PDF SAYI 111 - Hayat Online

Transkript

PDF SAYI 111 - Hayat Online
Sayfa: 18
Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği
Şemsiyesi Altında “Elele” Sloganıyla İşbirliği
Yapan Listeler Frankfurt Yabancılar Meclisi
Seçiminde Başarılı Oldular
18. Euro Finance Week’te Bu Yıl İlk
Kez İslami Bankacılık Konferansı
Sayfa: 17
DİTİB Hessen’den IGMG Hessen
Bölgesine Nezaket Ziyareti
Hasene Derneği Mülteciler İçin
Acil Kış Yardımı Başlattı
Sayfa: 11
Sayfa: 13
Hayat
Gerçekler “Hayat”ın Ýçinde Gizlidir
Aylık Üc re tsiz Gaze te / Kosten lose Mo nat lich e Zeit ung • S a y ı / N r . : 1 1 1 • Yıl/Jah re: 12 • A ralık / De zember 20 15 / Safer 1 437
Allah İle Kul Arasındaki Aracısız Yol
DUA
Sayfa 06
12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması Leverkusen Smidt-Arena’da Yapıldı
Dua’ya
Muhtacız!
Dr. Yusuf IŞIK
05 Mahmut AŞKAR
Sömürü
07 M.Salih AYDIN
Gurbet
Mektupları
24
21 A. Engin KARAHAN
Göç
Olgusundan
Yerleşiklik
Olgusuna
Gençlik
Çalışmaları
20 Yaşar CİMŞİT
Çalışmayan
Bayanlar
Yurtdışında Geçen
Süreleri
Borçlanarak
SSK’dan
EMEKLİ
Olabilirler.
15
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
İnsan Olarak
İhtiyacımız DUA!
[email protected]
Impressum / Künye
S
Sinan AKTÜRK
ları ise onlara hiçbir şeyle cevap veremezler. Onlar olsa olsa ağzına su gelsin diye
iki avucunu açana benzer ki, o, ona gelmez. Kâfirlerin duası hep bir sapıklık
içindedir.”
Yine Efendimiz (s.a.v)in hadislerinden
bir kaç örneği burada zikredelim.
“Kime dua kapısı açılırsa ona rahmet
kapıları açılır. Allah’ın en çok sevdiği şey
kendisinden afiyet istenilmesidir. Dua başa
gelen için de gelmeyen için de faydalı olur.
Kazayı ancak dua önler. Onun için duaya
sarılmalısınız.” Tirmizî.
“Allah katında duadan daha kıymetli
bir ibadet yoktur.” Tirmizî.
“Kulun, Rabbine en yakın olduğu hâl,
secde hâlidir. Onun için secdede duayı çoğaltın!” Müslim.
Yaşadığımız bu günlerde herhalde
duaya olan ihtiyacımız had safhadadır.
Neden mi; işte hepimizin gözleri önünde
Suriye`de yaşananlar, Filistin`de yaşananlar, Mısır`da yaşananlar, Irak`ta yaşananlar v.s.
Bunların hangisine yürek dayanır. İnsan olma haysiyetini yitirmiş zalimlerin
yaptıkları bu zulümlerden kurtulmak
için gücümüz yetmeyince yapabileceğimiz tek şey dua değil mi? Tabiki dua ama
bunu sadece Allah`tan istemekle kalmayıp O`nun istediklerini yapmak için de
her türlü gayreti göstermeliyiz. Rabbimize niyazda bulunmalıyız. Aynı zamanda
da elimizden gelenleri de yapmalıyız. Her
müslüman bilmektedir ki Allah “ol” dedi
mi olur. Herhangi bir şek ve şüphemiz
yoktur. Ama yukarıda belirtilen ayet ve
hadislerden anlaşıldığı gibi istemek ve
gayret etmek gerekir. Yapmış olduğumuz
duanın hemen yerine gelmesini beklerken acaba bu duanın kabul olması için
nasıl bir gayret içerisindeyiz bunu da dik-
Dualarımızda herhalde samimi değiliz ki Allah`ın rahmetinden yeteri kadar istifade edemez olduk. Yeteri kadar derken, hakettiğimiz
ve istediğimiz kadar rahmetten nasiptar olamaz olduk. Bildiğim bir şey varki Allah`ın
rahmetinin genişliği sayesinde ayakta durabildiğimizdir. Yoksa yaptıklarımız helak olmamız için ne gerekiyorsa o boyuttadır.
kate alabiliyor muyuz.
Dua derken sadece bizim yaptığımız
duaları anlamamalıyız. Hani bizim değerlerimizde önemli olan bazı dualar vardır ya onları da unutmayalım. Mazlumun duası, yetimin duası, yaşlının duası,
masumun duası, alimin duası gibi. Galiba bizler bunları unuttuk gibi ne dersiniz. Eskiden bizler yukarıda belirttiğimiz
bazılarının duasına önem verirdik. Bu
önem günümüzde kayboldu gibi. Bir iş
yaparken anne babamızın duasını almadan başlamazdık. Yetimin başını okşayıp
ihtiyacını giderirken bizlere yaptığı duaları unutur olduk. Mazlumun, yolda kalmışın ihtiyacını giderirken bizlere yaptıkları duayı unutur olduk. Daha da vahimi
birbirimize dua etmez olduk. “Mümünin
mümine duası makbuldur” şiarını unutur olduk.
Dualarımızda herhalde samimi değiliz
ki Allah`ın rahmetinden yeteri kadar istifade edemez olduk. Yeteri kadar derken,
hakettiğimiz ve istediğimiz kadar rahmetten nasiptar olamaz olduk. Bildiğim
bir şey varki Allah`ın rahmetinin genişliği sayesinde ayakta durabildiğimizdir.
Yoksa yaptıklarımız helak olmamız için
ne gerekiyorsa o boyuttadır.
Ya Rabbi Senden hayırlı bir ömür, hayırlı bir rızık, hayırlı bir aile, hayırlı evlatlar, sağlık sıhhatb afiyet, huzur ve en
önemlisi ümmet için birlik ve beraberlik
istiyoruz. Kabul eyle!.. Amin
Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın.
Çalışmak bizden başarı Allah`tandır.
Allah`a emanet olun.
Not: Kıymetli Mustafa Macit Bey`in
mahdumu Fatih dünya evine girmiştir.
Macit ve Erdem ailelerini tebrik eder; iki
cihan saadeti dilerim.
HAYAT
Yayın Kurulu
Aylık Ücretsiz Gazete
Aralık- Dezember 2015
Safer 1437
Sahibi ve Genel Yayın Yönetmeni
Dr. Yusuf Işık, Oğuz Üçüncü, Mehmet Ateş, Fikret Ekin,
Mahmut Aşkar, Yaşar Cimşit, Cengiz Şahbaz, A.Engin Karahan
M. Salih Aydın, Habib Yazıcı, Gülsen Aktürk, Sinan Aktürk,
İskender Güngör, Ali Atik, Halit Erdemir, Murat Kubat
Sinan AKTÜRK
editör
Gazetemizde Yayınlanan Yazıların ve Reklamların İçeriğinden Sorumlu Değiliz.
hasbihalhasbihal hasbihal hasbihal hasbihal hasbihal
evgili dostlar!
İnsan varlık olarak kendisinden üstün varlıklara her daim ilgi duymuştur. İnsanlık tarihinde bunların örneklerini görmekteyiz.
İslam Tarihi olarak da adlandırabileceğimiz Peygamberler Tarihinde de bunların örneklerini görmekteyiz. İbrahim
Aleyhisselamin devrinde Nemrut, Musa
Aleyhisselam döneminde Firavun örneklerini pekçoğumuz bilmekteyiz.
İnsan fıtratı her daim kendisine bir
destekçi bir kurtarıcı aramaktadır. Kimisi
bunu değişik tabiat ritüellerinde, kimisi
putlarda, kimisi de izmlerde aramaktadır.
İnanç, insan fırtatının ihtiyacı olan bir
durumdur. İnancın bir ilahi bir de sonradan insanlar tarafından ortaya atılmış
pekçok çeşidi vardır. Dinler, inancın ilahi şeklini, izmler vs. bunun insanlar tarafından ortaya atılmış şeklini oluşturmaktadır.
Kendi adımıza bizler müslüman olduğumuz için inancın ilahi boyutu olan
dinleri ve tabiki özelde İslam Dinini dikkate alıp hayatımıza rehber edinmeye çalışıyoruz.
Dinimiz İslam`ın temel kaidelerini bilen herkes bilir ki; insanın Allah ile arasındaki en saf ve temiz yol DUA`dır. Yine Allah-u Teala Kur`an-ı Kerim`de pek
çok defa duanın önemini vurgulamıştır.
Bu ayetlerden birkaçını burada zikretmek isteriz. Bakara Suresi: 186. Ayet;
“Şayet kullarım, sana benden sordularsa,
gerçekten ben çok yakınımdır. Bana dua
edince, duacının duasını kabul ederim.
O halde onlar da benim davetime koşsunlar ve bana hakkıyla iman etsinler ki,
doğru yola gidebilsinler.”
Rad Suresi 14. Ayet; “Gerçek dua
O'nadır. O'nun dışında yalvarıp durduk-
❬
❬ 03 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
Merkez
Königsbergerstr. 16
61169 Friedberg
Tel: 06031-162411
Fax: 06031-738644
E-Mail: [email protected]
Web: www.hayatonline.eu
Baskı: Sunprint GmbH Offenbach
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Yeneroğlu: “İnsan Onurunun Yüceltilmesi Devletin
Asli Sorumluluğu Olduğu
Kadar Hergün Sınanan
Normatif Bir İddiadır.”
İ
stanbul Milletvekili Mustafa Yeneroğlu TBMM İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu Başkanlığına seçildi. Yeneroğlu seçimin
ardından yaptığı ilk basın açıklamasında, “Yaşanan savaşlar, terör, ayrımcılık, ötekileştirme ve ekonomik sömürü bizleri her geçen
gün temel insan haklarının ayaklar altına alındığı bir dünya ile karşı
karşıya bırakmaktadır. Bireysel hak ve özgürlükleri ve insan onurunu yüceltmeyi temel ahlaki referans olarak kabul eden bir anlayışla
dünyadaki bu olumsuz gelişmelere muhatap olmak, yakından takip
etmenin ötesinde sesimizi yükseltmek ve idealinde ihlalleri ortadan
kaldırmak durumundayız. İnsan onurunun korunmasının Türkiye
Cumhuriyeti Devletinin en temel ilkesi olduğu gerçeğinden hareketle ülkemizin insan hakları alanında daha da ileriye gitmesi idealimizdir.” dedi.
İnsan hakları alanında Türkiye ve dünyadaki gelişmelere değinen Yeneroğlu, “Hiç şüphe yok ki, her bir vatandaşımızın temel hak
ve hürriyetlerden mahrum bırakılmadan hayatını sürdürmesi kadim
siyasal bilincimizin temelini dokuyan ‘insanı yaşat ki devlet yaşasın’
ilkesinden hareketle devletin asli sorumluluğunu tarif ettiği kadar
her gün sınanan normatif bir iddiadır. Bu bağlamda ülkemiz insan
hakları alanında İnsan Haklarını İnceleme Komisyonumuzun da
katkıda bulunduğu önemli mesafeler kat etmiştir. Bundan sonra da
insan onurunu zedeleyen hiçbir uygulamanın meşru görülemeyeceği
ve gösterilemeyeceği inancıyla komisyon olarak görevimizi yürütecek, siyaset ve taraflar üstü insan hakları konusunda hassasiyetin artması yönünde gerekli çalışmaları yapacağız.
İnsan hakları alanında ülkemiz dışında diğer ülkelerdeki gelişmelerin takibi de bizler için zarurettir. Özellikle de vatandaşlarımızın, soydaş ve akraba topluluklarımızın yaşadıkları ülkelerde maruz
kaldıkları ayrımcılık ve hak ihlalleri konularında yapacağımız çalışmalarla meclisimizi ve kamuoyunu bilgilendireceğiz. İnsan hakları
uygulamalarını inceleme ve çözümler önerme, uluslararası alanda insan hakları konusundaki gelişmeleri izleme ve komisyonumuza yapılan başvuruları inceleme gibi yasal olarak belirlenmiş sorumluluklarımızı eksiksiz bir şekilde yerine getirmek için çaba göstereceğiz. Bu
süreçte birlikte görev icra edeceğimiz komisyon üyelerimize de başarılar diliyorum.” açıklamasında bulundu.
Küresel gelişmelerin insan hakları ile ilgili yeni sınavlar doğurduğunu belirten Mustafa Yeneroğlu açıklamalarına şöyle devam etti:
“Anayasamızda, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesinde ve Avrupa
İnsan Hakları Sözleşmesi’nde yer alan insan hak ve hürriyetleri, dünyanın değişik bölgelerinde yaşanan savaşlar ve göç hareketleri neticesinde yeni sınama alanlarına maruz kalmaktadır.
Özellikle de Suriye’deki terör ve iç savaş nedeniyle ülkemize ve
Batı ülkelerine yönelik devam eden mülteci akımı, milyonlarca kişiyi
insan onuruna yakışır bir hayattan mahrum bırakmıştır. Öte taraftan ekonomik ve refah seviyesi yüksek Batı ülkelerinde göçmenlere
yönelik farklı bir boyutta yaşanan insan hakları ihlalleri üzerinde durulması gereken bir diğer konudur. Bu durumda komisyonumuz küresel göç hareketlerinin insan hakları açısından sonuçlarının da takipçisi olacaktır.” dedi.
❬ 04 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
Almanya’daki Müslümanların Oluşturduğu Sivil Toplum Kuruluşları
Paris’teki Terör Saldırılarını Kınadı
K
öln'deki Diyanet İşleri
Türk İslam Birliği'nde
(DİTİB) düzenlenen
basın toplantısında 8 sivil toplum kuruluşu Paris'teki saldırıları kınayarak hayatını kaybedenler için taziyelerini iletti.
Basın toplantısına DİTİB'e ilaveten Almanya Müslümanlar Koordinasyon Konseyi (KRM), Almanya İslam
Konseyi (Islamrat), İslam Kültür Merkezleri Birliği (VIKZ),
Almanya Müslümanları Merkez Konseyi (ZMD), Almanya
Faslılar Merkez Konseyi
(ZRMD), Almanya Boşnak İslam Toplumu (IGBD) ve Almanya Ahmediye Cemaati
temsilcileri katıldı.
Sivil toplum kuruluşları
adına açıklama yapan Dr. Zekeriya Altuğ, terörün amacının insanlar arasında ayrılık
yaratıp toplumları bölüp parçalamak olduğuna işaret etti.
Altuğ, İslam'ın bir barış dini olduğunu ve bu tür terör
eylemlerinin asla kabul edilemeyeceğini belirtti.
Saldırıların din, dil, ırk
ayırt etmeksizin tüm dünyayı
çok üzdüğünü dile getiren Altuğ, "Önemli olan bizleri ayırmaya çalışan bu terör eylemlerinin tuzağına düşmemek, tam
aksine toplum olarak daha çok
kaynaşmalıyız. Sadece biz
Müslümanlar değil, kiliseler
olsun, diğer dinler ve toplumsal aktörler olsun, hep birlikte
irtibata geçip birlikte konsensüs oluşturma yönünde adımlar atmak gerektiğini düşünüyoruz. Teröre 'siz bizi bölmek
istediniz ama tam aksi oldu,
biz daha fazla bir araya gelip
kaynaştık ve bu toplumda bir-
likte devam edeceğiz' mesajı
vermeliyiz" dedi.
Gerek cami saldırılarının,
gerekse sığınmacılara karşı saldırıların Avrupa'da, Paris saldırılarından önce de yapıldığını hatırlatan Altuğ, "Paris saldırısından bir gün önce
Köln'de bir DİTİB camimize
saldırı oldu. Bu noktadaki endişelerimiz zaten yüksek oranda ve had safhadaydı, bu endişeler daha da arttı. Dikkatli olmak zorundayız. Korkuya
mağlup olup bunun günlük
yaşamımızı etkilemesine izin
vererek teröristlerin amacına
ulaşmasına izin vermemeliyiz.
Emniyet önlemlerini alıp, dikkatli şekilde normal yaşantımızı sürdürmeye gayret etmeye çalışıyoruz" şeklinde konuştu.
ATİB Genel Başkanı İhsan Öner:
“Suriye Türkmenlerinin Sesini Duyun”
A
TİB Genel Bakanı İhsan
Öner, son günlerde Suriye’de şiddetlenen iç savaşta Bayır-Bucak Türkmenlerinin bir toplu imhayla karşı karşıya kalmaları üzerine aşağıdaki
basın açıklamasını yapmıştır:
Türkiye’nin, Irak ve Suriye
gibi komşularında, özellikle dış
müdahaleler sonucunda bir türlü
dinmeyen iç savaş, Türkiye için
