NİSAN 2013 - Turkish Technic

Transkript

NİSAN 2013 - Turkish Technic
GÜNDEM
siplinin oluşturulmasından; gerekli doküman, alet, teçhizat ve
aracın yerli yerinde ve usulünce kullanılmasına, ihlal ve ihmal
durumlarında her kademede sorumluluk hissedilmesine kadar
bir zinciri içine alır. Ancak bütün bunların önce insan unsuru
göz önüne alınarak yapılması da işin merkezine konulmalıdır.
Düzenli eğitimlerle çalışanlarımızın bu konudaki bilgilerinin
güncel kalmasını amaçlıyoruz. Bu nedenle, 6331 sayılı yeni
İş Sağlığı Güvenliği Kanunu’nun yayınlanması ile şefler, müdürler ve üst yönetim için konunun uzmanlarından bilgilendirme seminerleri alınmasını sağlıyor; Dünya İş Sağlığı Güvenliği
Haftası başta olmak üzere, belirli gün ve haftalarda yaptığımız
kutlama ve sempozyumlarla siz çalışanlarımızın konu hakkındaki farkındalığı üst seviyede tutulması için çaba gösteriyoruz.
İşyerlerinde alınacak teknik önlemlerle risklerin önlenemediği
veya yeterince sınırlandırılamadığı durumlarda, çalışanları olası tehlikelere karşı korumak amacıyla çare olarak riskin çeşidine ve şiddetine uygun kişisel koruyucu donanımlar kullanılıyor.
Hangar ve atölyelerimiz, iş yoğunluğu nedeniyle her an tehlikeye ve kazaya açık bir şekilde çalışılıyor. Bu nedenle, olası bir
iş kazasının öncelikle kendimizi, ailemizi, iş arkadaşlarımızı ve
işyerimizi etkileyeceğini asla unutmalayım.
Merhaba Arkadaşlar,
Hepinizin bildiği gibi geçtiğimiz ay, şirketimiz içinde görev
yapmakta olan HABOM A.Ş.’ye bağlı teknisyen arkadaşımız
Şentürk Çavuş’u elim bir kaza sonucunda kaybettik. Hepimizi
derinden yaralayan bu üzücü olay, çalışma güvenliğinin hayatımızda ne kadar önemli olduğunu bize bir kere daha hatırlattı.
Bu tür bir olayı bir daha yaşamamamız için “Hiçbir iş, insanın
can güvenliğini tehlikeye atacak kadar acil ve önemli değildir”
ve “Önce iş güvenliği” prensiplerimizi hepinize bir kere daha
hatırlatmak isterim.
Gelişen teknoloji, konulan standart ve kurallar ile yeni kontrol
sistemlerinin kurulması, ‘makine’ kaynaklı hataların zamanla
azalmasını sağlarken, diğer taraftan insan faktörünü daha fazla ortaya çıkardı ve insan kaynaklı kazaların artmasına neden
oldu. Uçak bakımında, iş kazalarını en aza indirmenin doğrudan doğruya insan faktörleri ile ilgili olduğu gerçeğini göz ardı
edemeyiz. Uçak bakımında görev yapan çalışanlarımızın iş
güvenliği, insan faktörleri eğitimleri, kişisel kapasitesi, fiziksel
ve zihinsel yeterlilikleri, periyodik sağlık kontrolleri, işe uygun
kişisel koruyucu donanım kullanımı sürekli olarak kontrol edilerek insan kaynaklı, kullanılan tüm makine, cihaz ve ekipmanın periyodik kontrollerini yaparak, makine kaynaklı kazaları
en aza indirmeye çalışıyoruz.
Uçak bakım faaliyetleri sırasında kurallı olmak ana prensiptir.
Bu prensip teknik anlamda yapılan işlerin kurallarının belirlenmesi, açık ve anlaşılır şekilde iletişiminin yapılması, süreç
ve işlevlerin tam tanımlı şekilde belirlenmesi, öğrenilmesi ve
benimsenmesi, iş devir tesliminde boşluk bırakmayacak bir di-
Nisan ayında iki önemli etkinlikte boy göstereceğiz. Bunlardan
ilki, ABD’de havacılığın önemli merkezlerinden Atlanta’da 16-18
Nisan tarihleri arasında gerçekleştirilecek olan “MRO Americas
2013”, diğeri ise 23-25 Nisan 2013 tarihleri arasında Hindistan’ın başkenti Yeni Delhi’de yapılacak olan “Airline E&M: India
Conference”. Bu iki önemli etkinliğin, havacılık sektörünü ne kadar yakından takip ettiğimizi, sektörle ilgili organizasyonlara katılımımızı ve Türkiye’nin coğrafi konumuna yakışır şekilde hem
Doğu hem de Batı ile yakın temasta olduğumuzu göstermesi
açısından son derece iyi örnekler olduğunu düşünüyorum.
HABOM, 7 Mart 2013 günü bir ilki yaşadı. O gün, Dar Gövdeli Hangar’ın Docking Sistemi’nin testi için ilk uçak hangara
alındı ve HABOM’a ilk giren uçak olan TC-JHA kuyruk numaralı
B737’nin testi başarı ile tamamlandı. Bundan sonra HABOM’la
ilgili çok fazla “ilk” ve “başarı” haberi almayı bekliyoruz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda her yıl olduğu gibi bu yıl da çocuklarımızı hangarlarda ağırlayacağız.
Umarız yaptığımız işler onların ilgisini çeker ve geleceğin havacılarını topluma kazandırmada bizim de bir payımız olur.
Bildiğini gibi sizden gelen öneriler arasından 2012 yılının en
iyi önerilerilerini açıklamamıza çok az bir zaman kaldı. Kurum
içinden gelen 1.000 öneri arasından sıyrılarak finale kalan 18
öneri, 11-22 Mart tarihleri arasında dijital ortamda yapılan
personel oylaması ile seçildi. Oylamaya katılan kişiler arasından kura ile belirlenecek 10 kişiye sürpriz hediyelerin verileceği sonuçlar nisan ayında açıklanacak. Umarım bu öneriler THY
Teknik A.Ş.’yi ve siz çalışanlarımızı daha güzel günlere taşır.
Tekrar “önce insan, önce siz” diyor, esenlikler diliyorum.
Doç. Dr. İsmail Demir
Genel Müdür
01
02 İÇİNDEKİLER
04
04
20
TEKNİK’TEN
HABERLER
BİREBİR
11
22
HABOM’da
son durum
EMNİYET KÖŞESİ
12
16
24
havacılık
dünyasından
Özel
Röportaj
Röportaj
20
24
BİZDEN
28
GEZİ-YORUM
16
18
19
30
AR-GE MERKEZİ
TEKNOLOJİ
SAĞLIK
REHBERİ
19
YAYIN
THY TEKNİK A.Ş.
Medya Reklam
Halkla İlişkiler Şefliği
Ferhat Yenibertiz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi)
Pınar Yılmaz
(Yayın Koordinatörü, Uzman)
Cemal Gökgöz
(Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir)
THY TEKNİK A.Ş.
Katkıda Bulunanlar
Abdullah Enes Bolat
Emre Kara
26
26
12
Sahibi
THY TEKNİK A.Ş.
Doç. Dr. İsmail DEMİR
(Genel Müdür)
28
YAPIM
GODE İSTANBUL
Alev Aktaş
(Yayın Grup Direktörü)
Songül Kurnaz
(Yapım Koordinatörü)
Ulaş Atay
(Editör)
Meltem İşleyen
(Art Direktör, Kapak Tasarım)
Asım Hocagil
(Grafik Uygulama)
Jülide Türkay
(Redaksiyon Editörü)
Fotoğraflar
İstanbul Fotoğraf Atölyesi (İF Atölye)
Baskı ve Cilt
Apa Uniprint
GODE İSTANBUL
Al Karanfil Sokak
No: 5 Levent / İstanbul
godeistanbul.com
444 02 90
04 TEKNİK’TEN HABERLER
TALTA Havacılık Konferansı yapıldı
T
THY U-15 Futbol Takımı İstanbul Şampiyonu
üm Uçak Bakım Teknisyenleri Derneği (TALTA) tarafından düzenlenen Havacılık Konferansı 14 Mart
2013 tarihinde İstanbul Radisson Blu Hotel’de yapıldı. Konferansa, Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi,
THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, TALTA
Başkanı Yavuz Güver, Airbus, MNG Teknik, Onur Air Teknik
Başkanı Şükrü Can, EASA’dan üst düzey yetkililer, yurtiçi ve
yurtdışından havacılık sektörü temsilcileri katıldı.
T
ürk Hava Yolları Spor Kulübü, 2012-2013 Futbol Ligi
U-15 yaş grubunda İstanbul Şampiyonu olarak, 2124 Mart 2013 tarihlerinde Eskişehir’de düzenlenecek
Türkiye Şampiyonası’na katılma hakkı kazandı. Hem
bu şampiyonluğu kutlamak hem de yenilenen THY Spor
Kulübü’nün açılışını yapmak üzere THY Spor Kulübü’nde
bir kutlama töreni düzenlendi.
TALTA Başkanı Yavuz Güver’in yaptığı açılış konuşması sonrasında konuşan, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr.
İsmail Demir, konferansın ana amacının, uçak bakımı ve
teknisyenlik kapsamında ön plana çıkan konularda bir bilinçlenmenin sağlanması olduğunu vurguladı.
Bakım-onarım endüstrisini temsilen güvenlik yönetimi,
kurallar, düzenlemeler ve bu konularda ilgili birimler arasındaki koordinasyonun önemine dikkat çeken Demir,
Türkiye’de sivil havacılığın hızla büyüdüğünü, son 10 yılda
endüstrinin hızla genişlediğini ve bununla beraber bazı konuların da ön plana çıktığını ifade etti.
Gelişen sektöre paralel olarak, sektörün gerektirdiği insangücünün sağlanması, eğitilmesi ve endüstriye uyarlanmasının sadece Türkiye’de değil tüm dünyada önem verilen
bir konu olduğunu vurgulayan Demir, Türkiye’nin de bu
değişimin bir parçası olarak geleneksel yöntemleri bırakıp
güvenlik, eğitim ve standartlar konusunda modern havacılığın gereklerini yerine getirmesi gerektiğini belirtti.
Şampiyonluk kutlamasına, Türk Hava Yolları Yönetim Kurulu Başkanı Hamdi Topçu, Türk Hava Yolları Genel Müdür Yardımcısı ve THY Spor Kulübü Başkanı Dr. Ahmet
Bolat, THY Spor Kulübü ikinci Başkanı İrfan Sağmen,
THY Spor Kulübü antrenörleri, sporcular, sporcuların aileleri ve çalışanlar katıldı.
Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi ise konuşmasına,
Türkiye’de sivil havacılık pazarının 2003 yılında bu yana
büyük gelişme kaydettiğini ve Türkiye’nin, ABD’den sonra
Avrupa’ya en fazla yolcu taşıyan ülke olduğuna dikkat çekerek başladı. Havayolu şirketlerinin her aşamada denetlenmesinin mümkün olmadığını, burada, havacılığın en
önemli kurallarının başında gelen etik kuralların devreye
girdiğini hatırlatan Ekşi, “Çalışanlar, havacılık kurallarına
işin her aşamasında, her zaman dikkat etmeli. Sivil Havacılık Müdürlüğü, TALTA, UTED gibi derneklerle birlikte
havacılık sektörü çalışanlarına, etik kültürün verilmesi ve
uygulanması son derece önemli” dedi.
Nijer Ulaştırma Bakanı THY Teknik’te
N
ijer Ulaştırma Bakanı Yacouba Ibrahim, Sivil Havacılık Genel Müdürü Seydou Amadou ve heyeti, bir dizi
temaslarda bulunmak üzere Türk Hava Yolları’nı ve THY
Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. THY Teknik A.Ş. Genel Müdür
Yardımcısı Altan Büyükyılmaz ve Satış Pazarlama Başkanı
Özcan Baştekin ile birlikte THY Teknik A.Ş. atölyelerini ve
hangarlarını gezen heyete şirket hakkında bilgi verildi.
Heyeti HABOM tesisleri hakkında da bilgilendiren Büyükyılmaz, projenin faaliyete geçmesi ile THY Teknik A.Ş.’nin
dünyanın en önemli bakım-onarım merkezi konumuna
geleceğini vurguladı. THY Teknik A.Ş. ile işbirliği arzularını
dile getiren Nijer Ulaştırma Bakanı Ibrahim ise kendilerine
gösterilen misafirperverlikten dolayı teşekürlerini ifade etti.
Yaptığı konuşmada, Türk Hava Yolları’nın, yolcu taşıma ve
uçak bakımında olduğu gibi sporda da lider konumda olduğunu belirten Hamdi Topçu, sözlerine şu şekilde devam
etti: “Özellikle amatör sporları destekleyerek, çalışanlara,
çalışanların çocuklarına ve spor yapma eğiliminde olan
gençlere spor yapma imkânı sağlıyoruz. Türk Hava Yolları,
THY Teknik A.Ş. ve bağlı diğer şirketlerimiz bundan sonra
da özellikle amatör sporlara destek olmaya devam edecektir. Eskişehir’de yapılacak Türkiye Şampiyonası’na katılacak olan takımımıza başarılar dilerim.” Topçu, konuşmasının ardından, yenilenen THY Spor Kulübü’nün açılış
kurdelesini Ahmet Bolat ve İrfan Sağmen ile birlikte kesti.
