PDF Versiyonu - Kahve Molası

Transkript

PDF Versiyonu - Kahve Molası
Yazýlan, Okunan, Kopyalanan, Ýletilen, Saklanýlan, Adrese Teslim Günlük E-Gazete - Yýl: 2 Sayý: 367
16 Ekim 2003 - Fincanýn Ýçindekiler
■
■
ISSN: 1303-8923
Arkadaþlarýnýza önermek
ister misiniz?
■
■
■
■
TOMBÝLÝK ... Osman Günay
SÝNAN ... Ayþen Tekþen Kapkýn
KADIN, KESMEÞEKER, AKREP ... Nurgül Eryeþil
KM nereye koþuyor? ... Faik Karaege
Çok seçicisiniz! ... Ýlker Demir
HAYALLER ... Ayþe Dikci
KISAYOLLAR
■
SON BASKI
kahvemolasi.com
Arþivimiz
Yazarlarýmýz
Manilerimiz
Forum Alaný
Ýletiþim Platformu
Sohbet Odasý
E-Kart Servisi
Sizden Yorumlar
Kütüphane
Kahverengi Sayfalar
Medya
Ýletiþim
Reklam
Gizlilik Ýlkeleri
Kim Bu Editor?
KAPI KOMÞULARIMIZ
■
Milenyumun Mandalý...Sait Haþmetoðlu
Dost Meclisi, Tadýmlýk Þiirler, Biraz Gülümseyin,
Kýraathane Panosu, Ýþe Yarar Kýsayollar
Damak Tadýnýza Uygun Kahveler
Editör'den : Bir maniniz yoksa beklerim..
Merhabalar,
Enflasyon canavarý sütdökmüþ kuzuya döndü diye sevinmiþtik. Yýllardýr alýþtýðýmýz zam
oranlarýnýn yerini alan %10-20-30 lar göðsümüzü kabartmýþtý. Demek ki canavarla dans
etmek kaderimiz deðilmiþ, kaþýkla verilip kepçeyle alýnma dönemi çok þükür geride kaldý
demiþtik. Demiþtikte, derken yutkunup bir kez daha düþünmeyi unutmuþtuk. Gel görki hamam
ayný tas ayný. Gene verilen kaþýkla, alýnan kepçeyle. Koca devletin 2 gelir kaynaðý var
saðolsun. Biri herdaim dost tefeci amerikan destekli ayemef efendi hazretleri, diðeri
vatandaþýn cebi. Biri için Irak'a diðeri için tekel dükkanlarýna hücum. "Ýçki sigara içtiðin
yetmez, boyuna posuna bakmadan birde gidip araba alýrsýn ha, al sana ekistra öteve. Ek
dedik alamadýk, sýkýysa bunuda ödemeyin. Hohohoooo." Yenilen pehlivan güreþe doymaz
misali dönüp durdukça anayasadan, babalara gelmemek için buluverdiler hemen bir yol.
"Kabul görmüþ bir ötevemiz var nasýlsa, ekle ona ek verginin 2 mislini görsünler anyayý
konyayý." Var mý böyle beleþ memleket idaresi yahu? Senden gayri herkes para kazanmanýn,
memlekete para kazandýrmanýn peþinde koþsun sen de millete nasýl çelme takarým, cebine
koyduðunu nasýl kaparýmýn hesabýný yap. Olmadý, 5-10 bin askeri oraya buraya yolla al
sekizbuçuk yeþili. Parayý veren düdüðü çalar anladýkta, misafirliðe giderken bile eve önce
evin küçüðü yollanýr da usulen sorulur. "Akþama maniniz yoksa annemler size gelecekler."
denir. Soruyoruz adamlar "Gelmeyin hastayýz, bulaþýrýz" diyorlar. Ama biz illa ilk misafirin
peþine takýlýp eve dalýyoruz. Ha bir de giderken, "kahve güzel olmazsa cezveyi kafanýza
geçiriz." diye sallamaktanda geri kalmýyoruz. "Misafir misafiri istemez, ev sahibi kimseyi
istemez" derler bizim oralarda. Garip olan bizi misafir istiyor, üstüne para da veriyor. Var
bunda bir bityetniði ama neyse!...
..............
Eylül'de yayýna baþlayan bir "Technology
Channel" ýmýz var bilmem biliyor musunuz?
Bilmiyorsanýz da þimdi öðreneceksiniz.
Teknoloji içerikli yayýnlara yerveren bu yeni TV
Digiturk 39. Kanaldan izlenebiliyor. Bizim
Sevgili Melih Çelik de yapýmcýlarý arasýnda. Þimdi durup dururken bunlarý neden söyledim?
Bir sorun bakalým neden söyledim? Efendim bu akþam 20:15-20:30 saatleri arasýnda "Net
Var Net Yok" isimli programa Kahve Molasý'ný temsilen katýlýyorum. Hani belki yolunuz düþer
seyredersiniz diyede buradan söylüyorum. Biliyorum herkesin izleme olanaðý yok, o nedenle
Sevgili Melih'ten söz aldým, bana bir kopyasýný iletecek, bende sizin için siteye koyacaðým.
Program canlý ve bir kahve içimi sürede bitecek. Bir maniniz yoksa beklerim efendim.
Bir sonraki sayýda buluþuncaya kadar bulunduðunuz yerden bir adým öne çýkýn. Sevgiyle...
Cem Özbatur
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Marmaris Balýkçýsý : Osman Günay
TOMBÝLÝK
Ýlk defa ismiyle karþýlaþmýþtým.. Ýsmin özel oluþu, müziði, içinde barýndýrdýðý þirin ve muzip
hava pek çekmiþti beni, itiraf edeyim.. Sonra kendiyle de tanýþtým, hem etine dolgun, hem
çevik-hem atak, kokusu mükemmel, hele yakýndan görün bir, pýrýl pýrýl derisine dokunmadan
duramazsýnýz.. Biraz kadýn anlatýyormuþ gibi oldu, "sanýyorsunuz siz!!" Yok yok, kadýn
anlatmýyorum, anlatamýyorum desem daha doðru çoðu hemcinsim gibi, ya bulaþýlmayacak,
ya da uzaktan bakýlacak.. Ýnsan anlamadan nasýl anlatýr?? Uzatmayalým bu konuyu, hemen
kadýnlar sorguya baþlar, gayretkeþler reçeteleri, adaylarý sýralamaða baþlarlar ki bu benim
iþtahýmý kaçýrýr.. "Ýþtah kaçaðý" kötü bir durumdur her canlý için, boþverin bunlarý, size bir
"tombilik", buralar lehçesinde "gara palamut" muhabbeti yapayým da, iþtahýnýz yerine gelsin,
fazladan sorular ve meraklarý alýp, doygunluk hissinin en dibine gömelim gitsin...
