkisi
(heyecan durumu) ile oluşan
diğer nötrofili durumlarından ayırt
edilemez. Stres tek başına 30,000/
mikrolitre ve üzeri nötrofil sayısına
neden olabilir. Bu yüzden çoğu
durumda tek başına nötrofil sayısı
artışı ile yorum yapmak zordur
ve band nötrofil sayısındaki artış
enflamasyon varlığı ve şiddetinin
tespiti için tek işaretçidir.
Band nötrofiller nelerdir?
Band nötrofiller kemik iliğinde,
erişkin segmentli nötrofillerden
önceki gelişim evresidir. Erişkin
nötrofillerin belirgin çekirdek kontrastı
ve segmentasyonuna kıyasla band
nötrofiller daha az yoğun ve paralel
kenar çekirdek membranlı, at nalı
şeklinde, hafif düzeyde girintili
çekirdeğe sahiptir. Band nötrofil
sitoplazması erişkin nötrofillere
kıyasla daha koyu mavi renklidir.
Sola kayma ve toksisite nedir?
Dolaşımdaki band nötrofil
sayısı genellikle “sola kayma” olarak
adlandırılır, enflamasyon gidişatının
şiddeti hakkında bilgi verir. Band
nötrofilerdeki sayı artışı ne kadar fazla
ise sola kayma o kadar şiddetlidir.
Hafif düzeyli enflamasyonda kemik
iliği nötrofil gerekliliğini yeteri
miktarda karşılayabilir; ancak, daha
şiddetli enflamasyon tablosunda
kemik iliği havuzundaki erişkin
nötrofiller yeterli olmayabilir ve erişkin
Idexx Laboratuvarları’nın
veteriner hekimlere
sunmuş olduğu ProCyte
Dx, 3 farklı teknolojiyi
bir arada kullanarak en
güvenilir şekilde ölçüm
yapıyor ve bu özelliği ile
dünyada ‘altın standart’
olarak sınıflandırılıyor.
ProCyte, veteriner sahada
en kapsamlı raporları
sunan hemogram cihazı
olma özelliğini taşıyor.
Sonuç
Dolaşımdaki band nötrofil topluluğunun
tanımlanması ve karakterizasyonu
lökosit anormalliklerinin doğru şekilde
yorumlanması için gereklidir; nötrofil
sayısı tek başına yeterli değildir.
Şunu anlamak gerekir ki, veteriner
hematolojisinde band nötrofil varlığını
tespit edebilme yeteneği hasta
açısından önemli bir ilerleme sağlamıştır.
Bu durum kan froti analizi yapılması
gerekliliğinin yerini alamaz. Band
nötrofil varlığı kan froti analizi yapılması
gerekliliğini güçlendirir ve her zaman
ek laboratuvar diagnostik yöntemleri
ve görüntüleme çalışmaları gibi ileri
düzeyde incelemeyi garanti eder.
Daha önce de belirtildiği üzere, band
nötrofilleri tespit edebilen otomatik
hematoloji analiz cihazları, lökogramda
belirgin olarak görülmeyen birçok önemli
hastalık sürecinin gözden kaçmasını
engeller. Bu yüzden enfeksiyöz
hastalıklarda “band” trenini kaçırmayın!
olmayan formlar dolaşıma katılmaya
zorlanır. Aşırı şiddetli enflamasyon
durumlarında özellikle bakteriyel
hastalıklarda, dolaşımda sadece band
nötrofiller değil daha öncü formda
nötrofiller de görülebilir. Tam kan
sayımında band ve öncü formdaki
nötrofil sayısı, erişkin nötrofillerden
fazla ise bu “dejeneratif sola kayma”
olarak adlandırılır. Sola kayma
durumuna ilave olarak, “toksisite”
olarak adlandırılan sitoplazmik bazofili
ve süngerimsi görüntü gibi morfolojik
anormallikler sıkça band nötrofil
varlığı ile birlikte görülür. Artmış
toksisite daha şiddetli enflamasyon
ve altında potansiyel bir bakteriyel
etiyolojisi olduğunu gösterir.
TALAT GÜLBAY ANLATIYOR
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
Kedi ve köpeklerde eklem
sağlığı ve beslenme
Kedi ve köpeklerde hareket sisteminin kemikler, kaslar ve
tendolarla birlikte en önemli oluşumları şüphesiz eklemlerdir.
K
emik yapının sağlamlığı ve
kasların güçlü olması kadar
eklemlerin de sağlıklı çalışması
ve yapısal olarak güçlü ve etkin
olmaları evcil hayvanlarda hareket
sisteminin temel dinamiklerinin
fizyolojik olarak devam edebilmesi
için son derece önemlidir. Kedilerde
genellikle beslenme hataları ve
yetersizlikleri, yaşlılık ve/veya
obesiteye bağlı olarak ortaya çıkan
eklem problemleri, köpeklerde de
yine aynı sebeplerle görülmenin yanı
sıra özellikle büyük ırk köpeklerde
büyüme ve gelişme döneminde
doğuştan yatkın oldukları kalça
displazisi veya dirsek hastalıkların
ortaya çıkması ve belirginleşmesi ile
de görülebilmektedir.
Obezite sonucu eklemlere binen
ağırlık yükünün artması ve bunun
eklemlerde oluşturduğu baskı ile
oluşan eklem hastalıklarında beslenme
yöntemi ile ilgili düzeltmeler ve
düzenlemeler en önemli tedavi edici
ve koruyucu yaklaşımdır. Dengeli ve
yeterli bir besinsel içeriğin yanı sıra
kalori düzeyi kedi ve köpeğin fizyolojik
ihtiyaçlarına, yaşam koşullarına
ve fiziksel aktivitesine göre detaylı
bir şekilde düzenlenmiş kaliteli bir
M. TALAT GÜLBAY, Veteriner Hekim
beslenme yöntemi obezitenin tedavisi
ve önlenmesinde etkili olarak aynı
zamanda eklem hastalıklarından
da korunmada temel unsurları
oluşturmaktadır. Metabolize olabilir
enerji açısından kalori içeriği fizyolojik
ihtiyaçlara göre düzenlenmiş,
mineral madde içeriği kemik, kas ve
eklem sağlığı için dengeli ve yeterli,
protein içeriği ve biyo-değerliliği
yüksek kaliteli bir beslenme imkanı
sunabilmek eklem hastalıklarının
gerek önlenmesinde gerekse tedavisi
sırasında destek olacak en önemli
besinsel yaklaşımdır.
Dengeli ve kalori düzeyi uygun bir
beslenmenin yanı sıra özellikle eklem
sağlığı açısından çok faydalı olan
ve eklem hastalıklarının korunma
ve sağaltımında son derece etkili
sonuçlar veren kondiroitin sülfat ve
glikozamin günümüzde etkin olarak
kaliteli kedi ve köpek mamalarında
içerik olarak yerini almıştır.
Sindirim sistemi ve deri
hastalıklarının tedavisinde de olumlu
etkileri olan bu iki besin maddesi
glikozamin ve kondroitin sülfat
günümüzde gerek insan da gerekse
evcil hayvanlarda en yaygın olarak
eklem hastalıklarının tedavi ve
korunmasında kullanılmaktadır.
Özellikle büyük ırk köpeklerin
büyüme ve gençlik dönemlerinde
kalıtsal yatkınlıkların da etkisiyle
ortaya çıkan kalça displazisi, omuz
ve dirsek hastalıkları, genellikle
kemiklerin eklem içinde yüzeylerini
koruyan ve eklem hareketlerinin
sağlıklı işlemesinde en önemli
yapılardan olan kıkırdak dokuların
azalması, hasar görmesi ve
yapısal bozuklukları sonucu
ortaya çıkmaktadır. Benzer şekilde
CHAMPION'UN
DESTEKLERİYLE
HAZIRLANMIŞTIR.
1969 yılında Ankara’da doğan M.Talat GÜLBAY, 1983 yılında girdiği Kuleli Askeri Lisesi’nden
1987 yılında mezun olmuş ve İstanbul Üniversitesi Veteriner Fakültesi’nde eğitimine devam
etmiştir. Lisans ve yüksek lisans eğitimlerinin sonrasında 1993 yılında Veteriner Hekim olarak
mezun olmuştur. Aynı yıl İstanbul Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü Hayvan Besleme ve
Beslenme Hastalıkları ana bilim dalında Doktora eğitimine başlamış ve 1995 yılında yeterlilik
sınavını başarı ile tamamlayarak kedi ve köpeklerde obezite problemlerinin düzeltilmesi, kilo
kontrolü ve kilo vermeye yardımcı doğal beslenme ilaveleri ve yöntemleri konusunda doktora
çalışmasına başlamıştır. 1993 yılında kurduğu veteriner kliniğinde profesyonel iş yaşantısını
başlatmış ve 1994 yılında kliniğin işletmesini de kapsayan Patiş Veteriner Hizmetleri Limited
şirketini hayata geçirmiştir. Gülbay, 1994 yılında akademik çalışmalarını sürdürürken yerli ve
yabancı birçok firmaya teknik danışmanlık yapmış ve özellikle hasta hayvanların beslenmesi konusunda hazırladığı aylık bültenler ve özel reçete diyetlerin evcil hayvan sağlığında
kullanımı konusunda hem firmalara ve sektöre bilimsel desteklerde bulunmuştur. 1999
yılında ülkemizde Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği’nin kuruluşunda bulunmuş ve
ilk başkanı olarak 2000 yılında WSAVA (Dünya Küçük Hayvan Veteriner Hekimleri Derneği)’ya
üye olunmasını sağlamıştır. Amsterdam’da gerçekleşen bu başarı ile birlikte 4 yıl süre ile
WSAVA Ulusal Temsilciği ve Uluslararası Genel Kurul Üyeliği görevlerini sürdürmüştür. Bu
süre zarfında birçok ulusal ve uluslararası bilimsel konferans ve seminerler düzenlemiş ve
birçok konferansta katılımcı olarak yer almıştır. 2001 ve 2005 yılında dünyada en başarılı ve
prestijli mesleki konferanslardan birisi olan Kuzey Amerika Veteriner Konferansı’na (The North
American Veterinary Conference) Avrupa veteriner hekimlerini temsilen Özel Konuk olarak
katılmıştır. Çeşitli dergi yazıları ve akademik makaleleri bulunmaktadır. Örneğin Doğan Yayın
Grubu’nda Hürriyet Gazetesi “Pako’nun Sayfasında” kendisine ait köşesinde haftalık olarak
evcil hayvan sahiplerine yönelik bilimsel yazılar yayınlamaya başlamıştır. National Geografic
Kids Türkiye Dergisi’nin evcil hayvanlarla ilgili olarak hazırladığı ve çocukların gönderdiği
evcil hayvanlarla ilgili soruların yanıtları ve merak ettikleri konulardaki yazıları ile çocukların bilgi ve birikimlerine katkıda bulunmaya başlamıştır. Türkiye’nin ilk spesifik
kuru kedi ve köpek maması, Premium Champion ve Goody markalarının sahibi
Tropikal Pet’in fabrikasının kuruluş aşamasında bünyesine katılmış ve
tüm ürünlerin tasarım, formülasyon ve üretimlerini gerçekleştirerek ulusal pet sektörüne tamamen yerli ve yüksek kaliteli
ürünlerle büyük bir başarı ile katkıda bulunmuştur.
Tropikal Pet teknik danışmanlık görevini de
devam ettirmektedir.
KEDİ VE KÖPEKLERDE BESLENME VE SAĞLIK DENKLEMİ
yaşlılık ve obezitede de kıkırdak
dokudaki yapısal bozukluklar eklem
hastalıklarının en önemli sebebi
olarak görülmektedir.
Eklem sağlığının korunmasında
önemli olan glikozamin ve kondroitin
sülfat normalde kedi ve köpeklerin
kıkırdak dokularında yüksek
