Haziran - Keskinoğlu

Transkript

Haziran - Keskinoğlu
SAYI: 188 - 06 / 2013
Şirketler Grubumuz İhracat 3.’sü Oldu
Türkiye İhracatçılar Meclisi’nin 20. Olağan Genel Kurulu’nda yapılan ödül töreni geçtiğimiz günlerde İstanbul Cevahir
Otel’de gerçekleştirildi. Törende 2012 yılı
performans sıralamasında ilk 10’da yer
alan ihracatçı firmalar ile 26 farklı sektörde en çok ihracat yapan ilk 3 firmaya
ödülleri; Başbakan Recep Tayyip Erdoğan, Ekonomi Bakanı Zafer Çağlayan ve
Avrupa Birliği Bakanı ve Baş Müzakereci
Egemen Bağış tarafından verildi.
Törende; şirketler grubumuz 2012 yılında yaptığı ihracat ataklarıyla “Su Ürün-
leri ve Hayvansal Mamuller” alanında
Türkiye’nin en çok ihracat gerçekleştiren
3. firması olarak ödüle layık görüldü.
Ödülünü Avrupa Birliği Bakanı ve Baş
Müzakereci Egemen Bağış’ın elinden
alan ve 2012 yılında yapılan ihracatlar
hakkında değerlendirmede bulunan Keskin Keskinoğlu: “Kanatlı sektörü olarak
ihracatımızı bir önceki yıla göre %37
arttırarak büyük bir başarıya imza attık.
Keskinoğlu olarak bizler de, 2012 yılında
gerçekleştirdiğimiz 88 milyon dolarlık ihracat ile sektördeki liderliğimizi korumaya devam ettik. Bu yıl ihracatımızı %30
arttırarak 115 milyon dolara çıkarmayı
hedefliyoruz ve bu hedef doğrultusunda
emin adımlarla yürümeye devam ediyoruz. Bu ödülü almanın gururu kadar
sorumluluğunu da taşıyoruz. Ülkemize
olan katkımızı her geçen gün arttırıp,
Türkiye’yi global pazarda en üst sıralara
taşımak en önemli görevimizdir” dedi.
İstanbul Cevahir Otel’de gerçekleşen törene siyaset dünyasının ileri gelenlerinin
yanı sıra, İBB Başkanı Kadir Topbaş, Ak
Parti Genel Başkan Yardımcısı Numan
Kurtulmuş, TİM Başkanı Mehmet Büyükekşi ve çok sayıda davetli katıldı.
Yaptığı yatırımlarla sektörünün lider firması
olan şirketimiz, 13 – 15 Haziran tarihleri arasında Dünya Ticaret Merkezi/CNR EXPO’da
düzenlenen VIV Türkiye 2013 Tavukçuluk
ve Teknolojileri Uluslararası İhtisas Fuarı’na
katıldı. Fuara tamamıyla doğal olarak üretimini gerçekleştirdiği Organica Gübre, geniş
alternatif seçeneği bulunan ileri işlem piliç
eti ürünleri, jumbo boy yumurta, omega 3
yumurta, doğal yumurta, selenyumlu yumurta, extra boy yumurta, çift sarılı yumurta,
saf kahverengi yumurta, DHA’lı yumurtadan
oluşan yumurta ürün gamı, piliç eti ve viol
çeşitleriyle katılan şirketimiz, Türkiye beyaz
et sektörünü temsil eden tam entegre tek
kuruluş oldu.
Orta Doğu, Balkanlar ve Türki Cumhuriyetlerinin en önemli uluslararası tavukçuluk fuarları arasında yer alan VIV Türkiye’nin beyaz
et sektörü açısından büyük önem taşıdığını
vurgulayan Keskin Keskinoğlu, “VIV Türkiye
2013 Fuarı’na birçok ülkeden 400’ü aşkın
firma katılıyor ve dolayısıyla bu fuar bizim
için de yeni ticari işbirlikleri kurmamızda, ihracatımızı arttırmamızda ve de ihraç ürünlerimize yeni pazarlar bulmamızda çok önemli
bir buluşma platformu olma özelliğini taşıyor.
Fuar standımızda tanıttığımız, viol çeşitleri,
ileri işlem piliç ürünleri ve geniş ürün gamına
sahip yumurta çeşitlerimiz için özellikle yoğun dış pazar görüşmeleri yapıyoruz. Fuarın
sektöre hareketlilik katacağına inanıyoruz”
dedi.
Yeni ticari açılımlara olanak sağlayan ideal
bir platform olmanın yanı sıra katılımcıların
satış hacimlerinin arttırılmasına fırsat sağlayan VIV Türkiye Fuarı, sektör dernekleri,
yem üreticileri, kafes ve ekipman üreticileri
başta olmak üzere 443 adet yerli ve yabancı
firmayı bir araya getiriyor.
ŞİRKETLERİN
MARKALAŞMA SÜREÇLERİ
Marka; ürünü niteleyen, tanımlayan, ayırt edici
özelliktir. Günümüzde oluşan rekabet ortamında birçok ürün birbirine benzemekte ve tüketici
bunu ayırt edebilmek için öncelikle markaya bakmaktadır. Çünkü gelinen bu noktada, birçok ürün
birbirine yakın, hatta çoğu zaman birbirinden ayırt
edilemeyecek nitelikte benzer özellikler taşıyabilmektedir.
Marka oluştururken, markaya eklenen imaj, tarz,
kalite vurgusu, güven vericilik gibi soyut değerler
bu noktada ön plana çıkmaktadır. Yine bununla beraber somut olarak ambalaj, fiyat, kullanım
koşulları ve benzer ürünlerden farklılaşmayı sağlayacak özgün görünümler ürünü bu süreçte bir
adım öne çıkartacaktır. Bu açıdan bakıldığında
markalaşma, tüm işletme stratejilerinin bir bütün
olarak ürüne odaklanması ve dahil edilmesi sonucunda oluşur. Bugün dikkatli incelendiğinde yurt
içinde ya da yurt dışında marka olabilmiş, ürünü
tanınmış ve güvenilir bir marka haline gelmiş birçok firma, kendilerinden daha büyük firmalardan