Syracuse Üniversitesi THY Teknik’te
A
BD’nin New York kentinde bulunan Syracuse Üniversitesi’nden yüksek lisans öğrencilerinden oluşan 20
kişilik bir grup THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. 11 Mart 2013
tarihinde gerçekleştirilen ziyarette öğrencilere THY Teknik
A.Ş.’nin atölyeleri ve hangarları gezdirildi. Uçak bakımı faaliyetleri hakkında geniş bilgi verilen öğrencilerin bu alandaki sorularına teknik ekip çalışanları açıklayıcı yanıtlar verdi.
Geziden çok etkilendiğini söyleyen Syracuse Üniversitesi
öğrencileri, uçak bakım faaliyetlerinin yapıldığı tesisleri ilk
defa bu kadar yakından gezme imkânı bulduklarını ifade
etti. Kariyer planlarında bu gezinin önemli bir yer tutacağını
vurgulayan öğrenciler, kendilerine bu olanağı sunan yetkililere teşekkür etti.
05
06 TEKNİK’TEN HABERLER
Pakistan’dan THY
Teknik A.Ş.’ye ziyaret
“Türkiye’de Sivil Havacılık” paneli
İTÜ’de düzenlendi
Başak Özer yine
‘Adım Adım’ koştu
T
ürk Hava Yolları’nın yurtdışı acentelerine yönelik tanıtım gezileri kapsamında Karaçi’den gelen acente yetkilileri 1 Mart 2013 Cuma günü THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret
etti. Aralarında Türk Hava Yolları Karaçi Müdürü Hüseyin
Çepni’nin de bulunduğu ziyaretçilere hangarlar ve atölyeler gezdirildi, THY Teknik A.Ş.’nin faaliyetleri hakkında bilgi
verildi.
THY Teknik A.Ş.
Dubai’de
B
irçok sosyal sorumluluk projesinde görev alan THY
Teknik A.Ş. mühendislerinden Başak Özer, Adım
Adım’ın Antalya’da düzenlediği Runtalya Maratonu’nda 21 km’lik yarı maratonu Türkiye Eğitim Gönüllüleri
Vakfı (TEGV) için koştu. 260 bayan sporcunun katıldığı
yarışmayı 16. sırada tamamlayan Özer, ilköğretim çağındaki çocuklara devlet tarafından verilen eğitimi tamamlayıcı çalışmalar yürüten TEGV adına koşmaktan
mutlu olduğunu ifade etti.
Adım Adım’ın, yurtdışında “charitiy run” olarak bilinen
yardımseverlik koşusunu Türkiye’de tanıtmak ve yaygınlaştırmak için kurulan ilk sivil toplum kuruluşu olduğunu hatırlatan Özer, “Adım Adım, uzun mesafe koşuları başta olmak üzere, yüzme, bisiklet, dağcılık gibi
sporlar aracılığı ile ülkemizin önemli sosyal sorumluluk
projelerine maddi kaynak ve tanıtım desteği sağlamaya çalışıyor. AKUT, BUĞDAY, TEGV, KORUNCULUK, TOFD
ve TOG vakıfları ile çalışan Adım Adım, yardımseverlik
olgusunu artırmak ve sosyal sorumluluk projeleri ile
toplumsal fayda sağlamak amacı ile faaliyet gösteriyor”
dedi.
İ
stanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Mimarlar ve Mühendisler Grubu (MMG), 14 Mart 2013 Perşembe günü, İTÜ
Uçak ve Uzay Bilimleri Fakültesi TAV Konferans Salonu’nda
“Türkiye’de Sivil Havacılık” başlıklı bir panel düzenledi.
Panele Sivil Havacılık Genel Müdürü Bilal Ekşi, THY Teknik
A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, İTÜ Rektörü Prof.
Dr. Mehmet Karaca, MMG Genel Başkanı Avni Çebi, öğretim üyeleri ve öğrenciler katıldı.
Bilal Ekşi panelde yaptığı konuşmaya, Türk sivil havacılık
tarihinin dönüm noktalarından önemli anekdotlar aktararak başladı. Daha sonra Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün çalışma ve sorumluluk alanları hakkında bilgi veren
Ekşi, konuşmasına şu şekilde devam etti: “Türkiye’de sivil
havacılık sektörü 2003 yılında 2,2 milyar dolar iken, 2013
yılı itibarıyla 14 milyar doları aşmış durumda. Buna paralel
olarak sektördeki çalışan sayısı 60 binden 165 bine, yolcu
uçağı sayısı ise 162’den 374’e yükseldi. Dünyada en fazla
noktaya uçan havayolu şirketine sahibiz. Ayrıca dünyanın
en büyük uçuş ağına sahip beşinci ülkesi konumundayız.”
Ekşi, Türkiye’nin dünyanın en büyük uçuş ağına sahip beşinci ülkesi olmasının arkasında ülke ekonomisindeki büyümenin ve başarılı siyasi politikaların yattığını ifade etti.
Türkiye’nin 2023’e kadar bölgesel uçak yapma kararı aldığını, ancak gelinen noktada çok gelişme kaydedilmediğini
dile getiren İsmail Demir, sözlerine şu şekilde devam etti:
“Günümüzde devlet, uçak sanayi konusunda iradesini ortaya koyuyor. Üniversitelere ve havacılık sektöründe hizmet
veren herkese düşen temel görev, bilgili ve donanımlı insan
kaynağını hayata geçirecek, tasarım ve üretim yapılmasını
sağlayacak ortamı oluşturmaktır. THY Teknik A.Ş.’nin alt
şirketlerinden TCI ve TSI, tamamen özgün, prototipi imal
edilmiş, testleri yapılmış ve şu anda uçmakta olan uçaklara takılmaya hazır ürünler üretmeye başladı. Bunlar ümit
verici adımlar.”
THY Teknik A.Ş.’den üç veda
T
T
HY Teknik A.Ş., 2-6 Mart 2013 tarihleri arasında Dubai’de düzenlenen 10. IATP Konferansı ve Fuarı’na
katıldı. Dünya havacılık sektöründen önemli firmaların yer
aldığı fuarda, THY Teknik A.Ş. yetkilileri birçok firma ile görüştü. Fuar, hem tanışma ve yeni işbirliği fırsatlarının doğması hem de THY Teknik A.Ş. markasının temsil edilmesi
ve bilinirliğinin artırılması adına son derece verimli geçti.
HY Teknik A.Ş. personellerinden Tamay Başlıgil, Levent Kadıoğlu, Sinan Fuat Güneş için emeklilik töreni
28 Şubat 2013 tarihinde Zafer Orbay Toplantı Salonu’nda gerçekleştirildi. Törene, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, genel müdür yardımcıları, yöneticiler ve çalışma arkadaşları katıldı. Emekliye ayrılarak
THY Teknik A.Ş.’ye veda eden personele yeni yaşamlarında başarılar dileyen Doç. Dr. İsmail Demir, kendilerine
birer plaket takdim etti.
07
08 TEKNİK’TEN HABERLER
Nürnberg’ten acenteler THY Teknik A.Ş.’deydi
Borusan Oto yetkilileri
THY Teknik tesislerini
gezdi
B
orusan Distribütörlük Grubu şirketlerinden Borusan
Oto’nun yöneticileri ve teknisyenlerinden oluşan bir
grup 4 Mart 2013 Pazartesi günü THY Teknik A.Ş.’yi ziyaret etti. Gruba önce THY Teknik A.Ş. tanıtıldı, daha sonra
ise hangarlar ve atölyeler gezdirilerek, bakım ve onarım
faaliyetleri hakkında bilgi verildi.
Türkiye’de ve bölgesinde yetişmiş uzman kadrosu ile
öncü ve en büyük uçak bakım merkezi olan THY Teknik
A.Ş.’nin faaliyetlerini yakından görme ve inceleme fırsatı
bulan Borusan yetkilileri, kendilerine gösterilen ilgiden
dolayı teşekkür etti.
N
ürnberg ve yakın bölgesinde faaliyet yapan LCC K&N
(Lufthansa City Center Knoefel&Nolte) acentelerinin
üst düzey yetkilileri, Türk Hava Yolları Nürnberg Müdürlüğü’nün organize ettiği fam trip organizasyonu kapsamında
İstanbul’a gelerek, Türk Hava Yolları’nı ve THY Teknik A.Ş.’yi
ziyaret etti. Bölgesinin en büyük acentelerinden biri olan
LCC K&N yetkilileri 16 Mart günü önce THY Teknik A.Ş. te-
sislerini ziyaret etti. Gruba, hangar ve atölyeler gezdirildi,
uçak bakım ve onarım faaliyetleri hakkında bilgi verildi. Ziyaret sırasında, THY Teknik A.Ş.’nin, başta Türk Hava Yolları
olmak üzere, yerli ve yabancı havayolu şirketlerinin uçaklarının bakımının yapıldığı en büyük uçak bakım merkezi olduğu vurgulandı. Acente yetkilileri THY Teknik A.Ş.’den sonra,
Turkish Do&Co ve Uçuş İşletme Başkanlığı’nı da ziyaret etti.
Nijerya’dan ziyaretçiler
THY Teknik A.Ş.’de
Mühendislik
Başkanlığı Öneri
Ödülleri dağıtıldı
Başkentte güçlü tanıtım
T
HY Teknik A.Ş., Ankara’da düzenlenen Havacılık ve
Savunmada Endüstriyel İşbirliği Günleri Fuarı’na katıldı. 6-8 Mart 2013 tarihleri arasında Ankara Congresium Uluslararası Kongre ve Fuar Merkezi’nde gerçekleştirilen fuara, 200’e yakın yerli ve yabancı savunma ve
havacılık şirketi katıldı. Fuarda özellikle Türkiye savunma ve havacılık sanayinin yurtdışından gelecek olan Boeing, Airbus, Sikorsky, Bell Helicopters, Rolls Royce gibi
dünya devlerine tanıtılması, Türk sanayi ve yan sanayi ile
işbirliğinin hayata geçirilmesi amaçlandı.
Fuarda ayrıca THY Teknik A.Ş. Ar-Ge Bölümü yetkilileri,
uçak üzerinde kullanılan parçaların yerli sanayiciler tarafından imal edilmesi amacıyla imalatçı firmalar ile parça
imalatı konusunda görüşmeler yaptı. Fuar sırasında THY
Teknik A.Ş. standına gelen havacılık sektörünün önde
gelen firma yetkililerine, THY Teknik A.Ş.’nin faaliyet
alanları ve kabiliyetleri hakkında detaylı bilgi verildi.
T
B
atı Afrika’nın en büyük ticari havayolu şirketi olan Nijerja Arik Air’in üst düzey yöneticileri THY Teknik A.Ş.’yi
ziyaret etti. Aralarında Arik Air Yönetim Kurulu Başkanı Dr.
Michael Arumemi ve Genel Müdür Conor Prendergast’ın
da bulunduğu Arik Air yöneticileri, THY Teknik A.Ş. Genel
Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir’i makamında ziyaret etti.
Daha sonra Satış Pazarlama Başkanı Özcan Baştekin ve
Teknik Pazarlama ve Satış Müdürü Altuğ Sökeli refakatinde atölyeleri ve hangarları gezen gruba THY Teknik’in
kabiliyetleri hakkında bilgi verildi. Gezi sonrasında Arik Air
yetkilileri, yakın gelecekte THY Teknik A.Ş. ile işbirliklerini
artırma niyeti ve isteğinde olduklarını dile getirdi.
HY Teknik A.Ş. Mühendislik Başkanlığı Ekim-Aralık
2012 dönemine ait öneriler, Ödül Değerlendirme
Kurulu tarafından değerlendirildi ve ilk üçe giren önerilerin sahipleri ödüllerini aldı. Mühendislik Başkanlığı
Toplantı Salonu’nda düzenlenen ödül törenine yöneticiler ve birim çalışanları katıldı. Bakım Mühendislik
Müdürlüğü’nden Dilek Akyüz’ün “Mod Kontrolü” önerisi
ile birincilik ödülünü aldığı törende, ikincilik ödülünü,
“Komponentlerin Ömür Bilgisinin Takibi” için oluşturduğu önerisi ile Yapısal ve Kabiniçi Mühendislik Müdürlüğü’nden Çağdaş Yıldırım, üçüncülük ödülünü ise “Uçuş
Dokümanları Takip Sistemi” önerisi ile Bakım Mühendislik Müdürlüğü’nden İlker Kesici aldı. Ödül olarak,
birinciye tam, ikinciye yarım, üçüncüye ise çeyrek Cumhuriyet Altını verildi.
09
HABOM
10 EĞİTİM
Ders süreleri revize edildi
T
HY Teknik A.Ş. Eğitim Müdürlüğü bünyesinde
sınıf ortamında anlatılan Şirket Prosedürleri ve
İnsan Faktörü eğitimlerinin süresi uzatıldı. Şirket
içi kuralların, prosedürlerin ve kalite politikalarının anlatıldığı Şirket Prosedürleri Eğitimleri’nden ‘Başlangıç
Eğitimi’ bir günden iki güne, ‘Tazeleme Eğitimi’ ise yarım günden tam güne çıkarıldı. ICAO ve sivil havacılık
otoritelerinin zorunlu kıldığı Uçak Bakımında İnsan Faktörü Tazeleme Eğitimi’nin süresi de iki katına çıkarıldı.
