PDF`ini burdan görebilirsiniz.

Transkript

PDF`ini burdan görebilirsiniz.
Sir
WINSTON
TEAHouse
•
•Yeni şubelerimizden
haberdar mısınız? İzmir’de
Ege Park Balçova’da özel
kahvaltımızla güne güzel
bir başlangıç yapabilir,
arkadaşlarınızla eğlenceli
oyunlar oynayabilirsiniz.
Bornova Kidds Mall’da
açılan yepyeni şubemizde
de bildiğiniz lezzet
ve keyifli hizmetimizi
vermeye devam ediyoruz. •İstanbul Tepe Nautilus’da
açılan şubemizse The
Winston Brasserie
konseptimizin en yeni
üyesi. Tepe Nautilus’un
mağazalarında
alışverişten yorgun
düştüğünüzde keyifli
bir mola için şubemize
uğramayı unutmayın.
•Tırnak pide üzerine köfte
ve ızgara bonfile dilimleri
ile özel olarak hazırlanan
The Winston Kebab,
menümüzün yeni ve en
sevilen gözdelerinden.
Hâlâ denemediyseniz
bir sonraki The Winston
Brasserie ziyaretinizde
sipariş verirken aklınızda
olsun deriz. Pişman
kalmayacaksınız!
•
•Bizimle iletişime geçmeye
ne dersiniz? Çözüm
ortağımız 360 Plus Edu
Group ile kurduğumuz 444
4 SWT numarasından bize
ulaşabilir, 5’e basarak
İnsan Kaynaklarına,
6’ya basarak ise
Müşteri Memnuniyeti
hattımıza ulaşabilirsiniz.
Yorumlarınızı bekliyoruz!
•Swiss Hotel İzmir’de
bulunan The Winston
Brasserie’de her çarşamba
jazz & oldies parçalarıyla
misafirlerimize keyifli
anlar yaşatan Positive Live
Project’i dinleme şansınız
olmadıysa, en yakın boş
çarşamba akşamında
Swiss Hotel şubemize bir
uğrayın deriz.
•içerik ekibi:
Aylin Güngör - J. Hakan Dedeoğlu
Yetkin Nural - Doruk Yurdesin - Ekin Sanaç Seden Mestan
•tasarım ekibi:
Sadi Güran - Ethem Onur Bilgiç
•katkıda bulunanlar:
Zafer Bilge - Ozan Şentürk
[email protected]
kırıntılar
Hazırlayan: Seden Mestan - Yetkin Nural
Antika kitaplar iPhone
şarjına dönüşüyor
Bize farklı dünyaların
kapılarını açmaları bir
yana, raflardaki asil
duruşlarıyla da kitapların
hayatımızda vazgeçilmez
bir yeri olduğu şüphe
götürmez. Kitapların
bu esrarengiz ve bir
o kadar da davetkâr
görüntülerinden yola
çıkan Rich Neely Designs,
onlara şimdiye kadar
gördüklerimizden çok
farklı bir işlev daha
yükleyerek antika ve ikinci
el kitaplardan iPhone şarjı
yaratmış. Teknolojinin
kimi zaman sıkıcı olan
görüntüsüyle eski kitapların
klasik görüntüsü ve
gizemiyle birleştiren Rich
Neely Designs, kayıtsız
kalınması imkânsız bir
tasarıma imza atmış.
etsy.com/shop/
RichNeeleyDesigns
İş seyahatleri için pratik
tasarımlar
Plaj terlikleri, birkaç spor
ayakkabısı, rahat kıyafetler
ve seyahat çantanız hazır!
Tabiî tatil amacıyla yola
koyuluyorsanız. Oysa
iş seyahati için oradan
oraya mekik dokuyanlar
için bavul hazırlamak
yolda saatler geçirmekten
daha yorucu bir iş olabilir.
Toplantılar için hazırlanan
takım elbiseler, gömlekler,
daracık etekler… Bir
de tabiî ki seyahat için
minik bir ütü… Ne kadar
düzenli olursanız olun
tüm o kıyafetler valizde
buruşmaya mahkûmdur.
DDP Design Studio,
seyahat yorgunluğunu
kat kat azaltmak adına
modern zaman göçebeleri
için katlanabilir giysi
askıları ve gömlek levhaları
tasarlamış. Serinin
kartvizitlikleri ve laptop
kılıfları da işlevsel ve
şık tasarımlarıyla ayrıca
görülmeye değer.
almove.it
Omega’dan özel James
Bond saati
James Bond filmlerinin
50. yılını kutlamak için
Omega çok özel bir saat
tasarımıyla karşımızda.
Omega’nın klasikleşmiş
modeli Seamaster’dan
yola çıkılarak tasarlanan
bu özel saat, dünyanın en
ünlü ajanlarından James
Bond’un kod adı olan
“007” işlemelerine sahip.
Serinin takipçilerinin de
bileceği üzere, 1995 tarihli
Golden Eye filminden bu
yana James Bond tüm
maceralarında Omega
saat kullanıyor. Markanın
en ünlü taşıyıcılarından
biri olması sebebiyle
Omega, serinin de 50.
yıldönümünde James
Bond için James Bond
007 50th Anniversary
OMEGA Seamaster Watch
adlı özel ve sürpriz bir
tasarım piyasaya sürüyor.
omegawatches.com
konuklarına eşsiz bir
tatil fırsatı sunduğu gibi,
içinde bulundurduğu spa
ve restoranlarıyla da
beklentilerin çok ötesinde
bir hizmet sağlıyor.
stregisbalharbour.com
Güney Florida’da
modern mimarî ve doğal
güzellikler bir arada
Geçtiğimiz ocak ayında
Güney Florida’da açılan St.
Regis Bal Habour Resort,
lüks hizmet anlayışıyla ve
ihtişamlı mekân tasarımıyla
misafirlerini kusursuz bir
şekilde ağırlıyor. Güney
Florida sahillerinin doğal
güzellikleriyle iç içe geçen
St. Regis Bal Habour
Resort iç tasarımında
yer alan modern sanat
eserlerinin yanısıra Antik
Yunan heykelleriyle
de kendisinden sıkça
bahsettiriyor. St. Regis
Bal Habour Resort,
palmiyelerin gölgesinde
Ünlü markalara online
ulaşma fırsatı
farfetch.com ünlü
tasarımcıların kıyafetlerini
dünyanın dört bir
tarafına ulaştırıyor.
Ayakkabıdan çantaya,
jean’lerden aksesuara
kadar, Balenciaga,
•1663 Dünyanın ilk dergisi
Erbauliche MonathsUnterredungen (Öğretici
Aylık Tartışmalar)
Almanya’da piyasaya çıktı
ve beş yıl boyunca her ay
yayınlandı.
•1693
Kadınlara yönelik ilk
periyodik yayın Ladies’
Mercury, Londra’da
yayınlandı.
•1709
Richard Steele, Londra
kafelerindeki dedikoduları
ve haberleri yaydığı
Tatler’ı çıkarttı. Derginin
katılımcıları arasında
yazar Jonathan Swift
(Gulliver’in Gezileri) de
vardı.
•1711
Richard Steele Tatler’ın
yayınına son verip Joseph
Addison’la beraber
günlük dergi Spectator’ı
çıkartmaya başladı.
Dergi 3 bin satmasına
rağmen her gün 60 bin
Londralı’nın okuduğu
tahmin ediliyor. Dergide
okuyucuya entelektüel
konuşmanın ve sosyal
iletişimin kibarca nasıl
yapılacağına dair bilgiler
veriliyordu.
•1731
Dünyanın genel ilgiye
yönelik ilk dergisi The
Gentleman’s Magazine
piyasaya çıktı. Dergide
eğlendirici makalelerin
yanında hikâyeler, şiirler
ve siyasî yorumlar da
vardı.
1869
1843
1741
1739
1731
1709
derginin zaman yolculuğu
•1739
Hâlâ yayınlanan en eski
dergi The Scots Magazine
yayınlanmaya başladı.
The Scots Magazine,
yayın hayatına birkaç
kez maddî zorluklarla ara
vermek zorunda kalsa da,
1927’den beri kesintisiz
yayınlanıyor.
•1741
Benjamin Franklin tam
ABD’nin ilk dergisi
American General’ı
çıkartmaya hazırlanırken,
üç gün önce yayınlanan
American Magazine bu
unvanı kapıverdi. Bir yıl
sonra American Magazine
ABD’de reklam yayınlayan
ilk dergi de oldu.
•1843
Haberler, politika,
iş dünyası ve sanat
haberleriyle The
Economist Londra’da
piyasaya çıktı.
biliyor muydunuz?