çok daha yüksek kara sahip olabilmektedir. Sadece markaları üzerinden büyük fark yaratabilen bu
firmalarda, farkı yaratan şey, kalite ve güvenilirlik
konusunda kendileri ispat edebilmiş olabilme güçleridir.
Keskinoğlu olarak bizler de, markalaşma sürecine
verdiğimiz önem doğrultusunda birçok çalışmaya imza attık. Ambalajlarımızda uyguladığımız
yeni konsept ile hem ürünlerimizin doğal ortamlarında yetiştiğini vurguladık; hem de markamızın
pazardaki gücünü sağlamlaştırmayı hedefledik.
50. yılımızda ise, geçmişten geleceğe uzanan
köklü, kaliteli, güçlü ve doğal Keskinoğlu algısını
sağlamlaştırmak amacıyla başlattığımız reklam
kampanyası ile de tüketicilerimizle duygusal bağ
kurarak marka bilinirliğimizi daha da güçlendirdik.
Öte yandan sosyal medya kullanımının son derece önemli olduğu günümüzde bizler de bu alana
yaptığımız yatırımlar ile genç hedef kitleye ulaşmayı, var olan hedef kitlemizi de korumayı amaçladık. Bu noktada kurumsal Facebook ve Twitter
adreslerimizde yaptığımız paylaşımlar, bilgilendirmeler ve çeşitli etkinlikler ile hedef kitlemizle
birebir iletişime geçerek markamıza olan güveni
sağlamlaştırırken, tüketicilerimize değer üreten bir
marka halini aldık.
Keskinoğlu markası alanında örnek gösterilen
çalışmalar, aldığı ödüller, tüketicisine verdiği değer ve sektöre kazandırdığı yenilikler ile bugün
“Güvenilir ve Kaliteli” kavramlarla eşdeğer olarak
anılıyor. Bunun son örneğini de geçtiğimiz günlerde bağımsız marka değerlendirme kuruluşu
olan Brand Finance tarafından gerçekleştirilen
“Türkiye’nin En Değerli Markaları” araştırmasında
85 milyon dolar olarak açıklanan marka değerimiz ve A+ olarak açıklanan marka derecemiz ile
kanıtladık. Keskinoğlu olarak marka bilinirliğimizi
her geçen gün arttırıp tüketicilerimizin algısında ilk
tercih edilen marka olarak kalmak ve bu yöndeki
çalışmalarımıza her geçen gün yenilerini eklemek
en büyük amacımız ve hedefimiz olmaya devam
edecek.
Keskinoğlu, VIV Türkiye 2013 Fuarı’nda
Beyaz Et Sektörünün Temsilcisi Oldu
ETLİK PİLİÇLERİN KESİM ÖNCESİ
YAKALANMASI ve NAKLİYESİ
Kümeste pazarlama yaşına ulaşmış piliçler canlı
olarak yakalanır ve kesim ünitelerine nakledilirler.
Yakalama esnasında hayvanların sıkıştırılmamaları gereklidir. Çünkü aşırı yığılma veya yakalama
esnasında yapılacak hatalar karkas kusurlarına ve
ürün kaybına neden olur. Bu dönemde yapılan hatalar sonucunda meydana gelen karkas kusurları
toplam kusurların %95’ine kadar çıkabilmekte; bunların %40-42’si göğüste, %30-33’ü kanatlarda ve
%25-30’u ayak ve bacaklarda gerçekleşmektedir.
Yakalama ve nakliyede kusurların azaltılması yanında, kesim birimlerine hayvanların canlı olarak
ulaştırılması daha önemlidir. Yakalanmadan itibaren gelen canlı ağırlık kayıpları; hava sıcaklığına,
nakliye süresine, piliçlerin ağırlığına ve nakliye sandıklarına yerleştirilme sıklığına göre değişmektedir.
İşletmenin dönem sonundaki karını etkileyen bu iki
yönlü kayıpların azaltılması için piliçlerin yakalanmasından kesime kadar geçen safhada yetiştiricilerin aşağıdaki hususlara dikkat etmesi gerekmektedir.
• Yakalama sırasında hayvanların korkma ve kaçmalarına neden olacak gürültüden ve ani hareketlerden kaçınılmalıdır.
• Kesimden 8-12 saat önce veya yakalama işlemi
başlamadan 1-3 saat önce yemlikler kaldırılmalıdır.
Piliçler kesimhanelere son yemlemelerinden yaklaşık 8-12 saat sonra gelmektedir. Böylece kesim
esnasında sindirim kanalının boş olması kesim
esnasında karkasa olabilecek dışkı bulaşmalarını
önlemektedir. Daha uzun süreli aç bırakma bağırsaklardan mukoza kaybına neden olur ve kesimde
kayıplar artar. Bu durumdaki hayvanların bağırsaklarının görünümü portakal-kırmızı görünümlü olup,
bağırsaklar zayıf olduğu için temizlik esnasında kolayca kopabilmektedir. Taşımanın uzun sürmesinde
bulaşmaların ve kayıpların artacağı dikkate alınmalıdır.
Saruhanlı’da bulunan 120 bin kapasiteli
çiftliğinde yaptığı üretimle bu ayın
başarılı üreticileri arasında yer aldı.
Kendilerini tebrik eder, başarılarının
devamını dileriz.
Hayati Vural
• Suluklarda yakalama anına kadar su bulunmalı,
yakalamadan hemen önce su kesilmeli ve suluklar
boşaltılmalıdır.
• Yakalama sırasında piliçlerin sağa-sola çarpmalarına ve yaralanmalarına engel olmak, yakalama-yüklemeyi hızlandırmak için mümkünse bütün
kümes ekipmanları tamamen kaldırılmalıdır. Bu
mümkün değilse yemlik ve suluklar ya yere indirilir
