Transfer Çalımları Glasgow - Celtic Trabzonspor

Transkript

Transfer Çalımları Glasgow - Celtic Trabzonspor
›Š—œŽ›ȱ,Š•Í–•Š›Í
Trabzonspor
Glasgow - Celtic
Lefter
kŠ–™’¢˜—•ž”•Š›ŠȱŠŸŽ
ŠÍ•Í”ȱŠ•™•Ž›
<ȱȁŗŚȱȦȱDZȱŖř
¢•Í”ȱ’—Ž›Š”’ȱž‹˜•ȱŽ›’œ’
Ayll k interak
interaktif
ktiff futbol dergisi
dergisii
Merhabalar,
Üçüncü kez merhaba diyebilmenin mutluluğunu yaşıyoruz siz kıymetli okurlarımıza.
Dünya Kupası'nın bir ay süren hengâmesi, sürprizleri, müthiş maçları, sıkıcı maçları
derken, hepsi geride kaldı. Sadece Markaj’a değil, pek çok derginin analizlerine de göz
attıysanız, onların değerlendirmelerinin çoğunun da çuvalladığını görürsünüz. İspanya, Portekiz, İngiltere ve İtalya’nın erkenden evlerine döneceğini kim tahmin edebilirdi
ki?
Öyle ya da böyle sürprizlere açık ve bol gollü bir turnuva izledik. Biz de sizlere dolu
dolu bir Dünya Kupası değerlendirmesi hazırladık bu sayıda.
Ayrıca sansasyonel transfer çalımları, dünyanın büyük derbilerinden Glasgow – Celtic
derbisine dair her şey, para uğruna Arap ülkeleri ve Amerika'ya giden futbolcular,
ligimizdeki üç büyük egemenliğine son veren Trabzonspor’un tarihine yolculuk, Fenerbahçe’nin efsane ismi Lefter’in hayatına dair her şey ve daha pek çok dosya, bu sayımızda beğenilerinize sunuluyor.
Şimdiden 2014 – 2015 sezonunun tüm takımlar için güzel geçmesini diliyor, gerçekten
mücadele eden, taraftar–takım bütünlüğünü en iyi yaşayan camianın şampiyon
olmasını diliyorum.
Sevgiler...
Markaj
Ayl k interaktif futbol dergisi
Editör
2014 Brezilya
Ersin Demirel
Transfer Çalımları
Geçmiş Zaman Olur Ki:
Trabzonspor
Yazarlar
Satılık Kalpler
Glasgow - Celtic
Unutulmayanlar: Lefter
Transfer Dosyası
Şampiyonluklara Davet
Kemal Sunal
Muhsin E. Kömek
Mobil Uygulama:
www.multimob.com.tr
www.markajdergi.com
facebook.com/markajdergi
[email protected]
Markaj
2014 BREZİLYA
Dünyanın en büyük futbol organizasyonu olan Dünya Kupası,
adeta rüzgâr gibi geçti. Hayal kırıklıklarıyla, mucizeleriyle, sevinciyle, üzüntüsüyle geçen 2014 Dünya Kupası'nı, Markaj olarak
değerlendirmeye aldık.
Beklentiler
Turnuva öncesinde çoğunluğun beklentisi, bu kupayı tam beş kez kazanarak zirvede
bulunan Brezilya'nın, ev sahibi olmanın da verdiği avantajla altıncı zafere ulaşması
yönündeydi. Brezilya'nın ardından Almanya, İspanya, Hollanda ve Arjantin; onların
ardından da turnuvanın gizli favorisi olarak nitelendirilen Belçika'nın kupayı kazanma
ihtimalinin yüksek olduğunu düşünüyordu futbolseverler. Çok az bir kesim ise Uruguay'ın, 1950'de Brezilya'da yaptığı sürprizi yine yapabileceğini düşünenler arasındaydı.
Brezilya hazır!
Ev sahibi Brezilya'da Ronaldinho, Kaka, Coutinho, Filipe Luis, Lucas gibi isimleri
kadroya almayan Scolari, ileri uca Fred'i koyarak 4-2-3-1 dizilişini tercih etti. Neymar'ın
bireysel yeteneğinden, Oscar'ın tekniğinden ve öldürücü paslarından, Hulk'un da
mesafe tanımaksızın çektiği müthiş şutlardan faydalanmak isteyen Scolari, ön bölgede
yaptığı pres ile rakibi boğan, kaptığı toplarla hızlı çıkarak yıldızlarıyla sonuca
Markaj
giden bir ekip oluşturmayı amaçlıyordu. Yalnız bazı futbolseverlerin dikkatini
çeken bir şey vardı, hücumdaki dört isim, geçmiş Brezilya kadrolarına göre biraz daha
cılız kalıyordu sanki. Savunmada ise Marcelo, David Luiz, Thiago Silva ve Alves
dörtlüsüyle, turnuvanın en iyi savunmacılarının onlarda olduğu bariz belli oluyordu.
Hırvatistan'ı hakem Yuichi Nishimura'nın yardımıyla geçmeyi başaran ve bununla
beraber turnuvaya hızlı bir başlangıç yapan ev sahibi ekip, gruptan pek sorun yaşamadan lider olarak çıkmayı başardı. Şili'yi yine berbat bir oyunla penaltılarla geçen Brezilya, çeyrek finale gelindiğinde ise herkesin zor geçmesini beklediği Kolombiya karşısında güzel bir oyunla rahat bir galibiyet alarak yarı finale yükselmeyi başardı; ama belki
de takımın en büyük yıldızı olan Neymar'ın bu maçtaki sakatlığı, ev sahibinin bu
kupayı unutması gerektiği anlamına geliyordu. Yarı finalde Almanya'ya karşı da önde
basan, prese ve hücuma dayalı bir oyun stiliyle oynayan Scolari'nin ekibi, bunun faturasını ağır ödedi. Almanları hafife alan ev sahibi, sahadan belki de tarihinin en acı verici
yenilgisi olan skoru alarak ayrıldı.
Almanlar, ev sahibi Brezilya'yı, Brezilya'da 7-1 ile geçmiş ve finale adını yazdırmıştı.
''Her zaman 7-1 mağlup olan bir takımın hocası olarak hatırlanacağım.'' diyordu Scolari, haksız da sayılmazdı; çünkü Almanya'ya karşı böyle bir oyun sistemi ile oynamak,
alkollü araba kullanıp kaza yapmayacağından emin olmak kadar hayalperest
görünüyordu. Sonuç olarak Brezilya, bu alışılagelmişin dışında kalitesiz ayaklarıyla turnuvayı dördüncü olarak bitirdi, daha fazlası da beklenemezdi zaten.
Markaj
Tiki-takanın hazin sonu
Turnuvanın favorileri arasında gösterilen İspanya'da ise Guardiola'nın, Barcelona'ya
monte ettiği düşük tempo ve kısa paslara dayalı oyun sistemi görülüyordu. Son şampiyon olmanın verdiği bir rehavet midir, yoksa tatile erken çıkma isteği midir bilinmez;
ama İspanya'nın bu turnuvada kendi ülkesi başta olmak üzere bütün dünyayı şaşkına
uğrattığı bir gerçekti. Bu turnuvada da anlaşıldı ki İspanya'nın, futbol yaşamının sonlarına doğru ilerleyen futbolculardan kurtulup, yeni bir jenerasyon yakalaması şart.
Gizli favori Belçika
Hazard,
Lukaku, Mirallas, Fellaini,
Kompany gibi yıldız isimlerle tarihinin en
iyi jenerasyonunu yakalayan Belçika ise,
iyi başladığı turnuvada tecrübesizliğinin
kurbanı oldu. Gruptan üçte üç yaparak
çıkan, sonraki turda Tim Howard'ın devleştiği maçta belki de turnuvanın en iyi
oyununu oynayarak ABD'yi eleyen Wilmots'un ekibi, çeyrek finalde Arjantin'in
rakibi oldu. Henüz maçın başında
Higuain'in golüne engel olamayan Belçika, hücum yapmayı 88. dakikada aklıma getirince süre yeterli olmadı ve büyük umutlarda geldiği Brezilya'dan çeyrek finalde elenerek ayrıldı. Peki bu turnuvada Marc Wilmots'un yerine başka bir hoca olsaydı Belçika
yarı finali görür müydü, orası gerçekten tartışılır. Ne olursa olsun Belçika çok iyi yolda
ve Belçika halkı geleceğe umutla bakıyor.
Markaj
''Yine olmadı oğlum.''
Van Gaal'in ekibi Hollanda, benimsediği 5-3-2 sistemiyle turnuvaya renk katan takım-
ların başında geliyordu. Savunmayı geride kuran, alan savunmasını çok iyi uygulayan
Portakallar, Sneijder-Robben-Van Persie üçlüsüyle sonuca gidiyor, taraftarına 2010
finalini unutturmak istiyordu. Son şampiyon İspanya'yı daha ilk maçta 5-1'lik skorla
bozguna uğratan Hollanda için, yarı finale kadar her şey yolunda gitse de, Sabella'nın
Arjantin'i çok kontrollü geçen kısır bir maç sonucunda penaltılarla Portakalları elemeyi
başarmıştı. ''Yine olmadı oğlum.'' diyordu Arjen Robben, tribünde ağlayan oğluna...
Kupa var dediler geldik
Turnuva takımı denildiğinde aklınıza hangi ülke gelir? Almanya dediğinizi duyar
gibiyim, evet ta kendisi! Finallerin takımı olan, hiçbir zaman disiplini elden bırakmayıp
hırsını kaybetmeyen Almanlar, Dünya Kupası'nda sekiz kez final oynayarak bu alanda
rekor kıran takım olarak tarihe geçti. Sekiz finalin dördünde kupaya ulaşan Panzerler,
Dünya Kupası'nı en çok kazanan ikinci takım olma ünvanını İtalya ile paylaşıyor. Bu
turnuvaya gelirken de kemik kadroyu bozmayan Joachim Löw, tıpkı Brezilya gibi
4-2-3-1 sistemini uygulayarak turnuvaya güzel bir başlangıç yaptı. Tıpkı Guardiola'nın,
Bayern Münih'te uyguladığ gibi Lahm'ı orta alana çeken Löw, ileriki maçlarda sağ bekte
inanılmaz boşluklar verince doğru yolu buldu ve Lahm'ı daha verimli olduğu bölgeye
çekti. İstikrar abidesi olan Panzerler, grupta sorun yaşamadan liderliği ele aldı ve bir üst
tura yükselmeyi başardı. Önceki turnuvalara göre biraz daha ağır tempo ve kontrollü
bir oyun sergileyen Almanya, son 16'da Cezayir'i, çeyrek finalde Fransa'yı
Markaj
ȱ ȱ ȱ ȱ ȱ ȱ Ž³Ž›Ž”ȱ ¢Š›Íȱ ꗊ•Žȱ ŽŸȱ œŠ‘’‹’ȱ ›Ž£’•¢Šȇ—Í—ȱ ›Š”’‹’ȱ ˜•–Š¢Íȱ ‹ŠóŠ›Íǯȱ ›”Ž—ȱ ꗊ•ȱ
—’Ž•’Â’—Ž”’ȱ ‹žȱ –Š³ŠȱŠȱœŠŸž—–Š¢ÍȱŽ›’Žȱ ”ž›Š›Š”ȱ œŠ‹Í›•Íȱ ‹’›ȱ ˜¢ž—ȱ œ’•’ȱ ’•Žȱ ‹Šó•Š¢Š—ȱ
Š—£Ž›•Ž›ǰȱŒ˜•Š›’ȇ—’—ȱ‹û¢û”ȱ‘ŠŠœÍ—ÍȱŠěŽ–Ž’ȱŸŽȱ›Ž£’•¢Šȇ¢ÍȱŝȬŗȱ’•ŽȱŽ³Ž›Ž”ȱŠŽŠȱ‹˜£Ȭ
ž—ŠȱžÂ›ŠĴÍǯȱ›Ž£’¢ŠȇŠȱ˜—•Š›Íȱûœû—ȱ”Í•Š—ȱ㣎••’”•Ž›’ȱ’œŽȱ›Š”’‹Žȱ˜•Š—ȱœŠ¢Í•Š›Íǰȱę£’”œŽ•ȱ
ûœû—•û”•Ž›’ǰȱŽŒ›û‹Ž•’ȱŸŽȱœŠ‹Í›•Íȱ˜•–Š•Š›Í¢ÍǰȱŠ‘ȱ‹’›ȱŽȱŽžœȱ˜•œŠ¢ÍǷ
›“Š—’—ȱ”ž™Š¢Íȱ’œ’¢˜›
MŽœœ’ǰȱ ûŽ›˜ǰȱ ’žŠ’—ǯǯǯȱ ’›ȱ ŚȬřȬřȱ œ’œŽ–’ȱ ûóû—û—ȱ ”’ȱ ‘ûŒž–ȱ ‘ŠĴÍȱ ‹žȱ û³•ûŽ—ȱ
˜•žóœž—ǯȱ GóŽȱ Š‹Ž••Šȇ—Í—ȱ Ž•’—Žȱ ‹ã¢•Žȱ ‹’›ȱ ‘ûŒž–ȱ ûŒûȱ ŸŠ›Íǯȱ Ž›ȱ Ž•’—’£Žȱ ‹ã¢•Žȱ ‹’›ȱ
‘ûŒž–ȱ‘ŠĴÍȱŸŠ›œŠǰȱœŠŸž—–Š—Í£ȱŠȱûŸŽ—ȱŸŽ›–’¢˜›œŠȱ¢Š™ŠŒŠÂ͗ͣȱŽ”ȱóŽ¢ȱœŠŸž—–Š¢Íȱ
ûŸŽ—ŒŽȱŠ•Í—ŠȱŠ•Í™ǰȱŠ”Í–Í—Í£Íȱ‘ûŒž–Š”’ȱ¢Í•Í£•Š›ŠȱŽ–Š—ŽȱŽ–Ž”’›ǯȱŠ‹Ž••ŠȱŠȱž›—žȬ
ŸŠȱ‹˜¢ž—ŒŠȱ‹ž—žȱ¢Š™ÍǰȱŽ›’Žȱ‹Ž”•Ž’ȱŸŽȱŽœœ’ȇ—’—ȱ‹’’›–Žœ’—’ȱ‹Ž”•Ž’ǯȱû—Ž¢ȱ–Ž›’”Šȱ
ž‹˜•ž—ž—ȱ™Ž”ȱŠ•Íó͔ȱ˜•–ŠÍÂÍȱ‹’›ȱ˜¢ž—ȱœ’•’¢’ȱ‹žDzȱŠ–Šȱ㗎–•’ȱ˜•Š—ȱ”Š£Š—–Š”œŠȱŸŽȱ‹žȱ
Š”Í–Í—ȱ ‹ž—Šȱ ’‘’¢ŠŒÍȱ ŸŠ›œŠǰȱ ‹Š£Ž—ȱ Ž”—’”ȱ ŠŠ–•Š›ȱ Ž”˜•ȱ ’—•Ž–Ž£ȱ ŸŽȱ Š”Í–Í—ȱ ‹ŠóŠ›Í•Íȱ
˜•–ŠœÍȱ’³’—ȱŽ•’—Ž—ȱŽ•Ž—’ȱ¢Š™Š›ǯȱ›ž™Š—ȱû³Žȱû³ȱ¢Š™Š›Š”ȱ³Í”Š—ǰȱœ˜—ȱŗŜȇŠȱGœŸ’³›Žȇ¢’ǰȱ
³Ž¢›Ž”ȱꗊ•ŽȱŽ•³’”Šȇ¢Íǰȱ¢Š›Íȱꗊ•ŽȱŽȱ™Ž—Š•Í•Š›•Šȱ
˜••Š—Šȇ¢ÍȱŽ•Ž¢Ž—ȱ›“Š—’—ǰȱꗊ•Žȱ
•–Š—¢Šȇ—Í—ȱ›Š”’‹’ȱ˜•–Š¢Íȱ‹ŠóŠ›Íǯȱž—•Š›Íȱ¢Š™Š›”Ž—ȱ›ž™ȱ–Š³•Š›Í—Š—ȱœ˜—›Šȱŗȱ˜•ȱ‹’•Žȱ
¢Ž–Ž–’ó’ȱ›“Š—’—ǰȱ‹Ž•”’ȱŽȱŠ‹Ž••Šȱ˜Â›žȱ‹’›ȱœŽ³’–ȱ¢Š™–ÍóÍȱŸŽȱŠ›Í”ȱŽœœ’ȱ–’ȱŠ›ŠȬ
˜—Šȱ–ÍȱŠ›Í󖊕Š›Íȱœ˜—ȱ‹ž•–Š”ȱû£Ž›Ž¢’ǯǯǯ
Markaj
Messi çok yaklaşmıştı
Bir yanda Messi gibi bir dünya yıldızına sahip olan Arjantin, diğer yanda ise turnuva
takımı olarak nitelendirilen istikrar abidesi olan Avrupa'nın devi Almanya... Topa hükmetmeye çalışan bir Almanya, hızlı hücumcularını iyi kullanarak, özellikle ağır kalan
Höwedes'in üzerine oynayan, kontraya iyi çıkan bir Arjantin izliyorduk ilk yarıda. Messi-Höwedes eşleşmesi komik görüntülere sahne oluyor ve Almanya için tehlike çanları
çalmaya başlıyordu. Higuain'in yararlanamadığı net gol pozisyonu Arjantinlileri
kahrediyor, Almanya'yı ise kendine getiriyordu. Kaliteli takımlar karşısında yakaladığınızı atamazsanız, en ufak bir hatanızda cezayı keserler. Nitekim böyle oldu ve
ikinci uzatmanın sonlarında Arjantin savunmasının bir anlık hatasını affetmeyen Mario
Götze, attığı golle Almanya'ya dördüncü yıldızı takmayı başardı. Atamayana atarlar
sözü 2014 Dünya Kupası Finali'nde de güncelliğini korurken, takım oyunu yine bireyselliğin önünde zafere ulaşan olgu olmayı başardı.