Tombilik bir balýk, palamuta benzer eni-boyuyla, huyu-suyuyla... Bilimsel adresi "scombridae"
adlý uskumrular familyasýndan; "thunnus thynnus" olur kendisi, bir de "thunnus alalunga" var
ki o da yakýn akraba, ikisi de ayný kapýlara komþu iseler de etleri farklýdýr, thynnus biraz daha
kýrmýzýcadýr et olarak... Bu "thunnus" lar genellikle 60-200 kilo civarýnda olduklarý halde biz
buralarda çeþitli coðrafi ve teknik nedenlerden, 7-8 kiloya kadar olan yavrularla ilgileniriz..
Ama buralarda tutulanýn çoðu, göç eden sürülerin genel boyu olan1-2 kilo civarýndakilerdir,
kocamanlar daha açýk ve derin sularda takýlýr, ancak uzun yola giden ve kýsmeti yerinde olan
tekneciler, ya da profesyoneller tarafýndan avlanýrlar.. Bilimsel kýsma sonra takýlýrsýnýz, biz
tekneciler, denizde gezenler ve amatör balýkçýlar için pek önemli olan, balýðýmýzýn ele
geçirilmesinin ayrýntýsýna ve tadýna bakalým isterseniz...
Denizde gezerken, yol yaparken illa ki "sýrtý" dediðimiz sürütme takýmý arkamýzdan gelir
durur.. Ege ve Akdeniz de tekneler genellikle ya "rapala" genel ismiyle anýlan yapay balýklarý,
zamanýna ve yerine göre plastikten ahtapot-kalamarý, çeþitli kaþýklar ya da horoz tüyünden
donatýlmýþ çaparileri peþinden sürükler .. Bunlarýn hepsine de ara sýra tombilikler saldýrýr..
Hele sürüye denk gelmiþ ve doðru oltayý peþinizde taþýyorsanýz standart bir teknenin buzluðu
ve dolaplarýndan taþacak kadar balýðý degavlamanýz garantidir.. Benim gibi taktik geliþtirmeyi
seven meraklýlar da, raký masasýnda "ortaya karýþýk meyva" dan apartma, "ortaya karýþýk
çapari" adýný verdiðimiz, "Osman procesi" bir takým sürükler ki peþinden; her zaman çalýþýr..
Açýk-ara dediðimiz cinsten bir çapari düþünün, onbeþ kösteðin üçü beyaz tüy, üçü kýrmýzýlý
beyazlý tüy, üç tanede plastik ahtapot-kalamar, bir iki plastik balýk, bir iki küçük kaþýk, en
sonuna da bir rapala.. Her keseye-her mideye-her iþtaha uygun yemimiz, her yaratýðý(!)
kandýracak malzememiz olur, akþama da sofrada neredeyse balýk garantidir.. (Siz gülümseyin
çaktýrmadan, ama Osman dediyse "garantidir!!" diye; öyledir.. Zira hem tuzlanmýþ
balýklarýmýz, ev/kayýk yapýmý balýk konservelerimiz dolaptadýr... "Denizle senet yapýlmaz!"
sözünü de, anlamýný da biliriz, bir sürü seferinde eli boþ balýktan dönmek bir gelenektir amatör
balýkçýlýkta!!!) Zira balýðýn canýnýn ne istediði, ne yiyeceði belli olmaz.. Etrafta sardalya varsa
baþka, gümüþ varsa daha baþka, kalamar geziyorsa ortalarda, tombiliðin (ve her balýðýn)
seçip yiyeceði yem bambaþkadýr.. Takýmýnýza ilk balýklarý yapýþtýrýn önce, sonra hangi cins
yem seçtiðini saptar, yeni takýmý öyle denize koyuverirsiniz.. Bu "ortaya karýþýk" takýmýnýza
bizim "yamucak" dediðimiz orta-küçük boy akyalar,"beyaz" ya da "diþli palamut" adý verilen
diðer palamutlar, eþek kolyozlarý, turnalar, lambukalar ve hatta þansýnýz yerindeyse ince kýyým
kýlýçbalýklarý, marlinler bile gelir... O yüzden de ben bu "ortaya" cinsten takýmlarý biraz kalýnca
tutarým ki; kýsmetimize ne çýkarsa çýksýn takým patlamasýn, çekerken de "gitti-gidiyor" þeklinde
stres olmasýn.. Kalýnlýk yüzünden takýmýn avcýlýðý azalýyor olsa da amaca uygun oltayý
yapmak sofraya konacak balýðýn kokusunu bile duyurur size.. (Meraklýlar için örnek: ince
takýmý 60/35 yaparken, kalýn takým100/60 þeklinde donatýyorum.. Hadi bir meraklý tüyosu
daha, uzun damaklý, düz iðneler bu tür çapari için uygundur, kýrmýzý ibriþimi ihmal etmeyin!!!)
Denizde balýk tutmanýn keyfi baþkadýr.. Vapur iskelelerinden, ya da Akýntý Burnundan çaparikaþýk-seðirtme at-çek yapmaya, Vaniköy de has kefal peþinde koþmaða, Garipçe de torik
kandýrmaða, Beylerbeyi-Çengelköy de sandalla bahar kofanasý kovalamaða benzemez.. Hem
yelkenle fýþýr fýþýr rotanýzda yol yapar gidersiniz, hem de etrafta oynak, martý saldýrýsý
gözetler, arada oltayý kaldýr-indir yapar, balýk tutunca da makina fire-up, yelkenler laçka,
Hemingway edasýyla yapýþýrsýnýz çýkrýðýn sapýna... Tuttuðunuz balýðý teknenin kýçýna kadar
getirdiðinizde, arka bahçedeki korsan sandýðýndan bir altýn lira týrtýklamýþsýnýz gibi olur...
Kepçeyi-kakýcý vurup ta dünyasýný deðiþtirince ol mahinin(!), bizler hafiften koltuk kabartýr,
cigarayý dudaðýn arasýna alarak, takýmý yeniden denize koyveririz.. Hemen de "altýn lira" dan
ne gibi damak tadlarý, ne cins lezzetler çýkartýlacaðýný hayal eder, varsa misafirlere aðýz
sulandýrýcý hikayeler, göz sulandýrýcý detaylar anlatýrýz... Ellerinize yapýþmýþ taze balýk
kokusunu çaktýrmadan içinize çeker, kýç portuçtaki kovada, ya da mutfak evyesinin kapaðýnýn
altýnda hafiften patýrdayan balýðýn sesini dinler, "Eksik olmasýn taze balýk sesi!!" þeklinde
yukarýlara bakarak selamlar, teþekkürler yollarsýnýz..
Uzatmýyoruz "tombilik" meselesini, nasýl yeneceðini de anlatalým, evde oturanlar aðýz
sulandýrýp denize çýkmayý hayal etsinler, denizde gezenler de yeni bir lezzet katarlar kokpit
masalarýna belki... Yelken Dünyasý dergisindeki "Damak Tadý"yazýlarýmýn ilkinde, bir kaç sene
önce bu "çið balýk" reçetesiyle baþlamýþtým yazmaða... "Blue Bird" Mehmet Kaptan ýn
reçetesini modifiye edip, ortalara attýk ya, bilirsiniz ben duramam deðiþiklik yapmadan, hem ilk
reçetemizi tekrar vereyim, hem bir yeni ve deðiþik reçete var ki; pirimiz sevgili Sadun Aðabey
bile beðenecek, tam onun tatlý dilinin, tecrübeli damaðýnýn tadý !!!