oranlarda bulunmaktadır. Yaşlılık
döneminde ve eklemin hasar
gördüğü durumlarda bu maddelerin
vücut tarafından üretilen miktarları
çoğunlukla yeterli olmamakta ve
dışarıdan besin maddeleri ile birlikte
alınmaları gerekmektedir.
Glikozamin en çok kabuklu
canlıların kabuklarında bulunan
kitin maddesinin hidrolizi yoluyla
elde edilen 2-aminli bir glikoz
bileşiği olarak eklemlere yönelik
besin katkısı tarzında yaygın
biçimde kullanılmaktadır. Kondroitin
hayvansal kıkırdak dokularında bol
miktarda bulunmaktadır. Özellikle
sığır gibi büyük baş hayvanların
kıkırdaklarından elde edilen
kondroitinin önemli diğer kaynakları
da köpek balığı ve balinalardan elde
edilen kıkırdak dokulardır.
Kedi ve köpeklerde diğer
memelilerde olduğu gibi
kıkırdakların üretiminden, kıkırdak
yapının önemli hücrelerinden olun
kondrositler sorumludur. Kalıtsal
eklem hastalıkları ve yaşlılık ya da
obeziteye bağlı eklem problemlerinde
normalden daha fazla kıkırdak
yapı üretimine ihtiyaç duyulmakta
ve kondrositler bu açıdan yetersiz
kalabilmektedirler. Bu açıdan
glikozaminin en önemli fonksiyonu
yapı taşı olarak yeniden kıkırdak
dokuların üretimini sağlamasıdır.
Glikozaminoglikan adı verilen
maddelerin üretiminde yapıtaşı
olarak glikozaminler rol almaktadır.
Glikozaminoglikanlar da hyaluronik asit
ile birleşerek proteoglikan adı verilen
yapı taşlarını oluştururlar. Oluşan bu
proteoglikan ve kollagen maddeler
kıkırdak dokunun ana yapılarıdır.
Benzer şekilde kondroitinler de
glikozaminoglikanların sentezinde
görev alan bir diğer önemli yapı
taşlarıdır. Bundan daha önemli olarak
kondroitinler ayrıca eklemlerin hasarı
sırasında miktarı artan ve eklemleri
harabiyete uğratan enzimlerin ve
diğer yıkıcı maddelerin nötralize
edilmesini sağlamaktadırlar.
Glikozamin ve kondroitin sülfat
tedavi ve koruyucu amaçla doğrudan
tablet, jel, sıvı gibi formlarda kedi ve
köpeklere verilebildiği gibi ilave olarak
veya tek başına gerek reçete diyetler
gerekse ırk ve fizyolojik ihtiyaçlara
göre detaylı olarak formüle edilmiş
yüksek kaliteli kedi köpek mamaları
ile de sağlanabilir. Özellikle eklem
hastalıklarının tedavisine yönelik
hazırlanmış reçete diyetlerde yüksek
düzeyde glikozamin ve kondroitin
sülfat bulunmaktadır. Bunun yanı sıra
bu hastalıklardan korunmada yardımcı
olmak ve eklem sağlığını desteklemek
için büyük ırk yavru ve yetişkin köpek
mamalarında, yine yaşlılığa bağlı
oluşabilecek eklem harabiyetlerini
önlemek için de özellikle yaşlılık
dönemine uygun kedi ve köpek
mamalarında glikozamin ve kondroitin
sülfat yaygın olarak formüllere ilave
edilmekte ve kullanılmaktadır.
Champiyon mamaları
eklemlerinin korunmasını
sağlayan EPA, kondrotin
sülfat ve glikozamin
içermektedir.
Türkiye pet sektörünün öncü
firmasından Pet Garden
Gelişimlere bağlı sürekli yenilikçi bir tedarikçi firma olan Pet Garden,
ithal ettiği çeşitli ürünleri ve her ihtiyacı karşılayan sağlıklı mamaları
ile Türkiye pet sektörünün yönünü çizmektedir.
GELİŞEN pet sektöründeki öncü
faliyetlerine ilk günki heycanıyla
devam ederek sektöre yön veren,
veteriner hekimler ile hayvan
severleri yeni dünya markalarıyla
tanıştıran Pet Garden firmasını
Ankara’daki merkezinde ziyaret edip,
Pet Garden Genel Müdürü Hasan
Taylan Eroğlu ile Pet Garden ve
mamaları hakkında keyifli bir röportaj
gerçekleştirdik. Röportaj sırasında
bize katılan Veteriner Hekim Süheyla
Öztürk, Affinity Ürün Sorumlusu
olarak bize Affinity markasından
ve yaz döneminde Türkiye’de sık
karşılaşabileceğimiz Leishmania
hastalığından bahsetti.
Pet Garden 1993 yılında kurulduğu
günden bu yana ülkemizin pet
sektörünün ihtiyaçlarına yönelik
etkin çözümler üretmektedir.
Sizden kısaca bir değerlendirme
alabilir miyiz? Vizyon ve
misyonunuz nedir?
Bundan 22 yıl önce iki girişimci
ortağın hayali ile doğarak yola çıkan
Pet Garden, pazardaki konumunu her
PETİNFO 2015/08 36-37
geçen yıl daha da güçlendirerek bugün
ki haklı yerine ulaşmış ve sektörünün
lider firmalarından biri haline gelmiştir.
Müşterilerine en iyi hizmeti sunmayı
ilke edinmiş firmamız sektöründe
en çok tercih edilen lider tedarikçi
firması olma hedefine, personel, bilgi
teknolojileri ve ekipman yatırımlarıyla,
sektörün ihtiyaçlarına yönelik doğru,
çağdaş ve yenilikçi çözümler üreterek
tesadüflere dayalı olmadan tamamen
gerçekçi ve kararlı bir şekilde
devam etmektedir. Bu yolda kendini
geliştirmeyi bir ilke olarak benimsemiş
Firma, dünyanın
10 farklıülkesinden
32 farklı markanın
distribütörlüğünü
yapmaktadır.
olan firmamız ISO 9001 kalite yönetimi
sertifikasına da sahiptir.
Vizyonumuz: Evcil hayvan
sektöründe, gerek sektörün ihtiyaçlarına
yönelik gerekse de yenilikçi ürünlerin
müşterilerimize hizmet odaklı sunumu
ile Türkiye’nin pet sektöründe marka
bilinirliği en yüksek ve en çok tercih
edilen satış ve dağıtım şirketi olmaya
devam etmek.
Misyonumuz: Sektörde
bulunduğumuz konumun gereksinimleri
ve beklentileri doğrultusunda gelişimi
ve yenilenmeyi ilke edinmiş, her
müşterimize en yüksek kalitede hizmet
sunarak, uzun vadeli ilişkiler inşa ediyor
ve kurulan bu bağı, her geçen gün
daha da güçlendirecek adımlar atmaya
devam ediyoruz.
İthal ettiğiniz markaları hangi
kriterlere göre seçiyorsunuz?
İthal ettiğimiz ürünleri öncelikle
sosyal çevre, hayvan sever ve evcil
hayvan sağlığını dikkate alarak
seçiyoruz. Yurt dışında çalıştığımız
firmalardan ürün ithal ederken ürün
performansı en yüksek tüketiciye
maksimum faydayı sağlayacak ürünleri
ithal ederek piyasaya arz etmeyi
hedefliyoruz. Sektördeki gelişime bağlı
ihtiyaç duyulan yenilikçi ve gerek evcil
hayvanın gerekse de hayvan sever
müşterimizin hayatını kolaylaştıracak
aralarındaki bağı güçlendirecek ürünleri
seçmeye çalışıyoruz.
Pet Garden
Genel Müdürü
Hasan Taylan Eroğlu
Affinity Ürün
Sorumlusu
Veteriner Hekim
Süheyla Öztürk
Affintiy markası altındaki Advance
ve Brekkies markalarını neden
Türkiye’ye getirme kararı verdiniz:
Pet sektöründeki hızlı gelişim
ve değişime bağlı olarak kurulduğu
günden beri Sektörde en çok çeşidi
bulunduran firmamız Süper Premium
ve Premium mamada yenilebilirlik
oranı yüksek, içerik olarak kaliteli bir
ürün arayışının sonucunda ürünleri
Avrupada ilk üç içeresinde olan
İspanya merkezli köklü bir geçmişi
olan Affinity Firmasının Türkiye
distribütörlüğünü alarak, Süper
Premium markası Advance ve
Premium markası Brekkies’i Türkiye
pet sektörüne kazandırma kararını
almamızda etkili olmuştur.
Şu dönemlerde veteriner
hekimlere büyük dert açan
Leishmania hastalarında kullanılan
Advance Veteriner Diets Canine
Leishmaniasis Management
ürününüz hakkında biraz bahseder
misiniz? Mama, hastalığın iyileşme
sürecine nasıl destek sağlar?
Canine Leishmaniasis hücre
içi bir parazitin sebep olduğu,
Akdeniz bölgesine özgü bir
hastalıktır. Ülkemizde Akdeniz
ve Ege bölgelerinde başta
olmak üzere nem oranın yüksek
olduğu bölgelerde de hastalıkla
karşılaşılmaktadır.1990’ların
sonunda doğal olarak bu hastalığa
yakalanan 150’den fazla hayvandaki
genel belirtilerin ve laboratuar
anormalliklerinim incelendiği,
geçmişe yönelik birçok çalışma
yayınlanmıştır. Bu çalışmaların
sonuçları birbirine çok benzerdi ve
genel belirtilerin lenfadenopati, soluk
mukoza zarı, deri iltihabı, kilo kaybı ve
iştahsızlık olduğu görülmüştü.
Bu sonuçlar dikkate alınarak
Advance yeni bir çalışma yaptı. Bu
çalışmanın amacı, leishmaniasis
hastalığının klinik belirtilerinin
bariz bir şekilde gösteren ve buna
göre ilaç verilip, özel olarak bu
hastalık için hazırlanmış ADVANCE
VETERINARY DIETS CANINE
LEISHMANIASIS MANAGEMENT
mamasını tüketen köpeklerin klinik
ve analitik gelişmelerini belirlemekti
ve sonuçlar diyetin yararlarını tam
45 seneden fazla tecrübe
ile Advance markasını
piyasaya süren İSPANYOL
AFFİNİTY PETCARE şirketi
ile Pet Garden’in işbirliği
sonucu, Türkiye pet
sektörü yüksek kaliteli
ve sağlıklı ürünler
kazanmaktadır.
PETİNFO 2015/08 38-39
olarak ortaya koydu. Advance
Veteriner Diyet Canine Leishmaniasis
Manegement diyetinin ana besin
öğeleri ve iyileşme sürecindeki etkilerini
şu şekilde sıralayabilirim; Yüksek
sindirilebilirlik ve lezzeti sayesinde
besinden faydalanmayı en üst
seviyeye çıkartarak kiloyu kazanmaya
yardımcı olur ve gastrointestinal
sistemi rahatlatır. Düşük pürin
seviyesi sayesinde allopurinol tedavisi
nedeniyle oluşan ksantin taşlarının
oluşmasını engeller. Yüksek biyolojik
değere sahip protein kaynakları ve
optimum amino asit profili ile protein
katabolizmasına bağlı kalıntıların
atılmasına yardımcı olarak kasların
sağlıklı kalmasını ve etkili bir bağışıklık
sisteminin oluşmasını sağlar. Linoleik
asit, biyotin ve optimum omega 3 ve
omega 6 yağ asidi oranı ile enflamatuar
tepkinin özellikle de deri seviyesinde
azalmasını sağlayarak derinin ve
tüylerin sağlıklı olmasına yardımcı
olur ve hızlı bir iyileşme sağlar. Ekstra
C Vitamini kaynağı sayesinde göz
sorunlarının önlenmesine yardımcı
olur. Düşük fosfor seviyesi sayesinde
de glomerular fonksiyonel bozukluğun
engellenmesine yardımcı olur.
Ürünler ile ilgili gelecekteki
hedefleriniz nedir?
Mevcutta çalıştığımız
firmalarımızın Türkiye pazarına
sunmuş olduğumuz ürün gruplarında
Türkiye pazarının ihtiyaçları ve tüketici
beklentileri doğrultusunda tedarikçi
firmalarımızı sürekli bir biçimde