Turnuvanın enleri
Hayal kırıklığı: İspanya
Sürprizi: Kosta Rika
Yıldızı: James Rodriguez
Takımı: Almanya
Teknik direktörü: Joachim Löw
Samet Çayır
twitter.com/Sametcayir
Markaj
Futbol tutkunlarını liglere ara verildiği zamanlarda en az bir futbol maçı
kadar heyecanlandırır transfer haberleri. Öyle ya gönül verdikleri takımda
kimler forma giyecek, kimlerle başarılı olmaya çalışacak, kimlerin gollerine
sevineceklerdir? Kendi takımının transferi kadar rakiplerinin tranferleriyle
de igilenir futbol tutkunları. Rakipleri kimleri aldı? Gücüne güç mü kattı?
Hep merak eder, durur. Ancak bir futbol tutkununu, transfer döneminde en az
derbi maçta atılan gol kadar sevindirense rakiplerinin elinden kapılan
oyuncu ya da kadrosundan yapılan transferdir. Bir başka deyişle de transfer
çalımlarıdır. Markaj, transfer piyasasının sıcak geçtiği bu günlerde, sizler
için ligimizin unutulmaz transfer çalımlarını derledi. Keyifli okumalar...
20 - MUSTAFA PEKTEMEK / BEŞİKTAŞ
Listemiz 2011 yazından iki ayaklı bir transferle
başlıyor. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım'ın,
Gençlerbirliği'nin genç ve başarılı forveti Mustafa
Pektemek'i istediklerini kameralara açıklamasının
üzerinden sadece bir kaç saat geçmişti ki, Mustafa
kendini Beşiktaşlı yapan imzayı atıyordu. Bu transferin ikinci adamıysa 19 numarada kendine yer
bulacak.
19- ORHAN ŞAM / FENERBAHÇE
Fenerbahçe'nin Mustafa'yı istiyoruz açıklamasını yapmasından saatler sonra oyuncunun
Beşiktaş'a imza atmasıyla, siyah-beyazlılar o
transfer dönemi için ezeli rakipleri karşısında
1-0 öne geçseler de bu üstünlükleri sadece 1
gün sürdü ve Fenerbahçe durumu Orhan
Şam'la eşitledi. Beşiktaşlı yöneticiler de
Gençlerbirliği'nin o sezon Mustafa'yla dikkat
çeken bir diğer ismi Orhan'ı istediklerini
açıklamıştı ancak bu kez parayı bastırıp, transferi bitiren Fenerbahçe oluyordu.
Markaj
18 - NESİM ÖZGÜR / İSTANBULSPOR
Transfer piyasasında bir oyuncuya büyük
kulüplerden ikisi talipse, küçük kulüplerin
devreye girmesi çılgınlık olur. Nesim Özgür'ü
farklı kılan da yapılan bu çılgınlık. Fenerbahçe
ve Galatasaray'ın peşinde koştuğu Nesim'i
renklerine bağlayan İstanbulspor, o dönem
büyük yankı uyandırmıştı.
17 - ÖNDER TURACI / FENERBAHÇE
Fenerbahçe, İbrahim Toraman'ı istemiş ancak
imzayı attıran Beşiktaş olmuştu. Bu transfer
gerçekleşmeyip planlar suya düşünce, bu kez
rota Galatasaray'ın neredeyse bitirmek üzere
olduğu Önder Turacı'ya dönmüştü. Rahmetli
başkan Özhan Canaydın, yöneticisi Ergun Gürsoy'u Belçika'ya Standart Liege ile görüşmeye
gönderdiyse de artık iş işten geçmiş ve gazeteler
''Fener'den Aslan'a gol'' manşetini atmışlardı bile.
16 - KAZIM KAZIM / FENERBAHÇE
Son 25 yılda Türk kulüplerini en çok zorlayan kuşkusuz
yabancı kısıtlaması olmuştur. Hal böyle olunca da kulüpler
yurt dışında yetişmiş, Türk pasaportuna sahip oyunculara
rotayı çevirirler. Bahsedeceğimiz transferin kahramanı Kazım
Kazım... 2007 yazında önce Fenerbahçe'nin ilgilendiği Sheffield
United oyuncusuna Beşiktaş'ta kancayı atmış, Türk basını günlerce bu transfer yarışına sayfalarında yer verdikten sonra
mutlu sona ulaşıp, genç futbolcuya imza attıran Fenerbahçe
olmuştu.
15 - AYHAN AKMAN / BEŞİKTAŞ
Beşiktaş'ın efsane başkanı Süleyman Seba yöneticiliği boyunca kulübü gereksiz hiç bir borca sokmamış, Kara Kartal'ı
kendi ayakları üzerinde duran bir kulüp haline getirip,
transferde de hep hesaplı-kitaplı davranmıştır. Seba'nın bu
'ayağını yorganına göre uzat' politikası sadece iki oyuncu
için bozuldu. Bunlardan biri olan Ayhan Akman için
Galalatasaray ile girilen savaşta gözünü bu- daktan sakınmayan Seba, 8.750.000 Dolar karşılığında Ayhan Akman'ı
Beşiktaş'a kazandırmış ve herkesi şaşırtmıştı.
Markaj
14 - MIROSLAV STOCH / FENERBAHÇE
2010 Dünya Kupası pek çok futbolseverin aklında
vuvuzela zulmüyle kalacak olsa da, o kupa öncesi
Slovakya Milli takımının bir oyuncusu, iki ezeli
rakip Galatasaray ve Fenerbahçe'yi bir kez daha
karşı karşıya getirmişti. Adı ilk olarak Galatasaray
ile anılan Stoch için Fenerbahçe de devreye girmiş,
gazeteler 'bir gün Fener, bir gün Cimbom' diye
başlık atmıştı. Neticede bu transferde mutlu sona
ulaşan Fenerbahçe oluyor; Stoch, sarı-lacivertli formayı giyiyordu.
13 - TARIK DAŞGÜN / FENERBAHÇE
Türk futbolunun en son oyuncu kaçırma olayının
kahramanıydı Tarık Daşgün. Gençlerbirliği'nin 22
yaşındaki orta saha oyuncusu, 1995 yazında tüm
büyük kulüpleri peşinden koşturuyordu. Aslında
devre arasında Fenerbahçe'yle sözlü olarak anlaşan
Tarık, diğer büyük kulüpler de etkili biçimde transferini kovalamaya başlayınca, 15-20 gün ortalıktan
kayboluyor ve sonuçta sarı-lacivertli kulüple
sözleşme imzalamak üzere tekrar meydana çıkarak,
onu isteyen diğer kulüpleri bu şekilde atlatıyordu.
12 - ERSAN GÜLÜM / BEŞİKTAŞ
Ezeli rakipler Beşiktaş ile Galatasaray, bir alt ligde mücadele
veren Adanaspor'un stoperi için karşı kaşıya geldiler. İki
büyüğün dikkatini çeken genç stoper Ersan Gülüm'den başkası
değildi. Bu transfer hikayesinin kilit ismiyse, Adanaspor Başkanı
Bayram Akgül'dü. Bayram Başkan, Ersan için önce Galatasaray'a
yeşil ışık yaksa da devreye Beşiktaş'ın girmesiyle işler arap saçına
döndü. Son karar ise yerden 10.000 feet yüksekte bir özel uçağın
içinde veriliyor, Ersan Gülüm Beşiktaş'ın oyuncusu oluyordu.
11- RIDVAN DİLMEN / FENERBAHÇE
Sahada erbabı olduğu çalımlardan birini transferde atan
bir başka oyuncu da Rıdvan Dilmen'di hiç kuşku yok ki.
1987 yazında Ergun Gürsoy'un teklifini kabul edip,
Galatasaray'la anlaşma aşamasına gelen 'şeytan' lakaplı
futbolcu; sonrasında çocukluğundan beri hayallerini
kurduğu Fenerbahçe'den daha iyi bir teklif gelince, o
yaz şampiyonluk kutlamaları yapan Galatasaraylı
yöneticilerin keyfini kaçırıyor ve efsaneleşeceği sarı-lacivertli kulüple yollarını buluşturuyordu.
Markaj
10 - ERTUĞRUL SAĞLAM / BEŞİKTAŞ
Dönemin Samsunspor Başkanı İsmail 'Uyanık', üç
büyüklerinde talip olduğu Ertuğrul Sağlam'ı parayı en çok
veren takıma satmayı kafasına koymuştu. Fenerbahçe'nin
İsmail Başkan'ın kafasındakinin çok altında teklif yapıp
yükseltmeye yanaşmaması üzerine Galatasaray'la Beşiktaş
arasında geçen yarış, rekor bir bonservis bedeliyle Beşiktaş'ın üstünlüğü ile sonuçlanıyordu. 14 numaralı transfer
çalımında de- diğimiz ''Seba'nın bu 'ayağını yorganına göre
uzat' politikası sadece iki oyuncu için bozuldu. '' cümlesindeki diğer kahraman Ertuğrul Sağlam'dan başkası
değildi.
9 - TÜMER METİN / FENERBAHÇE
Beşiktaş'ın 2000'li yıllarda en önemli oyuncularından biri olan ve her Fenerbahçe maçında
performansı en üst düzeyde olan Tümer, o sezon
Türkiye Kupası Finali'nde de iki gol atarak, 3-2
biten maçın başkahramanı olmuştu. Beşiktaş
taraftarının henüz Türkiye Kupası şampiyonluğu kutlamaları bitmemişti ki, Tümer Metin
kendini Fenerbahçeli yapan imzayı atıyordu.
8 - YUSUF ŞİMŞEK / BEŞİKTAŞ
2008 yılında Bursaspor'da forma giyen Yusuf
Şimşek'e; devre arasında Trabzonspor talip olmuş,
talip olmakla kalmamış, Yusuf'u Antalya'da kamp
yaptığı otele kadar getirmişti. Ne olduysa orada oldu!
Trabzonspor'a gidiyor denilen Yusuf, apar-topar
İstanbul'a gelip Beşiktaş'a imzayı attı. Sonrasında
Yusuf, ligin ikinci yarısında gösterdiği performansla,
Beşiktaş'ın lig ve kupa zaferlerinin baş mimarlarından
oluyordu.
7 - ALY FARID MONDRAGON / GALATASARAY
Beşiktaş, 2002 Mayıs'ında, o sezon Galatasaray'ın kalesini kiralık olarak koruyan ve yaptığı kurtarışlarla şampiyonlukta önemli rol oynayan Mondragon'u aldığını
belirtiyor, Türk basını bu müthiş gelişmeyi kamuoyuna
duyuruyordu. Siyah-beyazlı kulüp, Mondragon'un
kulübü Metz'le anlaşmış ama oyuncuyu ikna etmek gibi
önemli bir detayı atlamıştı. Bunun üzerine Galatasaray'a
gitme konusunda kulübü Metz'i ikna eden Mondragon,
takım değiştirmeden unutulmaz bir transfer çalımı
atıyordu.
Markaj
6 - ALPER POTUK / FENERBAHÇE
Altıncı sırada listemizdeki en yakın tarihli transfer çalımı var.
2012-13 sezonunda peş peşe ikinci şampiyonluğunu kazanan
Galatasaray, transferde de elini çabuk tutmak istiyor, borsanın en gözde oyuncularından Alper Potuk'la görüşmelere
başlandığını KAP'a bildiriyordu. Ancak tam bu sırada devreye giren Fenerbahçe, genç orta saha oyuncusunu Boğaz'ın
Asya yakasına gelmeye ikna ediyor, bu haber Türk basınında
adeta bomba etkisi yaratıyordu.
5 - ARİF KOCABIYIK / GALATASARAY
1981'de Fenerbahçe'ye gelen ünlü futbolcu, 1984'te
kulüpten ayrılmaya ve Galatasaray'a gitmeye karar verir.
Ancak kulübün kendisini bırakmaya, hele de Galatasaray'a
transferine izin vermeye hiç mi hiç niyeti yoktur. Bunun
üzerine Arif, kulübüne yurt dışından bir takımla anlaştım
diyerek, takım arkadaşlarından aldığı borç paralarla bonservis bedelini kendi öder. Arif'in yurt dışından bir takımla
anlaştığını düşünen Fenerbahçeli yöneticiler, transferin
gerçek boyutunu ise ertesi gün gazetelerden okur: Arif artık
Galatasaray'ın futbolcusudur!
4 - TANJU ÇOLAK / FENERBAHÇE
'Transfer çalımları' listemizin dört numarasında, ikinci sayımızda
'İhaneti Sende Gördüm' köşemizde yer verdiğimiz Tanju Çolak var.
