Koç Üniversitesi`nde 2 Nisan`da işten çıkarılan ve

Transkript

Koç Üniversitesi`nde 2 Nisan`da işten çıkarılan ve
8
Koç Üniversitesi’nde 2 Nisan’da iþten çýkarýlan ve bir
haftayý aþan süredir direniþte bulunan taþeron iþçilerin
mücadelesi kazanýmla sonuçlandý. Ýstanbul Sarýyer'deki
üniversitenin kampüsü önünde öðrencilerin ve akademisyenler
desteðiyle 1 haftadýr direnen 161 iþçi, üniversite yönetimine
sunduklarý 22 maddelik protokol kabul edilince, direniþlerini
sonlandýrdý. Ýþçiler pazartesi günü iþbaþý yapacak.
Ýþçiler gelen zaferin direniþin ve dayanýþmanýn bir ürünü
olduðunu söyledi. BirGün’e konuþan Kenan Yýldýrým “Koç
Üniversitesi’ne karþý büyük bir zafer kazandýk. Bizi yaka
paça dýþarý atanlar, þimdi taleplerimizi kabul etmek zorunda
kaldý” dedi. Yýldýrým “Daha önceden bana dokunmayan yýlan
bin yaþasýn mantýðýyla hareket ediyorduk. Ancak birlik olunca,
gücümüzü birleþtirince karþýmýza çýkan hiçbir güçlük bizi
yýldýramadý. 2 Nisan’da bizi iþten çýkarýrlarken yaptýklarý
onur kýrýcý davranýþlara karþý mücadele ettik ve kazandýk”
þeklinde konuþtu.
Ankara 13. Aðýr Ceza Mahkemesi’nde bu sabah saat:
11:00’de baþlayan ve akþam saat : 20:00’ye kadar süren 22’si
tutuklu 72 KESK’linin yargýlandýðý davada, mahkeme heyeti
tutuklu 22 kiþinin tahliyesine karar verdi.
Yargýlanan KESK’liler gerçekleþtirdikleri savunmada,
hiçbir tanýk ve belgeye dayanmayan asýlsýz suçlamalarý
reddederek, sendikal çalýþmalarýndan ötürü yargýlandýklarýný
dile getirdiler. KESK’lilerin bir kýsmýnýn anadilinde yaptýðý
savunma sýrasýnda, Kürtçe yazým hatalarý da uyarýyla birlikte
kayýtlara düzeltilerek geçti.
Mahkeme baþkanýnýn karþýsýnda sanýk, hükümetin listesinde
‘Akil Ýnsan’ olarak kayýtlara geçen KESK Genel Baþkaný
Lami ÖZGEN, yaþanan bu yaman çeliþkiye dikkat çekti.
KESK’lilerin avukatlarý, iddianamenin 2011 yýlýna ait 9
sayfalýk bir fezlekeden ibaret olduðunu, delillerin hukuksuz
toplandýðýný, iddianamenin bilinçli olarak ...
Nevþehir Ýl Gýda, Tarým ve
Hayvancýlýk Müdürlüðü
öncülüðünde Ýl/Ýlçe Müdürlüðü
teknik personellerine ve bilhassa
Ürgüp Ýlçesi ve Köylerinde Ceviz
Yetiþtiriciliði ile uðraþan çiftçilere
yönelik olarak Ürgüp Ticaret ve
Sanayi Odasý Toplantý salonunda 08
Nisan 2013 tarihinde 1 günlük
"Ceviz Yetiþtiriciliði" eðitimi verildi.
Ceviz Yetiþtiriciliði Eðitimine;
300'ün üzerinde sinemacý Pazar
günü Emek Sinemasý yürüyüþünde
yaþanan polis þiddetini kýnayan ve
Emek Sinemasý’nýn yýkýlmadan
varolan yerinde restore edilerek
korunmasý ile ilgili taleplerini içeren
bir mektup yayýnladý.
Sinemacýlar, Emek Sinemasý’nýn
yýkýlmadan varolan yerinde restore
edilerek korunmasýný talep etti, Kültür
ve Turizm Bakaný Ömer Çelik,
Nevþehir Üniversitesi (NEÜ) Ürgüp Sebahat Çalýþma ve Sosyal Güvenlik Bakaný
Faruk Çelik ve Beyoðlu Belediye
ve Erol Toksöz Meslek Yüksekokulu (USET)
Otel, Lokanta ve Ýkram Hizmetleri Bölümü Aþçýlýk Baþkaný Ahmet Misbah Demircan’ý
göreve çaðýrdý.
ve Ýkram Hizmetleri Programlarý öðrencileri
“Sevgi Emek’tir” baþlýklý açýklama
Fethiye´de yapýlan "Þef Mavi Ulusal Yemek
Yarýþmasý"nda 10 madalya 1 kupa, TAF (Türkiye þöyle:
Emek Sinemasý’nýn 2009 yýlýnda
Aþçýlar Federasyonu) Milli Takým ...
Nevþehir Ýl Gýda, Tarým ve
Hayvancýlýk Müdürü Okan
YILMAZ, Ürgüp Ýlçe Müdürü
Hüsnü ÖZSOY, Koordinasyon ve
Tarýmsal Veriler Þube Müdürü Recep
EROÐLU, Merkez Ýlçe Ýle birlikte
7 Ýlçe Müdürlüðünde görevli Ziraat
Mühendisleri, Köy ve Kasabalarda
görevli Ziraat Mühendisi TARGEL
Personeli ve çok sayýda Ürgüplü
çiftçi katýldý.
kapatýlmasýndan ve yýkýmýný içeren
projenin kamuoyu ile
paylaþýlmasýndan bu yana sürdürülen
protesto eylemlerine biz de bu ülkenin
sinemacýlarý olarak destek verdik.
Ýstanbul’un en eski ve görkemli salonu
olan Emek Sinemasý’nýn bir kültür
mirasý olduðunu ve mevcut haliyle
restore edilerek korunmasý gerektiðini
her platformda...
“Akil Ýnsanlar” denilen topluluða
bakýldýðýnda görülecektir ki, komisyon
özellikle ve bilinçli bir þekilde Ýslamcý
teologlar,ideologlar, liberaller ve bir kýsým
“yetmez, ama evetçi” eski solculardan
(bir iki isim hariç) oluþturulmuþ.
umut nakýþladýk çeliðe su verir gibi
sevdanýn potasýnda eridik
aþkýn küresinde piþtik
ne Kerem’i sattýk, ne ihanet ettik Ferhad’a
yalým yangýn çöllerden geçtik
Yunus gibi susadýk da hak uðruna
içmedik namert tasýndan bir tek damla(*)
Sözde barýþ görüþmelerinin hemen
ardýndan Baþbakan R.T.Erdoðan 63 kiþiden
oluþan adýna da “Akil Ýnsanlar” dediði
bir komisyon belirledi. Bu akil insanlar
topluluðuna bakýldýðýnda görülecektir ki,
bu komisyon özellikle ve bilinçli bir þekilde
Ýslamcý ideologlar, teologlar, liberaller ve
bir kýsým “yetmez, ama evetçi” eski
solculardan (bir iki isim hariç)
oluþturulmuþ.
Böyle olunca da, toplumun genelinin
algýladýðý, beklediði bir heyet olma
özelliklerinden de uzak görünüyor.
Peki, nedir böyle bir heyetten beklenti,
ya da algýlama?
Bu beklenti, toplumsal barýþ koþullarýnýn
saðlanmasý, bu süreçte yaþanabilecek olasý
çatýþma ve gerginliklerin azaltýlmasý, tüm
ülkede barýþa muhalefet edecek olanlarýn
ikna edilmesi, barýþ saðlandýktan sonra da
hem toplumun, hem ülkenin karþýlaþýlacaðý
olumlu havanýn ve durumun ne olacaðýnýn
kitlelere anlatýlmasý, bu faaliyetlerin kalýcý
olmasýnýn çeþitli rapor ve sonuç
bildirgeleriyle hazýrlanmasýdýr.
Ancak bölgelere gidecek bu heyetlerin
gidecekleri ortamlarda söyleyecekleri pek
fazla bir þey de yok. Ýnsanlar bu süreç
sonrasýnda karþýlaþabilecekleri sonuçlarla
ilgili hem kendilerinin, hem ülkenin
karþýlaþacaðý fayda ve sonuçlarla ilgili
beklentilerine yanýt almak isteyeceklerdir.
“Barýþ görüþmeleri sonunda neler
olacak, neler deðiþecektir?”
“Barýþýn kitlelere ve ülkeye siyasal,
kültürel ve ekonomik ne gibi katkýlarý
olacaktýr gibi.. ”
Ancak bu sorularýn yanýtlanmasý ise
mümkün görünmemektedir. Neden? Çünkü
Baþbakan Erdoðan, Dolmabahçe’de bu 63
kiþiyle yaptýðý toplantýda kendisine sorulan
bazý sorulara karþýlýk “söyleyecekleriniz
sizin bileceðiniz iþtir, içeriði kendiniz
doldurunuz” ve dünkü “Biz, çözüm
sürecinden umutluyuz” demesiyle,
kendisinin ve hükümetinin hiçbir çözüm
önerisi, planý, programý ve projesi
olmadýðýný itiraf etmiþtir.
Barýþ görüþmelerinde birinci muhatap
olmasý gereken BDP’nin bile bu
komisyonda devredýþý býrakýldýðý göz önüne
alýndýðýnda anlaþýlmaktadýr ki, bu
komisyonun amacý, ancak bilerek ya da
bilmeyerek; isteyerek ya da istemeyerek
AKP hükümetine ve Baþbakan Erdoðan’a
hizmet etmek olacaktýr.
Komisyondakiler gidecekleri yedi
bölgede, sözde toplumu sürece hazýrlamak
adýna Erdoðan’ýn ‘nasýl da barýþtan yana
birisi’ olduðunu, ‘nasýl fedakarca barýþ için
çabaladýðýný’ anlatacaklar ve de muhalefet
eden kiþi ya da kesimleri ikan edip AKP
saflarýna yönlendireceklerdir.
Öte yandan bir de bu iþin Alevilerle
ilgili kýsmý da vardýr ki, bu sözde barýþ
görüþmelerini topluma anlatacak “akil
insanlar” heyetine kadim Anadolu ve
Mezopotamya topraklarýnda binlerce yýldýr
barýþ içinde yaþamak için her tür çabayý
göstermiþ, baskýlardan, savaþlardan ve
katliamlardan çok etkilenmiþ–zarar görmüþ
Alevilerden kimse yok. Yani Aleviler bir
kez daha görmezden gelinmiþ, yok sayýlmýþ
ve inkâr edilmiþlerdir.
Alevilerin yok sayýldýðý, Alevi
örgütlerinden, kanaat önderlerinden
kimsenin dahil edilmediði bir topluluðun
da akla uygun seçildiðini söylemek
mümkün müdür? Bu soruya “evet” diye
yanýt verenler ya art niyetlidir, ya da akýl
ve vicdanla ilgili bir sorunlarý vardýr.
Sözkonusu heyette yer alan Ýzzettin
Doðan, Alevileri asla temsil edemez. Onun
yapabileceði en iyi þey, olsa olsa babasý ve
kendisinin de yýllarca yaptýðý gibi Aleviliði
Ýslama yamamak, Alevileri de devlete
teslim etmektir, bundan sonra da öyle
olacaktýr.
Toplumsal dinamiklerden, demokratik
kitle örgütlerinden, meslek örgütlerinden,
aydýn ve demokratlardan, siyasal
oluþumlarla toplumda temsiliyet becerileri
olan kiþilerden oluþturulmayan bir heyet
asla yeterli bir heyet olmayacaktýr.
Oluþturulmuþ olan heyetin iþlevinin
olmadýðý, olmayacaðý kýsa sürede
anlaþýlacaktýr.
Özünde Baþbakan Erdoðan’ýn
Cumhurbaþkanlýðýna ve AKP’nin
iktidarýnýn sürmesine iliþkin bir çeþit reklam
ve propaganda hizmeti için kurulan bu
komisyona Alevilerden kimsenin
alýnmamýþ olmasý, asla Alevi toplumunda
ve örgütlerinde bir karamsarlýk, þaþkýnlýk
ve hayal kýrýklýðý yaratmamalýdýr. Alevi
toplumunun öncüsü Demokratik Alevi
Hareketi kendi gücünün farkýnda olarak,
demokrasiden yana güçlerle birlikte
özgürleþme ve barýþ yolunda mücadelesine
ödünsüz bir þekilde devam etmelidir.
Son sözüm de “helalleþme”
tanýmlamasýna iliþkin olacaktýr. Baþbakan
Erdoðan bilmelidir ki, 1000 Ýslam Bayraðý
altýnda sayýsýz defalar katliamlara uðramýþ,
"Kýzýlbaþlarýn caný da, malý da, namusu da
caizdir" ya da "Alevi Kýzýlbaþ öldürenler
cennete gider" fetvalarýyla; Maraþ'ta,
Çorum’da, Sivas’ta,, Madýmak’ta, Gazi’de
“yakýn ula yakýn” naralarýyla katledilen
Aleviler, devletle bir hesaplaþma ve
yüzleþme gerçekleþtirmeden asla
helalleþmeyeceklerdir. Bu zulümleri,
katliamlarý unutmak, olmamýþ gibi
davranmak her þeyden önce
yitirdiklerimize, yitirdiðimiz canlarýn
yakýnlarýna saygýsýzlýktýr. Hepsinden de
önemlisi insanlýða karþý suç ve
saygýsýzlýktýr.
Ve unutmak, unutturmak insanlýða
ihanettir. Biz bu ihanetin içinde
olmayacaðýz.