Teknisyen Yetiştirme
Programı (TYP) devam ediyor
K
ocaeli Üniversitesi Sivil Havacılık Yüksekokulu’nda teorik eğitimlerini tamamlayan TYP öğrencileri, 18 Mart 2013 tarihinde THY Teknik
A.Ş. şirketlerinde pratik eğitimlerine başladı. Böylece
öğrenciler, 20 işgünü sürecek pratik eğitim boyunca farklı çalışma ortamlarında bulunarak THY Teknik
A.Ş.’yi daha yakından tanıma şansına sahip olacak.
Eğitmenlerin gözünden İngilizce dersleri
İ
stanbul Üniversitesi Dil Merkezi’nden gelen bizler açısından farklı bir deneyim olan kurslar sırasında öğrencilerin derslere olan ilgisi, katılımı ve dil seviyelerini
ilerletme konusundaki çabaları bizleri ayrıca motive etti.
Yaklaşık bir yılı bulan eğitim sürecinde, vakit harcayan,
düzenli katılım gösteren ve dersin gereklerini yerine
getiren kursiyerlerin daha iyi ilerleme gösterdiğini göz-
T
HY Teknik A.Ş.’de tecrübe ettiğimiz eğitim süreci ‘etkileşim’e dayalı bir şekilde başladı ve devam
ediyor. Etkileşim ile öğretmenin öğrenenlere bir şeyler
katarken, aynı zamanda onlardan bir şeyler öğrenmesini kastediyorum. Öğrenenlerimiz, kimi zaman mesai
saatleri içerisinde kimi zaman da istirahat saatlerinden
fedakârlıkta bulunarak derslere katılıyor; gün içerisinde
Y
aklaşık bir yıldır devam eden İngilizce eğitimi, şirketin
kendilerine sunduğu bu imkânı büyük bir özveri ile
değerlendiren öğrencilerin dil seviyesinde nicel bir değişim yarattı. Eğitim sürecinde -genel İngilizce kadar- teknisyenlerin birincil kaynağı olan ve İngilizce hazırlanmış
bakım kartları üzerine de çalışarak, eğitimleri her öğrenci
için azami ölçüde efektif kılmaya çalıştık. Öğrencilerim
benden cümle yapılarını öğrendi, ben de onlardan teknik
T
HY Teknik A.Ş’de devam eden İngilizce eğitim süreci
benim için her öğretmenin kariyerinde yer almasını
isteyeceği olumlu ve bir o kadar da geliştirici bir tecrübe oldu. İlk günden bu yana karşılıklı bir öğrenme süreci
yaşıyoruz. Öğrencilerimiz İngilizce konusunda kendilerini
geliştirirken, biz de havacılık sektörüne ait teknik terimleri öğreniyoruz. Ben de böylece üniversite yıllarında başlayan havacılığa olan ilgimi bir adım daha öteye taşıma
lemledim. Çalışanların, dil öğrenimi konusunda sahip
oldukları bu temel bilgilerle dili kullanmadaki yeterliliklerini zamanla daha iyi bir seviyeye getireceklerini düşünüyorum. Çalışma yoğunluklarına rağmen fedakârlık
göstererek derslere gereken özeni gösterdikleri için tüm
kursiyerlerimize teşekkür ederim.
Gözde Demirel
yaşadıkları yoğunluğa rağmen, derse katkı sağlamak
ve dersten en iyi şekilde faydalanmak adına ellerinden
geleni yapıyorlar. Öğrenenlerimizin, şirketlerinin kendilerine sunduğu bu imkânı sonuna kadar değerlendirdiklerini söyleyebilirim.
Akif Yavuz Özdemirel
detayları. Yaşadığım bu tecrübe eğitimin hiçbir koşulda
sonlanmadığının en güzel kanıtıydı. Oldukça keyifle devam eden bu süreçte Eğitim Müdürlüğü bünyesindeki teknik eğitmenlerin ve diğer çalışanların yardımı ve desteği
elbette yadsınamaz. Özveri ile çalışıp derslere ehemmiyet
gösteren tüm öğrencilerime ve kıymetli yardımlarını bizden esirgemeyen ofis arkadaşlarımıza sonsuz teşekkürler.
Şeyda Tüney
imkânı buluyorum. Kursiyerlerin derse olan ilgisi ve bizlere olan güveni, eğitim sürecinin çok daha sağlıklı ilerlemesini sağlıyor. Geldiğimiz günden bu yana bize misafirperverlik gösteren tüm Eğitim Müdürlüğü çalışanlarına
ve eğitimin başarı ile sonuçlanması için azami gayret
gösteren kursiyerlere teşekkür ederim.
Ahmet Kaya
Dar Gövdeli Hangar Binası
HABOM’da son durum
HABOM Projesi’nde, Docking
Sistemi’nin kontrolü için
Dar Gövdeli Hangar’a ilk
uçak alındı. Test başarı ile
tamamlandı.
7
Mart 2013 gecesi Dar Gövdeli Hangar’ın Docking
Sistemi’nin testi için ilk uçak hangara alındı. HABOM’a ilk giren uçak olan TC-JHA kuyruk numaralı
B737 uçağı için kurulan Docking Sistemi Testi başarı ile
tamamlandı.
Dar Gövdeli Hangar
Annex Binası/ÜPK
Ofisi
Ayrıca mart itibarıyla başlanan Dar Gövdeli Hangar poliüretan kaplamasının bir ay içinde tamamlanması bekleniyor.
Dar Gövdeli Hangar Anneks Binası’nın ise ince iş eksiklikleri tamamlanıyor. Anneks Bölgesi’ndeki pek çok ofis ve
atölyenin mobilya yerleşimi yapılarak kullanıma hazır hale
getirildi.
Geniş Gövdeli Hangar’ın çelik işleri tamamlandı; kenet çatı
ve yan cephe kaplama işleri ise devam ediyor. Sosyal Bina
ve Güvenlik-Giyinme-Eğitim Binası tamamlanmış durumda.
Atölye Binası, Yönetim Binası ve Otopark Binası’nın ince
yapı imalatları, tüm tesisin mekanik-elektrik altyapı işleri,
enerji merkezinin tamamlanması yönündeki çalışmalar ve
devreye alma çalışmaları ise devam ediyor.
ası
li Hangar Bin
Geniş Gövde
11
12 HAVACILIK DÜNYASINDAN
Bombardier ve
AEI’den işbirliği
B
ombardier Aerospace ve Aeronatical Engineers,
Inc (AEI), CRJ100 ve 200 yolcu uçaklarının, kargo
dönüşümlerinde 3. taraf Supplemental Type Certificate
(STC) sahibi kuruluş olması için işbirliğine gitti. Geliştirme maliyetleri tamamen AEI tarafından karşılanan programın işçiliklerinde de AEI imzası bulunacak.
Bölgesel bazlı kargo taşıyıcıları ana kargo şirketlerine
daha fazla hizmet verdikleri için bu tip uçakların her zaman bir pazar payı vardır. Ayrıca birçok havayolu şirketi
CRJ100 ve 200 uçaklarını, filolarının yolcu uçağı kategorisinden çıkarıyor. Tabii bu da önemli bir fırsat sağlıyor. Uçakların toplam kabin içi kargo alanı 568 m3 ve
menzilleri de (10.000 lb payload ile) 1.735 nm olarak
belirlenmiş.
Yeni tip uçak
almadan önce
B
ir filoya yeni bir uçak tipi dahil etmek, fonksiyonlardan
oluşan bir ekosistem gerektiren kompleks bir şeydir.
Bu, ekip planlama, eğitim, uçuş operasyonu ve bakımı da
kapsayan bir süreçtir. Bu hem yeni çıkan uçak tipleri için
hem de mevcut, ancak havayolunun filosuna yeni giren
uçaklar için geçerlidir.
Havayolu şirketlerinin yeni tip uçaklardan beklentilerini iyi
belirlemesi gerekir. Filoya alınan yeni tip uçakların verimliliği genellikle belli bir süre için düşüktür. Bu, hem uçakta yaşanabilecek teknik aksaklıklardan hem de şirket içindeki
yapının yeni tipin kullanımına alışma sürecinde kaynaklanabilir. Sektörde, yeni çıkan bir uçak tipinin ikinci neslinin
birinci nesle göre daha iyi olacağı yönünde bir genel kanı
mevcut.
Bazı havayolu şirketleri yeni tip uçakları filolarına dahil
etmek için özel bir “hizmete giriş ekibi” oluşturuyor ve bu
grup bir uçağı işletmek için gereken tüm fonksiyonlara sahip olarak süreci hızlandırıyor. Lufthansa bunu ilk olarak
747-8 yolcu versiyonunda ve sonra da A380’de olmak üzere iki kez uyguladı. Hem A380 hem de 747-8 hizmete girdikten sonra kayda değer sorunlar yaşandı. A380’in kabur-
Kaynak: MRO News Focus
MD-80 kargo uçağı ilk
STC sahibini buldu
ga desteklerinde tespit edilen çatlakları tamir etmek için
yapısal modifikasyonlar gerekti ve uçağın Rolls Royce Trent
900 motorları modifiye edilmek zorunda kaldı. 747-8’in ise
ilk üretim versiyonları 4,5 ton kadar ağır üretildi.
Beluga uçakları
için Airbus’ın tercihi
Sabena Technics oldu
A
irbus, uçak gövdeleri taşımak için kullandığı A300600ST Beluga uçaklarının C bakımları için Sabena
Technics ile beş yıllık bir anlaşma imzaladı. Bakımlar,
uçakların beşini de alabilecek Bordeaux şehrindeki
hangarlarda yapılacak.
Birçok taşıyıcı, diğer havayollarının yeni tipler ile yaşadığı
sıkıntılardan dolayı, hem yeni uçak tiplerini hem de sektörde mevcut olan tipleri tercih eder. Bunun -özellikle ABD’detercih nedeni olduğu bir Airbus yetkilisi tarafından da ifade
edilmiştir. Örneğin American Airlines, ilk 777-300ER tipi
uçağı, hizmete girdikten dokuz yıl sonra, A320 ailesinden
uçakları ise hizmete girdikten 25 yıl sonra filosuna katmış.
Uçak satın alınmadan ön hazırlık yapılması şarttır.
Kaynak: Avitrader
A
Bu, uçak içindeki sistemlerin entegrasyonundan, uçağı kullanabilecek pilot yetiştirmeye kadar birçok işlem gerektirir.
Ayrıca uçağın bakım detayları da unutulmamalıdır. Uçağın
-özellikle geniş gövdeli uçakların- girebileceği ölçülerde bir
hangarın olması çok önemlidir. Birçok taşıyıcı, üretici ile yakından çalışarak tüm detayları hesaba katma yolunu tercih
eder.
eronautical Engineers, Inc. (AEI) Amerikan Federal
Havacılığı’ndan (FAA) McDonnell Douglas MD-80SF
kargo dönüşümü için Supplemental Type Certificate (STC)
aldı. Sertifika, MD-81, 82, 83 ve 88 modellerini kapsıyor.
Prototip olarak 1987’de üretilen bir MD-82SF’nin (MSN
49470) kullanıldığı uçağın ana katında toplam 1.264 m3
kargo alanı var ve uçak 21 ton yük taşıyabiliyor.
Kaynak: Flightglobal, Edward Russell
Kaynak: MRO NewsFocus
13
14 HAVACILIK DÜNYASINDAN
Embraer’İn stratejİsİ
E-Jet yenilemesi üzerine kurulu
İlk E-170/190 modelleri,
Bombardier’in CRJ700 ve 900’lerine
ciddi bir rakip oldu. Bombardier
ise buna CRJ NextGen ile cevap
verdi ve CRJ1000’in gelişimi
sırasındaki tecrübeleri ile CRJ700
ve 900’lerde aerodinamik ve kabin
içi geliştirmelere uyguladı.
Güncellemeler müşteri tercihlerini etkiliyor
Embraer, güncellemeyi sürekli gelişim stratejilerinin bir
parçası olarak tanımlamasına karşın, bu güncelleme ilk
E-170’in piyasaya girişinden neredeyse 10 yıl sonra geldi. İlk E-170/190 modelleri, Bombardier’in CRJ700 ve
900’lerine ciddi bir rakip oldu. Bombardier ise buna CRJ
NextGen ile cevap verdi ve CRJ1000’in gelişimi sırasındaki tecrübeleri ile CRJ700 ve 900’lerde aerodinamik ve
kabin içi geliştirmelere uyguladı.
Bu uygulamalar, yeniden tasarlanmış yakıt kullanımını
azaltan wingletler de içeriyordu. Embraer ise benzer bir
güncelleme paketini beş yıl sonra çıkardı ve muhtemelen aynı hedef ile hareket etti; ürününü daha rekabetçi
olan bir pazarda güncel tutabilmek. Uçak üreticileri, her
ne kadar ilk uçak yapısının sabit jeometrisinin getirdiği
sınırlamalar olsa da, sürekli ürünlerinin yakıt verimliliğini
artırmaya yönelik geliştirmeler arıyorlar.
B
ölgesel jetlerde beklenen bir sipariş dalgası için
Bombardier ve Embraer stratejilerini belirledi.
Bombardier’in CRJ NextGen serisini açıklamasından beş yıl sonra, Embraer de E-Jet ailesi için benzer
bir programla piyasaya çıkmayı planladığını açıkladı. Bu
gelişme, Embraer’den ikinci nesil bir E-jet geliştirme haberi beklentilerini arka planda bıraktı. Hatta birçok havayolu şirketi söz konusu güncellemeler hakkında detaylı
bir şekilde bilgilendirilmiş durumda.