Tanju, Galatasaray taraftarlarının göz bebeğiyken, 1991 yazında
yeni sözleşme vakti geldiğinde hiç beklenmeyen bir şey oldu ve
sarı-kırmızılı yöneticilerle ters düşüp, ezeli rakip Fenerbahçe'ye
tarihi imzayı attı. Bu transfer, o dönemde ülke gündeminden uzun
süre düşmemişti.
3 - OKAN KOÇ / BEŞİKTAŞ
Listemizin üçüncü sırasında Türk futbol tarihinin belki de dakika
dakika canlı yayında yaşanan tek transfer çalımı var. Kahramanımız, İlhan Cavcav'ın Gençlerbirliği'nde yıldızını parlatıp, üç
büyüklere pazarladığı Okan Koç. 5 Haziran 2003 sabahı gazeteler,
''Okan Koç Galatasaray'da!'' manşetiyle çıkıyordu. Ve aynı günün
akşamı Lig Tv izleyicileri, Fenerbahçe konulu bir programda,
Galatasaray'la Beşiktaş arasındaki transfer çalımını canlı canlı
takip ettiler. Her ne kadar Okan Koç canlı yayına bağlanıp
''Galatasaray'a sözüm var. İlhan başkanım anlayış göstersin.'' dese
de, yıldız oyuncu sonraki sezon siyah-beyazlı formayı giyecekti.
Markaj
2 - HASAN VEZİR / GALATASARAY
1988-89 sezonununda Rizespor'dan kiralanıp,
attığı gollerle hem şampiyonluğa hem de 103
gollük rekora katkıda bulunan Hasan Vezir, o
yaz için Fenerbahçe'nin transferdeki en önemli
hedefiydi. Ancak Fenerbahçeli yönetim, oyuncunun istediği miktarı fazla buluyor ve görüşmeler olumsuz sonuçlanıyordu. Belki kulüp daha
zamanında olduğunu düşünüyordu fakat Hasan
Vezir, Fenerbahçe'nin Beşiktaş'la oynayacağı
kupa finaline çıkmadan, kendi rızasıyla
Galatasaray tarafından kaçırılarak, dönemin en
büyük transfer çalımlarından birinin baş kahramanı oluyordu.
1 - MEHMET TOPUZ / FENERBAHÇE
Kayserispor'un yükselen yıldızı Mehmet
Topuz, Beşiktaş ve Fenerbahçe'nin takibine
girmiş ve sezon biter bitmez de iki kulüp,
oyuncu için Kayserispor'un kapısını
çalmıştı. Fenerbahçe, transferi kulüple
görüşüyor; Beşiktaş, oyuncuyla temaslarını
sıklaştırıyordu. Fenerbahçe ''Ben Kayseri'yle anlaştım. Transferi bitirdim!'' dedi;
Mehmet Topuz ise ''Ben Beşiktaş'ı istiyorum!'' açıklamasıyla ortalıktan kayboldu.
Beşiktaşlılar ''Oyuncu bizi istiyor, zorla
Fenerbahçe alamaz!' derken; Fenerbahçe
Başkanı Aziz Yıldırım ''Ben Mehmet'le bir
görüşeyim, bize gelir.'' diye, kendinden
emin açıklamalar yapıyordu. Fenerbahçe
Başkanı Aziz Yıldırım dediğini yaparak, bir
gece yarısı operasyonuyla Kayseri'ye gidiyor ve Mehmet Topuz'u alıp İstanbul'a
dönüyordu.
Hayrettin Sancar
twitter.com/5HayrettinSancr
*Transfer çalımları, Lig Tv'nin '21' adlı programından alınmştır.
Markaj
,GkȱȱȱGDZȱ
ǻ›Š‹£˜—œ™˜›ȇž—ȱŗşŝśȬŝŜȱœŽ£˜—žȱ”Š›˜œžDZ
¢Š”Š”’•Ž›DZȱǯŽ–’•ǰȱ•’ȱŠŸž£ǰȱž—ŒŠ¢ǰȱ—’—ǰȱŽŒ–’ǰȱ
ûœŽ¢’—ǰȱ’™ȱžŠ¢ǯ
›Šȱ ͛ŠDZȱ G‘œŠ—ǰȱ Š’›ǰȱ kŠ–’•ȱ ”’—Œ’ȱ ǻŠó”Š—Ǽǰȱ ‘–Žȱ žŠȱ [£¢Š£ÍŒÍȱ ǻŽ”—’”ȱ ’›Ž”ã›Ǽǰȱ [£”Š—ȱ û–Ž›ȱ
ǻ—›Ž—ã›Ǽǰȱž›Š¢ǰȱŽ–’•ǯ
ž›Š—•Š›DZȱŽ‘–ŽȱŠ£ÍŒÍȱǻŠ•£Ž–ŽŒ’ǼǰȱkŽ—Ž›ǰȱ‘–Žǰȱ•’ȱŽ–Š•ǰȱŽ”’›ǰȱŽŒŠ’ǯ
Ž›Ž”’•Ž›DZȱkŽ—˜•ǰȱžœŠŠǼ
—Š˜•žȇ—ž—ȱ”Š™Í•Š›Íǰȱû›”•Ž›ŽȱŗŖŝŗȱŠ•Š£’›ȱŠŸŠóÍȇ¢•ŠȱŠ³Í•œŠȱŠǰȱ
ȇ—Š˜•žȱ ’‘’•Š•’ȇȱ ŗşŝŖȇ•Ž›Žȱ ›Š‹£˜—œ™˜›ȇ•Šȱ ‹Šó•Š›ȱ û•”Ž–’£Žǯȱ GœŠ—‹ž•ȇž—ȱ ’³’—Žȱ ”͕͙͜ȱ ”Š•Š—ȱ û›”’¢Žȱ ’’ȱ 󊖙’¢˜—•žÂž—žǰȱ řȱ
‹û¢û”•Ž›’—ȱ Ž•’—Ž—ȱ œã”û™ȱ Š•–Š¢Íȱ ‹ŠóŠ›Í›ȱ ȇŠ›ŠŽ—’£ȱ Í›Í—ŠœÍȇǯȱ
’”Š¢Ž–’£ǰȱŗşŝŖȇ•’ȱŸŽȱŞŖȇ•’ȱ¢Í••Š›ŠȱŠ–ŠœÍ—ÍȱŸž›Š—ȱ›Š‹£˜—œ™˜›ȇžȱ
”˜—žȱŽ’—–Ž”ŽǯȱŽ¢’Ě’ȱ˜”ž–Š•Š›ǯ
ȱȱû›”’¢ŽȇŽȱž‹˜•ȱŽó’”ŠóǰȱŽ—Ž›‹Š‘³ŽȱŸŽȱŠ•ŠŠœŠ›Š¢ȇŠ—ȱ’‹Š›ŽȱŽÂ’•ȱ–’¢’ǵȱŽŽȬȱ
•Ž›’–’£ǰȱ‹Š‹Š•Š›Í–Í£ŠDzȱœŠ›Í—Í—ǰȱ•ŠŒ’ŸŽ›ȱŸŽȱ”Í›–ͣ͢Šȱ‹Š–‹Šó”ŠȱŠ—•Š–•Š›ȱ¢û”•Ž’Â’—Ž—ǰȱ
œ’¢Š‘•Šȱ ‹Ž¢Š£Í—ȱ ‹žȱ û³ȱ ›Ž—”•Žȱ ’›’Â’ȱ Š–Š—œÍ£ȱ œŠŸŠóŠ—ȱ ‹Šó”Šȱ ‹’›ȱ óŽ¢ȱ Š—•Š–Íóȱ –Í¢Íȱ
ŗşŝŖȇ•Ž›Žȱ”ŠŠ›ǵȱGœŠ—‹ž•ȱŠ”Í–•Š›ÍȱŽÂ’•ȱ–’¢’ȱ—Š˜•žȇ¢Šȱ‘û”–ŽŽ—ǵ
ȱ ȱ řȱ ‹û¢û”•Ž›’—ȱ œŠ•Š—ŠÍ—Šǰȱ Š›ŠŽ—’£ȇŽ—ȱ Ž•Ž—ȱ ‹˜›˜Ȭ–ŠŸ’ȱ Í›Í—Šȱ œ˜—ȱ ŸŽ›ŽŒŽ”’›Ƿȱ
ŗşŘŖȱ¢Í•Í—Šȱ‹Šó•Š›ȱ›Š‹£˜—ȇŠȱž‹˜•ǰȱŗşŜŝȇŽ—ȱ㗌Žǯ
Š›’‘ŽȱŗşŜŝȱŽ›•Ž›ǰȱŠ•’‘Žȱ–Ž›‘Š‹Šǯǯǯ
Markaj
''Kurulduğu tarihten itibaren sırrını saklamaz Trabzon kimselerden, koca bir takım
kurar şehrinden. Futbolla bağlanırlar
yazgısına, tam 90'dan tutulurlar yaşama!
Futbolun ışığıyla uyanır kent her sabah
uykusundan. Gece bordo-mavili formalarla
örter üstlerini şevkatle, ümitle ve biraz da
emanet duran bir neşeyle..''1
Bundan sonraki kısmı okumaya başlamadan önce, varsa bilgisayarınız, telefonunuz ya da mp3 çalarınız, Kazım
Koyuncu'nun ''Hayde Trabzon Marşı'nı''
açıp, yazının geri kalan kısmını o marş
eşliğinde okumanız önemle tavsiye
edilir. ''N'aptun be uşağum? Ne arar biz
de o dediğun zımbirtular?'' diyorsanız
eğer, evinizde 80'lerden kalma bir kaset
çalar teyp mutlaka vardır sevgili amcalarım - teyzelerim.
bunu kafasına, başka yol yoktur! Ezilmişliği, çaresizliği çalımlayıp, getirir ilk
şampiyonluğu Anadolu'ya bordo-mavi
fırtına! Başlamıştır Türk futbolunda
''Anadolu ihtilali''. Artık Karadeniz uşakları
çalar kemençeyi, Türkiye sallanır horonla.
(Suat Özyazıcı, Şenol Güneş, Kaptan Necati)
1975-76, 1976-77, 1978-79, 1979-80, 1980-81
yıllarında Türkiye'de şampiyonluğu bırakmaz kimselere Trabzonspor. 6 yılda 5
şampiyonluk elde eder, 1976 yılında kazandığı Lig şampiyonluğu, Türkiye Kupası,
Cumhurbaşkanlığı Kupası ve Başbakanlık
Kupası'yla tarihe geçer!
Trabzonspor'un kurulmasından sadece
yedi yıl sonra 1.Lig'e gelişiyle üç
büyükler için hesaplar alt-üst olur, tarih
değişir. 1974-75 yılında ilk kez mücadele
ettiği Türkiye 1. Futbol Ligi'ni, 30 puanla
9.sırada sırada tamamlar Karadeniz'in
hırçın dalgası. Aynı yıl Türkiye
Kupası'nda finale kadar yükselirler.
Aslında bu, önümüzdeki 10 yıl boyunca
hiç durmadan devam edecek fırtınanın
habercisidir.
1975-76 sezonunda artık takım daha
tecrübelidir, daha inatçıdır ve daha da
inanmıştır.
Şampiyonluğu
İstanbul
dışına çıkaracaktır Trabzon, koymuştur
(1 Okay Karacan, Lig Tv-Trabzonspor Belgeseli)
Markaj
Şenol Güneşler, Ali Kemaller, Necmiler,
Bekirler, İlyaslar, Faruklar, Turgaylar...
Fırtına yüzlü çocuklardı onlar, bir şehir
doğmuştu efsanelerinden. Necati'nin
babası Yeşil Osman, tribünden ''Pırlantama ilişmeyun, vurmayun ula!'' diye
haykırırdı maçlarda; pırlanta gibi takımdı Trabzonspor. Artık milli takımın bel
kemiği de bordo- maviydi, bir şehir
büyümüş Türkiye olmuştu!
Şükrü Ersoy, Özkan Sümer ve Suat
Özyazıcı gibi teknik adamları dört gözle
arar oldu Karadeniz insanları. Bu kahraman isimler bir daha takımın başına
geçemeyecek, ama biliyoruz ki; kahramanlar ölmez, sadece şekilleri değişir! Yeni kahramanlarla, yeni fırtınalar estirmen dileğiyle Karadeniz'in hırçın dalgası!
(Şenol Güneş)
(Ali Kemal ve Beckenbauer)
Türkiye 1.Futbol Ligi'ne çıktığı 1974
yılından itibaren 9 sezon içinde 6 şampiyonluk, 3 ikincilik yaşar Karadeniz'in
uşakları. Müzesine tam 22 tane kupa
koyar bu kısa süre içinde.