7 Nisan 2013
(*) Meral Vurgun - “Bizim Öykümüz”
þiirinden
Can BURSALI
Koç Üniversitesi’nde 2 Nisan’da iþten
çýkarýlan ve bir haftayý aþan süredir direniþte
bulunan taþeron iþçilerin mücadelesi
kazanýmla sonuçlandý. Ýstanbul Sarýyer'deki
üniversitenin kampüsü önünde öðrencilerin
ve akademisyenler desteðiyle 1 haftadýr
direnen 161 iþçi, üniversite yönetimine
sunduklarý 22 maddelik protokol kabul
edilince, direniþlerini sonlandýrdý. Ýþçiler
pazartesi günü iþbaþý yapacak.
Ýþçiler gelen zaferin direniþin ve
dayanýþmanýn bir ürünü olduðunu söyledi.
BirGün’e konuþan Kenan Yýldýrým “Koç
Üniversitesi’ne karþý büyük bir zafer kazandýk.
Bizi yaka paça dýþarý atanlar, þimdi
taleplerimizi kabul etmek zorunda kaldý” dedi.
Yýldýrým “Daha önceden bana dokunmayan
yýlan bin yaþasýn mantýðýyla hareket
ediyorduk. Ancak birlik olunca, gücümüzü
birleþtirince karþýmýza çýkan hiçbir güçlük
bizi yýldýramadý. 2 Nisan’da bizi iþten
çýkarýrlarken yaptýklarý onur kýrýcý davranýþlara
karþý mücadele ettik ve kazandýk” þeklinde
konuþtu.
ÖRGÜTLÜ MÜCADELENÝN ZAFERÝ
Direniþçi kadýn iþçilerden Elif Gündüz,
zafer kazandýklarý için çok mutlu olduklarýný
söyledi ve ekledi: “Mücadelemiz henüz bitmiþ
deðil. Okul tarafýndan reddedilen 3 maddeyi
de kabul ettirene kadar mücadelemiz devam
edecek. Elde ettiðimiz bu zaferle örgütlü
mücadelenin önemi bir kez daha anlaþýlmýþ
oldu.”
‘2 NÝSAN BÝR UYANIÞ VE DÝRENÝÞ
GÜNÜDÜR’
Ýþçiler tarafýndan yapýlan açýklamada "Biz
Koç Üniversitesi emekçileri 2 Nisan’ý hiç
unutmayacaðýz. Ýþ güvencesi ve emeðe saygý
hedefiyle yürüttüðümüz mücadelede 2 Nisan’ý
bir kalkýþ noktasý olarak hatýrlayacaðýz.
Bundan böyle 2 Nisan bizim için bir uyanýþ
ve direniþ günüdür. Sadece kendi gücümüzü
hatýrlamak için deðil ayný zamanda bugünkü
ve yarýnki iþçi direniþlerine umut taþýmak
için" denildi.
AV. UYSAL: BÜYÜK KAZANIMLAR
ELDE EDÝLDÝ
Ýþçilerin avukatlarýndan Ceren Uysal, Koç
Üniversitesi'nin önceki gün sözlü olarak kabul
ettiði protokolün koþullarýnýn bir kýsmýný
taþeron firmalara devrederek yükümlülüklerini
azatlýðýný, buna raðmen direniþin büyük
kazanýmlarla sonuçlandýðýný söyledi.
Ýþçilerin daha önce baðlý olduklarý taþeron
firma ISS'den tazminatlarýný almaya
baþladýklarýný belirten Uysal, 22 maddelik
protokolün 19 maddesini kabul ettirdiklerini,
8 maddenin Koç Üniversitesi tarafýndan, geri
kalan 11 maddenin ise taþeron 2 firma
tarafýndan güvence altýna alýndýðýný kaydetti.
KOÇ’UN KABUL ETTÝÐÝ 8 MADDE
Koç Üniversitesi'nin güvence altýna aldýðý
maddeler:
*Öðretim elemanlarý, öðrenciler ve iþçilerin
temsilcilerinden oluþan Taþeron Ýzleme Kurulu
kurulacak.
*Koç Üniversitesi yönetimi, taþeron firma
ISS döneminde mevcut iþ yükünü gözden
geçirecek ve iþ yükünün azaltýlmasýný
saðlayacak.
*Koç Üniversitesi personeli ve öðrenci
dýþýndaki kiþilerin gelip katýlabilecekleri tüm
etkinliklere taþeron firma çalýþanlarý da
katýlabilecek.
*Üniversite bünyesinde yapýlan sosyal
sorumluluk kapsamýnda gerçekleþtirilen
etkinliklerden taþeron iþçilerin çocuklarý da
faydalanabilecek.
*Ýþçilerin istirahat saatlerinde
dinlenebilecekleri alanlar oluþturulacak.
*Yeni taþeron firmalarýn iþçilere vereceði iþ
giysilerinin nitelikli ve mevsim koþullarýna
uygun olmasý konusunda Koç Üniversitesi
gerekli uyarýlarý yapacak.
*iþçilerin kendi görüþ ve sýkýntýlarýný
duyurabilmek için Öðrenci Merkezi'ndeki
panolardan biri iþçilere tahsis edilecektir.
*Ýþçilere yönelik herhangi bir taciz, hakaret
ve kötü muamele durumunda iþçiler ilk
þikayetlerini 'Taþeron Ýzleme Kurulu'na
bildirecek.
TAÞERON FÝRMALARIN KABUL
ETTÝKLERÝ
Taþeron firmalar Mavi Yaka ve Euroserve
tarafýndan garanti altýna alýnan maddeler ise
þöyle:
*Yeni taþeron firmalar, ISS'yle iliþiði kesilen
iþçilerin 12 Nisan Cuma gününe kadar
baþvurmalarý halinde iþe alýnmalarý
saðlayacak.
*Ýþçilerin tamamý, haklý fesihin koþullarýnýn
oluþmasý haricinde ilk 6 ay boyunca iþten
çýkarýlamayacaklar.
*Yeni firmalarýn sözleþme bitiminde Koç
Üniversitesi'yle anlaþamamasý durumunda,
iþçiler yeni taþeron firmayla çalýþmaya devam
edecekler.
*Ýþçiler taþeron firmanýn iþ yaptýðý diðer
kurumlara nakledilemeyecek.
*Ýþçilerin önceki taþeron firma tarafýndan
iþten çýkarýlýþ tarihindeki tüm sosyal ve mali
haklarý yeni firmalar tarafýndan korunacak.
*Ýþçilerin yýllýk izin ve ihbar süreleri, önceki
taþeron firmada iþe giriþ tarihleri göz önüne
alýnarak hesaplanýlacak.
*Yeni taþeron firmalar puantaj kontrolünü
saðlamak için parmak izi, avuç izi, retina
taramasý gibi yöntemler yerine farklý
alternatifler üretecek.
*Hava koþullarý nedeniyle üniversite
yönetiminin duyurduðu idari tatiller taþeron
iþçilerini de kapsayacak.
*Ýþçilerin istirahat saatlerinde
dinlenebilecekleri alanlara iliþkin ihtiyaç
tespiti yapýlacak ve bu ihtiyaçlar giderilecek.
*Yeni taþeron firmalar, iþçilere verilecek yeni
iþ giysilerinin nitelikli ve mevsim koþullarýna
uygun olmasýna dikkat edilecek.
*Önceki taþeron bünyesinde çalýþýrken iþten
çýkarýlan ancak üniversite bünyesinde
çalýþmak isteyen 10 iþçi tekrar iþe alýnacak.
KABUL EDÝLMEYEN MADDELER
Ýþçilerin üniversite yönetime verdiði 22
maddelik talepler listesindeki 19 madde kabul
edildi. Kabul edilmeyen 3 madde ise þunlar:
* Ýþçilerin iki hafta içinde okulda
düzenleyecekleri barýþçýl bir etkinliðin
duyurusunu okul idaresinin yapýlmasý,
* Ýþçilerin maaþlarýnýn en az bin Türk Lirasý
olmasý,
* Ýþçilerin üniversitenin spor salonu ve
kütüphanesinden faydalanmasýna izin
verilmesi.
Kaynak:BirGün
Alevi - Bektaþi inanç yolunda adlarý saygýyla
anýlan( yol büyüklerinin )baþýnda on iki imamlar
gelir.
13’üncü yüzyýldan günümüze kadar, Alevi
- Bektaþi þairleri söylemiþ olduklarý (düvaz imamlarda), (nefeslerde) hep onlardan
bahsetmiþler, adlarýný saygýyla anmýþlardýr. Bu
günde yapýlan (cem) törenlerinde aþýklar mutlaka
düvaz-imam okurlar, 12 imamlarýn adlarýný
saygýyla ve sevgiyle tek tek anarlar. Bu cem'lere
katýlanlar da ellerini kalplerinin üzerine koyarak
onlarýn adlarý anýldýkça saygýyla eðilirler.
Zamanýmýzdan yüzlerce yýl önce yaþamýþ
olan bu insanlar kimdir? Ne yapmýþlar, insanlýða
ne gibi hizmetlerde bulunmuþlardýr ki, aradan
geçen bu kadar zamana raðmen hiç
unutulmamýþlar; adlarý hep saygýyla, sevgiyle
anýlmýþtýr?
Zaman zaman hepimiz duyuyoruz, okuyoruz:
Bazýlarýna göre Alevi - Bektaþi inanç yolunun
hiç bir din ile ilgisi yoktur. Bazýlarýna göre bu
yol yalnýzca bir yaþama biçimidir, dini inançla
ilgilenmez. Bazýlarýna göre de bu inanç yolunun
kaynaðý Ýslamiyet deðil, eski orta Asya ve eski
Anadolu dinleridir. Bu nedenlerle de Arap
ulusundan olan bu insanlara saygý göstermek
gereksizdir, yersizdir.
Eðer bu görüþler doðru olsaydý, yüz yýllardýr
çalan, söyleyen tüm Alevi-Bektaþi aþýklarý,
þairleri neden hep (Allah, Muhammet, Ali)
adlarýný saygýyla ana gelmiþlerdir? Neden tüm
düvaz-imamlarda bu 12 imamlarýn adlarýný saygý
ve sevgi dolu duygularla anmak gereðini
duymuþlardýr? Neden yapýlan tüm cem
törenlerinde Kuran'dan ayetler okunur, yapýlan
dualarda Allah'a sýðýnýlýr? Peygamber'den Ali'den
ve 12 imamlardan yardým, þefaat istenilir? Tüm
bunlar Alevi- Bektaþi inanç yolunun gerçek
kaynaðýný göstermez de baþka neyi anlatýr?
Bunlarýn cevabý basittir: Alevi - Bektaþi
yolunun kaynaðý Müslümanlýktýr. Bir Alevi
mezhep olan ve 12 imamlarýn altýncýsý Ýmam
Cafer Sadýk hazretlerinin temelini koyduðu
Þiiliðin, Anadolu’ya has bir uygulanýþ biçimidir.
Bu da Hacý Bektaþ Veli'nin hem Ýslamiyet’i hem
de Þiiliði; Anadolu insanýnýn anlayýþ, zevk ve
kültür düzeyine uygun olarak yeniden
yorumlayýþý ile meydana gelmiþtir. Zaten( Alevi)
adý, Ali'ye baðlý olan, onun yolundan giden
anlamýndadýr. Hz. Ali ise Ýslamiyet’i en iyi
anlayan, yorumlayan, uygulayan zamanýnýn en
üstün bir bilginiydi, bir Ýslam büyüðü idi. Hz.
Ali, Peygamberi herkesten çok severdi, ona
herkesten çok baðlýydý. Hz. Peygamberin en
büyük yardýmcýsýydý
.
Hz. Peygamber biricik kýzý Hz. Fatýma'ya
''Seni Arap ulusunun en deðerli olanýyla,
Ýslamiyet’in en seçkini ile evlendireceðim''
diyerek onu Hz. Ali ile evlendirmiþti. Hz. Ali
yalnýz bir bilgin deðildi. O, üstün bir komutan,
yiðit bir savaþçý, mertlik ve doðruluðunda adeta
bir sembolüydü. Yoksul denilecek kadar son
derecede basit bir yaþantýsý vardý. Adildi,
cömertti, yardýmseverdi. Asla zalim olmamýþtý.
Kin gütmezdi, intikam peþinde koþmazdý, son
derce merhametliydi. Bir savaþta kýlýcý elinden
düþen bir hasmýna: ''Ya Ýslamiyet’i kabul et, ya
da ölüme hazýr ol,'' deyince, hasmý Hz. Ali'nin
yüzüne tükürür. Bunun üzerine Hz Ali: ''Haydi
git, gözüme bir daha görünme!'' der adama. Bu
duruma þaþýran hasmý: ''Müslümanlýðý kabul
etmediðim gibi senin yüzüne de tükürdüm. Daha
çok öfkelenip beni hemen öldüreceðin yerde
býrakýyorsun. Þaþýrdým doðrusu.'' Deyince, Hz.
Ali þu cevabý verir: ''Sizler Ýslamiyet’i ortadan
kaldýrmak için Müslümanlara saldýrýyorsunuz.
Bizim sizlerle savaþmamýz, dinimizi korumak
içindir. Ama þimdi sen benim yüzüme
tükürmekle bana hakaret etmiþ oldun. Ben
þahsýmý ilgilendiren bir konu için adam
öldürmem. Biraz önce Allah için savaþýyordum.
Þimdi öfkeme yenilip seni öldürürsem ben
Ýslamiyet’ten uzaklaþmýþ olurum.'' Hz. Ali'nin
bu sözlerini iþiten adam, Hz. Ali'nin elini öperek
Ýslamiyet’i kabul eder.
Hz. Hasan Hz. Ali'nin büyük oðludur. Hz.
Hasan son derecede dedesi Muhammet'e
benzerdi. Zamanýnýn bilginlerindendi. Mücadele
etmekten, kavgadan hoþlanmazdý. Yumuþak bir
huya sahipti. Merhametli ve cömertti. Emevi
halifesi Muaviye Hz. Hasan'ýn halk arasýndaki
saygýnlýðýný ve gördüðü sevgiyi, kendisi için bir
tehlike gördüðü için Hz. Hasan'ýn karýsý Cude'yi
türlü vaatlerle kandýrarak kocasýný zehirletti.