Embraer, bu şirketlerden biri olan Delta’nın, ekim ayında
açıklanan konsept uçaklardan sipariş etmesini beklerken, Delta, Bombardier CRJ900’ü seçti ve 40 uçaklık bir
sipariş verdi. Buna rağmen Embraer programını geliştirmeye devam etti ve yakın zamanda büyük müşterilerinden biri olan American Airlines’dan gelen bir güvenoyu
ile planlarının detayları hakkında bilgi vermeye başladı.
Beş Amerikan havayolundan yaklaşık 400 uçak siparişi
gelmesini bekleyen Bombardier ve Embraer, geri kalan
uçak siparişlerini kapmak için kolları sıvamış durumda.
Şu ana kadar sadece toplam 164 uçaktan oluşan iki
grup sipariş verildi. Embraer için daha fazla uçak kazanmak, ikinci nesil uçağının 2018’deki gelişine kadar olan
beş yıllık arayı kapatmak anlamına geliyor. Yeni Pratt &
Whitney PW1700 ve 1900 motorlarının kullanılması ve
yeni kanat tasarımı içermesi beklenen yeni nesil uçakların yaklaşık yüzde 15 oranında yakıt verimliliği sağlaması bekleniyor.
Beş Amerikan havayolundan
yaklaşık 400 uçak siparişi
gelmesini bekleyen Bombardier
ve Embraer, geri kalan uçak
siparişlerini kapmak için kolları
sıvamış durumda. Şu ana kadar
sadece toplam 164 uçaktan
oluşan iki grup sipariş verildi.
Anlamlı geliştirmelere imza atabilmek için üreticiler arasındaki öncelikli genel eğilim, standart uçak kanadında
lift sağlamakta en az verimli olan yer olan uçağın kanadının uç kısımlarına odaklanmaktı. Uçak üreticileri sadece
bir çift winglet ekleyerek hem buradaki lift verimliliğini
artırdı hem de lift sağlayan yüzeylerin aktardığı drag’i
azalttı. Embraer de E-jet ailesini ilk nesil bir winglet ile
hizmete sunmuştu. Ancak daha sonra ciddi bir yeniden
tasarımlama ile önemli yakıt tasarrufu sağlayabileceğini
keşfeden Embraer, bu tasarufların, geliştirilmiş E-175’in
yüzde 5,5 yakıt tasarrufunun neredeyse üçte birine denk
geldiği öngördü.
Tabii aerodinamikte istenilen her sonuç için kaçınılmaz
olumsuzluklar da söz konusudur ve tasarımcı doğru dengeyi tutturmak zorundadır. Embraer’in yeni winglet’leri
de daha iyi aerodinamik özelliklere sahip olmasına karşın, kanatta ağırlık artışı ve bazı havaalanlarında kapılara erişim imkânını ortadan kaldıran daha uzun kanatlar
gibi iki negatif sonuca da sahipti.
Yeni wingletler ihtiyaç duyulan iç yapısal değişikliklerden dolayı mevcut uçaklara retrofit edilemedi. Ancak bu
mevcut E-Jet ailesine retrofit edilemeyen ilk aerodinamik
özellikler olmadı; diğer aerodinamik değişikliklerden
oluşan güncellemeler de mevcut uçaklara uygulanmak
üzere bir retrofit paketinde toplandı.
Bombardier de CRJ Serisi’nde neredeyse aynı geliştirmeleri sundu. Güncellemeleri daha önce yapmış olmanın
avantajını taşıdığına inandığı için CRJ NextGen’in rekabetçiliğine fazlasıyla güvenen Bombardier, yakıt verimliliğinde her zaman üstünlüğünü koruduğunu söyleme
hakkına da sahip gibi görünüyor. Çünkü E-Jet’lerde kabin konforu tasarımda ağırlık verilen bir etkendir ve bu,
kabinlerin daha geniş, uzun ve yüksek olduğu anlamına
gelir. Ancak Embraer geliştirilmiş versiyonunda kabin değişikliği yapmadığından daha ağır bir uçaktır.
Son olarak, önümüzdeki 10 yılın rekabet ortamının haritası çizilmiş gibi görünüyor; ilk başta CRJ ve E-jet arasında bölünen pazarın, daha sonra MRJ’nin de piyasaya
girmesi ile üç şirket arasında paylaşılması bekleniyor.
Kaynak: FlightGlobal
Önümüzdeki 10 yılın rekabet
ortamının haritası çizilmiş gibi
görünüyor; ilk başta CRJ ve
E-jet arasında bölünen pazarın,
daha sonra MRJ’nin de piyasaya
girmesi ile üç şirket arasında
paylaşılması bekleniyor.
15
16 Özel Röportaj
Havacılık denince...
Uğur Cebecİ
‘Kokpit’ programının yapımcısı ve Doğan Haber Ajansı
Genel Müdürü Uğur Cebeci ile THY Teknik A.Ş. ile
ilgili gözlemlerinden beğendiği havayolu şirketleri ve
havalimanlarına kadar pek çok konuyu konuştuk.
T
ürkiye’de havacılığın medyada bugünkü kadar yer
almasında önemli bir paya sahip olan Uğur Cebeci, uçma kavramı ile farklı bir bağa sahip deneyimli bir gazeteci. Havacılık üzerine uzmanlaşmaya başlayan
muhabirlerin olmasının, bu alandaki haberlerin kalitesine
yansıdığını belirten Cebeci, uçaklarla ilgili ‘yeni bir şey’ yapılacaksa bunun yolunun tasarımdan geçtiğini düşünüyor.
Türk Hava Yolları’nın büyümesi ve THY Teknik
A.Ş.’nin duruşu ile ilgili görüşlerinizi öğrenebilir
miyiz?
THY Teknik A.Ş.’nin uzun yıllardır lider kimlikli ve doğru
teknik adamlar tarafından yönetildini görüyoruz. Türk Hava
Yolları filosunun büyümesi beraberinde THY Teknik A.Ş.’nin
de büyümesine katkıda bulundu. Şu anda THY Teknik
A.Ş.’nin portföyünde gerçekten çok tecrübeli, çok başarılı mühendisler, teknik adamlar, hatta tasarımcılar var. Biz
bunun kokusunu Boeing’in Seattle’daki ya da Airbus’ın
Toulouse’daki tesislerinde veya Brezilya’da bile alabiliyoruz. Bu önemli bir başarıdır. Uçaklardaki teknik bir arızadan meydana gelen talihsizlik oranlarına baktığımızda bu
oranın iyice düştüğünü görüyoruz. Aynı zamanda bu, bizim
yolcular olarak çok daha güvenli ve rahat uçmamızı sağlıyor. Ancak uçaklarımıza ne kadar iyi bakarlarsa baksınlar,
biz yolcuların kabindeki dekoratif malzemelerden çok etkilendiğini unutmamaları gerekir.
THY Teknik A.Ş. çok sayıda fuara katılıyor.
Havacılıkta bu tür fuarlara katılmanın ne tür
faydaları olduğunu düşünüyorsunuz?
THY Teknik A.Ş.’yi dünyanın çeşitli yerlerindeki havacılık fuarlarında görüyorum. THY Teknik A.Ş., İstanbul’un, transit
hava taşımacılığının merkezi haline gelmiş olması ve çok
sayıda havayolunun bu merkeze daha fazla ilgi göstermesi
nedeniyle Türk Hava Yolları dışındaki firmalara da hizmet
veren bir konuma geldi. Bu nedenle THY Teknik A.Ş.’nin
özellikle uluslararası fuarlarda mutlaka yer alması gerektiğini düşünüyorum. Ayrıca bu fuarlar THY Teknik A.Ş.’ye,
birlikte çalıştığı bazı şirketlerle üretmeye başladığı koltuk,
galley, trolley gibi ürünleri tanıtma olanağı da sağlayacaktır. Bunların yanı sıra THY Teknik A.Ş. -iş hacmi düşük de
olsa- ileri teknoloji isteyen ürünler imal ederek özel sektöre
bayraktarlık da yapacaktır.
Türkiye’nin kendi uçağını imal etmesi ile ilgili ne
düşünüyorsunuz?
Daha önce yazılarımda da belirttiğim gibi halihazırda pazarda olan bir uçağın aynısını yapmanın hiçbir mantığı
yok. Böyle bir uçağı imal etmek için yapacağınız maliyet,
o yatırıma değmeyecektir. Bu konuda daha önce yaptığım
öneriyi tekrarlamak istiyorum; dünyanın çeşitli yerlerindeki uçak firmaları için çalışan Türk tasarımcıları Türkiye’ye
davet ederek, bu insanları bir araya getirmek için gerekli
finansmanın sağlanması ve büyük bir tasarım ofisi kurulması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü dünya genelindeki
uçak imalatçılarının imalat giderlerinin arasında tasarıma
harcadıkları para bazen yüzde 30’ları geçiyor.
Demek ki fark yaratan nokta tasarım. Fransız Dassault
Aviation’ın tasarım için harcadığı para, imalata harcadığı
miktarın yaklaşık yüzde 40’ını oranında. Firma bir taraftan
bu kadar fazla yatırım yaparken diğer taraftan CATIA adında bir çizim modeli keşfediyor. İş jetleri, askeri Mirage ve
Rafale uçaklarını imal eden bu firmanın bulduğu bu çizim
programı hem Boeing hem de Airbus kullanıyor. Böylece
Dassault Aviation, CATIA sayesinde, neredeyse piyasaya bir
uçak sürmüş gibi kazanç elde ediyor. Bunun gibi pek çok
örnekte olduğu gibi farkı yaratan temel nokta yine tasarım.
Türk medyasının havacılık sektörüne bakışını
nasıl görüyorsunuz?
Medyanın giderek disipline olmaya başladığını, uçaklara ilgisinin daha fazla arttığını, havacılıkla ilgili terimlerin
“Denetim mekanizmaları daha titiz davranmalı”
Türkiye havacılık sektörünün ne tür eksikleri
var sizce?
Sektör hızla büyüyor. Bu noktada denetim mekanizmalarının çok daha titiz davranması son derece önemli.
Başta Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü, kendi sınırları
içerisindeki hareketlerden kaynaklı belki DHMİ. Çünkü
birkaç yıl önce Isparta’da yaşanan kaza teknik anlamda bazı sorunlarımız olduğunu ortaya koyuyor. Havacılık sektörünün buna hiç tahammülü yok. Bazen bana,
“Çok fazla kural var ve ceza verirken çok acımasız davranıyorlar” şeklinde şikâyetler geliyor. Bence dünya
standartlarındaki bütün kurallar uygulanmalı, bütün
denetimler yapılmalı ve bu konuda acımasız olunmalı.
daha doğru kullanılmaya başlandığını, korkuların sınırlarının daha iyi belirlendiğini görüyorum ve bunu görmekten
de mutluyum. Küçük bir kabin tazyiklemesini “Yolcular
ölümden döndü” ya da öndeki pilot camının sadece bir
katmanında meydana gelen bir çatlak yüzünden “Yolcular
ölümle burun buruna geldi” gibi, havayolunu tercih edenleri ürkütecek başlıklar giderek azalmaya başladı. Ayrıca
bundan 15 yıl önce gazetelerde havacılıkla ilgili haberler
haftada bir yer alırken, bugün neredeyse her gün havacılıkla ilgili detaylı haberler görmek mümkün. Bu alana ilgi
duyan bir sürü gazeteci çıkmaya başladı. Bu da sevindirici. Çünkü her konuda uzman muhabirler yetişmesi ve bu
kişilerin odaklandıkları işlerle ilgili doğru bilgi aktarımında
bulunması gerekiyor.
Sizi en çok etkileyen, en beğendiğiniz havayolu
şirketleri ve havalimanları hangileri?
Milli havayolumuz olan Türk Hava Yolları’nı, hem büyüme
hızı hem disipline edilmesi hem kârlılığı hem de ikramlarıyla özel bir yere koymak lazım. Özellikle catering’de doruk
noktasına ulaşan Türk Hava Yolları’nı elbette çok beğeniyor
ve onunla uçmaktan çok keyif alıyorum. Ayrıca iyi eğitimli pilotların görev yaptığı ve teknik bakımdan dorukta olduğunu
bildiğim bir havayolu olarak Lufthansa’yı, kendisini bütün
ekonomik çalkantılardan korumayı başardığı ve kendine
ait pazarlama kültüründen dolayı Singapur Havayolları’nı,
ülkesinin yapısından daha ileri bulduğum Thai’yi, zaman
zaman krizler yaşasa da ticari anlamda başarılı olduğunu
düşündüğüm Japon All Nippon Havayolları’nı da beğeniyorum. Amerikan havayollarının çoğunun çok pasaklı ve dağınık olduğunu; otogarlardaki bazı otobüs firmalarının bende
yarattığı güvensizlikle aynı hissi bıraktığını düşünüyorum.
Şikago Havalimanı ya da JFK gibi istisnaları olsa da,
ABD’deki havalimanlarının büyük bir kısmının otogarlardan
farklı olmadığını düşünüyorum.
Dünyadaki hacmiyle doğru orantılı olmamakla birlikte Münih Uluslararası Havalimanı’nı kolay kullanılabilen bir havalimanı olarak görüyor ve beğeniyorum.