(Ahmet Suat Özyacı)
Hayrettin Sancar
twitter.com/5HayrettinSancr
Markaj
ȱȱȱž‹˜•Dzȱ‹Š£Í•Š›Íȱ’³’—ȱ‹’›ȱž”žǰȱ‹Š£Í•Š›Íȱ’³’—ȱœŠŽŒŽȱ‹’›ȱ£ŽŸ”ȱŸŽȱ‹Š£Í•Š›Íȱ ’³’—ȱ ‘Š¢ŠŠȱ žž—–Šȱ 㢔ûœû—Ž—ȱ ’‹Š›ŽĴ’›ǯȱ ž‹˜•žȱ œŠŽŒŽȱ
ž‹˜•ȱ ˜•žÂžȱ ’³’—ȱ œŽŸŽ—•Ž›’—ȱ ŸŽȱ ž”žȱ ’•Žȱ ‹ŠÂ•Š—Š—•Š›Í—ȱ ‹žȱ û£Ž•ȱ
˜¢ž—žȱ Š‘Šȱ ¢û›Ž”Ž—ȱ ˜¢—ŠÍ”•Š›Íȱ Šó’”Š›ǯȱ ž—•Š›Í—ȱ ‘Ž™œ’—’ȱ ‹’›ȱ
”Ž—Š›Šȱ‹Í›Š”Š•Í–ȱŸŽȱž‹˜•žȱœŽ›ŸŽ’—ŽȱŠ‘Šȱ³˜”ȱœŽ›ŸŽȱ”ŠŠ‹’•–Ž”ȱ
’³’—ȱ‹ûû—ȱ‹’›ȱ”Š›’¢Ž›’—Žȱ’‘Š—ŽȱŽŽ—ǰȱ‹žȱû£Ž•ȱ˜¢ž—žȱ™Š›Š¢ŠȱŽÂ’óŽ—ȱ
ž‹˜•ž—ȱœŠÍ•Í”ȱ”Š•™•Ž›’—Žȱ‹’›ȱã£ȱŠŠ•Í–ǯ
Š›Šȱ‘Ž›ȱœŽ”ã›Žȱ˜•žÂžȱ’‹’ȱž‹˜•ŠȱŠȱŠÍ—Š—ȱœÍ”³Šȱœã£ȱŽĴ’›Ȭȱ
–Ž¢ŽȱŽŸŠ–ȱŽ–Ž”Ž’›ǯȱ˜—ȱã—Ž–•Ž›Žȱ™Ž›˜•ȱû•”Ž•Ž›’—’—ȱŸŽȱ‹ž—•Š›Šȱ Ž”ȱ ˜•Š›Š”ȱ Ȃ—’—ȱ ž‹˜•ž—žȱ Ž•’󝒛–Ž”ȱ ’³’—ȱ ˜¢ž—Œž•Š›Šȱ
œŽ›ŸŽȱã”–Ž•Ž›’ǰȱž‹˜•ž—ȱû£Ž••’Â’—’ȱŸŽȱž”žœž—žȱ‹Š•Š•Š–Š”Š—ȱ
㝎¢ŽȱŽ³Ž–’¢˜›ǯ
Š›Šȱ’•ŽȱŽ•’ó–Ž”ȱGœŽ¢Ž—ȱ
ȂȱŽȱŽ—ȱ¢Š¢Í—ȱœ™˜›ȱ˜•Š—ȱ‹Šœ”Ž‹˜•ȱŸŽȱ–Ž›’”Š—ȱž‹˜•ž—ž—ȱ¢Š—ÍȱœÍ›Šȱž‹˜•žȱŠȱ
Ž•’󝒛–Ž”ȱ ’œŽ¢Ž—•Ž›ǰȱ ”Š›’¢Ž›’—’—ȱ œ˜—•Š›Í—Šȱ Ž•–’óȱ ¢Šó•Íȱ ž‹˜•Œž•Š›Šȱ œŽ›ŸŽȱ ã”Ž›Ž”ȱ
‹ž—žȱŽ›³Ž”•Žó’›–Ž”ȱ’œ’¢˜›ǯȱŠŽŒŽȱž‹˜•ȱ˜¢—Š¢ŠŒŠ”•Š›Íȱ‹’›ȱœŠȱ’–”Š—Íȱ‹’•ŽȱœŠÂ•Š¢Š–Š£”Ž—ȱ ŸŽȱ ’£•Ž¢’Œ’ȱ ‹ž•–Š”Šȱ £˜›•Š—Í›”Ž—ȱ ˜¢ž—Œž•Š›Í—ȱ ‹ã¢•Žȱ ‹’›ȱ ˜›Š–Šȱ ž‹˜•ȱ
˜¢—Š–ŠœÍȱœŠ—͖͛ȱœŠŽŒŽȱ󎑛’—ȱû£Ž••’Â’ȱŸŽȱ‹˜•ŒŠȱ™Š›Šȱ”Š£Š—ŠŒŠ”•Š›Íȱ‹’›ȱŠ’•ȱ’–”Š—Í¢•Šȱ
Ž›³Ž”•Žó’›ǯ
Markaj
Ž›ŸŽȱûó”û—ûȱŠŸ’
ŗȱ Ž––ž£ȱ ŘŖŖŝȱ ¢Í•Í—Šȱ ȱ ’’ȱ Š”Í–•Š›Í—Š—ȱ ˜œȱ
—Ž•Šœȱ Š•Š¡¢ȂŽȱ ›Š—œŽ›ȱ ˜•Š—ȱ ŠŸ’ȱ ŽŒ”‘Š–ǰȱ
‹ž—ž—ȱ œŠ¢Žœ’—Žȱ ”Š›’¢Ž›’—’—ȱ œ˜—ȱ ã—Ž–’—Žȱ ™Š›Š¢Íȱ
œŽ³Ž—ȱž‹˜•Œž•Š›Šȱ㗌û•û”ȱŽ–’󝒛ǯȱû¢û”ȱ‹’›ȱœŽ›ŸŽŽȱ
œŠ‘’™ȱ˜•žÂžȱ‹’•’—Ž—ȱŠŸ’ǰȱȂŽȱŽ³Ž—ȱû—•Ž›’—Žȱ
˜•ž”³Šȱ™Š›Šȱ”Š£Š—–ÍóÍ›ǯ
œŠȱ˜•Œûȱ‘’Ž››¢ȱ
Ž—›¢ȱ
‘’Ž››¢ȱ Ž—›¢ǰȱ ˜—Šȱ Š”Í–ȱ Š›”ŠŠó•Š›Íȱ ȁ˜•Œû•Ž›’—ȱ
ŽŽ—’œ’Ȃȱ ’¢˜›ǯȱ ˜•Œû•Ž›’—ȱ ŽŽ—’œ’ȱ ˜—ŠŒ˜ȂŠȱ
‹Šó•Š¢Š—ȱ ”Š›’¢Ž›’—Žȱ œÍ›ŠœÍ¢•Šȱ žŸŽ—žœǰȱ ›œŽ—Š•ȱ ŸŽȱ
Š›ŒŽ•˜—ŠȂŠȱ ˜›–Šȱ ’¢’ǯȱ 㢕Žœ’—Žȱ –û”Ž––Ž•ȱ ‹’›ȱ
”Š›’¢Ž›ŽȱœŠ‘’™ȱ˜•Š—ȱ
Ž—›¢ǰȱ”Š›’¢Ž›’—’—ȱœ˜—ž—Šȱȱ
’’ȱ Š”Í–•Š›Í—Š—ȱ Ž ȱ ˜›”ȱ Žȱ ž••œȱ ’•Žȱ ¢û”œŽ”ȱ
–Š•’¢Ž•’ȱ ‹’›ȱ œã£•Žó–Žȱ ’–£Š•Š–Íóȱ ŸŽȱ ™Š›Šȱ ³Š—ŠœÍ—Íȱ
˜•ž›–žóž›ǯ
Gœ™Š—¢ŠȂ—Í—ȱŽ•ŽŒŽÂ’ȱŠŸ’ȱ’••Š
Š•Ž—Œ’ŠȂŠȱ”Ž—’—’ȱãœŽ›Ž—ǰȱŠ›ŒŽ•˜—Šȱ’‹’ȱ¢Í•Í£•Š›ȱ˜™•ž•žÂžȱ‹’›ȱŠ”Í–Šȱ’–£ŠȱŠŠ—ȱŸŽȱ
œ˜—›ŠœÍ—ŠȱŠȱ’ŠȂŠȱ󊖙’¢˜—•žÂŠȱž•ŠóŠ—ȱ•ǯȱŠ›’ȱ”Š›˜œž—Šȱ¢Ž›ȱŠ•Š—ȱ¢Í•Í£ȱž‹˜•Œžǰȱ Š‘Šȱ ”Š›’¢Ž›’—’—ȱ œ˜—•Š›Í—Šȱ Š–ȱ Š—•Š–Í¢•Šȱ Ž•–Ž–Žœ’—Žȱ ›ŠÂ–Ž—ȱ ™Š›Š—Í—ȱ
û£Ž••’Â’—ŽȱŠ•Š—Š›Š”ǰȱŽ³’Â’–’£ȱû—•Ž›Žȱȱ’’ȱŠ”Í–•Š›Í—Š—ȱŽ ȱ˜›”ȱ’¢ȱȱ
Š”Í–Íȱ’•Žȱœã£•Žó–Žȱ’–£Š•ŠÍǯ
Markaj
Š–‹ŠŒÍȱŠ”Š
Š˜ȱŠž•˜ȱŠ•ȱ¢Š™ÍœÍ—Šȱ¢Ž’󎛎”ȱ
㗌Žȱ ’•Š—ȱ ŸŽȱ œ˜—›ŠœÍ—Šȱ ŽŠ•ȱ
Š›’ȱ Š”Í–Í¢•Šȱ ‹˜¢ȱ ãœŽ›Ž—ȱ
Š”ŠǰȱœŠ”Š•Í”•Š›ȱœ˜—›ŠœÍ—Šȱ’œŽ’”•Ž›’—’ȱ ‹’›ȱ û›•ûȱ ˜›Š¢Šȱ ”˜¢Š–Š£ȱ ŸŽȱ Ž”›Š›ȱ ’•Š—ȱ Š”Í–Í—Šȱ
ã—Ž›Ž”ȱ Žœ”’ȱ û—•Ž›’—’ȱ ‘ŠÍ›•Š–Š”ȱ ’œŽ›ǯȱ Š”Šȱ ’œŽ’”•Ž›’—’ȱ ‹’›ȱ
û›•ûȱ ¢Š™Š–Š¢Š—ȱ ›Š£’•¢Š•Íȱ
¢Í•Í£ǰȱ ³Š‹ŠœÍ—Š—ȱ ŸŠ£Ž³’™ȱ œ˜—ȱ
˜•Š›Š”ȱ ȱ ’’Ȃ—’—ȱ ¢Ž—’ȱ Š”Í–•Š›Í—Š—ȱ ›•Š—˜ȱ ’¢ȱ ’•Žȱ
œã£•Žó–Žȱ’–£Š•ŠÍǯ
ŽȱȁȂȱŠ›ŠǰȱȱŠŠ›ȱ͕Í£
ȱȱ›Š™ȱŠ›Í–ŠŠœÍȂ—Í—ȱŠœ›Šȱ㛏Ž£’ȱ”͗͢͜Šȱ‹’›ȱ™Ž›˜•ȱû•”Žœ’ȱ˜•Š—ȱŠŠ›ǰȱœ˜—ȱ¢Í••Š›Šȱ
ž‹˜•Šȱ³˜”ȱ‹û¢û”ȱ㗎–ȱŸŽ›–Žœ’¢•Žȱ’””Šȱ³Ž”’¢˜›ǯȱȂ—Í—ȱû—¢ŠȱœÍ›Š•Š–ŠœÍ—ŠȱŞŖǯȱ
œÍ›ŠŠȱ‹ž•ž—Š—ȱ‹žȱ”û³û”ȱŸŽȱ£Ž—’—ȱû•”Žǰȱû—•ûȱž‹˜•ȱ¢Í•Í£•Š›Í—Í—ȱ˜™ȱ”˜óž›žÂžȱ•’Ȭȱ
’¢•Žȱû—Ž–Žȱ‹ž•ž—ž¢˜›ǯ
Ž”Š‹Ž’—ȱ˜Š”ȱ—˜”ŠœÍ—Šȱž‹˜••Š›Í—Šȱœ˜—ȱŸŽ›–Ž”Ž—ȱ£’¢ŠŽǰȱž‹˜•Šȱž”žȱ’•Žȱ‹ŠÂ•Š—–Š¢Š›Š”ȱ‹žȱ˜¢ž—žȱœŠŽŒŽȱ™Š›Šȱ˜Š”•Íȱ‹’›ȱ–Žœ•Ž”ȱ˜•Š›Š”ȱã›Ž—ȱž‹˜•Œž•Š›Í—ǰȱ㣎•Ž›’—’ȱ
‹’•Žȱã›Ž–Ž’Â’–’£ȱ‹žȱ•’’ȱ—ŽŽ—ȱŽ›Œ’‘ȱŽĴ’”•Ž›’—’ȱŠ—•Š–Š”ȱû³ȱŽÂ’•ǯ
Markaj
Los Blancos Raul Gonzalez
Real Madrid efsanesi golcü oyuncu, kariyerinin sonlarına
doğru bir macera olarak Schalke 04 forması ile ter dökmüştür. Futbol yaşantısına burada son vereceği düşünülen
futbolcu, herkesi şaşırtarak biraz daha fazla para için
Al-Sadd takımında futbol hayatını noktalamıştır.
Frikik Ustası Juninho
Juninho Pernambucano, frikikleri ile tanıdığımız Lyon
efsanesi futboldan umudunu keserek Al-Gharafa takımı
ile sözleşme imzalayıp, kariyerinin sonunu ise New York
Red Bulls klubünde noktalamıştır. Koca bir Lyon kariyerini çöpe atmıştır fakat bolca parası bulunmaktadır.
Genç Yetenek Nilmar
Belki de saydığımız futbolcular arasında en ilginç olanı Nilmar, kendisi henüz
kariyerinin çıkış noktasında ve gayet
formda olmasına rağmen Katar’ın
yolunu tutan futbolcular arasında yer
almaktadır. Genç yaşında geleceğin
yıldızı olarak adlandırılan Nilmar’ın şu
sıralar neredeyse isminin unutulması
bile mümkün.
Nilmar 27 yaşında Villarreal takımından
Katar’ın Al-Rayyan takımı ile sözleşme
imzalamış ve kariyerine bu takımda
devam etmektedir.
Emre Saraç
twitter.com/Mr_Sirac
Markaj
İNANÇ DERBİSİ
Markaj’ın derbi yürüyüşü devam ediyor… Sıradaki durak dünyanın
tek dini rekabet temelli derbisi Celtic - Rangers maçı. İşte iki farklı
inanışın mücadelesi hakkında merak edilenler...
Old Firm'in öyküsü
Bir tarafta Katolikler, diğer tarafta Protestanlar. Bir tarafta Birleşik Krallık yanlısı Rangerslılar, diğer tarafta tam bağımsız İskoçya yanlısı Celticliler. Belkide rekabetin en kısa
özeti bu. İki takımın birbirininden bu kadar nefret etmesinin en büyük sebebi dini ve
siyasi mücadele. Peki bu nefret nasıl başladı?
Celtic 1888’de Glasgow şehrinin doğusunda İrlanda nüfusunun yüksek olduğu ve Katolik vakıflarına bolca bağış yapılan bölgede kuruldu. Bölgede yer alan İrlandalılar’ın
büyük bir çoğunluğu gece kondularda ve kenar mahallelerde yaşarken yabancı muamelesi gördükleri dönemde çok düşük maaşlara çalışmayı kabul ettiler. Bu durum Katolikler'in, Protestanlar'a nazaran çok daha düşük bir yaşam kalitesi içinde yaşamasına yol
açtı. Büyük bir taraftar desteğini arkasına alan ve Edinburgh’daki Hibernian kulübünden de birçok Katolik oyuncu tranfer eden Celtic kısa sürede oldukça iyi durumda olan
ve Govan’da kendisinden önce kurulmuş olan Rangers’ın ezeli rakibi oldu.
Rangers sadece Protestanlar'a açık bir kulüp olarak başlarken Celtic de rakibi gibi ilk
zamanlarda sadece Katolik oyunculara sahada şans tanıdı. Zamanla Katolikler tarafından Katolik takımı olarak görülmeye başlanan Celtic karşısında yer alan Rangers ise
Markaj
Protestanlar’ın desteğiyle anti-Katalolik bir kulüp
oldu. İşte bu durum sonuç olarak futbolda mezhep
savaşlarını doğurdu. Günümüzde bile Katolik Protestan kavgalarının eskisine nazaran daha
nadir de olsa sürdüğü Britanya'da; bu iki kulüpten
Rangers Protestanlar'ı, Celtic ise Katolikleri temsil
eder.
Dini mücadelenin yanı sıra Direnişçiler ile İngiliz
yandaşları arasında yapılan maçlar olarak da
tanımalayabiliriz Celtic-Rangers maçlarını. Zira
Celtic her zaman bağımsız bir İskoçya isterken, Rangers İskoçya'nın İngiltere ile birleşmesini savunmuştur.
Ülkede Celtic - Rangers maçları
''Celticli bir babanın asla Rangerslı oğlu olamaz, tıpkı Rangerslı bir babanın Celticli oğlu
olamayacağı gibi'' bu söz iki takım taraftarları arasında sıkça kullanılır.
126 yıldır süregelen Celtic-Glasgow Rangers derbisi İskoçya'da hayatın akışını belirleyen önemli unsurlardan bir tanesi. Hayatı belirler derken "Nasıl yani?" diyebilirsiniz.
Şöyle söyleyelim, yılda 4 kez karşılaşan bu iki takımın maçlarını yapacakları gün ülkede
hayat durur. Eğer bir patron seyahate gidecekse iptal eder veya bir çocuk dershaneye
gidecekse dershaneyi eker. Fikstür çekildiği andan itibaren herkes planını maça göre
yapar. Yani 365 günlük bir yılda İskoçya için 4 gün çok önemlidir.