Hz. Hüseyin, Emevi halifesi Yezit'in türlü
rezilliklerle dolu zulme ve haksýzlýða dayalý
yönetimine karþý baþ kaldýrmýþtý. Hayatý boyunca
insan haklarýnýn nasýl savunulacaðýný, mertliðin
ne olduðunu, haksýzlýða ve zulme karþý yiðitçe
direniþin nasýl yapýlmasý gerektiðini, gerçek
cesaretin ve özverinin ne anlama geldiðini
gelecek nesillere örnekleri ile gösteren bir fazilet
abidesidir.
Ýmam Zeyn'el Abidin Hz. Hüseyin'in oðludur.
Kerbela soykýrýmýnda hasta oluþu ve halasý Hz.
Zeynep'in olaðan üstü çabasý sonucu
kurtulabilmiþti. Bütün hayatýný, insanlýðýn her
alanda yücelmesi için çaba göstermeye
harcamýþtý. Çok güzel ve etkili konuþurdu. Pek
çok konuda geniþ bilgi alanýna sahipti. Onun
sohbetlerinden yararlanmak için zamanýn
bilginleri bir birleriyle yarýþýrlardý. Çok cömert
ve yardýmseverdi. Her fýrsatta köle ve cariyelerini
azat eder ve onlara þöyle derdi: ''Ben sizlerin
bana karþý iþlemiþ olduðunuz hatalý
davranýþlarýnýzý baðýþlýyorum. Sizlerde benim
sizlere karþý yapmýþ olduðum hatalarý affediniz.''
Bu söz, o günlerin þartlarý içinde büyük bir
faziletin göstergesi idi.
Ýmam Bakýr, Zeyn'el Abidin'in oðludur. O
da büyük bir bilgi birikimine sahipti. Günümüzde
birer mezhep olarak kabul edilen Hanefilik,
Þafilik, Malikilik, Hambelilik gibi Sünni
mezheplerin kurucularý imam Bakýr'dan ders
almýþlar, onun geniþ bilgi alanýndan
yararlanmýþlardýr. Bunlarýn hepside Ýmam Bakýr'a
büyük saygý beslerlerdi.
Bir gün imam Bakýr'ý sýcak bir günde Medine
dýþýnda birkaç yakýný ile dolaþýrken gören biri:
''Ya Ýmam! Böyle sýcak bir günde kan - ter içinde
dünya malý için neden koþturup duruyorsun?''
der. Ýmam Bakýr þöyle cevap verir: ''Ben dünya
malý hýrsý uðrunda koþturmuyorum. Ailemin
nafakasýný temin için çalýþýyorum. Beni en çok
korkutan þey; tembel tembel otururken, ya da
Yüce Allah'ýn kullarýndan beklemediði bir
davranýþta bulunurken ölmektir.'' diye cevap
verir.
Altýncý Ehlibeyt imamý Cafer Sadýk
hazretleridir. Þii mezhebi'nin temelini koyan bu
imam, Ýmam Bakýr'ýn oðludur. Anadolu Aleviliði
de Ýmam Cafer'in temelini koyduðu Þiiliðin bir
Anadolu uzantýsý ve uygulama biçimidir.
Anadolu Aleviliðini biçimlendiren, Anadolu
Ýnsanýna özgü bir inanç yolu haline getiren de
Hünkâr Hacý Bektaþ Veli hazretleridir.
Ýmam Cafer Sadýk yalnýz Ýslami bilimlerinde
deðil týp, astronomi, matematik, kimya gibi
müsbet bilim dallarýnda kapsamlý bilgilere
sahipti. Evi adeta bir okulu andýrýrdý. Dört Sünni
mezhebin kurucularý dahil, zamanýn pek çok
bilim adamý sohbetlerini dinlemek için sýk sýk
onu ziyarete gelirler, kendisine son derecede
saygý beslerlerdi. Bu kiþiler her fýrsatta Ýmam
Cafer'in üstünlüðünü överler, kendisinden nasýl
yararlandýklarýný gururla anlatýrlardý.
Yedinci Ýmam Musa Kazým hazretleridir.
Cafer Sadýk'ýn oðludur. Abbasi halifesi Harun
Reþit zamanýnda yaþamýþtýr. O da babasý gibi
büyük bir bilgindi. Onun da evi bir okulu
andýrýrdý. Cömert ve yardým severdi. Dul, yetim
ve yoksul babasý olarak tanýnýrdý. Onlarý her
zaman kollar, yardým eder ve dertleriyle
ilgilenirdi. Yardýmlarýný daima geceleri gizli
olarak yapardý. Her türlü imkana sahip olduðu
halde son derece gösteriþsiz ve sade bir hayatý
vardý.
Ýmam Ali Rýza hazretleri ise sekizinci imam
olup Musa Kazýmýn oðludur. Ýmam Rýza, olgun
ve üstün niteliklerle donanmýþ bulunan bir
insanýn tüm özelliklerine sahip, bilge kiþiydi.
Çok duygusal ince bir gönle sahipti. Karþýsýndaki
ister bir bilgin olsun, ister bir köle olsun
konuþmalarý, davranýþlarý asla deðiþmezdi.
Kendisine hizmet edenlerin bile yanlarýnda
ayaðýný uzatarak oturduðu hiç görülmemiþti. O
gün konuðu yoksa sofrasýna kölelerini ve
hizmetçilerini alýr, onlarla sohbet ederek,
yemeðini beraber yerlerdi. Cömert ve yardým
severdi.
Muhammet Takî, Ýmam Rýza'nýn oðlu olup
dokuzuncu Ehlibeyt imamýdýr. Ýmam Takî de
bilgili, ahlak yüceliðinin doruklarýna ulaþmýþ,
sevecen, yardýmsever, alçak gönüllü ve özveri
sahibi bir kiþiydi. Zamanýn bilginleri ve kadýlarý
ile yapmýþ olduðu tartýþmalarda daima üstün
gelir, görüþlerini herkese kabul ettirirdi. Halk
kendisini çok sever, büyük saygý duyarlardý.
Bir gün Abbasi halifesi El-Mut'asým'ýn
huzurunda, hýrsýzlýk yapanýn elinin nasýl
kesilmesi gerektiði konusunda bir tartýþma
açýlmýþtý. Devrin ''kadýlar kadýsý'' unvanýna sahip
bilgini, elin bilekten kesilmesi gerektiðini,
bazýlarý da dirsekten kesilmesinin daha doðru
olacaðýný savunurlar. Halife, bu konuda ne
düþündüðünü Ýmam Takî 'den de sorar. Ýmam
þu cevabý verir: ''Allah'a secde yedi uzuvla (
organ) yapýlýr. Bu uzuvlardan birsi de el
avuçlarýdýr. Secde esnasýnda avuçlarýn mutlaka
tere deðmesi gerekir. Ýki avuç da yere deðmezse
secde tam olmaz. Bu nedenle elin kesilmesi
doðru deðildir. Bir iþaret býrakmak için belki,
bir parmaðýnýn ucundan biraz kesilebilir.'' diye
cevap verir. Halife ise, diðerlerinin görüþlerini
bir yana býrakarak, Ýmam Takî Hazretlerinin
düþüncesine göre davranýlmasýný emreder. Zaten
Hz. Ali de bu konuda kendisine sorulan bir
soruya þöyle bir cevap vermiþti: ''Kendisinin ve
ailesinin rýzkýný bir insan elleri ile temin eder.
Rýzkýn kazanýlmasýna yardýmcý olan uzvu, hangi
sebeple olursa olsun kesip atmaktan Allah'a
sýðýnýrým.
Onuncu imam Muhammet Takî'nin oðlu Ali
Nakî'dir. O da babasý ve tüm atalarý gibi büyük
bir bilgindi. Her konuda herkese örnek
olabilecek bir kiþiliðe sahipti. Bu niteliði
dolayýsýyla, devrin halifesinin çevresinde
bulunanlar kendisini kýskanýrlardý. Ve her fýrsatta
Ýmam Nakî 'yi Halifenin gözünden düþürmeye
çalýþýrlardý. Bir gün halifeye, Ýmam Nakî 'nin
bir isyan baþlatmak üzere halktan para ve silah
toplatýp evine depo ettiðini, bu kiþiler haber
verirler. Halife de bir adamýný, yapýlan ihbarýn
doðru olup olmadýðýný anlamak üzere, gizlice
Ali Nakî 'nin evine girip bakmasý için
görevlendirir. Adam gece gizlice Ali Nakî 'nin
evine girer. Ancak Ýmam Nakî henüz
uyumamýþtýr. Gelen kiþinin de maksadýný
bilmektedir. ''Dur yabancý, mumu yakayým da
etrafýný iyice gör.'' der ve ýþýðý yakar. Adam
korkar ve kaçmak ister. Adamý yatýþtýrarak her
tarafý iyice araþtýrmasýný ister. Adam her yaný
didik didik arar. Ancak iki kese içinde bir miktar
altýndan baþka bir þey bulamaz. Onlarý alarak
gitmek üzere kapýya yöneldiðinde Ýmam Nakî:
''Bak, silah olarak kýlýcým var. Onu da al ve sana
verilen emre gereðince uymuþ ol.'' diyerek
kýlýcýný da adama teslim eder. Bu iki keseden
biri bir süre önce halifenin anasý tarafýndan
Ýmam Nakî'ye bir adak nedeniyle gönderilmiþti.
Henüz üzerindeki mühür de sökülmemiþti.
Arama yapmak üzere görevlendirile kiþi
keseleri halifeye teslim edip durumu anlatýr.
Halife bir kesenin üzerinde anasýnýn mührünü
görünce çok utanýr ve Ýmam Nakî 'den özür
dileyerek adamýnýn getirdiklerini iade eder.
On birinci Ýmam da Hasan Askeri'dir. Babasý
ise Ali Nakî'dir. O da tüm soyu gibi üstün insanlýk
nitelikleriyle donanmýþ bir bilgindi. Baðdat’ta,
halifenin muhafýzlýðýný yapan Türk askerlerinin
bulunduðu bölgede yaþadýðý ve Türk askerleri
tarafýndan sevilip saygý gördüðü için kendisine
''Askeri'' lakabý verilmiþtir. Ýmam Hasan Askeri
Türkçe, Rumca ve Farsça bilirdi. Onun evi de
bir okulu andýrýrdý. Ýmam Askeri'nin þu sözü
çok meþhurdu: “Yeryüzünde iyi ve güzel olarak
bilinen ne varsa, tüm bunlarý toplayýp bir lokma
yapsam. Bu lokmayý alýp bilgili, gönlü tüm
sevgilere açýk, iyiliði ve yardým severliði
kendisine ilke edinmiþ bulunan bir kiþiye versem.
Yine de onun hakkýný gereðince ödeyememiþ
olmaktan korkarým. Ama zalim, kibirli, acýmasýz,
cimri, gönlü sevgilere kapalý birine de bir yudum
su versem o suyu israf etmiþ olmaktan
korkarým.”
On ikinci Ýmam Mehdi, bilinmeyen bir
nedenle yakýn ailesinden ve az sayýdaki bazý
dostlarýndan baþka kimseye göstermemiþ, gerçek
adýnýn anýlmasýný da yasaklamýþtýr. Hz.
Peygamber'in bir hadisinde : “Soyumdan gelecek
12’nci Ehlibeyt Ýmamýnýn kendi ismini
taþýyacaðýný, Kýyamet günü tekrar dünyaya
gelerek insanlýðý doðru yola yönlendireceðini,”
haber verdiðine inanýlýr.
Günümüzde Anadolu'da yaþayan insanlar
türlü etnik köklerden gelmiþlerdir. Türlü dinlere
ve inanç yollarýna baðlýdýrlar. Bu nedenle Alevi
ve Bektaþi toplumun içinde türlü etnik kökenden
insanlar vardýr. Alevi - Bektaþi toplumu, Türkiye
nüfusunun bu gün için hiç yoksa beþte birini
oluþturmaktadýr. Bu inanç yolu yedi-sekiz
yüzyýldýr Anadolu'da vardýr, bugün de varlýðýný
sürdürmektedir. Bir inanç yolunun varlýðýný bu
kadar uzun süre koruyabilmesinin elbette bir
nedeni olmalýdýr. Bunu biz büyük ölçüde
Ehlibeyt'in ve Ehlibeyt Ýmamlarýnýn, daha sonra
da Hünkâr Hacý Bektaþ Veli'nin öðretilerine,
onlarýn yüce kiþiliklerine baðlýyoruz. Çünkü
onlar tüm yaþantýlarý boyunca kiþisel zevkleri
ve çýkarlarý peþinde deðil; tüm insanlara iyi,
doðru ve yararlý þeyleri anlatýp öðretmenin
çabalarý içinde olmuþlardýr. Tüm yaþantýlarý ile
davranýþlarý ile bilgileri ile yüzyýllar boyunca
insanlara örnek olmuþlardýr. Bir kiþinin gerçek
insan olabilmesi için neler yapmasý nasýl
düþünmesi, nasýl yaþamasý, ne gibi davranýþlar
sergilemesi, kiþilerle ve içinde yaþadýðý toplumla
olan iliþkilerini nasýl düzenlemesi gerektiðini
anlatarak ve kendi yaþantýlarý ile de bizzat
göstererek öðretmenin gayretini taþýmýþlardýr.
Her zaman da haksýzlýklarýn, zulmün,
ahlaksýzlýklarýn, çirkinliklerin karþýsýnda
olmuþlar; onlarla mücadele yapmayý hayatlarýnýn
baþlýca amacý saymýþlardýr.
Onlar, iþte bu nitelikleriyle inanç önderleri
olmuþlar; iyiden, doðrudan, hakça bir düzenden,
insanlýk onurundan, sevmekten yana onanlar da
bu üstün yaradýlýþlý insanlarýn yolundan, izinden
yüzlerce yýldýr ayrýlmamýþlardýr.
Ruhi Alp YALÇIN
Davacýnýn iþyerinin hangi tarihlerde ve
hangi sýklýkta deðiþtirildiði belirlenerek
mobbing unsurlarýný taþýyýp taþýmadýðýnýn”
araþtýrýlmasý istenmektedir (Yargýtay 9. HD.