"Sistem ayný sistem!!", hikayedeki gibi, taze ve yeni tutulmuþ balýk fileto haline geliyor, siyah
etler kýlçýklar ve derisi atýlýyor, tavla pulu kalýnlýðýnda kesilmiþ taze balýk eti tuzlanýyor, üzerine
limon suyu konarak dolapta 20-30 dakika bekletiliyor.. Sonra dolaptan çýkarýyor, limon suyunu
döküyor, tekrar keyfinize göre bir sos yaparak üzerine koyuyor, zeytinyaðýný da kýskanmadan
koyuyorsunuz ki tarifimiz tamam olsun.. Soya ilave edenler, çeþitli baharat, köri, kýrmýzý biber,
sarýmsak, balsamico damlatanlar, taze otlar karýþtýranlar yeni tadlar buluyor, alkýþlarý
topluyor...Amma, bir durum var ki; söylemeden geçmeyeyim, bu tür balýk hazýrlanýrken ne
kadar natürel olursa o kadar güzel olur, taze balýðýn o mis gibi, diri ve deniz kokulu etini fazla
baharatla, muzuratla öldürmeyin derim ben..
Dedik ya; deðiþik tadlar aramaktan pek hoþlanýr, yeni bir þey ortaya atarken de pek keyiflenir,
pek hop-hop oluruz diye.. Yeni reçetenin hikayesini anlatayým size.. Balýkçýlýðýn, boðaz
deyimiyle "canlý", dolayýsý ile çið balýk mamulatýnýn pek hýzlý, pek yoðun olduðu bir gün,
kumanyadaki limon mevcudu ýþýk hýzýyla tüketilmiþti.. Oltaya gelmiþ, intihara yatkýn karakterli
tombilik te kokpitte yan gelmiþ yatýyor kuzu gibi... "Hadi yahu, þu çið balýktan biraz hazýrlasan
da, dolapta soðumuþ beyaz þarap vardý, çið balýðý katýk eder, yaþar gideriz!!" diye ýsrar eden
dostlara da hayýr demek bize yakýþmaz.. Bendeniz de dolapta bulduðum bir þiþe þarap
sirkesini ortaya çýkardým.. Her zamanki gibi ayýkladýðým, tavla pulu kalýnlýðýnda kestiðim
parçalarý tuzlayýp ve birazcýk da toz þeker serpiþtirip sirkeyi boca ettim.. 20-30 dakika sonra
da sirkeden çýkarýp balýklarý, üzerine incecik sarýmsak, biraz taze çekilmiþ karabiber, ve taze
nane yapraklarý koyup masaya getirdim.. Alkýþlarý bir reveransla karþýlayýp, sirkede marine
edilmiþ balýklara daha baþka ne tür soslar yapabileceðimi anlattým dostlara.. Sirkede bu usul
marine ettikten sonra, limon zeytinyaðý bile deðiþik bir tad veriyor.. Zencefilli, kakuleli, kýrmýzý
biberli, küçük turþu parçalý, zeytinli, ekþi elmalý-soðanlý vesaire gibi çeþitli deðiþik tadlar
deneyip, sonuçlarýný ayrý ayrý tadýp deðerlendirebilirsiniz.. Kimbilir belki sizin de damak
tadýnýza en uygun, en tamam, en güzel reçete baharat çekmecenizle oltanýz arasýnda bir
yerlerde bekliyordur..
Teknecilere tüyolarý verdik te, þimdi mailler, telefonlar baþlar bazý þehirlerde oturan, balýðý
ancak balýkçýdan satýn alan okurlar haklý olarak "Eh be Osman Kaptan, biz ne halt edeceðiz,
taze balýðý kim kaybetti de biz bulacaðýz, nasýl yapayým ben çið balýk??" þeklinde sorular
soracaklar.. Baþtan söyleyeyim, taze tutulmuþ balýktan yapýlaný gibi olmaz, ama tazeyse
gerçekten balýðýnýz, tombilik olmazsa da mutlaka taze, buzluða girmemiþ palamuttan,
kolyozdan-uskumrudan, pýrýl pýrýl yerli hamsiden, tulum çýkmýþ ada izmaritinden, has
kefalden, kýlýçtan, lahozdan, lambukadan pek keyifli çið balýklar yapabilirsiniz.. Ben azýp
geçen gün çim-çim dedikleri karidesi bile yamyamca tükettim, tadý hala damaðýmda.. Çiðden
ayýklanmýþ taze karideslerinizin üzerine tuz, limon suyu, karabiber koyup bir kaç saat dolapta
bekletin, sonra zeytinyaðýnýn sýzmýþýndan bolca ilave edin, suyuna taze ekmek, yanýna bir
kadeh anzorot, karþýsýna da biraz deniz kokulu, akça-pakça, sohbetli, kahkahalý-gülücüklü bir
muhabbet koyarsanýz keyif tam olur...
Artýk uzatmayalým, isimiz var gücümüz var, saðlýk ve sevgiyle dolsun ruhunuz, kalan yerlere
de mutluluk týkýþtýrýrsýnýz...
*Kaynak biltek.tubitak.gov.tr
Osman Günay
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Ayþen Tekþen Kapkýn
SÝNAN
Hepimiz bu gezegen üzerindeyiz. Gelenler, gidenler, gelecek ve gidecek olanlar. Kalanlar
diye bir grup ise hiç yok. Birbirimizden hiç de farklý olmayan bir biçimde ve on binlerce yýldýr
"bu gezegenli olmayý" yorumluyoruz. Yorumlarýmýzdan bilimler, sanatlar türüyor. Onlardan
medet umup baþtan yorumluyoruz. Kimimiz yanýtý Mevlana'da, kimimiz Nietsche'de, kimimiz
Buda'da, kimimiz Camus'da arýyor; bazen buluyor, bazan bulur gibi oluyor bazan da
bulamýyoruz. Ama þurasý kesin ki insaný insan kýlan biricik þey, kitaplardan ayrý
düþünemeyeceðimiz bu zihinsel etkinlik. Kenarda durarak rehavet içinde yaþamýn akýþýný
izleme lüksüne sahip olanlarý bir yana koyduðumuzda onu yorumlamak için yüreklerini,
akýllarýný paralayanlarýn en büyük yardýmcýsý (eðer yanlarýnda bir üstat, bir Guru taþýma
lüksleri de yoksa) kitaplardýr herhalde.
Bu uzun girizgahtan sonra (haddimi kelli felli aþarak, ve editörün hoþgörüsüne sýðýnarak)
bugüne dek hiç yapmadýðým, hiç de ustasý olmadýðým bir þey yapýp sizlere bir kitabý
anlatacaðým. Gönül, kitaptan öte yazarýný anlatmak isterdi. Çünkü Mehmet Coral o soylu
arayýþý tek bir kitabýnda deðil tüm eserlerinde bir bardak su verircesine bir sadelikle, içtenlikle,
"aydýn"lýkla sürdürüyor.