Markaj
Taraftar Profilleri
İki takım taraftarları birbirilerinden
ölümüne nefret eder ve rakip takım
taraftarlarını görmeye dahi tahammülleri yoktur. Karşılaştıklarında ise
sıklıkça şiddet görülür. Kayıtlara geçen
ilk ölümlü şiddet olayında; 1997 yılında
16 yaşındaki bir Celtic taraftarı, Celtic
atkısı ile okula gitmiş ancak bir Rangerslı tarafından öldürülmüştü. Bu ölüm Celtic'in dünya üzerinde daha fazla sempatizanı
olmasını sağlıyor diyebiliriz.
Taraftarlar arasındaki öfke kendi aralarında sınırlı kalmaz ve futbolculara da yönelir.
Eski Celticli Japon oyuncu Nakamura'ya Rangers taraftarları bir maçta; Nakamura,
duran topları her kullandığında kollarını iki yana açarak 2. Dünya Savaşı'nda Japonya'nın Amerika'dan yediği darbeleri Nakamura'ya hatırlatmak istemişlerdi.
BESTE SAVAŞLARI
Celtic ve Rangers arasında bir de marş rekabeti bulunmakta. Rangers taraftarları,
arkasında çok fazla siyasi olayın yattığı "Billy Boys" marşını kendilerine uygun görerek
söylemeye başladılar. Hatta bu marş UEFA ve İskoçya Futbol Federasyonu tarafından
yasaklanmasına rağmen söylenmeye devam edilerek adeta bir başkaldırışı gösterildi.
Zira Rangers Bill Boys'u söylediği için UEFA'dan sürekli ceza almaktaydı.
Celtic ise Rangers'ın Billy Boys'una karşılık olarak Liverpool'daki meşhur "You'll Never
Walk Alone" şarkısını kendilerine marş olarak seçti. You'll Never Walk Alone'un
yanısıra Bağımsızlık Marşlarınıda söyledikleri çok fazla görülür Celtic taraftarının.
Sportif Sonuçlar
İlk defa 28 Mayıs 1888'de karşı karşıya gelen ezeli rakiplerin aralarında 395 karşılaşma
oynandı. Rangers 157, Celtic ise 143 kez güldü.
Sezer Yıldız
twitter.com/SezerYLdz1905
Markaj
Unutulmayanlar: Lefter
Bžȱ³˜Œž”ȱ˜™Šȱ’•”ȱ˜•Š›Š”ȱû¢û”ŠŠȇŠȱŸž›ŠŒŠ”ǰȱ¢Ž’ȱ¢Í•ȱœ˜—›Šȱ‘’³ȱ
‹Ž”•Ž–ŽÂ’ȱ‹’›ȱ󎔒•ŽȱŽ—Ž›‹Š‘³Žȇ¢Žȱ›Š—œŽ›ȱ˜•ŠŒŠ”Íǯȱžȱ˜›–Š¢•Šȱ
Ŝŗśȱ–Š³ŠȱŚŘřȱ˜•ȱŠŠŒŠ”ǰȱœ˜—ȱ—ŽŽœ’—Žȱ”ŠŠ›ȱŠ”Í–Í—ÍȱŽœŽ”•Ž¢ŽŒŽ”ǰȱŠ›ŠŠ›ȱŠȱ‹žȱ³˜ŒžÂž—ȱ‘Ž¢”Ž•’—’ȱŠÍ”ã¢ȇû—ȱ˜›ŠœÍ—Šȱ’”ŽŒŽ”’ǯȱŽ–’•ȱž›Š—ȱž‹˜•žǰȱ”Š‘›Š–Š—ÍȱŽŽ›ȇ’ȱœŠ¢Žœ’—ŽȱœŽŸŽŒŽ”’ǯȱŘŗȱ
›Š•Í”ȱ ŗşŚŝȇŽȱ Š•ŠŠœŠ›Š¢ȇŠȱ ’•”ȱ ˜•û—ûȱ ŠŠ›”Ž—ȱ ¢ŠÂ–ž›ȱ Š•Í—Šȱ
‹ŠÂ͛ŠŒŠ”ÍȱŠ›ŠŠ›•Š›DZȱȇȇŽ›ȱŽŽ›ȇŽȱ¢Š£ȱŽŽ›ŽǷ''
Ȉ’‘Š•Š›ǰȱ ŽŽ›•Ž›ǰȱ Š—•Š›ǰȱ ’”›Ž•Ž›ǯǯǯȱ Š•Šȱ œŽŸ’•Ž—ȱ ‹’›Ž›ȱ Š‹’Ž’›•Ž›ǯǯǯȈȱ ’¢Žȱ ‹Šó•Í¢˜›ȱ
Ž—Ž›‹Š‘³Žȇ—’—ȱ‹’›ȱ–Š›óÍǯȱžó”žœž£ȱ‹’›ȱž‹˜•Œžȱ’³’—ǰȱ‹’›ȱ–Š›óŠȱ’œ–’—’—ȱŽ³–Žœ’ȱ–žŠ££Š–ȱ‹’›ȱ˜•Š¢ȱ˜•–Š•ÍDzȱŠ–Šȱ‹žȱž‹˜•ŒžŠ—ȱ‹’›’ȱŽŽ›ȱ’œŽǰȱ‘Ž™’–’£ȱ‹žȱž›ž–ž—ȱ–žŠ££Š–•Í”Š—ȱŠȱ㝎ȱ‹’›ȱž¢žȱ˜•žÂž—žȱŠ—•Š–Š”Šȱ£˜›•Š—–Š¢Í£ǯ
ÇALIM ÜSTADI LEFTER
LŽŽ›ǰȱ‹ŠóŠ›Íȱ˜•žȱ‘Š¢ŠÍ—ŠȱŘŘȱ›Š•Í”ȱŗşŘśȇŽȱ
Š–Š–ȱ˜”Š”ȱû¢û”Š-
Šȱ GœŠ—‹ž•ȇŠȱ ‹Šó•ŠÍǯȱ ’•Žœ’ȱ ŘŖǯ¢û£¢Í•Í—ȱ ‹Šó•Š›Í—Šȱ ›—ŠŸž•ž”ȇŠ—ȱ
ã³ȱŽŽ—ȱž–ȱ”㔎—•’ȱ‹’›ȱŠ’•Ž¢’ǯȱȱ
ȱȱȱž‹˜•ȱ”Š›’¢Ž›’—Žȱû¢û”ŠŠȱœ˜”Š”•Š›Í—Šȱ‘Ž›ȱ³˜Œž”ȱ’‹’ȱŠ£ŽŽȱ”ŠÂ͝•Š›Í—Š—ȱ ¢Š™ÍÂÍȱ ˜™•Š›•Šȱ ‹Šó•Š¢Š—ȱ û³û”Š—˜—¢Š’œǰȱ ž‹˜•žȱ ³˜”ȱ
œŽŸ–’óȱ ŸŽȱ ”Ž—’—’ȱ ‹’›ȱ Š—Šȱ Š”œ’–ȱ ž•û‹ûȇ—Žȱ ‹ž•–žóžǯȱ Š”œ’–ȱ
ž•û‹ûȇ—Žȱ ˜¢—ŠÍ”Š—ȱ œ˜—›Šȱ ŸŠŠ—’ȱ ã›ŽŸ’ȱ ’³’—ȱ ’¢Š›‹Š”Í›ȇŠȱ ’Ž—ȱ
ŽŽ›ǰȱŚȱ¢Í•ȱ‹˜¢ž—ŒŠȱ‹ã•Žȱ”Š›–Š•Š›Í—Šȱ˜›–Šȱ’¢–’óǰȱ‘Š•”ȱŠ›ŠÍ—Š—ȱ
³˜”ȱœŽŸ’•–’ó’ǯȱœ”Ž›•’”ȱã—ûóûȱŠ”œ’–ȇŽȱã—û”Ž—ȱœ˜—›ŠȱŽ—Ž›‹Š‘³Ž•’ȱ¢ã—Ž’Œ’ȱž‘œ’—ȱŠÂŒÍ•Š›ȇ͗ȱŽ”•’ę¢•Žȱ”Ž—’œ’—’ȱŽ—Ž›‹Š‘³Ž•’ȱ¢Š™ŠŒŠ”ȱ
˜•Š—ȱœã£•Žó–Ž¢Žȱ’–£ŠȱŠ–ÍóÍǯȱȱ
Markaj
O £Š–Š—•Š›ȱŽ—Ž›‹Š‘³ŽȱȱŠ”Í–Í—Šȱ’–Š—•Š›Šȱ³Í”Š—ȱŽŽ›ǰȱŠ—›Ž—–Š—ŠȱȱŠ”Í–ȱ
”Š•ŽŒ’œ’ȱ
ûœ—ûȇ¢Žȱ”Š›óÍȱã›ȱ˜•ȱŠ–ÍóÍDzȱŠ–ŠȱŠ–ȱ‹’›ȱŽŸŠ£žȱ㛗ŽÂ’ȱ˜•Š—ȱû³û”Š—˜—¢Š’œǰȱžŠ—ŒÍ—Š—ȱžóž—žȱ‹’•ŽȱŠ•Š–ŠŠ—ȱû¢û”ŠŠȇ—Í—ȱ¢˜•ž—žȱž–žóžǯȱŽŽ›ȇŽ—ȱŗŖȱ
û—ȱ œû›Ž¢•Žȱ ‘Š‹Ž›ȱ Š•Í—Š–Š–Íóǰȱ ŗŖȱ û—û—ȱ œ˜—ž—Šȱ Ž—Ž›‹Š‘³Ž•’ȱ ¢ã—Ž’Œ’•Ž›ȱ ”Ž—’œ’—Žȱ
ž•Šó–ÍóȱŸŽȱ”ž•û‹ŽȱŽ’›–’ó’ǯȱŽŽ—ȱ‘Š‹Ž›œ’£ŒŽȱ’Ĵ’Â’ȱœ˜›ž•ž—ŒŠȱŽŽ›DZȱȇȂŠ‹Ž¢•Ž›’–Žȱ
Š—›Ž—–Š—ȱ –Š³Í—Šȱ Śȱ ˜•ȱ ŠĴ͖ǰȱ ‹žȱ ¢û£Ž—ȱ žŠ—Í–ȱ ŸŽȱ ”˜›”ž–ǯȱ ¢›ÍŒŠȱ
Š•ŠŠœŠ›Š¢ȇŠ—ȱŽ‘ŠȱŠÂŠ‹Ž¢ȱŸŽȱŽó’”ŠóȇŠ—ȱkû”›ûȱŠÂŠ‹Ž¢ȱ˜›ŠŠȱœŽ—’ȱ‘Š›ŒŠ›•Š›ǰȱœŽ—ȱ
‹’£ŽȱŽ•ȱ’¢ŽȱŠœÍ•Í¢˜›•Š›ǯȇȇȱ’¢Ž›Ž”ȱŸŽŠœÍ—Í—ȱŠȱ—ŽȱŽ—•’ȱœ˜—œž£ȱ˜•žÂž—žȱãœŽ›’¢˜›žǯȱ
ž—ž—ȱû£Ž›’—ŽȱûóûȱŠÂ•Š›˜Â•žȱŠ›Š¢Šȱ’›’¢˜›ȱŸŽȱŽŽ›ȇ’—ȱ‘ŠœŠȱ‹Š‹ŠœÍ—Í—ȱ’•Š³ȱ™Š›ŠœÍ—Íȱ
”Ž—’œ’—Žȱ Š”’–ȱ Ž’¢˜›žǯȱ ŽŽ›ȱ ’œŽȱ žŠ—Š›Š”ǰȱ œÍ”Í•Š›Š”ȱ ™Š›Š¢Íȱ ”Š‹ž•ȱ Ž’¢˜›ȱ ŸŽȱ
¢û›ŽÂ’—Ž—ȱ‹û¢û”ȱóžȱœã£•Ž›’ȱœã¢•û¢˜›žDZȱȇȇ,˜”ȱŽóŽ””û›ȱŽŽ›’–ǰȱŽŸŽ•Š••Š‘ȱ‹žȱ™Š›Š—Í—ȱ
”Š³ȱ ”ŠÍ—Íȱ Ž—Ž›‹Š‘³Žȇ¢Žȱ ”Š£Š—Í›ŠŒŠÂ͖Šȱ —Š–žœž–ȱ ŸŽȱ 󎛎ę–ȱ û£Ž›’—Žȱ ¢Ž–’—ȱ
ŽŽ›’–ǯȇȇȱŽȱŠ›Í”ȱŽŽ›ȱŽ—Ž›‹Š‘³ŽȇŽ¢’ǯȱĴ’Â’ȱ¢Ž–’—ȱ’‹’ȱ‘Ž–ȱŽ—Ž›‹Š‘³Žȇ¢Žȱ˜ȱ™Š›Š¢Íȱ
–’œ•’ȱ–’œ•’ȱ”Š£Š—Í›ŠŒŠ”ȱ‘Ž–ȱŽȱŠ›ŠŠ›Í—ȱã—•û—ûȱ”Š£Š—Š›Š”ȱ˜—•Š›Í—ȱȇȇœŠ—ŽȱŽŽ›’ȇȇȱ
˜•ŠŒŠ”Íǯȱȱ
VER LEFTERE YAZ DEFTERE!