•
•“Magazine” kelimesini
The Gentleman’s Magazine
dergisinin editörü Edward
Cave icat etti. Derginin
birçok ilgi alanına hitap
etmesinden dolayı askerî
depolardan esinlendiği
ismin kökeni de Arapça
“ambar” anlamına gelen
“makhzan”ın çoğuludur:
bilgi depoları.
•1880’lere gelinceye
kadar dergi okumak
üst sınıflara mahsus bir
meraktı. 1883’te McClure
dergisinin fiyatını çok
aşağıya çekivermesiyle
diğer dergiler de onu izledi
ve dergi okumanın yanısıra
sanat üzerine konuşmak
da üst sınıf tekelinden
kurtuldu.
•İlk fotoğraflı söyleşi, Paul
Nadar tarafından 1886’da
yapıldı ve Journal Illustre
dergisinde yayınlandı.
Nadar’ın söyleşi yaptığı
fizikçi Michel Eugène
Chevreul, 100. yaşını
kutluyordu.
•1849
Osmanlı
İmparatorluğu’nda
yayınlanan ilk aylık dergi
Vekay-ı Tıbbiye, Türkçe
ve Fransızca çıktı.
•1869
Osmanlıca ilk mizah
dergisi Diyojen, “gölge
etme başka ihsan
istemem” sloganıyla
çıktı.
•İlk reklam ajanslarının
1890’larda kurulmasıyla
dergilere indirimli
abonelik, okuyucunun
demografik özelliklerinin
çıkartılması gibi icatlar
da girdi. Zamanla eski
reklam tasarımcılarının
•1888
National Geographic
yayınlanmaya başladı.
•1895
The Bookman adlı
Amerikan dergisi “Aranan
Kitaplar” köşesiyle
çoksatanlar listesinin
öncülüğünü yaptı.
dergilerde çalışmaya
başlamasıyla etkili
başlıklar, okuyucunun
dikkatini çekmeye yönelik
düzenlemeler belirdi.
•1912
Photoplay dünyanın ilk
sinema dergisi oldu.
•1922
Bugün dünyanın en çok
satan dergilerinden olan
Reader’s Digest kuruldu.
•Bugün dünyada tirajı en
yüksek dergi, her ay 194
dilde 42 milyon basılan
ve Yehova Şahitleri’nce
kapıdan kapıya dağıtılan
The Watchtower isimli dinî
yayın.
Ünlü Fransız şeften pasta
tarifleri
Kariyerine 14 yaşında
başlayan Fransız şef
Pierre Hermé çok genç
yaşta Paris’teki ünlü tatlı
evi Fauchon’un başına
geçmiş, ardından da
ününü ve ustalığını
•1923
ABD’nin ilk haber dergisi
Time raflarda yerini aldı.
•1926 Dünyanın en eski müzik
dergisi Melody Maker,
“doğrudan ya da dolaylı
olarak popüler müziğin
üretimine merak duyanlar
için aylık dergi” olarak
yayınlanmaya başladı. •Genel ilgiye yönelik
hazırlanan ve satılan
dergiler arasında en yüksek
tiraj, 21 dilde basılan
Reader’s Digest’e ait.
Derginin tirajı 17 milyon.
makaronlarıyla dünyanın
önde gelen isimlerimden La
Durée’ye taşımıştı. Yazdığı
kitaplarla deneyimlerini ve
tavsiyelerini okuyucusuna
aktaran Hermé, Pastries
adlı yeni kitabında Fransız
mutfağından tatlı ve pasta
tariflerini açıklıyor.
amazon.com
•1932
Esquire, ilk erkek dergisi
oldu.
•1944
Ergenlere yönelik ilk
dergi, Seventeen oldu.
2011
Miu Miu’dan kristalli
sandaletler
Miu Miu, ünlü işlemeli
sandalet modellerine
önümüzdeki sezon yepyeni
bir görüntü getiriyor.
Denizyıldızı, yengeç,
denizatı gibi pek çok farklı
işlemelerle süslenmiş
sandaletler İlkbahar 2012
sezonunda kristallerle
bezeli olacak. “Miu Miu
Crystal Marine Sandals”
adlı bu yeni model mart
ayından itibaren piyasada
olacak.
miumiu.com
2010
Porsche’nin en büyük
tasarım mağazası New
York’ta açıldı
Dünyanın en büyük
Porsche tasarım
mağazası New York’ta
açıldı. Porsche’nin
New York’taki bu ikinci
tasarım mağazasında el
çantalarından, gözlüklere,
takıdan cep telefonu
aksesuarlarına kadar,
Porsche stilini yansıtan
tasarım ürünler satılmakta.
Markanın kadın ve
erkek koleksiyonlarının
ikisinde de dikkati çeken,
deri ürünler… Jean
pantolonlarla kombine
edilen deri ceketler,
Porsche şıklığını öne
çıkarıyor.
porsche-design.com
1953
gelen bir habere göre,
markanın yöneticisi ve baş
tasarımcısı Marc Jacobs,
avangart Japon sanatçı
Yayoi Kusama ile bir
işbirliğine imza atacakmış.
Pek çok farklı sanat
dallarında eser vermiş olan
Kusama’nın çalışmalarında
öne çıkan ise puantiyeli
tasarımları… Kusama’nın
Tate Modern’deki geçen
sergisinin sponsorluğunu
üstlenen Louis Vuitton,
sanatçıyla birlikte
gerçekleştireceği
tasarımları temmuz
ayı içerisinde piyasaya
sunacakmış.
louisvuittonkusama.com
1944
Louis Vuitton’dan
önümüzdeki sezon
sürpriz bir işbirliği
Louis Vuitton cephesinden
1912
1888
Bacardi 150. yılını
kutluyor
Kuruluşunun 150. yılı
şerefine Bacardi sınırlı ve
özel seri bir rom piyasaya
sürüyor. Ron Bacardi de
Maestros de Ron, Vintage,
MMXII adlı bu yeni sürüm
rom, Bacardi geleneğinin
tüm özelliklerini
bünyesinde topluyor.
Özel şişe tasarımıyla
sınırlı sayıda üretilen
bu yeni sürüm romun
yanısıra, dünyanın farklı
şehirlerinde doğumgünü
partileri düzenleyecek
olan Bacardi, yıl boyunca
kutlama etkinliklerine
devam edecek.
bacardilimited.com/150
1925
Dolce & Gabbana,
Stella McCartney, Marc
By Marc Jacobs gibi
markaların ürünlerini
farfetch.com üzerinden
kolaylıkla satın alabilirsiniz.
Ayrıca sitenin indirimli
ürünler seçeneğinden de
faydalanıp, ünlü markaların
tasarımlarına çok uygun bir
fiyatla sahip olabilirsiniz.
farfetch.com
•1953
Kapağında Marilyn
Monroe’nun fotoğrafıyla
Playboy’un ilk sayısı çıktı.
•1993
Güneşin altındaki her şeye
doymak bilmez bir merak
duyan Wired piyasaya
çıktı.
•2010
iPad çıktı.
•2008’de 3 bin 300 farklı
derginin satışa çıktığı
Britanya’da saatte 2 bin
600 adet dergi satıldığı
hesaplanmış.
•Ağustos 2011 itibariyle
dergilerin dijital satışları
toplam satışların yüzde
1’ine tekabül ediyordu.
soru & cevap
İşlerini ve üretimlerini yakından takip ettiğimiz
dört kişiye, alışılmış röportaj soruları yerine
içimizden geldiğince sorular yönelttik.
Röp: Yetkin Nural - Melikşah Altuntaş
İllüstrasyon: Sadi Güran
dolunay soysert
mabel matiz
oyuncu
müzisyen
Bu soruları yanıtlarken nerdesin, saat kaç, ve dinliyorsan eğer, ne dinliyorsun?
Profilo’da Cam oyununun perde arkasındayım, saat 22:05, kulisteki ekip arkadaşlarımın
elektrik süpürgelerinin çekiş gücü üzerine yaptıkları geyiği dinliyorum.
Bu soruları yanıtlarken nerdesin, saat kaç, ve dinliyorsan eğer ne dinliyorsun?
Evimde, odamdayım. Saat: 22:27. Marianne Faithfull’ın A Secret Life albümünü
dinliyorum.
En son hangi filmi izledin? 5 üzerinden kaç yıldız verirsin?
Ah Güzel İstanbul, 1966 yılından Atıf Yılmaz filmi. Ayla Algan, Sadri Alışık oynuyor. Çok
keyifli bir film, tam puan veriyorum.
En son hangi filmi izledin? 5 üzerinden kaç yıldız verirsin?
Emir Kusturica’dan Crna macka, beli macor (Black Cat White Cat) izledim. Çok
yumuşak ve eğlenceliydi. 5 üzerinden 4 veririm.