Biz Iþýkla Yazýlsýn Sonsuza Adým adlý kitabýndan baþlayalým. Kitap esas olarak Mimar Sinan'a
yakýlmýþ bir mum. Yaþamýný iyi kötü, eserlerini epeyce, dehasýný ise kesinlikle biliyoruz. Böyle
bir kimliði temel taþý alarak daha neler anlatýlabilir ki diye sormuþtum kitabý okumaya
baþlarken. Hele hele bir roman kurgusu içinde. Meðer ne çok þey anlatýlabilirmiþ. Coral,
"hayatlarýnýn ufkuna doðru" ilerlemekte olan iki kahraman üzerine kurmuþ masalýný: biri Sinan
diðeri Bulut. Kim bilir belki de biri Ying diðeri Yang? Biri geçmiþe dönük sürdürüyor anlatýsýný
diðeri geleceðe. Ve kitap akýp giderken, ustanýn "Var olan her þey yekdiðerinin karþýtýyla
sürekli bir deðiþim halinde. Iþýða tutkulu olan karanlýðý da tanýmalýdýr." dediði gibi Sinan
Bulut'ta, Bulut Sinan'da çoðalýyor. Týpký onlarýn çoðalýþý gibi, Buda, Mevlana, Camus,
Nietzsche, Hegel, Kierkegaard, Kafka gibi usta felsefecilerle biz Ýzmirlilerin söylencesel
kahramanlarý, alçakgönüllü filozoflar Ýç Ali iç, deli Cengiz, Çolak Hasan, nane þekerci Hasan
el ele verip -hiçbiri diðerinden aðýrlýklý olmamak üzere- "bu gezegenli olmayý" anlatýyorlar.
Aslýnda "anlatýyorlar" demek Coral'a haksýzlýk olacak. Çünkü kitapta hiç kimse hiçbir þeyi
anlatmýyor. Sadece orada durup bazan tek bir cümleyle, bazan bir duruþla, kimi kez müzikle,
kimi kez Sema ile biz okurlarýn onlarýn kimliðine bürünmemizi saðlýyorlar. Yaratýcýlýðýn sihri de
bu deðil mi zaten?
Coral'ýn tüm eserlerinde yüreðe çarpan müzik bu yapýtýnda da kendi payýna düþeni
gerçekleþtiriyor. Klasik müzikten pek anlamayan bencileyin garibanlar bile enstrümanlarýn
yavaþ yavaþ parçaya giriþlerini, hüzünlü iniþleri, coþkulu çýkýþlarý kolayca ayýrt edebiliyor. Tüm
kitapta var olan birleþme temasýna uygun olarak Kutsanmýþ Ruhlarýn Valsi, bir ilahiyle iç içe
geçip Sema'ya durabiliyor.
Son sayfayý da çevirdiðinizde "bu gezegenli" olmak içinizi umutla dolduruyor. Gelmiþ geçmiþ,
ünlü ünsüz bilgelerin, müzisyenlerin, mimarlarýn, ozanlarýn, yazarlarýn, o güzelim serserilerin
tenine deðen "sonsuz meltemin" sizin de yüzünüzü okþuyor olmasý kývanç veriyor. Aradýðýnýz
yanýtýn bu bütünlükte olduðunu kavrýyorsunuz. Peki kavramak iþe yarýyor mu? Kendi adýma
"hayýr" diyeceðim. Kavrayýþýn hemen sonrasýnda, ne yapacaðýnýza iliþkin bir belirsizlik
duygusuyla ortada kalýveriyorsunuz. Yazarýn iþi bitmiþ, DÜÞÜN KEMÝÐÝ YOK demiþ,
sahneden çekilmiþtir artýk. Size uçuþan repliklerden birkaç tanesini yakalamaya çalýþmak
kalýr:
"Umutsuz olaný tende özlemediðini biliyorum Sinan. Ruhsal birliktelikte ise kimsenin
engelleyebileceði bir þey yok. Düþsel yolculuklarýn yelkenlerini þiþiren rüzgar, herkes için
bedava eser. Býrakalým iç dünyalar kendi yerçekimleriyle birbirlerinin etrafýnda dönsünler."
Ayþen Tekþen Kapkýn
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Kahvecigillerden : Nurgül Eryeþil
KADIN, KESMEÞEKER, AKREP
Kýzýn oturduðu çay ocaðý kapanmak üzereydi . Çay ocaðýndaki yaþlý adam biraz daha
erteliyordu kapatmayý kýzýn gözlerindeki hüznü fark ettikçe. Öyle ya hep gelirdi adam.
Sessizce yaklaþýrdý kýzýn yanýna gözlüklerinin üstünden þöyle bir bakardý. Ve kýz anlardý
adamýn geldiðini. Okuduðu kitabýný kapatýr, ayaða kalkar ve adama sarýlýrdý. Yaþlý adam için
bir sýrdý kýz onu geldiðini nasýl anladýðý. Bu bir oyundu, onun için, saçlarýnýn beyazladýðý, çok
çabuk yorulduðu yýllara denk gelen bir oyun. Bir kere þaþýrmadý, kýz bir kere baþka yöne
bakmadý...
Oturduðu çay ocaðý kapanmak üzereydi kýz. Çay ocaðýndaki yaþlý adam neyse ki geç
toparlanýyordu bu gün ...neyse ki ... Öyle ya hep gelirdi adam. Sessizce yaklaþýrdý, okuduðu
kitaba düþerdi adamýn gölgesi kýz anlardý adamýn geldiðini, ayaða kalkar adama sarýlýr ve
baþlardý yaþamaya....
Koyu bir kahve isterdi adam. Ve bir kesme þekerini hep kýz verirdi. Sadece bir kesme þeker.
Çay ocaðýndaki yaþlý adam için bir baþka oyundu bu .Bir baþka sýr...Üç tane þeker býrakýrdý
kýzýn çay bardaðýnýn yanýna ... Biri adamýn kahvesinde erirdi... Ýkisi kýzýn çayýnda. Ne çay
ocaðýndaki yaþlý adam þaþýrýrdý, ne kýz ....
Çayý yarým duruyordu kýzýn... Bir kesme þeker yanýnda saatlerdir... Yaþlý adam gelip
almamýþtý kýzýn soðuyan çayýný ve sormamýþtý" kýzým tazeliyeyim mi" diye. Kýz kitabýný kapattý,
ayaða kalktý, çay tabaðýnýn kenarýndaki kesme þekeri alýp cebine koydu .. Bozuk paralarýnýn
hepsini býraktý oraya .Aðýr geliyordu çünkü fazladan bir ses ve gitti. Yaþlý adam öylece baktý
arkasýndan. "Bu son galiba "dedi "bu son"
Kýz çað ocaðýný caddeye baðlayan pasajdan çýktý. O kýsacýk yolda çalmaya baþladý telefonu.
Oydu. "Yürüyorum" diyordu. "Nerdesin?" Kýz karanlýkta gözüne çarpan ilk köþeyi tarif edip
seni burada bekliyorum dedi.