˜™Šȱ Ÿž›žóȱ Ž”—’Â’ǰȱ žœŠ•ÍÂÍǰȱ ˜™žȱ ’œŽ’Â’ȱ ¢Ž›Žȱ
ŠŠ‹’•–Žȱ㣎••’Â’ȱ’•ŽȱȇȇŽ›ȱŽŽ›ȇŽȱ¢Š£œÍ—ȱŽŽ›ŽǷȇȇȱ
œ•˜Š—Í—Í—ȱ ˜Â–ŠœÍ—Šȱ ™Š¢Íȱ ˜•–žóȱ ŸŽȱ ³Š–ž›•žȱ
œŠ‘Š•Š›Š”’ȱûœû—ȱ‹ŠóŠ›ÍœÍȱœŠ¢Žœ’—Žȱ‘Ž›ȱ£Š–Š—ȱ
ŠÍ¢•Šȱ ‹Ž›Š‹Ž›ȱ Š—Í•ŠŒŠ”ȱ ˜•Š—ȱ ȇȇ›’—Š›¢ûœȇȇȱ
ž—ŸŠ—Í—ÍȱŠ•–ÍóÍǯ
͜Šȱ‹’›ȱ£Š–Š—ȱ’³’—ŽȱŽȱû›”’¢Žȇ—’—ȱŽ—ȱœŽŸ’•Ž—ȱ
ž‹˜•Œžœžȱ ˜•–žóžȱ ŽŽ›ǯȱ žȱ ž›ž–ȱ œŠŽŒŽȱ
û›”’¢Žȱ ’•Žȱ Žȱ ”Š•–Š–ÍóÍȱ Š‹’ǰȱ ‹žȱ –žŠ££Š–ȱ
¢ŽŽ—ŽÂ’ȱŸ›ž™Šȱ³˜”Š—ȱã£û—Žȱ”Žœ’›–’ó’ǯŗşśŗȱ
¢Í•Í—Šȱ ’˜›Ž—’—Šȇ¢Šȱ ŘŖŖŖŖȱ ȇ¢Žȱ ›Š—œŽ›ȱ ˜•ž™ǰȱ
’•”ȱ ”Ž£ȱ ‹˜—œŽ›Ÿ’œȱ ‹ŽŽ•’¢•Žȱ Ÿ›ž™Šȇ¢Šȱ ›Š—œŽ›ȱ
˜•Š—ȱž‹˜•Œžȱ˜•ž¢˜›žǯȱŘȱ¢Í•ȱŸ›ž™ŠȇŠȱ˜¢—ŠÍ”Š—ȱ œ˜—›Šȱ Š’ȱ ˜•žÂžȱ ¢Ž›Žǰȱ Ž—Ž›‹Š‘³ŽȂœ’—Žȱ
ã—û¢˜›žǯȱœŽ’”ȱŸŽȱŠ”•Íǰȱ‹’•’—Œ’ȱŸŽȱ£Ž›ŠŽ’ȱœŽ›Ȭ
™’󝒛–’ó’ȱŽŽ›ǰȱ”Ž—’ȱž‹˜•ȱŠ—•Š¢Íó͗ŠǯȱŽ›ȱ‹’›ȱ–Š³Šȱ˜•ȱŠŠ–Š–ÍóœŠȱ˜ȱ”›Š–™˜—Ȭ
•Š›Íȱ‹’›ȱŠ‘ŠȱŠœ•Šȱ’¢–’¢˜›žǯ
ȱ û—¢Šȱ ”Š›–ŠœÍȱ ’˜›Ž—’—ŠȇŠȱ ˜¢—Š›”Ž—ȱ ›’‹û—•Ž›’DZȱ ȇȇû›”˜ȱ
û›”˜Ƿȇȇȱ ’¢Žȱ ’—•Ž–’ó’ȱ ŽŽ›ǯȱ ’••’ȱ ˜›–Š¢Íȱ ’¢’™ȱ ž—Š—’œŠ—ȇŠȱ
”Š›óÍȱ˜•ȱŠ–ÍóÍǯȱGóŽȱ‹ã¢•Žȱ‹’›ȱ’—œŠ—ŠȱŸŽŠœÍ£•ÍÂ͗ȱ”’Š‹Í—Íȱ¢Š£Š—ȱ
‹’›ȱ‘Š›Ž”Žȱ¢Š™Í”ȱ‹’£ǯǯǯȱŗşśśȇŽȱû¢û”ŠŠȇŠ”’ȱŽŸ’—’ȱ‹ŠœŠ—ȱ³Š™ž•Œž•Š›ǰȱŽŸ’ȱŠó•Š¢Í™ȱȇȇŸž›ž—ȱóžȱŠŸž›Šȇȇȱ’¢Žȱ‹ŠÂ͛–Í󕊛ǯȱŽŽ›ȱŽȱ
œŠ‹Š‘ŠȱŽ”ȱŽ•’—Žȱœ’•Š‘ȱ”Š™ÍŠȱ‹Ž”•Ž–’óǯȱ˜—›ŠŠ—ȱ˜•Š¢Íȱž¢Š—ȱ
Ž—Ž›‹Š‘³Ž•’•Ž›ǰȱ ŠŠ¢Šȱ –˜˜›•Š›•Šȱ ³Í”–Íóȱ ŸŽȱ û—•Ž›ŒŽȱ ŽŽ›ȇ’—ȱ
ŽŸ’—’ȱ ‹Ž”•Ž–’óǯȱ ’¢Šœ’•Ž›ǰȱ —ûžœ•žȱ ’—œŠ—•Š›ǰȱ û—•û•Ž›ȱ Ž•œŽȱ Žǰȱ
ŽŽ›ȱ”’ó’•’Â’—’ȱãœŽ›’™ȱ‘’³‹’›’—’—ȱ’œ–’—’ȱŸŽ›–Ž–’óǯ
Markaj
ƸŽ—Ž›‹Š‘³Žȱ˜›–ŠœÍ—Íȱž£ž—ȱ¢Í••Š›ȱ’¢–Ž”Ž—ȱãû›ûȱ‹’›ȱû—ȱŽ•’ȱ”Š—Í”œŠÍ—ȱ–ÍǵȱŠ‘Šȱ
”Žœ’›–Žȱ‹’›ȱŽ¢’–•ŽǯȱȈ[ȱ‹ŽŽǷȱ›Í”ȱ‹žȱ˜›–Šȱ‹Ž—’–ȱœÍ›Í–ÍȱœÍ”ÍȈȱŽ’Â’—ȱ˜•žȱ–žǵȱ
ȬG—œŠ—ǰȱ”žŒŠÂ͗Š”’ȱşȱŠ¢•Í”ȱ¢ŠŸ›žœž—žȱ‹Ž˜—ž—ȱû£Ž›’—ŽȱŠÍ™ȱ‹Ž¢—’—’ȱ™Š›Š–™Š›³ŠȱŽŽ›ȱ–’ǵȱ
Ž—ȱ Ž—Ž›‹Š‘³Žȱ ˜›–ŠœÍ—Íȱ œÍ›Í–Šȱ ŽÂ’•ǰȱ ‹Šó͖Šȱ Šó͍͖ǯȱ Ž—Ž›‹Š‘³Žȱ ˜›–ŠœÍ—Íȱ ‘Ž›ȱ
£Š–Š—ȱȈŠ—›Íȱž£ž—ȱã–û›•Ž›ȱŸŽ›œ’—ȈȱŠó”ÍȱŸŽȱŠ—•Š¢ÍóÍȱ’³’—Žȱ’¢’–ǯȱ
Ƹ’›•’”Žȱ³Š•ÍóÍÂ͗ȱŠ—›Ž—㛕Ž›Ž—ȱŸŽ¢Šȱ¢Ž›•’ȱ¢Š‹Š—ŒÍȱž‹˜•Œž•Š›Š—ȱ—Ž•Ž›’ȱ³Š•Í™ȱ”Ž—’ȱž‹˜•Œž•žÂž—Šȱ–˜—ŽȱŽĴ’—ǵȱ
Ȭ˜•—Š›ȂŠ—ȱ˜™ž—ȱž‹˜•Œž¢ŠȱŽœ’›ȱ˜•žóž—žȱ³Š•Í–ǯȱŽ”—’Â’ȱŸŽȱ‘û”–Ž’ó’ȱ㛎—’–ǯȱž—Šȱ
”Š›ó͕͔ȱ GŠ•¢Š—ȱ œ™˜›ȱ ‘Ž”’–•Ž›’ȱ Žȱ ‹Ž—’–ȱ ”Š•‹’–Ž”’ȱ û”Ž—–Ž¢Ž—ȱ Ž—Ž›“’¢’ȱ Žœȱ ”˜—žœžȱ
¢Š™Í•Š›ǯȱ ’›ȱ ’˜›Ž—’—ŠȬ˜•˜—Šȱ –Š³Í—Š”’ȱ œŠ‘Šȱ ‘Š–Š••ÍÂ͖Íȱ ã›Ž—ǰȱ ‹’›’ȱ ’˜›Ž—’—Š•Íȱ
ã‹û›ûȱ’•Š—•Íȱ’”’ȱœ™˜›ȱ‘Ž”’–’ȱŽ›Žœ’ȱû—ȱ‹Ž—’ȱ–žŠ¢Ž—Ž¢Žȱ³ŠÂ͛ÍǯȱŠ•‹’–Žȱ–ž•Š”ȱ’œ’›Š‘ŠĴŽȱ’”Ž—ȱ‹Š”Í•Š›ǯȱ˜—›ŠȱŜȱ”ŠÍȱ”˜óžȱŽ–™˜œž—Š—ȱ’—’™ȱ³Í”–Š–Íȱ’œŽ’•Ž›ǯȱ’›ȱŠ–ȱ‹’’óŽȱ
‹’›ȱ Žȱ ’—•Ž—’óŽȱ ’”’ȱ Žœ™’ȱ ¢Š™Í•Íǯȱ Š•™ȱ ŠÍ󕊛͗͗ȱ Š—˜›–Š•Ž—ȱ —˜›–Š•Žȱ ’—’óȱ œû›Žœ’ȱ ‹’›ȱ
‹ž³ž”ȱŠ”’”ŠǯǯǯȱȈ’£ȇȇȱŽ’•Ž›DZȱȈŠŸŠó•Š–ŠȱŸŽȱ—˜›–Š•Žȱã—–Žȱœû›Žœ’ȱ‹žȱ”ŠŠ›ȱ³Š‹ž”ȱ‹’›ȱ
¢û›ŽÂŽȱ‹’›ȱ‹’œ’”•Ž³’ȱŠžœ˜ȱ˜™™’ȂŽȱ‹’›ȱŽȱœŽ—Žȱ›Šœ•ŠÍ”ǯȈȱ
Ƹ
’³ȱ‘Í›œÍ—Š—ȱŠÂ•ŠÍÂ͗ȱ–Š³ȱ˜•žȱ–žǵȱ
Ȭ,˜˜˜”ǯǯǯȱž‹˜•Šȱã£¢ŠóÍȱã”–Žœ’—’ȱ‹’•–Ž¢Ž—ȱ’—œŠ—ȱœŽŸ’—–Žœ’—’ȱŠœ•Šȱ㛎—Ž–Ž£ǯȱ
Markaj
k
Ž—Ž›‹Š‘³Žȱ˜›–ŠœÍ¢•ŠȱŜŗśȱ–Š³ŠȱŚŘřȱ˜•ǰȱȱŠ”Í–Íȱ˜›–ŠœÍ¢•ŠȱŚŜȱ–Š³ŠȱŘŖȱ˜•ȱŠĴÍȱŸŽȱŞȱ
”Ž£ȱ”Š™Š—•Í”ȱ¢Š™Íǯȱ’••’ȱŠ”Í–ȱ˜›–ŠœÍ¢•ŠȱŠĴÍÂÍȱŘŗȱ˜•ȱ’•ŽȱŽ—ȱ³˜”ȱ˜•ȱŠŠ—ȱ–’••’ȱ˜¢ž—Œžȱ
ž—ŸŠ—Í—ÍȱŠȱřřȱ¢Í•ȱ‹˜¢ž—ŒŠȱ”˜›žžǯȱȱ
ž—Š—’œŠ—ȇ͗ȱ ™Š›Šȱ Ž”•’ę—Žȱ ›ŠÂ–Ž—ȱ ’••’ȱ Š”Í–Íȱ ›ŽŽ–’óǰȱ Š¢Ȭ¢Í•Í£•Íȱ ˜›–Š¢Íȱ
ãÂûœ•Ž–’ó’ǯȱž‹˜•ȱ–’••’ȱŠ”Í–•Š›Í—ŠȱśŖȱ”Ž£ȱ˜›–Šȱ’¢Ž—ȱŸŽȱ‹žȱ—ŽŽ—•ŽȱŠ•Í—ȱ–ŠŠ•¢Šȱ
’•Žȱãû••Ž—’›’•Ž—ȱ’•”ȱ˜¢ž—Œžȱ˜•žǯȱȱ
ŽŽ›ȱ ’œ–’—’ǰȱ û›”’¢Žȱ û™Ž›ȱ ’’ȇ—’—ȱ ’•”ȱ ™Ž—Š•Íȱ ˜•û—ûȱ ”Ž—’œ’ȱ ŠŠ›Š”ȱ Š›’‘Žȱ ‹’›ȱ ”Ž£ȱ
Š‘Šȱ”Š£ÍÍǯȱȱ
ŗşśŚȱû—¢Šȱž™ŠœÍȇ—Šȱ”ž™ŠȱŠ›’‘’—’—ȱŚŖŖǯȱ˜•û—ûȱŠŠ›Š”ȱŠ›’‘ŽȱŽ³’ǯ
Ž”—’”ȱ ŠŠ–•Í”ȱ ŠÍ—Šȱ Ž—ȱ ‹û¢û”ȱ ‹ŠóŠ›ÍœÍ—Íȱ Ž›œ’—ȱ G–Š—ȱ ž›žȇ—žȱ Řǯ’Ž—ȱ ŗǯ’Žȱ
³Í”Š›Š›Š”ȱ”Š£Š—Íǯ
GGtȇtȱtGGȱȱ
řȱ Š£’›Š—ȱ ŗşŜŚȇŽȱ Ž—Ž›‹Š‘³ŽȬŽó’”Šóȱ Š›ŠœÍ—Šȱ ˜¢—Š—Š—ȱ “û‹’•Žȱ –Š³Í¢•Šǰȱ ž‹˜•Šȱ ŸŽŠȱ
Ž–’ó’ȱ ŽŽ›ǯȱ žȱ –Š³•Šȱ ž‹˜•ȱ ‘Š¢ŠÍȱ œ˜—ž—Šȱ ŠÍ—Šȱ “û‹’•Žȱ û£Ž—•Ž—Ž—ȱ ’•”ȱ ž‹˜•Œžȱ
˜•žǯȱž‹˜•žȱ‹Í›Š”ÍÂ͗ŠȱŽ›’¢Žȱ‹Í›Š”ÍÂÍȱœŠŽŒŽȱŞşŜȱ˜•ȱ˜•–ŠÍȱŽŽ›ȇ’—ǰȱŠ¢—Íȱ£Š–Š—Ȭ
Šȱ”Š•‹’—ŽȱŽȱ‹û¢û”ȱ‹’›ȱŽ—Ž›‹Š‘³ŽȱœŽŸ’œ’ȱ‹Í›Š”Íǯ
Markaj
1947'de
olacaklardan habersiz Fenerbahçe
˜›–ŠœÍ—Íȱ ’¢’ǰȱ ŗşŜŚȇŽȱ Ž•ŸŽŠȱ Ž’ȱ Ž—Ž›‹Š‘³Žœ’—Žǯȱȱ³˜”ȱœŽŸ’Â’ȱŗŖȱ—ž–Š›Š•Íȱ˜›–ŠœÍ—Íȱ
–Š•£Ž–ŽŒ’¢ŽȱŽœ•’–ȱŽĴ’ǯȱŚŘȱ¢Í•ȱœ˜—›ŠȱŽ”›Š›Š—ȱ
Ž•’ǰȱ ˜ȱ £Š–Š—ȱ ž—ŒŠ¢ȱ kŠ—•Íȇ—Í—ȱ ’¢’Â’ȱ ŗŖȱ
—ž–Š›Š•Íȱ ˜›–Š¢Íȱ Š•Íǰȱ ”˜”•ŠÍǰȱ 㙝ûǯǯǯȱ ˜—›Šȱ
Ž”›Š›ȱ¢Ž›’—ŽȱŠœÍǯȱȱ
ŘŖŖŖȇ•Ž›Žȱ
ŽŽ›ȱ
û¢û”ŠŠȇŠȱ
œŠ”’—ȱ
¢ŠóŠ—ÍœÍ—Íȱœû›û¢˜›žDzȱŠ–Šȱ—ŽȱŽ—Ž›‹Š‘³Žȱ˜—žǰȱ
—ŽȱŽȱ˜ȱŽ—Ž›‹Š‘³Žȇ¢’ȱž—ž–žóžǯȱ—žŠ–Š£Íȱ
¢û›ŽÂ’—Ž”’ȱ ”˜›ȱ ŠŽó•Ž›Žȱ ¢Š—Š—ȱ Ž—Ž›‹Š‘³Žȱ
œŽŸ’œ’—’ǰȱ Šœ•Šȱ œã”û™ȱ ŠŠ–Š£Íȱ Ž—ȱ Ž›’—•Ž›’—Ž—ǯȱȱȇ¢ŽȱŠ›ŠȱŠ›Šȱ³Í”Í™ȱŠ—Í•Š›Í—ÍȱŠ—•ŠÍ¢˜›žȱ‹û¢û”ȱŽœŠ—ŽǯȱŘŖŖřȦŖŚȱœŽ£˜—ž—ž—ȱœ˜—ȱ–Š³Íȱ
˜•Š—ȱŠ•Š¢Šœ™˜›ȱ–Š³Í—ŠȱŽœŠ—Žȱãû•ûȱŠ•Í¢˜›žȱû³û”Š—˜—¢Š’œǯȱ
Ž—Ž›‹Š‘³Žȱ ˜—Šȱ ˜•Š—ȱ ŸŽŠœÍ—Íȱ ‹’›ȱ ”Ž£ȱ Š‘Šȱ
ãœŽ›Ž”ȱ ‹û¢û”ȱ ŽœŠ—Žœ’—’—ȱ ‘Ž¢”Ž•’—’ȱ kû”›ûȱ
Š›Š³˜Â•žȱ ŠÍȇ—Šȱ ‹Š”Š—ȱ ˜Âž›³žȱ Š›”Íȇ—Šȱ
’”–’ó’ǯȱ 㣢Šó•Š›Í—Íȱ žŠ–Š–ÍóÍȱ ŽŽ›ǰȱ
‹û¢û”ȱ‹’›ȱ˜—ž›žȱ‹žȱ˜—ž—ȱ’³’—ǯȱŘŖŖşȱ
Š£’›Š—ȱ
Š¢Í—Šȱ Ž›ŽŠÂ£Íȱ ž‹˜•ȱ Žœ’œ•Ž›’Ȃ—’—ȱ ’œ–’ȱ ’œŽȱ
ȈŽ›ŽŠÂ£ÍȱŽŽ›ȱû³û”Š—˜—¢Š’œȱŽœ’œ•Ž›’Ȉȱȱ˜•Š›Š”ȱŽÂ’󝒛’•’ǯȱ
ALLAHIMDAN SONRA FENERBAHÇE!