En sevdiğin üç kelimeyi bizimle paylaşır mısın?
Geçeeeer, sakin, günAYDIN...
En sevdiğin üç kelimeyi bizimle paylaşır mısın?
Gece. Hoyrat. Yaban.
Eksikliğinde yapamayacağın üç şey(in) nedir? Aşkım, işim, hayallerim... Ya da el kremim, telefonum, gözlüğüm de olabilir.
Eksikliğinde yapamayacağın üç şey(in) nedir? Kalbim. Aklım. Ümidim.
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
1960’ların İstanbul’una.
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
Mısır ve Yunan medeniyetlerine.
Çocukluğundan beri yanında taşıdığın, sakladığın bir eşyan var mı?
Yanımda taşımıyorum ama evde sakladığım çocukluk günlüklerim ve mektuplarım pek
kıymetlidir. Nasıl büyüyüp, şimdiki ben hâline geldiğimi anlatıyorlar…
Seni en son ne çok heyecanlandırdı?
Müzik
Eğer başka bir objeye, canlıya dönüşebilecek olsan neye dönüşürdün?
İstanbul’un ortasında yerinden kalkmayacak ağırlıkta ve kıymette bir kaya olmak
isterdim. Buralara daha neler olacağını, zaman kavramı olmadan, uzun uzun oradan
izlemek için.
Yemek yapmayı mı yemeyi mi seversin? Yemeyi seviyorsun en sevdiğin yemek, yapmayı
seviyorsan spesyaliten nedir?
Her ikisini de severim ama önceliğim yemekten yana. Adana usûlü ekşili karışık dolma
ve içli köfteye dayanamam.
MP3 çalarında sürekli çalan üç parça nedir?
ABBA’dan “S.O.S.”, Jehan Barbur’dan “Neden” ve Amy Winehouse’dan “He Can Only
Hold Her”…
Çocukluğundan beri yanında taşıdığın, sakladığın bir eşyan var mı?
Casio mini orgum. Nereye gitsem götürdüm. Albümde bile kullandım.
En son hatırladığın rüyanda neler gördün?
Seyyal Taner’i. Kendisini tanıdığıma ve çok sevdiğime inandırmaya çalışıyordum. Bana
inanmıyordu.
Eğer başka bir objeye, canlıya dönüşebilecek olsan neye dönüşürdün?
Yunus ya da martı.
En çok tanışmak istediğin insan kim?
Marilyn Monroe.
Güne başlamanın en iyi yolu sence nedir?
Yeni bir gün olduğunu fark ederek uyanmak.
Bilgisayarının masaüstünde ne imajı var?
Uzay.
•İstanbul Üniversitesi
Sanat Tarihi ve Arkeoloji
Bölümü ve Müzdat
Gezen Sanat Merkezi
tiyatro bölümünü bitiren
Dolunay Soysert daha
sonra eğitimine Nebraska
Üniversitesi Drama ve
Tiyatro Bölümü’nde
devam etti.
•Kamerayla ilk defa
Cumhuriyet filminde
Latife Hanım’ı
canlandırarak tanışan
Soysert, İlk Aşk, Veda,
Mavi Gözlü Dev, Orada
gibi filmlerde ve Sultan
Makamı, Omuz Omuza,
Bir İstanbul Masalı,
Bebeğim, Başrolde Aşk
gibi dizilerde de rol aldı.
•İstanbul Şehir
Tiyatroları’nda da
oyunculuk yapan Doulany
Soysert, Buluşma
oyununda Marilyn Monroe
ve Ayşe müzikalinde Ayşe
rolünü canlandırdı. Şua
nda da Cam isimli oyunda
oynamaktadır.
•1985 yılında Mersin’de
doğan Mabel, 2003’te
İstanbul’a yerleşti.
2008 yılında İstanbul
Üniversitesi Diş Hekimliği
Bölümü’nden mezun oldu.
•Kendi adını taşıyan
ilk albümünü 2011
Mayıs’ında yayınladı
ve albümden “Arafta”,
“Söylese O Ben
Söyleyemem”, “Kül Hece”
ve “Filler ve Çimen”
parçalarına klip çekti.
•Mabel ayrıca Teoman’ın
“Sahilde Bir Sarhoş”,
Göksel’in “Yarım
Kalan Şarkı” ve
Keremcem’in “Kandırıyor
Aşk” şarkılarının da
söz yazarlığını ve
besteciliğini yaptı.
mustafa avkıran
sine büyüka
oyuncu
ntv spor spikeri
En son hangi filmi izledin? 5 üzerinden kaç yıldız verirsin?
Dedemin İnsanları. 3 yıldız diyelim.
Güne başlamanın en iyi yolu sence nedir?
İyi bir kahvaltı ve çay.
Yemek yapmayı mı yemeyi mi seversin? Yemeyi seviyorsan en sevdiğin yemek, yapmayı
seviyorsan spesiyaliten nedir?
Yemeyi de yapmayı da çok severim. Balık yapmaya özel bir merakım var, fırında her
türlü balık yapmaya bayılırım. Fırında levrek, fırında kalkan...
Bilgisayarının masaüstünde ne imajı var?
Avrupa haritası var. Gitmediğim yerlere bakıp hayal kuruyorum ve yolculuk planları
yapıyorum.
Tarihten en çok hangi olaya karşı bir merakın var?
Yakın tarihte cereyan etmiş birçok olayla ilgileniyorum. Özellikle bu topraklar üzerindeki
olaylarla. Osmanlı’dan başlayarak, ötekileştirilen tüm halklar ve o halkların gördüğü
zulümler beni çok ilgilendiriyor. Bu konuda bir sanatçı olarak yapabileceğim ne varsa
yapmaya çalışıyorum. Bir insan olarak bu olayları analiz etmeye, nedenleri konusunda
derinleşmeye çalışıyorum. Acı o kadar büyük ki neresinde duracağımı her gün yeniden
soruyorum kendime.
Hayatında en çok görmek istediğin yer neresi ve neden?
Hayatımı göçebe olarak yaşadım, yaşıyorum. Çok gezdim, çok gördüm ancak bir tek yer
beni çok heyecanlandırıyor hâlâ: Küba, Havana. Nedeni çok açık değil mi?
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
Olduğum zamanı çok özel buluyorum. Benim kuşağım bir zaman makinesi içinde gibi
zaten. Kâğıt kalemden tablete, çağrılarak gidilen postane telefonlarından, akıllı cep
telefonlarına, memnunum ben buradan.
Güne başlamanın en iyi yolu sence nedir?
Pencereden gelen ışığı alıp, karımın yanımda uyuduğunu görünce hayata şükredip, saat
kaç acaba diye düşünüp kimseyi uyandırmadan tuvalete gitmektir.
Bir süper gücün olsaydı ne olmasını isterdin?
Para dağıtıcı olmak isterdim. Para arayıcı değil.
Zaman içinde yolculuk yapabiliyor olsan nereye yönelirdin?
Bu soruya son derece bencilce 2000’lerin başı diyeceğim. O tarihe dönüp 20’li yaşlarımı
baştan yaşamak isterdim.
Gündüz insanı mısın, gece kuşu mu?
Sabah erken kalkmak benim için maratona katılmaktan daha zor. Kesinlikle gece kuşu!
Hayatımı çok seviyorum dediğin bir an var mı? Varsa ne zaman?
Pek çok an şükrediyorum. Ama özellikle yurtdışında iyi bir konser izlerken, leziz
bir yemek yerken ve masaj yaptırırken hayatımdan oldukça memnun olduğumu
hissediyorum.
Bir süper gücün olsaydı ne olmasını isterdin?
Gideceğim yere ışınlanabilmek isterdim. Trafikte ve seyahat ederken yollarda geçen
zamandan kısabilsem hayatım şahane olurdu! Bir de tüm dilleri konuşabilmek isterdim,
bilemiyorum süper güç sınıfına girer mi…
Bir takıntın/takıntıların var mı?
Elden ele makas, bıçak gibi kesici âletler vermem. Onun dışında plaklarım, kitaplarım
ve DVD’lerimi kendi düzenime göre sıralarım. Yerlerinin değişmesinden rahatsız olurum.
En son hatırladığın rüyanda neler gördün?
Hiç hatırlamıyorum ki. Genelde karman çorman kâbuslar görürüm maalesef.
En son neden korktun?
Hep ölümden korktum.
Seni tavlayacak bir cümle var mı? Nedir?
“…. albümüne bayıldım.” Boşlukları doğru isimle dolduran biri beni etkiler. Ama yine de
tavlayamaz.
İdeal tatilini nasıl planlarsın? Kiminle, nereye, ne zaman gitmek isterdin?
O kadar çok dolaştıktan ve yer gördükten sonra kaplumbağa olmaya karar verdik biz.