Çok yorgun bir kalabalýðýn içinde beklemeye baþladý adamý ... Caddenin hangi kýyýsýnda
dursa sýðamýyordu. Ne yönden geleceðini bilmeyen bir düþmaný kollar gibiydi baþý. Karþýdan
karþýya geçmeyi ilk kez denediði gün geldi aklýna kýzýn. Küçük bir kýz çocuðuydu. Ona
öðretilenler aklýnda ne yöne bakmasý gerektiðinden emindi ama cesareti yoktu iþte.
Kaldýrýmdan bir adýmýný atýyor kafasýnda hesaplýyor tam geçecekken bir araba engel
oluyordu,ve her seferinde yanaklarý biraz daha kýzarýyordu ama heyecan mýydý bu duygu
utanç mý þimdi hatýrlayamýyordu. Tek bildiði þey adam yanýndayken karþýdan karþýya yalnýz
hiç geçmemiþti. Biliyordu elini tutacaðýný. Bu gün araya giren o küçücük zaman dilimine
raðmen adam onun elinden tutacak ve karþýya geçeceklerdi.
Kalabalýktan daha yorgun ve hiçbir zaman cesur bakamayan gözlerini seçti adamýn. Adam
onu arýyor ve sürekli gidip geliyordu kalabalýðýn içinde.
Çay ocaðýndaki adam "bu son olacak çocuk" dedi yarým kalan çaya bakarken... "Ne yazýk ki
yarým kalacak hep" dedi. Sandalyeleri bir bir topluyor kadýnýn masasýna bir türlü
yaklaþamýyordu....
Araya giren zamanýn bu aþkýn faili olacaðýný bilmeden gitti kýz adama...
Adam araya giren zamandan artan akrepleri avuçlarýnda saklayarak gelmiþti oysa...
Kýz adama koþtu ve sarýldý. Adam avuçlarýnda getirdiði akreplerden birini býrakýverdi kýzýn
omuzlarýna. Caný yandý kýzýn ama daha çok sarýldý adama...
Çay ocaðýndaki adam masalarý toplarken "býrakýverseydin kesmeþekeri " bu son kýzým
anlasana " diyordu
Kýzýn caný yandý, acýdýkça sarýldý, zehirlenmiþti, farketti daha sýký sarýldý...
Aldýrmadý kýz acýya "zehirler belki zaman, ama öldürecek kadar deðil" dedi içinden...
Yürüdüler.......
Ta ki onlarý ilk kez birleþtiren bir kahve fincanýný buluncaya kadar.
Yürüdükçe akrep kýzýn sýrtýndaki terleri yalýyordu.
Nefes almayan, her þeyden soyutlanmýþ bir camekana girdiler. Birer bardak kahve istediler
her zaman yaptýklarý gibi... Kahveleri geldi kýz elini cebine soktu onun için sakladýðý kesme
þekeri verecekti. "Ýç kahveni soðutma hadi" dedi, adam. Elini cebinden çýkardý kýz ,masadaki
þekerliðe uzandý .Bir kesme þeker aldý ve adamýn avuçlarýnýn içine koydu. Ve adam
avuçlarýndaki diðer akrebi býraktý kýzýn ellerine ...
- Hadi anlat ben çok yorgunum. Nasýl gitti çalýþman?
- Bir sürü ,insan hikayesi topladým...
- Ýyi
- Ýnsan böyle deneyimlerle dünya da yalnýz olmadýðýný hissediyor. Özellikle biri vardý ki; iki
çocuðu olan biri;
- Bana insanlardan bahsetme ,bana ne hiç tanýmadýðým insanlarýn hikayelerinden,
Kýz sustu ,adam son yudumu içti,
- Ben þimdi eve gider gitmez baþýmý yastýða koyup uyuyacaðým dedi.
Akrepler kýzýn teninde dolaþtýkça kýzýn teni aðlýyordu. Adam hesabý verdi, ve kalktýlar
masadan, yorgun kalabalýða karýþtýlar.....
- Sen korkar mýsýn ? Yürüyebilirsin yalnýz, deðil mi? dedi adam
- Yok yok ben hiçbir þeyden korkmam. Sen git, gitme vakti artýk "dedi kýz.
Adamýn býraktýðý akrepler kýzýn vücudunda yön bulmaya çalýþýyordu.
Kýz "zehirlermiþ zaman, hem de öldüresiye" diye geçirdi içinden. Adam eðildi kýzý öptü ve
son akrebi de býraktý ve gitti...
Bu gece belki de epey geç kalmýþtý çay ocaðýný kapatmak için, kýzýn yarým kalmýþ fincanýný
aldý çayýný bile dökmeden tezgahýn üstüne býraktý yaþlý adam. "gerçi bu sondu ama" diye
geçiriyordu içinden. Kýz çok uzun bir yolu yürüdü yalnýz, geçmiþe çarpmýþtý baþý, ve akrepleri
yönünü bulmaya çalýþýyordu. Bir caddeye geldi. Çocukluðunda karþýdan karþýya ilk kez geçtiði
aný hatýrladý birden. Korkuymuþ o hatýrlayamadýðý duygu, fark etti.
Yaþlý adam ocaðý kapatýp pasajýn en kestirme yerinden çýktý.
Kýz elini cebine soktu, kesme þekerini çýkarttý, sýmsýký tuttu. Kýzýn avuçlarýnýn içi aðlamýþtý.
Yaþlý Adam caddeye doðru yürüyordu.
Kýz caddeye adýmýný attý.
Yaþlý Adam son otobüsüne yetiþmeye çalýþýyordu.
Kadýnýn biri elini açýn þunun dedi.
Akrepler yönünü buldu.
Adam kadýnýn sesinin olduðu kalabalýða gitti. Daðýlmýþ bir kitap yanaklarý hala sýcak olan kýza
takýldý gözü...
Kýzýn elini açtý, daðýlmýþ kesme þekeri aldý, saçlarýnýn çok beyazladýðý yýllara denk gelen aðýr
bir oyundu bu. Kalabalýða bakmadý çay ocaðýnýn olduðu pasaja gitti. Ocaðýn kapýsýný açtý.
Tezgahýn üzerinde duran yarým kalmýþ çay bardaðýnýn içine attý küçücük kalmýþ
kesmeþekerini, soðumuþtu çay, kýzýn yanaklarý hala sýcaktý.
Bu saatte eve vardý mý diye aramanýn ne anlamý var, gitmiþtir diye düþündü adam,
Çay kaþýðýyla bardaðýn içine vura vura ezdi kesme þekeri Yaþlý adam...
Yatmadan önce aramam gereken baþka biri var þimdi, gitmek için eve bir yolunu bulur o dedi
adam, Þeker ezildi, adam kýzýn hep oturduðu sandalyeyi çekti ve oturdu, ve bitirdi kýzýn yarým
kalmýþ çayýný " bu son acýydý çocuk rahat ol artýk, bu sondu" dedi
BÝTTÝ
Nurgül Eryeþil
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Firari: Faik Karaege
KM nereye koþuyor?