bilgilendirerek ürün gelişimlerine katkı
sağlarken daha önce getirmediğimiz
ürün gruplarını da gelişen pet
sektörünün ihtiyaçları doğrultusunda
getirme kararı almış bulunuyoruz.
Gelecekte sektöre kazandıracağınız
yeni markalar var mı?
Her geçen gün büyüyen ve
beklentilerin arttığı pet sektörünün
ihtiyaçlarına yönelik olarak öncelikle
çevre ve canlı sağlığını dikkate alarak
hayvan severler ile evcil hayvanlar
arasındaki bağı arttıran yeni,
fonksiyonel ve kullanışlı ürünleri ürün
portföyümüze eklemek için firmalarla
görüşmelerimiz devam etmektedir.
Organizasyonunuz ve satış dağıtım
ağınız hakkında bilgi verir misiniz?
Dünyanın saygın markalarının
Türkiye distribütörü olan firmamız
yurtiçi ve yurtdışı firmalardan tedarik
ettiği 6300 kalem ürünü Türkiye’nin
her köşesine en iyi hizmeti vererek
sunan güçlü bir satış, pazarlama ve
dağıtım organizasyona da sahiptir.
Genel merkezimiz
Ankara’da, 5.500m2 merkez
depomuz, çalışma ofislerimiz
ve tüm ürün portföyümüzün
sergilendiği showroom alanımız
bulunmaktadır. Marmara Bölgesine
Veteriner
hekimler bu
ürünü nasıl
kullanmalı?
Advance Veteriner Diyet
Canine Leishmaniasis Manegement diyetini veteriner
hekimlerimiz hastalığı teşhis
ettikten sonra hastalarında
kullanmaya başlayabilirler.
Diyet, renal bozuklukları olan
hastalara uygun olmadığından böbrek yetmezliğinin
gelişmediği Leishmaniasis
hastalarında kullanılmalıdır.
Hastada; hücresel bağışıklığı artırmak için, ksantin
taşlarını önlemede, ileri
derecede yangılı deri lezyonlarının olduğu evreler diyetin
diğer endikasyonlarıdır. Bu
diyeti sadece leishmaniasis
hastalığında kullanmak çok
yazık olur. Çünkü mama
içeriği ve özelliği bakımından
bağışıklık sistemi zayıf hastalarda, operasyon sonrası
zayıf düşen köpeklerde de
kullanılabilmektedir. Sadece
böbrek yetmezliği durumlarında özenle dikkat edilmesi
gerekmektedir.
hizmet sunduğumuz, İstanbul
Anadolu yakasında bulunan
Bölge müdürlüğümüz toplamda
1.200m2 depo, showroom ve
yönetim alanına sahiptir. Ege
bölgesine hizmet sunduğumuz
İzmir Bölge müdürlüğümüzün de
toplamda 800m2 depo, showroom
ve yönetim alanı bulunmaktadır.
Bu bölgelerde müşterilerimiz rut
düzeni ile belirlenmiş periyotlarda
satış ekiplerimizce düzenli olarak
ziyaret edilmekte ve alınan
siparişler sevkiyat araçlarımız ile
müşterilerimize ulaştırılmaktadır.
Ağırlıklı yapılanmamız üç büyük
şehirde olmakla birlikte Antalya
merkez ve ilçeleri için satış temsilciliği
yapılanmamız bulunmaktadır.
Türkiye’nin kalan diğer illerine de
dört satış aracımızla düzenli olarak
hizmet götürmekteyiz.
Organizasyon yapılanmamızı
kısaca belirtirsem; Genel müdür
liderliğinde satış direktörlüğü, finans
direktörlüğü ve depo müdürlüğü
şeklindedir. Satış direktörlüğü
bünyesinde personel sayımız 28 kişi,
diğer bölümlerde çalışan 37 kişi ile
birlikte toplam 65 kişilik bir personel
istihdamımız bulunmaktadır.
Son olarak bizimle paylaşmak
istediğiniz bir şey var mı?
Pet Garden ailesi olarak çok hızlı
değişen, yenilenen ve büyüyen pet
sektörüne karşı kendimizi yenilemeye
ve bu sektöre kaliteli katkılar sağlayarak
sektörde öncü olmaya devam edeceğiz.
interhas
Türkiye’de Lyme
hastalığının varlığını verilen
olgular, kanıtlamakta ve
etkenin çok farklı şekillerde
ortaya çıkabileceğini
göstermektedir.
Türkiye’de ilk kez etkenleri
kültürde üretilen insan
Lyme hastalığı olguları
Türkiye’de serolojik testlere ek olarak kültürü pozitif olarak sonuçlanan 3 adet
insan Lyme hastalığı olgusu, Lyme hastalığının keneler aracılığı ile insanlara da
bulaşabilen zoonoz bir hastalık olduğunun ve ciddi önem arz ettiğinin kanıtıdır.
Hazırlayan: İnterhas Teknik Servisi
PETİNFO 2015/08 40-41
L
yme hastalığı, bir
spiroket olan Borrelia
burgdorferi’nin neden
olduğu, deri, eklemler,
kalp ve santral sinir
sistemi gibi çok sayıda
sistemi tutan, geç komplikasyonları
ile kronik inflamatuvar yanıta yol
açabilen bir zoonozdur. Ülkemizde
ilk Lyme olguları 1990 yılından
sonra bildirilmeye başlanmış ve
vektör olan kene türlerinden etkenin
izolasyonu gerçekleştirilmiştir. Bu
raporda, Türkiye’de ilk kez olmak
üzere serolojik testlere ek olarak
klinik örneklerinden BarbourStoenner-Kelly besiyerlerinde kültürü
pozitif olarak sonuçlanan üç Lyme
hastalığı olgusu sunulmaktadır. Bu
olgulardan ikisi İstanbul’da yaşayan
yerli olgular iken, birisi enfeksiyonu
Amerika Birleşik Devletleri (ABD)’nde
kazanmış olan bir olgudur.
ile Leptospira IgM ve Borrelia IgM
antikor pozitifliği saptanmış; kan
örneğinin her iki spiroketal etkene
yönelik olarak yapılan kültürlerden
de her iki etken üretilmiştir. Bu
olguya leptospiroz koenfeksiyonlu
Lyme hastalığı tanısı konulmuştur.
İkinci olgu 32 yaşında bir kadın
olup, son 15 gündür fasiyal paralizi
yakınması mevcuttur. Kraniyal
manyetik rezonans görüntüleme
tetkikinde globus pallidusta nodüler
bir lezyon tespit edilmiş ve kene
ısırığı öyküsünün olması nedeniyle
ileri tetkikler yapılmıştır. Hastanın
serumunda Borrelia IgM ve IgG
antikorları negatif bulunmuş; ancak
beyin omurilik sıvısı örneğinin
kültüründen Borrelia izolasyonu
gerçekleştirilmiştir. Üçüncü olgu olan
68 yaşındaki kadın hasta, bulantıkusma, miyalji ve eritema kronikum
migrans ile uyumlu cilt lezyonları
yakınmalarıyla hastaneye başvurmuş
ve hastanın ABD’deki gezisinden
yeni dönmüş olduğu ve orada kene
tarafından ısırılma öyküsü olduğu
belirlenmiştir. Bu hastanın da cilt
lezyonlarından alınan örnekten
14 gün sonra Borrelia izolasyonu
yapılmıştır. Bilgilerimize göre bu
hastalar, Türkiye’de B.burgdorferi,
B.garini ve B.afzelii’nin izole edilmesi
sonucu tanısı konulan ilk olgulardır. Bu
veriler ülkemizde Lyme hastalığının
varlığını kanıtlamakta ve bu olguların
çok farklı klinik şekillerde ortaya
çıkabileceğini göstermektedir.
İlk olgular
İlk olgu, hastaneye diyare,
üşüme-titreme, bulantı-kusma,
öksürük, balgam ve yaygın miyalji
şikayetleri ile başvuran 46 yaşında
bir erkek hastadır. Alkolik olan ve
sık olarak ormanlık bölgelerde
bulunduğu belirlenen hastanın
laboratuvar testleri, hepatonefrit
benzeri bir tabloyu ve aynı zamanda
akciğer tutulumunun varlığını ortaya
koymuştur. Hasta serumunda ELISA
Hastalığın etiyolojisi
Borrelia burgdorferi türü spiroketin neden olduğu Lyme hastalığının etkeni ilk olarak Amerika Birleşik Devletleri
(ABD)’nde Dr. Willy Burgdorferi tarafından 1982 yılında Ixodes dammini türü kenelerden ayrılmıştır. Borrelia, 0.2-0.5
μm çapında, 3-20 μm uzunluğunda 3-10 arasında değişen sayıda gevşek kıvrıma sahiptir. Bu bakterilerin potansiyel
vektörü Ixodes cinsi kenelerdir. Baranton ve arkadaşları 1992 yılında, Canica ve arkadaşları 1993 yılında ve Postic
ve arkadaşları 1994 yılında Lyme hastalığına neden olan Borrelia türlerini, B.burgdorferi sensu lato, Borrelia garini ve
Borrelia afzelii olarak sınıflandırmışlardır. Kuzey Amerika’da Lyme hastalığı etkeni olarak yalnızca B.burgdorferi
sensu lato/stricto genomik türleri görülmekte ve bu türler daha çok eklem ve sinir sistemlerini tutmaktadır.
Buna karşılık Avrupa ve Asya’da Lyme hastalığı etkeni olarak B.garini ve B.afzelii genomik türleri görülmekte,
B.garini nöroborelyoz (meningopolinörit) şeklinde ortaya çıkarken, B.afzelii ise daha çok artrit ve cilt lezyonları
(acrodermatitis chronica atrophans) şeklinde kronik seyirli tablolara neden olmaktadır.
KEDİ&KÖPEK
e
r
p
e
d
Deprem gerçeği insanları
ilgilendirdiği kadar evcil
hayvanlarımız için de
bir tehlikedir. Depremde
binaların altında kalan
kedi, köpeklere ilk ve acil
yardımın doğru yapılması
canları kurtaracaktır.
Mesleki olarak kendinizi
hazır hissediyor musunuz?
Ülkemizin
yüz ölçümünün
%42’si
birinci derece
deprem kuşağı
üzerindedir
m
e
Y
ım
d
r
a
y
l
aci
a
r
a
l
n
Hayva
apılan istatistiki çalışmalar Türkiye’de
yaklaşık olarak her iki yılda bir yıkıcı
deprem, her üç yılda bir de pek çok
yıkıcı deprem olduğunu göstermektedir. 2011
Ekimde meydana gelen Van Depremi ya da
1999 Ağustos ayında onca can alan Marmara
Depremi çoğumuzun hatırasında sonsuz bir yara
bıraktı. Yaşayan acı olayların 16. yıldönümünün
anısına 78. Sayımızın ana konusu olarak depremi
seçtik. Yaşanmış olaylarda insanların yanı
sıra birçok hayvan da acil ilk yardıma ihtiyaç
duydu. Türkiye’nin deprem ülkesi olduğu
bilinmektedir, yani özellikle riskli bölgelerde
olabilecek bir duruma hazırlıklı olmalıyız. Şehirde
yaşayan veteriner hekimlerin nasıl durumlarla
karşılaşabileceğini ve hastaları kliniklere
ulaştırmadan önce ilk olarak nasıl bir müdahale
yapabilecekleri konusunda Veteriner Hekim
İsmail Serdar Sayar’ın katkılarıyla size ayrıntılı
bilgiler aktarıyoruz; Genel olarak deprem
sonucunda göçük altında kalma, travmaya
uğrama, kırık, çıkık, eklem ve doku hasarı,
rabdomiyoliz, yanma, şok, kanama görülebilir.
RABDOMİYOLİZ- CRUSH SENDROMU
Rabdomiyoliz, veteriner hekimlik
mesleğinde çokça bilinen bir olgu değildir.
Marmara depreminden sonra beşeri
hekimlikte daha fazla araştırılma alanı
bulmuştur. Rabdomiyoliz ve komplikasyonları
bomba ve deprem gibi felaketler geçirmiş
insanlar için büyük problemdir. Depremlerde,
travma sonrası en sık ölüm nedeni yaşamsal
organların zarar görmesi ve fonksiyonlarını
KAPAK
DEPREM GERÇEĞİNE
HAZIR OLMALIYIZ
HAZIRLANMANIN
EN ÖNEMLİ UNSURU
MESLEK İÇİ EĞİTİMDİR
Veteriner Hekim İsmail
Serdar Sayar’ın katkılarıyla