10.05.2009 T., E.2008/10408,
K.2009/26968).[32]Bir baþka kararda “daha
önce pantolon bölümünde çalýþýrken þefi
tarafýndan hakarete uðradýðý, psikolojik taciz
– mobbinge uðradýðý ve bu nedenle ceket
bölümüne naklinin yapýldýðý
anlaþýlmaktadýr” denilerek iþçinin haklý
nedenle iþten ayrýlmýþ olduðu, bu nedenle
de kýdem tazminatýnýn kabulüne, ihbar
tazminatýnýn reddine karar verilmiþtir
(Yargýtay 9. HD.02.06.2009 T., E.2008/375,
K.2009/15531).[33]
Davacý iþçinin iþyerinde darp edildiði,
bu nedenle rapor aldýðý ve bu sebeple iþten
ayrýldýðý bir olayla ilgili davada Yargýtay
mobbing konusunu yabancý mahkeme
kararlarýndan da alýntý yaparak izah ederek
sonuca ulaþmýþtýr. Karar þu þekildedir;
“Ýþyerinde psikolojik taciz (mobbing)
çaðdaþ hukukun son zamanlarda mahkeme
kararlarýnda ve öðretide dile getirdiði bir
hukuk kurumudur. Örneðin Alman Federal
Ýþ Mahkemesi bir kararýnda iþçilerin birbirine
sistematik olarak düþmanlýk belsemsi,
kasden güçlük çýkarmasý, eziyet etmesi veya
bu eylemlerin iþçinin baþta iþveren olmak
üzere amirleri tarafýndan gerçekleþtirilmesi
olarak tanýmlanmýþtýr. (BAG, 15.01.1997,
NZA. 1997) Görüleceði üzere iþçi bir
taraftan diðer iþçiye, diðer taraftan iþverene
karþý korunmaktadýr. Ýþçinin anlattýðý
mobbing teþkil eden olaylarýn tutarlýk teþkil
etmesi, kuvvetli bir emarenin bulunmasý
gerekmektedir. Kiþilik haklarý ve saðlýðýn
aðýr saldýrýya uðramasý mobbingin varlýðýný
tartýþmasýz kabulünü doðurur.
Öte yandan ispat kurallarýnýn zorlanan
sýnýrlarý usul hukukunda yeni arayýþlara yol
açmýþtýr. Emare iþte bu anlayýþýn bir
sonucudur. Olaylarýn tipik akýþý, tecrübe
kurallarý göz önüne alýndýðýnda verilecek
sonuçla ispat gerçekleþir. Baþka bir anlatýmla
bu ilk görünüþ ispatýdýr. (Üstündað, Saim;
Medeni Yargýlama Hukuku B. 6, Ýstanbul
1997; sh. 622)
Somut olayda davacý iþçi dövülmüþ, rapor
sonrasý iþe geldiðinde huzursuz edilmiþtir.
Davacýnýn dövülmesinden sonra iþyerinde
huzursuz edildiði, davacý tanýðý ve olaylarýn
tipik akýþý göstermektedir. Ýþçi psikolojik
taciz sonucunda istifa etmiþtir. Bu konuda
yeterli emare bulunmaktadýr. Kýdem
tazminatýnýn hüküm altýna alýnmasý
gerekirken reddi bozmayý gerektirmiþtir
(Yargýtay 9. HD. 14.03.2008 T.,
E.2008/3122, K.2008/4922).[34]Bu kararda
mobbing maðduru iþçinin haklý sebeple iþten
ayrýlabileceði açýkça belirtilmekte ve
mobbingin ispatýnda “emare” üzerinden
gidilerek iþçi lehine ispat kolaylýðý saðlandýðý
da gözlenmektedir.
Süreklilik arzeden cinsel tacizin
mobbinge dönüþtüðünden bahseden çok
yeni bir Yargýtay kararýndaki olayda, “genel
müdürün iþ toplantýlarýnda asistaný olan
kadýn iþçiden cinsel taleplerde bulunduðu,
kadýnýn bu isteklere olumsuz yanýt vermesi
üzerine kötü davranýþa ve küçük düþürücü
hareketlere maruz kaldýðý, performansýnýn
düþük gösterilerek istifaya zorlandýðý,
olaylarýn iþyerine aksetmesi üzerine ücretsiz
izne ayrýldýðý, dedikodularýn yayýldýðý,
bölümünün deðiþtirilmesine karþýn
yemekhaneye dahi inemez duruma geldiði,
baskýlara dayanamayarak sinir krizleri
geçirdiði, depresyon teþhisi konulduðu,
çalýþamayacaðýný anlayýnca haklý sebeple
iþten ayrýldýðý” olayda davalý iþverenin
“feshin 6 iþ günü geçtikten sonra yapýldýðý”
þeklindeki savunmasý için de “tacizin etki
ve sonuçlarýnýn temadi etmekte olduðu ve
bir nevi mobbinge dönüþtüðü, bu nedenle
6 iþgününün geçmemiþ olduðu” belirtilerek
kadýn iþçinin feshinin haklý olduðu sonucuna
varýlmýþtýr. Yargýtay’ýn bu karada cinsel taciz
ve mobbing maðdurlarý için ispat kolaylýðý
saðladýðý da gözlenmektedir. Þöyle ki,
kararda “davacýnýn olaylarý yer ve zaman
belirterek ayrýntýlý biçimde anlatarak kendi
iffetini herhangi bir sebep yokken ortaya
koymasý yaþamýn olaðan akýþýna aykýrýdýr”
denilerek somut olaydaki ispat zorluðunun
bu þekilde kolaylaþtýrýldýðý da anlaþýlmaktadýr
(Yargýtay 9. HD: 04.11.2010 T.,
E.2008/37500, K.2010/31544).[35]
Sonuç
Mobbing eyleminin kiþilik haklarýna
saldýrý niteliðinde bir hareket olmasý
nedeniyle, maðdurlarýn Medeni Yasa ve
Borçlar Yasasý’ndaki genel hükümler ve
özellikle de TBK, md. 417 çerçevesinde
kiþilik haklarý ihlaline dayanarak koruma
davalarý ve maddi/manevi tazminat davalarý
yoluyla hak aramalarýnýn önünde engel
yoktur.
Ýþ Yasasý’nda da mobbing konusuna
doðrudan deðinen hüküm olmamakla
birlikte, maðdurlarýn ayrýmcýlýk nedeniyle
yargýya gidebilecekleri kanýsýndayýz. Ayrýca,
mobbingin Ýþ Yasasý’nýn 24/II ve 25/II
maddelerindeki ahlak ve iyi niyet kurallarýna
uymayan haller ve benzerleri kapsamýnda
bir eylem olduðunda kuþku yoktur. Bu
nedenle 24/II ve 25/II’deki hukuksal sonuçlar
mobbing için de geçerlidir. Nitekim Yargýtay
kararlarý da bu yöndedir. 1 Temmuz 2012
tarihinde yürürlüðe giren Borçlar Yasasý’na
mobbingle ilgili hüküm konmuþ olmasý
olumlu bir geliþmedir. Ancak duraksamalarý
gidermek ve konuya açýklýk getirmek
amacýyla Ýþ Yasasý’nýn 24/II ve 25/II.
maddelerine de mobbingle ilgili ilave
yapýlmasýnda yarar vardýr.
YARARLANILAN KAYNAKLAR
Akipek, Jale G. – Akýntürk, Turgut, Türk
Medeni Hukuku Baþlangýç Hükümleri ve
Kiþiler Hukuku, Beta Basým Yayým Daðýtým
A.Þ., 6. Baský, Ýstanbul 2007
Aydýn, Ufuk, Ýþ Hukukunda Ýþçinin Kiþilik
Haklarý, Eskiþehir 2002
Bakýrcý, Kadriye, Ýþ Hukuku Açýsýndan
Ýþyerinde Cinsel Taciz, Yasa Yayýncýlýk,
Ýstanbul 2000
Baþöz, Lütfü – Çakmakçý, Ramazan, Yeni
Türk Borçlar Kanunu, Legal Yayýncýlýk,
Birinci baský, Ýstanbul 2011
Bayram, Fuat, “Türk Ýþ Hukuku Açýsýndan
Ýþyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing)”,
Legal Ýþ Hukuku ve Sosyal Güvenlik
Hukuku Dergisi, Sayý: 2007/14
Bayram, Fuat, “Ýþyerinde Psikolojik Taciz
(Mobbing)”, Legal Ýþ Hukuku ve Sosyal
Güvenlik Hukukuna Ýliþkin Yargý Kararlarý
ve Ýncelemeleri Dergisi, Sayý: 3/2007
Bilgili, Abbas, Ýþ Hukuku Açýsýndan
Ýþyerinde Cinsel Taciz, Karahan Yayýnevi,
Adana 2010
Çelik, Cemile Ýþyerinde Fiziksel Saldýrý
(Bullying), Nobel Kitabevi, Adana
Çil, Þahin, Ýþ Hukuku Yargýtay Ýlke Kararlarý,
2. Baský, Turhan Kitabevi, Ankara 2010
Çobanoðlu, Þaban, Mobbing Ýþyerinde
Duygusal Saldýrý ve Mücadele Yöntemleri,
Timaþ Yayýnevi, Ýstanbul 2005;
Demir, Fevzi, Yargýtay Kararlarý Iþýðýnda Ýþ
Hukuku ve Uygulamasý, 3. baský, Ýzmir 2003
Eren, Fikret, Borçlar Hukuku Genel
Hükümler, Beta Basým Yayým Daðýtým A.Þ.,
Ýstanbul 2003
Evren, Öcal Kemal, “Ýþ Hukukunda Cinsel
Taciz”, Terazi Aylýk Hukuk Dergisi, Sayý:
28, Aralýk 2008
Eyrenci – Taþkent – Ulucan, Bireysel Ýþ
Hukuku, Legal Yayýnevi, Ýstanbul 2004
Gökçe, Asiye Toker, Mobbing: Ýþyerinde
Yýldýrma Nedenleri ve Baþa Çýkma
Yöntemleri, 1. Baský, Ankara 2008
Güzel, Ali – Ertan, Emre, “Ýþyeri Sendika
Temsilcisine Yönelik Psikolojik Taciz ve
Kötüniyet Tazminatý (Karar Ýncelemesi)”,
Çalýþma ve Toplum Dergisi, Sayý: 16
(2008/1)
Güzel, Ali, - Ertan, Emre, “Ýþyerinde
Psikolojik Tacize (Mobbinge) Hukuksal
Bakýþ: Avrupa Hukuku ve Karþýlaþtýrmalý
Hukuk”, Legal Ýþ Hukuku ve Sosyal
Güvenlik Hukuku Dergisi, Sayý: 2007/14
Helvacý, Serap, Gerçek Kiþiler, Arýkan
Basým Yayým daðýtým Ltd. þti. Ýstanbul 2006
MESS Akýllý Kitap
Mollamahmutoðlu, Hamdi, Ýþ Hukuku,
Turhan Kitabevi, Ankara 2004
Oðuzman, M. Kemal – Seliçi, Özer –
Oktay/Özdemir, Saibe, Kiþiler Hukuku, Filiz
Kitabevi, 9. Baský, Ýstanbul 2009
Öztan, Bilge, Þahsýn Hukuku Hakiki
Þahýslar, Turhan Kitabevi, 7. Baský, Ankara
1977
Savaþ, Fatma Burcu, Ýþyerinde Manevi Taciz,
Beta Basým Yayýn daðýtým A.Þ., Ýstanbul
2007
Sutton, Robert I, Ýþyerinde Pisliklere Hayýr
Kuralý, Remzi Kitabevi, 1. Baský, Ankara
2008
Süzek, Sarper, Ýþ Hukuku, Beta Basým Yayým
Daðýtým A.Þ., Geniþletilmiþ 4. baský, Ýstanbul
2008, sh. 346;
Týnaz, Pýnar, Ýþyerinde Psikolojik Taciz
(Mobbing), Beta Basýn Yayýn Daðýtým A.Þ.,
1. Baský, Ýstanbul 2006
Týnaz, Pýnar – Bayram, Fuat – Ergin, Hediye,
Çalýþma Psikolojisi ve Hukuki Boyutlarýyla
Ýþyerinde Psikolojik Taciz (Mobbing), Beta
Basýn Yayýn Daðýtým A.Þ., Ýstanbul 2008
Týnaz, Pýnar, “Moobbing : Ýþyerinde
Psikolojik Taciz”, Çalýþma ve Toplum
Dergisi, Sayý: 10 (2006/3)
Týnaz, Pýnar, “Ýþyerinde Psikolojik Taciz
(Mobbing)”, Çalýma ve Toplum Dergisi,
Sayý: 11 (2006/4)
Tutar, Hasan, Ýþyerinde Psikolojik Þiddet,
Platin Yayýnevi, 3. baský, Ankara 2004
von Tuhr, Andreas, Borçlar Hukukunun
Umumi Kýsmý, Çeviren Cevat Edege, Cilt:
1- 2, Yargýtay Yayýnlarý No: 15, Ankara 1983
Yaman, Erkan, Yönetim Psikolojisi
Açýsýndan Ýþyerinde Psikoþiddet – MobbingNobel Yayýn Daðýtým, Ankara 2009
(Not: Bu makale Ýstanbul Barosu Dergisi’nin
2011/4. Sayýsýnda, Adana Barosu Dergisi’nin
2013/Mart (8) sayýsýnda yayýnlanmýþtýr)
-------------------------------[32] Çil, Þahin, Ýþ Hukuku Yargýtay Ýlke
Kararlarý, 2. Baský, Turhan Kitabevi, Ankara
2010, sh. 475, 476
[33] Çil, 476, 477
[34] Çil, 477, 478
[35] Karar kiþisel arþivimizdedir.