veya çalışanların baş hizasından yukarı kaldırılır.
• Yakalama ve yükleme sırasında kümeste ışık şiddeti hayvanları görebilecek kadar azaltılmalı, ortam
loş olmalı veya mavi ampul ile aydınlatma yapılmalıdır.
• Yakalama sırasında piliçler kovalanmamalı, kümes
bölmelere ayrılmalı veya tel, naylon veya plastikten
yapılmış ağlarla piliçler için küçük yakalama alanları
oluşturulmalıdır. Piliçler bu alanlara doğru sürülüp,
alan daraltılarak ürkütmeden yakalanmaya çalışılmalı, hayvanların itilmesi veya sürüklenmesinden
mümkün olduğunca kaçınılmalıdır. Yığılmalar nedeniyle hayvanların boğulmamasına dikkat edilmelidir.
• Piliçler ayaklarından yakalanmalı ve incik kemiğinin aşağısından tutulmalıdır.
• Piliçlerin ağırlığına göre olmak üzere bir defada bir
elle 3-5 adetten fazla piliç taşınmamalıdır.
• Yükleme sırasında hayvanların elle 20 metreden
fazla taşınmasından sakınılmalı, bu amaçla yakalama alanları araca yakın yerde oluşturulmalıdır.
• Nakliye kasalarına konulacak hayvan sayısı piliçlerin ağırlığına ve nakliye süresine bağlıdır. Piliçler
kasalara konulurken düşürülmemeli, atılmamalı ve
el ile dikkatlice yerleştirilmelidir.
• Yolun uzunluğuna göre nakliye için gece veya sabahın erken saatleri tercih edilir. Nakliyede her iki
tarafı açık olan, bu amaçla monte edilmiş araçlar
kamyonlar tercih edilir. Soğuk ve yağışlı havalarda
kamyonun etrafına çadır çekilmeli, havalandırma
için aralık bırakılmalıdır.
Manisa’da bulunan 240 bin kapasiteli
çiftliklerinde yaptıkları üretimle bu ayın
başarılı üreticileri arasında yer aldılar.
Kendilerini kutlar, başarılı çalışmalarının
devamını dileriz.
İkizler Tavukçuluk
İzmir Klasik Otomobilciler Derneği’nin Düzenlediği
‘Klasik Otomobil Şenliği’ne Sponsor Olduk
İzmir Klasik Otomobilciler Derneği tarafından bu yıl 2.’si düzenlenen “Klasik Otomobil Şenliği”, geçtiğimiz günlerde İzmir İnciraltı
Süleyman Demirel Meydanı’nda şirketler grubumuzun sponsorluğunda gerçekleşti. En genci 40 yaşında olan klasik araçların
meraklılarıyla buluştuğu şenliğe yoğun ilgi gösteren katılımcılar
1950, 60 ve 70’li yıllara ait otomobillerle birlikte geçmişe görkemli bir yolculuk yaptılar. Klasik araç tutkunları otomobillerle keyifli
anlar geçirirken, şirketler grubumuzun standında hazırlanan birbirinden lezzetli ürünleri de tatma fırsatı buldular.
Yakın tarihe tanıklık eden ve ilk günkü parıltısını kaybetmeyen
araçların modellerine göre otomobil ustaları ve duayenleri tarafından ödüllendirildiği etkinlikte, 1950 - 1959 modelleri arasında
yapılan yarışmada motor temizliği, orijinal parça ve iç dizaynı ile
birincilik ödülünü şirketimize ait olan 1954 Model Cadillac Fleetwood aldı. Klasik araçların birer otomobil olmaktan çok geçmişten günümüze izler taşıyan değerler olduğunu ve etkinliğin klasik
otomobil dünyasının bugün geldiği noktayı anlattığını vurgulayan
yönetim kurulu başkanımız Fevzi Keskinoğlu, “Müzemizde çarpıcı renkleri ve dizaynları ile 1937 model Ford marka itfaiye aracından 1955 model Desoto’ya, 1939 model Chevrolet’ten 1962
model Chrysler’e kadar 130’un üzerinde aracımız bulunmaktadır.
Klasik araba tutkusu benim için bir yaşam felsefesidir” dedi.
Etkinliğin sonunda İzkod kurucu üyeleri tarafından, etkinliğe verdiği destek ve katkılardan dolayı şirketler grubumuza teşekkür
plaketi takdim edildi.
Şirketler Grubumuzdan Sürprizli Yumurtalar
Piliç eti ve yumurta sektörünün öncüsü olan şirketler grubumuz 50.
yılını kutlarken, kurumsal Facebook sayfasında düzenlediği yarışmalarla da tüketicilerine teşekkür ediyor. Hazırladığı bu kampanyalar ile şirketimiz, hem anne sütüne en yakın besin olan yumurtanın
tüketimini arttırmayı amaçlıyor, hem de gündelik hayatı kolaylaştıran
ve keyifli hale getiren sürpriz hediyeler kazanma fırsatı yaratıyor.
Tüketicilerine yeni nesil iletişim kanalları ile ulaşmayı hedefleyen
ve bundan hareketle hızlı ve interaktif iletişimin tüm olanaklarını
kullanan şirketler grubumuz, sosyal mecralarda yapmış olduğu
yarışma ve kampanyalar ile de yumurtanın sağlıklı beslenmedeki
önemini vurguluyor. “50. Yılımızda Her Hafta 50 Kişiye 50 Hediye”
konseptiyle hazırlanan yarışma hakkında bilgi veren şirket yetkilileri: “Tüketicilerimiz önce Keskinoğlu markalı Omega 3’lü, Doğal,
Organik, 30’lu, Jumbo gibi yumurta ambalajlarının arka yüzünde
bulunan bulmacaları çözecekler ve şifreyi bulacaklar. Daha sonra