hazırlanmıştır.
Veteriner Hekim
İsmail Serdar Sayar
Adana Denizpet Veteriner Kliniği’nde
yönetici olarak çalışan Veteriner
Hekim İsmail Serdar Sayar, ulusal ve
uluslararası başarılar elde ederek
veteriner hekimlik mesleğinin toplumda tanınmasına katkı sağlamıştır.
Hekimlik yanında sanatta da başarılı
olunacağını göstermiş olması sebebi
ile “2015 yılı TVHB Hizmet Ödül” üne
layık görülmüştür.
yapamamaları, penetral ve küt
travmalardır. Enkaz altından saatler
veya günler sonra canlı çıkarılan
kedi, köpek gibi evcil hayvanların
daha sonra ölüm nedeni ezilme
(crush) sendromudur. Ezilme
sendromu, kas travmasına bağlı
rabdomiyoliz sonrasında ortaya çıkar.
Rabdomiyoliz: Çizgili kasların hasara
uğraması, erimesi; içeriğinin dolaşıma
çıkması. Ezilme biçiminde yaralanma,
uzun süreli sıkışma ve hareketsizlik
sonucunda ortaya çıkar. Belirgin doku
zedelenmesi ve kas nekrozu vardır.
Kasların aşırı derecede ezilmesi, hızlı
ve etkili bir tedavi uygulanmadığı
durumlarda ölümle sonuçlanabilecek
bir sürece ilerleyebilir.
Crush Sendromu’nda ölüm
nedeni ileri derecede hipovolemik şok,
hiperkalemi, hipokalemi, metabolik
asidoz, akut miyoglobulinürik
böbrek yetmezliği ve kompartman
sendromudur. Şokun temel nedeni
hücre dışı sıvının büyük bölümünün
zedelenen kaslarda birikmesidir.
Şok gelişimi; zedelenen kaslardaki
azot oksite bağlı damar genişlemesi,
hiperkalemi ya da hipokalemi ile
hızlanarak tüm dolaşım sistemini
olumsuz etkiler. Rabdomiyolizde
miyosit içinde bulunan laktik asit,
tromboplastin, kreatinin, kinaz,
nükleik asitler, fosfat, kreatinin,
miyoglobin ve potasyum gibi
maddeler kan dolaşımına geçer;
PETİNFO 2015/08 44-45
kalsiyum, su ve sodyum gibi
maddeler ise kas hücresi içine girer.
Bu olaylar ezilme sendromuna ve bu
tablonun en önemli elemanlarından
biri olan akut böbrek yetersizliğine
zemin hazırlar.
Rabdomiyolizin en sık rastlanılan
klinik bulgularından biri kompartman
sendromudur.Kompartman sendromu
kasların içinde yer aldığı, rijid fasyalar
ile çevrelenmiş kapalı alanların
(kompartmanların) normalde çok
düşük olan (0-15 mm Hg) basıncının
artmasına verilen isimdir. Bu
sendromun en basit ve etkili tedavisi
cerrahi olarak fasyaların açılması
operasyonudur (fasyotomi).
Tedaviye mümkün olduğu
kadar erken başlamalı
Ağırlığına göre köpeklerde 0.2-1
L /saat izotonik NaCl, kedilerde ise
0.05-0.3L/saat izotonik NaCl serum
verilebilir. Kliniğe veya hastaneye
gidene kadar hem kediye hem de
köpeğe mannitol-alkali solüsyonu;
0.05-0.3 cc %0.045 NaCl/%5 Dextroz
+1 ampul NaHCO3 ve 0.05-0.1 ml
%20 Mannitol uygulanır. İdrar yanıtı
alınan hastalara günde ortalama
0.05-1 litre sıvı verilir. Hiç idrar
çıkaramayan hastalara mannitol
verilmez. Kurtarma sırasında sıvı
verilmesine devam edilmeli. Verilecek
sıvı miktarı: 0,02-1 L/gün çıkarılınca
idrar kontrol edilir. Potasyum içeren
solüsyonlar asla kullanılmaz.
Depremzedelerde hiperpotasemiye
bağlı aritmiye ve ölüme sebep olur.
Aynı şekilde hipokalsemi de aritmi ve
ölüm sebebidir. Enkaz altında, sahada,
hayvanlar enkazdan kurtarıldıktan
sonra, veteriner kliniğine götürülürken
ölebilir. Kliniğe ulaşıp kapsamlı bir
tedavi yapmadan önce, ani kan kaybı,
travmatik yaralanmalar, kırık, çıkık,
eklem ve doku hasarlarında ilk yardım
olarak yapabileceklerimiz nelerdir?
ŞOK
Şok, kan akışında ve iç
organlara giden oksijende ortaya
çıkan değişikliğe vücudun karşılık
KAPAK
veteriner hekim ve TEKNİSYENLERİN
BİRLİKTE ÇALIŞMASI
KRİTİK DURUMDAKİ HASTALARIN
DOĞRU DEĞERLENDİRİLMESİNİ
SAĞLAMAKTADIR
vermesidir. Ani kan kaybı, tramvatik
yaralanma, kalp yetmezliği, anafilaktik
şok, organ hastalığı, vücutta dolaşan
bir enfeksiyon sonucu meydana
gelebilir. İlk yardımda olabilecek
kanamayı kontrol edin, termal bir
battaniye kullanarak hayvanı sıcak
tutun, battaniyeyi hayvanın vücuduna
sarın (bel kırığını değerlendirin).
KANAMA
Yara düzenli bir şekilde kan
fışkırtıyorsa, bu arterlerin kanadığını
gösterebilir. Arter kanaması,
durdurulması daha zor olandır,
daha hızlı kanar ve bir damarın
kanamasından daha çok kan kaybına
sebep olur. Kan daha yavaş sızmaz
ise bir damarın kanadığını gösterir ki
bu durdurması daha kolay ve daha
az tehlikelidir. Lateks eldivenler
giyerek; sargı bezi, havlu veya başka
bir kumaşı kanayan bölgenin üzerine
koyun ve direk basınç uygulayın.
Eğer kumaş batarsa, kaldırmayın;
pıhtıya zarar verebilirsiniz ki bu
vücudun kanamayı durdurmadaki
girişimidir. Direk basınç hayvan
hastanesine ulaşana kadar, kanamayı
durdurmanın en güvenli yoludur.
Kanama durmadıysa ve kan
fışkırıyorsa, yaranın üzerine direk
basınç uygulamanın yanı sıra, elinizle
bölgeyi yaranın üzerinde (yani
daha yükseğinde) tutun (böylelikle
bölgeye giden kan damarının yolunu
kapatmış olursunuz). Kan yoğun bir
şekilde akıyor ancak fışkırmıyorsa,
kan damarlarının yolunu kapatmak
PETİNFO 2015/08 46-47
için bölgeyi kanamanın olduğu yerin
hemen altında tutun. Eğer yaranın
üzerinde veya aşağısında tutmak
kanamayı durdurmazsa, basınç
bandajını uygulayın; sargı bezini veya
başka bir yumuşak kumaş parçasını
kanamayı durdurmaya yetecek
sıklıkta yaranın etrafına sarın. Bir bant
ile kapatın. Bunu çok sıkı yapmayın.
Bir uzuv üzerinde çalışıyorsanız,
sürekli olarak ayak parmaklarının
şişmesini veya soğuyan parmakları
kontrol edin. Bunlar bandajınızın çok
sıkı olduğunu gösterir ki bu durumda
onu gevşetmeniz gerekecektir.
Eğer uzuv kırık değilse, direk basınç
uygulamaya devam ederken, uzvu
kalp seviyesinin üstüne doğru
yükseltin. Üstteki tekniklerin hiçbiri
işe yaramazsa, basınç noktalarına elbasınç uygulamasına başvurun.
BURKULMALAR VE İNCİNMELER
Burkulma, bağları (kemikleri
kemiklere veya kemikleri kaslara
bağlayan doku) içeren bir hasardır.
İncinme ise kasta meydana gelen
hasardır. Belirtileri: Şişme, topallama
(Uzuvla tam olarak yere basamama
veya uzva daha az ağırlık yükleme),
bölgeye dokunulduğunda ağrı, duyarlılık.
İlkyardım: Günde 3 veya 4 kere,
her defasında 5 ila 15 dakika kadar,
zarar görmüş bölgeye soğuk basınç
(buz kütlesi veya kimyasal soğuk
kütle) ya da ılık basınç uygulayın. Bir
uygulamada ılık diğer uygulamada
soğuk basınç kullanarak, soğuk ve ılık
basınç arasında değişim yapın.
KAPAK
KLİNİKLERE GÖTÜRÜLEN
ACİL VAKALARIN
KURTULMA ŞANSININ
%5 OLDUĞUNU
BİLİYOR MUSUNUZ?
Basınç materyali ve deri arasına bir
havlu yerleştirin. Hareketleri kısıtlayın.
Hayvanı küçük kapalı bir yerde tutun.
Sadece dışkı ve idrar yapacağı zaman
kayışı takılı olarak yürütün.
KEMİK KIRIKLARI
Kırıklar, kemikteki kırılmalardır.
Tekil olarak yani kemiğin bir kısmında
görülebilir veya kemikte ya da birden
fazla kemikte çok kısımlı kırılmalar
olabilir. Kırıkların düz (pürüzsüz), temiz
yüzeyleri olabildiği gibi kıymıklar ve
kırık parçalarıda bulunabilir. Kırıklar,
ciddiyet açısından aşağıdakilere bağlı
olarak değerlendirilir:
> Kırığın yeri.
> Temiz bir kırık olup olmadığı.
(Küçük parçalar ya da kıymıklar)
> Kırığın düz olup olmadığı.
> Bir eklemin dahil olup olmadığı.
> Yavruların durumunda, gelişim
bölgelerinin etkilenip etkilenmediği.
> Kırık bölgesinin kapalı veya açık
(kemiğin deriye saplanıp kalması)
olup olmadığı.
Belirtileri: Şekilsizlik (uzvun
anormal olarak konumlanmış gibi
görünür), aksama (uzvun tüm kuvvetini
vermeme), morarma (kılın altından
görülmesi zor olabilen), kemiğin
parçasının deriye saplanıp kalması.
İlk yardım; Hayvanı mümkün
PETİNFO 2015/08 48-49
olduğunca sessiz ve sakin tutun. Eğer
kemiğin bir parçası kırık bölgesinden
dışarı çıkıyorsa, bölgeyi su ile veya
tuzlu su ile (1 litreye yakın ılık suya
bir çay kaşığı tuz ekleyin) yıkayın.
Açık kırık bölgesini birkaç santim
geçecek şekilde uzatarak, yaranın
üzerine gevşek bir şekilde bir sargı
yerleştirin. Tercihen yapışmayan pet
(bandaj) ya da sargı bezi süngeri gibi
steril sargı kullanın veya temiz bir bez
parçası kullanın. Sargıyı bant ile sarın.
Açık bölgeyi birkaç santim geçecek
şekilde bandı uzatın. Kemiklere
zarar vermediğinizden veya sargıyı
çok sıkı sarmadığınızda emin olun.
Hayvanı bir kutu ve taşıyıcı veya bir
kafese taşıyamıyorsanız o halde
hayvanı tamamen sabit tutun, kırık
bölgeyi, kırık tahtası ile bağlamayı
deneyebilirsiniz. Kırık tahtaları, daha
fazla hasarı önlemek amacıyla kırığı
hareketsiz tutmak için kullanılır. Ancak
yanlış yerleştirilmiş bir kırık tahtası
yarardan çok zarar getirebilir. Kırığı
doğru bir şekilde hareketsizleştirmek
için, kırık bölgesinin üstündeki ve
altındaki eklemlerle kırık tahtasına
dahil edilmelidir. Bölgeyi yıkayıp
sardıktan sonra, uzvu bulduğunuz
pozisyonda kırık tahtasıyla bağlayın.
Kırılmış uzvun her iki yanı boyunca
sert bir yapı yerleştirin. Rulo haline
getirilmiş gazete, çubuklar, dil
baskıları veya kalemler (kediler ve
küçük köpekler için) kullanabilirsiniz.
Kırık tahtasını, tahtayı ve uzvu
çevreleyen, çok kısımlı bölgelerde
yerleştirilmiş bant ile veya çok kısımlı
noktalarda uzuv ve kırık tahtası
etrafında bağlanmış ve sarılmış bez
şeritleri ile yerinde tutun. Eğer sert bir
madde yoksa yaralı olmayan bacak
kırık tahtası görevi görebilir. Kırık ve
kırık olmayan bacakları yapıştırın veya
bağlayın ve mümkünse ikisinin arasına
ince bir katman pamuk ya da bez
yerleştirin. Dolaşımı kesecek kadar
çok sıkı bağlamadığınızdan emin olun.
Bunu anlayabilmek için şerit veya
