mart 2016 - WordPress.com

Transkript

mart 2016 - WordPress.com
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
1
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
© Her hakkı saklıdır.
Yazılan yazıdan yazarı
sorumludr.
2
içindekiler
KÜNYE
İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Müslim Akil Avci
Genel Koordinatör
Ahmet Kurt
Hukuk Danışmanı
Ayhan Kanlı
Yazarlar
Ayhan Kanlı
Ahmet Durmuş
Ahmet Ergüç
Elif Köroğlu
Naz Kuran
Rafet Fatih Çakmak
Serdar Üstüntaş
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
2003-2004 TRABZONSPOR
Trabzonspor Efsane kadrosu ile aldığı 6 şampiyonluktan
sonraki sezonlarda hiç bir zaman iki sezon üst üste
zirveye oynayamamıştır. Bir sezon ilk ikiye girdiyse bir
sonraki sezon ya 4. olmuştur yada ilk dördün dışında
kalmıştır. Bunun çeşitli nedenleri olabilir. Yıldızların elden
çıkarılması en önemli nedenlerindendir. Trabzonspor 2-3
yıllık periyotlarda iyi bir takım kurmuş ondan sonraki
sezon şampiyonluğa oynamıştır. Bu sezonlardan biri de
2003-2004 sezonudur. Bu sezonu Trabzonspor 72 puanla
ikinci sırada tamamlamıştır.
Trabzonspor Türkiye Kupası’na ikinci
kademeden itibaren dâhil olmuştur. 2003-04
Türkiye Kupası’nda tüm maçlar tek maç üzerinden
oynanmıştır. Trabzonspor ikinci kademedeki
rakibi Kayserispor’u kendi sahasında 3-1 yenerek
üçüncü kademeye yükselmiştir. Trabzonspor üçüncü
kademedeki rakibi Diyarbakırspor’u deplasmanda 1-0
yenerek çeyrek finale yükselmiştir. Trabzonspor çeyrek
finaldeki rakibi Konyaspor’u kendi sahasında
uzatma dakikaları sonunda 2-1 yenerek yarı
finale yükselmiştir. Trabzonspor yarı finaldeki
rakibi İstanbulspor’u da deplasmanda 2-0 yenerek Türkiye
Kupası’nda finale yükselmiştir. İstanbul’da oynanan final
maçında geçen sezon yine finalde karşı karşıya geldiği
rakibi Gençlerbirliği’ni 4-0 ile geçerek tarihinde yedinci
kez Türkiye Kupası şampiyonu olmuştur.
Trabzonspor 2003-04 sezonunda UEFA
Kupası’nda mücadele etmiştir. Trabzonspor ilk
turda İspanya’nın Villarreal CF takımıyla
eşleşmiştir. Trabzonspor deplasmandaki ilk maçta 0-0
berabere kalmış fakat kendi sahasındaki ikinci maçı 3-2
kaybederek UEFA Kupası’ndan elenmiştir.
3
4
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
Bu sezonda Trabzonspor’un başarısının arkasında
çok önemli iki yıldızı vardır. Bunlar kendi altyapısından
yetiştirip parlattığı Gökdeniz Karadeniz ve Fatih
Tekke’dir. Tabi bu başarıda teknik direktör Ziya Doğan’ın
katkısını da unutmamak lazım. Ancak önemli bir nokta
şu ki Trabzonspor asla transfer yaparak bu başarılara
ulaşmamıştır. Kendi öz evlatlarının bir araya toplayarak ve
onlara güvenerek başarıya ulaşmıştır. Söz konusu sezonda Gökdeniz Karadeniz 15 i ligde 2
kupada 1 de Avrupa’da olmak üzere toplam 18 gol atmıştır.
bir kanat oyuncusu için fantastik bir performanstır. Fatih
Tekke ise yaşadığı sakatlık nedeniyle az maç oynamasına
rağmen 10 ligde 2 kupada olmak üzere 12 gol atma başarısı
göstermiştir. Gene Trabzonlu Mehmet Yılmaz ise 8 ligde
2 kupada olmak üzere 10 gol atma başarısı göstermiştir.
Maksim Romaşenko 7 gol Yattara ise 6 gol atmıştır.
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
Trabzonspor bu dönemde rakibini kendi sahasında
karşılayıp ani baskı ile kaptığı toplarla hızlı adamlarını
kullanarak hızlı bir şekilde rakip alana inip attığı
goller ile başarıya ulaşmıştır. Özelikle sağ kanatta
Yattara ve sol kanatta Gökdeniz inanılmaz hızları ve
teknikleri ile rakiplerini zor durumlarda bırakan akınlar
yapmışlardır. ilerde bazen tek forvet bazen Mehmet Yılmaz
ile birlikte çift forvet oynayan Fatih Tekke gibi fantastik
bir golcü de olunca gol atmak o kadar zor bir eylem
olmamıştır Trabzonspor için.
Son 4 sezonda 60 futbolcu transfer edip bir o kadar da
gönderip kulübü 500 milyon TL borçlandıran mantıkla
başarının gelmeyeceği ortada iken bu strateji ile kulübü
batıran yöneticilerin bu sezonlara bir dönüp bakması
lazım. Trabzonspor bu sezonun ara transfer döneminde umut
verici hamleler yapmış gibi görünmektedir. Özellikle
Güray Vural ve Muhammed Demir gelecek adına önemli
transferlerdir. Yapılan ekonomik hamleler de takımın
düzlüğe çıkarmak adına önemlidir.
Trabzonspor’un yarışın içinde olmadığı bir ligin eksik,
tatsız, tuzsuz bir lig olduğu aşikar olmakla Trabzonspor’un
hep yarışın içinde olacağı sezonlarda buluşmak dileğiyle.
Sağlıcakla kalın
Ayhan Kanlı
5
6
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
RÖPORTAJ
Bu hafta Manisa Süper
Amatör Ligi ekiplerinden
Kırkağaç Acar İdman
Yurdu Kulübü’ne konuk
olduk. Kulüp hocası Erkan
Gelir ve genç oyuncu Onur
Tekgöz’le keyifli bir söyleşi
gerçekleştirdik.
1- Kendiniz ve takımınız
hakkında neler söylemek
istersiniz ?
Onur Tekgöz, 20
yaşındayım. Küçüklükten
beri kulüpte oynuyorum ve
Celal Bayar Üniversitesi’nde
okuyorum. Takımımız genç
oyuncularla kurulu, sezona
iyi başlamamıza rağmen
sonunu getiremedik. Bu sene
play-off oynayamayacağız,
inşallah seneye daha iyi bir
yerde oluruz.
2- Manisa Süper Amatör
Ligi’ndeki takımların
kalitelerini nasıl
buluyorsunuz ?
Futbolla ilgilenen
arkadaşlarımız da bilecektir
ki Türkiye genelindeki
en zorlu liglerden biri de
Manisa’da bulunan liglerimiz.
Sezon boyunca keyifli ve
zorlu karşılamalar oldu. Tüm
kulüplere ve oyuncularına
teşekkür ederim.
3-Manisa yerel
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
basınında Mehmet Topal’a
benzediğinize yönelik
haberler çıktı ? Bu haberler
hakkındaki düşünceleriniz
nedir ?
Mehmet Topal’a
benzetilmek oldukça gurur
verici. İnşaallah bir gün bizde
onlar gibi büyük kulüplerde