ise bu şifreyle birlikte, yine yumurtaların üzerinde bulunan ve yumurtalarının hangi tavuktan elde edildiği, tavuğun hangi yemlerle
beslendiği, hangi veteriner tarafından kontrol edildiği gibi bilgileri
tüketici denetimine sunan “Yumurta Takip Numarası”nı, uygulama
sayfasına göndermeleri yeterli olacak. Sonunda da her hafta çekilişle belirlenen 50 kişi, birbirinden güzel 50 hediyenin sahibi olacak”
dedi.
11. Geleneksel Aile Pikniğimizde Çalışanlarımız Doyasıya Eğlendi
Şirketler grubumuzun “Geleneksel Aile Pikniği” Manisa’nın Akhisar ilçesinde bulunan piliç işleme tesislerimizde gerçekleştirildi.
Şirketimiz çalışanları ile ailelerinin oluşturduğu yaklaşık 5 bin kişilik topluluk gün boyu süren etkinlikte güneşin ve piliç eti ürünlerimizin tadını çıkararak piknik yaptı.
Piknikte konuşma yapan yönetim kurulu üyemiz İsmail Keskinoğlu, “Keskinoğlu Şirketler Grubu’nun bugünlere gelmesinde en
büyük pay sahibi olan çalışanlarımızla bu tarz etkinlikler vesilesi
ile bir arada olmak bizim için çok keyifli. Bildiğiniz gibi bu yıl 50.
yılımızı kutlamaktayız. Her geçen yıl sizlerin katkıları ile daha da
büyüyen şirketimiz, bu gün gerek yarattığı istihdam, gerek ihracatta göstermiş olduğu başarılar, gerekse ülke ekonomisine olan
katkılarından dolayı büyük başarılara imza atmaktadır. Bizler her
zaman, bir şirketin başarısının arkasında mutlu çalışanlar olduğuna inandık. Sizlerin de önemli ve değerli desteğiyle inanıyoruz
ki, şirketimiz, başarılarını arttırarak çok büyük bir dünya markası
olacak” dedi.
Gün boyunca düzenlenen yumurta taşıma, çuval yarışması, halat
çekme, canlı langırt, bilek güreşi, yetenek yarışması, yağlı güreş
yarışmaları birbirinden renkli görüntülere sahne olurken, çocuklar
da kendileri için hazırlanan oyun parkurlarının tadını çıkardılar.
Şirketimiz çalışanlarının çocukları arasında düzenlenen şiir ve
resim yarışmalarında dereceye girenler ile şirket çalışanlarımızın
yer aldığı futbol ve masa tenisi turnuvası şampiyonları, şirketler
grubumuzun yönetim kurulu üyeleri tarafından ödüllendirildi.
Şirketimizde 15. yılını dolduran 39 çalışanımız ise Kıdem
Ödülleri’ni yönetim kurulu başkanımız Fevzi Keskinoğlu ve yönetim kurulu başkan yardımcımız Mehmet Keskinoğlu’ndan aldılar.
Patatesli Pırasa Çorbası
Turp Otu Salatası
Malzemeler
4
5 bardak tavuk suyu
1 adet haşlanmış Keskinoğlu organik tavuk
4 adet pırasa
3 adet orta boy patates
4 yemek kaşığı Ravika Riviera zeytinyağı
½ adet kuru soğan
½ demet maydanoz
1 çay kaşığı tuz
1 çay kaşığı karabiber
Malzemeler
4
1 kg turp otu
6 adet çeri domates
5-6 adet kurutulmuş domates
1 adet limonun suyu
1 adet portakal,
Siyah ve yeşil zeytin
Yarım çay bardağı Ravika Sızma zeytinyağı
Tuz
Hazırlanışı:
Hazırlanışı:
Kuru soğan, patates ve pırasaları iri iri doğrayın.
Zeytinyağını bir tencereye alıp sırasıyla soğan, patates
ve pırasayı soteleyin. Üzerlerine baharatları ekleyin ve
soğanlar pembeleşinceye kadar kavurun.
Sıcak tavuk suyunu karışıma ilave edip patatesler yumuşayıncaya kadar kısık ateşte pişirin. Hazırlamış olduğunuz
karışımı, blenderdan geçirip, süzün ve bir tencereye alın.
Son olarak didiklenmiş tavuk
etlerini ilave edin ve doğranmış maydanoz ile birlikte çorbayı sıcak olarak servis edin.
Turp otlarının kök ve eğer var ise kalın sap kısımlarını
kesip bol suda iyice yıkayın. Bir tencerede 5 bardak suyu
kaynatın. Ayıklanmış, temizlenmiş turp otlarını kaynamış
suyun içine azar azar ve suyun kaynamasını
gidermeyecek şekilde atın. Turp otları yumuşayınca (yeşil rengini kaybetmeden) sudan alıp
servis tabağına yerleştirin. Ayrı bir kapta tuz,
limon suyu ve zeytinyağını iyice karıştırıp, haşlanmış turp otlarının üzerine dökün. Hazırlamış
olduğunuz salatayı, soyulmuş portakal dilimleri,
çeri domates, kurutulmuş domates ve zeytin
taneleri ile süsleyerek servis edin.
Çilekli Çikolatalı
Mini Cupcake
Barbunyalı Taze Fasulye
Malzemeler
4
500 g taze fasulye
200 g barbunya
2 adet soğan
5 adet domates
1 çay bardağı Ravika zeytinyağı
1 adet limon
Tuz
Malzemeler
8
2 adet Keskinoğlu yumurta
1 paket bitter çikolata(erimiş)
125 g tereyağı
1 paket krem beyaz peynir
2 yemek kaşığı pudra şekeri
1 paket kabartma tozu
1 su bardağı ezilmiş çilek püresi
1 su bardağı toz şeker
1 su bardağı süt
1 su bardağı un
Hazırlanışı:
Hazırlanışı:
Bir tencerede kaynatmış olduğunuz suya 1 adet limonu
sıkın ve barbunyaları haşlayın. Ayrı bir tencerede zeytinyağını kızdırın. İçerisine doğramış olduğunuz soğanları ve