Evimizi sırtımıza alıp dolaşmaya, keşfetmeye, yeniden başlamaya; karımla...
MP3 çalarında sürekli çalan üç parça nedir?
Son bir haftadır The Maccabees “Feel to Follow”, Bombay Bicycle Club “How Can You
Swallow So Much Sleep” ve Zulu Winter “We Should Be Swimming”.
•1963 Gaziantep doğumlu
Mustafa Avkıran, Mimar
Sinan Üniversitesi Devlet
Konservatuarı Tiyatro
Bölümü’nden mezun
olduktan sonra aynı
bölümde yüksek lisansını
tamamladı. İstanbul,
Ankara, Trabzon, Antalya
gibi çeşitli Devlet
Tiyatrolarında görev aldı.
•Mustafa Avkıran
1995’de Antalya’da Övül
Avkıran ve Naz Erayda
ile beraber 5. Sokak
Tiyatrosu’nu, 2000’de
ise Tiyatro Evi ile birlikte
İstanbul’da İSM 2. Kat’ı
kurdu. Avkıran 2007’de
açılan Garajistanbul’un
kurucularından biri.
•Tiyatro haricinde pek
çok televizyon dizisi
ve sinema filminde de
oyunculuk ve yönetmenlik
kariyerini sürdüren
Avkıran’ı Mutluluk, Av
Mevsimi ve Kayıkçı gibi
filmlerden ve Ezo Gelin,
Yaprak Dökümü ve Kuzey
- Güney dizilerinden de
tanıyoruz.
•NTV Gece-Gündüz
programında muhabir
olarak televizyon
dünyasına adım atan Sine
Büyüka, NTV Spor’un en
etkin programcılarından
biri ve Futbol Tatilde,
Sahaya Çık gibi
programlarda yer aldı. •NTV Spor’da Euroleague
ve Eurobasket
programlarını hazırlayan
ve sunan Sine Büyüka’nın
müzik yazıları da
Billboard, Roll, Vatan,
Hürriyet ve Radikal gibi
yayınlarda yer aldı.
•Büyüka, Radio Eksen’de
her çarşamba saat
22:00’de yayınlanan
Untitled isimli programı
hazırlayıp sunmaktadır.
Müzik de yapan
Büyüka’nın “Oyuncak
Adam” isimli bir klibi var.
şifalı bitkiler
Hazırlayanlar: Ekin Sanaç, Doruk Yurdesin
İllüstrasyon: Sadi Güran
Şifalı bitkilere dair bir hikâye ve kıssadan hisseler
Bir zamanlar Chi’en
Nung (Şenong) isimli bir
yönetici varmış Çin’de. O
kadar “mış” imiş ki, bazı
kaynaklara göre milattan
önce 3400 bazılarına
göreyse 2700 yıl önce
filan yaşamış. Kendisine
“Beş Tahılın İmparatoru”
lakabını kazandıransa
Çinlilere tarımı değil, şifalı
bitkileri de öğretmesi
olmuş. Mitolojik bir karakter
olduğu için zaman zaman
öküz şeklindeki bir kafaya,
keskin boynuzlara,
bronz bir alna ve demir
kafatasına da sahip
olmuş ve beş yüz küsur
yıl yaşamış ama bunlar
konumuz değil. Doğduktan
üç gün sonra konuşmaya,
bir hafta sonra yürümeye
başlaması da… Kendisine
atfedilen olağanüstü
özelliklerden bizim işimize
yarayacak olanı, bazı
kaynaklarda kendisinin
şeffaf bir bedene sahip
olduğu, bu sayede bitkilerin
ve bunlardan elde ettiği
ilaçların kendisi üzerindeki
etkileri gözlemleyebilmesi.
Kitabı’nda da geçen bir
karakter. Burada da Çin’de
başa geçtikten sonra ağacı
büküp saban, tahtayı kesip
tırmık yaptığı, bu bilgisini
başkalarıyla paylaştığı,
her öğlen ürünlerin
satıldığı pazar kurulmasını
sağladığından bahsediliyor.
Şenong’dan önce insanlar
cılız, aç ve hastalıklıymış.
Kendisi insanlara tarımı
öğretmekle kalmamış (ki
tarla sürme yeteneğine de
üç yaşında vakıf olmuş),
her gün yüzlerce bitki
yiyerek şifanın bilgisine
ulaşmaya da çalışmış.
Günde yetmiş çeşit zehir
denediğine dair söylentiler
de mevcut. Şenong aynı
zamanda Batı’da “I Ching”
adıyla meşhur Değişimler
İşte bu Şenong,
yüzlerce bitkiyi tadıp
tıbbî özelliklerini test
etmiş. Onun yaşadığı
düşünülen zamandan bin
yıl sonra filan, Şenong’un
derecelendirdiği ve ne
kadar sık bulunabildiklerine
göre notlandırdığı bilgiler
bir araya getirilmiş,
minerallerden, bitkilerden
ve hayvanlardan elde
edilen 365 çeşit ilaca
ulaşılmış. Hepsinin
çok değerli olduğu su
götürmez bu ilaçların en
değerlisiyse kuşkusuz ki
çay. Rivayet o ki, bir gün
yanan çay dallarındaki
yapraklar ateşin
sıcaklığıyla havalanıp
Şenong’un kaynayan
kazanının içine düşmüş.
Geleneksel inanca göre
bitmek tükenmez merak
dürtüsüyle tahminen MÖ
2737’de kendisi bu sıvıyı
deneyen ilk canlı olmuş
ve 70 çeşit zehre karşı
iyileştirici etkisini bulmuş.
Şenong’un deneyleri
sırasında bir gün zarfında
kendini 72 kez ölümcül
derecede zehirleyip hayata
döndürmek gibi bir rekoru
olduğunu ekledikten
sonra acı gerçeğe gelelim
ki, hiç kimse ölümsüz
değil. Nitekim Şenong’un
kaçınılmaz ölümü de,
yine böyle bir zehirlenme
seansında münasip
antidota zamanında
ulaşamaması sonucu
gerçekleşmiş.
Gelelim hikâyemizden
çıkartacağımız derslere:
Birincisi, bitkilerin şifalı
etkileriyle meşguliyet
çok eski geçmişe sahip
bir uğraştır. Ta 1960
yılında araştırmacılar,
bugün Irak’ın kuzeyinde
kalan ve muhtemelen
artık bombalardan harap
olmuş bir kazı alanında
yaptıkları çalışmalarda
yanında birtakım bitkilerle
gömülmüş, yaklaşık 5060 bin yıllık bir cesede
ulaşmışlardır. İnsanlık
ilk zamanlardan bu yana
bitkilerin faydalarından
yararlanmışlardır. İkincisi,
bu tarihte geriye gittikçe
aynı oranda genişleyen bir
araştırma alanıdır. Bugün
insanlığın doğada yenebilir
bitkilerin yüzde 10’unu
bildiği bile şüphelidir. Bu
yüzden bu iş öyle kendi
kendine yapılacak bir
deneme alanı değildir.
Bundan birkaç yıl önce belli
hastalıklar üzerinde çok
faydalı olduğu zannedilen
bitkilerin adı yepyeni
bir araştırmayla kötüye
çıkabilmektedir, herkes
Şenong kadar üstün
güçlere sahip değildir.
Doğaya dönüş
Şifalı bitkilerin ne kadar eski bir uğraş olduğundan
bahsettik, ama endüstri devrimi sonrası dünyanın büyük
kesiminde bu araştırmaların pabucunun dama atıldığı
da unutulmamalı. İnsanlar bu kadim geleneği ve elde
edebilecekleri faydaları yeni yeni hatırlıyorlar. Amerika’da
yapılmış bir araştırma, tıpta doğaya dönüş pratiklerinin
insan hayatındaki hızlı yükselişinin altını çizmiş. 19902007 yılları arasında yapılmış olan araştırmalarda
“fitoterapi” kelimesinin kullanımı taranmış ve son 10 yıl
içinde rakamın 15 katına çıktığı gözlemlenmiş. Bunda,
modern toplum insanının günümüzde kendisini yeniden
doğanın bir parçası olarak hissediyor olma eğilimi ve bu
anlamda giderek daha da bilinçleniyor olması etkili. Bugün
50 yıl öncesine kıyasla çok daha fazla insan, sağlığının ve
kurtuluşunun doğaya yakın olmaktan geçtiğinin farkında
ve bu tıp üzerinde de etkilerini gösteriyor.
Burada şifalı bitki uğraşının felsefesinden kısaca
bahsetmeden önce bilmemiz gereken üç kelimeye göz
atalım önce. İlki, yukarıdaki paragrafta gördüğünüz
ve muhtemelen “Bu ne ola ki” dediğiniz “fitoterapi”.