Türkiyemin bir yüzü maalesef Kahve Molamýza da fena halde bulaþma eðiliminde. Yorum
yazarken ne düþünüyor insanlar diye çok merak etmeye baþladým.
Þöyle mi düþünüyoruz acaba: "Bir yorum yazayým, yazarýn canýna okuyayým. Okuyanda helal
olsun yorum yazana, yazýyý yazaný ne biçim morartmýþ desin."
Yoksa þöyle mi düþünmeliyiz : "Ne kadar kötü bir yazý. Acaba ne yazsam da yazýyý yazan bir
dahaki sefere daha iyi bir þeyler ortaya çýkarsa."
Nasýl yazý yazarken bir emek harcanýyor ise yorum yazarken de ayný çabayý göstersek fena
olmaz mý?
Ne oluyor bu topluma anlayamýyorum maalesef? Aslýnda anlaþýlamayacak bir þey yok.
Ekonomik sýkýntýlar, evdeki geçimsizlikler, karýmýzla çocuðumuzla olan sürtüþmeler, iþ
yerlerinde ki gerginlikler, trafik sýkýþýklýðý, kalabalýk, v.s. v.s. tabi ki bir þekilde bir yerlere
yansýyacak.
Bu kadar sert, tahammülsüz yorum yazmayý inanýn anlamýyorum. Anamýza babamýza
sövseler bu kadar tepki göstermeyiz gibime geliyor. Yazýda bahsi geçeni de yazýyý yazaný da
hiç mi hiç tanýmam. Yani bir tarafý koruma altýna almak istemiyorum. Sadece yorum yazarken
biraz daha dikkat etsek, derim ben. Kimseye de bir baský uygulamak haddim deðil tabi ki.
Herkes istediði gibi davranmakta serbesttir. Ben sanatçýyým, yazarým benim yorum yazýþýmda
baþka olur diye düþünüyorsanýz orasý baþka. Ama bu güzel ortamý bir savaþ alanýna
çevirmemek ve bu uðurda emek harcamak en büyük isteðimiz olmalý sanki. Yoksa öteki
sitelerden pek farkýmýz kalmayacak yakýnda.
Yorumlardan bazý alýntýlar yapmayý düþünmüþtüm, ama buna gerek olmadýðýna karar verdim.
Sadece çok beðendiðim kýsa ve kýsa olduðu kadarda upuzun yazýlmýþ yorumlardan çok fazla
þey anlattýðýný düþündüðüm yorumu aþaðýya almadan edemedim. Bu da bir yorum iþte. Bu
yorumda eleþtirmiþ, yazaný yerden yere vurmuþ. Bence tabii. Bu yorumu yazan arkadaþý da
tanýmadýðýmý bilmenizi isterim.
" Daha önceki yazýlarýnýza yapýlan yorumlar ýþýðýnda stilinizi deðiþtirmek için çaba
göstermeniz beni memnun etti. En azýndan dinlendiðimizi anlýyorum. Teþekkürler bunun için.
Bu yazýda hoþuma giden baþta yazýlanlarýn örneklenmesi. Gerçi bunun gerçek bir
þahsiyete odaklandýrýlmasý o þahýs için rahatsýz etti biraz beni. Belki de varsayýmsal
örnekler kullanýlsa daha etkili olabilir. Tekrar saðolun. Saygýlarýmla."
Her daim sevgiyle kalýnmasý dileðiyle birer adým öne çýkmak en güzeli.
F.Karaege
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci : Ýlker Demir
Çok seçicisiniz!..
'Masanýn hangi tarafýndasýnýz?' O da mý birinden alýntý yaparak soruyordu hatýrlamýyorum,
ama Hürriyet gazetesi genel yayýn yönetmeni Ertuðrul Özkök, politikanýn masadaki duruþa
göre deðiþtiðini yazýyordu bir yazýsýnda. Sizce de öyle mi? Nasýl?
Hýzlý bir muhalif misiniz? Þart degil, fanatik bir hükümetçi de olabilirsiniz. Hangisi? Ýkisinden
biri olma zorunluluðunuz yok. Üçüncü ya da daha fazla seçenek üreterek, ondan da
olabilirsin. Birinden olmak size aidiyet kokusu hissettiriyorsa ve karþý çýkýþýnýzý süslemek
istiyorsanýz, en bi dublaj sesinizle ve de sað parmaðýnýz önde eski bir Yeþilçam jönü gibi
"N'ayýr!" da diyebilirsiniz. Hakkýnýzdýr, lütfen kullanýn.
Hadi biraz daha somuta gelelim. Seçimlerin iptal edilmemesi demokrasiye aykýrý mý oldu? Ya
da tersi mi? Masayý terazi, çýkarlarý tartýlacak malzeme varsayarsanýz, koltukta oturan iptali,
karþýda oturan seçimi savunur hiç kuþkusuz. Bu kez tüm 'çi', 'cý' sonekleri olan adlarýnýzdan,
aidiyetlerinizden arýnarak cevaplayýn soruyu. Cevabýnýz ne?
Dehap örgütlenme hilesi yaparak seçime girmek istemiþ, seçim olmuþ, oylar verilmiþ,
sayýlmýþ, aylar sonra Anayasa Mahkemesi kararýyla, hile tespit edilmiþ. Hile yapanlar kanuna
göre cezalanacak. Konu bu kadar basitken, neden bu kargaþa? Neden bir leðen suda fýrtýna
çýkarýlýr? Masa ve koltuk meselesi mi? Kayýkçýlar böyle mi dövüþ eder?
Peki, masanýn karþýsýndayken aslan demokrat kesilenler, Baþsavcý seçimler esnasýnda ayný
noktaya parmak basarken neredeydiler? YSK, o zaman neden ciddiye almadý konuyu?
Neden duymazlýktan gelindi? Toplum mühendisleri o zaman neredeydiler? Sizi gidi utangaç
statükocular sizi! Sizi gidi statükocu radikaller sizi! Kürtleri seçime sokmadýlar, AB'ye girmek
istiyorlar zýtlýðýný yaþamamak için, o günlerde Baþsavcýyý duymazlýktan gelin hep beraber,
sonra Mahkeme kararýna uymamak demokrasiye aykýrý deyin! Yemezler!.
Verilen oylar mý geçersizleþti, Dehap'ýn örgütlenmesi suçlu bulunduysa? Geçersiz oylar zaten
sayýlmadý. Bunlar biliniyorken, yaptýðýnýz sizi yýpratmýyor mu sanýyorsunuz? Muhalefet olmak
için muhalif olunmaz ki! Öyle olmamak için aslan sosyal demokratlar bile hiç muhalefet
yapmamaya baþlamýþken sizin yaptýðýnýzý kim kime yapar?