kumaş ile uzuv arasına her zaman iki
parmağınızı yerleştirebildiğinizden
emin olun(yani iki parmağınızı şerit
KAPAK
KLİNİĞE ULAŞANA KADAR
FİZİKSEL MUAYENE
BELİRLİ ARALIKLARLA TEKRARLANIP
PARAMETRELER
GÖZDEN GEÇİRİLMELİDİR
ile uzuv arasına yerleştirerek çok sıkı
olup olmadığını kontrol edebilirsiniz).
Küçük köpek ya da kediyi, küçük bir
taşıyıcıya ya da kutuya yerleştirin.
KEMİĞİN EKLEMDEN ÇIKMASI
Çıkığa uğrayabilecek en bilinen iki
eklem dirsek ve kalçadır.
Dirsekteki belirtileri: Dirsek
bükülmesi, vücuttan uzak veya vücuda
doğru pozisyon almış alt bacak,
bölgeye dokunduğunuzda hayvanın acı
hissetmesi, ayak yere ulaşmaz.
Kalçadaki belirtiler: Bölgeye
dokunduğunuzda hayvanın
acı hissetmesi. Hayvan ayakta
durduğunda, yerinden çıkmış olan
bacaktaki ayak yere ulaşmaz.
Hayvanın şokta olup olmadığını
kontrol edin. Dirsek çıkığı durumunda,
uzvu bulduğunuz pozisyonda kırık
tahtası ile bağlayabilirsiniz.
YANIKLAR
ACİL DURUM VE Fiziksel
muayene ABCD’si
A: aIrway (havayolu)
Solunumda hırıltı, anormal sesler,
solunum yolunda tıkanma
B: breath (solunum)
Apne, dispne, taşipne, zor solunum
C: cIrculatIon (dolaşım)
Nabız ve kalp atışının kalitesi, kapiller
dolum zamanı, uzuvların ısısı
D: dIsabIlIty (nörolojik anomali)
Mental ve sinirsel aktivite, pupillalar,
omur kırıkları, tepkiler
Yanıklar ciddiyetine göre
sınıflandırılırlar: Yanığın ciddiyeti,
yanığın ne kadar derin olduğuna ve
yanan vücudun boyutuna bağlıdır.
Ciddi yanıklar şoka yol açabilir. İlk
yardım olarak yapılması gerekenler;
Derin veya geniş yanıklarda şok
belirtilerini kontrol edin. Mümkün
olduğunca çabuk soğuk su
uygulanmalı. Bu acıyı dindirir ve
ısının dokuların içine daha da penetre
olmasını (yayılmasını) azaltabilir.
Yanık, vücudun sadece bir kısmını
kapsıyorsa, hayvanı soğuk bir suya
daldırabilirsiniz. Vücudun birden çok
PETİNFO 2015/08 50-51
bölümü etkilenmişse, hayvanı soğuk
suya batırmayın. Bunun yerine, yanık
bölgelere soğuk suyu direk olarak
tutun veya o bölgeler üzerine soğuk
basınçlar yerleştirin. Geniş yanıkları
olan bir hayvanı suya daldırmak deriyi
çok çabuk soğutabilir ve şoka neden
olabilir. Bölgeyi temiz tutmak için
yanan bölge üzerine, yapışmayan
steril bir ped, bandaj veya temiz nemli
bir bez yerleştirin. Elinizde uygun
malzeme yoksa yanıklar üzerine
herhangi bir merhem, yağ veya
vazelin kesinlikle sürmeyin.
FİZİKSEL MUAYENE
Fiziksel muayene acil
müdahalenin en önemli araçlarından
biridir. Düşündüğümüz ilk şey,
hayvanı neyin öldürebileceği
olmalıdır. Bir hayvan nasıl gözükürse
gözüksün, kapsamlı bir fiziksel
muayene yapmaksızın durumu
değerlendiremeyiz. Hayvanın gözüken
ne kadar yarası olursa olsun, yaralar
nadiren ölüme yol açabilir, ama bir iç
kanama ya da ağır beyin travması ani
bir ölümle sonuçlanabilir.
Fiziksel muayene için her zaman
kullanılan, klasik ABCD yöntemi
kullanılmalıdır. ABCD, İngilizceden
gelme bir kısaltma olup airway
(havayolu), breath (solunum),
circulation (dolaşım) ve disability
(nörolojik anomaliler) olarak
tanımlanır. Kliniğe ulaşana kadar
fiziksel muayene belirli aralıklarla
tekrarlanıp, parametreler tekrar
gözden geçirilmelidir.
KEDİ&KÖPEK
Acar Ecza Grup,
sektörle büyümeye
devam ediyor
Açılış konuşmasından sonra
yeni binayı gezdiren Mustafa
Acar, Seyman Ecza Deposu
ve idari birimler hakkında
bilgiler verdi.
Kurulduğu 1988 yılından itibaren sektörün önemli
bir halkası olan Acar Ecza Grup, yeni yönetim
binasını görkemli bir açılışla hizmete sundu.
Açılış töreninde konuşan
Yönetim Kurulu Başkanı Mustafa Acar,
sektörde geçen 27 yıllık deneyim ve
güven sayesinde veteriner hekimlerin
en büyük destekçileri olduklarını ve
olmaya devam edeceklerini söyledi;
yaptıkları yatırımın sektör için hayırlı
olmasını diledi.
Yeni yönetim binasının açılışına ilgi büyüktü; ilaç ve aşı firmalarının
temsilcilerinin yanı sıra bakanlık yetkilileri, veteriner hekimler ve
basın mensupları görkemli açılışta yerlerini aldılar.
Sektörden tam destek
Acar Ecza Grup Yönetim Kurulu
Başkanı Mustafa Acar, yatırımlarla
sektörün büyümesine kendilerinin de
katmalarının, bugün haklı gururunun
yaşadıklarını ifade ederek sözlerine
şöyle devam etti. ‘’Yeni binamızla
birlikte sektöre daha iyi hizmet
etmeyi, daha modern, daha kaliteli
hizmet anlayışıyla çalışmalarımıza
hız vermeyi kendimize görev edindik.
Edirne’den Kars’a, Sinop’tan Mersin’e
Türkiye’nin her bölgesinde var
olmaya, veteriner hekimlerimizin
çözüm ortağı olmaya devam edeceğiz.
Kaliteli hizmet ve güven büyümemizin
odak noktasıdır.” Toplamda 1952 m2
alana sahip yeni binanın alt katında
soğuk hava deposu ve mal kabul alanı
bulunuyor. Giriş katı sevkiyat bölümü,
birinci kat ise idari birimleri olarak
düzenlendi. Binanın ikinci katında ise
Acar Ecza Grup yönetim bölümleri ve
genel müdürlük bulunuyor.
PETİNFO 2015/08 52-53
SÖYLEŞİ
Mama sektörü
hızlı büyüyor
Dünyada senelik ortalama % 3 büyüyen pet maması
sektörü, Türkiye’de % 8 oranında hacim artışı yaşıyor.
Dünya ortalamasına göre sektörün çizdiği bu grafik,
yerli üretici için umut kaynağı olsa da ihracat teşviki
konusunda yaşanan sıkıntılar yüzlere gölge düşürüyor.
Tropikal Pet’in
CEO’su İzzet Saban;
tüm dünyada ve
Türkiye’de pet sektörü
gözde konumda
Türkiye’nin ilk, en büyük
ve lider mama üreticisi, premium
Champion ve ekonomik Goody
mamalarının sahibi Tropikal Pet’in
CEO’su İzzet Saban, birçok sektörde
son bir yılda ithalata karşı ciddi
vergiler geldiğini anlatıyor. Saban,
“Premium Champion ve Goody
markalarımızla her sene milyonlarca
evcil hayvanın beslenme ihtiyaçlarını
karşılıyoruz. Türkiye’de şu anda yılda
38 bin ton mama tüketiliyor. Oysa
ülkedeki yerli üreticilerin toplam
mama üretim kapasitesi 65 bin ton
civarında seyrediyor. Rakamlara
bakıldığında ihracata teşvik ve yerli
üreticiyi koruma büyük önem taşıyor.
Birçok sektörde ithalata karşı vergiler
konmasına rağmen sektörümüzde
% 50 kapasite ile çalışan fabrikaları
korumak için ithalata karşı hiçbir
önlem alınmamakta. Tam tersine
verilen bazı ithal lisansları ile ithalat
teşvik edilmekte” diyor.
Saban, “Tüm dünyada ve
Türkiye’de pet sektörü şu anda gözde
konumda. Dünya’da yıllık % 3 büyüme
yaşanırken, Türkiye’de ortalama %
8 civarında büyüme kaydediliyor.
Sektörün dinamiklerine baktığımızda
PETİNFO 2015/08 54-55
ekonomik mamalara ciddi oranda bir
kayma olduğunu görüyoruz. Nitekim
yerli üretim sektörün adetsel bazda
neredeyse % 70’ini oluşturuyor.
Teşvikler ile kedi ve köpek maması
üreticileri için ihracatın önü açılırsa
% 100 büyürüz. Bu konuda devletten
beklentimiz büyük. İhracat pazarında
ciddi büyüme potansiyeli olmasına
rağmen yerli üretici ihracata hiç teşvik
edilmemekte. Şu anda üretimde de
hiçbir ithal hammadde kullanılmıyor.
Kapasitesinin sadece yarısını kullanan
üreticiler doğru teşviklerle çok hızlı
şekilde ihracatta önemli bir başarıya
sahip olabilirler” dedi.
Pazarın önü açık…
Türkiye’de kedi ve köpek maması
pazarının büyüklüğünün yaklaşık
olarak 360 milyon TL’ye ulaştığını
anlatan Saban, “Ancak Türkiye hala
bu rakam ile Avrupa ülkelerinin
gerisinde. Dünyada sektör büyüklüğü
71 milyar dolar civarında. Pazar
büyüklüğü Fransa’da 4 milyar Euro,
ABD’de 20 milyar Dolar. Ülkemizde
evcil hayvanları besleme alışkanlığına
bakıldığında ise köpeklerin % 11’i,
kedilerin ise % 23’ü hazır mama ile
besleniyor. Ülkemizde pet sahiplik
oranı % 8 Avrupa’da ise % 26 oranında.
Avrupa ülkelerinde mama ile besleme
oranı ise % 70 civarında. Evcil hayvan
sahipliği oranı giderek artıyor ve
tüketim alışkanlıkları da lehimize
değişiyor. 1999’dan bugüne pazarın
inanılmaz bir ivme ile büyüdüğünü
ve geliştiğini gördük. Önümüzdeki
dönemde de pazarın önünün açık
olduğunu söyleyebiliriz” diyor.
Seçim ekonomisinin hakim
olduğu bir dönemde yılın ilk altı ayını
% 15 gibi bir büyüme ile kapattıklarını
anlatan Saban, “Üretimden gelen
satış, ciromuzun % 90’ını oluşturuyor.
Bu sene adetsel bazdan çok, değersel
bazda büyümeyi seçtik. Üretimde %
10 gibi bir büyüme gerçekleştirdik.
Sektörümüz için zor bir yıl oluyor.
Yaşanan fiyat yükselişleri özellikle
ithal süper premium mamalarda
paket fiyatlarını çok ciddi artırdı.
TÜRKİYE’NİN İLK KURU KEDİ
VE KÖPEK MAMA FABRIKASINI
KURAN TROPİKAL PET, 1999
YILINDAN GÜNÜMÜZE, TÜRK
MARKALARINI TÜM DÜNYA
PİYASASINDA LİDER KONUMA
GETİRMEYİ BAŞARDI.
Ekonomik segment ve yerli
mamalarla aradaki fiyat farkı ciddi
şekilde açıldı. Yerli üreticiler olarak
tavuk unu temini ve tahıl fiyatları
konusunda sıkıntılar yaşıyoruz. Öte
yandan devletten bu konuda hiçbir
destek gelmemesi ve ihracata yönelik
hiçbir teşvikin olmaması bizleri zorluyor.
Ayrıca evcil dostların beslenmesinde
hem tüketici hem üretici için vergiler çok
yüksek; kedi-köpek maması lüks tüketim
ürünü statüsünde. Gıdada % 8 olan
KDV oranının evcil hayvanlara yönelik
mamalarda % 18 olması sektörün belini
büken diğer önemli bir etmen” diyor.
16 ülkeye ihracat yapıyoruz
Tropikal Pet olarak ihracat alanında
yaşanan tüm sıkıntılara rağmen
premium Champion ve ekonomik
Goody markalarıyla 16 ülkede
hayvan severlerle buluştuklarını
anlatan Saban, “2005 yılında ilk
ihracatımızı gerçekleştirmiştik. O
dönemde ihracatımızın boyutu binde
birlerin altında iken bu yıl ciromuzun
% 10’unu oluşturuyor. Bugün itibarı
ile üç kıtaya ihracat yapıyoruz. Son