de giderek ciddi bir tehdit oluşturmaya başladı. Haftalardan beri Esed rejimini koruma adına
Rusya’nın da iç savaşa müdahil
olması ve bugün, Türk hava sahasını ihlal etmelerinden dolayı,
bir Rus savaş uçağının düşürülmesi gibi gelişmeler de, endişemizi daha da artırmaktadır.
Bu kaos ortamında, özellikle
kendi kaderlerine terk edilmiş
Suriye Bayır-Bucak Türkmenlerine karşı sürdürülen topluca
katliam ve sürgünlerin giderek
artmasından ayrıca büyük üzüntü duymaktayız.
Bölgedeki her etnik grubun
arkasında bir bölge veya dış güç
bulunurken, Türkmen kardeşlerimizin kaderine terk edilmemelidir.
Irak ve Suriye gibi ülkeler, ne
Rusya’nın ne de ABD gibi diğer
Batılı ülkelerin, insan kanı ve canı üzerinden güç göstergesi yapacağı yerler olmaktan kurtulmalıdır.
Temennimiz ve duamız,
farklı ırk veya inanç sahibi olsalar
da, bütün bölge halkına bir an
önce barış ve kardeşliğin yeniden
geri dönmesidir.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Dua’ya
Muhtacız!
[email protected]
ua etme ihtiyacı insanda yaratılıştan vardır. Bu sebepledir ki, bütün dinlerde dua
mevcuttur. Üstün bir varlığa inanan her
insan, şu veya bu şekilde dua eder.
Dua insanda fıtrîdir ve özellikle sıkıntılı anlarında Allah’a dua etmek, sadece samimi olarak Allah’a
inananlara has bir durum değildir. Allah’a ortak koşanlar da bu gibi durumlarda Allah’a yönelir ve
O’na dua ederler. Çünkü insan, yaratılışı itibariyle
inanma ve dua etme ihtiyacı hisseder.
Bu durum, tabiatında yüzmek olan ördek yavrusunun daha dünyaya gelir gelmez su araması gibidir.
Fakat nasıl ki temiz, güzel ve berrak suları bulamayan pek çok ördek, çamurlu su birikintilerinde kendilerini oyalar. Öyle de, Allah’ı bilmek, O’na dua etmek fıtratında yaratılan insan, yaratıcısını bulamayınca bu ihtiyacını başka şeylerle tatmine çalışır.
Ya Mekke müşrikleri gibi putlara, ya Hz. İbrâhîm’in kavmi gibi gök cisimlerine tapar, onlardan
yardım bekler. Veya günümüzde bir kısım ateistlerin, yani Allah’a inanmayanların yaptığı gibi, tabiatı/doğayı ilâhlaştırır, Allah’ın yarattığı doğayı putlaştırırlar.
Allah yerine başka şeylere tapan ve onlardan yardım umanlar hakkında âyette şöyle buyurulur;
-“Hak dua, ancak Allah’a yapılandır. O’ndan başka dua ettikleri şeyler, onların isteklerini hiç bir şeyle
karşılayamazlar. Onların hâli, kuyu başında durup,
ağzına su gelsin diye suya doğru iki avucunu açan
kimse gibidir. Halbuki o su, onun ağzına gelecek değildir. İnkârcıların duası boşa gitmiştir.” (Ra’d:1314)
Günümüzde sadece beş vakit namazın veya belli
bir kısım ibadetlerin sonuna sıkıştırılarak küçültülen dua, gerçek hayatın ve hayat ötesinin en büyük
lâzımıdır. Hayatı, duasız düşünmek mümkün değildir. Yaşadığımız hayat, baştan sona kadar duadan
ibarettir.
Dua, Allah’ın rızasının şifresi ve cennet yurdunun da anahtarıdır.
Dua, ‘kul’dan Rabb’e yükselen kulluk nişanı,
alâmeti ve işareti ve Rabb’den ‘kul’a inen rahmet
simgesidir. Daha doğrusu o, Allah ile kul arasında
olan münasebetin odak noktasıdır.
Dua, insanı basamak basamak Hakk’a yücelten
mukaddes bir mi’raçtır. Allah’ın rahmetinin üzerimizde dolaşması, dua sayesindedir.
Dua, aynı zamanda gazabın da paratoneridir.
Evet, hakkımızda rahmeti ve rızayı kazandıran, gazap ve öfkeyi uzaklaştıran tesirli bir kulluktur dua.
Bize bakan yönüyle dua, istemektir. Biz maddî ve
mânevî ihtiyaçlarımızı Rabbimizden isteriz.
Dünya imtihan yeri, ahiret de mükâfat yeridir.
Onun için biz bu dünyada ibadet eder karşılığını
âhirette alacağımızı ümit ederiz. Aslında, ibadetin
özü olan dua için de aynı şey geçerlidir. Fakat Allah’ın bir lütfu olarak dualarımızın, dünyada da bir
D
❬
❬ 05 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
Dr. Yusuf IŞIK
dosya
Dua, ‘kul’dan Rabb’e yükselen kulluk
nişanı, alâmeti ve işareti ve Rabb’den ‘kul’a
inen rahmet simgesidir. Daha doğrusu o,
Allah ile kul arasında olan münasebetin
odak noktasıdır. Dua, insanı basamak
basamak Hakk’a yücelten mukaddes bir
mi’raçtır. Allah’ın rahmetinin üzerimizde
dolaşması, dua sayesindedir.
takım faydalarını görebiliriz.
Dua, rızkın genişlemesine, sağlığın artmasına ve
ömrün bereketlenmesine vesile olur.
Dua, hazinesi sonsuz, kerem ve ihsanı bol olan
Allah’tan istemektir. O, bir şeye “ol” deyince olur.
Bir isteği yerine getirmekle hazinesi eksilmez.
Dua, hayırı çeker ve zararı savar.
Dua, insanı belâdan korur, inmiş ve inecek musîbetlere karşı bir kalkandır. Belâların tesirini azaltır.
Dua, düşmanların hile ve desiselerini boşa çıkarır. Üzüntü ve sıkıntılarını defeder, insanın ruhunu
tasalardan arıtıp temizler.
Dua, Ruhun gıdasıdır.
Dua, bütün problemlerin çözüm kaynağıdır.
Küçük büyük bütün problemler, Allah’a havale edilerek ve O’na sığınılarak çözülebilir.
Dua, insana bir şifa ve rûhî bunalımlara karşı koruyucu bir sağlık tedbiridir. Çünkü bu gün artık biliniyor ki, bir çok hastalığın temelinde mânevî/ psikolojik sebepler yatmaktadır.
Dua, insanı diğer canlı varlıklardan ayıran en
büyük özelliktir. Ahirette mutlu bir hayat yaşamak
bu dünyadaki ibadet ve dualarla mümkündür. Allah’ın rızası O’na yürekten yapılacak dualarla kazanılabilir.
Dua, kulun Yüce Allah’ın gazabından emin ve
uzak olmasına vesile olur.
Dua, kişinin Allah’a yakın olduğu şuuruyla onda
bir güvenlik hissi doğurur ve kaygılarını giderir.
Dua, kişinin gücünü artırır, faaliyetlerine canlılık katar, şuur düzeyinin yükselmesine ve idrakinin
güçlenmesine vesile olur.
Dua eden kimsenin kendisi ve çoluk-çocuğu ıslah olur ve malı da bereketlenir. Kendisi de ayrıca
salih amel işlemeye muvaffak olur.
..........
Dar ve sıkıntılı zamanlarda dua etmek sıradan
insanların yapacağı şeylerdendir. Zaten sıkıntılı zamanlarda dua etmeyen insana raslamak pek mümkün değildir. Yiğit adam, eli bol, gönlü ferah ve işi
denk olduğu zaman dua eden, Allah’ı hatırından çıkarmayan insandır.
İşte böyle rahat zamanlarda dua eden, yalvarıp
gözyaşı döken insanlara Yüce Allah, sıkıntılı anlarında yardım elini uzatır.
Diğer taraftan; ibadet yapmamak ve dua etmemekten dolayı ruhları aç kalan nice insan vardır ki,
çağdaşlığın bütün lüks ve konforu, ellerindeki servet
ve imkânlar onları mutlu edememiştir. Huzurdan
mahrum olan bu zavallılar, vicdanlarıyla yüzleşmekten korkarlar.
Onların çılgınca eğlence ve kahkahaları iç âlemlerinde tutuşan yangını maskelese bile, kendilerini
için için kemirmekten asla kurtaramaz.
Hatırdan hiç çıkarmamak gerekir ki, rûhun da
beden gibi bir çok ihtiyacı vardır. Bu hususları gözden uzak tutan yanlış düşünce ve tavırlar, bugün insanlığı rûhen hastalıklara ve sıkıntılara sürüklemekte, kıvrandırmakta, gönül huzurundan mahrum bırakmakta ve onun felaketine yol açmaktadır.
İçimiz îman nuruyla parlamadıkça, ruh yaralarına merhem olan ilâhî emirler yerine getirilmedikçe,
ibadet ve dualarla içimizi aydınlatmadıkça ne içimizin kasveti kaybolur, ne de dünya ve ahiret mutluluğuna kavuşabiliriz.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 06 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
IGMG Kadınlar Teşkilatı
Tarafından Organize Edilen
12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması
Leverkusen Smidt-Arena’da Yapıldı
I
GMG Kadınlar Teşkilatı tarafından organize edilen 12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması finali yapıldı. İki
ayrı yaş grubunda yapılan yarışmada 10-13
yaş grubunda Hamburg Bölgesinden Ayşenur Şaplak, 14-18 yaş grubunda ise Hessen
Güney Bölgesinden N. Zümra Ergün birinciliği elde etti.
Avrupa’nın dört bir yanından gelen
Kur’an aşıkları IGMG Kadınlar Teşkilatı
12. Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Yarışması için 5
Aralık’ta Leverkusen Smidt-Arena’da buluştu. IGMG teşkilatlarında eğitim gören talebeler arasında yapılan Kadınlar Teşkilatı
(KT) Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması finalinde şube ve bölgeler arası elemelerini geçerek final yarışmasına katılmaya hak kazanan 8 genç kız yarıştı.
Avrupa’nın dört bir yanından gelen 4
binden fazla kişinin katıldığı programda konuşan IGMG KT İrşad Başkanı Nermin Şeker, “Kur’ân’ı Kerîm’in isimlerinden birisi
de ‘Nur’dur. Nurun anlamlarından biri ise
etrafı aydınlatan ve görmeye yardım eden
ışıktır. Bu nedenle biz Rabbimizin Nisa suresi 174. Ayetinde buyurduğu: ‘Ey insanlar!
Şüphesiz size Rabbinizden bir delil geldi, size
apaçık bir nur indirdik.’ ayetinin mealini bu
yıl afişlerimizde öne çıkardık.” dedi. Şeker
şöyle devam etti: “Bu yarışmalarımızla bizler
hayatı Kur‘an merkezli düşünme, anlama ve
inşa etme gibi ulvi bir hedefi amaçlıyoruz.
Diğer taraftan bu Kur‘an yarışmaları
Kur’anla yüzleşmemize neden olurken, ayrıca Allah‘a vermiş olduğumuz kulluk sözümüzü yeniden hatırlama imkânı da sunmaktadır bizlere. Allah korkusunu gönlüne
yerleştiren bütün söylem ve eylemlerini bu
hassasiyetle yapan insanlar yetiştirmektir bu
10-13 yaş grubunda 1. Ayşenur Şaplak (Hamburg)
14-18 yaş grubunda 1. Nesibe Zümra Ergün
(Hessen Güney Bölgesi)
programların amacı. Bundan dolayı 16 bölgemiz 34 şubemizde açtığımız hafızlık kurumlarımızda hafızlık ön hazırlık ile birlikte
580’i kız öğrenci olmakla şuan toplam 855
yavrumuz hafızlık eğitimi yapmaktadır.”
IGMG KT Başkanı Hatice Şahin konuşmasında İslam Toplumu Millî Görüş’ün
düşünce yapısı ve eylemleri tam bir ahenk
içinde olduğuna dikkat çekerek, “Bundan
dolayı, hayra teşvik etmeyi düstur edinen
teşkilatımız, ‘Ümmetimin en şereflileri,
Kur’an’ı ezberleyenlerdir.’ hadîsi şerifine
mazhar olmak için, Hafızlık Kurslarını teşvik etmektedir. Kur’an insanlık tarihinin en
büyük inkılâbını gerçekleştirmiştir, Câhiliyye toplumundan insanlığa önderler çıkar-
mıştır. İnsanlığa insanlık değerini vermiş,
eşitlik ve hürriyet ilkelerinin, ilk seslendiricisi olmuştur.” dedi.
Hatice Şahin, mülteciler hususuna da
atıfta bulunarak bu bağlamda Müslümanların sorumluluklarını hatırlattı. Şahin “Dün
hicret etmiş olduğumuz bu ülkelerimizde,
bugün ensar görevini üstlenmiş durumundayız. Mülteci kardeşlerimize, ablalık, abilik
yapmaktayız.” şeklinde konuştu.
IGMG Genel Başkanı Kemal Ergün de
programa katılarak bir selamlama konuşması yaptı. Ergün; “Yarışmacıları, hocalarını ve
anne-babalarını tebrik ediyorum” dedi.
Yarışmacılar Kur’ân-ı Kerîm’i hem ezber,
hem de yüzünden okuyarak en güzel tilavet
için gayret ettiler. 4’er genç kızın yer aldığı
iki kategoride önce 10-13 yaş grubunda,
sonra da 14-18 yaş grubunda finale kalan
talebeler yarıştı. Jüri başkanlığını Esmanur
Erdener yaptığı yarışmada heyecanla beklenen sonuçlar şöyle oldu: 10-13 yaş grubunda 1. Ayşenur Şaplak (Hamburg), 2. Zeynep Yücetaş (Güney Hollanda), 3. İman
Uçan (Alpes), 4. Kübra Sıla Sevinç (Württemberg)
14-18 yaş grubunda ise Hessen Güney
Bölgesinden Nesibe Zümre Ergün KT 12.
Avrupa Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması
birincisi olarak anons edildi. İkinci Viyana’dan Nesibe Oğultay, üçüncü Berlin’den
Firdevs Mutlu olurken dördüncülüğü Hessen Kuzey temsilcisi Berfin Kaya elde etti.
Mâide-i Kur‘an
12. Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması
kapsamında Mâide-i Kur‘an programı yapıldı. 2010 yılı Türkiye Kur’an Tilavet Yarışması birincisi Ayşe Elif Koçal’ın yanı sıra
Hatice Kübra Ataş, Tuğbanur Batman,
Emine Tunç ve Gülsüm Nur Yalçın Kur’an
ziyafeti sundular.
Hafızlık sunumu
12. Kur’ân-ı Kerîm Tilavet Yarışması
gündeminde hafızlık sunumu da yer aldı.
IGMG teşkilatlarında hafızlığını tamamlamış ve hafızlık tespit sınavına müracaat etmiş 5 hafız sahneye davet edildi. İkbal Börek moderatörlüğünde yapılan sunumda hafızlar Kur’an’ın muhtelif yerlerinden ilk ayeti okunan surenin devamını okudular. Hafızların tamamı ayetlerin devamını kusursuzca ezberden okumayı başardı. Hafızlık
sunumunda ayrıca T.C. Diyanet İşleri Başkanlığı tarafından yapılan sınavda hafızlık
icazetini alan Şuheda Batman’a hafızlık taçı
takılarak icazet töreni de yapılmış oldu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Sömürü
[email protected]
nadolu’nun en ücra köşelerinin birinden İstanbul’a ilk defa (1971) gelmiştim. Sirkeci Tren İstasyonu’nun önünden akıp giden kalabalığın içinde ilerlerken,
aniden bir kadın karşıma dikildi: “Kocam Bakırköy Hastanesi’nde ağır hasta olarak yatıyor.
Onun yanına gidecek dolmuş param yok.
N’olur, Allah rızası için bana yardım edin” diyerek sızlanmaya başladı. Geçmiş gün, tam hatırlayamamakla birlikte, üzerimde son derece
inandırıcı bir intiba uyandıran bu pejmürde görünümlü kadına, istediği miktar olan bir veya
ikibuçuk Lira’yı çıkarıp vermiştim. Bir gün sonra yine aynı güzergahta, ilk defa İstanbul gibi
bir büyük şehri görmüş olmanın verdiği acemilikle aval aval dolaşırken, aynı kadın yine
önümde peydah oldu ve dünkü sözlerini aynısını tekrarlamaya başladı. İlk karşılaştığımızda
kadına karşı beslediğim merhamet duygularım,
bu sefer öfkeye dönüşmeye başladı: “Sen, dün
aynı sözlerle benden para isteyen kadın değil
misin?” diyene kadar, kalabalığın içinde kadının kayıplara karıştığını gördüm.