Fitoterapi, bitkiler kullanılarak yapılan terapilere deniyor.
“Farmakognozi”, ilaçların doğal kaynaklardan edinilmesine
verilen isim. Her türlü mineral, hayvanî ve bitkisel kaynak
buna dâhil. “Herbalizm” ise, bitki şifacılığına verilen isim.
Bitkileri kullanılarak yapılan terapiler ise “fitoterapi” alanına
giriyor.
İşin felsefesi
Bitki şifacılarına göre doğa ruhanî bir varlık ve insan da,
bitki de bu doğanın birer parçası olarak anlamlı. Doğa,
insan, hastalık ve bitki gibi kavramları ruhanî bir bütünlük
içinde temsil eden bu şifa bulma geleneği, “modern” tıp
yaklaşımından da bu şekilde kendini uzaklaştırmış oluyor.
Doğal şifacılar, yeteneklerini çok uzun zamandır çalışılan
bir konu üzerinden geliştiriyor, bilgilerini çok uzun yıllardır
üst üste biriktiriyorlar. Çalışma yöntemlerinin temelinde
hastalığa değil, insana yaklaşım var. Söz konusu
hastalığın o insan üzerindeki etkilerini esas alıyorlar.
Ancak doğal şifacılık demek, bilimsellikten uzaklaşmak
anlamına gelmiyor elbette. Burada bilimin, daha geniş
ve manevî bir perspektife yerleştirildiğine inanılıyor,
hattâ savunucularına göre, “bilim sanatla buluşturulmuş”
oluyor. İnsanoğlunun sağlığı içinde bulunduğu
dengeyle ölçülüyorsa, bu denge, doğaya yaklaştıkça
mükemmelleşen bir denge muhakkak.
Bitkileri ilaç olarak kullanmanın arkasında dört farklı yaklaşım var
Sihir/şaman yaklaşımı
Çoğu modern olmayan
toplumun bitkilerle olan
ilişkisi sihir üzerine
kuruludur. Pratisyenin
özel güçleri olduğuna ve
bu sayede otları farklı
şekillerde kullanabildiğine,
şifa dağıtabildiğine inanılır.
Şifalı otların insanın ruhuna
tesir ettiği kabul edilir.
Enerji yaklaşımı
Bu yaklaşım, masaj,
akupunktur, egzersiz
ve beslenme gibi farklı
dallarıyla 2000 yılı
aşkın süredir Çin’de
geliştirilmekte olan
alternatif tıp pratikleri,
Ayurveda ve Unani gibi
gelenekleri kapsar. Bitkiler
ve otların farklı enerjileri
olduğuna ve insan
vücudundaki enerjilere etki
ettiklerine inanılır. Pratisyen
bu işin ilmini almış olabilir
ve tercihen enerjiyle haşır
neşir olmalıdır, ama insan
üstü güçleri olmak zorunda
değildir.
Fonksiyonel dinamiklerin
etkisi
Otlar ve bitkilerin, fiziksel
bileşimlerinden ziyade
fizyolojik bileşimlerine
bağlı olarak sahip oldukları
fonksiyonel etkiler
taşıdıklarına inanılır. Ama
enerjiye dair herhangi
belirgin bir bağ yoktur.
Kimyasal yaklaşım
Bu yaklaşım modern
pratisyenlerin,
fitoterapistlerin alanına
girer. Otlar ve bitkiler,
kimyasal bileşenleri
çerçevesinde açıklanmaya
çalışılır.
Doğal kaynaklardan
alınan şifanın, sentetik
ilaçlara oranla daha
az zararlı olduğuna
inanılmasının ardında
yatan temel fikir, doğal
maddelerin vücutta emilimi
ve vücuttan atılımının
çok daha kolay olması.
Ancak doğal ürünlerin etki
alanları, standardizasyon
adına farklı yöntemler
izlediklerinden ötürü bugün
sıklıkla tartışılan bir konu
olmaya da devam ediyor.
klinik yollarla denenmiş
olmasına karşın, yüzde
12’si kadarının - Batı
pazarında satılıyor
olmasına rağmen etkileri üzerine herhangi
bir çalışma yapılmamış
olduğunu ileri sürmüştü.
Şifalı bitkilerin güvenirliği
Şifalı bitkiler üç farklı
alanda kullanılabilir:
Hastalıkları ve genel sağlık
problemlerini iyileştirme
amaçlı,
Hastalıklardan korunma
amaçlı,
Diğer doğal terapiler ve
ilaçları tamamlayıcı görev
üstlenme amaçlı.
Mesela 2010 yılında, yine
Amerika’da yapılmış bir
araştırma, ele alınan bin
adet farklı bitkinin yaklaşık
üçte birinin etkileri ve
terapatik uygulamalarının
Özellikle kimyasal ürünlerle
tepkimeye girerek insan
vücudunda toksikleşebilen
bitkisel kaynakların,
azımsanamayacak bir
kısmının ters etkiler
yarattığı da bilinen bir
gerçek. Tabiî öte yandan,
bitkisel şifaların kimyasal
olarak sentezlenmiş ve
insan vücuduna ne gibi
zararlar verebilecekleri
kutularına kazınmış olan
ilaçlara kıyasla daha
fazla yan ya da ters etki
yaratabilecekleri gibi bir
sonuca varmak, bunu
kanıtlamaya çalışmak
elbette abes olurdu.
mutfak sanatı
salatalar - the winston brasserie’de sadece kadınlar yemiyor
Hazırlayan: Zafer Bilge
[email protected]
Salata kavramı aklımıza birkaç şey getiriyor. Birincisi, Türk mutfağına mezelerin “salata” adı ile sunulması; örneğin patlıcan
salatası gibi mezeler. Bunların adı her ne kadar salata olsa da aslında birer mezedirler.
Bir diğer unsur ise bizde,
Batı mutfaklarında çok
rastlanmayan bir gelenek
olan, ana yemeğin yanında
iştah açıcı olarak salata
tüketilmesidir. Gerek
restoranlarda gerekse
evlerimizde salatasız bir
sofra düşünülemez. Oysa
ki, ana yemeğe sıra gelene
kadar iştahımızın zaten
açık olduğu bir gerçektir.
Batı mutfaklarında ise
yemeğin yanında iştah açıcı
olarak şarap tüketilir ve
salatanın sosundaki yüksek
asitli soslar şaraba uyum
sağlamazlar. Bu sebeple
Batı’da salata, yemek
öncesi bir iştah açıcı olarak
tüketilir.
Bir diğer salata kavramı ise
karşımıza, artık ülkemizde
yaygın olarak sunulan açık
büfelerde çıkıyor. Akşam
partilerinde barbekünün
yanında veya otel
büfelerinde salatalara sıkça
rastlamaktayız.
Salata için
söyleyebileceğimiz diğer
bir şey, son yıllarda
ülkemizde de kabul
gören bir tutum olan, bir
öğünü sadece salata ile
geçirme alışkanlığıdır.
Kadınların yaydığı bu
modada salatalar sadece
yeşilliklerden oluşmuş bir
şekilde soğuk olarak servis
edilmiyor, üzerinde sıcak
sunulan et, balık, tavuk,
peynir ve sebzeler de
bulunuyor. Bu salatalara
biz “kompoze salatalar”
diyoruz.
Salatanın yeşillikleri olarak
kısa bir süre öncesine
kadar sadece marulu,
maydanozu ve rokayı
bilirdik. Gelişen görgü,
alışkanlık ve tabiî tüketim
konusundaki deryalara
ekibimizi tanıyın
eş yaratıcılığımızla artık
salatalarda taze baharatlar,
taze otlar ve rengârenk
yapraklar da kullanıyoruz.
Salatada sadece asitli
sosları kullanmak yerine
tatlı ve ekşi sosları da
kullanıyoruz. Meyve püreleri
ve sosları da salatada
özgürlüğümüzü ortaya
koyup yaratıcılık konusunda
sınır tanımadığımız
alanlardan biri.
fasulye… İşte bu tahıllar
salataya doyuruculuk
kattıkları gibi hazmı
kolaylaştırmaları ve
lifsi yapılarıyla daha da
fazla kullanılacaklar gibi
görülüyor.
Salatada kuru meyveler,
özellikle kümes
hayvanlarıyla uyum sağlar.
Kuru yemişler grubuna
giren ceviz, fındık, yer
fıstığı gibi çerezlerse
salatalarımıza hem renk
hem de tat katmaktadır.