oynarız.
4- Takımın neredeyse
hepsi genç oyuncu. Genç
oyuncularla kurulu
kadrodan memnun
musunuz ? Futbolcularınız
hakkında neler
düşünüyorsunuz ?
Son iki yılda oynayan
oyuncular yaklaşık beş
altı yıllık emeğin ürünü.
Nerdeyse takımdaki tüm
oyuncular U-13’ten bu yana
kendi öğrencim. Bu bizim
kulüp olarak planlayarak
yapmak istediğimiz birşeydi.
Tabi birkaç eksiğimiz var
ama hedeflediğimiz yerde
yani ligin ortalarındayız.
Bizim amacımız
kendi yetiştirdiğimiz
oyuncularımızın takımımızda
görev alması. Gördüğünüz
üzere 2000 doğumlu
arkadaşımız A takımla maça
çıktı. Tabi bu teknik direktör
olarak beni mutlu ediyor.
5- Gelecek sezon için
transfer politikanız ne
olacaktır ?
7
8
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
Gelecek yıl ki transfer
politikamız bu sene olduğu
gibi zorunlu mevkiye
oyuncu almak olacak. Bizim
büyük bir eksiğimiz kaleci.
Şimdiki kalecimiz farklı
bir kulübe giderse onun
yerini doldurmak kolay
olmayacak. Dediğim gibi
eksik gördüğümüz mevkileri
deneyimli oyuncularla
kapatıp, temel gayemiz alt
yapıdan oyuncu çıkarmak
olacaktır.
6- Kırkağaç halkının
takıma olan desteğinden
memnun musunuz ?
Geçtiğimiz yıllarda
Kırkağaç Acar İdman Yurdu
şampiyonluğa oynayan,
şampiyon olan kulüptü.
Bizim taraftarımız bu
başarıları alıştığı için şuan
taraftarımızdan eski desteği
göremiyorum. Baktığınızda
kadromuzdaki 18 oyuncudan
14 tanesi Kırkağaçlı. Aslında
daha fazla destek vermeleri
gerekir çünkü bu daha
heyecanlı bir olay.
7- Kulübün alt yapı
faaliyetleri ve mali yapısı
hakkında bilgi verebilir
misiniz ?
Yönetimimizin
politikalarının yanı sıra mali
olarak Kırkağaç Belediyesi’nin
büyük bir desteği var. Tabi
futbol küçük yaştan başlıyor.
Uzun yıllar emek veriyoruz.A
takımımın arkasında bir
ordu var daha. Alt yapıdaki
oyuncularımızı Manisa’daki
diğer kulüpler takip ediyor.
Son olarak 3 oyuncumuzu
Manisa Büyükşehir
Belediyespor’a gönderdik.
Ben Milli takıma dahi oyuncu
göndereceğimize inanıyorum.
Röportaj: Ahmet Kurt
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
ANTRENÖR VE SPORCU PSIKOLOJISI
Spor psikolojisi:
sporcuların davranış ve
düşüncelerini neden-sonuç
ilkelerine bağlı kalarak tüm
ayrıntılarıyla inceleyen ve bir
takım zihinsel tekniklerle (
motivasyon, konsantrasyon ve
dikkat, zihinde canlandırma,
stresle mücadele ve gevşeme,
hedef koyma, olumlu düşünme
ve konuşma, performans
rutinleri, öfke kontrolü,
özgüven, sakatlıkla mücadele,
takım ve kişisel misyon
belirleme ) sporcuların ve
antrenörlerin performansını
arttırmaya çalışan bilim
dalıdır.
Spor psikolojisinin
bilimsel tanımı budur. Ama
ben yaşamış olduğum bir
deneyimle spor psikolojisini
açıklamak istedim. Bunuda 2
örnekle 2 farklı spor dalıyla
anlatmak istedim. Bir sporcu
düşünün FİTNESS Dünya
Şampiyonasına hazırlanan.
Sporcuyu bu yarışa hazırlayan
antrenör. Yarışmacıyı öyle
bir çabayla hazırlamalıdır ki
hem fiziksel hem de psikolojik
olarak yarışmacı kendisini %
100 hazır hissetmelidir.
Aylarca diyet, antrenman
yapan bu sporcu yorgunlukla
birlikte iyice hırçınlanıp
öfkelenecektir.
Psikoloji olarak
çok farklı
durumlara
gelecektir.
Burda
antrenöre
düşen en büyük
görev nedir ?
100 kg ile
barbel rowing
yapan sporcuyu
daha fazla
zorlayıp 150
kg ile yapması
için uğraşmak
mı yoksa sporcunun
motivasyonunu düzeltmek
mi? Bana kalırsa öncelikle
9
10
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
motivasyon..
Yarışmacı 150 kg ile barbel
rowing yapabileceğine
inanmalı ve hedefini
unutmamalı. Eğer hedefim
Dünya Şampiyonluğu ise bunu
unutturmamalı. Yarışmacıyı
öyle bir hazırlamalıyım ki
öncelikle psikolojik olarak ben
bunu yaparım diyebilmeli.
Haftada 5 gün antrenman
yapıyorsak bunu günde 4
saate sığdırıyorsam eğer 1
saatini psikolojik 3 saatini
fiziksel yeterlilik olarak
planlarım. Bu 1 saati ise ;
antrenmana başlamadan
önce ve antrenman bittikten
sonra kullanırım. Yapacağı
antrenmana hazırladıktan
sonra, yapmış olduğu
antrenmanın yorgunluğunu
hissetmeyeceği gibi motive
ederim. Kişilerin tam olarak
bittiği durum istediklerini
yiyememesidir. İşte tam da bu
anda
psikoloji işe girer. Sinir,
gerginlik, yorgunluk, baskı
hepsi bir aradadır. Sporcu
çoğu kez bu durumdan dolayı
hedefinden şaşar. Şaşmaması
için ise en büyük görev
antrenör de..
Fiziksel yeterlilikten
önce sporcunun bu hedef
uğruna gittiğimiz yoldaki
gelişimini, ona ne kadar çok
güvendiğinizi ve hedefim
şampiyon olmaksa bu yolda
bunlara katlanması gerektiğini
ve neden başladığımızı
ona her an söylemek ve
unutturmamak. Kişiyi
psikolojik olarak hazır duruma
getirdikten sonra fiziksel
yeterlilik zaten gelecektir. Yani
işin özü şu ki ;
“ Balık baştan kokar..”
İyi bir antrenör iyi bir
sporcu..
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
Bir Futbol müsabakası
düşünelim. Futbolcular
haftalarca antrenman yapıyor
çalışıyor hazırlanıyor.
Müsabaka günü gelene kadar
her şey çok güzel “ bu maç
bizim siz yaparsınız koçlarım”
. Oyuncular çok iyi morel
motivasyon harika fiziksel
olarak da psikolojik olarak
da her şey tamam. Müsabaka
günü gelir. Maç başlamadan
önce antrenörler güzel bir
motive ile oyuncularını sahaya
gönderir. Maç başladıktan
sonra antrenör kenardan o
kadar çok bağırıp çağırır ki
oyuncular psikolojik olarak
bozulur. Bu durumdan sonra
saldırganlık , öfke , tepki
gösterme her şey başlar. Ne
oldu sporcunun psikolojisi
? Hani bu maç bizimdi ?
Bu tepkiler nerden çıktı ?
Peki burada sıkıntı neydi?
Psikolojik olarak da fiziksel
olarak da sporcu hazırdı da
neden böyle oldu ?
Psikolojik olarak sporcu
hazırdı evet ama kazanacağız