fasulyeleri ilave edin. Malzemeyi 10 dakika
kadar kavurduktan sonra küp küp doğramış
olduğunuz domatesleri ve haşlanmış barbunyaları ilave edin. Üzerini örtecek kadar
suyu koyduktan sonra 30 dakika kadar kısık
ateşte pişirin. Pişen malzemeyi geniş bir
kaba alın ve soğuk olarak servis edin.
Tereyağını toz şekerle beraber mikserde 4-5 dakika kadar
karıştırın. Çırpma işlemine yavaş devirde devam ederken,
yumurtaları teker teker ilave edin. Eritmiş olduğunuz
çikolatayı karışıma ekleyin. Unu ve kabartma tozunu ilave
ettikten sonra, malzemeyi tekrar yavaş devirde çırpın.
Sütü karışıma azar azar dökün ve karıştırmaya devam edin.
Son olarak içerisine çilek püresini ekleyip, minik cupcake
kalıplarına üzerinde yarım parmak boşluk bırakarak doldurun. 190 derecede 12-15 dakika pişirin. Soğuduktan sonra
keklerin üzeri için 100 g tereyağı ile 1/2 paket krem beyaz
peyniri mikserle iyice kabartın. Karışıma 2 yemek kaşığı süt
ile 2,5 su bardağı pudra şekerini ilave edin. Yoğun krema
kıvamına gelene kadar çırpın. Soğuyan keklerin üzerini,
peynirli krema ile süsleyerek servis edin.
BARIŞ KOÇAK
Hatırla Sevgili dizisinde canlandırdığı Deniz Gezmiş rolüyle
tanıdığımız sinema ve tiyatro sanatçısı Barış Koçak’la, diziden
sonraki serüveni, gösterime giren yeni filmi Umut Üzümleri
ve kamera arkasındaki yaşamı ile ilgili sizlerin de keyifle
okuyacağı bir röportaj gerçekleştirdik.
tiyatro yaptım. Ama bu işin merkezinin İstanbul olduğunu bildiğimden işimi bırakıp İstanbul’a yerleştim. Burada da çeşitli
projelerde ve tiyatro oyunlarında bulunup kendimi geliştirme
fırsat buldum. Sonra Tomris Hanım ile tanıştım ve “Hatırla
Sevgili” ile başladım. Sonrasında Zeliha Berksoy’dan aktörlük
ve şan dersleri aldım.
Hatırla Sevgili dizisinde Deniz Gezmiş rolüyle bir anda
dikkatleri üzerinize çektiniz, fakat sonra pek ortalarda görünmediniz. ‘Umut Üzümleri’ filmine nasıl dahil oldunuz?
Hatırla Sevgili’den sonra sadece dört tane sinema filmi çektim, tiyatrolarda oynadım. Fakat insanlar televizyonda sizi
görmeyince ortalıkta olmadığınızı sanıyorlar. Böyle bir şey
yok. Ben on senedir bu camianın içindeyim. Umut Üzümleri
filmine dahil olmam Tunç Okan’ın beni bulmasıyla oldu. Tanıştık, konuştuk birlikte güzel şeyler yapabileceğimizi düşündük ve filmimizle karşınızdayız.
Oynadığınız roller genelde altından kalkması zor roller,
rollerinize nasıl hazırlanıyorsunuz?
Dizilerde insanlar genelde kendisini oynarlar. Bana ise hep
tarihte önemli yeri olan karakterler geldi. Bunun yükümlülüğü
çok ağır oluyor. Yanlış bir şey yaptığınızda insanlar sizi yargılamaya başlıyorlar. Halbuki siz sadece o karakteri ekrana
yansıtmaya çalışıyorsunuz. Siz o karakterin kendisi değilsiniz, insanlar bazen bunun ayrımını yapamıyor ama ben yine
de bu tarz karakterleri oynamayı seviyorum. Hazırlanma süreci ise tamamen araştırmalara dayanıyor. Karakteri anlamaya çalışmak benim için çok önemli. Anladığınız zaman ortaya
güzel işler çıkıyor.
Öncelikle sizi biraz tanıyabilir miyiz?
1976 İzmir Bornova doğumluyum. Liseye kadar İzmir’de
okudum. Üniversite hayatıma Antakya Mustafa Kemal
Üniversitesi’nde devam ettim. Bir ablam ve bir erkek kardeşim
var. Ailem şu an İzmir’de yaşıyor. Biz de fırsat oldukça İzmir’e
ve eşimin memleketi olan Akhisar’a geliyoruz. Ben memur bir
ailenin çocuğuyum. Ailemde sanat ile ilgilenen kimse olmadığı için bugünlere tamamen kendi çabalarımla geldim.
Bildiğimiz kadarıyla oyunculuk eğitimi almadınız, hatta
oyunculukla alakası olmayan işlerde çalıştınız. Oyunculuğa nasıl başladınız?
Evet okullu değilim. Üniversitede elektronik bölümünü okudum. Çalışma hayatımda Ege Üniversitesi Hastanesi’nde
röntgen teknisyenliği yaptım. Bu arada İzmir’de kısa bir süre
Sinema ve dizi arasında tercih yapacak olsanız sizi hangisi mutlu eder?
Tabiki sinema. Çünkü sinema daima kalıcıdır. Dizileri bir iki
sene sonra hatırlamıyoruz bile. Ayrıca sinemanın daha özgür
olabilmesini de seviyorum. Eğer bir hikayeniz varsa bence
bunu içinizden geldiği gibi, sansürlere takılmadan anlatabilmelisiniz. O yüzden gönlümde yatan aslan her zaman sinema
olacaktır.
Son yıllarda Türk filmlerinde bir artış var. Bu durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?
Çok film çekiliyor. Bu Türk sineması için güzel bir şey. Sonuçta
ne kadar çok seçenek olursa karşılaştırma fırsatınız o kadar
çok artar. Ama şöyle bir şey de var. Çok film yapılıyor diye her