Son olarak yeşil sebze
ve kök sebzelerden
bahsetmeden
geçemeyeceğim. Karaturp,
kırmızıturp, havuç, kereviz,
yabanî havuç, mor havuç,
şalgam ve pancar gibi
kolayca bulunabilecek
yumrular var. Kök sebzeler
salatayı daha doyurucu bir
hâle getirir. Yeşil sebzelerse
vitamin ve mineral deposu
olarak her türden salatayı
kuvvetlendirmeye devam
edecek gibi görünüyor.
Salatada kullanılan tahıllar
ilhamını küreselleşen
dünyadan alıyor. Buğday,
bulgur, mercimek ve
The Winston Brasserie
mutfaklarımızdan çıkan
bütün salatalar taze
malzemelerle yapıldığı
mehmet korkmaz
Denemediyseniz, size
en yakın TWB şubesine
gelip salatalarımızın
tadına bakın derim. Sözün
kısası, salata her öğünde
tüketebileceğiniz, hem
aperatif hem ana yemek,
hem sıcak hem soğuk,
tartışmasız hem sağlıklı
hem de lezzetli bir öğündür.
Terimler:
Stragonof doğramak:
Etler için geçerli olan bu
teknik etleri uzun ince
doğramaktır.
Meskulin salata: Akdeniz’de
özel bostanlarda yetiştirilen
köksü salata bitkisidir.
İçinde karışık değişik
tatlarda, küçük yapraklı yedi
çeşit ot harmanı bulunur.
Profesyonel olarak meslek
hayatıma 1995 yılı yaz
tatilinde Bolu Yeniçağa’da
terminalde garson olarak
başladım. Bu mesleği çok
severek, içimden gelerek
ve benimseyerek yaptım,
bir gün mutlaka karşılığını
alacağıma inandım. İlkokul
ve ortaokul öğrenimimi
Yeniçağa’da tamamladıktan
sonra, 14 yaşında
kendimi geliştirmek için
İstanbul’a gittim. İlk olarak
Bakırköy’de İstasyon
Cafe’de şirin bir restoranda
çalışmaya başladım.
Sırasıyla Sardunya, Miğfer
Karafaki, Laila, Karaköy
Balıkçısı, Euro Plaza
Hotel, Bodrum Catamaran,
Antalya Magic Life gibi
pek çok seçkin mekânın
mutfağında görev aldım.
Şu anda Tepe Nautilus
The Winston Brasserie’de
görevimi icra etmekteyim
ve 14 yıldır bu mesleği
layığıyla yapmaya özen
gösteriyorum.
en keyif aldığı?
diğer şeflere önerisi?
son olarak?
Bir şef olarak mutfakta beni
mutlu yapan en önemli şey
personelimin güler yüzlü ve
tebessüm içinde çalışması.
Bunun yanısıra ürünlerin
hijyen kalite standartlarına
göre hazırlanması ve
müşteri memnuniyetini çok
önemserim. Müşterilerimizin
yediği yemekten keyif
alması ve bunu bir teşekkür
ile ifade etmesi beni
oldukça mutlu ediyor.
mehmet korkmaz’dan
mutfak püf noktaları:
dilimleri ile Stragonof
karışımı, kremalı hardallı
sos, turşu, kavrulmuş
badem ve Akdeniz
yeşillikleri) geliyor.
the winston brasserie - tepe nautilus // executive chef
mutfakla nasıl tanıştı?
•Ateşten alınmasına yakın
içine çekilmiş ceviz,
adaçayı ya da nane atılan
beşamel sosun lezzeti daha
güzel olur.
için ve çeşitlerini
belirlerken bulunduğumuz
bölgelerin taleplerine ve
de yukarıda saydığım
bütün detaylara önem
verdiğimizden ötürü, her
geçen gün menümüzdeki
salata başlığına sizler
tarafından daha fazla göz
atılıyor. Önünüze gelen
salatalarımız mutlaka
mutfaktan çıkmadan
birkaç saniye önce
soslarla harmanlanır ve
herkesin şikâyetçi olduğu
gibi kendiniz karıştırırken
tabağın etrafına ve önünüze
dökmemiş olursunuz.
Üstelik tadının içine
işlemesi de cabası. Sizlere
tavsiye edeceğim hafif
ve doyurucu salataların
başında Sir Winston Salata
(Panelenmiş keçi peyniri,
ceviz, dilimlenmiş avokado,
kiraz domates ve mevsim
yeşillikleri) ve Bademli Beef
Stragonof Salad (Bonfile
•Taze portakal suyu içmek
istediğinizde sıkacağınız
portakalları önce soğuk
suyun içinde biraz
bekletirseniz meyvenin tüm
suyunu çıkartabilirsiniz.
•Lahananın pişme suyuna
elma kabuğu atarsanız
özellikle çocuklarınızın
bu lezzetli sebzeyi yemeyi
reddetmeye iten o kötü
koku tamamen kaybolur.
Bu işe yeni başlayacak
genç arkadaşlara
araştırmacı ve meraklı
olmalarını, geleceğe
yatırım yapmak adına
İngilizce öğrenmelerini,
farklı mutfak kültürlerini ve
yemek pişirme teknikleri
öğrenmek için çeşitli
yemek kitapları almalarını
tavsiye ederim. Ayrıca
uluslararası yarışmalarda
ve Türk mutfağı için gerekli
platformlarda bulunmaları
da tavsiyemdir.
•Bir balığın taze olup
olmadığını anlamak için
gözlerinin parlak ve dışarı
dönük olup olmadığını
kontrol edin. Ayrıca taze Hayatıma dair amacım ve
beklentim sadece bir iş
sahibi olmak değil, bugüne
kadar edindiğim tecrübe ve
eğitimimi en verimli şekilde
kullanabileceğim, hem
çalıştığım mekâna birşeyler
katıp, hem de kendimi
geliştirebileceğim bir işin
sahibi olmak. Geleceğin
daima kendini yenileyen ve
yeniliğe adapte olabilenlerin
olduğunu düşünüyorum. Bu
hedefim için gereken azme,
başarıya ve güce de sahip
olduğuma inanıyorum.
balığın pulları parlak,
solungaçları ise kırmızı
veya pembe olur.
şef portre:
musa dağdeviren
Röp: J.Hakan Dedeoğlu
İstanbul’da hem kebap hem de geleneksel Anadolu mutfağı denince ilk akla gelen isim Çiya olsa gerek. Öyle ki, unutulmuş
tarifleri ve lezzetli kebaplarıyla Çiya’nın ünü İstanbul’u, hattâ Türkiye’yi çoktan aşmış durumda. Henüz beş yaşındayken
fırından taze çıkmış ekmeğin kokusuyla mutfağa ilk adımını atan, Çiya’nın kurucusu Musa Dağdeviren’le hem kendisinin
mutfak yolculuğu hem de Çiya üzerine sohbet ettik.
İlk yemek ve mutfak
anılarınız neler? Mutfağı
burnunuza çalınan hangi
kokularla hatırlıyorsunuz?
Sabahın erken saatlerinde
fırından yeni çıkan tırnaklı
ekmekleri (pide) gevrek
hâldeyken taze yapılmış
zeytinyağının içerisine
koyup yemenin zevkini hiçbir
zaman unutmam. Bu, kasım
ayında zeytin hasadının
yapıldığı zamanda yenilirdi.
Nane, sarımsak, zeytinyağı,
sadeyağ, fırından yeni
çıkmış ekmek, ilkbaharda
elde edilen koyun peyniri,
kaymak, keçi sütü ve
çiğ tereyağı kokularıyla
hatırlarım. Bu kokuları hep
içimde hissederim.
Sizin için bir mutfağın
olmazsa olmazları neler?
Benim için mutfağın
olmazsa olmazları, ocak,
kap-kacak, bıçak (keskin
ve kör olmayan), taze
ve kaliteli malzemelerdir.
Bu malzemeler et, balık,
yağ, bitkiler, otlar olarak
bütünüyle düşünülebilir.
Mesela meşe kömüründe
pişirilen bir et ya da balık
ürününden tutun aynı
şekilde meşe odunu ve
fırınında pişen her şey…
Kaplar için de yemeğe
lezzet katanlar arasında
döküm tencere, toprak
çömlek, bakır tava ve tepsi
sayılabilir. Bunlar fırın ve
mangalla bütünleşince, hele
ki ana malzemeler kaliteli
olduktan sonra ve işi de
hissederek yaparsanız, kötü
bir şey çıkmasının mümkünü
yoktur.
Eğer yemek ve mutfakla
uğraşıyor olmasaydınız,
gönlünüzde yatan, yapmak
istediğiniz başka bir
meslek var mıydı?
Hayır yine bu mesleği
yapardım çünkü bu mesleğin
içinde doğup büyüdüm.
•Zafer Bilge’den salataya
dair püf noktalar:
ekibimizle aynı hissiyatta
olarak bu bilgileri yazılı
olarak literatürümüze
katmaktır. Aynı şey Çiya
Yayınları’ndan çıkan kitaplar
için geçerlidir.