psikolojisine hazırdı.
Kaybetme psikolojisini hiç
düşünmedik çünkü biz
kazanacaktık. İşte tam da
sıkıntı burada. Evet psikolojik
destek vermiştik ama tek yönlü
destekdi bu. Burada 2 yönlü
düşünce yoktu. Oyuncuları
hem kazanmaya hem de
kaybetmeye hazırlayacaktık.
Evet ağırlığımız kazanmak
olacaktı ama kaybetmenin
de bir ihtimal olduğunu
unutmamalıydık..
İşin özü şu ki sporda fiziksel
yeterlilikten önce psikoloji
geliyor.. Tek yönlü psikoloji de
kötü etkileyebiliyor. Sporcuyu
her duruma hazırlamak
ve sonucu kötü dahi olsa
yine psikolojisinin iyi hale
gelmesi için ekstra bir plan
uygulayabilmek.
Ama bugün çoğu branşta
oyuncunun psikolojisinden
çok antrenörlerin psikolojisi
düzeltilmelidir çünkü “BALIK
BAŞTAN KOKAR”
Maalesef Türkiye de
çok az üzerinde duruluyor
bu konunun.. Oysa bütün
başarısızlıkların en büyük
sebebi de kötü Psikolojidir…
Elif Köroğlu
11
12
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
FUTBOL SAYESINDE
Futbol günümüzde
dünyada en çok sevilen
oyun.
Futbol birçok sosyal
olaya yön vermekte.
Futbol bize insani, millî ve
manevi değerlerin farkına
varmamızı da sağlıyor.
Dünyada birçok ülke
futbol ile öne çıkıyorlar.
Tabi güçlü ekonomileriyle
ön planda olup bunun
yanında futbol yönünden
ön planda olan ülkelerde
yok değil. Peki ya diğerleri
işte bu ay ki sayıda haritada
yerini bilmediğimiz
varlığından haberimizin
bile olmadığı ancak kendini
futbol sayesinde dünyaya
tanıtmış dikkatleri üzerine
toplamış ülkeler. İşte bu
ülkelerden bazıları
TRİNİDAD VE
TOBAGO
Ülke Trinidad ve Tobago
olmak üzere iki ülkeden
oluşmaktadır. Karayiplerde
yer alan ülke adını
Almanya’da düzenlenen
2006 Dünya Kupasına
katılarak duyurmuştur. B
grubunda yer alan ülke gol
atma başarısı gösteremese
de tek puanını İsveç’le
golsüz berabere kalarak
almıştır.
GUAM
İlk duyulduğunda burası
da neresi dedirten ülke
Büyük Okyanusta yer alıp
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
Mariana adalarının
en büyüğüdür. Ülke
ABD’ye bağlı özerk bölge
statüsündedir.165.000
nüfuslu ülkenin
herhangi bir
turnuvaya katılma
başarısı yok
ancak ülke 2018
Dünya kupası
Asya elemelerinde
kendinden kat kat fazla
nüfusa sahip Hindistan’ı 2-1
yenerek dikkat çekmiştir.
ANDORRA
Prienelerde yer alan
ülkenin çok büyük başarısı
yok ancak Andorra denince
aklımıza en azından ülke
olduğu geliyor. Andorra gibi
San Marino’yu da bu sınıfa
dâhil edebiliriz
TAHİTİ
Ülke adını 2013
Okyanusya şampiyonu olup
Konfederasyon kupasına
katılmaya hak kazanmıştır.
Bu kupayla adını Dünyaya
duyurmuştur. Kupada
maç başına 8 gol yiyen
İspanya’dan bir maçta 10 gol
yiyen ülke turnuvaya renk
katmıştır.
HOLLANDA
ANTİLLERİ
Ülke günümüzde
dağılsa da 1938 Dünya
Kupasında yer alıp
‘Dünya Kupalarına
katılan ilk Asya ülkesi’
olma konumundadır.
Tek maç oynayan
ülke Macaristan’a 6-0
mağlup olmuştur.
HAİTİ VE ZAİRE
1974 Dünya kupasında
yer alan bu iki ülke o dönem
çok dikkat çekmiştir. Hatta
Zaire takımı futbola o kadar
yabancıydı ki Brezilya’ya
karşı oynadıkları maçta
düdük çalmadan barajdan
çıkıp topa dokunan Ilunga
hala hatırlanmaktadır.
İşte bu ülkeler futbol
sayesinde adlarını iyi ya
da kötü duyurmuşlardır.
Akıllara hemen Liberyalı
efsane George Weah’ın şu
sözü akıllara gelmekte:
Futbol ezilen halkların
mutluluğudur.
Ahmet Ergüç
13
14
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
SPORDA YARALANMALAR
Spor yaralanmaları sıklıkla
doğrudan hekimi ilgilendiren
bir konudur. Bu nedenle bu
bölümde sadece bazı istatistik
ve temel bilgileri ve de tanımları
bulacaksınız. Unutulmaması
gereken bir spor yaralanması
veya sakatlığı durumunda ilk
yapılması gereken uzman bir
hekime başvurmaktır.
1-Spor yaralanması nedir?
Spor yaralanmaları genel
olarak
sportif
aktiviteler
sırasında meydana gelen her
türlü hasarın kolektif adıdır.
Groha göre spor yapanlarda
yaralanma görünme olasılığı
4.000 kişide bir, ölüm oranı
ise 40.000 kişide birdir. Büyük
bir kaza ile karşılaşma oranı
ise 40 kişide birdir. En sık
yaralanmanın
görüldüğü
branşları ise %10 ile futbol, %
6 ile güreş, % 3 ile hentbol ve
boks, % 1 ile atletizm ve % 0.5
ile kayaktır.
2-Spor
yaralanmasının
ciddiyeti nedir?
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
Bir spor yaralanmasının
ciddiyet
derecesini
anlayabilmek için altı temel
olguyu değerlendirmek gerekir.
Bu olgular; yaralanmanın oluş
biçimi, tedavi şekli ve süresi,
spordan uzak kalınan süre,
kaybedilen işgünü, kalıcı hasar
ve maddi olarak maliyetdir. İşte,
bir spor sakatlığının ciddiyeti
bu olguların tek tek ele alınıp,
değerlendirilmesi
sonucu
anlaşılır. Örneğin; 1-7 gün
spordan uzak kalamaya neden
olmuş ise HAFİF, 8-21 gün
spordan uzak kalamaya neden
olmuş ise ORTA, 21 günden
fazla spordan uzak kalamaya
neden olmuş ise AĞIR bir
yaralanmadan bahsedilebilir.
3-Kas yorgunluğu nedir?
Egzersiz sırasında oluşan
artık ürünlerin (laktik asit vb.)
birikmesi ve enerji depolarının
zayıflaması ile ortaya çıkan
bir durumdur. Sıklıkla fiziksel
kapasite (antrenman geçmişi)
ile ilişkilidir. Sıklıkla egzersizi
takip eden 1-2 saat içinde artık
ürünlerin uzaklaştırılması ve
depoların doldurulması ile
sonlanır.
4- Kas ağrısı (hamlık) nedir?
Ağır veya alışılmadık düzeyde
aktivitelerden sonra saatler,
günler boyunca devam eden
kas ağrılarına verilen isimdir.
Söz konusu kaslar ağrılı, bazen
şiş ve serttir. Sporcular arasında
“hamlık” olarak adlandırılır.
Özellikle
antrenmansız
sporcularda ağır ve alışmamış
kas kasılmalarından sonra
ortaya
çıkar.
Sıklıkla
alışılmadık düzeyde eksentrik
(kasının boyunun uzayarak)
kasılmalardan, aktivitelerden