zaman iyi işler yapılıyor diyemeyiz. O bakımdan daha alacağımız çok yol var. Bizim sadece Türk sinemasına değil dünya
İstanbul’da çok çeşitli firmalar
var. Ama insan bildiği, güvendiği
yerden alışveriş yapmak ister. Biz
de Keskinoğlu’nun ürünlerini
bildiğimiz için öncelikle
tercihimiz oluyor. Genel olarak
bütün ürünlerini seviyoruz.
arkadaşlarımla buluşmayı tercih ediyorum. Bu aralar biz de
bir sinema filmi yapmak için hazırlıklar yapıyoruz. Kendim bir
yapım şirketi kurdum, onunla ilgili çalışmalarımız da devam
ediyor.
sinemasına da hitap etmemiz gerekiyor diye düşünüyorum.
Sadece Araplar bizi izliyor diye sinemamız muhteşem olmuş
değil. Ha bu bir gelişme midir az da olsa gelişmedir.
Yeni projelerinizden bahseder misiniz?
Yaz dönemi için bir sinema filminde oynayacağım. Eylül ayında bir diziyle ekranlara dönüş yapacağım inşallah. Bu arada
Ötekist Tiyatrosu ile “12 Kızgın Adam” isimli oyunumuzu oynuyoruz. Ege Bölgesine de bir turnemiz olacak. Akhisar’a da
gelmeyi düşünüyoruz.
Set dışında neler yaparsınız, Barış Koçak bir gününü nasıl geçirir?
Genelde spor yapıyorum, eşimle yürüyüş yapmayı seviyorum. Set olmadığı zaman bütün gününüz size kalıyor. Ben de
Peki, mutfakla aranız nasıl, eşinize mutfakta yardımcı
oluyor musunuz?
Eşime yemek yapma konusunda olmasa da yardımcı oluyorum tabi ki. Sonuçta, o da çalışıyor, yardımcı olmadan olmaz.
Yemek yapmak pek bana göre değil, ben yemeyi daha çok
seviyorum.
Zeytinyağlı ve tavuklu yemeklerden favorileriniz hangileridir?
Benim favorim barbunya. Eşim Akhisarlı olduğu için zeytinyağlı yemekleri çok güzel yapar. Biz aslen Karslı olduğumuz
için et yemeklerini de çok seviyorum. Mantarlı tavuk soteyi
çok severim.
Son olarak , Keskinoğlu ürünlerini nasıl buluyorsunuz?
İstanbul’da çok çeşitli firmalar var. Ama insan bildiği, güvendiği yerden alışveriş yapmak ister. Biz de Keskinoğlu’nun ürünlerini bildiğimiz için öncelikle tercihimiz oluyor. Genel olarak
bütün ürünlerini seviyoruz.
Dr. Bülent Karalar
SICAK ÇARPMASI
ÜÇ HEYKEL
Yeryüzüne ulaşan güneş ışınlarının canlılar için pek çok İki komşu ülkenin hükümdarları birbirleriyle savaşolumlu etkileri olmakla birlikte yabana atılmayacak zararları mazlar; ama her fırsatta birbirlerini rahatsız ederda vardır. En önemli faydaları D vitamini sentezi, çeşitli zararlı mikroorganizmaların yok edilmesi, psikolojimiz üzerine lerdi. Doğum günleri, bayramlar da ilginç armağanolan pozitif etkileri olarak sayılabilen güneş ışınlarının bunun lar göndererek karşıdakine zekâ gösterisi yapma
yanında kontrol edilmediğinde güneş yanıkları ve özellikle fırsatlarıydı. Hükümdarlardan biri, günün birinde
yaz aylarında sıcak çarpması gibi hayati tehlike oluşturabi- ülkesinin en önemli heykeltıraşını huzuruna çağırlecek zararlı etkileri de bulunmaktadır.
dı. İstediği, birer karış yüksekliğinde, altından, birSıcak çarpması için özel bir risk grubu bulunmamakla be- birinin tıpatıp aynısı üç insan heykeli yapmasıydı.
raber, diğer hastalık ya da yaralanmalar için hassas olan
kişiler, sıcaktan da diğer kişilere göre daha çok etkilenirler. Aralarında bir fark olacak ama bu farkı sadece ikisi
bilecekti.
Bu kişiler;
Heykeller hazırlandı ve doğum gününde komşu
• Kalp hastaları,
• Tansiyon hastaları,
ülke hükümdarına gönderildi. Heykellerin yanına
• Diyabet hastaları,
bir de mektup konmuştu. Şöyle diyordu heykelle• Kanser hastaları,
ri yaptıran hükümdar: “Doğum gününü bu üç altın
• Normal kilosunun çok altında ve çok üzerinde olanlar,
heykelle kutluyorum. Bu üç heykel birbirinin tıpatıp
• Psikolojik ya da psikiyatrik rahatsızlığı olanlar,
aynısı gibi görünebilir ama içlerinden biri diğer iki• Böbrek hastaları,
• 65 yaş üzeri kişiler,
sinden çok daha değerlidir. O heykeli bulunca bana
• 5 yaş altı çocuklar,
haber ver.”
• Hamileler,
Hediyeyi alan hükümdar önce heykelleri tarttırdı.
• Sürekli ve bilinçsiz diyet uygulayanlar,
Üç altın heykel gramına kadar eşitti. Ülkesinde
• Yeterli miktarda su içmeyenler
sanattan anlayan ne kadar insan varsa çağırttı.
olarak örneklendirilebilir.
Hepsi de heykelleri büyük bir dikkatle incelediler
BELİRTİLERİ
Sıcak çarpmasının belirtileri şunlardır:
ama aralarında bir fark göremediler. Günler geç- Adale krampları,
ti. Bütün ülke hükümdarın sıkıntısını duymuştu ve
- Güçsüzlük, yorgunluk,
kimse çözüm bulamıyordu. Sonunda, hükümdarın
- Baş dönmesi,
fazla isyankâr olduğu için zindana attırdığı bir genç
- Davranış bozukluğu, sinirlilik,