Kaynak:BÝA Haber Merkezi
300'ün üzerinde sinemacý Pazar günü
Emek Sinemasý yürüyüþünde yaþanan polis
þiddetini kýnayan ve Emek Sinemasý’nýn
yýkýlmadan varolan yerinde restore edilerek
korunmasý ile ilgili taleplerini içeren bir
mektup yayýnladý.
Sinemacýlar, Emek Sinemasý’nýn
yýkýlmadan varolan yerinde restore edilerek
korunmasýný talep etti, Kültür ve Turizm
Bakaný Ömer Çelik, Çalýþma ve Sosyal
Güvenlik Bakaný Faruk Çelik ve Beyoðlu
Belediye Baþkaný Ahmet Misbah Demircan’ý
göreve çaðýrdý.
“Sevgi Emek’tir” baþlýklý açýklama þöyle:
Emek Sinemasý’nýn 2009 yýlýnda
kapatýlmasýndan ve yýkýmýný içeren projenin
kamuoyu ile paylaþýlmasýndan bu yana
sürdürülen protesto eylemlerine biz de bu
ülkenin sinemacýlarý olarak destek verdik.
Ýstanbul’un en eski ve görkemli salonu olan
Emek Sinemasý’nýn bir kültür mirasý
olduðunu ve mevcut haliyle restore edilerek
korunmasý gerektiðini her platformda barýþçý
yöntemlerle savunduk.
Aslen bir kamu mülkü olan Emek
Sinemasý ile ilgili yaþanan süreçte, Emek’in
asýl sahipleri olan bizlerin, kamunun
görüþleri yok sayýldý. Emek Sinemasý’nýn
yýkýmýný öngören proje, sadece tek bir kültür
varlýðýnýn deðil ‘kültür’ün ve ‘sinema
tarihinin’ de yýkýmý anlamýna geliyor.
Emek Sinemasý’nýn yýkýlmayacaðý,
varolan haliyle yeni yapýlacak alýþveriþ
merkezinin üst katýna ‘aynen’ taþýnacaðý
iddiasý hem Kültür ve Turizm Bakaný hem
Beyoðlu Belediye Baþkaný hem de proje
sahibi Kamer Ýnþaat yetkilileri tarafýndan
defalarca tekrarlandý. Ancak, 31 Mart Pazar
günü gerçekleþtirilen protestoda Emek
Sinemasý’nýn içine giren tanýklarýn çektiði
fotoðraf ve videolarla sinemanýn yýkýlmaya
baþlandýðý kayýt altýna alýndý.
Bu durum, Ýstanbul Film Festivali’nin
de devam ettiði bu günlerde, 7 Nisan Pazar
günü gerçekleþtirilen geniþ katýlýmlý bir
yürüyüþte aralarýnda Costa Gavras, Erden
Kýral, Derya Alabora, Serra Yýlmaz, Ahmet
Mümtaz Taylan, Cem Davran, Tuncel
Kurtiz, Onur Ünlü, Erden Kýral, Özcan
Alper, Emin Alper, Aslý Özge, Seren Yüce,
Derya Alabora, Serra Yýlmaz, Defne Halman
ve Hazal Kaya pek çok deðerli sinemacý
tarafýndan barýþçý bir þekilde protesto edildi.
Emek Sinemasý’nýn olduðu gibi muhafaza
edilmesi talebimizi yenilediðimiz bu
yürüyüþte, Ýstanbul Film Festivali’nin birçok
deðerli yabancý konuðuyla birlikte, polis
þiddetine maruz kaldýk. Yönetmen, oyuncu,
sinema emekçisi arkadaþlarýmýz ve Emek
Sinemasý için mücadele eden emekseverler,
polisin biber gazý ve tazyikli su içeren
müdahalesinin maðdurlarý arasýnda yer aldý.
Bu barýþçýl protestonun sebepsiz bir þiddetle
bastýrýlmasýnda sorumluluðu olan tüm kiþi
ve kurumlarý hesap vermeye çaðýrýyoruz.
“Biz bu ülkenin sinemacýlarý olarak,
Emek Sinemasý’nýn yýkýlmadan varolan
yerinde restore edilerek korunmasý ile ilgili
talebimizi ýsrarla yineliyoruz. Baþta Kültür
ve Turizm Bakaný Ömer Çelik ve Beyoðlu
Belediye Baþkaný Ahmet Misbah Demircan
olmak üzere, Emek Sinemasý'nýn mülkiyetini
elinde tutan SGK'nýn baðlý olduðu Çalýþma
ve Sosyal Güvenlik Bakaný Faruk Çelik'in
de dahil olduðu siyasi iradeyi kamuoyu
adýna göreve çaðýrýyoruz.”
Ýmzacýlar:
A. Fuat Onan, Ahmet Boyacýoðlu, Ahmet
Katýksýz, Ahmet Kural, Ahmet Mekin,
Ahmet Mümtaz Taylan, Ahmet Rýfat Þungar,
Ahmet Ümit, Ali Aga, Ali Aydýn , Ali Taner
Baltacý, Ali Vatansever, Alican Yücesoy,
Alisa Lebow, Arzu Açýkgöz, Arzu Gamze
Kýlýnç, Aslý Filiz, Aslý Özge, Aslý Tandoðan,
Ata Demirer, Atalay Taþdiken, Atýl Ýnaç,
Atilla Engin, Ayça Damgacý, Ayçin Ýnci,
Aydýn Bulut, Aydýn Sayman, Ayhan
Ergürsel, Aykut Akdere, Ayþegül Beyazdað,
Azize Tan, Bahar Kerimoðlu, Bahtiyar
Engin, Banu Fotocan, Baran Seyhan, Barýþ
Özbiçer, Bartu Küçükçaðlayan, Baþak Emre,
Baþak Ýlker, Belçim Bilgin Erdoðan, Belgin
Baþ, Belma Baþ, Belmin Söylemez, Berk
Hakman, Berke Baþ, Berna Küçülmez,
Berna Tunalý, Betül Esener, Bikem Saya,
Birol Akbaba, Budak Akalýn, Burcu
Hallacoðlu, Burcu Kutluk, Bülent Pelit,
Büþra Pekin, Can Candan, Can Dündar, Can
Kýlcýoðlu, Can Þýkyýldýz, Can Yýlmaz, Canan
Ergüder, Cem Davran, Cem Yýlmaz, Cenker
Kokten, Ceren Moray, Ceyda Düvenci,
Cüneyt Yalaz, Çetin Karakul, Çiçek
Kahraman, Defne Halman, Deniz Eyüboðlu
Aydýn, Dersu Yavuz Altun, Derviþ Zaim,
Derya Alabora, Derya Durmaz, Derya Tarým,
Devrim Akkaya, Devrim Yakut, Dilde
Mahalli, Dilek Gökçin, Dilek Yorulmaz,
Doða Kýlcýoðlu, Durul Taylan, Ebru Köktürk
Koralý, Efe Öztezdoðan, Ege Yýldýrým, Elif
Refið, Elif Taþçýoðlu, Elifcan Ongurlar,
Emin Alper, Emine Emel Balcý, Emine
Yýldýrým, Emre Akay, Emre Erkmen, Emre
Yeksan, Engin Günaydýn, Engin Özkaya,
Enis Köstepen, Ercan Kesal, Erdem
Tepegöz, Erden Kýral, Eriþ Akman, Erkan
Can, Erkan Kurtuluþ, Ersan Çongar, Ersoy
Güler, Ertunç Þenkay, Esme Madra, Esra
Bezen Bilgin, Evren Luþ, Eyüp Boz, Ezel
Akay, Ezgi Baltaþ, Ezgi Mola, Feride
Çiçekoðlu, Feridun Koç, Ferzan Özpetek,
Feyza Suyuak, Figen Aydýntaþbaþ, Fikret
Kuþkan, Füsun Demirel, Gaye Boralýoðlu,
Gizem Erdem, Gizem Erden, Gizem
Soysaldý, Gonca Vuslateri, Gökçay Yýldýz,
Gökçe Iþýl Tuna, Gökhan Atýlmýþ, Gökhan
Tiryaki, Görkem Mertsöz, Görkem Yeltan,
Gül Bursa, Güliz Gençoðlu, Güliz Kaptan,
Güner Koralý, Güven Çatak, Güven Kýraç,
Hakan Kurtaþ, Hakký Kurtuluþ, Haktan Pak,
Haluk Bilginer, Handan Ýpekçi, Harika
Uygur, Harun Tekin, Hasan Özgen, Haþmet
Topaloðlu, Hatice Yakar, Hazal Dut, Hazal
Kaya, Hazar Ergüçlü, Hilal Sönmez, Hilmi
Etikan, Hülya Uçansu, Hüseyin Karabey,
Ilgaz Küren, Ýbrahim Selim, Ýlksen Baþarýr,
Ýnan Temelkuran, Ýpek Türktan Kaynak,
Ýrem Altuð, Ýsmail Güneþ, Jülide Kar, Kaan
Çakýr, Kaan Ege, Kadir Çermik, Kazým Öz,
Kemal Ural, Kenan Ýmirzalýoðlu, Kerem
Ayan, Koray Çalýþkan, Korhan Herduran,
Laçin Ceylan, Lale Mansur, Lesli Karavil,
Lusin Dink, M. Cem Öztüfekçi, Mahmut
Fazýl Coþkun, Mediha Didem Türemen,
Mehmet Aksýn, Mehmet Ali Arslan, Mehmet
Altýoklar, Mehmet Aslantuð, Mehmet
Eryýlmaz, Mehmet Günsür, Mehmet
Ibrahimhakkýoðlu, Mehmet Zengin, Mehtap
Köroðlu, Melik Saraçoðlu, Melis Birder,
Melisa Önel, Melisa Sözen, Menderes
Samancýlar, Mert Fýrat, Merve Atýlmýþ,
Merve Hacýoðlu, Merve Kayan, Merve
Pekar, Meryem Yavuz, Muhammet Uzuner,
Murad Çobanoðlu, Murat Cemcir, Murat
Daltaban, Murat Düzgünoðlu, Murat
Gürvardar, Murat Saraçoðlu, Murat Þeker,
Murat Þenöy, Murat Tuncel, Mustafa Dok,
Mustafa Þevki Doðan, Mustafa Uzunyýlmaz,
Müge Boz, Müge Turalý, Müjde Ar, Nadir
Öperli, Nadir Sarýbacak, Nalan Kurucim,
Nazan Kesal, Necati Sönmez, Nejat Ýþler,
Nejla Arslan, Nergis Öztürk, Nesimi Yetik,
Nesrin Cavadzade, Nida Karabol, Nihat
Ýleri, Nilay Erdönmez, Nurettin Þen, Nurgül
Yeþilçay, Nurhayat Erdil, Nuri Bilge Ceylan,
Nursen Çetin Köreken, Oðuz Kaynak, Okan
Yalabýk, Olgun Þimþek, Onur Dikmen, Onur
Saylak, Onur Ünlü, Onur Ünsal, Orhan
Erkal, Orhan Eskiköy, Osman Taþçý, Ozan
Bilen, Ömer Atay, Ömür Atay, Önder Çakar,
Özcan Alper, Özgür Baltalýoðlu, Özgür
Doðan, Özgür Eken, Pelin Esmer, Pýnar
Evrenosoðlu, Pýnar Töre, Ramin Matin,
Raþit Çelikezer, Reha Erdem, Reha Özcan,
Reis Çelik, Reyan Tuvi, Rezzan Yeþilbaþ,
Rýza Akýn, Rýza Kocaoðlu, Rýza Sönmez,
Rutkay Aziz, Rüçhan Çalýþkur, Sadi Celil
Cengiz, Sadullah Þentürk, Sedat Yýlmaz,
Selçuk Aydemir, Selda Alkor, Selen Uçer,
Selim Atakan, Selim Bahar, Selim
Demirdelen, Selim Erdoðan, Selim Evci,
Selin Vatansever, Semih Kaplanoðlu, Semir
Aslanyürek, Senem Tüzen, Sercan Badur,
Serdar Akar, Serdar Temizkan, Seren Yüce,
Serkan Acar, Serkan Altunorak, Serkan
Çakarer, Serkan Ercan, Serkan Keskin, Serra
Ciliv, Serra Yýlmaz, Settar Tanrýöðen, Sevil
Demirci, Seyfettin Tokmak, Seyhan Kaya,
Sezgi Mengi, Sezin Bozacý, Sýrma Aksüyek,
Süreyya Güzel, Þive Erdoðan, Þükran Ovalý,
Taner Birsel, Tansu Biçer, Tarýk Tufan,
Tarkan Karlýdað, Tayfun Pirselimoðlu,
Teoman Kumbaracýbaþý, Timuçin Esen,
Tolga Karaçelik, Tomris Giritlioðlu, Tuðçe
Altuð, Tuðrul Tülek, Tuna Kýrlý, Tunç
Baþaran, Tunç Þahin, Turgut Yasalar, Tülin
Özen, Türkan Derya, Türker Korkmaz,
Türkü Turan, Uður Ýçbak, Uður Yücel, Ulaþ
Cihan Þimþek, Ulaþ Tuna Astepe, Ümit
Ünal, Vahide Gördüm, Veli Kahraman,
Veysel Diker, Volkan Severcan, Yaðmur
Taylan, Yamaç Okur, Yasin Ali Türkeri,
Yavuz Özkan, Yekta Kopan, Yeþim Büber,
Yeþim Ustaoðlu, Yonca Ertürk, Yusuf
Aslanyürek, Yüksel Aksu, Zafer Algöz,
Zerrin Tekindor, Zeynep Berkiþ, Zeynep
Beþerler, Zeynep Çelen, Zeynep Dadak,
Zeynep Özbatur Atakan, Zülfü Livaneli,
Zümrüt Burul.