Köln Tren İstasyonu’nun bitişiğindeki metroda tramvay beklerken, takriben kırk yaşlarında, düzgün kıyafetli bir kadın, yavaştan bana
doğru yaklaşarak önüme dikildi: Gayet düzgün
bir Almanca ve sanki başkalarının duymasından
utanıyormuşcasına, uygun bir ses tonuyla; “Rahatsız ettiğim için özür dilerim. Bilet alacağım
ama bir Euro eksiğim var, acaba bana yardımcı
olabilir misiniz?” dedi. Üstbaşı gayet düzgün olduğu gibi, ifade tarzında da bir “hanımefendilik” vardı. Bu ve benzeri taleplerle sık sık karşılaştığım için pek itibar etmek istemesem de;
gerçekten de ya dediği gibi bir durumla karşı
karşıya ise, diyerek bir vicdan muhasebesi yaptım. “Gerçeği söylediğinizden şüphem olmasına
rağmen, çok inandırıcı konuştuğunuz için size
A
❬
❬ 07 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
Mahmut AŞKAR
dosya
Dinî değerlerimizden, millî
değerlerimize, sağlığımızdan
vicdanî duygularımıza kadar,
toplum olarak, sömürülmeyen
tarafımız kalmadı.
bir Euro veriyorum” dedim.
Birkaç hafta sonra Köln Tren Garı’nda yine
aynı kadın karşıma dikildi. O beni tanımamıştı
ama ben onu düzgün kıyafetinden hemen tanıdım. Daha ağzını açar açmaz, biraz sert bir
edayla; “Sana bir defa para verdim ama artık
yok!” dediğimde, kadın oracıkta kayıplara karıştı.
İstanbul’da karşılaştığım olayla, kırk yılı aşkın bir zaman sonra Köln’de karşılaştığım olay
arasında sadece ifade tarzında bir farklılık var:
Biri, sözde ağır hasta kocasının yanına gidecek
yol parası için dilenirken, diğeri de, güya yol parasının eksik kalanını tamamlamak için el açıyordu. İkisinin de ortak yönü; pazarlanan mağduriyet sayesinde, merhamet, acıma veya yardımlaşma gibi şaha kalkan insanî duygular üzerinden hedefe ulaşmaktır.
Böylesi dilenci tacirler yüzünden, duraklarda, köşebaşlarında karşılaştığımız gerçek ihtiyaç
sahibi el açanları da bu sefer görmemezlikten
geliyoruz. Türkiye’nin hemen hemen her köşesinde karşılaşabileceğimiz Suriyeli mültecilerin
içler acısı durumu, Türk Halkı’nın merhamet
duygularını harekete geçirmiştir. Böylesi bir ortamda özellikle kadın dilencilerin tamamına yakını “Suriyeli” olarak karşımıza çıkması ise,
mağdur olan insanların daha da mağdur olmasına sebep olmaktır.
Bebekli dilenci
İstanbul-Sultanahmet’te yürüken, tramvay
durağının yanıbaşında, akşamın soğuğunda beton kaldırım üzerinde, resimde gördüğünüz kadın ve kucağındaki çocukları görünce tüylerim
diken diken oluyor. Dilenmenin de bir ahlâkı
vardır, diyorum kendi kendime... Bebek yaşta
çocukların bu şekilde istismar edilmesine, yetkili yetkisiz kimsenin aldırış etmemesini ülkem ve
halkım adına ayrı bir utanç sebebi olarak görü-
yorum. Kadının yanına yaklaşıyorum:
“Nerelisiniz?” diye sorduğumda, “Antepli”
cevabını alıyorum. Yalan söylediğinden eminim. Kadını konuştururken cep telefonumla resim çektiğimi gören kadın, “çekme!” diyerek
şiddetli bir tepki gösteriyor. “Bu çocuklara şu
soğuk havada acımıyor musun? Onları niye buraya getirdin?” sorusundan son derece rahatsız
olduğunu görünce, oradan uzaklaşmak mecburiyetinde kalıyorum.
Bu halk hep böyle duyarsız ve umursamaz
mıydı?... Vicdan ve merhametten yoksun, Allah
korkusu olmayan bir zalim dilenci kadının kucağındaki (aslında esaretindeki) bu bebekler,
oradan gelip geçen yetkili, yetkisiz, aydın, cahil
yüzlerce insanın hiç mi dikkatini çekmez? Aklım Almanya’ya gidiyor: Böyle bir manzarayı
gören sıradan Alman vatandaşı bile hiç tereddüt
etmeden yetkili mercilere bu durumu ihbar
ederdi.
Yine Sultanahmet çevresinde yarı açık bir
kahvehaneye çay içmek maksadıyla oturuyoruz.
Nargileden çıkan duman ve fokurdu, tavla taşlarının çıkardığı sese karışınca, ön taraftaki müzisyenleri görmek kadar duymak da zorlaşıyor.
Bozuk bir ses tonuyla yapılan anonsun ardından, ön cephede sahneye benzer yerde bir semazen paydah oluyor. Kimsenin oralı olmadığı,
nargile fokurdusu, tavla şakırdısının hâkim olduğu bir ortamda, üç-beş turist müşteri çekme
uğruna buna gerek var mıydı?... Bir milletin ortak kültürel değerleri bu kadar değersizleştirilirken, soğuk bir Aralık akşamı kaldırımdaki bebeklere ses çıkarmayanların bu manzaradan da
rahatsız olmayacaklarından emin olabilirsiniz.
Organik ev yemekleri
Anadolu’nun dört bir yanından göç eden insanların oluşturduğu bir İstanbul kenar semtinde dolaşırken bir dükkanın (resimde gördüğü-
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
nüz) levhası dikkatimi çekiyor: “Organik Ev
Yemekleri”. Şaşkınlığımı gizleyemiyorum...
Türkiye’de rağbet gören her şey öylesine bir şuursuzca tüketime maruz kalıyor ki, bu gidişatın
sonunda toplum ahlâkının tamamıyla erozyona
uğramasından korkarım. Tabiî bir hayattan,
çok kazanmak ve tüketmek adına sunî, fabrikasyon veya “plastik hayata”a geçiş yapalı beri,
moda tabirle, yeniden organik (doğal) hayatı
❬ 08 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
veya beslenmeyi keşfettik. Herşey bir kenara, İsTelevizyon kanallarında çörek otu reklamı
tanbul’un bir kenar semtinde mahalle bakkalın- yapanlar, Hz. Peygamber’den rivayet edilen bir
da “organik ev yemekleri”ni nasıl okumak la- hadisin arkasına sığınırken, yardımsever insanzım?...
ların samimi duygularını sömürenler sokak orDinî değerlerimizden, millî değerlerimize, tasında bebekleri kaldırımda yatırırken, birkaç
bardak çay satma uğruna kahvehanede semazen
sağlığımızdan vicdanî duygularımıza kadar,
döndürürken, bizim gözüaçık bakkalımızın da
toplum olarak, sömürülmeyen tarafımız kalma- “organik ev yemekleri” satmasını, galiba bizden
dı.
başka yadırgayan yok.
Deutz’a Atanan Türk Komiser Türk Derneklerine Nezaket Ziyaretlerine Başladı
K
öln Emniyet Müdürlüğü göçmenlerin yoğun yaşadığı bölgelere kendi ülke vatandaşlarından Polis memurları atanma işlemini sürdürüyor.
Mülheim Kalk ve Deutz semtlerinden sorumlu Türk kökenli Komiser Mehmet Karapınar'ın genç yaşta
vefaatının ardından aynı bölgeye yine
Türk kökenli Komiser Özlem Tekin
hanım göreve atadı.
Deutz İslam Kültür Derneğini ziyaret eden Özlem Tekin cemiyet idarecilerinden faaliyetleri hakkında bilgi
alıp cuma cemaatıyla sohbet etti.
Deutz İslam Kültür Derneği Baş-
kanı ve KölnUyum Meclis üyesi Ali
Esen derneğin Köln belediyesi bünyesiyle iç içe çok yönlü olarak çalışmış
entegrasyona katkı sağlayarak 1996
yılından beri faaliyetlerini sürdürdüğünü ifade etti.
Türk Komser cemaatla yaptığı konuşmasında her türlü kriminal ya da
sıkıntılarında sürekli dialog halinde
olmayı umduğunu
belirtti. Bölge komseri Özlem Tekin hanıma Cemiyet idarecilerinin hazırladığı
aşure ve çay ikramı
yapıldı.
DİTİB Genel Başkanı Porz
Mevlana Camii’ni Ziyaret Etti
D
İTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu,
beraberinde Köln Din Hizmetleri Ataşesi Ahmet Dilek
ve DİTİB Genel Sekreteri
Dr. Bekir Alboğa ile birlikte,
Köln bölgesinde faaliyet gösteren Porz Mevlana Camii’ni ziyaret etti ve kermes
programına katıldı.
Porz Mevlana Camii
Dernek Başkanı Ömer Bayazıt; "Genel Başkanımız
Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu’nun camimizi ziyaret
etmesi, kermes programımı-
za katılması ve sorunlarımızı
dinlemesi bizleri son derece
sevindirmiştir" dedi.
Genel Başkan Aşıkoğlu
da konuşmasında "böyle bir
faaliyeti gerçekleştirmiş olmalarından dolayı Porz
Mevlana Camii’nin din görevlisini, dernek başkanını
ve yönetim kurulu üyelerini
tebrik ediyorum. Ayrıca bu
güzel hazırlığın yapılmasında, bu hizmetlerin tanıtılmasında katkısı olan kadın
kollarımıza ve emeği geçen
herkese teşekkür ediyorum"
dedi.
ALMANCA
KUR'AN
MEALİ
Al-Quran Al-Karim
Cemiyetlere ve
İşadamlarımıza Fırsat,
Programlara Gelen ve
Almanca Meal ile
(100 Adet
250,- Euro)
İslamı Tanımak İsteyen
Misafirlere Verilebilecek
En Güzel Hediye
Paket Halinde
Almak İsteyenlere
Posta Ücretini
Biz Karşılıyoruz
13,5x19,5 cm
Orta Boy
Karton Kapak
İki Renk Baskılı
Sipariş İçin: [email protected] · Handy: 0171-1970212
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Hayırda Koşmak
ve Yarışmak
[email protected]
nsan tarafsız kalamaz.
Mutlaka bir taraf olur.
Taraf olması da gerekir.
Aslolan şey bir taraf olup olmadığı değil, neyin tarafı olduğu ve
niçin taraf olduğu sorularına verdiği cevapta yatmaktadır. Hak ve
haklının tarafı olmak da var,
haksızlık ve haksızın yanında yer
almak da var. Zalime destek çıkmak da var, mazlumun elinden
tutmak da var. İyilik ve güzelliği
çoğaltan tarafta yer almak da var,
kötülüğü yaygınlaştıran bir yerde
durmak da var. Hayırı yaygınlaştırmak da var, şerre ortak olmak
da. Seçim bize ait. Biz tarafız.
İyilik ve güzelliklerin çoğalması,
kötülük ve çirkinliklerin azalması için çabalamanın, erdemli olmayı hayatına prensip kılmış
kimselerden olma, ahlaklı yaşamanın çabası ve tarafındayız.
Dünya hayatı bir meşgaledir.
Doğum ile ölüm arasına sıkışmış
hayatımız bebeklikten yaşlılığa
doğru akan bir nehir gibidir. İnsan dünya hayatında çabalar, koşar ve elde etmeye çalışır. Kimi
zaman çabalar ama istediğimiz
şeyi elde edemeyebiliriz. Bir
ömür boyu elde etmek istediğimiz, ulaşmak isteyip de ulaşamadığımız ideal ve hayallerimizin
peşinden sürükleniriz. Hatta peşinden koştuğumuz şeylerin ne
kadar peşinden koşmaya değer
şeyler olduğunu bu telaş içerisinde farketmeden ilerleriz. Kimi
zaman öyle bir yarışırız ki, ne
yaptığımızı, niçin yaptığımızı
düşünecek vakit dahi bulamayız.
Oysa hayatı anlamlı kılacak şeylerin peşinden koşmak hayatı değerli kılacaktır.
Eğer bir yarış söz konusu ise,
bir koşuşturmaca var ise; bu günahta ve kötülükte yarışmak yerine iyilik ve güzellikte yarışmak
olarak şekillenmelidir. Zira her
bir günah ve kötülüğün bu dünyada olmasa dahi ahirette bizi sıkıntıya sokacak bir bedelinin
olacağını, orada boynumuza asıl-
İ
❬
❬ 09 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
Murat KUBAT
mış bir yük gibi duracağını takdir etmeliyiz. Öyle bir yük ki,
terketmek istesek dahi peşimizi
bırakmayacak, kaçmak isteske
dahi kurtulamayacağımız bir
yük. Kaldı ki günah olarak ifade
edilen kötülüklerin bu dünyada
da bedelini ağır bir şekilde ödüyoruz; gerek bireysel, gerekse
toplumsal olarak. İşte o yüzden
dualarımızda, bu dünyada da,
ahirette de iyilik vermesi için
Rabbimize niyazda bulunuyoruz. Zira biz, zerre miktarı hayır
işleyenin de, zerre miktarı şerre
ortak olanın da bunların karşılığını göreceği güne iman ediyoruz.
İyilik ve kötülük, güzel ve çirkin, günah ve sevap yarışıyor. Bu
yarışta, biz hangi tarafı beslersek
o taraf galip gelecektir. Biz hangi
tarafı desteklersek o yan güçlenecektir. Bugün dünyada olumsuz
gelişmeler olumlulara galebe çalıyor maalesef. Bugün ümmet
coğrafyamız kan ağlıyor. Nereye
dönüp baksak kan ve göz yaşı
görüyoruz. Neden? Neden bu
durumdayız? Başımıza gelen
olayların sorumlusu kim? Sorumluları dışarda mı arayacağız
yoksa bu sorumlulukta bizim de
bir payımız var mı? Hayrı ve hasenatı çoğaltması ve yaygınlaştırması gerekenlerin bu olumsuz
tabloda elbette bir payı var.
İnsan olmanın ahlaki bir sorumluluğu vardır. İnsan kalmanın erdemli bir yönü olmalıdır.
İslam’ı tercih etmiş olmanın bir
duruşu olmalıdır. Bizim tarafımız bu noktada belli; erdemli olmaktan yana; iyilik ve güzelliklerden yana, mazlum ve mağdurlardan yana; ezilen ve horlananlardan yana; yetim ve öksüzlerden yana; kimsesiz ve çaresizlerden yana; kısacası insanlıktan yana. Bir taraf olmamızın, bir tarafta yer almanın sorumluluğunu ihmal etmeden yürüyeceğiz.
Zihnimiz, kalbimiz ve eylemlerimiz tarafı olduğumuz yöne doğru olacak. Tarafı olduğumuz yön
ile eylemlerimizin yöneldiği yön
farklılık göstermeyecek. Dualarımızın yöneldiği yön, ibadetlerimizin yöneldiği istikamet eylemlerimizi, eylemlerimiz dualarımızı besleyecek. Elimizden ne geliyorsa! Yoldaki bir engeli kaldırmanın dahi ibadetin bir cüzü olduğu dini kabul ettik. İyilik ve
güzelliklere teşvik eden, insanca
yaşamayı ve yaşatmayı önceleyen
bir dinin mensuplarıyız. O halde
bize durmak yakışmaz, koşmalı
ve yarışmalıyız; iyilik ve güzelliklerin çoğalmasına, yaşanabilir bir
dünyanın oluşmasına katkı sağlama adına.
dosya
Türk Kökenli Alman
Vatandaşları Almanya'nın
Seçim Sonuçlarını Doğrudan Belirleyecek Güçte
A
vrupalı Türk Demokratlar Birliği
(UETD) Genel Başkanı Süleyman
Çelik, 2017 yılında Almanya'da
yapılacak genel seçimlerde Türk kökenli
Alman vatandaşlarının Almanya'nın seçim
sonuçlarını doğrudan belirleyecek güçte
olduğunu söyledi.
Çelik, UETD'nin Rheinland Pfalz ve
Köln şubeleri tarafından Neuwied kentinde düzenlenen "Kardeşlik ve Demokrasi
Şöleni" programında konuştu. Türkiye'de
yapılan genel seçimlere Avrupa'dan ve
özellikle de Almanya'dan yüksek bir katılım olduğunu hatırlatan Çelik, artık Türkiye'deki seçimlerin geride kaldığını ve
burada yaşayan Türk toplumunun yüzünü
Almanya'da yapılacak seçimlerine çevirmesi gerektiğini ifade etti.
Almanya'da bir milyon civarında Türk
kökenli seçmenin bulunduğunu ve Almanya'da yaşayan Türklerin oylarının Almanya seçimleri için önemli olduğunu belirten Çelik, "Bizim oylarımızın yüzde