haber gönderdi. İyi okumuş, akıllı ve zeki olan bu
- Solgun ve sıcak deri,
genç, hükümdarın bazı isteklerine karşı çıktığı için
- Bol terleme (daha sonra azalır),
- Mide krampları, kusma, bulantı,
zindana atılmıştı. Başka çaresi olmayan hükümdar
- Bilinç kaybı, hayal görme,
bu genci çağırttı.
- Hızlı nabız.
Genç önce heykelleri sıkı sıkıya inceledi, sonra çok
İLKYARDIM
ince bir tel getirilmesini istedi. Teli birinci heykelci- Hasta serin ve havadar bir yere alınır,
ğin kulağından soktu, tel heykelin ağzından çıktı.
- Giysiler çıkarılır,
İkinci heykele de aynı işlemi yaptı. Tel bu kez diğer
- Sırt üstü yatırılarak, kol ve bacaklar yükseltilir,
- Bulantısı yoksa ve bilinci açıksa su ve tuz kaybını gidermek kulaktan çıktı. Üçüncü heykel de tel kulaktan girdi
için 1 litre su -1 çay kaşığı karbonat -1 çay kaşığı tuz karışı- ama bir yerden dışarı çıkmadı. Ancak telin sığabimı sıvı ya da soda içirilir.
leceği bir kanal kalp hizasına kadar iniyor, oradan
- Vakit kaybetmeden bir sağlık kuruluşuna başvurulur.
öteye gitmiyordu.
KORUNMA
- Özellikle şapka, güneş gözlüğü ve şemsiye gibi güneş ışı- Hükümdar heykelleri gönderen komşu hükümdara
ğından koruyacak aksesuarlar kullanılmalıdır,
cevabı yazdı:
- Mevsim şartlarına uygun, terletmeyen, açık renkli ve hafif “Kulağından gireni ağzından çıkartan insan makbul
giysiler giyilmelidir,
değildir.
- Bol miktarda sıvı tüketilmelidir,
Bir kulağından giren diğer kulağından çıkıyorsa, o
- Vücut temiz tutulmalıdır,
insan da makbul değildir.
- Her öğünde yeteri miktarda gıda alınmalıdır,
En
değerli insan, kulağından gireni yüreğine gö- Gereksiz ve bilinçsiz ilaç kullanılmamalıdır,
- Direk güneş ışığında kalınmamalıdır,
men insandır.
- Kapalı mekanların düzenli aralıklarla havalandırılmasına Bu değerli hediyen için çok teşekkür ederim.”
özen gösterilmelidir.
Kaynak: İnternet
Umut Üzümleri
ÇUKUR
Köyün birinde bir çukur varmış ve herkes bu çukura düşerek yaralanıyormuş. Köyün ileri gelenlerinden Temel’inde
aralarında olduğu 3 kişi toplanmış.
Birincisi:
-“Çukurun yanında bir ambulans beklesin, hastaneye çabuk
yetiştiririz” demiş.
İkincisi:
-“Çukurun yanına bir hastane yaptıralım, düşenlerin hastaneye yetişmesi zaman almaz” demiş.
Sıra bizim Temel’e gelmiş:
-“Sizde hiç akıl yok. Bu çukuru kapatalım, hastanenin yanına bir çukur açalım” demiş.
DÖNÜŞ
Yazar
Ayşe Kulin
Sayfa Sayısı
296
Basım Yeri
İstanbul
Yayın yılı
2013
Tam da hayatının yoluna girdiğini sandığı günlerde, önce
annesinden gelen bir haber, ardından eski bir şapka kutusunda bulduğu mektuplar. Deryanın, iki yıldır sümenaltı
edilen gerçekleri bir tokat gibi öğrenmesi, onu dünyanın bir
megakentinden ötekine savuracak, kaderi onu sarı bir sonbahar günü, açılıp açılmayacağını bile bilemediği bir demir
kapının önüne kadar taşıyacaktır. Genç kız, acaba gizem
dolu bu perdenin ardına geçebilecek midir? Öğreneceklerini kabul edebilecek, kabul etse bile sindirebilecek midir?
O kapı açılırsa elbette… Dönüş, aldatmanın, aldatılmanın,
affetmenin, acıtan gerçeklerin romanıdır.
Yönetmen:
Tunç Okan
Oyuncular
Ahmet Mekin
Altan Erkekli
Yetkin Dikinciler
Norina Nobashari
Barış Koçak
Alisabeth Niederer
Tür:
Dram-Komedi
Süre:
126dk
Yapım:
2013
Fakir Baykurt’un Kaplumbağalar adlı eserinden Tunç Okan’ın
uyarladığı Umut Üzümleri ile sinemamız unuttuğu bir dili hatırlayacak.
Türk asıllı bir Fransız olan Ozan Öğretmen (Yetkin Dikinciler),
Anadolu’nun ortasında, kuru topraklar üzerinde kurulmuş küçük bir
Kırım Tatar köyüne gönderilir. Köy halkının tarlaları sonu gelmeyen
sulama projesi için ipotek edilmiştir ve köylüler ödemeleri yapamamaktadır. Bu tehlikeye çare bulmak amacıyla köyün yaşlı muhtarı
Hoca (Ahmet Mekin), bu kuru topraklarda üzüm bağları kurma fikrini
Ozan Öğretmen ile paylaşır ve Öğretmen bu projeyi sonuna kadar
destekler. Muhtarın gelini Senem (Norina Nobashari) ise kocasının
(Barış Koçak) şehre göç etmesini önleyebilmek umuduyla onlara
katılır. Hoca’nın kardeşi (Altan Erkekli) ise bu topraklarda üzüm yetiştirilemeyeceğini savunmakta ve köy halkını da vazgeçirmeye çalışmaktadır. Ozan Öğretmen, Hoca ve Senem’in tabiat koşullarına, yerel
mafyaya ve kanunlara karşı kazanacakları zafer, köy halkının bu projeyi desteklemesine bağlıdır.
Keskinoğlu, Sosyal Medyada Kampanyalarına ve Etkinliklerine Devam Ediyor
Haziran Bülteni Çocuk Ekidir.
Üye Sayımız: 25,523
Yumurtam.com
Oyun Bahçesi’nde sınırsız oyun,
sınırsız eğlence sürüyor!
188