Koltukta olmadýðýnýza göre masanýn bu tarafýndasýnýz ama hiçbir ci, çi ile ilginiz yok, YSK'nýn
iptale ret kararý sizce doðru mu, deðil mi? Susmak ta bir hak, kullanýn lütfen. Ama sýra size
geldiði zaman cýyak cýyak baðýrýn. Bari o zaman baðýrýn. Siz o zaman da baðýrmýyorsunuz
çünkü. Kuzu kuzu dinliyor, kuzu kuzu baþ eðiyorsunuz her þeye. O yüzden size fazla sözüm
yok. Ama statükocu demokratlara söyleyecek sözüm çok.
Siyasi Partiler Kanunu deðiþsin, lider sultasý kalksýn dendi, sustunuz. Baraj indirilsin, en
yüksek Avrupa ülkesi kadar olsun en bi ehveni þerrinden dendi, sustunuz. Seçim oldu
kazdýðýnýz kuyuya kendiniz düþtünüz. Kürtleri meclise sokmamak için bulduðunuz hileden
dolayý yargýlanmayacaðýnýzdan eminsiniz tabi. Seçim oldu, halkýn oyunun yarýsý dýþarýda
kaldý, göstermelik demeçler dýþýnda, gene sustunuz. Matematik bilmek þart deðil, aritmetik
bilmek bile yeterli, vekil sayýsý, aldýðý oy oranýnýn iki katý olan bir seçilme sisteminin antidemokratlýðýný bilmek için. Neden ana konularda susuyorsunuz? Tabiri caizse, neden eþeði
deðil de, kolaný dövüyorsunuz? Yoksa bu adaletsizlikleri bir gün kullanma hakkým olsun diye
bir beklentiniz mi var? Yani muhalefetiniz dostlar alýþveriþte görsün cinsinden. Aydýnlýk
korkunuz mu var yoksa?. Demokrasiyi tüm kurum ve kurallarýyla deðil de, korktuklarýnýzý
baþýnýza getirmeyecek kadar istiyor gibi muhalefetiniz. Masanýn o yaný bu yaný sizi pek
ilgilendirmiyor anlaþýlan. O zaman masanýn etrafýnda olmak yetiyor size. Özkök'ün sorusu tam
size göre.
Onlar için deðiþmiyor, masanýn hangi tarafý. Size ne oluyor? Masanýn tarafýndan size ne? Ne
diye cevap arýyorsun boþuna?. Doðrudan demokrasiye geçilmediði sürece sürekli oy verip,
birilerini o masaya göndereceksin. O zaman, adalet aramak için sana dokunmasýný niye
bekliyorsun? Karnýndan konuþmasana be kardeþim!..
Ýlker Demir
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Misafir Kahveci : Ayþe Dikci
HAYALLER
Hayat ne kadar ilginç ve karmaþýk. Ýnsanlar da öyle... Bir gün hoþlandýðýndan ertesi gün
nefret edebiliyorsun ya da tam tersi hoþlanmadýklarýný da delicesine sevebiliyorsun. Ve hep
hayaller kuruyorsun gerçekleþip gerçekleþmeyeceði umurunda olmadan. Öyle hayaller ki
bazýsý sana yýldýzlar kadar uzak gelirken, bazýsý elini uzatsan o anda dokunabilecekmiþsin
gibi yakýn geliyor ve ister istemez tüm ruhunu garip bir heyecan dalgasý sarýyor.
Hayaller,hayaller ve gene hayaller.... Kim yaþamýþ ki onlar olmadan, kim sevmiþ, kim özlemiþ
hatta kim nefret etmiþ ki!
Bazen seni, ayaklarýný yerden keserek göklerde uçurur, bazen de,kim olduðunu, ne olduðunu
önemsemeyerek sana acý üstüne acý verir. Gururludur, dik baþlý, hep sevileceðini, hep
özleneceðini ve hep aranacaðýný bilir de ondan. Hatta bazen o kadar ileri gider ki bensiz der
hayat olmaz ve þöyle devam eder" ben hayatýn baþlangýcýndan beri varým, eðer ben
olmasaydým medeniyet bu kadar ilerleyemezdi". Ve tartýþmaya bile tenezzül etmez.Üstelik
acýmasýzdýr da.Onu ne tatlý sözler,ne masum bakýþlar, ne de çaresizlik gözyaþlarý
durdurabilir. Her þeyde "sonuna kadar" der ve sonuna kadar da gider.
Hayaller,hayaller ve gene hayaller.... Kim yaþamýþ ki onlar olmadan, kim sevmiþ, kim özlemiþ
hatta kim nefret etmiþ ki!
Sýnýr tanýmaz,sana sadece kapýyý açar ve der ki gidebildiðin kadar... Eðer kendini kaptýracak
olursan, iþte o zaman tüm büyük mutluluklarýn deðiþmez, sadýk takipçileriyle karþýlaþýrsýn. Ne
kadar gitmiþsen o kadar düþ kýrýklýðý, acý, keder ve gözyaþý... Ne kadar gitmiþsen o kadar...
...............
Hayat çok garip, eðer bir þey istersen sana istediðini muhakkak verir, er ya da geç. Bilmem
neden,benim isteklerim konusunda gayet aðýr hareket ediyor. Eskiden olsa çýldýracaðým,
sevinçten öleceklerimi nedense hep benim için bir anlamý olmayýnca veriyor. Belki de þöyle
demek istiyor kendi diliyle: "Hani gerçekten senin için önemliydi; hani yýllar geçse de deðerini
hiç kaybetmeyecek, hep özlenecek, hep aranacaktý; hani son isteðin, son arzun, son duan
olacaktý; hani...hani...hani...". Ýsteklerimiz.... eminim biz varoldukça asla bitmeyecekler ve
devamlý yenilenip, güçlenip farklý karakterlerle, tekrar tekrar karþýmýza çýkacaklar. Tabii onlar
varoldukça hayallerimiz de varolacak...
Hayaller,hayaller ve gene hayaller.... Kim yaþamýþ ki onlar olmadan, kim sevmiþ, kim özlemiþ
hatta kim nefret etmiþ ki!
..............
Hiç düþündünüz mü neden hayal kurmak bu kadar sevilir? Hayallerin çekiciliðini saðlayan ne?
Bana göre zýtlýklar... Neden mi? Güzel daha çok aranýr çünkü çirkin var; iyilik daha çok
benimsenir çünkü kötülük var;sevgiye daha çok deðer verilir çünkü nefret var... Yaþamý
sevmemizin nedeni de ölüme karþý duyulan öfke, korku ve nefret deðil midir? Eðer ayrýlýklar
olmasaydý, kavuþmak bu kadar deðerli olur muydu? Ya mutluluklar; acýlar olmasaydý ne
önemi olurdu ki! Hayalleri de bu yüzden seviyoruz iþte. Hem mutlu olmamýzý saðlýyorlar,hem
de mutsuzluðumuzu... Yani ne onlarla ne de onlarsýz... Ýþte benim hayallerim böyle!
Yaramaz bir çocuk gibi; deðiþken, deli dolu, dediði dedik ve hýnzýr...