Ž—Ž›‹Š‘³Ž•’•Ž›’—ȱ œû›Ž”•’ȱ œã¢•Ž’Â’ȱ ȈŠ›ȱ
ŠÂŠŒÍ—Šȱ ˜•œŠ”ȱ ‹’•Žȱ œ˜—ȱ œã£û–û£ȱ Ž—Ž›‹Š‘³ŽǷȈȱ œã¢•Ž–’ȱ ã•û–Žȱ ¢Š”•ŠóÍÂÍȱ £Š–Š—•Š›Šȱ‹’•ŽȱŒŽ£ŠŽŸ’—Žȱ˜•Š—ȱ£’£ȱ͕Í›Í–ȇŠȱ
¢Š£ÍÂÍȱ óžȱ –Ž”ž™ȱ ’•Žȱ Ž—ȱ ³˜”ȱ ŽŽ›ȇŽȱ
¢Š”ÍóÍ¢˜›DZȱ
ȃG•”ȱ㗌ŽȱœŠ—Šȱû³ǰȱ”žŸŸŽȱŸŽȱœŠ‹Í›•Š›ȱ’•’¢˜›ž–ǯȱ Ž—Ž›‹Š‘³ŽȂ¢Žȱ ŸŽȱ œŠ—Šȱ ‘Š”œÍ£•Í”ȱ
¢Š™Í•ÍÂ͗Íȱûóû—û¢˜›ž–ǯȱž—•Š›Íȱ¢Š—Í—Šȱ
Ž•’™ȱ œã¢•Ž–Ž¢’ȱ ’œŽ›’–Dzȱ Š”Šȱ ˜”˜›ž–ȱ
’£’—ȱŸŽ›–’¢˜›ǯȱ͍ŸŠ—ȱŠȱœŠÂȱ˜•œž—ȱ
‘Ž•’”˜™Ž›ȱŽ–’—ȱŽ–’óȱ‹Ž—’ȱœŠ—ŠȱŽ’›–Ž”ȱ’³’—ǯȱ³–Š”Š—ȱ³Ž”’—–Ž–Žȱ›ŠÂ–Ž—ȱŽ•–Ž”ȱ
’œŽ’–ȱœŠ—ŠDzȱŠ–Šȱ’£’—ȱŸŽ›–’¢˜›•Š›ȱ•Š—Žȱ˜•œž—ǯȱ
Ž—ȱ˜›–Š¢Íȱ’¢Ž›Ž”ȱ‘’£–ŽȱŽĴ’–ȱŽ—Ž›‹Š‘³ŽȂ¢ŽǯȱŽ—ȱ’œŽȱ‹Šó”Š—ȱ˜•Š›Š”ȱ’—Š—Í•–Š£ȱ’ó•Ž›ȱ
‹ŠóŠ›Í—ǯȱŽ•’™ȱã£•Ž›’–•Žȱã›û–ǯȱŠ‘Šȱ¢Š™ŠŒŠÂ͗ȱ³˜”ȱ’óȱŸŠ›ǯȱû›Ž”Ž—ȱœã¢•û¢˜›ž–ȱ
”’ȱ¢Š™ŠŒŠ”œÍ—ǯȱ˜›Š•’—’ȱ‹˜£–ŠȱœŠ”Í—ǯȱã›û¢˜›ž–ȱ‹Ž—ǰȱ‘Ž›”ŽœȱŽȱœŽ—’—ȱŠ›”Š—ŠǯȱŽ³Ž—ȱ
û—ȱŠ›ŠŠ›•Š›ȱŽ•’ȱ‹ž›Š¢Šǯȱ㛍û–ȱ‘Ž›”ŽœȱžŠȱŽ’¢˜›ȱœŠ—Šǯȱ
Markaj
Š•ž”ȱ‘Š¢ŠÍ–Íȱ¢Š£Í¢˜›ǰȱ¢Š”Í—Šȱ‹ŠœÍ•ŠŒŠ”ǯȱŽ—ȱŽȱ‹’›”Š³ȱœŠÍ›ȱ¢Š£Š›œŠ—ȱ‹žȱ”’Š™ȱ’³’—ȱ
œŽŸ’—’›’–ǯȱŠ—Í—ŠȱŽ•Ž–’¢˜›ž–DzȱŠ–ŠȱœŠ—Šȱ˜›ž—ž–ȱ[£•Ž–Ȃ•Žȱ‹’›ȱ›Žœ–’–’ȱŸŽȱ–Ž”ž‹ž–žȱã—Ž›’¢˜›ž–ǯȱŽ—’–ȱ’³’—ȱ¢Š™Í”•Š›Í—Íȱž—žŠ–Š–ȱŠœ•ŠǯȱŽȱ”ŠŠ›ȱ㖛û–ȱ”Š•Íȱ‹’•Ž–Ž–ǯȱ
Š””Í—Íȱ‘Ž•Š•ȱŽȱ¢ŽŽ›ȱ‹Ž—’–ȱ’³’—ǯȱ
GȱGȱȱ
ŗřȱ ŒŠ”ȱ ŘŖŗŘȇŽȱ ‹û¢û”ȱ ŽœŠ—Ž¢’ȱ ”Š¢‹ŽĴ’”ǯȱ ›Í”ȱ ŒŽ——Žȱ Ž’—ȱ ”Š¢ȱ ŸŽȱ ŽŽ›ȱ
û³û”Š—˜—¢Š’œȱ’•Žȱ‹’›•’”Žȱ³’ȱ˜›ŸŽĴ’ǯȱ—•Š›ȱŠ›Š–Í£Šȱ¢˜”žDzȱŠ–Šȱ㛗Ž”ȱŠ•Í—ŠŒŠ”ȱ‹’›ȱ
Š”Í–ȱ œŽŸŠœÍȱ ‹Í›Š”–Í󕊛Íȱ Š›”Š•Š›Í—Šǯȱ ’£Žȱ ”Š•Š—ȱ ’œŽȱ ˜—•Š›Í—ȱ ꔒ›•Ž›’—’ȱ œû›û›Ž‹’•Ȭȱ
–Ž”’ǯǯǯ
Ž¢Šȱ›Š‹ŠŒÍ’•
 ’ĴŽ›ǯŒ˜–ȦŽ¢Š›Š‹ŠŒ’’•
Markaj
TRANSFERLER
Markaj, transfer gündeminin nabzını tutmaya devam ediyor. Şimdiye kadar ülkemizde ve dünya futbolunda yapılan önemli transferleri sizler için derledik...
DİEGO RİBAS
Atletico Madrid --> Fenerbahçe
Bedelsiz
Yaş: 29
Boy: 1.75
Mevkii: Orta Saha
DEMBA BA
Chelsea --> Beşiktaş
6 Milyon €
Yaş: 29
Boy: 1.89
Mevkii: Hücum
OLCAN ADIN
Trabzonspor --> Galatasaray
4 Milyon €
Yaş: 28
Boy: 1.76
Mevkii: Orta Saha
SALİH UÇAN
Fenerbahçe --> Roma
Kiralık
Yaş: 20
Boy: 1.83
Mevkii: Orta Saha
Markaj
HAKAN ÇALHANOĞLU
Hamburg --> Bayer Leverkusen
14.5 Milyon €
Yaş: 20
Boy: 1.76
Mevkii: Orta Saha
EMRE CAN
Bayer Leverkusen --> Liverpool
12 Milyon €
Yaş: 20
Boy: 1.84
Mevkii: Orta Saha
SEMİH ŞENTÜRK
Antalyaspor --> İst. Başakşehirspor
Bedelsiz
Yaş: 31
Boy: 1.82
Mevkii: Forvet
Markaj
SİNAN BOLAT
Porto --> Galatasaray
Kiralık
Boy: 1.90
Yaş: 25
Mevkii: Kaleci
DJALMA CAMPOS
Porto --> Konyaspor
Kiralık
Yaş: 27
Boy: 1.75
Mevkii: Hücum
SALİH DURSUN
Galatasaray --> Trabzonspor
Kiralık
Yaş: 23
Boy: 1.88
Mevkii: Defans
İZET HAJROVİC
Galatasaray --> Werder Bremen
Bedelsiz
Yaş: 22
Boy: 1.77
Mevkii: Orta Saha
Markaj
ROGELİO FUNES MORİ
Benfica --> Eskişehirspor
Kiralık
Yaş: 23
Boy: 1.85
Mevkii: Hücum
LUİS SUAREZ
Liverpool --> Barcelona
81 Milyon €
Yaş: 27
Boy: 1.81
Mevkii: Hücum
JAMES RODRİGUEZ
Monaco --> Real Madrid
80 Milyon €
Yaş: 23
Boy: 1.80
Mevkii: Orta Saha
DİEGO COSTA
Atletico Madrid --> Chelsea
38 Milyon €
Yaş: 25
Boy: 1.88
Mevkii: Hücum
Markaj
ALEXİS SANCHEZ
Barcelona --> Arsenal
37.80 Milyon €
Yaş: 25
Boy: 1.69
Mevkii: Hücum
LUKE SHAW
Southampton --> Manchester United
37.50 Milyon €
Yaş: 19
Boy: 1.85
Mevkii: Defans
ADAM LALLANA
Southamptom --> Liverpool
31 Milyon €
Yaş: 26
Boy: 1.73
Mevkii: Orta Saha
TONİ KROOS
Bayern Münih --> Real Madrid
30 Milyon €
Yaş: 24
Boy: 1.82
Mevkii: Orta Saha
Markaj
MARİO MANDZUKİC
Bayern Münih --> Atletico Madrid
22 Milyon €
Yaş: 28
Boy: 1.87
FİLİPE LUİS
Atletico Madrid --> Chelsea
20 Milyon €
Yaş: 28
Boy: 1.83
Mevkii: Defans
ALVARO MORATA
Real Madrid --> Juventus
20 Milyon €
Yaş: 21
Boy: 1.90
Mevkii: Hücum
FERNANDO REGES
Porto --> Manchester City
15 Miyon €
Yaş: 26
Boy: 1.83
Mevkii: Orta Saha
ADRİAN LOPEZ
Atletico Madrid --> Porto
11 Milyon €
Yaş: 26
Boy: 1.83
Mevkii: Hücum
Markaj
ALBERTO GİLARDİNO
Genoa --> Guangzhou
5 Milyon €
Yaş: 32
Boy: 1.84
Mevkii: Hücum
ADİL RAMİ
Valencia --> Milan
4.25 Milyon €
Yaş: 28
Boy: 1.90
Mevkii: Defans
PATRİCE EVRA
Manchester United --> Juventus
1.50 Milyon €
Yaş: 33
Boy: 1.72
Mevkii: Defans
ASHLEY COLE
Chelsea --> Roma
Bedelsiz
Yaş: 33
Boy: 1.76
Mevkii: Defans
Hayrettin Sancar
twitter.com/5HayrettinSancr
Markaj
Avrupa Ligi, Şampiyonlar Ligi, Avrupa Futbol Şampiyonası ve
Dünya Kupası şampiyonlukları mutlaka görmüşsünüzdür. O
kupayı kazanan da, turnuvaya bilek gücüyle gelmeyi hak etmiş
takımlardan biridir. Peki sizlere davet üzerine katılıp, turnuvanın
en büyüğü olmuş takımların da olduğunu söylesek, ne
düşünürdünüz? Markaj ekibi, dünya futbol tarihinin en ilginç iki
şampiyonluk hikayesini sizler için kaleme aldı. Buyurun…
PLAJLARDAN, AVRUPA ŞAMPİYONLUĞUNA: DANİMARKA
1992 Avrupa Futbol Şampiyonası finallerine katılacak takımların belirlenmesi için
yapılan eleme aşamasında, 4. grupta
dönemin en güçlü ekiplerinden biri olan
Yugoslavya ile aynı gruba düşen Danimarka; grubu Yugoslavya'nın 1 puan
gerisinde 2. sırada tamamlayarak, şampiyonaya katılma şansını elde edememişti.
Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi'nin
31 Mayıs 1992'de almış olduğu 757 No'lu
karar sonucunda, iç savaşla mücadele
eden Yugoslavya'ya yaptırımlar uygulanması kararlaştırıldı. Finallere katılamayacak duruma gelen Yugoslavya'nın yerine
turnuvaya grubu ikinci sırada tamamlayan Danimarka çağrıldı. Şampiyonanın başlamasına 10 gün kala alınan bu kararın
üzerine Danimarkalı futbolcular, deyim yerindeyse plajlardan toplanarak turnuvaya
katıldılar.
Markaj
O dönem Avrupa Futbol Şampiyonası
statüsü gereği 8 takım finallere katılabiliyordu. Ev sahibi İsveç ile elemelerden
gelen 7 takımın katılımıyla gerçekleşen
turnuvada, takımlar dörder olmak üzere
iki gruba ayrılıyor ve gruplarını ilk iki
sırada bitiren ülkeler yarı finale çıkmayı
hak kazanıyorlardı.
(Moller Nielsen)
Kadrosunda Manchester United'in
efsane kalecisi Peter Schmeichel, Michael
Laudrup'un kardeşi Brian Laudrup ile
Trabzonspor'un defans oyuncusu Lars
Olsen gibi tanıdık yüzleri barındıran
Danimarka'nın
antrenörlüğünü
ise
efsane teknik adam Richard Moller-Nielsen yapmaktaydı.