(tepe iniş gibi) sonra özellikle
negatif iş (fren görevi) yapan
kaslarda
oluşan
hücresel
düzeydeki
hasarın
bir
sonucudur. Zaman içinde
kendiliğinden geçer. Egzersize
ara vermeyi gerektirmez.
5- Strain (Kas zorlanması)
nedir?
Kasın uzayabilme kapasitesi
üstünde gerilmesidir. Bu sınır
aşıldığında kas zorlanmasından
söz edilir. Birkaç kas lifi
anatomik olarak zarar görür.
Hasar bölgesinde hareket ve
germelerle ağrı olmasına karşın
büyük bir kuvvet kaybı ve
belirgin bir kanama yoktur. Kas
bütünlüğü korunur.
6-Parsiyel (Kısmi) kas
yırtığı nedir?
Parsiyel (kısmi) kas yırtığı
maksimum
kontraksiyon
15
16
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
(kasılma)
veya
gerilme
sonucunda
oluşur.
Kas
kasıldığında ağrı, belirgin
kanama ve şiş (hematom)
mevcuttur.
7-Kas (Tam) yırtılması
nedir?
Kas yırtılması birdenbire
olur ve buna ilgili kas
gruplarında şiddetli ağrı eşlik
eder. Kas bütünlüğü bozulmuş,
ileri derecede kanama, şiş
(hematom), ağrı, kuvvet ve
hareket kaybı mevcuttur. Kas
yırtılmasının nedenleri iki
tanedir:
a. Maksimal kontraksiyonda
(kasılmada)
hareket
koordinasyonsuzluğu.
b. Sert (uzama yeteneğini
yitirmiş) bir kasın şiddetli bir
dirence karşı ani hareketi.
8-Kas yırtığını hazırlayıcı
etkenler nelerdir?
Bu etkenler şunlardır:
a. Yetersiz antrenman ve
ısınma.
b. Daha önce geçirilmiş
yaralanmanın
yetersiz
rehabilitasyonu.
c. Daha önce geçirilmiş
yaralanma sonucu oluşan skar
(nedbe) dokusu.
d.
Aşırı
antrenman,
yorgunluk, enfeksiyon.
e. Yetersiz yumuşak doku
esnekliği.
f. Sert uzama yeteneği zayıf
kas.
9- Kas yırtığında ne
yapılmalı?
Aktivite
durdurulmalı.
Kanama ve hasarı artıracak
ilgili
dokuyu
zorlayacak
hareketler, zorlayıcı muayene,
masaj,
sıcak
benzeri
uygulamalardan
kaçınılmalı
en yakın sağlık kuruluşu veya
doktora başvurana kadar soğuk
uygulanmalı, koruyucu bandaj
veya atel yapılmalıdır.
10-Soğuk tedavisi ne zaman
yapılmalıdır?
Soğuk
tedavisi,
sportif
yaralanmaların akut tedavisinde
kullanılan
ana
tedavi
yöntemlerinden biridir. Amaç
kanamayı ve enflamasyonu
(iltihabi değişiklikleri) kontrol
altında
tutmaktır
Soğuk
tedavisine yaralanmayı takiben
başlanıp sonraki ilk 48-72 saat
devam edilmelidir.
11-Soğuk tedavisinin yararı
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
nedir?
Soğuk uygulama ile yaralanan
bölgede kan akımı azalır.
Dolayısıyla kanama ve ağrıyı/
hasarı artıracak maddelerin
yaralanmış bölgeye göçü azalır.
Tüm spor yaralanmalarından
sonra şişlik ve kanamaya ait
işaretler kaybolana kadar soğuk
tedavisi yapılmalıdır.
12-Soğuk tedavisi nasıl
yapılmalıdır?
Soğuk uygulaması 2 saatte bir,
20 dakikayı geçmemek kaydıyla
buz torbaları ile uygulanabilir.
Bir günde toplam uygulama
süresi 2 saati (6 kere 20 dak)
geçmemelidir.
Eğer
soğuk
tedavisi
derin dondurulmuş jellerle
yapılıyorsa, 20 dakika yerine
15 dakika yeterlidir. Soğuk
uygulanan alanda deri direkt
temastan korunmalıdır.
13-Bandajlamanın önemi
nedir?
Yaralanmış bölgede akut
dönemde dolaşımın dolayısı
ile
kanamanın/hasarın
az olmasına katkı sağlar.
Yaralanmanın geç döneminde
ise bandaj; yaralanmış doku/
eklemi sporcuya bilinçli veya
bilinçsiz bir şekilde hatırlatarak
kişinin dokuyu korumasına
katkı sağlar. Bandaj tek başına
bir doku veya eklemi olası bir
travmadan korumaz.
14-Kontüzyon
(ezilme)
nedir?
Direkt bir travma karşısında
yumuşak dokuların darbe/
zemin ile kemik arasında sıkışıp
ezilmesidir. Damar hasarı ve
sıvı çıkışı sonucunda morarma
(kanın birikmesi), şiş ve ağrı ile
karakterizedir.
15--Hematom nedir?
Herhangi bir travma (darbe)
vb. ile oluşan damar hasarının
bir sonucu olarak damar dışına
çıkan kanın belli bir bölgede
birikmesi (toplanmasıdır).
16-Myositis ossificans (Kas
kemikleşmesi) nedir?
Kas yırtılması ve kanamayı
takiben tedavinin zamanında ve
gerektiği şekilde yapılmaması
sonucunda kan pıhtısı üzerinde
kalsiyum birikmesi ile (kemiğe
benzer bir yapı) ortaya çıkan kas
yaralanmalarının istenmeyen
sonuçlarından biridir. Kısaca
iyi tedavi edilmemiş kas
zorlanmalarının (kontüzyon
ve/veya yırtık) sık rastlanan bir
komplikasyonudur. Bu durum
17
18
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
kasta ağrı, kuvvet ve esneklik
kaybına dolayısı ile fonksiyonel
bozukluğa yol açar. İlgili kasta
kopma riski yüksektir.
17-Eklem faresi nedir?
Eklem faresi, herhangi bir
nedenle bir kıkırdak parçasının
kopup, eklem içinde hareket
etmesidir. Eklem içinde ağrıya
ve fonksiyon kaybına neden
olur.
18-Fraktür (Kırık) nedir?
Travma (darbe) ve diğer
nedenlerle kemiğin anatomik
bütünlüğünün
bozulmasına
kırık
denir.
Kemiğin
devamlılığının bozulması; basit
bir çatlak, geniş bir ayrılma veya
çok parçalı olabilir.
19-Kırık neden oluşur?
Kırığın oluşmasına neden
olan kuvvetler itici, çekici,
sıkıştırıcı veya makaslayıcı
kuvvetler
olabilir.
Ayrıca
hastalık, yorgunluk veya yaşlılık
nedeniyle doku direncinin
bozulması, kemiklerde kırık
oluşmasına neden olur.
20-Fissür (çatlak) nedir?
çatlak özünde bir kırık
çeşididir. Burada yani çatlakta
kemiğin devamlılığı sadece ince
bir hat şeklindedir.
21-Distorsiyon (Burkulma)
nedir?
Burkulma bir eklem
zorlanmasıdır. Üç çeşit
burkulma vardır. Birinci
derece burkulmada eklem
hafif zorlanmıştır. Bölgesel
hassasiyet vardır. Eklem
hareketi normaldir. İkinci
derece burkulmada eklem
bağlarında bazı kopmalar
oluşmuştur. Az miktarda
anormal eklem hareketi,
kanama ve şiş vardır. Üçüncü
derecede burkulmada ise
bağlar tamamen kopmuştur.
Büyük anormal eklem hareketi
vardır. Ani ciddi şiş, kanama ve
ağrı vardır.
Kaynak: (Derleme)
Fatih Çakmak