50'sini bugün iktidar ortağı Hristiyan Demokrat Parti (CDU) alsa tek başına iktidar oluyor. Bizim oylarımızın dörtte birini
67 yıllık Hür Demokrat Parti (FDP) alsa
baraj altında kalmaktan kurtulacak ve parlamentoda yer alacaktı. Bundan sonra buraya Avrupa'ya dönüyoruz, UETD olarak
sosyal, kültürel ve siyasi olarak burası için,
buraya yönelik çalışacağız" dedi.
Avrupa'nın Türkiye'de gelecek seçimlerde seçim bölgesi yapılmasına ilişkin çalışma başlatılması konusunda Başbakan
Ahmet Davutoğlu'nun söz verdiğini dile
getiren Süleyman Çelik, "Bundan sonraki
seçimlerde sadece oy vermeyeceksiniz, Avrupa'nın seçim bölgesi olmasıyla kendi
aranızdan milletvekilleri çıkartacaksınız"
ifadesini kullandı.
Düzenlenen etkinlikte
sahne
alan
ilahi grubu,
mehter takımı ve semazenler izleyicilerden büyük alkış aldı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 10 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
Prof. Dr. İlber Ortaylı’dan “Osmanlı’dan Türkiye
Cumhuriyeti’ne Türk-Alman İlişkileri” Konulu Konferans
P
rof. Dr. İlber Ortaylı, AKP’nin İslam ve Osmanlı’yı kullandığına dikkat çekerek, yapılanlar için,
“Haydutlukla bu işler olmuyor” dedi. Ünlü profesör Köln Üniversitesi’nde verdiği “Osmanlı’dan Türkiye Cumhuriyeti’ne Türk-Aman ilişkileri” konulu
konferansta çarpıcı tespitler yaptı. Türk Üniversiteliler
Derneği’nin (Türk ÜniD) düzenlediği konferansın soru cevap kısmında soru soran bir öğrenci, Türkiye’deki
mevcut iktidarın Osmanlı’ya geri dönüş iddiasında olduğunu, bir çok Avrupalı Türk’ün de kendisini bu akıma kaptırdığını hatırlatarak, “Büyük çoğunluk, Atatürk’ün kurduğu Cumhuriyet’in 2023’te sonlanacağı
ve Yeni Türkiye ile Osmanlı’ya geri dönüş olacağını
düşünüyor. Görüşünüz nedir?” diye sordu.
Osmanlıya Geri Dönülemez
Osmanlı’ya geri dönüş” fikrinin sürükleyicilerinden
birinin de kendisi olduğunu hatırlan Ortaylı, “700. Yıl
törenleri dolayısıyla Başbakanlık’ta kurulan komisyona
girmiştim. Hükümette koalisyon vardı, bunlar değildi.
Bir haylı törenler, bir hayli yayınlar yaptık. Lampir
Türk dedikleri, bizim Osmanlı Devleti dediğimiz büyük devlet, tarihte Roma’dan sonra, bugünkü gibi değildi, kozmopolittir. Çeşitli milletlerin, dillerin, dinlerin bir arada yaşadığı belirgin ölçüde kurumsallaştığı
bir yerdir” dedi. “Buna zaten dönülmez” diyen Ortaylı,
“Bu bir çin porseleni gibidir, kırıldıktan sonra yapışmaz. Yapışsa aynı şey olmaz. Ne eski rengi verir, ne de
o tın tın sesini verir” dedi.
Yeni Türkiye İşini Bir Dosyanın
İçine Koysunlar Derim
Türkiye Cumhuriyeti’nin imparotorluğun son kalıntısının yeniden dirilişi olduğunu kaydeden Ortaylı,
“Bu cumhuriyeti kuran insanlar bu imparatorluğun subayları, son komutanlarıdır. Öyle bir sınıf da gelmez,
2023’te bulunmaz onlar” dedi. “İnşallah 2023’te çok
daha müreffeh günlerimiz olur” diyen Ortaylı, “Şu Ye-
Prof. Dr. İlber Ortaylı: Türk televizyonlarını fazla izlemeyin. Çocuğa git
onu dinle nasıl derim, yanlış konuşuyor. Türk gazetelerini de takip edin diyemiyeceğim. Değişik gazeteleri takip etmekte fayda var. Çok uzun coğrafyalardan buralara kadar gelmişiz. Türkiye büyük bir devlettir. Harf inkılabının gayesi Türkçeyi lehçelerden kurtarmaktır.
ni Türkiye’yi kurma işini bir dosyanın içine koysunlar
derim. Önümüzde hakikaten çok çetin meseleler olduğunu Paris’teki saldırılarda gördünüz” dedi.
Huzursuz İnsanların Sağlıklı Politika
Geliştirmeleri Mümkün Değil!
Türk halkının diğer milletler gibi büyük meziyetleri
ve iğrençlikleri olduğunu kaydeden Ortaylı, “O meziyetlerle buralara kadar gelmişiz. Fakat bu çetin bir yol”
dedi. Tartışmasız hiç kimseyi kabul etmeme, karşılaştırmalı okuma yapma tavsiyesi yapan Ortaylı, “Osmanlı şahaneydi diye Cumhuriyet’e saldıranlara siz kulak
vermeyin. Onlar Osmanlı’yı da beğenmiyorlar. Garip
garip adamlar var. Adam kendini rahatsız hissediyor.
Maalesef Türkiye’de bir takım akımlar, çok yakın mazide sosyalizm, bugün de muhtemelen insanların dini
duygularına, uhreviyatına hitap eden İslam bu gibi
gruplar tarafından kullanılmaya çalışılıyor. İşte biz Osmanlı’yı kuracağız... Kazara Osmanlıyı kursa başka bir
şey ararlar. Çünkü huzursuzlar. Huzursuz insanların
sağlıklı bir politika ve proje geliştirmeleri mümkün değildir” dedi.
Demokrasinin Yürümesi İçin Kanun
Hakimiyeti Gerekir Haydutlukla
Olmaz
Türkiye’de kanunların askıya alınması, milletin malına çökülmesine tepki gösteren Prof. Dr. Ortaylı, “Bir
memlekette demokrasinin yürümesi için kanun haki-
miyeti gerekir. Kanun hakimiyeti için mülkiyete, hakka, hukuka saygısı olan, huzur sahibi ve huzur arayan
insanlar gerekir. Haydutlukla bu işler yürümüyor” dedi.
Kanunun Olmadığı Bir
Toplum Yaşamaz
Başka bir soru üzerine Türkiye’de yaşanan rahatsızlık verici şeyleri hatırlatan Ortaylı, “Kanunun olmadığı
bir toplum yaşamaz. Bunu size anlatmaya gerek yok,
bu memlekette kanun var. Türkiye’de federasyon falan
yürümez kardeşim. Hiç mümkün değil” dedi. Konferansta tarihi Türk-Alman ilişkilerinden örnekler veren
Ortaylı, “Tarihte bir Türk-Alman dostluğu yoktur” dedi. Türkiye’nin Osmanlı’dan beri Fransa ve İngiltere ile
daha fazla dostluğu olduğunu belirten Ortaylı, Osmanlı Avusturya ile savaşırken bile, savaştığı askerlerin bir
çoğunun Alman askerleri olduğunu kaydetti.
Dış Türklerle Sağlıklı İlişkiler
Partizanlarla Olmaz
Üniversiteli gençlerin kendilerine tavsiyelerini sorduğu Ortaylı, “Almanya ile sınırlı kalmayın. Çok iyi
İngilizce öğrenin” dedi. Türkiye’nin diyaspora Türkleri
ile ilişkileri sorulan Ortaylı, “Türkiye’nin dışarıdaki
Türklerle ilişkileri sağlıklı değil, eskiden de değildi.
Sağlıklı ilişkiler öyle hükümetin tuttuğu partizanlarla
olmaz” dedi. Ortaylı, bütçesi olan bir diyaspora bakanlığına ihtiyaç olduğunu belirtti.
Deutz Kültür Cemiyeti Kapılarını Birlikteliğe Araladı
D
eutz Kültür Cemiyetinin her yıl düzenlediği barış kardeşlik ve entegrasyon temalı açık kapı etkinliğine, bu yıl ilgi yine yoğun oldu.
Deutz Kültür Cemiyet Başkanı Selahattin
Esenlik "Her yıl tekrarını yaptığımız bu çalışmada, sürekli yeni ilk kez gelen misafirleri görmemiz
bizi motive ediyor. Dernek çalışmaları İslam dini
hakkında yöneltilen sorularla karşılaşıyoruz. Geçtiğimiz Ramazan ayında derneğimize yardım için
gelen özelde Suriyeli genelde sığınmacılar hakkında da yapılan faaliyet hakkında da kendilerine
bilgiler aktardıklarını ifade etti.
Köln Uyum Meclis üyesi Ali Esen ve IGMG
Köln Bölge idarecilerinin de ziyaret ettiği açık kapı gününde misafirlere ikram verildi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 11 ❭
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
HASENE Avusturya–Almanya Sınırında Mültecilere 1.300 Ekmek Dağıttı
A
vrupa’ya doğru mülteci akını her geçen gün artarak sürüyor. Ülkelerinde yaşanan
savaş ve çatışmalardan kaçarak, daha
rahat bir yaşam kurmak amacıyla
Avrupa’ya ulaşabilen mülteciler sınırlarda kayıt edilerek gitmek istedikleri ülkelere doğru yönlendiriliyor. Avusturya – Almanya sınırında
Schärding ve Neuhaus arasındaki sınır geçiş noktasından onbinlerce sığınmacı giriş yapıyor. Mülteci akınının yoğunluğu sebebiyle sınırlarda
kurulan çadırlarda bekletilen sığınmacılara devlet kurumları ve yardım
kuruluşları yardım ulaştırıyor.
Hasene Derneği Schärding sınır
geçiş noktasında Almaya’ya geçmek
için bekleyen binlerce mülteciye
1.300 ekmek dağıttı. Yardımların
ulaştırılmasında görev yapan Hasene Avusturya Linz temsilcisi Bayram
Ali Kukal çalışmalar hakkında bilgi
verdi:
“Buraya günlük otobüslerle ve
polis denetiminde ortalama 4 ila 6
bin arasında mülteci getiriliyor.
Mülteciler Avusturya tarafında yer
alan Schärding’de bekletiliyor, Almanya tarafında yer alan Neuhaus’ta kurulan çadırlarda gerekli kayıt
işlemleri yapılarak gönderilecekleri
yerlere yönlendiriliyor. Suriye’den,
Irak’tan, Afganistan’dan gelen mülteciler var. Mülteciler arasında ha-
Hasene Derneği Mülteciler İçin
Acil Kış Yardımı Başlattı
nımlar ve çocuklar var. Mülteci olmak bilhassa kadınlar ve çocuklar
için daha bir zor durum. Havalar soğumaya başladı. Çadırların köşelerine tüp ısıtıcılar konulmuş fakat soğukların sertleşmesi ile bunlar da yeterli gelmeyecek. Çadırın zemini
tahta ile kapanmış ve insanlar tahta
zemin üzerinde yatıyor. Geçiş noktalarında olağanüstü bir durum ve
yoğunluk var.
Gerekli kayıt işlemlerinin ardından gidilecek ülke ve kalınacak yerlere göre işlemler devam ediyor.
Buradaki çadırlarda mülteciler işlemleri tamamlanana kadar 10 saatten 2 güne kadar süre bekletiliyor.
Çadırlarda devletin yardım kuruluşları sıcak yemek çıkarıyor. Ekmek
ihtiyacı olduğu için bizler de ekmek
yardımında bulunduk. Linz’teki
yardım sever esnaflarımızın ve şubelerimizin destekleriyle 1.300 ekmek
yardımını kamplardaki mültecilere
ulaştırdık. Bunun yanında fırınlarda
yaptırdığımız börekleri de mültecilere ikram ettik. Önümüzdeki günlerde ekmek yardımlarını sürdüreceğiz. Ayrıca kurban etlerinden yaptırdığımız konserveleri de yine sınırdaki kamplarda dağıtacağız; kuru fasulye, pirinç, makarna ve nohut gibi
kuru gıda yardımları da ilerleyen
günlerde çadırlarda kalan mültecilere ulaştırılacak.”
S
oğuklar bastırdı. Soğuklar geceleri eksi dercelerde. Kış ayı, başını
sokacağı bir evi, yakacağı odunu,
üzerine çekeceği battaniyesi olmayanlar için korkulu geçiyor. Bilhassa mülteciler bu durumdan fazlasıyla etkileniyor. Yaşanan savaştan dolayı ülkelerini
terketmek zorunda kalmış mülteciler
soğukların başlamasıyla birlikte daha
zor bir süreç geçiriyor. Kış ayı için uygun olmayan çadırlarda kalan mülteciler havaların soğuması ile birlikte zor
günler geçiriyor. Geçtiğimiz yıllarda
soğuklardan dolayı çocukların ve yaşlıların yaşamını yitirdiği haberleri basına
yansımıştı. Bu sene de soğukların milyonlarca mülteciyi olumsuz etkileyeceğe düşünülüyor.
Hasene Derneği başlattığı acil kış
yardımı ile zor şartlar altında yaşama
tutunan ve soğuk kış günlerinde bir
battaniyeye, kışlık bir giysiye ihtiyaç
duyan mültecilere ulaşmayı düşünüyor. Yardımseverler 20 €’luk bir yardımla bir battaniye ve kışlık giysiyi
mültecilere gönderebilecek. Kış yardımı bilhassa Avrupa’ya ulaşmaya çalışan
ve Türkiye’de yaşama tutunmaya çalışan mülteciler için kullanılacak. Bağışçılar 31 Aralık tarihine kadar yardımlarını ulaştırabilecek. Hasene Derneği
geçtiğimiz sene Reyhanlı, Kırıkhan ve
Osmaniye’de mültecilere 5 bin battaniye, 16 bin 500 kışlık giysi dağıtmıştı.
Avrupa’ya mülteci akını
devam ediyor
Yaklaşık 5 yıldır Suriye’de süren savaş milyonlarca insanı yerinden etti.
Komşu ülkeler kapasitelerden fazla
mülteciye kapılarını açtı. Birleşmiş
Milletler Mülteciler Yüksek Komiserliği (UNHCR)’nin verdiği bilgilere göre; Suriye’ye komşu ülkelerdeki kayıtlı
mülteci sayısı 4 milyon 185 bin 302’ye
yükseldi. Türkiye’de 2 milyon 72 bin
290, Lübnan’da 1 milyon 78 bin 338
ve Ürdün’de 628 bin 175 kayıtlı mülteci bulunuyor. 7.6 milyon kişi ise ülke
içerisinde yer değiştirmiş bir durumda.
Son aylarda Avrupa’ya yüzbinlerce
mülteci geldi. Yetkililer kış ayının Avrupa’ya mülteci akınını azaltacağını
ifade ediyor. Diğer taraftan Balkan rotası olarak ifade edilen güzergah üzerinden on binlerce mültecinin Avusturya ve Almanya’ya girişleri devam
ediyor. Güzergah üzerinde belli noktalarda bekletilen, içlerinde çocukların ve
bebeklerin de bulunduğu mülteciler
yaktıkları ateşle ısınmaya çalışıyor. Avrupa ülkeleri mültecilerin soğuktan ölmemesi için önlem alıyor. Sınırlarda
kurulan çadırlar ise soğuk kış günleri
için uygun değil.
Yardımda bulunmak için
20 €’luk yardımlarla sizler de soğuktan etkilenen mültecilere battaniye
ve kışlık elbise yardımında bulunabilirsiniz.
Havale bilgileri:
IGMG Hilfs- und Sozialverein e.V.
Kreissparkasse Köln
IBAN:
DE75 3705 0299 0184 2731 64
BIC: COKSDE 33
Amaç: 0009972
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 12 ❭
haber
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Kuzey Teşkilatından, "Önce Ahlak ve Maneviyat" Konulu Program
31.08.2011 12:34 Page 1
W
e t z l a r
Jugentherberge`de gerçekleşen programa hanımefendilerin katılımı yoğun oldu.
Açılış Kur`an-ı Kerim`i ile başlayan programa konuşmacı olarak;
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal
Kaçmaz, Türkiye`den Saliha Erdin,
IGMG Genel Merkezden Remziye
Veziroğlu ve IGMG Hessen Bölgesi
Kadınlar Kuzey Teşkilatı Başkanı
Naile Atsız katıldılar.
İlk olarak IGMG Hessen Bölge
Başkanı Bilal Kaçmaz 45 dakikalık
yoğun içerikli bir seminer sundu.
Daha sonra Türkiye`den Saliha
Erdin; Aileiçi Ahlak ve Maneviyat"
konulu seminerini sundu. Özellikle
kaynana ve gelinler arasındaki meselelere de değinen Erdin, katılımcı-
İBADETE DAHA FAZLA
ZAMAN AYIRIN DİYE...
lar tarafından pür dikkat dinlendi.
IGMG Genel Merkez Hatibesi
Remziye Veziroğlu; "Ahlak ve
Maneviyatın Önemi" konulu seminerini sundu.
Son olarak IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Kuzey Teşkilatı Başkanı Naile Atsız, iki seminer sundu.