İstanbul’a yapılması planlanan üçüncü
havaalanıyla ilgili ne düşünüyorsunuz?
Bu proje ile doğru dürüst bir plan, maket ya da çizim görmediğim için beni henüz fazla heyecanlandırmıyor. Bu tür
yatırımlara 50 yıllık, 100 yıllık vizyonla bakılması gerekiyor.
Halbuki biz insanların yakınında oturduğu, gürültü kirliliğinden etkilendiği havalimanları inşa ediyoruz. Bu sorunları
Avrupa da yaşıyor.
Yeni bir uçak piyasaya sürmek istiyorsak nasıl tasarıma
ağırlık vermemiz gerektiğini düşünüyorsam, havalimanlarının yerleri seçilirken de çok detaylı çalışmalar ve çok uzun
vadeli planlar yapılması gerektiğini düşünüyorum.
17
18 AR-GE MERKEZİ
TEKNOLOJİ
Öneri Verme ve
Değerlendirme Sistemi
Çin Y-20 için büyük
düşünüyor
Ç
in, değişik versiyonlarını üretmeyi planladığı, uzun
menzilli, dört motorlu ulaştırma uçağı Y-20’yi ihraç
etmeyi planlıyor. Y-20’nin üreticisi Xian Aircraft, 1990 yılından bu yana projesi devam eden uçağın, 2017 yılında
Çin semalarında olmasını planladığını açıkladı. Boeing
C-17’den küçük, Ilyushin II-76’dan büyük, yüksekliği 15
metre ve gövde uzunluğu 47 metre Y-20, 66 ton yük
taşıma kapasitesine sahip. Y-20 projesinin varlığı resmi olarak geçtiğimiz ocak ayında açıklanmıştı. Çin bu
proje ile, bu kategoride milli uçağını üreten dördüncü
ülke olacak.
Kokpitler hafifliyor
P
Ö
neri Verme ve Değerlendirme Sistemi tüm THY Teknik A.Ş. çalışanlarını, müşterilerini ve taşeronlarını bünyesine dahil eden bir
uygulamadır. Sistem, sürekli iyileştirme ve geliştirme yaklaşımı ile
THY Teknik A.Ş. çalışanlarının, müşterilerinin ve taşeronlarının, organizasyonun tüm süreç ve fonksiyonlarında iyileştirmeye yönelik katkıda bulunmasını hedefler.
Sistemin hedefleri:
• Çalışanların ünitesine ait faaliyetlerde, sorgulayıcı düşünmelerini sağlayarak, bilgi birikimi, yaratıcı fikir ve tecrübelerini organizasyonun ve çalışanların yararına daha aktif bir şekilde kullanılacak hale getirmek,
• Olumlu ve yapıcı düşüncelerin çeşitli yönetim kademelerinde değerlendirilmesi yoluyla çalışanların aktif katılımını ve iş tatminini sağlamak,
• Tüm organizasyondaki iletişimi güçlendirmek,
• Organizasyon faaliyetlerinin kalitesini yükseltecek, verimliliği ve kârlılığı
artıracak, giderleri azaltacak önerilerin yürütülen faaliyetlere yansımasını
sağlamak,
• Önerilerin verilmesi ile başlayan sürekli iyileştirme çalışmaları vasıtası ile
daha iyi bir iş ortamı sağlamak.
Öneri Verme ve Değerlendirme Sistemi, Öneri Değerlendirme Komisyonu’nun (ÖDK) organizasyonu altında faaliyet gösterir. Ar-Ge Müdürlüğü-Süreç Geliştirme ve Dokümantasyon Şefliği başkanlığında toplanan
bu komisyona, Uçak Bakım Başkanlığı, Komponent Atölyeleri Başkanlığı,
İnsan Kaynakları Başkanlığı, Kalite Güvence Başkanlığı, Üretim Planlama
ve Kontrol Başkanlığı, Satış Pazarlama Başkanlığı, Satınalma ve Lojistik
Başkanlığı, Mali İşler Başkanlığı ve Mühendislik Başkanlığı’ndan üyeler
de katılır.
ilotların yüklerinin hafiflemesi ve güvenliğin artması için iPad ile ilgili araştırmalar yapan ABD Federal
Havacılık İdaresi (FAA), 2011 yılından bu yana devam
ettirdiği projeyi bu yıl sonuçlandırdı. Proje sayesinde,
güvenlik ve acil durumlar için kabinlerde hazır tutulan,
ağırlıkları 20 kilogramı bulan dev kitaplar ve uygulama
dosyaları tek bir iPad’in içinde olacak. Şimdilik sadece
American Airlines tarafından uygulanacak bu projenin
gelecekte dünya çapında yayılması bekleniyor. Ancak
Quick Response Handbook dosyasının uçaklarda bulunması ise hâlâ zorunlu.
2012’nin en iyi önerilerini siz seçin!
ÖDK’nin görevleri, verilen önerilerin zamanında değerlendirilmesini sağlamak,
kabul edilen önerilerin uygulanma sürecini takip etmek ve belirlenmiş olan süre
içerisinde tamamlanmasını sağlamak,
uygulanmış önerilerin geri bildirimlerini
değerlendirmek ve şirket genelinde yılın
en iyi atölye ve ofis önerilerinin seçilmesi
sürecini organize etmektir.
2012’nin en iyi önerilerinin ilk etap seçimi 11-22 Mart 2013 tarihleri arasında
yapılan personel oylaması ile gerçekleştirildi. 26 Mart Salı günü yapılan ÖDK oylaması ile birlikte oylamanın 2. aşamasına katılmaya hak kazanan beş atölye
ve beş ofis önerisi belirlendi. Geçtiğimiz
yılın en iyi önerileri, THY Teknik A.Ş. Genel Müdürü Doç. Dr. İsmail Demir, genel
müdür yardımcıları ve başkanların katılımıyla nisan ayı içerisinde yapılacak son
oylama ile belirlenecek.
Öneri Sistemi’ne ulaşmak için:
http://info.thyteknik.com adresindeki
“Öneri Verme ve Değerlendirme Sistemi”
linkine tıklayabilirsiniz.
J
Jetman olmak
isteyenlere müjde!
etman adıyla bilinen ve taktığı kanatlarla uçan, havacılık severlerin yakından tanıdığı Yves Rossy, bu
hobisini ticari bir boyuta taşıma kararı aldı. Jetman,
açacağı okulda meraklılarına kanat takıp uçmayı öğretecek.Taktığı kanatlarla 240 kilometre hıza ulaşabilen
Rossy, uçaklarla yarışıyor. İnişi dert etmeyin, onu da
paraşütle yapıyor.
19
20 BİREBİR
THY Teknik A.Ş.’nin
sportmen yüzü
THY’nin reklam yüzü olarak
THY Teknik A.Ş. teknisyenlerini
temsil etme şansı yakalayan
Teknisyen Erol Ağırman,
voleybol oynayarak, serbest
dalış ve olta balıkçılığı yaparak
sporla ve doğa ile iç içe
yaşıyor.
T
ürk Hava Yolları tanıtımlarında THY Teknik A.Ş. adına
teknisyenleri temsil eden Erol Ağırman, 23 yıldır çalıştığı şirketi hakkındaki düşüncelerini, “Biz ana kapıdan içeri girdiğimiz zaman farklı bir cumhuriyete geldiğimizi
düşünüyoruz, burası özel bir toprak” sözleri ile dile getiriyor.
Sizi tanıyabilir miyiz? Nerede doğdunuz,
büyüdünüz, THY Teknik A.Ş.’de çalışmaya ne
zaman başladınız?
1968 İstanbul doğumluyum. Dedemler Kırım’dan göç etmiş, Çapa’ya yerleşmiş. Annem babam İstanbul’da doğmuş. Şehreminiliyim. İstanbul’un eskilerinden sayılırız. İş
hayatına, askerden döndükten sonra Camialtı Tersanesi’nde arabalı vapurun elektrik tesisatını yapan bir firmada
çalışarak başladım. Orada çalışmak benim için ilginç ve
keyifli bir iş tecrübesi oldu. Daha sonra Türk Hava Yolları’nın sınavına girdim ve benim bugüne kadar bildiğim en
büyük işe alımlardan biri ile 550 kişi kadrolu olarak işe
alındı. Böylece 1990 yılında Elektrik Atölyesi’nde teknisyen
olarak işe başladım. O zamanlar Elektrik Atölyesi adı altında tek bir atölye olarak çalışıyorduk. 2000 yılında Elektrik
Atölyesi’nin elektrik ve elektromekanik sistemler olarak
ikiye bölünmesine, elektromekanik sistemlerinin elektrik,
mekanik, hidrolik ve pnömatiğe vakıf kişilerden oluşturulmasına karar verildi. Bunun üzerine bize birtakım eğitimler
verildi. O günden bu yana da Elektrik ve Elektromekanik
Sistemler Atölyesi’nde teknisyen olarak çalışıyorum.
THY Teknik A.Ş. çalışanları arasında nasıl
bir dayanışma anlayışı, nasıl bir ekip ruhu
olduğunu düşünüyorsunuz?
“Şirketle beraber biz de büyüyoruz”
THY Teknik A.Ş. çok özel bir şirket. Biz ana kapıdan içeri
girdiğimiz zaman farklı bir cumhuriyete geldiğimizi düşünüyoruz, burası özel bir toprak. Bu toprağa ayak basan herkeste özveri vardır, arkadaşlık vardır, yardımlaşma vardır,
dayanışma vardır; herkes elinden gelenin en iyisini yapmaya çalışır. Mesai saatleri dışında da görüşecek kadar yakın
bir arkadaşlık ilişkimiz var. Zaman zaman ekibimle ve iş
arkadaşlarımla Çatalca’ya mangal yapıp balık tutmaya gidiyoruz. Herkes ailesi ile birlikte gelir; keyifli vakit geçiririz.
Bunun dışında da ailecek görüşüyoruz. Bizim dostluğumuz
işle sınırlı değil. Burada bir aile gibiyiz.
Ailenizden bahseder misiniz bize?
1994 yılında evlendim. Eşimin ismi Havva Ağırman. Kendisi Marmara Üniversitesi İşletme Fakültesi’nden mezun.
İşe ilk başladığım yıllarda aldığım pass biletlerden biri
ile Antalya’dan İstanbul’a uçarken tanıştık eşimle. Yani
şirketimizin eşimle tanışmamda önemli bir payı var. Biri
18, diğeri sekiz yaşında iki oğlumuz var. Büyük oğlumuz
Barış, şirketimizi ve uçakları çok sevdiği için Bağcılar Anadolu Teknik Lisesi Uçak Bölümü son sınıfta okuyor; bu
yılın sonunda uçak teknisyeni olacak. Hatta bugünlerde
Gövde Kanat Atölyemiz’de staj yapıyor. Ben babamdan
ileri, oğlum benden ileri prensibiyle; inşallah oğlum beni
de geçip İstanbul Teknik Üniversitesi Uçak Mühendisliği
Bölümü’nde okuyacak. Oldukça başarılı bir öğrenci, başaracağına inanıyoruz. Barış ayrıca basketbol oynuyor ve
iki yıl kadar da tekvando yaptı. Küçük oğlumuz Gönenç
ise Ataköy İlköğretim Okulu’nda ikinci sınıfa devam ediyor. Barış’tan 10 yıl sonra dünyaya gelen Gönenç, neşeli,
hareketli, eğlenceli bir çocuk. Biz de onunla beraber eğlenerek keyifli bir hayat yaşıyoruz.
Tek başınıza ya da ailenizle birlikte yaptığınız
hobileriniz var mı?
Lise yıllarımda Şehremini Spor Kulübü’nde Amatör Gençler Ligi’nde voleybol oynadım. Oldukça başarılı günlerimiz
oldu; gazetelere çıkıyorduk. Kupürlerini hâlâ saklıyorum.
Bugün ise öğle aralarında işyerinde arkadaşlarımla voleybol oynuyorum. Ayrıca yazları atölyeler arası voleybol turnuvasına da katılıyoruz. Takımın kaptanlığını yapıyorum. Her
yıl ilk üçte yer alıyoruz. Otomobil kullanmayı, kitap okumayı
ve sinemaya gitmeyi de severim. Genellikle komedi, felsefe, bilimkurgu ve macera türünde kitapları ve filmleri tercih
ediyorum. Denize büyük ilgim var. Çocukluğundan bu yana
balık tutmayı seven biri olarak bu ilgimi, sevgimi farklı bir
boyuta taşıdım ve 20 yıldır serbest dalıyorum. İlk beş yılında oldukça amatörce ilgilendim; son 15 yıldır ise profesyonel bir şekilde dalıyordum.
Şirketin deneyimli isimlerinden biri olarak
sizin çalışmaya başladığınız günlerden bu
yana THY Teknik A.Ş.’nin nasıl bir aşama
katettiğini düşünüyorsunuz?
İşe başladığımda Türk Hava Yolları’nın 60 uçağı vardı. Bildiğim kadarıyla şimdi 220’nin üzerinde uçağımız var. Ayrıca 130 uçak sipariş edildi. Bir süre sonra
toplam 350 uçağımız olacak. Uçak sayısı artınca yeni
hangarlar yapılıyor, hangarlar yapılınca yeni personel
istihdam ediliyor, yeni atölyeler kuruluyor... Yani şirketle beraber biz de büyüyor, daha kalifiye, daha teknolojik bir hale geliyoruz.
Dalmak için daha çok nereleri tercih
ediyorsunuz?