Benzer belgeler

Haziran - Keskinoğlu

Haziran - Keskinoğlu Meydanı’nda şirketler grubumuzun da katılımıyla gerçekleşti. En genci 30 yaşında olan klasik araçların meraklılarıyla buluştuğu şenliğe yoğun ilgi gösteren katılımcılar 1950, 60 ve 70’li yıllara ai...

Detaylı

Eylül - Keskinoğlu

Eylül - Keskinoğlu gidermeyecek şekilde atın. Turp otları yumuşayınca (yeşil rengini kaybetmeden) sudan alıp servis tabağına yerleştirin. Ayrı bir kapta tuz, limon suyu ve zeytinyağını iyice karıştırıp, haşlanmış tur...

Detaylı

Temmuz - Keskinoğlu

Temmuz - Keskinoğlu sıkın ve barbunyaları haşlayın. Ayrı bir tencerede zeytinyağını kızdırın. İçerisine doğramış olduğunuz soğanları ve fasulyeleri ilave edin. Malzemeyi 10 dakika kadar kavurduktan sonra küp küp doğra...

Detaylı

Şirketler Grubumuz, Rusya`nın En Büyük Market

Şirketler Grubumuz, Rusya`nın En Büyük Market servis tabağına yerleştirin. Ayrı bir kapta tuz, limon suyu ve zeytinyağını iyice karıştırıp, haşlanmış turp otlarının üzerine dökün. Hazırlamış olduğunuz salatayı, soyulmuş portakal dilimleri, çer...

Detaylı

Tavvuk Restoran`da Geleneksel İftar Yemeği

Tavvuk Restoran`da Geleneksel İftar Yemeği truff mantarlı zeytinyağlarının ilk üreticisi olan Ravika, doğanın mucizesi zeytinyağında “Lezzet ve Sağlık” birleşimini farklılaştırarak hem tüketiciye “İlk”leri ulaştırırken, hem de zeytinyağı tü...

Detaylı

Nisan - Keskinoğlu

Nisan - Keskinoğlu Şirketler grubumuzun “Geleneksel Aile Pikniği” Manisa’nın Akhisar ilçesinde bulunan piliç işleme tesislerimizde gerçekleştirildi. Şirketimiz çalışanları ile ailelerinin oluşturduğu yaklaşık 5 bin k...

Detaylı