Kaynak:Evrensel
Sulucakarahöyük/ÜRGÜP
Hasan KANKAL
Nevþehir Ýl Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk
Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR
Hasan KANKAL
Nevþehir Üniversitesi (NEÜ) Ürgüp
Sebahat ve Erol Toksöz Meslek
Yüksekokulu (USET) Otel, Lokanta ve
Müdürlüðü öncülüðünde Ýl/Ýlçe Müdürlüðü
teknik personellerine ve bilhassa Ürgüp Ýlçesi
ve Köylerinde Ceviz Yetiþtiriciliði ile uðraþan
çiftçilere yönelik olarak Ürgüp Ticaret ve
Sanayi Odasý Toplantý salonunda 08 Nisan
2013 tarihinde 1 günlük "Ceviz Yetiþtiriciliði"
eðitimi verildi. Ceviz Yetiþtiriciliði Eðitimine;
Nevþehir Ýl Gýda, Tarým ve Hayvancýlýk Müdürü
Okan YILMAZ, Ürgüp Ýlçe Müdürü Hüsnü
ÖZSOY, Koordinasyon ve Tarýmsal Veriler
Þube Müdürü Recep EROÐLU, Merkez Ýlçe
Ýle birlikte 7 Ýlçe Müdürlüðünde görevli Ziraat
Mühendisleri, Köy ve Kasabalarda görevli
Ziraat Mühendisi TARGEL Personeli ve çok
sayýda Ürgüplü çiftçi katýldý.
Eðitim öncesinde açýlýþ konuþmasý yapan
Ýl Müdürü Okan YILMAZ, þunlarý söyledi:
"Ýlimizde Alternatif ürün arayýþlarýna destek
olmak, mevcut ceviz yetiþtiriciliði ile uðraþan
kiþilerin bilgi birikimlerini artýrmak, baþka
ülkelerde ve ülkemizde ceviz yetiþtiriciliði ile
ilgili son teknolojik geliþmeleri üreticilerimizle
paylaþmak amacýyla Ýl Müdürlüðümüz
öncülüðünde Yalova Atatürk Bahçe Kültürleri
Merkez Araþtýrma Enstitüsü Müdürlüðünde
görevli konu uzmaný Erdal ORMAN'ý Ýl/Ýlçe
Müdürlüðümüzde çalýþan teknik personel ve
çiftçilerimizle buluþturduk. Ceviz çok uzun
ömürlü ve verimli bir bitkidir. Dededen toruna
asýrlarca ömür sürmektedir. Verilen eðitimin
Ýlimize ve siz deðerli üreticilerimize hayýrlý ve
uðurlu olmasýný diler katýlýmlarýnýzdan dolayý
hepinize teþekkür ederim." Dedi.
Eðitim Kapsamýnda; Yurt dýþýnda ceviz
yetiþtiriciliðinin durumu, yurt Ýçinde ceviz
yetiþtiriciliðinin durumu, yerli ve yabancý ceviz
çeþitleri, cevizin iklim, toprak ve su isteði,
bitkisel özellikleri, hastalýk, zararlýlarý ve
mücadelesi, bakým özelliði, aþýlama ve budama
yöntemleri konusunda power-point eþliðinde
sunumu yapýldýktan sonra, ceviz bitkisinde
bilhassa aþýlama konusunda dikkat edilecek
hususlar anlatýlarak, eðitim salonuna getirilen
ceviz anacý ve kalemleri üzerinde aþýlama
yöntemleri gösterildi.
Verilen teorik eðitimden sonra, Ürgüp Ýlçesi
Yeþilöz Köyü'nde özel giriþimci bir þahsýn
ceviz bahçesine gidilerek, burada üretilen ceviz
fidanlarý, yapýlan aþýlamalar ve diðer yetiþmiþ
ceviz aðaçlarý bizzat yerinde gösterildi.
Ayrýca, Ceviz yetiþtiriciliði eðitimine
katýlanlara Ýl Müdürlüðünce "Katýlým Belgesi"
verilecek.
Ýkram Hizmetleri Bölümü Aþçýlýk ve Ýkram
Hizmetleri Programlarý öðrencileri
Fethiye´de yapýlan "Þef Mavi Ulusal Yemek
Yarýþmasý"nda 10 madalya 1 kupa, TAF
(Türkiye Aþçýlar Federasyonu) Milli Takým
Üyeliði ve Katýlým Teþekkür Belgesi almaya
hak kazandý.
Yarýþmada; Aþçýlýk Programý 1. Sýnýf
öðrencisi Muhittin Can Danacý, `Þefler
Tavuk´ kategorisinde Birincilik (Altýn
Madalya ile Þampiyonluk Kupasý), `Þefler
Balýk´ kategorisinde Ýkincilik (Gümüþ
Madalya) ve `Yýlýn Fethiye Altýn Ekibi´
kategorisinde Ýkincilik (Gümüþ Madalya)
kazanarak TAF (Türkiye Aþçýlar
Federasyonu) Milli Takýmýna Seçilme hakký
kazandý.
Aþçýlýk Programý 1. Sýnýf öðrencisi
Erdinç Aksak, `Yýlýn Fethiye Altýn Ekibi´
kategorisinde Ýkincilik (Gümüþ Madalya),
Ýkram Hizmetleri 1. Sýnýf öðrencisi Hasan
Kaba, `Yýlýn Fethiye Altýn Ekibi´
kategorisinde Ýkincilik (Gümüþ Madalya),
Aþçýlýk Programý 2. Sýnýf öðrencisi Aslý
Kartal, `Öðrenci Kuzu Yemeði´
kategorisinde Ýkincilik (Gümüþ Madalya),
Ýkram Hizmetleri 1. Sýnýf öðrencisi Ezgi
Sivrikaya, `Öðrenci Tavuk´ kategorisinde
Ýkincilik (Gümüþ Madalya), Aþçýlýk
Programý 2. Sýnýf öðrencisi Gülhan Kurnaz,
`Öðrenci Tavuk´ kategorisinde Üçüncülük
(Bronz Madalya), Ýkram Hizmetleri 1. Sýnýf
öðrencisi Ferhat Sontaþ, `Öðrenci Tavuk´
kategorisinde Üçüncülük (Bronz Madalya)
ve Aþçýlýk Programý 1. Sýnýf öðrencisi Erdinç
Aksak `Þefler Balýk´ kategorisinde
Üçüncülük (Bronz Madalya) kazanarak
toplamda 1 kupa, 1 altýn, 6 gümüþ ve 3
bronz madalya elde etti. Öðrencilerinin
baþarýsýndan duyduðu memnuniyeti dile
getiren NEÜ USET-MYO Müdürü Doç. Dr.
Tuncay Bülbül yaptýðý açýklamada,
"Öðrencilerimizin kazandýðý bu büyük
baþarýdan dolayý çok mutluyuz, çok
gururluyuz. Yönetim olarak bizler
öðrencilerimize gerek akademik gerekse
sosyal alanlarda elimizden gelen her türlü
desteði vermekteyiz. Öðrencilerimizin daha
nice baþarýlara imza atacaklarýna gönülden
inanýyorum. Bu baþarý, Nevþehir
Üniversitesinin geldiði düzeyi göstermesi
bakýmýndan çok anlamlýdýr. Nevþehir Ýlimize
ve Üniversitemize hayýrlý ve uðurlu olsun."
dedi.
Sulucakarahöyük/NEVÞEHÝR
Cuma Onur ÞAHÝN
Nevþehir 1.Amatör Küme B grubunun lideri
olan Nevþehir Üniversitesi (NEÜ) Futbol Takýmý,
Play-Off Müsabakalarýnda mücadele edecek.
NEÜ Beden Eðitim Bölüm Baþkaný Yrd. Doç.
Dr. Alparslan Ýnce´nin koordinatörlüðü ve Teknik
Direktör Tarkan Güney´in gözetiminde 1. Amatör
Kümede mücadele eden NEÜ Futbol Takýmýnýn da
arasýnda bulunduðu Play-Off müsabakalarý için
kura çekiliþi yapýldý.
Amatör Spor Kulüpleri Federasyonu binasýnda
ASKF yönetimi ve kulüp baþkanlarý huzurunda
gerçekleþtirilen çekiliþle NEÜ Futbol Takýmý; 14
Nisan 2013 günü saat 13:00´da Kapadokya Göreme
Spor ile 2 Nolu Çim Sahada, 21 Nisan 2013 günü
saat 15:00´da Göre Spor ile 3 Nolu Çim Sahada ve
28 Nisan 2013 günü saat 14:00´da ise Kapadokya
Nevþehir Spor ile 2 Nolu Çim Sahada karþýlaþacak.
Yapýlan çekiliþin tüm takýmlara hayýrlý olmasý
dileðinde bulunan NEÜ Gençlik ve Spor Kulübü
Baþkaný Yrd. Doç. Dr. Özden Taþðýn, "Nevþehir
Üniversitesi olarak Nevþehir´de spor kültürünün
yerleþmesi ve tüm dallarda sportif faaliyetlerin
gerçekleþtirilmesi için mücadele ettik. Bunun sonucu
olarak artýk ilimizin adý sporda elde edilen baþarýlarla
da duyulmaya baþlandý. Bu bizleri çok mutlu ediyor.
Ýnþallah halkýmýzýn ve özellikle sporseverlerin de
desteði ile daha büyük baþarýlara imza atacaðýmýza
inanýyorum" diye konuþtu.
Zalim bir deyimdir ‘bir taþla birkaç kuþ
vurmak’! ‘Bir hamlede birçok hedefe
ulaþmayý baþarmak’ anlamýnda, çok sýk
kullanýlýr. Akýllýlýktan çok hesapçýlýk çaðrýþtýrýr
ama, hesapçý bir aklýn hesapsýzca kanat
çýrpanlarý kurban etmesi, nedense övgüye layýk
bulunur. Çocukluðumdan beri hiç sevmem bu
deyimi, hep ölen kuþlara takýlýr aklým. Gýdasý
küçük kuþlar olan bir aklýn pervasýz övüncü
çok itici, sonucu ise, nerden baksanýz kuþ
katliamýdýr.
Þimdi en büyük korkum, Kürtler ile barýþ
rüyasýnýn fazlaca hesaba kitaba dayandýrýlarak
kabusa dönüþme tehlikesi. ‘Siyasette rüyalara
yer yok’, ‘ilkeler yok çýkarlar var’, ‘iþ bilenin
kýlýç kuþananýn’ demeyin hemen! Ýnsanlýk bu
günlere gerçeklere teslim olarak deðil,
rüyalarýn, hayallerin peþinde koþarak geldi.
Hesaplar gündelik hayatý kurtarýr, tarih hesaplar
kadar hesapsýzlýklar üzerine inþa edildi.
Hesapsýzlýðý hesaba katmadan gidilecek yol,
sanýldýðý kadar akýllýca olmayabilir her zaman,
çok hesap bozabilir çok hesapçýlýk.
Tümüyle hesapsýzlýk üzerine kurulu olan
sadece cennet olabilirdi, dünya öyle bir yer
deðil, ama dünya sanýldýðý kadar hesap üzerine
kurulu da deðil. Türklerin hesabýný bozan,
Kürtlerin hesapsýzlýðý oldu, bunu unutmayalým.
Ama hesapsýzlýkta ýsrarýn bedeli çok aðýr, artýk
bu bedelden kurtulsun Kürtler, gönlümüz
bundan yana. Keþke, bu bedellerin yüzü suyu
hürmetine Türkler de hesapsýz bir barýþa gönül
verseydiler. Olmadý, Türkler adaletli bir
barýþmadan, böylesi bir kucaklaþmadan ‘ortak
sevinç’ mayalamaya niyetli deðil. Günün
sonunda onlarý barýþmaya razý eden, ne yazýk
ki, sonuçta daha da ‘güçlenmek’, daha da
‘büyümek’ hýrsý. Sözkonusu olan, barýþmanýn
gönül ferahlýðýndan güç bulmak hayali deðil,
güçlenmek hýrsý adýna barýþmaya razý olmak.
Ýkisi arasýndaki fark o kadar büyük ki,
yazmayla bitmez!
Besbelli artýk Suriye üzerine pazarlýk,
Kürtler ile barýþýn en belirleyici konusu haline
gelmiþ. Aslýnda, Suriye’de Kürtleri muhalefete
katýlmaya zorlayan sadece Türkiye deðil. Ama
belli ki, bu hesap Türkiye’nin çok iþine geliyor,
zira Türkiye’nin Esad sonrasý Suriye’de,
Kürtleri denklem dýþý býraktýrma çabalarý sonuç
vermedi, dahasý bu anlamsýz ýsrar Türkiye’nin
Batýlý müttefikleri ile arasýný bozdu. Kürtlerin
Suriye’deki kazanýmlarýna yeþil ýþýk yakmak
Türkiye’yi rahatlatacak. Ama Türkiye bir taþla
bir kuþ vurmakla yetinmiyor, Türkiye’nin Kürt
çözümünü de, Kürtlerin Suriye’deki
kazanýmlarýna karþýlýk masaya sürüyor.
Bu pazarlýk tutarsa bir taþla çok kuþ vurmuþ
olacak. Ama bu pazarlýk devreye girince,
Kürtlerde Suriye’deki kirli savaþýn doðrudan
tarafý olacakmýþ, orada yaþayan Kürtler de
Esad rejiminin hedefi olacakmýþ kimin
umurunda. Onlar da atýlan taþla vurulan kuþlar
hükmünde, bir büyük hesabýn küçük kurbanlarý
olacaklar. Daha þimdiden, çoluk çocuk
Halep’de rejimin hedefi oldular Mezarlarý, ‘bir
diktatörle mücadelenin onuru’ ile sulanýr,
olur biter.
Kürtlerin iþi zor; kimse onlardan Suriye’deki
kazanýmlarý tehlikeye atmalarýný veya
muhtemel kazanýmlarý göz ardý etmelerini
beklememeli. Kürt meselesi sadece Türkiye
meselesi deðil, dört parçaya parçalanmýþ, dört
parçada paralanan bir halkýn geleceði meselesi.