Dünyada kendini temizleyen üç denizden biri olduğu için
balık ve canlı popülasyonu çok fazla olan Saros Körfezi’ni tercih ediyorum genellikle. Körfezin en kuzeyindeki
Enez’den, en güneyindeki Büyük Kemikli Burnu’na kadar
hemen her koyunda balık avlamışlığım vardır. Geçen yılın
yaz sonuna kadar mümkün olan her izin günümde İstanbul’dan ailecek yola çıkar dalmaya giderdik. Eşim, oğlum
Barış ve ben elbiseleri giyip dalar, balık avlardık. Akşam da
o gün tuttuğumuz balıkları yer, gece orada kalırdık. Denize
olan bu sevgimiz nedeniyle yaz aylarını da Saros’ta geçirirdik. Ancak geçen yıl atlattığım bir-iki deniz kazası riski
ve çok sevdiğim dalış arkadaşlarımdan ikisini art arda bu
sporda yitirince bu yıl dalışı bırakmaya karar verdim. Bundan sonra olta ile balık tutacağım, balığa olan merakımı
ve avlak bilgilerimi oltacılıkta kullanacağım. Bunların yanı
sıra hafta sonları ailece Yeşilköy Sahili’ne gidiyoruz. Barış
paten kayıyor. Küçük oğlum bisikletine biniyor. Eşimle ben
de kiraladığımız iki kişilik bisikletle onlara eşlik ediyor, yürüyüş yapıyoruz.
21
22 EMNİYET KÖŞESİ
Şekil-4
Emniyet Yönetim Sistemi (SMS),
Gönüllü Bildirim Sistemi (GBS) ve
Maintenance Error Decision Aid (MEDA)
B
ildiğiniz gibi SMS kapsamında
emniyet kültürünün gelişmesi
THY Teknik A.Ş. için son derece önemli. Bu kültürün gelişmesinin
en önemli göstergesi ise yapılan gönüllü bildirimlerin sayı ve niteliği.
1- GBS istatistikleri
Yapılan gönüllü bildirimlerin sayısı ve
hedeflenen değerler Şekil-1’de verilmektedir.
GBS’de gelen bildirimler beş kategoriye (Emniyet, Kalite, Öneri, İdari ve
İSGÇ) ayrılmaktadır. Emniyet kategorisindeki bildirimlerin artması sistemin
amacına yönelik çalıştığını göstermektedir. (Bkz. Şekil-2)
2- Gönüllü Bildirim Sistemi
(GBS) tanıtımları
THY Teknik A.Ş.’de, GBS, 7 Kasım
2012-30 Ocak 2013 tarihleri arasında, Uçak Bakım Başkanlığı ve Komponent Atölyeleri Başkanlığı’na bağlı
müdürlüklerde çalışan personele tanıtılmıştır. Toplamda 586 kişinin katıldığı tanıtımların sonunda 115 adet
Şekil-1
Trend in number voluntary reports
Real
On site data
collection
bildirim elde edilmiştir. Online gelen
bildirim sayıları da tanıtımlar sonunda
artış göstermiştir. Bildirimlerin cevaplarıyla ilgili birimlerden geldikçe bildirim yapan personele dönüş yapılmaktadır. En çok bildirim yapan personele
teşekkür mesajı gönderilmiştir.
2010
7
1
140
2011 Mar-12
1
3
1
1
Skytech’in Şubat 2013’te çıkan 102.
sayısında akış şeması verilen GBS için
yeni web sitesinde çalışmalar devam
etmektedir. Site şu anda test aşamasındadır. Bildirim yapacak personel
için kullanımı daha kolay ve yapılan
bildirimlerin görülebileceği yeni sitenin GBS sürecine katkı sağlayarak
emniyet içerikli bildirimlerin artış göstermesi beklenmektedir.
Goal
Apr-12 May-12 Jun-12 Jul-12 Aug-12 Sep-12 Oct-12 Nov-12 Dec-12 Jan-13
3
9
10
12
10
8
15
126
42
15
1
3
3
3
10
10
10
10
10
10
Feb-13 Mar-13
31
20
30
30
Şekil-2
Number of voluntary reports in categories`
83
42
SAFETY
PROPOSAL
39
ORGANIZATIONAL
OHSAS-EMS
SYSTEM FAILURE
CONTRIBUTING FACTOR
Other
9%
Information
12%
Communication
10%
FOD
13%
Work acc.
3%
Other
10%
T&E
10%
Organizations
8%
Design
8%
Environment
10%
Installation
28%
Troubleshooting
19%
Job
11%
Individual Factors
11%
Repair
13%
Knowledge/Skill
11%
Servicing
14%
3- GBS Web sitesi
Bildirimler ve bu bildirimlere ait çözümler de bu siteden takip edilebilecektir. Sitenin tanıtımı Skytech’in
gelecek sayılarında ayrıntılı olarak
yapılacaktır. Şekil-3’te siteye ait ekran
görüntüsü verilmektedir.
Real
Goal
Probability
Probability
EVENT
Aircraft Damage
Event
21%
5- Yeni MEDA Modeli
Yeni MEDA modeline göre araştırma ana basamakları
Olay (Event), Sistem Hatası (System Failure) ve Yardımcı Faktör (Contributing Factor) olarak sınıflandırılabilir.
Yeni araştırma yönteminde “Error” kavramının yerine
“Sistem Hatası” kullanılarak köklü değişiklikler yapılmıştır. Son yapılan 2012 yıllık değerlendirme sonucuna göre THY Teknik A.Ş.’nin MEDA modeli Şekil-4’te
verilmektedir.
Airworthiness
Control
46%
Rework
33%
Şekil-3
4- Yeni MEDA Konsepti
MEDA, uçak bakım hatalarını araştırmak ve tekrarlamasını önlemek amacı
ile 2000’li yıllarda Boeing tarafından
geliştirilen bir araçtır. MEDA çalışmaları daha önce hataların insan tarafından yapıldığını öngörüp onu düzeltmeye çalıştı. Ancak istatistikler hataların
yüzde 80’inin organizasyondan, yüzde
20’sinin ise insanlardan kaynaklı olduğunu gösterdi.
2009 yılında MEDA çalışmalarında
yaklaşım değişti; yeni MEDA modeli
oluşturuldu ve daha çok organizasyonel faktörler ön plana alındı.
THY Teknik A.Ş.’nin sunduğu bakım hizmetinin
gelişmesinin, sadece tüm çalışanlarının yüksek duyarlılığı ile mümkün olacağı unutulmamalıdır.
Emniyet kültürünün şirket genelinde geliştirilmesi ve yaygınlaştırılması için katkılarınızı bekliyoruz.
Tüm THY Teknik A.Ş. çalışanlarına ve misafirlerine, SMS çalışmalarına katılım ve desteklerinden dolayı teşekkür ederiz.
23
24 Röportaj
var. Kendi adımıza düşen kısmından biz son derece memnunuz. 2000’li yılların başında Türk Hava Yolları -teknik
anlamda- müşteri odaklı değildi. Temel bakış açısı kendi
uçaklarına teknik destek vermekti. Diğer uçaklara teknik
destek verme mantalitesi ile hareket edilmiyordu. Ama
daha sonra yeni hangar yapıldı, Türk Hava Yolları dışındaki
firmaların uçaklarına da teknik destek verme bakış açısı
ile hareket edildi. Bu değişim süreci ile Pegasus Havayolları’nın filosunun büyümesi yaklaşık olarak aynı döneme
denk geldi. THY Teknik A.Ş., o zamandan bu yana bizim en
büyük teknik bakım sağlayıcımız konumunda.
Dışarıdan aldığınız teknik desteğin yüzde kaçını
THY Teknik A.Ş.’den sağlıyorsunuz?
Servet Ulaşan: Minimum yüzde 70 diyebiliriz. Örneğin iki
yıl önce tüm C bakım hizmetlerini THY Teknik A.Ş.’den aldık.
Geçen yıl olduğu gibi bu yıl da bakıma girecek uçaklarımızın
çok büyük bir kısmında yine THY Teknik A.Ş. desteği olacak.
Tahsin İstanbullu: Artık THY Teknik A.Ş.’de motor bölümü yok. Bu bölüm faaliyetteyken motor da yaptırıyorduk.
APU’larla ilgili hizmet alıyoruz. İniş takımı bakımlarını büyük oranda THY Teknik A.Ş.’ye yaptırıyoruz. Kısacası teknik
bakımdan çok ciddi bir işbirliği içindeyiz.
“İstanbul uçak bakımında da
cazibe merkezi olmalı”
Sektörün deneyimli isimlerinden Pegasus Teknik Direktörü
Servet Ulaşan ve Direktör Yardımcısı Tahsin İstanbullu,
transit yolcular için önemli bir merkez olan İstanbul’un uçak
bakımında da cazibe merkezi olması gerektiğini düşünüyor.
Ş
Pegasus Havayolları olarak THY Teknik A.Ş. ile
nasıl bir ilişkiye sahipsiniz?
bakımlarımızı kendimiz yapıyoruz, C ve daha üstü bakımlarımızı ise anlaşmalı olduğumuz kuruluşlara yaptırıyoruz.
Bunların başında da THY Teknik A.Ş. geliyor. Pegasus Havayolları ile THY Teknik A.Ş. arasındaki bu bağ 2002 yılından
bu yana her yıl daha da güçleniyor. Ayrıca bunlara ek olarak
iki kurum arasında 10 yıllık ve milyonlarca dolarlık bir komponent havuzu anlaşması da var.
Servet Ulaşan: Pegasus Havayolları, sadece hat seviyesi
bakım hizmeti veren bir şirket. Ana üslerimiz olan Sabiha
Gökçen Havalimanı, İzmir Adnan Menderes Havalimanı,
Antalya Havalimanı ve teknisyenlerimizin dönemsel olarak
görev yaptığı diğer havalimanlarında, uçaklarımızın olağan
bakımlarını ve günlük kontrollerini yapıyoruz. Bunların yanı
sıra kalite standartlarımız gereği Sivil Havacılık Genel Müdürlüğü’nün bizden istediği bazı bakımları da yapıyoruz. A
Tahsin İstanbullu: Bu anlaşmaya göre, arızalı komponentleri THY Teknik A.Ş.’ye veriyor, onların yerine faal komponentleri alıyoruz. Daha sonra THY Teknik A.Ş. ilgili işlemleri
yaptıktan sonra bu komponentleri yeniden havuza dahil
ediyor. Bu, her iki taraf için de son derece önemli bir destek
anlaşması. THY Teknik A.Ş. bunu son yıllarda bir iş modeli olarak geliştirdi; başka firmalarla da bu tür anlaşmaları
irket dışında yaptırdıkları bakımların yüzde 70’ten
fazlasını THY Teknik A.Ş.’ye yaptırdıklarını dile getiren Pegasus Teknik Direktörü Servet Ulaşan, filoları
genişledikçe bu işbirliğinin daha da gelişeceğini düşünüyor.
HABOM’un kısa bir süre sonra faaliyete geçecek
olması THY Teknik A.Ş. ile Pegasus arasındaki
ilişkiyi sizce nasıl etkileyecek?
Tahsin İstanbullu: Hemen yanıbaşımızda HABOM gibi bir
tesisin olması bizi çok mutlu ediyor. Çünkü hem teknik ekibin uçağa gelmesi hem de uçakların hangara gitmesi artık
çok daha kolay olacak.
Önümüzdeki beş yılda havayolu taşımacılığı
ve bakım alanlarında ön plana çıkacak konu
başlıkları sizce neler?
Servet Ulaşan: Türkiye’de uçak sayısı, özellikle bizim ve
Türk Hava Yolları’nın verdiği siparişlerle büyük bir hızla artıyor. Bu artış beraberinde hangar ve yetişmiş teknik eleman
ihtiyacını artıracaktır diye düşünüyorum. Hemen karşımızda yer alan HABOM, bu yöndeki ihtiyacı karşılamaya yönelik önemli bir yatırım. Pegasus olarak bizim bugün yılda
24-25 olan C bakımı sayımız 2015’ten itibaren çok daha
fazla olacak. Bu nedenle, bakım hizmeti aldığımız firmalarla uzun vadeli sözleşmeler imzalamayı düşünüyoruz. Ayrıca
ana üssümüz olan Sabiha Gökçen Havalimanı’na ikinci bir
pist yapılması bekleniyor. Bu gerçekleşirse bizim de hangar sahibi olma yönünde bir projemiz var. Ama tabii bunu
zaman gösterecek.
Tahsin İstanbullu: Bağımsız bakım kuruluşlarının önümüzdeki yıllarda azalacağını öngörüyorum. Küçük olarak sıfatlandırabileceğimiz bakım kuruluşlarının daha büyük kurum-
larla organik bağ kuracağını ya da uzun süreli anlaşmalar
imzalayacağını; bunun da ortaya daha büyük ve daha güçlü
bakım organizasyonları çıkaracağını düşünüyorum.
İstanbul, havayolu taşımacılığında önemli bir
merkez olmaya doğru hızla ilerliyor. Bu durum,
uçak bakımı anlamında da bir merkez olacağı
yönünde yorumlanabilir mi sizce?
Servet Ulaşan: Kesinlikle. Umarız THY Teknik A.Ş. sahip
olduğu ismi, gücü ve pazarlama avantajlarını en iyi şekilde kullanarak, yabancı havayolu şirketlerinin İstanbul’u bir
uçak bakım merkezi olarak da görmesini sağlar. Bu, ülkemize ciddi bir getiri sağlayacaktır. THY Teknik A.Ş. bunu başarabilecek teknik altyapıya da sahip bir firma.