"Günümüzde Ahlak ve Maneviyatın Yozlaşması" ve "İslam, Şuurlu
Müslüman ve Mücadele"
Sunumlardan sonra sorulara da
cevaplar verildi.
Dilek ve temennilere de cevaplar verildikten sonra; IGMG Hessen Bölgesi Kadınlar Kuzey Teşkilatı Hafızlık Kurslarında yetişen 8 kız
talebe katılımcılara tanıtıldı ve hafızlık çalışmaları hakkında bilgiler
verildi. Yine bu 8 kız talebeye çeşitli
hediyeler verildi.
HACI ADAYLARININ DİKKATİNE
HEDİYELİK HAC MALZEMELERİNİ
HİZMETİNİZE SUNUYORUZ
Daha Pek Çok Çeşit Hediyelik Hac Malzemesi İle Hizmetinizdeyiz
IGMG Kassel Ayasofya Camiinde İhsan Sohbeti
www.hacdunyasi.de
- HAC'DA YÜK
PROBLEMİNE SON
11.90
- KALİTE GARANTİSİ
- İADE GARANTİSİ
- LÜX HEDİYELİK PAKET
IGMG Kassel Ayasofya Camii
Başkanı Mehmet Sarıoğlu; "ilk defa
gerçekleştirdiğimiz bu sohbetimiz
beklentimizin üzerinde bir katılıma
sahne oldu. İnşallah her hafta Salı
günleri devam ettirmek istediğimiz
bu sohbetlerimiz bizlerin yaptıkları
çalışmaları herkese duyurma açısından da önemlidir. İnşallah Cemiyet
İmam Hatibimiz İsmail Ertan hocamızın devam ettireceği bu sohbetlere
tüm kardeşlerimizi bekliyoruz" dedi.
Yapılan sohbetlerin ardından cemiyetin ikramı misafirlere sunuldu.
- 20 SET VE ÜZERİ
SİPARİŞLERDE POSTA
ÜCRETİ BİZDEN
HED
HAC S İYELİK
ETLER
İMİZ
HEDİYELİK SETİMİZDE
BULUNAN MALZEMELER
seccade - takke - kina - tesbih - esans
- misvak - sürme - namaz başörtüsü
Bonner Straße 40 . 65428 Rüsselsheim Tel: 06142-2309224
Web: www.hacdunyasi.de . E-Mail: [email protected]
Birlikte Çıkacağız Bu
Basamakları
Kurumsallaşma
·
.
.
.
Kurumunuzu geleceğe
birlikte hazırlayalım
Elemanlarınızı toplumsal ve
hukuki ihtiyaçlara göre
eğitelim
Yapısal gelişiminizi birlikte
ilerletelim
Kurumsallaşmanızı Almanya
şartlarına uyarlayalım
Basın / Siyaset
·
·
·
Basın ilişkilerinizi geliştirelim
Siyasi çalışmalarınızı
hızlandıralım
Faaliyet ve
çalışmalarınızın
hak ettikleri
değeri görmelerini
sağlayalım
iTiBAR
EN
euro'dan
I
GMG Hessen Bölgesine bağlı
olarak faaliyetlerini sürdüren
Kassel Ayasofya Camii çevre esnafına bir İhsan Sohbeti gerçekleştirdi.
IGMG Genel Merkezden İhsan
Sohbetleri Sorumlusu Ali Börek
Hocanın da katıldığı sohbete ilgi
yoğundu.
Yaklaşık 20 esnafın katıldığı ve
cemaatten de katılımın olduğu sohbet oldukça neşeli bir ortamda gerçekleşti.
Engin Karahan
Religion&Recht Consulting
İrtibat :
Mobil : 0151 16 70 58 45
Mail : [email protected]
Web : www.religion-recht.de
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 13 ❭
IGMG Hessen Bölgesi Wiesbaden Şubesi
Hicri Yılbaşı Resepsiyonu Verdi
Ç
evrede bir ilk olan bu güzel çalışmada takdimciliği Cemiyet
İmam Hatibi Mehmet Ergün
hocaefendi yaptı. Türkçe ve Almanca
olarak yapılan program, açılış Kur`an`ı
ile başladı.
Abdullah Sağış hocaefendinin okuduğu Kur`an-ı Kerim`den sonra Wiesbaden Cemiyet Başkanı Cemil Kazmacı katılanları selamladı ve düzenlenen
güzel programın gayesini anlattı.
Daha sonra tanışma bölümüne geçildi. Dr. Tarık Ali (Mısır), Dr.A.rahim el Magribi (Fas), Seyyid Ahmed
(Hindistan), Abdullah el Cezairi (Cezayir), Muhammed Hagi (Fas), Naim
el Sibtar (Kosova), Eddin Liyayiç (Bosna), Nuh Dalkıran ve Turgay Aydın ve
Murat Özden (DİTİB), Osman Boz-
kaya ve Abdul Akpınar (Vikz), Nureddin Arul BIG Partisi Hessen Başkanı.
Ve IGMG Wiesbaden`den Başkan Cemil Kazmacı. KİB Başkanı Lütfullah
Kutlucan ve Cemiyet İmâmi Mehmet
Ergün hocaefendi hazır bulundular.
Daha sonra Grup Esmau`l Hüsna`dan Kemal Dorul ney üfleyerek çok
güzel bir atmosfer oluşturdu.
Hep beraber söylenilen Taleal bedru aleyna ilâhîsi ve ikram ile program
sona erdi.
haber
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
DİTİB Hessen’den IGMG Hessen
Bölgesine Nezaket Ziyareti
D
iyanet İşleri Türk İslam Birliği Hessen Bölge Başkanlığına yeni seçilen Salih Özkan ve ekibi Rüsselsheim`da bulunan
IGMG Hessen Bölge Merkezine bir
nezaket ziyaretinde bulundu.
IGMG Hessen Bölge Başkanı Bilal Kaçmaz ve ekibi tarafından kapıda
karşılanan DİTİB Hessen yöneticileri birlikte toplantı salonunda kısa bir
program gerçekleştirdiler.
Programda IGMG Hessen Bölge
Başkanı kısa bir konuşma yaparak;
“Bölge merkezimize gerçekleştirilen
bu nazik ziyaretten ziyadesiyle memnun olduk. Kardeş teşkilatların yaptıkları bu tür ziyaretler birbirimize
kenetlenmemiz açısından oldukça
önemlidir” dedi.
Yine DİTİB Hessen Başkanı Salih
Özkan da yaptıkları ziyaretten dolayı
memnuniyetlerini dile getirdi.
İki bölge yöneticileri de yaptıkları
çalışmalar hakkında birbirlerini bilgilendirdiler. Ve beraberce yapılabilecek çalışmalar hakkında da fikir alışverişinde bulundular.
HAYAT
Y
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
eni faaliyet dönemine giren Avrupa Türk
İslam Birliği sırasıyla NRW, BW, NS ve
Hessen bölgeleri ile Belçika’da bölge toplantıları düzenledi.
Bölge yönetimi kurulu ile dernek başkan ve
yöneticilerinin katıldığı toplantılarda yapılan çalışmalar değerlendirilerek yeni faaliyet döneminde
yapılması planlanan programlar konuşuldu.
ATİB Merkez Heyetinin de hazır bulunduğu
toplantılarda birimlerle ilgili bilgilendirmeler yapılırken, katılımcılar görüş ve tekliflerini sundular. Toplantıların açış konuşmasını yapan ATİB
Genel Başkanı İhsan Öner, Avrupa’nın siyasi
gündemini değerlendirerek, başta terör olayları
olmak üzere ırkçı faaliyetlerin verdiği endişeye ve
bu konudaki siyasilerin tutumuna değindi. Öner,
“Bu topraklarda varlığımızı sürdürebilmemiz için
kendi kültürümüze her geçen gün daha da sarılmalıyız. Dinimizi, dilimizi ve tarihimizi iyi bilmeliyiz. Kendi kökünden kopan nesillerin bugün ne
hale geldiğini hepiniz biliyor ve yakından takip
❬ 14 ❭
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
ATİB Bölge Toplantılarını Tamamladı
ediyorsunuz. Biz ATİB olarak kurulduğumuz
günden bu yana değerlerimize bağlı kalarak yaşamanın önemine vurgu yaptık kendi değerleriyle
barışık toplumların daha güçlü olduğunu her fırsatta dile getirdik. Bugün geldiğimiz nokta itibariyle milli ve manevi değerleri zayıf olan gençlerin
ne idüğü belirsiz olan kötü niyetli guruplar tarafından kullanıldığına hep beraber şahit olduk.
Tüm bu olanlar söylemlerimizde ne kadar haklı
olduğumuzu göstermektedir. Bu yüzden her derneğimiz kendi bünyesinde kültürel faaliyetlere
ağırlık vermelidir” diye konuştu.
ATİB Ahde Vefa
Programları Devam Ediyor
A
vrupa Türk İslam Birliği, NRW, NS ve BW
bölgelerinde gerçekleştirdiği “Ahde Vefa
Programları” serisine bir yenisini daha ekledi. Geçtiğimiz günlerde ATİB Hessen Bölgesin’ de
gerçekleştirilen programa ATİB Genel Başkanı İhsan Öner, merkez heyet, Hessen Bölge başkan ve
yöneticileri, dernek başkanları ile dernek üyeleri katıldılar.
Daha önceki programlarda olduğu gibi bu programda da okunan kasideler ve Kur-an‘ ı Kerim tilaveti teşkilatımızda hizmet etmiş merhum ve merhumelerinin ruhlarına hediye edildi. ATİB Darmstadt
Emir Sultan Külliyesi‘ nin ev sahibliğinde gerçekleşen anma programında ATİB Kurucusu Dr. Ali
Batman teşilatçılık hayatında birlikte hizmet ettiği
ama bugün aramızda olmayan mensublarımızla ilgili unutamadığı hatıralarını paylaştı. Ardından ATİB
Genel Başkanı İhsan Öner‘ de yaptığı kısa konuşmada ahde vefanın önemine değindi. „Bizler için bu
teşkilatın her üyesinin ayrı bir önemi var“ diyen Genel Başkan İhsan Öner, „eşinden, işinden ve çocuklarından zaman ayırarak türlü fedakarlıklarla hizmet
etmiş bize bugün faaliyetlerimizi gerçekleştirdiğimiz, ibadetlerimizi rahatça yapabildiğimiz bu külliyelerin inşasında büyük emekler vermiş ahirete intikal eden kardeşlerimizi rahmetle anıyoruz“ diyerek
sözlerini sonlandırdı.
Oldukça duygulu anların yaşandığı program katılımcılar için hazırlanan ikramlarla son buldu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 15 ❭
Çalışmayan Bayanlar Yurtdışında Geçen
Süreleri Borçlanarak SSK`dan EMEKLİ
Olabilirler.
Ocak 2016’da Gelecek Zamlardan Etkilenmemek İçin Uzman Desteği Alarak
Müracaat Etmenizi Tavsiye Ederiz.
[email protected]
ısa adı SGK (Sosyal Güvenlik Kurumu)
olan 05.05.2008 tarihinden itibaren tüm
çalışmaları ve birimler bir çatı altında toplayarak daha verimli ve kolay hizmet etmek için
SSK, BAĞ-KUR ve EMEKLİLİK SANDIĞI`ndaki
hizmetler birleştirilmiş gibi olsa da emeklilik ödenekleri yine önceki gibi ayrı ayrı sandıklara ödenmektedir. Bundan dolayı İşçi kesintileri SSK’da; Esnaf, Sanaatkar, Çiftçi ve İsteğe Bağlı Ödenekler
BAĞ-KUR’a; ve Devlet memurları ise Emeklilik
Sandığına prim öderler.
3201 sayılı 08.05.1985 tarihli Sosyal Güvenlik
Kurumu olan kısacası (SGK) ‘’Yurtdışında Çalışan
Türk Vatandaşlarının Yurdışında Geçen Sürelerinin
Sosyal Güvenlik Bakımından Değerlendirilmesi
Hakkında Kanun’’ 22.05.1985 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak aynı tarih itibari ile yürürlüğe
girmiştir. Bu kanunla Türk vatandaşlarının yurt dışında geçen sürelerinin borçlanma yoluyla sosyal güvenlikleri değerlendirilmesi amaçlanmıştır. Mavi
kartlı olanların SGK yurt dışı borçlanması ve yurtdışı çalışma başlangıçlarını SGK başlangıcı saydırmak için davaya gerek kalmadı. Torba yasa ile mavi
kartlı gurbetçiler yapamadıkları yurtdışı borçlanmaları artık davasız yapabilecekler. Yeni kabul edilen
yasayla davaya gerek kalmadan yurtdışı çalışmalarını
başlangıç kabul edilerek daha erken ve daha yüksek
aylıkla emeklilik alabilecekler.
Mavi Kart sahiplerine, borçlanarak emeklilik
için başvurduklarında SGK tarafından Türkiye vatandaşlığından izinle çıktıkları halde emeklilik için
borçlanamıyacakları bildiriliyordu. Halbuki vatandaşlıktan çıkmadan önceki yurt dışındaki geçen seneleri veya çalışılan süreleri borçlanabilmek mümkün, mahkeme açarak verilmeyen haklar alınıyordu.
ARTIK YURTDIŞI BAŞLANGICI DAVASIZ
KABUL EDİLİYOR: Yasa Türkiye de meclisten
geçti, başlangıçları saydırmak için davaya gerek kalmadı. Türkiye ile sosyal güvenlik sözleşmesi olan
K
2
.5 yıldır başkanlık görevini başarıyla sürdüren Ayşe Hümeyra Ergün, yapılan istişareler sonucunda görevini, yine bölge yürütme kurulu üyesi olan, Mecbure Yıldırım’a bıraktı.
Bölge merkezinde yapılan proğramda IGMG
Genel Merkezden Kadınlar Teşkilatı Başkanı
Hatice Şahin, IGMG Freiburg Donau Bölge
Başkanı Özcan Kuri ve BYK`dan Ayhan Karaman ve Cezmi Şaplak da hazır bulundular.
Mecbure Yıldırım daha önce 5 yıl kadar
Tuttlingen Cemiyeti Kadınlar Teşkilatı Başkanlığı, son 3 yıl ise Bölge Kadınlar Teşkilatı İrşad
Başkanlığı görevini yürütüyordu.
IGMG Kadınlar Teşkilatı Başkanı Hatice Şahin konuşmasında hizmetlerinden dolayı Ayşe
Hümeyra Ergün’e teşekkür ederken, yeni başkan
❬
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
Yaşar CİMŞİT
dosya
Türkiye’de hiçbir hizmeti olmayan
ev kadınları yurtdışı borçlanmalarını
5510 sayılı Yasanın 4.1/b maddesi gereği Bağ-Kur kapsamında yapar, yurt
dışında geçen 20 seneyi borçlanıp
Bağ-Kur`dan emekli olabilirler.
ükelerdeki yurtdışı çalışma başlangıcının Türkiye’de
emeklilik için iş başlangıcı sayılması kabul ediliyor.
“MADDE 30- 3201 sayılı kanunun 5’inci maddesinin beşinci fıkrasına aşağıdaki cümle eklenmiştir. ‘Ancak, uluslararası sosyal güvenlik sözleşmelerinde Türk sigortasına girişinden önce akit ülke sigortasına girdiği tarihin Türk sigortasına girdiği tarih olarak kabul edileceğine ilişkin özel hüküm bulunan ülkelerdeki sigortalılık sürelerini borçlananların akit ülkede ilk defa çalışmaya başladıkları tarih
ilk işe giriş tarihi olarak kabul edilir.’ Ev kadını Türkiye`de ve Almanya`da hiç çalışması yok. Borçlanmayı hangi kurum kapsamında yapabilir?
Türkiye’de hiçbir hizmeti olmayan ev kadınları
yurtdışı borçlanmalarını 5510 sayılı Yasanın 4.1/b
maddesi gereği Bağ-Kur kapsamında yapar, yurt dışında geçen 20 seneyi borçlanıp Bağ-Kur`dan emekli olabilirler.
Eğer yurt dışında kısa dönem bir çalışma, meslek
eğitiminden dolayı prim yatırılmış ise yani bir sigorta girişleri varsa ve bunu Türkiye`de sigortaya giriş
günü olarak saydırabilirlerse, ayrıca en son bir 4a
(SSK) çalışmaları varsa ve borçlanmalarını buradan
yaparlarsa, SSK dan emekli olabilirler. Bu bilgiler
mavi kart sahibi kadınlar için de aynen geçerlidir.
Artık davasız erken emeklilik böylece mümkündür. Aynı zamanda yüksek emekli aylığı alınabilecektir.
Sizden gelen sorularınız ve cevapları.
Soru: Ben Fatma Doğru 21.12.1968 Almanya
doğumluyum 1987 yılında evlendim. İlk çocuğum
1988 ikinci çocuğum 1990 yılında ve üçüncü çocuğum 1994`te dünyaya geldiler. Almanyada ilk işe
başlama tarihi 1996 yılında ne kadar ödemem gerekir kaç yaşında emekli olabilirim.
Cevap: Fatma Doğru Hanım, mutlaka Türkiye`de bir SSK başlangıcınızı yapmayı ihmal etmeyiniz. Vatandaşlık durumunu bildirmemişsiniz? Şayet
Türk Vatandaşıysanız, 5150 günden borçlanarak
hemen emekli olabilirsiniz.
Soru: Ben Asiye Denizdelen 28.05.1951 doğumlu, 1971 yılında evlendim ilk çocuğum 1972
yılında Türkiye`de doğdu. İkinci çocuğum 1975
Almanya`da dünyaya geldi. İlk defa 1976 yılında işe