olarak Malezya, Pakistan, Libya ile
çalışmaya başladık. Öte yandan
Lübnan, Hırvatistan, Gürcistan gibi
pazarlarda hızlı büyüyoruz. Hedef
pazarımız Ortadoğu ülkeleri” diyor.
Türkiye’de evcil hayvanların
sağlıklı beslenmesinin yanı sıra
sosyalleşmesi için de büyük çaba
sarf ettiklerini anlata Saban, “Evcil
hayvanların sağlıklı bir yaşam
sürmesi için çalışıyoruz. Beslenmenin
yanı sıra sosyalleşme de çok
önemli. Sahipleriyle birlikte şehir
yaşamında kaliteli zaman geçirmek
ve sosyalleşmek konusunda ciddi
sıkıntılar yaşayan köpeklerin, hem
sosyal yaşama adapte olmaları hem
de daha sağlıklı bir ömür sürmeleri
için gerekli olan spor faaliyetlerinin
Türkiye’deki en önemli temsilcisi
olan Champion Agility & Frisbee
Team oluşumu ile pek çok sosyal ve
sportif aktiviteye imza atıyoruz. Bu
kapsamda son olarak İstanbul’da
düzenlenen uluslararası USDDN
Dünya Şampiyonası’na ana sponsor
olduk. Şampiyonanın birincisi aynı
zamanda Champion Agility & Frisbee
Team köpek eğitmeni Uğur Kurşun
yakında köpeği Pepper ile bizi yurt
dışında temsil edecek” dedi.
Premium Champion ve ekonomik
Goody markalarının sahibi, Türkiye’nin
ilk yerli kuru mama üreticisi Tropikal
Pet hakkında daha ayrıntılı bilgi almak
için www.tropikalpet.com.tr adresi
ziyaret edilebilir.
Ne giyersen
o olursun
Beşeri hekimler, beyaz önlük giydikleri zaman hastaları
ile daha kolay iletişime geçebildiklerini bildirdiler.
Hastaların geri bildirimi sonucu, beyaz önlük giyen doktorların daha
hijyenik, profesyonel ve bilgili görünüşe sahip oldukları bilinmektedir.
Veteriner hekimlerde de bu durum farklı değildir.
Dünyanın en iyi
veteriner hekimi
olsanız bile hayvan
sahiplerinin gözünde
eksik bir puanla
başlamayınız.
S
izce bir veteriner hekimin
nasıl bir görünüşe sahip
olması gerekir? Bir klinik
hayal edin; hastasından
daha yeni vedalaşan
Vet. Hekim Ahmet’ten
muayenenin nasıl geçtiğini soralım.
Vet. Hek. Ahmet yeni aldığı hırkasından
hayvan tüylerini temizlemeye
çalışırken “Ben bu insanları hiç
anlayamıyorum, Paşa’nın kulağıyla
aylardır uğraşıyorum, kültür yapmadan
bu sorunu çözmem imkansız. Ve
hayvanın dişlerini de görsen… Berbat.
Sahibiyle ne zaman prosedürler
hakkında konuşmaya çalışsam bana
sadece tuhaf bir şekilde bakıyor, sanki
Türkçe bilmiyor.” Bu sırada dışardaki
arabaya binen kadına, endişeli kocası “
Paşa nasıl, iyileşecek mi?” diye soruyor.
“Hayatım gerçekten hiçbir fikrim yok”
diye cevap verir kadın. ” O çocuğun
dediğinin yarısını anlayamıyorum.
Ne yaptığını bildiğinden de pek emin
değilim. Zaten hekimi kuaförle de
sürekli karıştırıyorum.”
Bu kargaşayı önleyen ucuz ve pratik
bir çözüm önerebiliriz; Siz de, bir hekim
gibi görünün.
Beyaz önlüklerin tarihi 19. yüzyıla
kadar dayanır. Bu dönemde bilim
adamları araştırmalarıyla tıbbın temel
taşlarını koymakla, kocakarılar ve
şarlatanlar ise insanları ve hayvanları
bir şekilde iyileştirmekle meşguldü.
Doktorlara sadece ihtiyaç varken,
bilim adamlarına büyük saygı duyuldu.
İnsanları ve hayvanları iyileştirmeye
yeltenenler önlük giymedi, bilim
adamları giydi. Gerçek doktorlar,
mesleklerini uygularken yeni bilimsel
metotları da kullanmaya başladılar.
Bilimin ve ilerlemenin simgesi olan
beyaz önlük, gerçek bilimi benimseyen
doktorların yeni giyimi oldu. Beyaz
önlüğün verdiği mesaj ise, doktorların
işi hastaların iyi bakımıyla bitmez,
hastalara özen vermek gerektiğini de
vurgulamaktadır. Bazı literatürlerde
beyaz önlük, merhametin, sevginin ve
şefkatin simgesi olarak tanınmaktadır.
Beyaz, her kültürde saflığı ve temizliği
çağrıştırır. Temiz beyaz bir önlük
enfeksiyonlardan aridir, sağlıklıdır ve
hekimliğin amacının göstergesidir.
Yani elimizde tarihin en güçlü
sembolik anlamına sahip giyimi
mevcuttur. Yıllarımızı verdiğimiz
emeğin, bilginin ve mesleğimizin
ciddiyetini gösteren, saygı uyandıran
böyle bir parçayı kim istemez ki?
Aslında hiçbir veteriner hekim…
Etrafımıza baktığımız zaman
birçok hekim giyimine pek önem
vermemektedir. Bu durumdan dolayı
hastaların ilk izlenimi “Bu insan
kendisine bile özen göstermezken bana
karşı nasıl özen gösterebilir ki?” olabilir.
Dünyanın en iyi veteriner hekimi olsanız
bile, neden hayvan sahiplerine karşı
eksi bir puanla başlamak isteyesiniz ki?
Beyaz önlük ne zaman demode oldu?
Yirminci yüzyılın başında
sosyologların bir grubu beyaz
önlüğe ve üniformalara karşı sert
eleştirilerle dolu makaleler yayınladı.
Söylediklerine göre beyaz önlük,
hastalar ve doktorları arasına mesafe
koyar. Bu felsefeyi temel alan ‘modern’
HER ŞEYDEN ÖNCE KENDİMİZİ RAHAT HİSSETMELİYİZ
Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ
YDÜ Veteriner Fakültesi
Tıpta önlük, temizliğin ve hijyenin simgesi aslında. Önemli olan renkten çok temiz ve
düzenli olması giydiklerimizin. Renk seçimi biraz da kişisel yaklaşımlar ile ilgili sanırım. Ben
beyaz önlüğün bir mesafe koyduğu görüşündeyim hasta ve hasta sahibi ile aramıza. Bu nedenle
renkli iş giysilerini tercih ediyorum, renkli giysilerin hasta ve hasta sahibine yaklaşımda avantaj
sağladığına inananlardanım, kaldı ki kendimi de daha rahat hissediyorum renkli iş giysileri ile.
Hasta sahibi ile aramızda saygılı bir iletişim sağlanabilmesi için de doğru insani ve medikal
yaklaşımlar getirilmesinin yeterli olduğunu düşünüyorum. Bu yaklaşım, her zaman mesleğimize duyduğumuz sevgi ve verdiğimiz önemi hissettirecektir, önlük rengi bence ikincil.
yönetim sistemi ise hastanelerden
ve polikliniklerden önlüğü çıkarttı
yerine de sandaletleri, kısa şortları
getirdi. Bu durumdan doktorların
çoğu memnundu, artık istedikleri
gibi giyindiler. Sosyologlar da çok
memnundu, sonuçta istedikleri
“hekimlerin sağlıkta partner” imajını
yaratmış oldular. Ama nasıl olduysa,
hastaların bu konudaki fikirlerini
sormayı unuttular.
Beyazın değeri
Yapılan anketlere göre hastaların
yarısından fazlası karşısında beyaz
önlüklü doktor görmeyi tercih eder.
Sadece hastaların %15’i önlüksüz
bir doktorun yanında kendisini daha
iyi hisseder, geri kalanı için ise fark
etmez. Ama bu ilgisiz kısmın yorumu
da araştırmaya büyük önem katar;
“önlük olmadan doktoru temizlikçi ile
karıştırıyorum”. Başka bir çalışmada,
katılımcıların önüne aynı doktorun
iki farklı resmi koyuldu. Birisinde
doktor beyaz önlük giymiş, diğerinde
ise sokak kıyafetini. Katılımcıların
çoğu beyaz önlüklü doktorun resmini
seçmiş. Bu da insanların görsel
algılarının düşündüğümüzden daha
büyük önem taşıdığının göstergesidir.
İyi bir ilk izlenim için asla ikinci
bir şansımız olmayacaktır ve bu
fırsat küçümsenmemelidir. İlginç
bir nokta olarak, çocuklarla
yapılan anketler
de aynı sonucu
göstermektedir.
‘British Medical Journal’
da yayınlanan bir makaleye
göre çocuklar bile beyaz önlüğün
farkını anlar, yetkinlik ve uzmanlık
anlamına geldiğini bilir. Yani beyaz
önlük hem erişkinlerden hem de
çocuklardan daha yüksek puan
aldı. Ama insanların davranışı bu
kıyafeti gördüğünde nasıl değişir?
Müşterilerin bizi daha iyi dinlemesine
ve tavsiyelere uymalarına yardımcı
olabilir mi? Bunun cevabı yine evettir.
İnsanlar güvenmedikleri doktorlar
hakkında daha fazla şikayet eder
ve tavsiyelerine uymazlar. Yani,
güvenilirlik imajını artırınca insanlar
da veteriner hekimlerini daha ciddiye
alır ve tavsiyelerine de daha sık
uyar. Hatta bunun sonucu olarak
Sizce ilk defa ziyaret
ettiğiniz bu kliniğin
baş veteriner
hekimi, yardımcı
veteriner hekimi ve
teknikeri kimdir?
Veteriner Hekim
İsmail Serdar Sayar
Denizpet Veteriner Kliniği
BEYAZ ÖNLÜK GİYMEK
AYRICALIKTIR, HER HEKİM
TARAFINDAN HAK EDİLMELİ
Hasta sahibiyle samimi
olunmaz; hasta sahibiyle
içtenlik olabilir. Beyaz önlük
bu mesafeyi koruyorsa bu iyi.
Ama hekimlik yönünü fazlaca
geliştirememiş, samimiyetle
işini yürüten esnafvari
olanlar da var. Onlar beyaz
önlük giymesin, rahat
kıyafetler onlar için daha iyi.
Vet. Hekim İlker Tülek
Hastaların çoğu
karşılarında
beyaz önlüklü
hekim görmeyi
tercih eder.
hem hayvanın, hem sahibinin hem
de veteriner hekimin memnuniyeti
de artabilir. Hikayemizin başında
Vet.Hekim Ahmet de ortalama
fiyatı sadece 35 TL olan bu giysiyi
kullansaydı, belki Paşa çoktan
iyileşmiş olacaktı.
Bunlar demode fikirler,
sosyologlar haklı diyen
meslektaşlarımız da kesinlikle
vardır. Önlük, veteriner hekimler ve
hasta sahipleri arasındaki sohbeti
resmileştirdiğini ve uzaklaşmaya
sebep olduğunu varsayalım. Ancak
müşterinizle gerçekten bu kadar
samimi olmak ister miydiniz?
Tabi iş hayatımızın dışında birçok
arkadaşımız olabilir ve bunlar kliniğe
de gelebilir. Ama klinikte biz bir
arkadaştan fazlayız. Biz doktoruz.
Sebebi de basittir; bir arkadaş ailenin
hiçbir ferdine karşı sorumluluk sahibi
değildir. Bir arkadaş, hata yaptığı
zaman affedilir. Doktoru, hata yaptığı
zaman kimse asla affetmez. Hiçbir
hasta sahibi, hayvanının hayatını en
iyi arkadaşının eline vermek istemez.
Zaten söz konusu insanlar ise
böyle bir durum, anlayabileceğimiz
psikolojik sebeplerden dolayı
tamamen yasaktır. Ve bir arkadaş
olarak ölümcül bir hastalık hakkında
konuşmak, ya da ötanaziye karar
Medicus Veteriner Kliniği
VETERİNER HEKİMLERİN
BİR TIP DOKTORUNDAN DAHA
ÇOK ÇALIŞTIĞI FARK EDİLMELİ
vermek de zordur. Böyle bir durumda
bir veteriner hekim hayvan sahibinin
asla arkadaşı olamaz. Bir veteriner
hekim insanların danışmanı,