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
KONYASPOR GELIYOR BAK!
Bu sezon bir Konyaspor var ki
tarihinin en iyi sezonunu geçiriyor.
Aykut Kocaman yönetiminde ki
Anadolu takımı şuanda ligde 6.
Sırada ve kupa da çeyrek finale
kalma başarısı gösterdi. Çeyrek
final ilk maçında deplasmanda
güçlü rakibi Beşiktaş’a 2-1 yenmeyi
başardı. O maça ligde de oynayacağı
maçları da düşünerek as takım
oyuncularından 7-8 tanesini keserek
yedek ağırlıklı bir kadroyla çıkan
Konyaspor buna rağmen mükemmel
bir savunma yaparak Konyaspor
adına unutulmaz galibiyetlerden
birini elde etti.
Ayrıca sağ beke Nejc Skubic’i 100
bin Euro ve sol beke Barry Douglas’ı
200 bin Euro ile transfer yaparak
transferde de önemli bir iş yapmış
oldu. Türkiye liginde bu düzeyde ki
takımlar için çok iyi sayabileceğimiz
bu transferlerle de yönetim
taraftarın gönlünü aldı.
Ligde 10 maçlık bir yenilmezlik
serisi bulunan Konyaspor, şuana
kadar üst düzey bir performans
sergiledi. Ayrıca şuana dek 2016
yılında çıktığı 9 maçta da mağlubiyet
yüzü görmeyen Aykut Kocaman’ın
öğrencileri bu seriyi devam ettirme
isteklerini sık sık belirtiyorlar.
Nitekim Konyalı taraftarların da
‘O kupa buraya gelecek!’ sözü
altında başlattığı büyük destek
için Konyaspor oyuncuları da
kenetlenmiş durumda. Bu sezon en
büyük hedefi Avrupa kupalarına
katılmak olan Torku Konyaspor,
Antalya’da oynanacak olan kupa
finaline kenetlenmiş durumda.
Ligde de emin adımlarla yoluna
devam eden takım için rakipleri
merakla yenileceği günü bekliyor!
Özellikle Aykut Kocaman ile
bambaşka bir hale bürünerek
yüksek bir form grafiği seyreden
Konyaspor’da en akıllı iş ise
yönetimin Aykut hoca ile 2 yıllık
yeni bir anlaşmaya imza atması oldu.
Konya’da istediği oyun sistemini
çok iyi oturtan deneyimli hocanın
takımı aynı zamanda ligin de en çok
top kapan takımı konumunda. Bu
19
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
önemli istatistiği elinde bulunduran
Konyaspor da bunun en etkin
sebeplerinden biri de Aykut hocanın
oyun sisteminin yanı sıra orta
sahadaki başarılı ismi Ali Çamdalı!
Bu sezon başında Konyaspor’a
katılan Samuel Holmen ile birlikte
çok iyi bir ikili olan Ali Çamdalı
hem takımının hem de kendi
adından sıkça söz ettiriyor.
Konya da tüm bunlar olup
biterken taraftar ise boş durmuyor!
Geçen sezonun başından beri
kendilerinden sıkça söz ettiren
ve bolca övgü alan yeşil-beyazlı
ekibe gönül vermiş taraftarlar
bu sezon da bu performansların
ardından takıma olan desteğini
iyiden iyiye hissettirmeye devam
ediyor. Passolig satışında da üst
sıralarda bulunan taraftarların
özellikle bu yıl takımlarının Avrupa
Kupalarına gitmesini şüphesiz en
çok isteyen kesim. Nitekim ister
çeşitli sosyal ağlardan olsun ister
stadyumda olsun bunu sık sık dile
getiriyorlar. En çok kullandıkları
ise “O kupa buraya gelecek!”.
Konya ile Osmanlıspor arasında
oynanan Anadolu takımlarının
mücadelesinde bile stada 15 bin
kişi kadar gelen taraftarlar bu sezon
Konya’nın gücü oldu. Bu başarı
da küçümsenemeyecek derece de
katkıları olan Konyalı taraftarlar ile
futbolcular ise adeta iç içeler. Son
yıllarda birçok takımın birçok kez
ceza aldığı Türk futbolunda hiç ceza
almayan Konyaspor taraftarı aynı
zamanda fairplay olarakta müthiş
bir örnek teşkil ediyor. Taraftar
olmanın; rakip takım ile uğraşmak
değil, kendi takımına destek olmak
olduğunu çok iyi bilen taraftarlar bu
ideolojilerinden de vazgeçecek gibi
20
durmuyorlar.
İç transferde de Selim Ay ve
Jagos Vukovic ile yola devam
etme kararı alan Konyaspor da
yüzler gülüyor! Önemli oyuncuları
kadrosunda barındıran Konya
da takımın en önemli isimlerinin
başında ise Vukovic geliyor!
Savunmanın göbeğinde Aykut
hocanın vazgeçilmezlerinden olan
Sırp futbolcunun bir diğer önemli
özelliği de gol atması. Bu sezon
çıktığı maçlarda takımı adına 6 gol
kaydetmesi ile ligde en çok gol atan
savunmacıların arasında yer alıyor.
Attığı goller ile takımını birçok
maçta adeta ipten alan 26 yaşında
ki Vukovic taraftarın da en sevdiği
isimlerin başında geliyor.
Tüm bu güzelliklerle bizi
karşılayan Torku Konyaspor için
başarılar diliyorum. O her maçtan
sonra futbolcuların tribüne
gelerek taraftar ile söylediği o
çok güzel besteyi de söylemeden
edemeyeceğim.”Konyaspor geliyor
bak, şampiyon olacak!”…
Ahmet DURMUŞ
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
OLIMPIYATLARDA TÜRKIYE
Yaz ve kış kategorisi olmak
üzere iki farklı zamanda yapılan
olimpiyatlar, dört yılda bir
düzenlenen uluslararası çok sporlu
etkinliğin adıdır.
Temelleri Milattan önceye
dayanan
ve
Yunanistan’daki
Olimpia‘da gerçekleştirilen ve adını
buradan alan olimpiyatlar antik
oyunlara dayanır. Beş halkasını
beş kıtadan alan olimpiyatlar
1896’da
modern
anlamda
düzenlenmeye başlandı. 1896
Atina’dan günümüze toplamda 30
yaz olimpiyatları düzenlenmiştir.
1924’te düzenlenmeye başlayan kış
olimpiyatlarında ülkemiz henüz
madalya sevincini yaşayamamıştır.
Olimpiyat Oyunları günümüzde
sporun zirvesi olarak görülüyor.
Olimpiyatların
nerede
düzenleneceği IOC (Uluslar arası
Olimpiyat Komitesi) tarafından
yapılan oylama ile belirlenir. Bu
yazımızda ise Türkiye’nin yaz
olimpiyat oyunlarındaki, başarıları,
geçmişi ve 2016 oyunlarındaki
şansı üzerinde duracağız.
1896
Atina’da
başlayan
modern
olimpiyatlar
zamanla tüm dünyaya
yayılan bir etkinlik halini
aldı. 1896-1900-1904-1906
olimpiyatlarına (1906 ara
olimpiyatlar) ülkemiz o
zamanki adıyla Osmanlı
Devleti
katılmamıştır.
1908
Olimpiyatlarına
Londra’ya Aleko Mulos
adlı jimnastikçi sporcumuz
katılmış ve olimpiyatlara
katılan ilk sporcumuz