İstanbullular olarak
Çiya’nın şehrimizdeki
varlığından çok
memnunuz. Ancak
ününüzün İstanbul’u
hattâ Türkiye’yi aştığı bir
gerçek. Çiya lezzetlerini
farklı şehirlere ve ülkelere
taşımayı düşünüyor
musunuz?
Aslında bu bocalamayı
yaşamıyor değilim. Ama
benim için şu an yemeiçme literatürü anlamında
bir merkez oluşturmak ve
Çiya’yı vakfa dönüştürmek
daha önceliklidir. Böylece
kendi mutfağımızın bilincine
varmak ve onu yaşatmak
mümkün olabilecektir.
Yaşadığımız ülke o kadar
zengin bir uygarlığa sahip
ki bu uygarlığa sahip
çıkıp yaşatmak yerine
sürekli kimlik sorunu
Tabiî ki var, Asya Asya
halk bilimine duyduğum
kahveyi de dâhil ederek
yaşayan bir toplum olma
Asya!! Noodle’dan suşiye
merakla bağlantılıdır. Alan
ilk Çiya’yı büyüttü ve
Çiya’nın kuruluş
kadar, bu bölgelerdeki mantı bocalamasının yaşanmasına
çalışmalarımda çadırdan
günümüzde üç dükkân da
öyküsünden bize kısa
dur demek için var Çiya…
çeşitlerine ve sebzelerine
tutun konağa, konaktan
aynı sokakta faaliyetlerine
bahseder misiniz? Çiya
köylere ve eski mahallelere kadar doğru yapılan ve taze Her bireyin yaşadığı
devam ediyor. “Çiya”,
nereden geliyor?
olan tüm yemekleri severim. coğrafyada annesine
Kürtçede dağ ya da “zirve”, gidip özellikle yaşlı
Çiya 1987’de kuruldu.
ve babasına ya da onu
insanlarla yemekleşirim.
Başlangıç olarak altı masalı Farsçada “dağ çiçeği”,
büyütenlere borçlu olduğunu
Çiya’nın sadece
Onların çocukluk anılarını
Lazcada “ateş kıvılcımı”,
bir lokantayken, yaptığı
bilerek ve hissederek
dinleyerek yapmış oldukları sofrasında farklı ve
Rumcada “yemeğin
şeyler kebap, lahmacun,
coğrafyasının değerine
unutulmuş lezzetleri
kelle paçaydı ve dönüşümlü pişirildiği ocak”, Çincede ise yemekleri ve kullandıkları
sahip çıkmasına gerek
“Asya’dan gelen” anlamına teknikleri öğrenip kayıt altına sunmakla yetinmiyor,
olarak günde sadece üç
olduğunu düşünüyorum
alırım, bunları yaparken ben Çiya Yayınları ile Yemek
gelen sözcüktür. Bir de
çeşit yerel yemek yapılırdı.
ve şu an hissiyatım bu
ve Kültür dergisini ve
de onlara yemek yaparım.
Bu süreçte gösterilen ilgiden Saadettin Kaynak’ın bir
farklı diyarların geleneksel noktada ilerliyor. Mesela
Böyle karşılıklı bir ilişkimiz
parçasındaki nakaratta
sonra ikinci lokantası olan
yurtdışında katıldığım
mutfaklarına dair yemek
olur. Kaynak kitaplardan
geçen bir kelimedir.
Çiya Sofrası’nı sadece
kitapları yayınlıyorsunuz. konferanslar müthiş yankı
da karşılaştırma yaparak
sulu yemek servisi olarak
uyandırıyor. Yaptığım
Biraz Çiya Yayınları’ndan
sağlamasını yaparım.
Çiya kebaplarıyla olduğu
1998’de açtı. Böylece sulu
ve kitaplarından bahseder yemeklerin yanında düşünce
kadar, ismini dahi
yemek ve kebaplar farklı
tarzım da etki yaratıyor. Bu
misiniz?
Türk ve Anadolu
duymadığımız özel yerel
dükkânlarda yapılmaya
anlamda konferanslardaki
Yemek ve Kültür dergisinin
geleneksel mutfakları,
lezzetleriyle ünlü… Bu
başlandı. Daha da artan
başka ülkelerin şefleri de
kebap çeşitleri konusunda önceliği aslında kendi
yemekleri, tariflerini,
yoğun ilgiden sonra Çiya
duruma bu şekilde bakmaya
uzmansınız. Peki, şahsen yaşadığım coğrafyanın
tarihçelerini nasıl
Sofrası’nın karşı tarafına
başlıyorlar.
birikimini kayıt altına
hoşunuza giden farklı
buluyorsunuz?
2000 yılında üçüncü
alıp bir yemek kültürü
dünya mutfakları, uzak
Birebir alan çalışmalarıyla
dükkân olan Çiya Kebap
bankası oluşturmak ve
buluyorum. Çiya’nın başarısı diyarlardan lezzetler var
açıldı. 2006’da ise küçük
bunu yaparken de değerli
mı?
aslında benim tamamen
Çiya Kebap’ın bitişiğindeki
•Yeşil yaprakları yıkarken
bol suya 2 kaşık sirke
koyun ve bekleyin. Bu
sayede salata köklerindeki
kumlar dibe çöker.
Ardından bol soğuk suda en
az 3 defa yıkayın.
Yıkanmış salata
yapraklarını dolabınızda
saklamak istiyorsanız
nemli bir havlu arasında
tutarsanız tazeliğini daha
uzun süre koruyacaktır.
•Salata yapraklarını elinizle
kırınız bu sayede bıçaktan
kaynaklanan oksitlenmeyi
önlersiniz, aksi takdirde
kestiğiniz bölgeler kısa
sürede kararabilir.
•Salatanın sosunu asla
üzerine vermeyiniz.
Mutlaka harmanlayınız.
Ayrıca salata soslarında
asit ve tuz bulunduğundan,
salatanızı son anda
harmanlamanızı öneririz.
kulağımıza çalınanlar
SWT müzik editörü ve dergi ekibi sizin için toplamalar hazırladı.
playlist: aylin güngör - j. h. dedeoğlu
playlist: ekin sanaç
playlist: ozan şentürk
Lancelot - Spoken Word
Eyvind Kang - Narrow Garden
Incognito - Out Of The Storm
Les Gammas - Whenever
Ozric Tentacles - Mysticum Arabicola
Keni Burke - Risin’ to the Top
The Herbaliser - Lord Lord
Radio Thailand - Transmissions from the Tropical
Loose Ends - Hanging on a String
Matthew Dear - Headcage
Rabih Abou-Khalil - Arabian Waltz
Martine Girault - Revival
Double - Woman of the World
Sun City Girls - Gum Arabica
Carl Anderson - Buttercup
Malcolm McLaren - I Like You in Velvet
Kingdom
Warren G & Nate Dogg - Regulate
Minus 8 - Hustler (ft. Jabere)
Toumani Diabate - Cantelowes
Grover Washington Jr. - Mister Magic
Dreams - Our Theme Song
Hossein Omoumi - Bahar Mast
Amy Winehouse - You’re Wondering Now
Buscemi - A Te o Fin
Dimba Diangola - Fuma
Wilton Place Street Band - Disco Lucy
Figure of 8 - No One Cries for Me
Madjro
Alyson Williams - Sleep Talk
James Pants - All My Love
Moğollar - Madımak
Ralph McDonald - Jam on the Groove
Julien Dyne - Candy Apple Grey (feat. Claire Duncan)
Victor Jara - El Cigarrito
Ashford & Simpson - Stay Free
Madrid - Bam Bam Brother (Digits Remix)
Radio Tarifa - Rumba Argelina
Dobie Gray - Out on the Floor
Kohib - The Fang Song
Orchestre Poly-Rythmo de Cotonou - Gbeti
Yellow Sunshine - Yellow Sunshine
Pretty Lights - We Must Go On
Khaira Arby - Sourgou
Don High And Mighty - Black Cojack
Omou Sangare - Sabu
Seu Jorge - Seu Olhar
malcolm mclaren
Aslen İngiliz punk efsanesi Sex Pistols’un menajeri
olarak tanınan Malcolm McLaren, aynı zamanda
solo kariyeriyle hip hopu İngiltere’de geniş kitlelerle
buluşturan önemli müzik adamlarından biri. Malcolm
McLaren’in solo kariyeri 1984 yılında yayınladığı
ilk albüm Duck Rock ile başladı. McLaren bu
albümle birlikte, ünlü prodüktör Trevor Horn ile olan
çalışmalarına da start vermiş oldu. Sanatçının 1990’lı
yıllara kadar aktif olarak sürdürdüğü müzikal üretimleri,
2010 yılında vefat edene kadar seyrelerek de olsa
devam etmişti.
seu jorge
incognito
90’ların sonlarından bu yana üretimlerde bulunan
Brezilyalı şarkıcı Seu Jorge’nin uluslararası başarıya
ulaşması, ilginçtir, müzik değil sinema sayesinde oldu.