öğretmeni, uzmanı, çaresiz hayvanları
için sahip oldukları son şanstır. Ama
asla bir arkadaş değildir. Beyaz önlük
bu ilişkinin sağlam sınırını çözmeye
yardım etmektedir.
Tabi beyaz önlük her soruna
karşı çözüm değildir. Gerçek bir
doktor olmak için devamlı eğitim
elzemdir. Kötü bir doktoru iyi doktor
yapan hiçbir giyim yoktur. Ama iyi,
mesleğine özen gösteren doktor
o beyaz önlüğü giyerse, veteriner
hekimlik ile ilgili deneyimini ve
yeteneklerini hayvan sahiplerinin
gözünde kat kat arttırabilir.
Çok az kişinin başarabileceği
BU mesleğİN sembolünü
sonuna kadar hak ediyoruz.
hayvan sahipleri belki
tavsiyelerimize uyacak
ve bu Durum sonucu
mesleğimizi daha büyük
zevkle yapabileceğiz.
PETİNFO 2015/08 62-63
Beyaz önlüğün önemi
algısal ve geleneksel
olarak yadsınamaz, ancak
hekimliğimizde beyaz
önlüğü kullanabilmek ne
kadar mümkün? Kliniğimize
gelen ve bize sevgi gösterisi
yapan bir hastamız patisini
göğsümüze koyduğu anda
pati izi, ütülü ve yakaları
kolalı beyaz önlüğümüzün
görünüşünü etkileyecektir.
Ya da kan alırken bir damla
kanın sıçraması da aynı
etkiyi gösterecektir. Çünkü
tıp doktorları hastasından
kan almaz, muayene dışında
fiziksel temas yapmaz ve
hastasına dokunmadan
bitirdiği mesai saatleri
mevcuttur. Bizde ise
hekimin manipülasyonunu
kolaylaştırmak için insan
içine çıkmakta utanacağınız
kıyafetler üretilmiştir.
Eskiden kişiler yaptığı iş
ile itibar kazanırdı, şimdi
daha çok görüntüyle itibar
kazanıyor. O yüzden beyaz
önlüğün önemi gitgide
artacak ama acaba insanlar
bize giydiğimiz önlükten
dolayı değil de yaptığımız
işten dolayı ne zaman saygı
duymaya başlayacak?
EĞİTİM
Köpekler algı,
düşünce ve
davranış açısından
biz insanlardan
son derece farklı
canlılardır.
yavru köpek eğitimi 3
istenmeyen davranışların
engellenmesi
PETİNFO 2015/08 64-65
Dr. Gürbüz Ertürk
tarafından hazırlanan
Yavru Köpek Eğitimi
bölümümüzün bu
sayısında yavru
köpeklerde istenmeyen
davranışların
engellenmesi ve bazı
temel komutların
öğretilmesi hakkında
bilgi sahibi olabiliriz.
Yavru köpeklerin doğasını
bozmadan, onları nasıl
büyütebiliriz ve insanlara
uygun bir arkadaş
olmaları için nasıl bir
eğitim sağlayabiliriz?
Yavru köpekler; içgüdüleri ve
genetik özellikleri çerçevesinde
davranışlar sergilerler. Onlarla
bize ait bir sosyal hayat paylaşırız.
Çoğunlukla bizim yaşamımızın
kuralları bir köpeğin içgüdüleri ile
örtüşmez. Örneğin; yavru köpek
tuvaletini yattığı, yemek yediği, oyun
oynadığı yere değil bu alanların
dışında bir yere yapmak ister.
İçgüdüleri böyle yönlendirir. Belki
de sahibinin en değerli halısı onun
için tam da bu işe uygun bir yerdir.
Bu durum bizim için uygun mu?
Hayır. O zaman bir yavru köpek için
normal davranışlar nelerdir ve bu
davranışları kendi lehimize nasıl
çeviririz, bilmemiz gereken nokta bu
olmalı. Ancak hayvan sahipleri bunu
yaparken yavru köpeğin doğasını
bozmadan, onu korkutmadan ve
şiddet uygulamadan yapmalıdır.
Öncelikle hiç unutmamalıyız ki
köpekler; algı, düşünme, davranış
ve fizyolojik özellikleri açısından
biz insanlardan son derece farklı
canlılardır. Her yavru köpek çok şirin
ve sevimlidir ama insan yavrusundan
farklıdır. Burada ince bir sınır var ve
bilinçli bir hekim olarak bu sınırı hep
korumak zorundayız.
Köpek yavruları; zıplayarak
üzerimize atlayabilir, kemirir, eşeler,
havlar, yalnız kalmak istemezler.
Yavru köpeklerde
kemirme
tamamen doğal
bir davranıştır.
ÖDÜLLENDİRİLMEYEN,
İLGİLENİLMEYEN
KÖTÜ DAVRANIŞLARIN
YAVRULAR TARAFINDAN
PEKİŞTİRİLMEDİKLERİNDEN
DOLAYI ZAMANLA GERİLeMESİ
VE TAMAMEN KAYBOLMASI
GÖRÜLMEKTEDİR.
Bu davranışların hepsi onların
dünyasında normal davranışlardır.
Öncelikle bunu aklımızdan
çıkarmamalıyız. Bir insan yaşamına
bir köpeği sokmaya karar verdiğinde
ona bir yaşam alanı oluşturmalı,
gereksinimlerini karşılamalı ve
mutlaka köpeğin de anlayabileceği
kurallar ve sınırlar koymalıdır.
Yavrulara yaklaşım
Karşılaşma ve veda anları
mutlaka sakin olmalı. Unutmalıdır
ki, köpekler birbirleri ile
karşılaştıklarında çığlık atıp abartılı
sevgi gösterisinde bulunmazlar. Bu,
insanlara özgü selamlaşma ve veda
biçimidir. Oysaki köpekler; karşılaşma
anlarında birbirlerini sakince
koklarlar. Biri diğerini koklarken
koklanan hareketsiz kalır. Koklama
işlemi bitince diğeri koklamaya başlar
ve böylece tanışma, karşılaşma
işlemi tamamlanmış olur.
Yavru köpeğe eve getirildiği ilk
günden sahibi ile ilişki kurmanın
yolunun sakin olmasından geçtiğini
öğretilmeli. Örnek olarak; sakin
durursa yemeği verilmeli, sakin
durursa oyuna başlanmalı.
Kliniğe gelen, heyecanlı bir köpek
üzerinize zıpladığında önce arkanızı
dönün ve sakin kalıp atlamayı keserse
çömelerek sevin. Baktınız bu işe
PETİNFO 2015/08 66-67
yaramadı zıplamaya devam ediyor
o zaman onu muayene salonunda
yalnız bırakıp ortamdan uzaklaşın.
İlişki kurmayın. Bu davranışınızın
anlamını hayvan sahiplerine de
ayrıntılı anlatın ve bu davranış şeklini
onlara da önerin.
İnsanlar evde yokken veya
hayvan odasında yalnızken
sıkılmaması, diş kaşıntılarının
rahatlatılması için ona kemirebileceği
oyuncaklar, kemikler verilmeli. Çünkü
köpekler için yalnız kalmak başlı
başına bir sorundur. Ayrıca kemirme
doğal bir davranış. Evdeki eşyaları
korumak için onun oyalanmasını
sağlayacak sürprizler hazırlanabilir.
Çevresel zenginleştirmeler yapılabilir.
Bütün bu önlemlere karşın yine de
evin özel bir eşyası kemirildi ise;
kemirilen yere limon kolonyası veya
bu iş için özel üretilmiş uzaklaştırıcı
spreyler sıkmasını önerilebilirsiniz.
Ayrıca eşyaların yakınlarına oyuncak
ve/veya yiyecek konulmalı. Köpeğin,
eşyaları tekrar kemirmek için o
bölgeye yöneldiğinde dikkatini dağıtıp
başka bir durumla meşgul ederek bu
davranışı engellemiş olunur.
Oyun ve saldırı arasındaki ince çizgi
Köpekler ağızlarını tutma
organı olarak da kullanırlar ve
yavru köpekler insanların elini
tutma, ısırma eğiliminde olabilirler.
Çoğunlukla da ne yazık ki bu
durum sahipler tarafından teşvik
edilir. Buna izin vermemeliyiz. El
ısırmaları daha çok oyun anlarında
meydana gelir. Oyunlar elin ısırılma
anına kadar uzatılmamalı. Isırma
gerçekleştiği an canımız yanmış
gibi ses çıkararak oyunu bırakalım.
Elimize limon kolonyası sürerek
kötü bir tat oluşturup köpeği
tuzaklayabiliriz. Bunlara ek olarak
paçanıza da saldırabilir. Böyle bir
durumda yavruya dokunmadan
(anımsayalım, dokunma bir ödüldür)
tasmasından tutarak “hayır ”diyerek
uzaklaştırmaya çalışın. Bazı köpekler
bu durumda daha da hırsla gelip
saldırabiliyorlar. Böyle ise yapılması
EĞİTİM
gereken şey; onu ortamda yalnız
bırakmak olmalı. Duruma göre birkaç
kez bu deneyimi yaşatmalı. Görecek
ki davranışının sonuçları onun hoşuna
gitmeyen duruma neden oluyor ve
böylece bu davranıştan vazgeçecek.
Yavru köpekler; keşfetmek,
oynamak, sıcak havalarda
serinlemek ve “kıt günler için”
bir şeyler saklamak amacıyla
bahçeyi eşelerler. Biz insanların,
dünya üzerinde kocaman çukurlar
açtığımızı düşünürsek köpeklerin bu
duygularının da ne kadar masum
olduğunu anlayabiliriz sanırım. Ancak
bütün bir bahçeyi mahvetmeleri
bizi mutsuz kılar. Oysaki bu yavru
insanları mutlu etmek için geldi. O
halde sahipleri bahçenin bir kenarında
köpeğin eşeleyebileceği, içgüdülerine
göre davranabileceği bir kum havuzu
yaparak orta bir yol bulabilirler.
Köpek yavruları; eve ilk
geldiklerinde havlarlar, ağlarlar.
Onların bulundukları ortama
alışmaları ve yalnız kalabilmeyi
öğrenmeleri için ses çıkardıkları
zaman yanlarına gitmemek gerekir.
Eğer havlayan bir köpeğin yanına
gidilirse; insanlara ulaşmak veya
isteklerini yaptırmak için havlamak
gerekiyor gibi son derece sakıncalı
bir davranışı öğretmiş olunur. Bu
nedenle onunla ilişki kurmak için
havlamadığı bir anı seçilmeli. Kapı
çaldığında onun sahibinden önce
kapıya koşmasına izin verilmemeli,
kapı ziline havlama veya oralardan
geçen birine havlama davranışının
oluşumuna engel olmuş olunur.
Özetle, yavrularda istemediğimiz
davranışları kontrol etmek için; onlarla
ilişki kurarken sakin anlarını beklenmeli
ve bu dönemleri ödüllendirilmeli.
İstenmeyen davranışı düzeltme olanağı
varsa (3 saniye içerisinde) düzeltilmeli.
Benim fikrim; istenmeyen durumları
görmezden gelin, iyi davranışları
hep ödüllendirin ve geliştirin. İyi
davranışlar arttıkça kötü davranışlar
zaten olmayacak; ilgilenilmeyen,
ödüllendirilmeyen yani pekiştirilmeyen
davranışlar geriler, söner.
Çoğunlukla bizim
yaşamımızın
kuralları bir
köpeğin iç güdüsü
ile örtüşmez.
KÖPEKLERİN YAVRUYKEN
ŞİRİN GÖZÜKEN AMA ZAMAN
İLERLEDİKÇE İNSANLAR
TARAFINDAN TAHAMÜL
EDİLMEYEN DAVRANIŞLARI
NE YAZIK Kİ ÇOĞUNLUKLA
SAHİPLERİ TARAFINDAN
TEŞVİK EDİLİR.
Veteriner Hekim Dr. Gürbüz Ertürk
1988’den bu yana pet sağlığı, köpek eğitimi ve davranışları ile ilgilenen Veteriner Hekim
Dr. Gürbüz Ertürk köpek eğitimi ve rehabilitasyonu konusunda Macaristan İş Köpeği Spor
Kulübü, T.C. Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı gibi kurumlardan aldığı diplomaları ile profesyonel
olarak köpek eğitmekte ve kurslar düzenlemektedir. Çeşitli meslek
Gürbüz Ertürk, örgütlerinde yöneticilik de yapan Dr. Ertürk, FCI üyesi Romanya Köpek
Türk Köpek Eğitim
Eğitim Kulübü’nün kurucu onursal üyesidir. Köpek Sağlığı ve Eğitimi
Derneği kurucusu
üzerine bir kitabı bulunmaktadır.
ve başkanıdır.
PETİNFO 2015/08 68