başladım. 1988 yılında Alman Vatandaşlığına geçtim. 1998 Ağustos`ta Türkiye`de SSK`lı olarak 1 ay
çalıştım. Türkiye`den borçlanarak emekli olabilir
miyim? Nasıl olabilirim?
Cevap: Asiye Hanım, Türkiye SSK`sı olduğundan dolayı, Bağ-Kur dan değil SSK`dan emekli olabilir, Alman vatandaşlığı emekli olmanıza engel değil, birinci çocuğunuzun Türkiye`de dünyaya geldiğinden emekliliğinize bir etkisi olmaz. 25.12.2015
kadar müracaat edildiğinde 48.800 TL ödeyerek hemen emekli olabilirsiniz.
Soru: Ben Firuze Aldağ 12.09.1969 doğumluyum. Evlilik yoluyla 1986 yılında Almanya`ya geldim. İlk çocuğum 22.11.1988 oldu ve 3 çocuğum
var. 1992 ve 1998. 2003 yılına kadar ev hanımıydım. 2005`ten sonra 2011 kadar Minijob olarak işe
çalıştım. 2014`te 30 günlük Türkiye`de SSK`lı olarak çalıştım. Türkiyeden nasıl emekli olabilirim? Ne
kadar ödemem gerekir.
Cevap: Firuze Aldağ hanım Türkiye SSK`lı çalışmasını tamamladığınızdan dolayı şayet Türk Vatandaşı iseniz 44 yaşında ve 5225 günden borçlanarak
emekli olabilirsiniz.
Yaşar Cimşit
Sosyal Danışman ve Sosyal Güvenlik Uzmanı
Emeklilik Danışma Merkezi
Gräfenau str.20, 67063 Ludwigshafen.
E-Mail: [email protected]
GSM: 0172 7063816
Tel: 0621-629 029 55
Faks: 0621- 685 675 72
IGMG Freiburg Donau Kadınlar Teşkilatında Nöbet Değişimi
Mecbure Yıldırım’a başarılar diledi.
Ayşe Hümeyra Ergün arkadaşlarından helallik
isteyerek, kendisine yardımcı olan herkese teşekkür etti.
Mecbure Yıldırım ise, kendisini bu göreve layık
gördükleri için, herkese teşekkür etti.
IGMG Freiburg Donau Bölge Başkanı Özcan
Kuri hizmetlerinden dolayı Ayşe Hümeyra Ergün’e teşekkür, yeni başkana ise başarılar diledi.
Karşılıklı hediyeleşmeler ile, proğram son buldu.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 16 ❭
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
IGMG RNS Bölgesi Sabah Namazı Buluşmaları Bu Sefer Dannstadt’ta Gerçekleşti
IGMG RNS Bölgesi Germersheim Selimiye
Camii Yöneticileri Kan Bağışında Bulundu
İ
I
GMG RNS Bölgesi İrşad Başkanlığı tarafından üç haftada bir organize edilen sabah namazları
buluşmaları bu sefer Dannstadt şehrindeki Ümmet-i
Muhammed Camiinde eda
edildi.
Kalabalık bir cemaat
topluluğu ile başlayan sabah, namazdan önce çevre
cemiyetlerin imamları ile
Yasin-i Şerif ve dualar
okundu. Kılınan sabah namazının ardından Viernheim Sultan Ahmet Camii
İmam Hatibi Nihat Çiftçi
kısa bir zikir yaptırdı.
Daha sonra IGMG RNS
Bölge İrşad Başkanı Erol Ergün, IGMG RNS Bölge
Başkanı Şerif Aslanı kısa bir
selamlama konuşması yap-
ması için mikrofona davet
etti. Aslan herkesi selamlayarak bölge çalışmalarından
bahsetti. Alınan yeni bölge
merkezi hakkında bilgi vererek herkesin bu konuda
duyarlı olacağını ve destek
vereceğini ümit ettiğini ifade etti.
Son olarak Mannheim
İmam Hatibi Hasan Çakmak kısa sohbetinde Peygamber Efendimiz döneminde yaşananlardan örnek
vererek herkesin o dönemlerden ders çıkartması gerektiğini ifade etti.
Mehmet Akif Camii
İmamı Abdullah Demir
yapmış olduğu dua ve Cemiyetin vermiş olduğu
kahvaltı ile programı sonlandırıldı.
IGMG Frankenthal, Polis İle Ortaklaşa
Gençlere Seminer Verdi
I
GMG RNS Bölgesi Frankenthal
Hicret Camii geçtiğimiz günlerde
Frankenthal Polisi ile ortaklaşa
gençlere ve yönelik "gençlik ve şiddet,
korunma yolları" adı altında bir seminer düzenlendi.
Seminer Hicret Camiinde Frankenthal polisinin gençlik dairesinden
Polis memuru Michael Glaser tarafından sunuldu. Programa Hicret Camii
Başkanı Nadir İdare ve Hicret Camii
İmam Hatibi Şevki Aksoy, IGMG RNS
Bölgesi Basın Yayın Başkanı ve Frankenthal Uyum Meclisi Üyesi Mehmet
Çalay, muhasib Zeki Açıkgöz, VIKZ
İmam Hatibi Yaşar Bezgin, DİTİB
İmam Hatibi Menderes Yazıcıoğlu ve
gençler katıldılar.
Daha sonra kısa bir tanışma yapıldı.
Güzel ve samimi bir ortamda geçen seminerde Glaser gençlere çok önemli
açıklamalarda bulundu. Gittikleri ortamları tanıştıkları arkadaşlarını çok iyi
seçmeleri tavsiyesinde bulundu. Şiddetin kötü bir şey olduğunu kötü sonuçlar
doğuracağının altını çizdi. Sorunların
şiddetle değil de sakin bir kafa ve bilinçli bir şekilde çözüm yollarının aranması gerektiğini söyledi. Gençlere katılımlarından dolayı teşekkür ederek seminer
dizilerinin devam edeceğini söyledi.
Programın sonunda gençlerin hazırlamış oldukları ikramlar yenildi ve Türk
çayı içilerek vedalaşıldı.
slam Toplumu Milli Görüş RNS
Bölgesine bağlı faaliyetlerini sürdüren Selimiye Camii geçenlerde
çeşitli kuruluşlarla desteklenen kan
bağışı kampanyasına cemaati ve yöneticileri ile birlikte katıldılar.
Cemiyet Başkanı Orhan Uçar;
“İnsanların en hayırlısı insanlara fay-
dalı olanıdır” düsturu ile hizmet veren teşkilat zor durumda olan insanlara faydalı olabilmek için bu tür çalışmalarda yer aldıklarını ifade etti.
Önümüzdeki dönemde de çeşitli
çalışmalarla hizmetlerine devam edeceklerini söyledi.
Frankenthal’de “İslam ve
Hristiyanlık’ta Barış” Konulu Toplantı
F
rankenthal`de hersene yapılan
yuvarlak masa toplantılarının
bu seneki konusu "İslam ve
Hristiyanlıkta Barış" konusu işlendi.
Daha önceden böyle bir konunun
seçilmesi son dönemde Pariste üzücü
olayların meydana gelmesiyle aynı zamana denk gelmesi katılımcıların da
ilgisini çekti.
Toplantı Luther Kilisesinin konferans salonunda gerçekleştirildi.
Programa Frankenthal Uyum Meclisi
Başkanı Serap Yılmaz, IGMG FT
Milli Görüş Hicret Camii Başkanı
Nadir İdare ve İmam Hatibi Şevki
Aksoy, Eğitim Başkanı Şenol Kar ve
Hakan As, VIKZ adına İmam Hatip
ve Pedagog, Uyum
Meclisi Üyesi Yaşar
Bezgin,
DİTİB
Başkanı Salif Erdoğan ve İmam Hatib Menderes Yazıcıoğlu,
Uyum
Meclis Üyesi ve
IGMG RNS Bölgesi Basın Yayın
Başkanı Mehmet Çalay, Luther Kilisesi Papazı Martin Henninger, Belediye Uyum Meclisi Yazı İşleri Müdürü Bernd Schönhard ve dinleyiciler
katıldılar.
Programa davet edilen Osnabrück
Üniversitesinde Öğretim görevlisi
olan Profesör Merdan Güneş, İslam
dini hakkında çok güzel ve önemli
açıklamalarda bulundu. İslam Dininin Terörle bir bağlantısının kesinlikle olmadığını bilakis İslam dininin
barış dini olduğunu ayetlerle açıkladı.
Önyargıların bu tür çalışmalarla biraz
olsun aza indirgenmesi gerektirdiğini
vurguladı.
Daha sonra Papaz Henningerde
Hristiyanlıkta da
şiddetin olmadığını birlikte yapılacak programlarla
bunları insanlığa
anlatmamız gerektiğini söyledi ve ev
sahibi olarak katılanlara teşekkür etti.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 17 ❭
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği Şemsiyesi Altında “Elele” Sloganıyla İşbirliği Yapan Listeler
Frankfurt Yabancılar Meclisi Seçiminde Başarılı Oldular
2
9 Kasım 2015 tarihinde yapılan Frankfurt Yabancılar Meclisi Seçimlerine Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin şemsiyesi altında “Elele” sloganıya işbirliği yaparak giren 7
liste´den seçilen Frankfurt Yabancılar Meclisi üyeleri
ile Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği
Frankfurt Griesheim Yunus Emre Kültür Merkezinde
yapılan toplantıda bir araya gelerek seçimi değerlendirdiler.
Toplantıda yapılan analitik değerlendirmede
Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalışma Birliği´nin
şemsiyesi altında “Elele” sloganıya işbirliği yaparak giren 7 liste seçimde așağıdakı sonuçları aldığı tesbit
edildi:
Liste Oy Oranı Oy Sayısı Seçilen Aday Sayısı 1 LA 1,8% 6373 1 4 - EU 9,3% 33656 3 6 - ULF
2,9% 10442 1 16 -YEKV 1,6% 5738 1 23 - TDF
2,6% 9251 1 30 - TKF e.V. 2,3% 8199 1 32 - A.I.V.
4,0% 14434 2 Toplam 24,5% 88093 10 Bu sonuçlara göre ișbirliği yapan listelerimiz genel oyların %
24,5 %´ünü ve 37 sandalyeden 10´unu yani % 27´isini alma bașarısını göstermiștir. Seçimlerin sonuçlarına
genel olarak bakıldığında Frankfurt Seçim ve İstatistik
Dairesinin Frankfurt Yabancılar Meclisi nedeniyla bu
sene yayınladığı istatistik verilerine göre Alman pasaportu olmayan 177.445 seçmenden 25.399 Türk asıllı
(Türk asıllı seçmenin genel seçmene göre oranı %
14,3) olduğu Frankfurt´ta seçilen 37 Yabancılar Meclisi üyesinden 25´inin (% 67,6´sı) Türk isimli olması,
Türkiye asıllı seçmenlerin seçimlerde ne derece belirleyici olduğunu ve diğer milletlerden seçmenlerin sandığa rağbet etmediklerini, seçmenlerin genelde kendi
milletlerinden olan kiși yada listelere oy verdiği varsayımında Türk asıllı seçmenlerin üzerine düșeni yaptıklarını açıkça göstermektedir.
Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği
șemsiyesi altında “Elele” sloganıyla ișbirliği yapılan listelerden seçilen yabancılar meclisi üyeleri ile Frankfurt
Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği bundan sonra
da aynı ișbirliğini devam ettirmeye ve önümüzdeki dönem Frankfurt Yabancılar Meclisi çalıșmalarında daha
etkin olmayı hedeflemekte belirledikleri
- Seçimlerde seçme ve seçilme hakkı!
- Eğitim ve iș hayatında șans eșitliği!
- Yabancı düșmanlığı, Irkçılık, Antisemitizm ve İslamofobya’ya karșı mücadele!
- Entegrasyona evet! Asimilasyona hayır!
- Çok dilliliğin teșvik edilmesi, çiftdilli anaokulların ve anadil derslerinin yaygınlaștırılması için! Müslümanların kurumsal entegrasyonuna imkan!
- Müslüman sosyal hizmet kurumlarının
olușturulmasına destek!
- Sosyal konut yapımına teșvik
- Savaș mültecilerine sığınma hakkı! Savașlara son!
- Radikal gençliğe hayır! Özgüvenli gençliğe evet!
- Çoğulcu ve yașamaya değer bir Frankfurt için!
hedeflere ulașmayı amaçlamaktadırlar.
29 Kasım 2015 Frankfurt Yabancılar Meclisi Seçimin de ișbirliği yapan Frankfurt Yabancılar Meclisi
üyeliğine seçilen, așağıda isim ve irtibat bilgilerini verilen
Liste 1 – Liste Aktiv (LA)
Seçilen aday: İsa Çöl (e-Mail: [email protected] –
Tel.: 0163/7853570)
Liste 4 – Emigranten Union (EU)
Seçilen adaylar: Asım Tozoğlu, Yakup Ürün, Süheyla Tozoğlu (irtibat: Asım Tozoğlu - e-Mail:
[email protected] – Tel.: 0178/2696958)
Liste 6 – Unabhängige Liste Frankfurt (ULF)
Seçilen
aday:
Erdal
Kına
(e-Mail:
[email protected]
– Tel.: 0178/4135636
Liste 16 - YUNUS EMRE KULTUR VEREIN
(YEKV)
Seçilen aday: Abdullah Kaya (e-Mail: [email protected] – Tel.: 160/98907073)
Liste 23 – Türkisch-Deutsche Liste Frankfurt
(TDF)
Seçilen adaylar: Bilal Can (e-Mail:
[email protected] – Tel.:0173/4673021)
Liste 30 Türkischer Kultur- und
Freundschaftsverein e.V. (TKF e.V.)
Seçilen aday: Muhammed Metin (e-Mail: [email protected] – Tel.: 0177/5562122)
Liste 32 – Ausländische Interessenvertretung
(A.I.V.)
Seçilen adaylar: Rahmi Şeker (e-Mail:
[email protected] – 0177/8353727)
Dr. Hüseyin Kurt (E-Mail
[email protected] – 0177/9762795)
arkadașlarımız yukarıda belirtilen ortak belirlenen
hedefler çerçevesinde Frankfurt´ta yașayan seçmenlerimiz ve vatandașlarımızın sorunlarını Frankfurt Yabancılar Meclisi ve etkin olacakları diğer kurum, komisyon ve olușumlarda nezdinde dile getirmek ve çözümler üretmek için çalıșacaklardır. Seçmenlerimiz ve
vatandașlarımız seçilen arkadașlarımıza belirtilen irtibat bilgileri üzerinden ulașarak, Frankfurt Yabancılar
Meclisi´nde gündeme gelmesini istedikleri sorunlarını
iletebilirler.
Frankfurt Türk Cami Dernekleri Çalıșma Birliği
ve çalıșma birliğimizin șemsiyesi altında “Elele” sloganıyla ișbirliği yapan listelerimizden seçilen Frankfurt
Yabancılar Meclisi üyeleri, seçmenlerimize, sandığa
yansıttıkları teveccühleri ve güvenleri için teșekkür
ederiz. Gelecekte güzel bir Frankfurt için, göçmenlerin Frankfurt için bir zenginlik olduğunu göstermek
için, sadece listelerimizi tercih eden seçmenlerimize
değil, tüm seçmenlere hatta tüm Frankfurt´a hizmet
etmeyi hedeflediğimizin bilinmesini istiyor ve önümüzdeki dönem Frankfurt Yabancılar Meclisi yeni
dönem çalıșmalarının tüm Frankfurt halkına hayırlı
olmasını diliyoruz” dendi.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 18 ❭
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
18. Euro Finance Week’te Bu Yıl İlk Kez
İslami Bankacılık Konferansı
A
vrupa’nın finans sektörünü
18 yıldır biraraya getiren ve
alanındaki en önemli organizasyonlarından olan Euro Finance
Week Frankfurt Kongre merkezinde
başladı.
Finans sektörünün önde gelen yöneticilerinin ve uzmanlarının katıldığı Euro Finance Week’in açılış konuşmasını Grup başkanı Dr. Nader
Maleki yaptı.
Dr. Thomas Schäfer (MdL), Dr.
Michael Meister (MdB) ve Avrupa
Merkez Bankası Başkan Yardımcısı
Dr. Vitor Constancio da birer konuşma yaptı.
18. Euro Finance Week, bu yıl da
40`ın üzerinde konferans ve konusunda uzman yüzlerce katılımcıyla
gerçekleşecek.
Açılış konferansının bu yıl ki konusu; İslami bankacılık konvensiyonel
bankacılık sistemine karşı bir alternatif midir ve İslami bankacılık güncel
ekonomik Avrupa sorunlarının çözümüne katkı sağlayabilecek midir? konuları masaya yatırıldı.
Haftanın açılış konferansına, geçtiğimiz aylarda Euro bölgesinin ilk
İslami banka lisansını Almanya Banka Gözetim Kurulu’ndan (Bafin)
alan, Kuveyt Türk Bankası’nın yüzde
yüz iştiraki KT Bank AG Ceo’su Kemal Ozan da konuşmacı olarak katıldı.
Euro Finance Week’in İslamic Finance ilk oturumunda konuşan ve