Kimse onlara hesapsýzlýða devam edebiyatý
yapamaz, böylesi bir tavýr da, sonu zalimliðe
varan bir anlayýþsýzlýða ilkesel soyluluk kýlýfý
uydurmak olur. Ama, sol demokratlara
tereddütsüz sürece katký çaðrýsý yapan Kürtlerde
kabul etsin, en azýndan artýk kimsenin caný
yanmasýn diye gölge etmemeye özen
gösterenlerin, bir ‘kuþ katliamý’nýn seyircisi
olmayý içlerine sindirmesi de zor, hem de çok
zor.
Kaynak: BirGün
Sulucakarahöyük/ANKARA
Yýlmaz KIZILIRMAK 11-Nisan-2013
Ankara 13. Aðýr Ceza Mahkemesi’nde
bu sabah saat: 11:00’de baþlayan ve akþam
saat : 20:00’ye kadar süren 22’si tutuklu
72 KESK’linin yargýlandýðý davada,
mahkeme heyeti tutuklu 22 kiþinin
tahliyesine karar verdi.
Yargýlanan KESK’liler
gerçekleþtirdikleri savunmada, hiçbir tanýk
ve belgeye dayanmayan asýlsýz suçlamalarý
reddederek, sendikal çalýþmalarýndan ötürü
yargýlandýklarýný dile getirdiler.
KESK’lilerin bir kýsmýnýn anadilinde
yaptýðý savunma sýrasýnda, Kürtçe yazým
hatalarý da uyarýyla birlikte kayýtlara
düzeltilerek geçti.
Mahkeme baþkanýnýn karþýsýnda sanýk,
hükümetin listesinde ‘Akil Ýnsan’ olarak
kayýtlara geçen KESK Genel Baþkaný Lami
ÖZGEN, yaþanan bu yaman çeliþkiye
dikkat çekti.
KESK’lilerin avukatlarý, iddianamenin
2011 yýlýna ait 9 sayfalýk bir fezlekeden
ibaret olduðunu, delillerin hukuksuz
toplandýðýný, iddianamenin bilinçli olarak
94 klasör ve 1144 sayfaya çýkarýldýðýný,
dosyanýn þiþirilmesindeki amacýn ise
mahkemeyi etkilemek ve adil
yargýlanmanýn önüne geçerek,
yargýlananlarýn suçsuzluklarýnýn
anlaþýlmamasýný saðlamak olduðunu
söylediler.
Ayrýca TCK’nin 170. maddesinde ifade
edildiði üzere, savcýnýn iddianameyi
hazýrlarken yargýlanacak kiþilerin lehine
de maddeler toplamasý gerekirken bunu
yapmadýðý, ’sanýklarýn lehine olan
maddeleri’ eklemeyerek objektif
davranmadýðýný ifade eden avukatlar,
mahkemenin, adil yargýlamayý esas almasý
gerektiðini hatýrlattýlar.
Sanýklar arasýnda bulunan ve duruþmada
ilk savunmayý yapan KESK Genel Baþkaný
Lami ÖZGEN, gözaltýna alýndýklarýnda
kendilerine 115 sayfalýk soru sorulduðunu,
kendisinin de ilk duruþmada 115 sayfalýk
savunma yapacaðýna dair bir açýklama
yaptýðýný, ancak zamanýn darlýðý ve
savunmasýný yapacak arkadaþlarýnýn
sayýlarýnýn fazlalýðý nedeniyle sadece 5
sayfalýk yazýlý savunmasýný okuyacaðýný
bildirdi.
ÖZGEN, hukuksuz uygulamalar ve
hasýmane yaklaþýmlarla gözaltýna
alýndýklarýný, bulunduklarý yerin biliniyor
olmasýna raðmen Silvan yolunda 3 zýrhlý
araçla yolu kesilerek gözaltýna alýndýðýný
söyledi.
Ancak sýkýyönetim ve OHAL
þartlarýnda görülecek bir manzaraya maruz
býrakýldýklarýný kaydeden ÖZGEN, 12
Eylül sonrasýnda bu þekilde gözaltýna alýnan
ilk genel baþkan olduðunu, sendikal
faaliyetlerinin yasadýþý ilan edildiðini,
gizlilik kararý var denilen, kendileri ve
avukatlarýna gösterilmeyen dosyanýn
gözaltýna alýndýklarý ilk 4 gün boyunca
basýna sirküle edildiðini ve bunun hukukla
bir ilgisinin olmadýðýný ifade etti.
Ýki yýl süresince telefonlarýnýn
dinlendiðini ve takip edildiklerini ancak
operasyonun iki ihbar elektronik mektup
sonrasýnda baþladýðýný belirten ÖZGEN,
bu ihbar mektuplarýnýn açýklanmadýðýný,
kimin nerede nasýl bir ihbarda
bulunduðunun ortaya konulmadýðýný, bu
þekilde suçlanmayý doðru bulmadýklarýný
kaydetti.
Eylemlerinin polislerce bilindiðini,
toplantýlarýnýn gizlice izlendiðini
öðrendiklerini bildiren ÖZGEN, iki yýlda
hangi deliller elde edilmiþse dosyada
bulunmadýðýný, iddianamede sendikal
görüþlerinin dýþýnda hiçbir þeyin
bulunmadýðýný, savcýlýðýn 40’tan fazla
teknik takip izni verdiðini, oysa görüþleri
öðrenilmek isteniyorsa genel kurullarýndan,
çýkardýklarý yayýnlardan, web sitelerinden
rahatlýkla öðrenilebileceðini, bu yöntem
yerine yasadýþý eylemlerle sendikayý ele
geçirmeye çalýþtýklarýnýn iddia edildiðini
söyledi.
Kürt sorununa karþý duyarlýlýklarýný
ifade eden ÖZGEN, inkar siyasetine karþý
olduklarýný bildirdi ve Kürt sorununun
çözümü için katkýlarýnýn olacaðýna
inandýklarýný, Kürt siyasetinde kullanýlan
kavramlarý kullanmalarýný ise dosyada delil
olarak gösterildiðini, böyle bir suçlama
kararýnýn olamayacaðýný belirterek þunlarý
söyledi; “Kürt’üm, sendikacýyým ve de
sosyalistim. Yasal mücadele yürüten
Kürtler her alanda olduðu gibi sendikal
mücadelede de yasadýþý bir konuma itilmek
isteniyor. Bu hukuksuzluktur. Sendikacýlar
hedef olmuþtur. Gazeteciler, öðrenciler,
siyasiler, emekçiler bundan ötürü hedef
oluyor. Kürt kimliðinden dolayý
yargýlanýyoruz.”
Kamu emekçisi olarak çalýþan Kürtlerin
kendi kimlikleriyle sendikal mücadelede
yeraldýklarýný belirten ÖZGEN,
konuþmasýna þu sözlerle devam etti;
“Kürtler sendikal alanda kendi
kimlikleriyle yer alýyor. KCK yapýlanmasý
olmadan önce 1989’dan bu yana yer
alýyoruz. Kürt emekçileri sendikal
mücadele yürütüyor. Savcýnýn örgüt üyeliði
yaklaþýmý ise ayrýmcý, ötekileþtiricidir.
KESK resmi bir kurumdur. Yuvalanma,
sýzma gibi hakaret edici yaklaþým haksýzdýr.
KESK’lileri zan altýnda býrakmaktadýr.
Çeþitli sivil toplum örgütlerinin de yer
aldýðý 34 etkinliðin ‘örgüt talimatýyla’
yapýldýðý iddia ediliyor. Hakkaniyet, bu
iddialarýn dosyadan çýkarýlmasýný
gerektiriyor. Suçlamalarý kabul etmiyoruz.”
Yaptýklarý yürüyüþ ve mitinglerden söz
eden, bu demokratik eylemlerden dolayý
2911 Sayýlý Toplantý ve Gösteri Yürüyüþleri
Kanunu’na muhalefetten her hangi bir dava
açýlmadýðýna iþaret eden ÖZGEN, þunlarý
söyledi;
“Toplantý ve çalýþtaylarýmýz yasadýþý
ilan ediliyor. Bu nedenle tutuklanan
arkadaþlarýmýzýn cezaevinde kalmalarý ise
hakkaniyetle baðdaþmýyor. Masumiyet
karinesi de yok sayýlýyor. Ýddianamenin
son bölümlerinde Antep’te karakola yapýlan
bombalý saldýrýnýn failinin devlet memuru
olduðu ve KESK’li sendikacýlarýn zan
altýnda býrakýldýðý bu ibarelerde sanki tüm
emekçiler bu saldýrýyý gerçekleþtirmiþçesine
bir yaklaþým var. Bir polis iþkence
yapýyorsa tüm polisler suçludur bu anlayýþa
göre. Hukukla ilgisi olmayan bu davada
sadece KESK’liler deðil, demokrasi güçleri
de yargýlanýyor.”
Yürüttükleri sendikal mücadelenin yasal
ve meþruluðuna dikkat çeken ÖZGEN,
yazýlý savunmasýný okumayý bitirdikten
sonra mahkeme baþkanýna verdi. KESK
Genel Baþkaný ÖZGEN’den sonra diðer
KESK’liler de yazýlý olarak savunmalarýný
sundular. KESK’liler savunmalarýný yazý
ile sýnýrlamadýlar ve sözlü olarak da
sürdürdüler.
KESK’lilerin savunmalarýnýn
tamamlanmasýndan sonra savcý tutuklu
bulunan 22 KESK’linin adli kontrol
hükümleri uygulanmak koþuluyla
tahliyelerini talep etti. KESK’lilerin
avukatlarýndan Öztürk TÜRKDOÐAN,
Levent KANAT ve Mehmet TÝRYAKÝ de
yaptýklarý savunmalarda delillerin yasaya
aykýrý olduðunu, telefon dinlemelerinin
yasal olmadýðýný vurguladýlar,
müvekkillerinin tutuklu kalmalarýný
gerektirecek durumlarýnýn söz konusu
olmadýðýný bildirerek, tahliyelerini talep
ettiler.
Savcý ve avukatlarýn tahliye talebinin
ardýndan duruþmaya kýsa bir ara veren
Mahkeme Heyeti, duruþmanýn yeniden
baþlamasýyla birlikte yaptýðý açýklamada;
Tarým Orkam – Sen Genel Baþkaný Metin
VURANOK, Tüm Bel – Sen Genel
Sekreteri Ýzzettin ALPERGÝN, Eðitim Sen
Genel Kadýn Sekreteri Sakine ESEN
YILMAZ, BTS Eski Genel Baþkaný KESK
Yunus AKIL, KESK Genel Meclis Üyesi
Belgüzar SAZAK, Tüm Bel – Sen Ankara
2 No’lu Þube Yöneticisi Yýlmaz
YILDIRIMCI, SES Ankara Þube
Yöneticisi Erdal TURAN, Tüm Bel – Sen
Ankara 2 No’lu Þube Üyesi Ferruh ÇELÝK,
Eðitim Sen Ankara 2 No’lu Þube üyesi
Aykut Erhan TURGUT, Haber – Sen Genel
Kadýn Sekreteri Seyran ÞIK, Tarým Orkam
– Sen Ankara Þube Örgütlenme Sekreteri
Mehmet Sezgin ÝBÝN, Yapý Yol – Sen
Ankara Þube Baþkaný Mustafa BOZAN,
Eðitim Sen Ankara 4 No’lu Þube Yöneticisi
Mehmet ARDA, Eðitim Sen Ankara 1
No’lu Þube Özlük ve Hukuk Sekreteri
Nihat KILINÇALP, Eðitim Sen Gebze
Þube üyesi Deniz BOZBEY, Eðitim Sen
Adýyaman Þube eski Baþkaný Bekir
GÜRBÜZ, Eðitim Sen Malatya Þubesi
eski Yönetim Kurulu Üyesi Tarýk KAYA,
Eðitim Sen Ankara 5 No’lu Þube Üyesi
Osman ÝÞÇÝ, Eðitim Sen Genel Sekreteri
Mehmet BOZGEYÝK, Eðitim Sen Ankara
2 No’lu Þube Sekreteri Çerkez AYDEMÝR,
SES Merkez Denetleme Kurulu Baþkaný
Fikret ÇALAÐAN, Eðitim Sen Urfa Þubesi
Siverek eski Temsilcisi Þerif ÝLDOÐAN’ýn
tahliyesine karar verdiðini söyledi. 72
KESK’linin yargýlandýðý davanýn 2.
duruþma tarihi ise mahkeme heyetince 8
Temmuz 2013 olarak açýklandý.
Mahkeme kararýnýn Adliye önünde
bekleyen kitle tarafýndan duyulmasýyla
birlikte alanda sevinç gösterileri oldu. Kitle,
“ZAFER DÝRENEN EMEKÇÝNÝN
OLACAK – DÝRENE DÝRENE
KAZANACAÐIZ – BASKILAR BÝZÝ
YILDIRAMAZ” sloganlarýný haykýrdýlar.
Duruþma salonundan ayrýlan KESK
Genel Baþkaný Lami ÖZGEN, Adliye
Sarayý önünde bekleyen kitleye yaptýðý
açýklamada; emekçilere karþý dayatýlan
haksýz ve hukuksuz tutumlara karþý sanýk
olduklarý bir davayý kazandýklarýný, Kürt
emekçileri ile emek ve demokrasi
mücadelesi veren emekçilerin þahsýnda bir
dönemin tarihinin yargýlandýðýný bildirdi.
KESK Genel Baþkaný ÖZGEN, Tutuklu
olan 22 arkadaþlarýnýn býrakýlmalarýnýn
sevindirici olduðunu, önemli ve anlamlý
bulduklarýný, tahliye edilen sendika
yöneticilerinin yarýndan itibaren
görevlerinin baþýnda olacaklarýný, ülkenin
deðiþik yerlerindeki cezaevlerinde de bazý
tutuklu arkadaþlarýnýn bulunduðunu
hatýrlatarak mücadelelerinin süreceðini
vurguladý.