2002 tarihli Tanrı Kent’de oynadıktan sonra 2005
tarihli Life Aquatic’teki performansı ve David Bowie
parçalarını Portekizce akustik yorumladığı sahneleriyle
üne kavuşan Seu Jorge, bugün Brezilya pop sahnesinin
en gözde isimlerinden biri olarak kabul ediliyor. Jorge
son olarak Sleepwalkers albümüyle dünya müzik
piyasalarını sallarken geçen yıl da Babylon’da sahne
almıştı.
Incognito’nun ilk çıkışı, 70’li yıllarda İngiltere’nin yaratıcı
ve etkileyici ismi DJ Chris Hill’in Ensign şirketiyle kontrat
imzalanmasıyla başladı. Chris’in soul ve caz müziğe
olan aşkı, Incognito’ya, kendilerine ait olan UK Funk &
Caz tarzını yaratma imkânı sağladı. Bluey’nin geçmişte
Stevie Wonder, Philip Bailey, Marcus Miller, D’Angelo,
Roger Sanchez, George Benson, Carleen Anderson,
Terry Callier ve David Morales ile yapmış olduğu ortak
çalışmalar da etkisini hâlen sürdürmektedir.
playlist: yetkin nural
Yasuko Agawa - L.A Nights
playlist: melikşah altuntaş
Karen O & The Kids - Heads Up (Where the Wild
playlist: doruk yurdesin
Bob Azzam - Rain Rain Go Away
Things Are)
Kathleen Emery - Sometimes I Feel Like a
Righeria - Vamos a La Playa
Carey Mulligan - New York New York (Shame)
Motherless Child
Arcade Lover - Fantasy Lines
(Inglourious Basterds)
The Miracles - Tracks of My Tears
Das Moth - Moon
Alexandre Desplat - Mr. Fox in the Fields (Fantastic
Space Art - Welcome to Love
Tullio De Piscopo - Vamos a La Playa
The Film Studio Orchestra - One Silver Dollar
Letta Mbulu - What’s Wrong with Groovin’
Trickski - Pill Collins
Hans Zimmer - Discombabulate (Sherlock Holmes)
Dino and Doc - Mighty Cold Winter
Kylie Minogue - Rippin’ up The Disco
Mr. Fox)
Robert Jay - Alcohol (Part. 1)
Spagna - Easy Lady
Barcelona)
Blackwell - That’s Is What It’s All About
Coconut Records - West Coast (Cloverfield)
Marvin Gaye & Tammi Terrell - California Soul
Jennifer - Do It for Me
Danny Elfman - Wedding Song (Bettlejuice)
The Soul Children - Don’t Take My Kindness for
Parallel Dance Ensemble - Gigolette
Giulia y los tellarani - Barcelona (Vicky Cristina
Eddie Floyd - Yum Yum Yum (I Want Some)
The Isley Brothers - It’s Your Thing
Little Milton - Rainy Day
Radiodrama - Chance to Desire
Desire - Under Your Spell (Drive)
Diana Ross & the Supremes - Keep an Eye
Kano - Come to Me (Dicky Trisco Edit)
Jens Lekman - Your Arms Around Me (Whip It)
Gil Scott-Heron - The Needle’s Eye
Grace Jones - Use Me
Tinderstcks - Rumba (Nenette et Boni)
Weakness
Dinah Washington - What a Difference a Day Makes
Johnnie Taylor - Love Bones
Jack Scott - Goodbye Baby (Diner)
King Floyd - Groove Me
(Casino)
parallel dance ensemble
Coco Solid ve Bobbie Soxx’dan (yapımcı Robin
Hannibal) oluşan “disko olmayan disko” ikilisi Parallel
Dance Ensemble, kendi müziğini komik, biraz şeytanî
ve oldukça arsız olarak tanımlıyor. Owusu & Hannibal,
Quadron ve Boom Clap gibi isimlerden tanınan
Danimarkalı yapımcı Hannibal ile Yeni Zelanda’nın
underground sahnesinden bilinen MC. Coco’nun
2009’da çıkarttığı Turtle Pizza Cadillac isimli 12” plağı
takiben yaptığı sekiz parçalık EP Possessions &
Obsessions ise geçen mart raflarda yerini aldı.
coconut records
Rushmore, The Darjeeling Limited gibi Wes Anderson
filmleri ve Spun, Marie Antoinette, Slackers gibi
filmlerden tanıdığımız ve son olarak üç sezon süren
HBO dizisi Bored to Death’le karşımıza çıkan oyuncu
Jason Schwartzman’ın 2006’da başlattığı solo projesi
Coconut Records, yaklaşık altı yıldızla müzik hayatını
sürdürmekte. 2007’de yayınlanan Nighttiming albümüyle
başarılı bir çıkış yakaladıktan sonra 2009’da ikinci
albümü Davy’i yayınlayan Coconut Records, bu
albümlerde Incubus’un katılımı ile Kirsten Dunst ve
Zooey Deschanel’in vokalleriyle de renklendi. Bored to
Death’in jenerik şarkısını da hazırlayan Coconut Records
bir süredir yeni albüm için hazırlık yapmakta.
letta mbulu
Güney Afrika’da Soweto kentinde doğan Letta Mbulu
orada başladığı müzik kariyerine 1965’ten sonra
ırk ayrımcılığı yüzünden kaçtığı ABD’de devam etti.
Cannonball Adderley, Harry Belafonte gibi birçok ünlü
isimle çalıştı, söylediği şarkılar Roots, The Color Purple,
gibi filmlerde yer aldı. Letta Mbulu, aynı zamanda
Michael Jackson’ın “Liberian Girl” şarkısının Swahili
dilinde söylenen girişini seslendiren isimdir.
İstanbul Şair Nedim cad. No:3 Akaretler / Besiktaş t: 0212 259 99 19 * İstanbul Fatih Caddesi, No:1, Nautilus Alışveriş Merkezi Dükkan No.18, Acıbadem t:0 216 545 40 90
İzmir Mustafabey cad. No:20/a-b-c-d-e Alsancak t: 0232 421 88 61 - 0232 463 10 21 • İzmir Cemal Gürsel cad. No:474/a Bostanlı t: 0232 330 95 75
İzmir Forum Bornova AVM Kiosk 10 t: 0232 388 35 00
İzmir - Swiss Otel Alsancak Şehit Nevres Bulvarı
No:2 K 01-02 t: 0232 441 10 90 - 441 10 30
İzmir Ege Park Balçova A.V.M Mithatpaşa cad. No:1460 Kat:1 No:150 t: 0232 259 65 75
Sports International Mavişehir 2040 sok. no:2 Mavişehir / İzmir t: 0232 324 03 65
Aydın Aydın Forum AVM t: 0256 232 02 57 • Bursa Kükürtlü Mah. Dr. Rüştü Burlu Cad. No:11 Dükkan 7 Osmangazi - Bursa t: 0224 233 1348
Çeşme Çeşme Altınyunus Boyalık Mevkii t: 0232 723 33 98 • Çeşme Çeşme Alaçatı Solto Beach Hotel t: 0232 716 03 41
Çeşme Alaçatı Port Alaçatı Port Marina
Denizli Denizli Çamlık Forum
no: G/6 Çeşme t: 0232 716 03 41
AVM S Blok No:19 t: 0258 215 11 13
Merkez Ofis Adres: 379 Sok No 14 Kat:5 D:14 Şenler İş Hani 2.Sanayi Bornova / İzmir t: 0232 462 04 70

Benzer belgeler

PDF`ini burdan görebilirsiniz.

PDF`ini burdan görebilirsiniz. faydalanıp, ünlü markaların tasarımlarına çok uygun bir fiyatla sahip olabilirsiniz. farfetch.com

Detaylı

PDF`ini burdan görebilirsiniz.

PDF`ini burdan görebilirsiniz. Hayatımı çok seviyorum dediğin bir an var mı? Varsa ne zaman? Pek çok an şükrediyorum. Ama özellikle yurtdışında iyi bir konser izlerken, leziz bir yemek yerken ve masaj yaptırırken hayatımdan oldu...

Detaylı

PDF`ini burdan görebilirsiniz.

PDF`ini burdan görebilirsiniz. bir kızılötesi kameraya sahip, ayrıca bilgisayara USB ile bağlanabiliyor. livescribe.com

Detaylı