soruları yanıtlayan KT Bank Ceo’su
Kemal Ozan; “Dünyada hızla pazar
payını arttıran İslami bankacılık Euro
bölgesinde çok yeni. Farklı bir iş modeli olmasına rağmen ilgiyle karşılanması
memnuniyet verici” dedi.
Bu konferansta ki amaçlarının;
başta katılımcılar ve finans sektörü
olmak üzere, İslami ve etik değerlere
uygun bankacılık sistemini anlatmak
olduğunu belirten Kemal Ozan, konuşmasının devamında bilinen bankacılık sistemiyle İslamic Finance
arasındaki farklılıkları, İslami bankacılığın avantajlarını dile getirdi.
İslami Bankacılığın İslami kurallara göre şekillendiğini vurgulayan
Ozan, İslam`ın yasakladığı endüstrileri finanse etmediklerini, spekülasyondan uzak durduklarını, reel sektöre destek verdiklerini ve bu yolla
ekonomiyi daha stabil hale getirme
yönünde katkıda bulunduklarını ifade etti.
Hedef kitlelerinin Almanya’da yaşayan müslümanların yanısıra etik
değerlere önem veren müslüman olmayan müşteriler olduğunu da sözlerine ekleyen Kemal Ozan, “ırk, dil ve
din ayrımı yapmaksızın tüm müşterilere hizmet sunmayı amaçlıyoruz“ dedi.
Prof. Dr. Bernhard Emunds,
Prof. Dr. Martin Büscher, Dr. Helge
Wulsdorf, Uğurlu Soylu ve Peter
Kruschel‘in katıldığı konferansın
ikinci bölümünde, Almanya’da yeni
olan İslami bankacılığın geleceği ve
ne gibi yenilikler getirebileceği tartışıldı.
Köln’de Buhurizade Mustafa Itri ve
Johann Sebastian Bach'ın Düeti
Y
unus Emre Enstitüsü, Almanya’nın Köln kentindeki
bir kilisede Klasik Türk
Müziği sanatçısı Buhurizade Mustafa Itri ile Klasik Batı Müziği sanatçısı John Sebastian Bach’ın
eserlerinin icra edildiği bir konser
düzenledi.
Enstitü’nün Köln Kültür Merkezi tarafından “Neuapostolische”
kilisesinde düzenlenen konser, Itri’nin “Segah Bayram Tekbiri” ile
başladı. Konser, daha sonra tambur ve duduk taksimi, Bach’ın “Air
on G String” ve Itri’nin “Segah Salat-ı Ümmiye” eseriyle devam etti.
Konserde tambur sanatçısı Murat Aydemir, viyolonsel sanatçıları
Çağ Erçağ ile Serdar Mamaç ve duduk sanatçısı Ertan Tekin, iki bestekarın seçme eserlerinden oluşan
repertuarlarıyla Doğu ve Batı’nın
ezgilerini sergilediler.
Yunus Emre Enstitüsü Köln
Müdürü Dr. Yılmaz Bulut, Türk
Alman ilişkilerinde bu iki önemli
bestekarı bir araya getirip sentezlerini sunarak bir dostluk havası es-
tirmek istediklerini belirterek,
“Doğu ile batının birbirinden çok
uzak, birbirinden ayrı, birinin ötekinin karşıtı olarak algılanmamasını istiyoruz. Bu nedenle böyle bir
konserle buna anlam katmak istedik, toplumları birleştirmek ve
dostlukları arttırmak istedik” dedi.
Türkler ve Almanlar tarafından
yoğun ilgi gören konser, salonu
dolduran çok sayıda dinleyici tarafından büyük alkış aldı.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 19 ❭
“DİTİB İslami Düşünceleri Destekleme
Programı” Dördüncü Çalıştayı Yapıldı
D
İTİB-Akademisi, “DİTİB İslami
Düşünceleri Destekleme Burs
Programı”nın master ve doktora
öğrencilerine yönelik tertiplemiş olduğu
dördüncü çalıştayıyla yeni öğretim yılına
girdi.
Bu kapsamda 25-27 Kasım 2015 tarihlerinde Almanya’daki çeşitli üniversitelerin İslam İlahiyat, İslam Din Eğitimi ve
İslam Bilimleri bölümlerinde okuyan öğrenciler Köln DİTİB-Akademisinde bir
araya geldi.
DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu çalıştayda yaptığı konuşmasında İslam İlahiyatı’nın disiplinlerarası bir bölüm olduğunu, dolayısıyla sadece temel İslam bilimlerinden Tefsir, Hadis, Kelam, Fıkıh veya Tasavvuftan ibaret
olmadığını vurguladı. Aşıkoğlu, bunun yanında Din Bilimleri, Din Sosyolojisi, Din
Psikolojisi, Din Felsefesi ve Dinler Tarihi
alanlarını da içerdiğini ifade etti.
Üçüncü bölüm olarak da yardımcı disiplinlerin (Dil Bilimleri gibi) dikkate alınması gerektiğini söyleyen Genel Başkan
Aşıkoğlu, o halde İslam İlahiyatını kompleks bir yapı ve gelecekte önem arz eden
bir bölüm olarak görülmesi gerektiğini belirterek, çalıştaya katılan öğrencilere başarılar diledi.
Düzenli tertiplenen çalıştayların amacı
öğrencilerin kişisel gelişimini desteklemek,
aralarındaki iletişim bağlarını güçlendirmek amacıyla yeni bir atölye konsepti ile
desteklenmekte olup, bununla öğrencilerin somut bir ürün ortaya koymaları, bilimsel çalışmalardaki çekimserliklerini
yenmeleri ve kendilerini deneyecek bir ortamı bulmaları sağlanmıştır. Konseptlerden ilki olan Speech-Atölye, öğrencilerin
eğitimlerini sürdürdükleri İslam İlahiyat
Merkezlerinde tartışma grupları, konferanslar ve seminerler düzenlemelerini içermektedir. DİTİB Akademisi’ne bağlı olarak faaliyet yürütecek Save Book Atölye ismi altında da Almanya’daki İslam İlahiyat
Merkezleri Bibliyografya ve Dokümantasyon Merkezi’nin oluşturulması hedeflenmektedir. Son olarak Script-Atölye kapsa-
mında ise öğrencilerin eğitim seviyeleri
çerçevesinde makale, kitap değerlendirmeleri ve kitap özetleri gibi deneyimlerle kendi yeteneklerini görünür hale getirmeleri
ve bunu bir ‘İslami Düşünceler Dergisi’
kapsamında sunmaları tasarlanmıştır. Bu
atölyenin birincil amacı özellikle Almanya’da kurulmuş olan İslam İlahiyat Merkezleri’nin yaptığı kendi yayınlarının içeriklerini tartışma konusu yaparak bu konudaki bilimsel çalışmaların önünü açmaktır. Bu konuda DİTİB Eğitim, Araştırma ve Yayın Hizmetleri Müdürü Taner
Yüksel sadece bilimsel çalışmalar yapmanın yetmediğini, asıl önemli olanın bu tür
çalışmaların tanınmasının ve üzerinde tartışılabilmesinin gerektğini ifade etti.
Çalıştayın moderatörlüğünü DİTİB
Eğitim, Araştırma ve Yayın Hizmetleri
Müdürü Taner Yüksel ve DİTİB Akademi
Bürosu Araştırma Görevlisi Ulrich Paffrath, DİTİB İslami Düşünceleri Destekleme Burs Programı’nın koordinatörlüğünü
ise DİTİB Akademi Bürosu Görevlisi
Murat Şahinarslan üstlenmiştir.
“DİTİB İslam Düşüncelerini Destekleme Burs Programı”, Almanya’da İslam
araştırmalarına içten bir bakış açısına ulaşma konusuna ve nitelikli genç akademisyenlerin yetişmesine katkıda bulunmaktadır. Bu çerçevede master ve doktora öğrencilerinin İslam düşüncesinde bilimsel kaynak ve metotlara ulaşmaları hedeflenmektedir.
Bu çerçevede özellikle şu alanlardaki
master ve doktora alanları desteklenmektedir: İslam İlahiyatı/Araştırmaları, İslam Bilimleri, Din Eğitimi, Din Bilimleri, Arap
Dili ve Edebiyatı/Oryantalizm şeklindedir. Ayrıca başka bölümlerde öğrenim görmekte olan fakat orjinal İslam kaynaklarının kullanımı sayesinde Almanya’daki İslam araştırmalarına önemli bilgi katkısında bulunacak başvuru sahibi öğrenciler de
dikkate alınmaktadır . “DİTİB İslam Düşüncelerini Destekleme Burs Programı”
içerik ve maddi destekten oluşmaktadır ve
bu programın seçilmiş katılımcılarına
programlar düzenlemektedir.
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
haber
DİTİB-ZSU 8. Kitabevini ve
İlk Öğrenci Evini Açtı
D
İTİB Sosyal Dayanışma Merkezi (ZSU) Köln, Münster, Berlin, Frankfurt, Münih, Nürnberg, Stuttgart’tan sonra Hannover’de 8.
kitabevini ve ilk öğrenci evini düzenlenen törenle hizmete açtı.
Açılışa; Hannover Başkonsolosu
Mehmet Günay, DİTİB Genel Başkanı
Prof. Dr. Nevzat Yaşar Aşıkoğlu ve Yönetim Kurulu Üyeleri, Din Hizmetleri
Ataşeleri, ZSU Genel Müdürü, Eyalet
Birliği ve Gençlik Birliği Başkan ve Yöneticileri, yerel yöneticiler, bölge dernek
din görevlileri, dernek yöneticileri ile çok
sayıda davetli katıldı.
Kur’an-ı Kerim tilavetinin ardından
program DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr.
Nevzat Yaşar Aşıkoğlu’nun selamlama
konuşmasıyla başladı.
En güzel yatırım
insana olan yatarımdır
İslam`ın, insanı insan yapma sanatı
olduğunu hatırlatan Prof. Dr. Aşıkoğlu
özetle şöyle konuştu; “Güzel bir Cuma
gününde iki mutlu olayı birlikte yaşıyoruz. İlim, irfan yuvası bir kitabevi ile
ilim, irfan tahsil etmek üzere öğrencilerimize imkân sağlamak için hazırlanan öğrenci evinin açılışını idrak edeceğiz.
DİTİB olarak gayemiz sizlerden aldığımız güçle çocuklarımızın eğitimi için
bu imkanları oluşturmaktır. Şu anda 8
kız ve 5 erkek olmak üzere 13 ayrı şehirde öğrenci evi hazırladık, bunların bir
kısmı faaliyete geçti, bir kısmı da en kısa
zamanda geçecek. Bugün en geniş kapsamlı öğrenci evimizi açmış bulunuyoruz.“
Eğitim olmazsa olmazlarımızdandır
Hannover Başkonsolosu Mehmet
Günay’da günün anlam ve önemine binaen yaptığı konuşmasında; “Hissiyatımı anlatmam için bugün içinde bulunduğumuz bu merkezin açılması beni son
derece mutlu etmiştir. Eğitime çok önem
veriyorum. Eğitim olmazsa olmazlarımızdandır. Külliye olarak adlandırdığım
bu mekânın eğitim alanında yapacağı çalışmalarla bir merkez olacağına inanıyorum. Bu külliyenin hayata geçirilmesinde emeği geçen herkese canı gönülden
teşekkür ediyorum” dedi.
Konuşmaların ardından üniversite
öğrencilerine sıcak bir yuva ve ev ortamı,
huzur, dostluk, güven ve kalitenin hâkim
olduğu, nezih bir mekânın oluşturulduğu öğrenci evinin ardından, dini, kültürel ve sosyal içerikli kitapların yanı sıra,
diğer hediyelik eşyaların ve hac malzemelerinin de yer aldığı 5 bine yakın ürün
çeşidinin sergilendiği kitabevinin açılış
programına geçildi.
DİTİB Genel Başkan Yardımcısı Suat Okuyan’ın yaptığı dua eşliğinde kitabevi ve öğrenci evinin açılış kurdelası
Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay, DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr.
Nevzat Yaşar Aşıkoğlu, MÜSİAD Genel
Başkanı Nail Olpak ve ZSU Genel Müdürü Ali Özdemir tarafından kesildi.
Açılış sonrası öğrenci evi ve kitabevi
gezildi. DİTİB Genel Başkanı Prof. Dr.
Nevzat Yaşar Aşıkoğlu günün anısına
Hannover Başkonsolosu Mehmet Günay’a Diyanet İşleri Başkanlığı’nın yayınlamış olduğu “Anadolu’da İslam Kültür ve Medeniyeti“ adlı kitabını hediye
etti.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
Göç Olgusundan
Yerleşiklik Olgusuna
Gençlik Çalışmaları
[email protected]
erinin ilk yazısında göç sonrası özellikle Almanya’da gelişmeye başlayan gençlik çalışmalarını ele almıştık. Göç ve göçmenlik olgusunun bu zaman diliminde ortaya çıkan gençlik çalışmalarının temelinde bir şekilde hep var olduğunu
ifade etmiş, bu çalışmaların çerçevesini ortaya koyan
temel kıstasların göç tecrübesi, kimlik muhafazası, yabancılık hissi, birarada tutunabilme, dînin sonraki nesillere aktarımı olduğunu ifade etmiştik.
Günümüzdeki duruma yöneldiğimizde artık Türkiye’den Avrupa’ya gerçekleşen ilk göçü yarım yüzyıl
geride bırakmamızla birlikte, temel paradigmalarda da
bir kaymanın ortaya çıktığını görüyoruz. Özellikle göç
ve göçmenlik paradigması gitgide yerleşiklik paradigması ile yer değiştirmekte. Bir ülkeden diğer ülkeye bizatihi göçme fiilini tecrübe etmiş olanların zaman dilimlerinde iyi hizmet etmiş olan unsurlar, paradigmanın yerleşikliğe kaymasıyla birlikte işlevliğini kaybetme tehlikesiyle karşı karşıya kalabilmekteler. Göç sonrası gençlik çalışmaları da bu paradigma değişiminden
etkilenen önemli unsurlardan biri olarak karşımızda
durmakta.
Mevcut Türk kökenli kurumlardaki gençlik çalışmalarında paradigma fiilen değişmiş olsa da, zihnen
bu değişikliğin çalışmalara daha tam olarak yansımadığını görüyoruz. Çalışmaların muhatabı olan gençler
bizatihi göçü ancak büyüklerin anlatımından tanımaktalar. Kendileri ile göç etmiş olmanın arasında iki nesillik, hatta üç nesillik bir mesafe oluşmuş durumda.
Babalarının ve dedelerinin doğup büyüdükleri, sosyalleşmelerinin gerçekleştiği toplumsal çerçeveyi ve kültürel arka planı kendilerinin tecrübe etme imkanları
olmadı. Babaları ve dedelerinin sonradan katıldıkları
ve farklı olarak algıladıkları bu toplumun gerçekleri
onlar için hayatları boyunca tecrübe ettikleri tek gerçeklik oldu. Ataları için eksiklik ve fazlalığın içiçice
geçtiği ve onların yabancılıklarını pekiştiren toplumsal
düzen torunlar için bilinebilir tek düzen haline geldi.
Kendi ailelerinin ve tanıdıkları çevrenin yaşadıkları
göç sonrası tecrübeler onlar için sadece bir anlatı ve
söylemden ibaret olmaya başladı. Kendileri için bunları tecrübe etmek mümkün olmadığı gibi, genelde
olumsuz tecrübelerin aktarıldığı bu tarihi devr almakta
dahi zorluk çekmekteler.
Gençlik çalışmalarının muhatap kitlesinde nesnel
bir değişimin ortaya çıkmış olmasına rağmen, bu durum çalışmaların çıkış noktasına ve hayata geçiriliş şekline halen yansımış değil. Yapı ve içerik boyutu ile
Türkiye kökenli gençlik kurumlarında halen göç paradigması geçerliliğini korumakta. Günümüzde bazı
noktasal değişiklikler yapılmış olsa da, temelde bir değişim sözkonusu değil. Mesela Din eğitiminde son yıllarda yerel dile de yer veriliyor olunsa da, dil değişimi
müfredatın ve öğretim metodlarının ciddi manada
gözden geçirilmesine sebep olmamıştır, daha çok mevcudun bire bir yerel dile tercümesi ile yetinilmiştir.
Muhatap kitle içindeki değişim ile çalışmaların
şeklindeki sabitlik biraraya gelmesiyle birçok kurumda
gençlik çalışmaları bir döngü içine girmiş durumda.
Göç sonrası ortaya çıkan ve göç olgusundan doğan sıkıntılar ile mücadele, bunları aşmak ve eksikliklerini
S
❬