Havacılık sektöründe Türkiye’yi nerede
görüyorsunuz?
Tahsin İstanbullu: Bugün Türkiye, Çin ve Hindistan’dan
sonra havacılık sektörünün en hızlı büyüdüğü ülke konumunda. Yolcu ve uçak sayısının bu kadar büyük bir hızla
arttığı ülkemizde havacılığa yönelik eğitim tesislerinin de
aynı hızla çoğalması gerektiğini düşünüyorum. Türkiye’nin
bir süre sonra transit yolcu taşıma üssü, bakım üssü ve
eğitim üssü olmasını bekliyoruz. İstanbul uçak bakımında da cazibe merkezi olmalı. Türkiye’de sivil havacılığın
önümüzdeki iki yılda ki önemli hedeflerinden biri, Avrupa
Havacılık Emniyeti Ajansı’nın (EASA) tam üyesi olmak. Bu
gerçekleşirse, şu anda şirketlerimizin önündeki pek çok
engel ortadan kalkmış olacak.
Kasım 2005’te sadece altı noktaya uçan Pegasus Havayolları, bugün 28 ülkede toplam 70 noktaya uçuyor. Buna
katkı sağlayan teknik ekip ise, başta firmanın ana üssü
olan Sabiha Gökçen Havalimanı olmak üzere, Antalya,
İzmir, Lefkoşa, Bodrum, Trabzon ve Kayseri havalimanlarındaki toplam 313 kişiden oluşuyor.
Servet Ulaşan
25
26 BİZDEN xxxxxxxx
“Vizörün ardındaki
dünya bambaşka”
Fotoğrafçılıkla yaklaşık bir buçuk yıldır ilgilenen, yurtiçinde ve
yurtdışında pek çok fotoğrafçılık gezisine katılan Muhasebe
Memuru Nihan Fidan, vizörün ardında bambaşka bir dünya
olduğunu söylüyor.
F
otoğrafçılığın kendisinde meditasyon etkisi yarattığını
söyleyen Muhasebe Memuru Nihan Fidan, bu hobisinin hayatında yarattığı olumlu etkileri başkalarının hayatına da taşımak amacıyla Düşler Akademisi’nin fotoğrafçılık
ekibinde gönüllü olarak yer alıyor ve buradaki engelli kişilere
yardımcı olmaya çalışıyor.
Sizi tanıyabilir miyiz?
Muhasebe eğitimi aldım ve THY Teknik A.Ş.’den önce beş yıl
bankacılık sektöründe çalıştım. Yaklaşık üç yıldır THY Teknik
A.Ş. Mali İşler Başkanlığı Gelir Şefliği Bölümü’nde memur unvanıyla çalışıyorum. Halen işletme yönetimi üzerine yüksek
lisans yapıyorum. Sonraki hedefim ise fotoğraf ana bilim dalı
üzerine yüksek lisans yapmak.
Ne zamandan bu yana fotoğrafçılıkla
ilgileniyorsunuz?
Fotoğrafçılıkla ilgilenmeye bir arkadaşımın tavsiyesi üzerine
yaklaşık bir buçuk yıl önce İFSAK’ın (İstanbul Fotoğraf ve Sinema Amatörleri Derneği) kursuna giderek başladım. Orada
önce temel eğitim, daha sonra da Oktay Çolak’tan portre eğitimi aldım. Bunlar çok uzun süreli olmayan, aralıklarla devam
eden eğitimlerdi. Ayrıca Fotoğrafik Görüntünün Başlangıcından Günümüze Tarihsel, Toplumsal Yapısı ve İlişkileri Eğiti-
mi’nin yanı sıra Photoshop üzerine de eğitim aldım. Zamanla
çok keyifli bir meditasyon gibi gelmeye başladı bana fotoğrafçılık. Çok saf ve sürekli merak uyandıran bir duygu yaratıyor
bende. Hep bir sonraki aşamayı öğrenmek istiyorsunuz ve her
aşamada fotoğrafçılığın sanatsal yönünü daha fazla keşfediyorsunuz. Bir nevi bilgi açlığı denen şeyi yaşıyorsunuz fotoğrafçılıkta. Bunlara geziler de eklenince, vizörün arkasından
inanılmaz keyifli anları keşfetme şansı buluyorsunuz.
Bugüne kadar fotoğraf çekme amacıyla hangi
gezilere katıldınız?
İFSAK’ın yurtiçinde düzenlediği pek çok geziye katıldım. Pavli
Panayırı, Beypazarı, Nallıhan Karacasu Köyü, Göynük; Bursa
merkez, Keles ilçesine bağlı Gelemiç, Sorkun ve Kocakovacık
köyleri; çini atölyeleri ve eski sokakları ile ünlü İznik; Kapadokya Aşk Vadisi, Çavuşin Köyü, Avanos, Ürgüp, Ürgüp Karcin
Köyü, Açıksaray Harabeleri, Paşabağ (üst bölüm), Cemil Köyü,
İbrahimpaşa Köyü, Mustafapaşa-Soğanlı güzergâhı aklıma ilk
gelenler. Abant, Yedigöller, Gaziantep, Mersin, Hatay, Safranbolu ve Amasra’da da İFSAK dışındaki gezi organizasyonları
ile fotoğraflar çektim. Prag, Dresden, Roma, Floransa, Venedik, Üsküp, Ohrid, Beyrut, Paris ve Brüksel, benim gibi fotoğraf
merakı olan arkadaşlarımla birlikte fotoğraf çekmek amacıyla
seyahat ettiğim bazı şehirler.
Bu gezilerin fotoğraf anlayışınıza, fotoğrafa bakış
açınıza ne tür katkıları oluyor?
Bugüne kadar çektiğiniz fotoğraflar herhangi bir
yerde sergilendi mi?
Geziler sırasında fotoğraf hakkında çok şey öğreniyorum. Bu
gezilerde insanlar size bir şeyler öğretmek için zaman harcıyor, ilgileniyor. Bir şeyi yanlış yaptığım zaman “Nihan bak ışığı
buradan yakala, kompozisyon yarat” diyor. Geziler sırasında
hem geziyor hem fotoğrafla ilgili kendimi geliştirme şansı buluyor hem de yeni arkadaşlar ediniyorum. Örneğin köy yaşamı dediğinizde her yerde aynı fotoğrafları görüyorsunuz. Biz
orada farklı bir insanı, orayı anımsatan farklı bir yaşamı veya
yitirilmeye yüz tutmuş konuları yakalamaya çalışıyoruz.
İFSAK’ta teması “Emek” olan bir sergimiz oldu. Sergide toplam yedi fotoğrafım sergilendi. Aynı serginin mayıs ya da haziran ayında farklı mekânlarda tekrarlanmasını bekliyoruz.
Fotoğrafın sizi ne yönlerden geliştirdiğini
düşünüyorsunuz? Fotoğrafçılık hayatınızda nasıl
bir yer kaplıyor?
“Mutlaka şu fotoğraf makinesini kullanmalıyım”
diye bir hedefiniz var mı?
İlk günden bu yana Canon EOS 550D kullanıyorum. EOS 5D
Mark II. ve Objektif 24-70 F2.8 almayı düşünüyordum. Ancak
bir hocam bana, “Elindeki en düşük kalitedeki makineyle,
lensin olsun ya da olmasın, bakış açınla, kadrajınla her şeyi
yakalayabilmelisin. Önemli olan bakış açını en güzel şekilde
aktarabilmen, kompozisyonu oluşturabilmen” demişti. Bu nedenle başka bir makineye sahip olmayı bir süre için erteledim.
Fotoğraf benim için pek çok anlam taşıyor. Meditasyon özelliğinden bahsetmiştim. Bende uyandırdığı bir diğer önemli kavram da ölümsüzlük. Çünkü biz, nesneler, etrafımızdaki her
şey zamanla değişime uğruyor, ama siz fotoğrafı çektiğiniz an
o kadraj ölümsüzleşiyor. Fotoğrafla ilgilenmek -günümüzde
insanlarda kolay kolay bulamadığımız- eleştirel bakış açısına
açık olma yönünüzü de geliştiriyor. Fotoğraf ayrıca yenilik ve
fark yaratmak da demek. Fotoğrafçılıkta kendinizi her zaman
güncel, taze tutmanız gerekiyor. Fotoğrafı çekmenin yanı sıra,
“Fotoğrafçı bu fotoğrafı hangi ruh haliyle çekti?”, “Çekerken
ne düşündü, ne hissetti?” gibi sorular üzerine düşünmeyi de
seviyorum. Kısacası vizörün ardındaki dünya bambaşka. Fotoğrafla ilgili bir sosyal sorumluluk projesinde de yer alıyorum.
Gönüllü olarak katkıda bulunmaya çalıştığım Düşler Akademisi, engelli bireylerin sosyal dışlanmayı kırmalarına, aktif ve
üretken olmalarına sanat aracılığıyla destek olmayı hedefliyor.
Aynı zamanda işaret dili öğrencisi olduğum Düşler Akademisi’nin fotoğrafçılık ekibinde yer alıyorum. Buradaki kardeşlerime, arkadaşlarıma yardımcı olmak beni çok mutlu ediyor.
Belki siz de bir kişinin sosyal hayata adım atmasında rol oynamak isteyebilirsiniz. Herkesi Düşler Akademisi’ne bekliyoruz!
27
28 GEZİ-YORUM
Avrupa’nın
deniz feneri
PORTO
Avrupa’nın Atlantik’e açılan yüzü Porto, yapıları ve etkileyici
coğrafyası ile insanın zihninde özel bir yer ediniyor.
Portekiz’in kuzeyindeki bu etkileyici şehri, Uçak Bakım
Başkanlığı A Bakım Müdürlüğü’nde teknisyen olarak görev
yapan Cem Sipahi’nin gözünden tanıyoruz.
G
ri bulutları ve sıcak havasıyla karşıladı bizi Porto.
Francisco Sá Carneiro Havalimanı’nın iki alt katında bizdeki gibi hafif raylı sistem var, fakat çok daha
geniş bir ağa sahip. Havalimanında başlayan yolculuğumuz
Trindade durağında son buldu. Burası hostelimizin olduğu
yer ve şehrin kalbinin başlangıç noktası. Gecelik 10 euro
olan hostelimizi haritamdan bulduğumuzda eski harabe gibi
bir binanın önünde duruyorduk. Kapının üzerinde adı ve yapım tarihi yazıyordu; Alveres Cabral Guesthouse 1938.
Yağmur başlamıştı ve başka seçeneğimiz yoktu, koşar adımlarla içeriye girdik. Gıcırdayan merdivenlerden çıkıp kapıları
üflesen yıkılacak gibi olan rutubet kokan odamıza geldiğimizde, camdan yağmurun daha da hızlandığını gördük. Ancak
bu bizim için engel değildi! Çantalarımızı atıp dışarı çıktık.
Sao Bento Tren İstasyonu: Mavi çinili cennet
Şehrin kalbi ve en eski bulvarı olan Aliados Bulvarı’nın bir
üst sokağındaydık. Kısa bir yürüyüşle tarihi bulvara girdik.
Tek yönlü trafiğin aktığı, ortasında sıra sıra ağaçlar ve geniş
yürüyüş yolları olan bir bulvar burası. Aşağıya doğru yürüdüğümüzde kocaman, bembeyaz, ortasında saat kulesi olan
meclis binası karşımıza çıktı. Binanın önündeki ünlü Portekizli yazar Almeida Garret’in ihtişamlı heykeline selam verip
yolumuza devam ettik. Özgürlük Meydanı ve IV. Pedro Heykeli,
bize bulvarın sonunda olduğumuzu söylüyordu. Dışı mavi çinilerle kaplı, Porto’nun en eski kiliselerinden Congregados Kilisesi sol tarafımızda duruyordu. Ancak elimizdeki haritaya göre
görmemiz gereken yer, kilisenin tam karşısında yer alan Sao
Bento Tren İstasyonu’ydu. Burada, 20 bin adet mavi çiniden
oluşan, Porto’nun ve Portekiz’in tarihini anlatan mozaikler
karşıladı bizi. İstasyon dev bir sanat galerisi gibiydi.
Yemekler leziz, Fado etkileyici
Canastron Sokağı’ndaki küçük tünelden geçtikten sonra,
şehri ikiye bölen Rio Douro tüm güzelliği ile karşımızdaydı.
Bu nehir, şehri Ribeira ve Gaia diye iki bölüyordu. Ribeira, eski şehrin bulunduğu tarihi yapılarla dolu doyumsuz
güzellikte bir yaşam alanı. Gaia ise genellikle üzüm bağlarının, şarap imalathanelerinın ve kıyısında şarap fıçıları
yüklü teknelerin olduğu bir yer. Ribeira’da nehir kıyısında
yürümeye başladığımızda ilk gördüklerimiz sıra sıra dükkânlar, restoranlar, kafeler; arka sokaklara açılan küçük
tüneller ve üst bölümlerde rengârenk sıralı küçüçük evler.