Turnuvada, ev sahibi İsveç, İngiltere ve
Fransa ile aynı gruba düşen Danimarka'ya otoriteler pek şans tanımıyorlardı.
Gruptaki ilk maçında İngiltere ile 0-0
berabere kalan Danimarka, ikinci maçında ise ev sahibi İsveç'e 1-0 yenilmekten
kurtulamıyordu. Son maçta Fransa'yı
Larsen ve Elstrup'un golleriyle 2-1 geçen
Vikingler, İngiltere'nin de İsveç'e mağlup
olmasıyla, sürpriz bir şekilde adını yarı
finale yazdırmayı başarmıştı.
Yarı finalde Koeman, Van Basten, Bergkamp ve Rijkaard gibi dünya futbol tarihinin gelmiş-geçmiş en önemli yıldızlarını kadrosunda barından Hollanda
ile eşleşen Danimarka, normal süresi 2-2
biten karşılaşmayı penaltı atışları sonu-
cunda 7-6 kazanarak finale çıkan ekip oluyordu.
Danimarka'nın finaldeki rakibi ise Almanya'ydı. Dönemin Avrupa'daki en güçlü
futbol ülkesi olarak tabir edilen Panzerler,
yarı finalde ev sahibi İsveç'i 3-2 ile geçerek
finale kalmayı başarmıştı. Final maçından
önce mutlak favori tabi ki Panzerlerdi; fakat
hiç hesapta yokken turnuvaya katılma şansı
elde edip buralara kadar gelen Danimarka'nın teslim olacağı da düşünülemezdi.
Nitekim öyle de oldu! Plajdan toplanıp
gelen Danimarkalı oyuncular, finalde
Almanya'yı Jensen ve Vilfort'un golleriyle
2-0 yenerek, 1992 Avrupa Futbol Şampiyonası'nın şampiyonu olmayı başarıyordu.
Markaj
ENDÜLÜS MUCİZESİ:
SEVİLLA
Çeyrek finalde Quaresmalı Porto ile eşleşen
Sevilla, ilk maçı 1-0 kaybetmesine rağmen;
(Unai Emery)
Ramon Sanchez Pizjuan'da rakibini 4-1 ile
Ve tam 22 yıl sonra, yani 2014 yılına gel- geçerek yarı finalde bir başka İspanyol temdiğimizde benzer bir hikayeye tanık silcisi Valencia ile eşleşmiş oldu.
olduk. Ancak bu kez peri masalının kahramanı ülke değil, bir kulüptü: Sevilla!
2012-2013 sezonunu La Liga'da 9. sırada
bitiren Sevilla, Avrupa kupalarına katılma şansı elde edememişti. Fakat UEFA,
katılım kriterlerine uymadıkları gerekçesiyle 7. ve 8. sırada yer alan Malaga ve
Rayo Vallecano'yu Avrupa Ligi'nden
men edince, katılım hakkı Sevilla'nın
olmuş oldu.
İlk maçı kendi evinde 2-0 kazanan Sevilla,
Mestella'daki maçta seyirci desteğini de
3. ön eleme turunda Mladost Podgori- arkasına alan Valencia karşısında adeta
ca'yı, play-off turunda ise Slask Wro- öldü öldü dirildi. Uzatma dakikalarına 3-0
claw'ı toplamda 9-1'lik skorlarla geçen geride giren Emery'nin öğrencileri, 90+4.
İspanyol ekibi; gruplarda ise Slovan dakikada
Mbia'nın
attığı
golle
Liberec, Freiburg ve Estoril ile bir üst tura karşılaşmadan 3-1 mağlup ayrılmasına
çıkma mücadelesi verdi. Aldığı 3 galibi- karşın, gol eşitliği durumunda deplasmanyet ve 3 beraberliğin sonucunda grubunu da atılan gol çokluğu kuralı sayesinde
12 puanla zirvede tamamlayan Sevilla, finale, yani Torino'ya gitmeyi hak
son 32 turunda Slovenya temsilcisi Mari- kazanıyordu.
bor’u eleyerek, son 16 turunda ülkesinin
takımı ve ezeli rakibi Real Betis ile eşleşti.
Her iki takımda deplasmandaki maçını
2-0 kazanınca, Betis'teki maç uzatmalara
gitti ve karşılaşmayı penaltı atışları sonucunda Sevilla kazandı.
Markaj
Finale gelindiğinde ise rakip, Avrupa
kupalarındaki son şampiyonluğunu 52 yıl
önce kazanmış, Bela Guttmann'ın lanetinden
kurtulmaya çalışan Benfica'ydı. Yarı finalde,
finale ev sahipliği yapacak olan Juventus'u
geçerek büyük bir başarıya imza atan Benfica, hem kupayı uzun bir adan sonra kazanmak istiyor hem de kupayı geçen yıl finalde
kaybetmenin verdiği acıyı taraftarlarının
hafızasından sildirmeyi amaçlıyordu. Sevilla ise davet üzerine katıldığı Avrupa Ligi'ni kazanarak, Danimarka'nın 22 yıl önce
yaptığı başarıyı tekrarlamanın peşindeydi. Maçın normal ve uzatma süreleri 0-0'lık eşitlikle tamamlanınca, karşılaşmada seri penaltı atışlarına geçildi. Kaderin cilvesi mi yoksa
Bela Guttmann'ın laneti mi? Tartışmaları arasında büyük bir mucizeyi gerçekleştirerek
kupaya uzanan Endülüs ekibi Sevilla oluyordu.
Futbol böylesine sürprizlere ve bu kadar ilginçliklere açık bir oyun olduğu için
bütün dünyada kitlelere kendini izleten bir spor dalı. Ghiggia, 1950 Dünya Kupası'nda
kupayı Brezilya'dan alıp Uruguay'a getirirken de iki kale bir top vardı; Türkiye, 2002
Dünya Kupası'nda destan yazarken de... Bu başarılara şans diyenler oldu. Tıpkı 2000
yılında 'Dağ Başını Duman Almış'' marşını söyleyip, herkesi dize, kupayı ülkemize
getiren Galatasaray'ın başarısı için yapılan yorumlarda olduğu gibi. Bu tür başarılara
şans diyebilirsiniz; ama unutulmamalıdır ki insanlar şanslarını kendileri yaratır. Sırada
kim mi var? Bursaspor ve Karabükspor da bu yıl UEFA'nın daveti üzerine Avrupa
Ligi'ne katılıyor. Neden olmasın?
Hayrettin Sancar
twitter.com/5HayrettinSancr
Markaj
Kemal Sunal Filmlerinde Futbol
žȱ¢Š£ÍŠȱŽ–Š•ȱž—Š•Ȃ͗ȱ‘Š—’ȱŠ”Í–•Íȱ
˜•žÂž—žȱ ’›Ž•Ž–Ž¢ŽŒŽÂ’£ǯȱ û›”ȱ ’—Ž–ŠœÍȂ—ŠǰȱŠ‘Šȱ˜Â›žœžȱŽ–Š•ȱž—Š•Ȃ͗ȱ
ꕖ•Ž›’—Ž”’ȱ ž‹˜•ȱ ˜•žœž—Šȱ ‹’›ȱ ã£ȱ
ŠŠŒŠÂÍ£ǯ
ȱ ŗşŜŖȂ•Íȱ ¢Í••Š›ȱ ’’‹Š›’¢•Žȱ û›”ȱ œ’—Ž–ŠœÍȱ ŸŽȱ ž‹˜•ȱ
Š›ŠœÍ—Šȱ ¢˜Âž—ȱ ‹’›ȱ ’•’ó”’ȱ œã£ȱ ”˜—žœžž›ǯȱ [£û›”ȱ
Ž›Ž—’•ǰȱŠ›’ȱ•Íó͔ǰȱŽ›’ž—ȱŠ›Š”Š¢Šȱǻ’•Š•ÍȱG‹˜Ǽȱ
Ž–Š•ȱ ž—Š•ǰȱ ¢Ž–’›ȱ ”‹Šóǰȱ G•¢Šœȱ Š•–Š—ȱ ‹ŠóŠȱ
˜•–Š”ȱ û£Ž›Žȱ ™Ž”ȱ ³˜”ȱ Š”ã›û—ȱ ž‹˜••Šȱ ‘Šó͛ȱ —Žó’›ȱ
˜•žÂžȱꕖ•Ž›ȱ”Š›ó͖ͣŠȱ³Í”Š›ǯȱ
ȱ ŗşśŞȱ ¢Š™Í–•Íȱ Ž”’ȱ û›Ž—ȱ ŸŽȱ û—’›ȱ [£”ž•Ȃž—ȱ ‹Šó›˜•ȱ
˜¢—ŠÍÂÍȱ•Í—ȱŠŽœȱꕖ’ǰȱ‹Ž—’–ȱŽœ™’ȱŽŽ‹’•’Â’–ȱȱȮȱ
ȱ ›Ž”Š‹Ž’—Žȱ Ž–Šœȱ Ž’•Ž—ȱ ’•”ȱ ꕖ’›ǯȱ ˜—›ŠœÍ—Šȱ Ž›’ž—ȱ Š›Š”Š¢ŠȂ—Í—ȱ ’•Š•Íȱ G‹˜ȱ ꕖ’ȱ œŽ›’œ’—Žȱ û›”’¢Žȱ
’’Ȃ—’—ȱ’•”ȱ󊖙’¢˜—ž—ž—ȱ‹Ž••’ȱ˜•žÂžȱŗşśşȱ¢Í•Í—Í—ȱŽ—Ž›‹Š‘³Žȱ Ȯȱ Š•ŠŠœŠ›Š¢ȱ –Š³Í—Í—ȱ ¢˜Âž—ȱ ‹’³’–Žȱ ’›Ȭȱ
Ž•Ž—’Â’—’ȱ ã›û›û£ǯȱ ˜—›ŠœÍ—Šȱ Šȱ ŜŖȱ ŸŽȱ ŝŖȂ•’ȱ ¢Í••Š›Šȱ
ž‹˜•ȱ Ȯȱ œ’—Ž–Šȱ ’•’ó”’œ’ȱ ‘Í£ȱ ”Š£Š—Í›ǯȱ ȱ ›Íȱ ˜•Š›Š”ȱ Ž—Ž›‹Š‘³Žȱ Ȯȱ Š•ŠŠœŠ›Š¢ȱ ŸŽȱ Žó’”ŠóȂ͗ȱ ŽœŠ—Žȱ ’œ’–•Ž›’—’—ȱ Žȱ
›˜•ȱŠ•ÍÂÍȱœ’—Ž–Šȱꕖ•Ž›’ȱ³Ž”’•’›ǯȱŽ’—ȱ”Š¢ǰȱkŽ—˜•Ȭ’›˜•ǰȱ
Š•ŽŒ’ȱŠ›˜•ȱ‹Šó›˜•ȱ˜¢—Š›ǯȱ
ȱȱžȱ¢˜Âž—ȱ’•’ȱœû›ŽŒ’—ŽȱŽ–Š•ȱž—Š•ȱꕖ•Ž›’—ŽȱŽȱž‹˜•Šȱ Ž–Šœȱ ˜•žÂž—žȱ ã›û¢˜›ž£ǯȱ Š‹Š‹Š–ȱ ͗͏Íǰȱ ŠŸ’ȱ
˜—Œž”ǰȱŽ•’ȱŽ•’ȱû™Ž•’ȱꕖ•Ž›’—ŽȱŽ—Ž›‹Š‘³Ž•’ȱ”Š›Š”Ž›•Ž›’ȱŒŠ—•Š—Í›Í›”Ž—ǰȱŠ•Š”ȱ’•¢˜—Ž›ǰȱG—Ž”ȱkŠ‹Š—ȱŸŽȱ˜•ȱ
›Š•Íȱ ꕖ’—Žȱ ¢˜Âž—ȱ ‹’›ȱ Ž—Ž›‹Š‘³Žȱ Ž–ŠœÍȱ ”Š›ó͖ͣŠȱ ³Í”Š›ǯȱŗşŞŜȱ¢Š™Í–ÍȱŠ›’™ȱę•Ȭ
–’—Žȱ’œŽȱŠ—Š’”ȱ‹’›ȱŽó’”Šó•Í¢ÍȱŒŠ—•Š—Í›Í›ȱŽ–Š•ȱž—Š•ǯ
Markaj
Tû›”ȱœ’—Ž–ŠœÍ—Šȱ¢˜Âž—ȱ‹’›ȱŽ—Ž›‹Š‘³ŽȱŽ–ŠœÍȱŸŠ›Dzȱ³û—”ûȱŗşŞŖȂ•Ž›’—ȱœ˜—ž—Šȱ”ŠŠ›ȱ
Ž—Ž›‹Š‘³ŽȱŠ›ŠŠ›Í—Í—ȱœŠ¢ÍœÍȱ³˜”ȱŠ£•ŠǯȱŠ™Í–ŒÍ•Š›ȱŠ›”•ÍȱŠ”Í–•Íȱ˜•œŠȱŠȱ‘Š•”Í—ȱ³˜Âž—•žÂž—ž—ȱœŽœ’—Žȱ”ž•Š”ȱŸŽ›–’ó•Ž›ȱŸŽȱŽ—Ž›‹Š‘³ŽȂ¢ŽȱŽ–ŠœȱŽ–Žȱ˜•žœž—ŠȱŠÂ͛•Í”ȱŸŽ›–’óȬȱ
•Ž›’›ǯȱ Š—Š³Í•Š›ȱ Šȱ Š›”•Íȱ Š”Í–•Íȱ ˜•œŠ•Š›ȱ Šȱ ™›˜Žœ¢˜—Ž•ŒŽȱ ›˜••Ž›’—’—ȱ Ž›ŽÂ’—’ȱ ¢Ž›’—Žȱ
Ž’›–’󝒛ǯȱŽœŽ•Šȱ¢Ž–’›ȱ”‹Šóȱȱ’œŽœ’ȱ–Ž£ž—žȱŸŽȱ‘ŠœŠȱŠ•ŠŠœŠ›Š¢•Íȱ˜•–ŠœÍ—Šȱ
›ŠÂ–Ž—ǰȱ‘Ž™ȱŽ—Ž›‹Š‘³Ž•’ȱ”Š›Š”Ž›•Ž›’ȱŒŠ—•Š—Í›–Í󕊛Í›ǯȱŽ”’ǰȱŽ–Š•ȱž—Š•ȱ”Š•‹’—Ž”’ȱŠ”Í–Í—ȱŠ›ŠŠ›Í—Íȱ–ÍȱŠ‘Šȱ³˜”ȱŒŠ—•Š—Í›Íǰȱ¢˜”œŠȱ™›˜Žœ¢˜—Ž•ŒŽȱ–’ȱŠŸ›Š—Íǵȱ
—ž—ȱŒŽŸŠ‹Í—ÍȱŸŽ›–Ž¢ŽŒŽÂ’–dzȱȱ‘Ž™’–’£’—ȱkŠ‹Š—ȂÍdz
 ’ĴŽ›ǯŒ˜–ȦŽ›œ’—Ž–’›Ž•

Benzer belgeler

Bade Birahanesi - Hayatım Futbol

Bade Birahanesi - Hayatım Futbol Dünya Kupası'nın bir ay süren hengâmesi, sürprizleri, müthiş maçları, sıkıcı maçları derken, hepsi geride kaldı. Sadece Markaj’a değil, pek çok derginin analizlerine de göz attıysanız, onların değe...

Detaylı