Benzer belgeler

Temmuz-2015 - Petinfo Dergi

Temmuz-2015 - Petinfo Dergi veteriner hekim ENİKÖ KIRALY vet.hekim ismail serdar sayar

Detaylı

aralik-2015 - Petinfo Dergi

aralik-2015 - Petinfo Dergi PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL

Detaylı

CavalIer KIng Charles spanIel

CavalIer KIng Charles spanIel PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL

Detaylı

Ekim 2015 - Petinfo Dergi

Ekim 2015 - Petinfo Dergi veteriner hekim ENİKÖ KIRALY vet.hekim ismail serdar sayar

Detaylı

Temmuz-2014 - Petinfo Dergi

Temmuz-2014 - Petinfo Dergi PROF. DR. AHMET ERGÜN PROF. DR. NİLÜFER AYTUĞ PROF. DR. TAMER DODURKA Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin Dr. Banu Dokuzeylül VET. HEKİM RAHŞAN EROL

Detaylı

mayis-2016 - Petinfo Dergi

mayis-2016 - Petinfo Dergi Prof. Dr. Nilüfer Aytuğ, Prof. Dr. Tamer Dodurka, Yrd. Doç. Dr. Özlem Şengöz Şirin, Dr. Banu Dokuzeylül BASKI Gezegen Basım San. Ve Tic. Ltd. Şti. 100 Yıl Mahallesi Massit Matbaacılar Sitesi 2. Cad...

Detaylı