Cem Sipahi
Burası bize Balat, Beykoz ve Odunpazarı evlerini anımsatıyor. Nehrin ön tarafında bakan evler bakımlı ve güzel, fakat
daracık arka sokaklar bakımsız ve virane durumda. Karanlık daha fazla bastırmadan bu sokaklardan tarihi Riberia
Meydanı’na atıyoruz kendimizi. Sıralı restoranların önünden yürürken sade ve sıcak gözüken Postigo Do Carvao’ya
giriyoruz. Ancak her yer rezervasyonla müşteri kabul ettiği
için yarım saat beklemek zorunda kalıyoruz. En sonunda
güzel bir masaya alıyorlar bizi. Biz her ne kadar garson
arkadaşın tavsiyesini dinleyip Porto’nun en ünlü yemeği
olan Frencesina’yı sipariş vermediysek de, yemeklerden
memnun kaldık; çok lezzetli ve bizim damak zevkimize çok
yakınlar.
Yemeğimizi bitirmek üzereyken tüm ışıklar karardı. Sadece
bir köşede, Portekiz’e özgü 12 telli gitarı olan iki adam ve
simsiyah giyinmiş bir kadının oturduğu üç sandalye aydınlandı. Portekizce bir şarkıya başladılar. Gerçekten farklı,
çok güzel ve buruk bir tat bırakan bir müzikti bu. Bizimle
ilgilenen arkadaşa sorduğumuzda bize bu müziğin adının
‘Fado’ olduğunu söyledi. Kelime anlamı tam olarak bilinmese de ‘kader, alınyazısı, mukadderat’ anlamına geldiği kabul edilen Fado, denize açılan Portekizlilerin geride
bıraktıkları eş ya da diğer yakınlarının onları bekledikleri
uzun zaman boyunca yaktıkları ağıtlardan doğmuş. Gerçekten de dinlediğinizde acı, hüzün, isyan, özlem ne ararsanız bulabiliyorsunuz. İlk günümüzü bu etkileyici müzikle
bitirdik, hostelimize dönüp derin bir uykuya daldık.
Luis Köprüsü ya da ‘Eyfel’in yan yatmış hali’
İkinci günümüze, Ribeira boyunca yürüyüp Porto’nun en
eski meydanı olan Rieira Meydanı’nda birkaç fotoğraf çekerek başladık. Oradan, Rio Douro’ya ve Porto’nun simgesi
olan Luis Köprüsü’ne yöneldik. Portolular bu köprü için ‘Eyfel’in yan yatmış hali’ diyor. Üstünden tramvay geçerken alt
tarafından taşıtların ve yayaların geçtiği 3.045 ton ağırlığındaki bu dev çelik yığını Ribeira ile Gaia’yı birbirine bağlıyor.
Karşıya geçtik, Gaia’dayız artık. Burası Porto ile özleştirilen
şarap mahzenlerinin sıralı olduğu çok uzun bir sahil şeridi.
Önümüzde belki de yüzlerce şarap mahzeni ve uzun yıllar
önce dünyaya şarapları taşımaları için kullanılan fıçı gemileri duruyordu nehirde sırayla.
Kilise ve tarihi mezarlık bir arada
Dışarıya çıktığımızda istikametimiz Sao Francisco Kilisesi.
Pek çok internet sitesinde, “Eğer Porto’da sadece bir kilise
gezmeye yetecek kadar vaktiniz varsa bunu Sao Francisco
için kullanın” yazıyor. Kilisenin tam karşısında bir de müzesi bulunuyor. Her ikisine tek bir biletle giriyorsunuz. Müzedeki en ilginç şey mahzendeki mezarlar. 1846 yılına kadar
Porto’da açık mezarlıklar bulunmuyormuş ve insanlar kapalı yerlere gömülüyormuş. Burası da bu kapalı mezarlıklardan biri. Üzerlerinde isimler ve muhtemelen ölüm tarihleri yazıyor. İnsanı ürpertmiyor dersem yalan olur. Müzenin
üst katındaki genişçe salonda ise bir masa ve duvarlarda
bolca resim bulunuyor. Kiliseden çıktığımızda havanın kararmasına biraz daha vakit vardı. Nehir turuna katılmak ya
da Douro’nun Atlas Okyanusu ile buluştuğu yeri görmek
yerine nehrin kenarındaki banklarda oturup hem biraz
dinlenmek hem de şehrin karanlığa gömülürken ışıklarla
tekrar aydınlanmasını izlemek istedik.
Beklemekten sıkılmayacağınız kafe
Gecenin ışıkları ve yağmur eşliğinde Luis Köprüsü’nden
Ribeira’ya geçip Aliados Bulvarı’nda bulunan Porto’nun en
eski kafesi Cafe Majestic’e -1853 yılında bugüne ayaktayürüdük. Burada da neredeyse 30 dakikalık bekleyişin sonunda kahvemizi içebileceğimiz bir masa bulduk. Fakat bu
bekleyiş sabaha kadar sürse bile bizim için sorun olmazdı.
Çünkü buraya kafe demek gerçekten ayıp olur. Cafe Majestic tam anlamıyla bir sanat müzesi; uzun avizeler, işlemeli
duvarlar ve duvardaki tablolardan oluşan görsel şölen eşliğinde kahvelerimizi içerken iki günün Porto için yeterli olmadığını ve bundan önce gördüğümüz pek çok Avrupa şehrine göre neden çok daha fazla etkilendiğimizi konuştuk.
Sabah erken saatteki Madrid uçağımız ve durmayan yağmur, Porto gezimizi Majestic Cafe’de sonlandırmamıza neden oldu. Sokak lambalarının sarıya boyadığı arnavut kaldırımlı taş sokaklarda yavaş, yorgun, ama mutlu bir şekilde
hostelimize geri döndük.
29
30 SAĞLIK REHBERİ
Meme kanseri hakkında
bİlİnmesİ gerekenler
Meme kanseri en sık kimlerde
görülür, erken teşhis için neler
yapılmalıdır ve meme kanseri
hakkında bilinmesi gereken
diğer detayları konunun
uzmanları Prof. Dr. Cemalettin
Camcı ve Yrd. Doç.
Dr. Akil Tayyareci’nin
kaleme aldığı yazıda
bulacaksınız.
Mamografiden korkmayın
Hastalarımızın büyük kısmı hâlâ “Mamografi çektirirsek
ışın alırız” diye korkuyor. Rahatlıkla söyleyebiliriz ki, her geçen gün gelişen teknoloji sayesinde mevcut risk milyonda
bir bile değildir. 40 yaşın altındaki kadınlar da söz konusu
riskleri taşıyorlarsa mutlaka doktora gitmeli, eğer o riskleri taşımıyorlarsa ve herhangi bir şikâyetleri yoksa kendilerini düzenli aralıklarla muayene etmelidir. 40 yaşından
küçük hastalarda -yani doğurganlık yaşındaki kişilerdemamografinin hastalığı göstermedeki duyarlılığı düşüktür.
Bu yüzden meme muayenesi sonrası ultrasonografi yapılır. Gerekirse meme magnetik rezonans incelemesi (MRI)
yapılmalıdır. Meme kanserinin geliştiği takdirde çoğunlukla ağrısız kitle yaptığı unutulmamalıdır. Bu her zaman için
geçerli olmasa da, ağrının olması bizleri meme kanseri
düşüncesinden kısmen de olsa uzaklaştırır.
Meme kanserinin belirtileri nelerdir?
Memenin cildinde veya başında çekilmeler, memede sonradan oluşan şekil bozuklukları, meme başının pozisyonunu değiştirmesi, memede gözle görülen şişlikler, meme
başındaki kapanmayan yaralar, meme başından kanlı veya
kahverengi akıntı gelmesi, meme cildindeki toplar damarların görünür hale gelmesi, koltuk altlarında bezelerin ortaya çıkması, meme kanseri alarmı olarak algılanmalıdır.
D
ünyada ve ülkemizde meme kanseri vakalarına son
20 yılda çok sık rastlanıyor. ABD’de yapılan istatistikler, bu yüzyılda her dokuz kadından birinde meme
kanseri görülme riskinin olduğunu ortaya koyuyor. Bu kadar
sık olmamakla birlikte ülkemizde de -diğer kanser türleri gibimeme kanseri vakaları daha sık görülmeye başlandı. Ancak
görülme sıklığı artmasına rağmen ölüm oranlarında düşüş
yaşanması sevindirici bir gelişme olarak göze çarpıyor.
Meme başından gelen akıntılara kısaca değinmek gerekirse, özellikle kendiliğinden ve bir süt kanalından gelen gözyaşı rengindeki (şeffaf) akıntının yanı sıra meme başından
gelen kanlı akıntı kanser göstergesi olabilir. Bu akıntı çeşitleri haricinde memedeki herhangi bir anomali ve ne renkte
olursa olsun akıntı olduğu zaman derhal meme hastalıklarında deneyimli bir doktora müracaat edilmeli ve kişinin
yaşına uygun gerekli tüm tetkikler yapılmalıdır.
Bu da meme kanserinin kişilerce daha iyi anlaşılması, farkındalığın artması, kendi kendine meme kontrolleri ve doktor kontrollerinin daha sık ve düzenli bir şekilde yapılmasından kaynaklanıyor. Böylece tanı erken konuyor ve geç
kalınmadan tedavi sürecine geçiliyor.
Kendinizin doktoru olun
En sık kimlerde görülür?
Meme kanseri hakkında bilgi sahibi olurken en sık kimlerde görüldüğünü bilmek son derece önemlidir. Meme kanseri en sık;
• Annesinde, teyzesinde ya da kız kardeşi meme kanseri
olanlarda,
• Daha önce bir memesinden meme kanseri ameliyatı geçirenlerde,
• Erken yaşta adet görmeye başlayıp geç yaşta adetten
kesilenlerde,
• Çocuk doğurmayanlarda,
• Çocuklarını bir sebepten emzir(e)meyenlerde,
• Şişmanlarda (obezite hastalarında),
• Sigara içicilerinde (aktif-pasif),
• Bazı kromozomlarında (genetik yapı) anomali, bozukluk
olanlarda görülür.
Bu faktörleri artırmak mümkün, ancak bunlar en sık görülen risk faktörleridir.
Her kadın, doktor muayenesi haricinde, ayda en az bir defa
aynanın karşısına geçmeli ve ellerini başının üzerine kaldırarak göğüslerinde yukarıda belirtilen anormalliklerden
herhangi birinin olup olmadığını kontrol etmelidir. Daha
sonra yatağa sırtüstü yatarak sağ eliyle sol göğsünü, sol
eliyle de sağ göğsünü, parmaklarının iç yüzü ile tüm göğsünü, göğüs duvarına bastırarak muayene etmelidir.
Eğer iki parmakla mıncıklama tarzında muayene ederse
normal meme dokusunu kitleymiş gibi algılayarak gereksiz telaşa kapılabilir. 40 yaşına gelen her kadın mutlaka
meme hastalıklarında deneyimli bir doktora muayene olmalı
ve gerekli tetkikleri (meme ultrasonografisi ile mamografi,
gerekirse meme MRI) yaptırmalıdır. Genelde uygulamada
gördüğümüz bir noktaya da değinmek istiyoruz; meme dokusu vücudumuzun endokrin-ekzokrin (yani iç ve dış salgı)
sağlayan bir organıdır.
Meme yüzyıllardır cinsel organ olarak algılandığı için hastalarımızla kadın hastalıkları ve doğum uzmanları bakmıştır.
Ancak Meme Hastalıkları Bilimi (Senoloji) genel cerrahinin
bir alt branşıdır.
Bu nedenle meme ile ilgili şikâyetler genel cerrahlar tarafından değerlendirilmeli ve tedavi edilmelidir. Başlangıçta da
değindiğimiz gibi teşhiste geç kalmamak için meme kanserinin farkında olunmalı, zamanında doktora gidilmeli, gerekli
muayene ve kontroller yaptırılmalıdır.
Her kadın, doktor muayenesi
haricinde, ayda en az bir defa
aynanın karşısına geçmeli
ve ellerini başının üzerine
kaldırarak göğüslerinde
yukarıda belirtilen
anormalliklerden herhangi
birinin olup olmadığını
kontrol etmelidir.
31
32 BULMACA
1
2
3
4
C
M
Y
5
CM
MY
CY
CMY
K
GEÇEN SAYININ CEVABI: Seyrüsefer
7
6
8
9
10
Geçen sayının talihlileri Hasan Oral, Gökhan Özenç, Bilal Pandul, Nurcan Ulgu ve Onur Balaban 100 TL tutarında
Teknosa hediye çeki kazandı.
Anahtar kelimeyi 22 Nisan 2013 tarihine kadar [email protected] adresine gönderen beş kişi, yapılacak çekilişle
100’er TL tutarında IKEA hediye çeki kazanacak.
ANAHTAR KELİME: 1
2
3
4
5
6
7
8
9
10

Benzer belgeler

Untitled - Turkish Technic

Untitled - Turkish Technic Halkla İlişkiler Şefliği Ferhat Yenibertiz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş K...

Detaylı

MART 2013 - Turkish Technic

MART 2013 - Turkish Technic Katkıda Bulunanlar Abdullah Enes Bolat Emre Kara Doğan Aydın Heybet Dündar Ulaş Konuk

Detaylı

SkyTech - Turkish Technic

SkyTech - Turkish Technic Halkla İlişkiler Şefliği Ferhat Yenibertiz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler Şefi) Pınar Yılmaz (Yayın Koordinatörü, Uzman) Cemal Gökgöz (Medya, Reklam & Halkla İlişkiler, Muhabir) THY TEKNİK A.Ş. ...

Detaylı