olmuştur. 1912 Olimpiyatlarına
Ermeni asıllı iki sporcuyla katılım
sağlanmıştır. 1920 Olimpiyatlarına
ise 1. Dünya Savaşında yenik olan
ülkemiz ve diğer yenik ülkeler
gibi çağrılmamıştır. Dolayısıyla bu
olimpiyatları pas geçmek zorunda
kaldık.
Cumhuriyet
Döneminde
1924 Paris Olimpiyatlarında Türk
Milli Futbol takımı da dâhil güreş,
atletizm, bisiklet, halter ve eskrim
dallarında toplam 40 sporcu ile
temsil edildik. 1928 Amsterdam
Olimpiyatlarında da yer aldık.
1932 Olimpiyatları Los Angeles’ta
yapıldı fakat ülkemiz gerek
maddi sıkıntılar sebebiyle gerekse
yol uzaklığı sebebiyle katılım
sağlayamadı.
1936 Berlin olimpiyatları
bizim için bir dönüm noktası
oldu. 2’si kadın 60 sporcu ile
katıldığımız olimpiyatlarda ilk
kez Türk kadın sporcuları sahne
aldılar. Yine olimpiyatlardaki ilk
madalyalarımız bu olimpiyatlarda
geldi. İlk madalyamız bir bronz
madalya idi. Kürsüye ilk çıkan
21
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
sporcumuz güreşte 76 Kilogram
sporcumuz Ahmet Kireççi oldu
ve bronz madalya kazandı. İlk
altın madalyamız ise güreşte 61
Kilogramda Yaşar Erkan’dan geldi
ve olimpiyatlardaki ilk altınımızı
almış olduk.
1948
Londra
Olimpiyat
Oyunlarında 12 sporcumuz şeref
kürsüsündeki yerini aldı ve 6
altın madalya ile zirve yaptık. 4
gümüş ve 2 bronz madalya daha
kazandık ve ülke sıralamasında 7.
olarak büyük bir başarı gösterdik.
Bu olimpiyatlarda güreş dışındaki
ilk
madalyamız
atletizmden
geldi. 1952 Helsinki’de 2 altın
ve bir bronz madalya kazandık
ülke sıralamasında 16. Olduk.
1956 Melbourne’e 15 sporcu ile
katılmamıza rağmen toplamda 7
madalya kazanmamızda güreşin
22
yine büyük etkisi vardı.
1960 Roma Olimpiyatları
ülke olarak en fazla altın madalya
kazandığımız olimpiyatlar oldu. 7
altın madalyanın hepsi güreşten
geldi. 2 bronzla birlikte toplamda
9 madalya kazandık ve ülke
sıralamasında bugüne kadarki en
yüksek sıralamamız olan 6.lığı
elde ettik.
1964’te Tokyo’da güreşten
gelen 2 altın, 3 gümüş ve 1 bronz
madalya haricinde yine madalya
kazanamadık.
1968
Mexico
City’de yine görüntü değişmedi ve
2 altın madalyamızı yine güreşten
aldık. 1972 Münih olimpiyatları
ile birlikte bir duraklama devrine
giriyorduk. 1972’de Vehbi Akdağ’ın
gümüş madalyası tek tesellimiz
oluyordu. 1976 Montreal’de ise
dip yaptık. 1932’den beri ilk defa
madalya kazanamıyorduk. Bu
trajikomik olay Hababam Sınıfı
adlı filmde bile konu oluyordu.
1980 Moskova’yı Sovyet Rusya’nın
Afganistan’ı işgal etmesi sebebiyle
birçok Batılı ülke gibi boykot ettik
ve katılmadık. 1984 Los Angeles
Olimpiyatlarını bu kez Sovyet
Rusya’nın başını çektiği Doğu
Bloğu ülkeleri boykot ediyordu.
36 yıl sonra güreş dışında ilk defa
başka bir branşta -boksta- madalya
kazandık. Toplamda 3 bronzla
olimpiyatları tamamladık.
1988 Seul ile birlikte Türkiye
üzerindeki ölü toprağını atıyor ve
ayağa kalkıyordu. Olimpiyatlarda
yepyeni başlangıçlara yol alan
Türkiye olimpiyat rekorlarına tanık
oluyordu. İlk kez bir Türk sporcusu
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
olimpiyat rekoru kırıyordu. Naim
Süleymanoğlu kendi ağırlığının
3 katından fazlasını kaldırarak
9 olimpiyat rekoru kırarak altın
madalya alıyordu. Halter ise güreş
dışında olimpiyat altını aldığımız
ilk branş oluyordu.
1992 Barselona’da yine ilkler
yaşanıyordu. Kadınlarda Hülya
Şenyurt judoda bronz madalya
kazanıyor ve kadın sporcularımız
arasında madalya kazanan ilk
sporcu oluyordu. Barselona’da
Naim 2. Olimpiyat altını ile birlikte
yine dünyaları kaldırıyor ve Cep
Herkülü lakabını alıyordu. Güreşte
ise Mehmet Akif Pirim uzun
bir süreden sonra altın özlemini
dindiriyordu.
1996 Atlanta ‘da Naim
Süleymanoğlu
üst
üste
3.
Olimpiyat altınını kazanarak adını
Olimpiyatlar tarihine yazdırıyordu.
Naim’i izleyen Halil Mutlu ilk
olimpiyat şampiyonluğunu alırken,
güreşte 2 altın daha kazanıyor ve
toplamda 6 madalya ile ülkeler
sıralamasında 20. olarak oyunları
tamamladık.
2000 Sydney’de Halil Mutlu
yine altın kazandı. Güreşte ise
asrın güreşçisi Hamza Yerlikaya
2. Olimpiyat altınını kazandı.
Hüseyin Özkan judoda aldığı
altınla güreş ve halter dışında ilk
altın madalyamızı ülkeye armağan
etti.
2004 Atine ile olimpiyatlar
evine dönerken Türkiye iyi
bir performans gösteriyordu.
Kadınlarda ilk altın madalyamız
Nurcan Taylan ile gelirken, yine
halterde Halil Mutlu tıpkı Naim
gibi 3. Olimpiyat altınını alıyor ve
rekora ortak oluyordu. Taner Sağır
ise 19 yaşında olimpiyat altını
sevincini yaşadı.
2008 Pekin’de Ramazan Şahin
ile tek altın madalya kazandık.
4 gümüş ve 3 bronzla birlikte
ülke sıralamasında 37. Olduk. Bu
olimpiyatlarda atletizmde 2 gümüş
madalya kazanan Etiyopya asıllı
atletimiz Elvan Abeylegesse bir
23
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
olimpiyatta 2 madalya kazanan ilk
sporcumuz oldu. 2012 olimpiyatları
Londra’da olurken 2 altın kazandık.
Tekvandodan Servet Tazegül ile
ilk altınımızı kazandık. 2. Altın
ise atletizmden geldi. Aslı Çakır
Alptekin kazandığı altını alına
karara göre 2015’te 2. Olan Gamze
Bulut’a devretmek zorunda kaldı.
2016 Yaz olimpiyat oyunları
Brezilya’nın Rio De Janeiro
kentinde düzenlenecek. Bugüne
kadar olimpiyatlarda Türkiye adına
toplam 70 sporcu 87 olimpiyat
madalyası kazanmıştır. Bunların
39’u altın, 25’i gümüş ve 23’ü
de bronz madalyadır. Toplamda
tüm olimpiyat oyunlarındaki
sıralamamız ise 27. Sıradır. Branşlara
göre baktığımızda ise en başarılı
olduğumuz dal ata sporumuz güreş
olduğunu görüyoruz. Güreşte 28
24
altın, 16 gümüş ve 15 bronz madalya
ve toplamda 59 madalya kazanmış