❬ 20 ❭ Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
A.Engin KARAHAN
dosya
Belki bundan çok daha vahim olan ise, gençlik
çalışmalarına katılım sağlayan gençlerin arasında dahi bu çalışmalardan etkilenenlerin oranlarının çok düşük olmasıdır. Kendi bünyesindeki gençler için dahi cazibe oluşturmakta zorluk
çeken bir gençlik çalışması haliyle kendi iddiasına göre ulaşması gereken insan sayısının ve
potansiyel olarak gerçekten de ulaşabileceği sayının çok gerisinde kalmakta.
tamamlamaya endeksli olan çalışmaların dert edindiği
kitle artık büyümüş ve kendileri çocuk sahibi olmuşlardır. Yeni muhatap kitleyi oluşturan bu çocuklar ise
baba ve dedelerinin karşı karşıya kaldıkları sorunları
tanımamakla birlikte kendi nesillerine özgü sorumluluk ve sıkıntılar ile karşı karşıya kalmaktalar. Babalarının sorunlarının telafisi ve kimliklerinin gelişimi için
ortaya konmuş olan çalışma şekli onların ihtiyaç dünyasını karşılayamamakta, onlarla bağlantı kuramamakta.
Geldiğimiz noktada mevcut gençlik çalışmalarına
geçmişe nazaran yeni gençleri katmakta zorluk çekildiğini söylemek mümkün. Bu tür çalışmalara katılan
gençlerin sayısı en iyi ihtimalle ancak sabit tutulabilmiştir. Üçüncü ve dördüncü nesillerdeki toplam sayı
artışını göz önünde tutarsak mevcudu korumak ise
ulaşılan gençlik oranının gerilemiş olduğu anlamına
gelmekte. Birçok kurum kendi dışındaki gençlere ulaşmayı bırakın aile bağlarından yola çıkarak zaten kendi
bünyelerinde gördükleri gençleri dahi tutabilmekte
zorlanmaktalar.
Belki bundan çok daha vahim olan ise, gençlik çalışmalarına katılım sağlayan gençlerin arasında dahi bu
çalışmalardan etkilenenlerin oranlarının çok düşük olmasıdır. Kendi bünyesindeki gençler için dahi cazibe
oluşturmakta zorluk çeken bir gençlik çalışması haliyle
kendi iddiasına göre ulaşması gereken insan sayısının
ve potansiyel olarak gerçekten de ulaşabileceği sayının
çok gerisinde kalmakta. Bunun yansımaları arasında
birçok tezatları bünyesinde birleştiren gençlerin sayısının artışıyla birlikte genelde fahri olarak yürütülen
gençlik çalışmalarını devr alacak olan bir sonraki kuşağın yetiştirilmesinde ciddi manada sıkıntılar yaşanıyor
olmasını görebiliriz.
Yaşanan sıkıntılar kesinlikle çalışmaları şu an yürüten insanlarda bir özveri yada gayret eksikliğinden kaynaklanmıyor. Sorun gençlik çalışmalarının sisteminde
hala muhafaza edilen ama muhatap kitlede aşılmış
olan paradigmada. Sorun gençlik çalışmalarının sistem
olarak bu yeni paradigmayı göz ardı ediyor ve kendini
muhatap kitlenin ihtiyaçlarını gözönünde tutarak yenileyemiyor oluşundan kaynaklanmakta. Yani kişilerden kaynaklanan bir sorun ile karşı karşıya değiliz, sorun sistemde.
Gençlik çalışmalarını sürdürmekte olan birçok
gençlik idarecisinin bilinçli yada en azından bilinçaltında bu durumun farkında oldukları kanaatindeyim.
Sıkıntıları ve zorlukları görmekle birlikte bunların sebeplerini tanımlamakta ise zorluk çekmekteler. Bazıları tıkanıklıkların sebebini kendi şahsında görmekte, olması gerektiği kadar çalışmıyor ve gayret göstermiyor
olduğu düşüncesiyle kendini suçluyor ve daha fazla çalışarak, daha fazla gayret göstererek kendince gördüğü
bu eksikleri kapatmaya çalışıyor. Sonuçta kendinden
çok sistemden kaynaklanan bu sıkıntılar karşısında tükenmişlik ve çaresizlik duygularının artmasıyla birlikte
uzaklaşmaktan başka çıkış yolu göremeyebiliyor. Bu
durum ile genelde gençlik çalışmalarının temelini
oluşturan özveri ve sorumluluk sahibi idareci arkadaşlar karşı karşıya kalmakta. Sonuçta sistem en çok ihtiyaç duyduğu idareci prototipini en hızlı şekilde tüketir
duruma geliyor.
Bunun alternatifi olarak karşımıza çok daha yıkıcı
bir etkiye sahip olan ikinci bir “başetme yöntemi” çıkmakta. Bu yöntemin temelinde inkar var. Sorunların
olduğu inkarı, tıkanmanın var olduğu inkarı, muhatap
kitlede bir değişimin gerçekleştiğinin inkarı. Bu yöntem olanı değil varsayılanı çalışmalarının temeline alır,
muhatap kitlesini tanımaya çalışmak yerine sadece tanıdığını kendine muhatap olarak kabul eder. Bu da
ancak bakış açısını yapay olarak daraltmakla mümkün
olabiliyor. Kendi kendine yetiyor olma duygusunun
yaygın olarak karşımıza çıktığı bu yöntem mevcut ile
yetinmeyi merkeze alarak, geçmişteki var olan geniş
kitlelere ulaşma iddiasını bırakın zinde tutmayı, bozulmanın asli sebebi olarak tanımlayarak terk etmeyi tercih etmekte. İlginçtir ki göç sonrası ortaya çıkan gençlik çalışma modelini muhafaza etme iddiasında olan
bu “başetme yöntemi” yine bu model üzerinde en yoğun tahrifata sebep olmakta, gençlik çalışmalarının
kucaklayıcılığını, bilinç geliştirme yetisini, gençlerin
yaşadığı toplumdaki muhatap oldukları sorunlar ile
mücadele yetisini köreltmekte. Günümüzde gençlerin
ilmi ihtiyaç ve taleplerini karşılamak yerine gençleri
tekrar ve malumat furuşluk kıskacında sıkıştırmaya çalışmaktadır.
Sonraki yazı: Gençlik Çalışmalarında Sistem Sorunu - Bir Analiz Denemesi
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 21 ❭
Gurbet
Mektupları-24
[email protected]
önülden bir selam gönderdim yüreği güzel insanıma.
Onlarda gönülden selamımı aldılar
inşaAllah.
Ey benim yarenlerim, gönül gözünden din kardeşlerim diye bağlandıklarım.
Sizin bunca acıları çekmeniz, zalimlerden zulümleri çekişiniz yüreğimin ortasını yakıyor.
Adeta benim derdim oldunuz, dünyanın herbir
tarafından sesleriniz çığlıklarınız geliyor.
Bu sesler adeta kulaklarımı tırmalarcasına çığlıklarınız, ağıtlarınız vücuduma adeta işkence.
Hele denizcilerin bulduğu ufacık yavru, bana
Firavunun erkek çocukları kestirip Musa’dan kurtulmak istemesini hatırlattı.
Ama Rabbim Musa’yı Firavunun evinde büyüttürdü.
Benim insanım düşünmeyi bırakıp can derdine
düştü, bu beni bayağı bir düşündürdü.
Sonra acaba bu durum bizim başımıza gelse ne
yapardım dedim kendi, kendime.
Allah (c.c.) hiçbir milleti devletsiz ve adaletsiz
bırakmasın diye dua ekmeye başladım.
Anladımki; hayatı bırakıp gitmeyi göze almak
her babayiğitin işi değil.
Yine anladımki zalimler bir taraftaki kardeşlerimi temizlemek için diğer tarafı ön plana alıyorlar,
dünya halkları o filmi seyrederken onlar çoktan işlerini hallediyorlar.
Devletler arası çıkarcı ilişkiler ise birbirini alt etmek için bütün birimlerini harekete geçirirken vasat insanlar seyretmeye devam ediyorlar.
Adeta zenginlerin curcunası olmuş devletler,
zenginlerin gelecek torunları için yüz yıllık sömürü
planları hazırlıyorlar, toprağı zengin ülkeler için.
Gündem ne ise kahvelerde, camilerde, komşuluklarda, arkadaşlar arasında, cemiyetlerde, meclislerde onu tartışıyorlar, onların yönlendirdiği gündeme yönlenmiş olarak.
Ve, bütün bunlar olurken yürekler buruluyor
babalar, anneler, dedeler, nineler, evlatlar, akrabalar
kan göz yaşları dökmeye devam ediyor.
Yüzyıllarca yaşadığı ülkelerini, şehrini, köyünü,
evini terkediyor bir umut için.
Toprağa kan yağıyor göz yaşından, taş yürekli
insanlar hisseder mi sandın.
Aynı toprakta bulunan zenginlikler, ağızlarındaki salyaları kabartıyor.
Memleketleri talan edilenler bırakın birlik olmayı, bölünerek daha bir küçülüyorlar.
Adeta zalimlerin iştahlarını kabartıyorlar, onların ateşine körük oluyorlar.
.............................................
Ah bu nefs ah!
İnsan bu, ruhu hakkı isterken, nefsi dünyayı isterken, nasıl bir iç çekişme geçiriyor, adeta kendi
kendisi ile savaşıyor.
Benlik ve yok olmama mücadelesine dönüyor
bütün mesele yaşadığı hayatını ölümsüz zannetme
hastalığı.
Sabırsız insan.
Aslında ölümün, ölümsüzlüğe ilk adım olduğunu bir kabul edebilse, ama olmuyor nefis diretiyor,
oda nefsine yenik düşüyor.
Bu uğraş hasta ediyor ediyor adeta beynini ve
bütün vucudu yayılıyor, kendini inandırmak için,
bencil nefsin isteklerine kendini teslim ediyor.
G
❬
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
M. Salih AYDIN
Hayır, hayır demeliyiz!
Gözlerimizde yaş, yüreğimizde Allah’a (c.c.) teslimiyet olmalı.
Derdimiz olmalı hak ve hakikate dayalı.
....................
İşte bu anlamda olaya biraz daha yakın mesafeden bakalım.
Ortadoğu denilince akla Mezopotamya ve Filistin geliyor.
Buranın halkları tarih boyunca Ortadoğuya ait
olmayan insanlar tarafından nice zulümler görmüştür.
Eğer!
Fıratın, Diclenin dili olsaydı.
Anlatırdı anlamayanlara nice zalimler geldi geçti.
Ama her zalimin bir ömrü ve vereceği bir hesabı
var.
Ne zalim insanlar biter, ne Allah c.c. yolunda
yürüyen müminler.
Bu kapsamda!
Düşmanım eğer birini kötülüyorsa bilki o iyi bir
insan, vatanını memleketini düşünen.
Fakat!
Yarınını düşünmeyen insan düşmanına hazır bir
lokma durumundadır.
Ot yemeye devam eden merkep gibi son anda
kurt’u farketse ne faydası olur.
İnsan düşünen bir varlıksa eğer, tabiiki öyle, lakin milyonlar hala düşünme melekesi donmuş şekilde yaşamaya devam ediyor.
Bütün bu zorluklara firen olabilmek için sabır
en güçlü tutanaktır.
..........................
Davanda dimdik dur.
Geriye bakmadan ileri gür.
Al diline bir slogan haykır.
Asla taviz vermeden söyle:
Allahuekber’ Allahuekber.
O’nun ismini yücelt ve yürü.
.............................
Sesini duyurmak için bazen bağırmak gerekiyor.
Nice sağır kulaklar hakikati duymamak için kulaklarını tıkarken, gözlerini kapatıp, dilini susma
ayarına alırken haykırmak gerekiyor hakikatleri.
Ve!
Dini dünya emelleri uğruna kullanan insanlar
çok zalim kişilerdir.
İnsanların güvenini sarsarak.
Hakikatleri çarpıtarak, münafıkça zavallı insanları dinden soğutarak.
Bütün bunlarla mücadele üzerimize düşüyor.
Bu uğurda uğraş vermemiz bize artı getirir.
Yeterki O’ bizden razı olsun.
Yusuf (a.s.)ı kardeşleri kuyuya atıp sonra da satıp kurtulduk sanmışlardı.
İlahi adalet nasıl tecelli etti, bütün o düşman
kardeşler Yusuf’a biat ettiler.
Görüntüye değil ALLAH’ın gücüne güvenin,
nerede tecelli edeceğini bilemezsiniz.
İmanınızı tam bir inançla besleyin.
Yüreğiniz O’nun aşkı ile kıpır kıpır etsin, çünkü
o Yaradandır, mülk onundur.
O’na teslim olun gerisini asla düşünmeyin vesselam.
özel köşe
Avrupa Trabzon Köprübaşılılar
Derneği 2. Genel Kurulunu Yaptı
T
rabzon’un Köprübaşı ilçesi mensupları tarafından Almanya’da kurulan Köprübaşılılar
Derneği 2’nci Olağan Genel Kurulunu gerçekleştirdi.
Avrupa Trabzon Köprübaşılılar Sosyal, Kültür ve
Dayanışma Derneği ikinci genel kurulunu yaparak
yönetim kurulu, danışma ve denetleme kurulunu belirledi.
Merkezi Neuss şehrindeki dernek lokalinde gerçekleşen genel kurula dernek üyeler yoğun ilgi gösterdi.
Genel Kurul Köprübaşı ilçesinin eski ismini taşıyan ve aynı çatı altında faaliyetlerini sürdüren Güneşara Kültür Derneği Başkanı Mustafa Aydın’ın divan
başkanlığında yapıldı. Faaliyet ve mali raporların
okunması, tüzük üzerinde yapılan konuşmaların ardından seçime geçildi. Yapılan seçim sonucu 15 kişiden oluşan yeni yönetim kurulu belirlendi.
2. Dönem Yönetim Kurulu ise aşağıdaki isimlerden teşekkül edildi.
Ahmet Anaç (Başkan)
Ercüment Aydın ve Muzaffer Aslan
(Başkan Yardımcısı)
Ali Rıza Uzun (Sekreter),
Şükür Polat (Sekreter Yardımcısı)
Hasan Kati (Muhasip),
Yakup Demirci (Muhasip Yardımcısı)
Üyeler: Aslan Malkoç, Mustafa Abanoz, Lütfi Özcan, Mustafa Küçük, Şenol Aslan, Muhammet Yıldız, Ali Ayar, Yavuz Selim Malkoç
Danışma Kurulu
Abdullah Uzun, Fuat Kati
Denetleme Kurulu
Hasan Ayar, Hasan Balahoroğlu
Yönetim adına açıklama yapan Dernek Başkanı
Ahmet Anaç, “2012 yılında kurulan bir dernek olmamıza rağmen geçtiğimiz yıllar içerisinde bir çok faaliyet gerçekleştirdik. Avrupa’da bilhassa Almanya’da
yaşayan hemşehrilerimizi bir çatı altında toplama yolunda önemli bir aşama kaydettik. Derneği kurarken
de amacımız Köprübaşılıları bir araya getirmek, mutlulukluklarımızı ve üzüntülerimizi paylaşmak ve dayanışma üzerinde birlikteliği sağlamaktı. Faaliyetlerimizde desteklerini esirgemeyen tüm hemşehrilerimize, kurucu üyelerimize, geçmiş yönetim kurulu üyelerimize ve dostlarımıza teşekkür ediyoruz” dedi.
Anaç, 12 Mart 2016 tarihinde Schwelm
şehrinde 5.sini gerçekleştirecekleri Köprübaşılılar Gecesi için hazırlıklara başladıklarını kaydetti.
HAYAT
Gerçekler “Hayat”ın İçinde Gizlidir
❬ 22 ❭
Aralık · Dezember 2015 · Safer 1437
bulmaca

Benzer belgeler

PDF SAYI 93 - Hayat Online

PDF SAYI 93 - Hayat Online Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Mustafa Macit Bey`in mahdumu Fatih dünya evine g...

Detaylı

PDF SAYI 102

PDF SAYI 102 adına güzel bir çalışma. Düşünenlerden ve yapanlardan Allah razı olsun. Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a ema...

Detaylı

PDF SAYI 113 - Hayat Online

PDF SAYI 113 - Hayat Online ile Ceylan İpek Hanımefendi nikahlanmışlardır. Her iki kardeşime de iki cihan saadeti dilerim.

Detaylı

PDF SAYI 75 - Hayat Online

PDF SAYI 75 - Hayat Online Bu vesile ile Cenab-ı Allah çalışmalarımızı bereketlendirsin, şuurlandırsın. Çalışmak bizden başarı Allah`tandır. Allah`a emanet olun. Not: Kıymetli Mustafa Macit Bey`in mahdumu Fatih dünya evine g...

Detaylı