Saatler 20:30’da doðru ilerlerken Adliye
Sarayý önündeki KESK’lilerin önemli bir
kýsmý, KESK’in temin ettiði otobüslerle
tahliye edilenleri cezaevi önünde
karþýlamak için Sincan F Tipi Cezaevine
hareket etti. 10 Nisan 2013
Tohum, bitkisel üretimin ve gýda
zincirinin ilk halkasýdýr. Tohum olmazsa
tarým ve gýda olmaz. Topraða gübre
(organik-kimyasal) saçmazsanýz, bir miktar
ürün alabilirsiniz. Ama topraða tohum
saçmazsanýz ürün elde edemezsiniz. Bu
nedenle tohum yaþamla eþ anlamlýdýr
Bitkisel üretimle hayvan yetiþtiriciliðini
bir arada yapan küçük aile çiftçileri,
ürettikleri bitkilerle hayvanlarýný beslerken,
hayvan gübrelerini de topraða saçarak
ekolojik bozulmayý bir ölçüde önlüyor ve
þirket tarýmcýlýðýna karþý bir ölçüde
kendilerini savunabiliyordu. Oysa yeni
düzen bunu da bitirdi
Sigaramýn dumanýna sarsam...
Tarýmýn çökertilmesindeki adýmlardan
biri de tütünle ilgiliydi. Tütün, küçük aile
çiftçileri tarafýndan yapýlan bir faaliyettir:
Tütüncü aile 14 aya yayýlan zaman
diliminde topraðý 3-4 kez iþler. Fidesini
hazýrlar. Tütünü diker çapalar, gene çapalar,
dip sýyýrýr, 1 el, 2. el, 3 el, 4 el olmak üzere
yapraklarý toplar, kurutur, balyalar. Yoðun
ve incelik isteyen bir emek sonucu
ekonomik deðeri yüksek ürün elde eder.
Tütünü tütün makinesi ve traktörü olmayan
yoksul çiftçiler de ekebilir ve ailesi ile
birlikte bir arada çalýþabilir.
Kanun çýkarýldýðý sýrada Türkiye’de
sigara tüketimi 168 bin tondu. Bu da, 8.4
milyar paket sigara demekti. Yasanýn
çýkarýldýðý dönemde bir paket sigaranýn
ortalama fiyatýný 1 milyon kabul edersek,
sigara pazarýnýn deðeri 8.4 katrilyon liraydý.
Bunun yaklaþýk 6 katrilyonu vergidir. Bu
hacimdeki büyük pazar küresel tütün ve
sigara þirketlerinin iþtahýný kabartýyordu.
Türkiye’de 2000 yýlý itibariyle 200-220 bin
ton tütün üretilmekteydi. Tüketim ise 170
bin tondu. 110 bin ton da ihracat yaptýðýmýz
hesaba katýldýðýnda, Türkiye’nin ihtiyacý
280 bin tondu.1
‘Þark tütünü’ bitirildi
TEKEL’in özelleþtirilmesi için, 1990
yýlýndan itibaren muhalefetteyken
özelleþtirme karþýtý politika yürütenler,
iktidar olduklarýnda “ülkemizde tütün
yakýlmaktadýr” ifadesini dillerine pelesenk
edip özelleþtirme için kamuoyu oluþturma,
yanýlsama, yaratma çabasýna girdiler.
Pazar hacmi, devlet kasasýna saðladýðý
gelir yanýndaki yararlýlýðýnýn yaný sýra, þark
tütünü daha az verimli ve meyilli arazilerde
yetiþiyor. Onun yetiþtiði yerde çiftçinin
baþka ürün ikame etmesi mümkün deðil.
Bu arazilerde ekim yapýlamayacaðýndan
yaðmur ve rüzgar erozyonu ile toprak
tabakasý kaybolacak, verimli topraklar
akacak, verimsiz kaya tabakalarý kalacak.
Toprak üretim dýþý kalacak, doða tahrip
olacak bunlarýn hepsinin bilinmesine karþýn
dýþ güdümlü politikacýlar buna aldýrmadýlar.
Yasanýn çýkarýldýðý dönemde Türkiye’de
5001 köyde tütün ekimi yapýlmakta, tütün
üreticisi aile sayýsý ise 575.796 idi2
çoðunluðu tütün üretmeyerek kentlere göç
etmek zorunda kaldý. Çiftçiler üretemez
duruma geldikten sonra Jose Marti’nin
deyimiyle3 “elleriyle çalýþan entelektüeller
ki onlar: akademik derecelerini atölyelerden
alan, hem düþüncenin hem ekmeðin
tezgahýnda çalýþan tütün fabrikasýnýn
iþçileri” de, iþsiz kalacaktý.
Yabancý sigara üreticilerinin, nikotinin
baðýmlýlýk yapýcý etkisini artýran ve insan
saðlýðýna zararlý, ölümcül hastalýklara yol
açan katký maddelerinin kullanýldýðý
kendilerince de ikrar etmiþ olan ürünlerin
piyasaya hakim olacaðý bilindiði halde buna
da aldýrmadýlar.
Kýsacasý, ülke ekonomisin, toprak ve
doðanýn, çiftçilerin, iþçilerin ve insan
saðlýðýnýn bu yasayla zarar göreceðini,
küresel sigara þirketlerinin kazanacaðýný
bilerek çýkardýlar bu yasayý.
Çiftçi örgütleri hedefte
Uygulanan bu politikalarla, üreticilerin,
köylülerin, devletle baðýnýn koparýlmasý
baþarýldýktan sonra sýra, çiftçilerin
örgütleriyle baðýný koparmaya gelmiþti.
DSP-MHP ANAP koalisyonu, IMF ve
Dünya Bankasý’nýn isteðiyle; 4572 Sayýlý
Tarým Satýþ Kooperatifleri ve Birlikleri
Yasasý’ný (TSKB) çýkardý4. Tarým Satýþ
Kooperatifleri Birlikleri ürün bazýnda
kurulmuþ kooperatiflerdi, bu yasa ürün
bazýnda þirketlerin egemenliðini saðlamak
için çýkarýldý.
Çýkarýlan yasa ile;
• Yeniden Yapýlandýrma Kurullarý (YYK)
oluþturuldu. Kurullar, Birlik yönetimlerin
üzerinde üst bir yetkiyle donatýldý.
Kooperatif arsalarýnýn satýlmasý, iþçilerin
iþine son verilmesi, entegre tesislerinin
þirketlere dönüþtürülmesinde YYK
belirleyici hale getirildi.
• Kooperatiflere ait fabrikalarýn üç yýl
içerisinde þirketlere dönüþtürülmesi
öngörüldü. Böylece, Birlik fabrikalarýnýn
özelleþtirilmesinin önü açýldý. Þirketlere
alternatif olarak ürün bazýnda kurulmuþ
olan kooperatiflerin, entegre tesislerinin
þirketleþtirilmesiyle bu ürünler de þirketlerin
belirleyiciliðine girmiþ oldu.
• Birliklerin, devlet veya diðer kamu
finans kurum ve kuruluþlarýndan herhangi
bir mali destek almasýna ve devlet
bankalarýndan kredi saðlamasýna engel
konuldu.
• Birliklere banka kurma yasaðý getirildi.
Sonuçta, üreticilerin birlikleriyleörgütleriyle baðýnýn koparýlmasý bu yasa ile
baþarýldý. Bu kez sýra; çiftçileri çiftçilikten
çýkarma aþamasýna gelmiþti.
Çiftçiliði bitirmek
Bilindiði üzere tohum, bitkisel üretimin
ve gýda zincirinin ilk halkasýdýr. Tarým
tohumun bulunmasýyla baþlamýþtýr. Tohum
olmazsa tarým ve gýda olmaz. Topraða gübre
(organik-kimyasal) saçmazsanýz, bitkiye ve
böceðe ilaç atmazsanýz az da olsa bir miktar
ürün alabilirsiniz. Ama topraða tohum
saçmazsanýz ürün elde edemezsiniz. Bu
nedenle üretici köylüler ve tüketiciler için
tohum yaþamla eþ anlamlýdýr.
Þirketlerin en büyük hayali de,
çiftçiyi/köylüyü kendine baðýmlý kýlmak
Tekeller kazandý
Oysa kendi ürettiði ürününden tohumunu
ayýrabilene çiftçi denir. Tohumculuk Kanunu
ile de çiftçilerin çiftçilikle olan baðý
koparýlmýþ oldu!
Türkiye’nin tarýmýnda uygulanan IMFDünya Bankasý yaptýrýmlarý, DTÖ
normlarýnýn yaný sýra 3 Ekim 2003’ten
itibaren AB’ye kesin aday üye olmasý
nedeniyle, AB Ortak Tarým Politikasý (OTP)
müzakereleri de eklendi. AB’nin Maastris
kriterlerinin birinci maddesi IMF-DB’nin
dediklerini yapýn, sonra gelin koþulu, çiftçi
oranýný yüzde 5-8’e düþürün direktifleri,
Türkiyeli çiftçilerin ensesinde boza
piþirmektedir. Bu yaptýrýmlar gýda
egemenliðini, üretici olan çiftçiler ile
tüketicilerden almakta, küresel tarým ve
gýda þirketlerine devretmektedir.
Tütün yasasýnýn marifetleri
• Küresel sigara þirketlerinin rejinin
kaldýrýlmasýndan bu yana tütün ve sigara
iþini tekrar ele geçirme emelleri hep vardý.
Bu kanunla emellerine kavuþmuþ oldular.
• TEKEL devre dýþý býrakýldý. Tekel tütünde
destekleme fiyatý ve alýmý yapmaktan
çýkarýldý. TEKEL’e baðlý suma fabrikalarý,
üzüm üreticisinin üzümlerini artýk almýyor.
• Yaklaþýk 583 bin olan tütün üreticisi sayýsý
2010’larda 50.685’e geriledi.6
• 2000 yýlýnda 234 bin hektar alanda tütün
üretiliyordu. 2011 yýlýnda tütün üretim
alanlarý 40-50 bin hektara kadar geriledi. 7
• 2000 yýlýnda 208 bin ton tütün üretiliyordu.
2010 yýlýnda 53.018 ton tütün elde edildi.8
için tohumu ele geçirmektir. AKP
hükümetinin 2006 yýlýnda çýkardýðý 5553
Sayýlý Tohumculuk Yasasý5 ile kamuya
tohum alanýndan el çektirilmesi ve çiftçilerin
ürettiði tohumlarýna sadece deðiþ tokuþ
hakký tanýnmasý, satýþlarýnýn engellenmesiyle
meydan tohum þirketlerine býrakýlmýþ oldu.
Tohumculuk Kanunu’nun çýkarýlmasýnda
IMF, Dünya Bankasý ve Avrupa Birliði’nin
etkisi büyüktür.
Tohum biterse çiftçilik biter
Yurt içinde sadece kayýt altýna alýnmýþ
çeþitlere ait tohumluklarýn ticaretine izin
verildi. Çiftçilerin ürettiði tohumlarý
satmalarýna engel getirildi. Sadece ürettikleri
tohumlarýn kendi aralarýnda parasýz deðiþ
tokuþuna izin verildi.
Devlet-kamu tohum üretim alanýnýn
dýþýna çýkarýldý. Kamu, tohumun
sertifikalandýrma, ticaret ve denetimini
þirketlere býraktý. CHP Tohumculuk
Yasasý’nýn bazý maddelerinin iptali için
Anayasa Mahkemesi’ne baþvurdu. Anayasa
Mahkemesi sadece denetim yetkisinin tüzel
kiþilere yani þirketlere devrini iptal etti.
Þirketlerle çiftçiler arasýnda çýkacak olan
anlaþmazlýklara da devleti deðil, tohum
þirketlerinin oluþturduðu Tohumcular
Birliði’ni yetkili kýldý.
Yasa; çiftçilerin tohum ihtiyaçlarýný
saðlamalarý için tek adres olarak tohum
þirketlerini gösteriyor. Çiftçileri ihtiyacý
olan tohumu þirketlerden karþýlamaya
mecbur býrakýlýyor.
• TEKEL alýmda olsaydý þu an tütünün bir
kilo fiyatý 40 TL’den aþaðý belirlenmiyor
olacaktý. Þu anda tütünün kilosu ortalamada
10,5 TL’ye bile ulaþamýyor.9
**********************************
DÝPNOTLAR
(1) Abdullah Aysu; “Tarladan Sofraya
Tarým” Su Yayýnlarý, Ýstanbul
(2) Abdullah Aysu; “Tarladan Sofraya
Tarým” Su Yayýnlarý, Ýstanbul
(3) Detlef Bkuhm, Colombus’tan Davidoff’a
“ Tütün ve Kültür” Dost Yayýnevi Eylül
2001, Ankara, Türkçesi: Zehra Aksu
Yýlmazer
(4) Resmi Gazete, 16 Haziran 2000, sayý
24081
(5) Bkz. Resmi Gazete, 8 Kasým 2006, sayý
26340.
(6) Mustafa Seydioðullarý; Sunum: “Tütün
Piyasalarý ve Talep Politikalarý”, 16 ekim
2012, Çeþme-Ýzmir. Kaynak: TEKEL ve
TAPDK kayýtlarý.
(7) Mustafa Seydioðullarý; Sunum: “Tütün
Piyasalarý ve Talep Politikalarý”, 16 ekim
2012, Çeþme-Ýzmir. Kaynak: TEKEL ve
TAPDK kayýtlarý.
(8) Mustafa Seydioðullarý; Sunum: “Tütün
Piyasalarý ve Talep Politikalarý”, 16 ekim
2012, Çeþme-Ýzmir. Kaynak: TEKEL ve
TAPDK kayýtlarý.
(9) Kaynak: Tütün Üreticileri Sendikasý
(Tütün-SEN) verileri-2012
Kaynak:Özgür Gündem

Benzer belgeler

Derinkuyu Merkez Cumhuriyet İlköğretim Okulu`na

Derinkuyu Merkez Cumhuriyet İlköğretim Okulu`na sunduklarý 22 maddelik protokol kabul edilince, direniþlerini sonlandýrdý. Ýþçiler pazartesi günü iþbaþý yapacak. Ýþçiler gelen zaferin direniþin ve dayanýþmanýn bir ürünü olduðunu söyledi. BirGün’...

Detaylı