durumdayız. Halterde ise 8 altın 1
gümüş ve 1 bronz madalyamız var.
Judo ise 2 altın ve 1 bronz madalya
ile 3. Sırada yer alıyor. Tekvando
ve atletizmde kazandığımız 1 altın
3 gümüş ve 2 bronz madalya ile
bu branşlar 4. Sıradalar. Boksta ise
2 gümüş ve 3 bronzumuz var. Bu
branşlar haricinde olimpiyatlarda
maalesef
madalya
sevincini
yaşayamadık.
2016 Rio’da güreşte Rıza
Kayaalp ve Taha Akgül’den altın
madalya bekliyoruz. Yine aynı
şekilde tekvandoda Servet Tazegül
ve Nur Tatar altın madalya
umutlarımız olacak. Halterde ise
fetret devrini yıkıp yeni madalyalar
alacağımızı umuyoruz. Atletizmde
sürpriz yapabilecek isimlerimiz
mevcut. Özellikle uzun mesafelerde
madalya çıkarabiliriz. Yüzmede
Victoria Zeynep Güneş sürpriz
yaparak madalya kazanabilir. Bu
olimpiyatlarda
madalyalarımız
ve madalya branşlarımız inşallah
daha da artar ve olimpiyatlarda
üst sıralara yükseliriz. Son olarak
Olimpiyatlara
katılacak
olan
sporcularımıza başarılar diliyoruz.
Unutmayın 80 milyon sizinle…
Serdar Üstüntaş
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
TRANSFERIN YENI ADRESI:ÇIN
Ekonomik gücün ve insan
gücünün yanında sponsorların
da devreye girmesi ile yatırımlar
birbirini izleyince Çin’de özellikle son
yıllarda astronomik bedellerle olan
transferler göze çarpmaya başladı.
Gelişen, sürekli büyüyen ve şu anda
dünyanın en büyük 2. Ekonomisine
sahip olan ve 10 yıl içinde ABD’yi
geçip ilk sıraya çıkacak olan, en fazla
nüfusa sahip olan Çin elini yavaş yavaş
futbola da atmaya başladı. Devlet
desteğinin de bunlara eklenmesiyle
futbolda büyük bir futbol endüstrisi
oluşmaya başladı. Çin Devlet Başkanı
Xi Jinping ülke tanıtımına çok
büyük önem veriyor ve transferlere
teşvik veriyor. Sponsorluklardan
bahsetmişken Evergrande, Suning
ve SİPG başta olmak üzere gerek
ulusal gerekse uluslararası alanda
tanınan sponsorlar kulüplere para
yağdırmaya başladı. Değirmenin
suyunun nereden geldiğini buradan
rahatça anlıyoruz.
Çin Süper Ligi 2004 yılında
kurulmuş olan bir lig. Ligde 16 takım
mücadele ediyor. Martta başlayan lig
kasım ayında sona eriyor. Ligden
sadece bir takım düşüyor. Çin
Milli Takımı ise 2002’de katıldığı
Dünya Kupası ile zirve yapmıştı.
O turnuvada Milli Takımımız 3.
Olurken Çin Milli Takımı gol dahi
atamadan turnuvayı kapatmıştı.
Daha sonraki Dünya Kupalarına
katılamayan Çin, Asya Kupasında
da başarısız olunca altyapıya
önem vermeye başladı. Ünlü
teknik adamlar ülkeye getirildi ve
genç futbolcu yetiştirmeye başladılar.
Kulüplere 4+1 yabancı kuralı getirildi.
+1 hakkı ise sadece Asya oyuncusu
kontenjanı olarak belirlendi. Futbol
okullarda zorunlu hale getirildi ve
ülkede binlerce futbol sahası açıldı.
Yapılacak yıldız transferleri ile ilginin
lig üzerine çekilmesi ve yetişecek
gençlere örnekler sunulmasıyla
Çin’in futbol projesi yeni bir soluk
kazanmış oldu.
Transferlerle canlanan Çin Ligi
dünyaca ünlü transferler serisine
2011 yılında Çin’e transfer olan ve
ülkemizde Fenerbahçe forması giyen
Nicolas Anelka ile başladı. Anelka’nın
25
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
ardından 2012’de Galatasaray’da
da oynayan yıldız golcü Didier
Drogba geldi. Shangai Shenhua
forması giyen ikili ligin tanınırlığını
artırdı. Bundesliga gol kralı Lucas
Barrios Evergrande Guangzhou’ya
transfer olunca ligde heyecan dozu
da artmaya başladı. 2013 yılında
ise CSKA Moskova’dan tanıdığımız
Wagner Love ise Luneng’e transfer
oldu.
2014’te
ülkemizden
Bursaspor’dan Batalla Beijing
Guoan’a, Trabzonspor’dan Paulo
Henrique
Shangai
Shenhua
‘ya transfer oldu. Gilardino
Evergrande’ye, Rafael Marques ise
Jianje takımına transfer oluyordu.
2015 ve 2016 yılları ise
Çin Süper Ligine astronomik
bedellerle transferler başladı.
2015’te Ricardo Gaulart 15 Milyon
Euro’ya, Paulinho ise 14 Milyon
26
Euro’ya Evergrande’ye transfer
oldu. Beşiktaş’tan Demba Ba ise 13
Milyon Euro’ya Shangai Shenhua’ya,
Asamoah Gyan ise Shangai SIPG’e
transfer oldu. Bunların haricinde
Kleber, Gudjohnsen, Robinho, Tim
Cahill, Sissoko gibi yetenekler de Çin
Süper Liginin yolunu tuttu.
2016
ise
transferin
ve
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı
harcamaların zirve yaptığı yıl oldu. Shaktar’dan Alex Teixeira 50 Milyon Euro’ya,
Chelsea’den Ramires ise 28 Milyon Euro’ya Jiansu Suning’e transfer oldular.
Atletico Madrid’den Jackson Martinez 42 Milyon Euro’ya Evergrande’ye,
Gervinho, Ersan Adem Gülüm ve Mbia Hebei China Fortune kulübüne, Burak
Yılmaz Beijing Gouan’a transfer oldu. Hala transferler devam ediyor ve Çin’de
transfer sezonunun bitimi olan 26 Şubat’a kadar da devam edecek. Şu ana
kadar ara transfer sezonunda 270 milyon Euro harcayan Çin takımları İngiltere
Premier Liginin transfer için harcadığı parayı geçerek ilk sıraya yükseldi. Bu
transferlerin yanında ülkemizden Nani, Van Persie, Sneijder , Podolski, De
Sutter, Sosa gibi yıldız futbolcular Çin Liginin kıskacı altında. Ligimizin yanı sıra
Wayne Rooney‘i ligin tanıtım yüzü olması için transfer etmek Çin kulüplerinin
olduğu iddia ediliyor.
Görüldüğü gibi Çin kulüpleri yaptığı, yapamadığı transferlerle
gündeme oturmuşa benziyor. Yapılan yatırımların meyve vermeye başladığı
düşüncesindeyiz. Ülkemizden Burak Yılmaz ve Ersan Adem Gülüm’ün Çin’e
transfer olması sebebiyle maçları mutlaka takip edilecektir. Çin Dünya
futbolunda bir numara olmak istiyor. Şunu kesinlikle söyleyebiliriz gerek
ekonomik gerek altyapıya verdikleri önem ve gerekse transferleri ile Çin daha
fazla konuşulacak gibi duruyor.
Serdar Üstüntaş
27
28
™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı

Benzer belgeler

şubat 2016 - WordPress.com

şubat 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı

Detaylı

ocak 2016 - WordPress.com

ocak 2016 - WordPress.com © Her hakkı saklıdır. Yazılan yazıdan yazarı sorumludr.

Detaylı

mayıs 2016 - WordPress.com

mayıs 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı

Detaylı

ağustos 2015 - WordPress.com

ağustos 2015 - WordPress.com KÜNYE İmtiyaz Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni Müslim Akil Avci Genel Koordinatör Ahmet Kurt Hukuk Danışmanı Ayhan Kanlı Yazarlar Ayhan Kanlı Ahmet Durmuş Ahmet Ergüç Elif Köroğlu Naz Kuran Rafet Fa...

Detaylı

haziran 2016 - WordPress.com

haziran 2016 - WordPress.com ™Sporda Manşet Dergisi 19. Sayısı

Detaylı

Olimpiyatta Türkler - Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi

Olimpiyatta Türkler - Türkiye Milli Olimpiyat Komitesi yıllık periyotlarda iyi bir takım kurmuş ondan sonraki sezon şampiyonluğa oynamıştır. Bu sezonlardan biri de 2003-2004 sezonudur. Bu sezonu Trabzonspor 72 puanla ikinci sırada tamamlamıştır. Trabzo...

Detaylı