Ayþe Dikci
[email protected]
Arkadaþýna Öner
Yorum Oku / Yaz
Yukarý
Milenyumun Mandalý : Sait Haþmetoðlu
Editör'den Önemli Not:Sevgili Sait Haþmetoðlu'nun e-romaný görsel öðelerle
süslendiðinden, devamýný ve önceki sayýlarýný aþaðýdaki adresten tek týklamayla
okuyabilirsiniz. Üþenmeyin... Týklayýn...
http://www.kahvemolasi.com/xfiles/mandal_183.asp
Devamý var
[email protected]
Yukarý
Dost Meclisi
Kahve Molasý'nýn sürekli ve sabit(!?) bir yazar kadrosu yoktur. Gazetemiz, siz sevgili kahvecilerden gelen
yazýlarla hayat bulmaktadýr.
Her kahveci ayný zamanda bir yazar adayýdýr. Bu bölüm sizlerden gelecek minik denemelere ayrýlmýþtýr.
Yolladýðýnýz her özgün yazý deðerlendirilecektir. Siz sevgili kahvecilere önemle duyurulur.
Kahve Molasý bugün 3.535 kahveciye doðru yola çýkmýþtýr.
Yukarý
Tadýmlýk Þiirler
Sendedir Gizem
Yerin seni çektiði kadar aðýrsýn
Kanatlarýn çýrpýndýðý kadar hafif
Kalbinin attýðý kadar canlýsýn
Gözlerinin uzaðý gördüðü kadar genç
Sevdiklerin kadar iyisin
Nefret ettiklerin kadar kötü
Ne renk olursa olsun kaþýn gözün
Karþýndakinin gördüðüdür rengin
Yaþadýklarýný kâr sayma
Yaþadýðýn kadar yakýnsýn sonuna
Ne kadar yaþarsan yaþa
Sevdiðin kadardýr ömrün
Gülebildiðin kadar mutlusun
Üzülme bilki aðladýðýn kadar güleceksin
Sakýn bitti sanma her þeyi
Sevdiðin kadar sevileceksin
Güneþin doðuþundadýr doðanýn sana verdiði deðer
Ve karþýndakine deðer verdiðin kadar insansýn
Bir gün yalan söyleyeceksen eðer
Býrak karþýndaki sana güvendiði kadar inansýn
Ay ýþýðýndadýr sevgiliye duyulan hasret
Ve sevgiline hasret kaldýðýn kadar ona yakýnsýn
Unutma yaðmurun yaðdýðý kadar ýslaksýn
Güneþin seni ýsýttýðý kadar sýcak
Kendini yalnýz hissettiðin kadar yalnýzsýn
Ve güçlü hissettiðin kadar güçlü
Kendini güzel hissettiðin kadar güzelsin
Bunu unuttuðunda aldýðýn her nefes kadar üþürsün
Ve karþýndaki kadar çabuk unutulursun
Çiçek sulandýðý kadar güzeldir
Kuþlar ötebildiði kadar sevimli
Bebek aðladýðý kadar bebektir
Ve herþeyi öðrendiðin kadar bilirsin
Bunuda Öðren :
SEVDÝÐÝN KADAR SEVÝLÝRSÝN
Can Yücel
Yukarý
Biraz Gülümseyin
NOPLiiS
Temelle Dursun kahvede toplaþmýþ arkadaþlarýna Afrika seyahatlerini ballandýra ballandýra
anlatýyorlarmýþ...
-"Ýlk cün ava cittuk... þanzimiz eyuydi... Ben 4 fil, 2 caplan, 4 yaban domuzi, 6 tane de nopliis
furdim! Ha bu Tursin de epey attý ama sacede 2 tilkuyla bi denecuk nopliis furdi...
Ýkinci cün þansýmýz daha da eyuydi; ben 9 tane su aygirisu, 7 tane ceylan, 3 tane flamingo,
sekiz on çivarunda da nopliis furdim... Ha bu Tursin de 4 tane boga yilani ile 8 tane yaban
öküzuni devirdi daa... üstüne bir de 6 tane nopliis afladi!
Ha üçüncu cün.." derken ahaliden biri sözünü kesmiþ:
- Uyy daa! Ha ben öbürkisi hayvancuklari taniiiyim ama, ha bu nopliis nedur bilmayrum daa!
Nasil bir hayvandur oni bana bir anlatun hele!
Dursun þööyle bir duraklamýþ, ifadesiz gözlerle etrafýna baktýktan sonra, biraz mahçup ve
sýkýlgan bir tavýrla:
-"Ha onlaru biz de bilmayruz daa...!" demiþ, "...ormanda gezerken kara kuri biþeyler
çaliluklarin arasindan çikip "nooo pliiiis nooooo" deyu baðriirler. Ha piz da onlari furiruz daaa!"
<#><#><#><#><#><#><#>
Boynuzun böylesi düþman baþýna:-))
Yukarý
Ýþe Yarar Kýsayollar - Þef garson: Akýn Ceylan
Bu gün sizlere sadece oyun sitelerinin kýsayollarýný vereceðim. Extra ve detaylý yorum
yazmýyacaðým(!) Ýyi eðlenceler.
http://www.popcap.com/gamepopup.php?theGame=rocketmania
Roket mania isimli oyun.
http://kids.discovery.com/games/whizzball/whizzball.html
Bu oyunun yorumunu tamamen sizlere býrakýyorum.
http://www.yomgaille.com/pong/
Biraz karýþýk olsa bile hoþ bir ping pong oyunu. Ýsterseniz ayný anda 4 kiþiyle bile oyun
oynama imkanýna sahipsiniz. Tabiki hepsi ayný klavye üzerinde olacak. Karmaþadan zevk
alanlara tavsiye
http://javaboy.free.fr/javaboy.htm
Bu kýsayol diðerlerinden biraz daha farklý. Sadece bir tane oyun yok. Oyunlardan istediðinizi
seçiyor ve oynuyorsunuz. Fransýzca olmasý sizi rahatsýz etmesin. Oyun oynama mantýðýný
bilen herkesin rahatlýkla oynayabileceði türden oyunlarý içerdiði için tavsiye ediyorum.
[email protected]
Yukarý
Damak tadýnýza uygun kahveler
CapturePad v0.1b [759K] W98/2k/XP FREE
http://www.vrtainment.de/vrtainment_web/downloads/capturepad/cp_setup.exe
Ekran görüntülerini yakalamak için kullanabileceðiniz bir program. Webcam'inizden aldýðýnýz
görüntüleri kolayca avi formatýnda saklayabileceðiniz gibi, ekran üzerinde yaptýðýnýz
hareketleri avi, jpg veya swf olarak yakalayýp saklayabiliyorsunuz. Örneðin ekran görüntüleri
eþliðinde bir program anlatýmý yapmak istiyorsanýz denemenizde yarar olabilir.
Yukarý
http://kahvemolasi.com/sayilar/20031016.asp
ISSN: 1303-8923
15 Ekim 2003 - ©2002/03-kahvemolasi.com
istanbullife.com
Kahve Molasý MS Internet Explorer 4.0+ ve 800x600 Res. için optimize edilmiþtir.
Uygulama : Cem Özbatur - Her hakký saklýdýr. Yayýn Ýlkeleri